YYÜ GCRIS Basic veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.

YYÜ GCRIS Basic Database

YYÜ GCRIS Basic Database, which is a part of Van Yüzüncü Yıl University (YYÜ) Research Ecosystem, is an Institutional repository at international standards that allows searching and discovering all research outputs.

Recent Submitted Publications

specialization-in-medicine.listelement.badge
Evaluation of Gestational Trophoblastic Diseases of Thyroid Function, Thyroid Function Tracking Disorders
(2011) Özgenoğlu, Murat; Öztürk, Mustafa
Gestasyonel trofoblastik hastalıklar geniş yayılım varlığında dahi tedavi edilebilen nadir insan tümörlerindendir. Bunlara lokal invazyon ve metastaz için değişen eğilimleri olan komplet ve inkomplet hidatiform mol, plasental yerleşimli trofoblastik tümör ve koriokarsinoma dahildir. Tümör hücreleri HCG üretmektedir Molar gebelik yada koriokarsinom kadınlarda patolojik olarak yüksek HCG düzeylerine neden olabilir.Hamileliğin erken dönemlerinde yüksek HCG konsantrasyonları az orandaki kadınlarda normal veya hafif artmış ST4 ve subnormal TSH ile karakterize subklinik hipertiroidiye neden olabilir. Gestasyonel trofoblastik hastalıklar daha şiddetli hipertiroidizmile ilişkili olabilir.Çalışmamızın amacı gestasyonel trofoblastik hastalık spektrumu içinde bulunan komplet ve inkomplet mol hidatiform tanılı hastaların tiroid fonksiyonlarının durumlarını belirlemekti. Tiroid fonksiyonlarının hastaların yaşı, gebelik sayısı, parite sayısı, yaşayan çocuk sayısı, abortus sayısı, D/C sayısı, gebelik haftası, bulantı kusma derecesi, geçirilmiş mol gebelik öyküsü, tiroid ultrason dopler, laboratuvar değerleri; betaHCG, TSH, ST4, ST3, TT4, TT3, tiroglobulin, antiTG, antiTPO,estradiol ile arasındaki ilişki değerlendirildi.Ayrıca hipertiroidisi olan hastalara preop ötroid hale getirmek için verilen tionamid ya da iyot tedavisinin etkinlikleri takip edildi. Çalışmamıza YYÜ Tıp Fakültesi kadın hastalıkları ve doğum servisinde mol hidatiform tanısı ile takip edilip dahiliye servisi tarafından konsülte edilen hastalar alınmıştır. Toplam hasta sayısı 50'dir.Hastalarımızın önce TSH(mikro IU/ml), ST4 (ng/dl) ,ST3 (pg/ml), TT4 (mikrogram/dl), TT3(ng/ml), BHCG (mıu/ml), estradiol(pg/ml), tiroglobulin(ng/ml). antitiroglobulin(ıu/ml), anti tiroid peroksidaz(ıu/ml) düzeyleri tespit edildi. Hastalarımız bu sonuçlarına göre operasyon öncesi ötiroid ve hipertiroid olmak üzere iki gruba ayrıldı. ST4'ü 2 ng/dl üzerinde olanlar hipertiroid kabul edilerek tedavi edildi. Hipertiroid olan hastalarımıza operasyon öncesi antitiroid tedavi ya da lugol verildi. Antitiroid tedavi propyltiourasil 3x150 mg (n=6), lugol tedavisi ise 3x3 damla (n=11) olarak başlandı. Tedavi verilen hastalarımız tedavilerinin üçüncü günü başlangıç labaratuar değerleri açısından tekrar değerlendirildi. Laboratuvar sonuçlarına göre bir kısım hastalarımıza operasyon önerildi,bir kısmının tedavisi tekrar düzenlendi ve kontrol değerleri istendi. PTU tedavisi ile ST4'ü düşmeyen hastalara ilaveten lugol tedavisi verildi (n=4). Hastalar en fazla bir hafta tedavi edildi. Bu süre sonunda hastalarımızın hepsi opere edildiler. Ötiroidiye ulaşılamayanlarda hidrasyon ve beta bloker tedavisi uygulanmıştır. İntraoperatif ya da postoperatif bir komplikasyon görülmemiştir. Tedavi verilen hastalarda postop 1.gün ve 3. gün tekrar laboratuar değerlerine bakılmıştır.Tiroid ultrasonda hastalarımızın tiroid boyutları; sağ lob, sol lob, isthmus olmak üzere tespit edilmiştir. Tiroid volümü en x boy x yükseklik x 0,479 formülü ile hesaplandı. Tiroid parankiminde kanlanmanın artmış olup olmamasına, heterojenite varlığına, nodül olup olmadığına göre hastalar gruplandırıldı.Hastalarımızın tümü patoloji sonuçlarına göre komplet ve inkomplet mol olarak iki gruba ayrıldı. Patoloji raporlarında makroskopik ölçülere göre mol volümü hesaplandı. Bu hesapta küre hacmi formülü (4/3? r3) kullanıldı.Ölçülen parametrelerin tedavi öncesi ? tedavi sonrası (preop), tedavi öncesi (preop)- tedavi sonrası postop 1. gün, postop birinci gün - üçüncü gün arasındaki farklar hesaplandı. Tedavi gruplarında bu farklar karşılaştırıldı.Çalışmanın sonuçları hazırlanan formlardan, SPSS 19 bilgisayar istatistik çalışma programı ortamına alınarak istatistik analizi yapıldı. Grupların karşılaştırılmasında unpaired t testi, değişkenler arasındaki korelasyonun analizinde Pearson korelasyon analizi kullanıldı. Tedavi öncesi- sonrası ve post op değişiklikler paired samples t testi ile karşılaştırıldı. Gruplar arası sıklıkların karşılaştırılmasında Ki-kare testi kullanıldı. Sonuçlar; ortalama ± standart hata olarak verildi ve p < 0.05 olması durumu istatistiksel farklılık olarak kabul edildi.Çalışmamıza alınan 50 mol hidatiform hastamızın patoloji sonuçları değerlendirildiğinde; onbeş hastamız (% 30) komplet mol hidatiform, 35 (% 70) hastamız ise inkomplet mol hidatiform tanısı aldı. Komplet mol olanlarda yaş daha ileri, gebelik sayısı daha fazla, TSH daha düşük, serbest T4 ve total T4 daha yüksek saptandı. Bu hastaların HCGdüzeyleri ve mol boyutları eşitti. Komplet mol hastalarında özellikle sol lob olmak üzere tiroid volümü daha büyüktü.Çalışma grubumuzdaki elli hasta içinde en fazla 20-25 yaş grubu kadınlar vardı. 40 yaş üzerinde 13 hastamız mevcuttu. Çalışmamızda yaşın, ST4, ST3, tiroglobulin ve tiroid volümü ile pozitif korele olduğunu saptadık.Bulantısı olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında, beta HCG düzeyleri benzer olmasına karşın, ST4 ve ST3 düzeylerinin bulantı olanlarda daha yüksek olduğunu gördük. Korelasyon analizinde bulantı derecesi HCG ile değil, TSH ile ilişkili saptanmıştır. Çalışmamızda HCG'nin ST4, ST3 ile pozitif, TSH ile negatif korele olduğunu saptadık (r=0,609, 0,597 ve ? 0,448).Çalışmamıza alınan hastalarımızdan 21'ine antitiroid tedavi verildi. Altı hastamıza (%12) PTU, 11 hastamıza (% 22) lugol solüsyonu, 4 hastamıza (% 8) propiltiourasil + lugol solüsyonu verilmiştir. ST4'ün düşürülmesinde lugol solüsyonu PTU'ya göre daha etkili bulundu (ortalama %18,9'e karşı, %1,48 düşüş, p=0,02). ST3 üzerindeki düşürücü etki hem lugol hem PTU'da ST4'de göre daha fazlaydı, ancak birbirleri arasında fark saptanmadı (ortalama % 29,3'e karşı % 21,6 düşüş).Hidatiform mol hacmini ST4, ST3, TT4 ile korele bulduk (r= 0,541, 0,421, 0,662). Çalışmamızda estradiolün serbest ve total tiroid homonlarının yanı sıra tiroglobulin ile de pozitif korele olduğunu saptadık.Sonuç olarak, hidatiform mol hastalarında tiroid hastalığının şiddeti yaşa, pariteye, HCG düzeyi ve mol büyüklüğüne göre artmaktadır. Tiroid hastalığının şiddetini tahminde tiroid heterojenitesi ve kanlanma durumunun tayini yardımcı olabilir. Tedavide lugol, PTU'ya göre daha etkin görünmekte ve iki ilaç additif etki gösterebilmektedir. Yeterli hidrasyon ve beta bloker tedavi verilen hastaların, ötiroid olmadan opere edilmesi güvenli görünmektedir.
Master Thesis
Utilization of Heracleum Persicum Stalks as a Source of Energy
(2011) Aysu, Tevfik; Küçük, Mehmet Maşuk
Bu çalışmada otsu bitkilerden olan heracleum persicum bitkisi saplarının bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmesi için, heracleum persicum sapları öğütüldü. Un haline getirildi ve daha sonra bir otoklav içinde, basınç altında, değişik sıcaklıklar ve değişik organik çözücüler (metanol, etanol, aseton ve 2-bütanol) ve katalizör olarak sodyum karbonat ve sodyum hidroksit kullanılarak katalizörlü ve katalizörsüz dönüşüm işlemleri gerçekleştirildi. Bu çalışmadaki amaç petrol kaynaklı yakıtlara alternatif yakıt elde etmekti.
specialization-in-medicine.listelement.badge
Evaluation of Brainstem Auditory Evoked Potentials, Thyroid Function Tests and Thyroid Autoantibodies in Patients With Vitiligo
(2011) Çeçen, İlhan; Çalka, Ömer
Giriş: Vitiligo sık görülen iyi sınırlı, tebeşir beyazı renkte, kutanöz makül ve yamalarla karakterize, fonksiyonel melanositlerin kaybıyla giden bir depigmentasyon hastalığıdır. Etiyoloji ve patogenezi halen tam olarak bilinmemekte ancak otoimmün hipotez öne çıkmaktadır. Vitiligoda sadece deride var olan melanositlerde değil, aynı zamanda iç kulak veya göz gibi melanositlerin bulunduğu diğer organlarda da hasarın olabileceği düşünülmektedir.Amaç: Vitiligolu hastalarda BAEP (Brainstem Auditory Evoked Potentials, İşitsel Beyin Sapı Uyarılmış Potansiyelleri) testi yaparak işitme yolları ve beyin sapını değerlendirerek varsa klinik ve subklinik bozukluklarını saptamak ve tiroid fonksiyon testleri ve tiroid otoantikor düzeylerini inceleyerek etiyolojide yer alan otoimmüniteyi araştırmaktır. Ayrıca otoimmünite ile işitme bozuklukları arasında ilişki olup olmadığı incelenmektedir.Materyal ve Metod: Çalışmaya Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Polikliniğine başvuran, vitiligo tanısı almış 40 hasta ve kontrol grubu olarak 20 sağlıklı gönüllü alındı. Serbest T3, serbest T4, tiroid stimulan hormon (TSH), tiroglobulin, antitiroglobulin (anti TG) ve antitiroid peroksidaz (anti TPO) antikor düzeylerine bakıldı ve BAEP yapılarak nöroloji uzmanı tarafından değerlendirildi. Hasta ve kontrol grubunun sonuçları karşılaştırılarak istatistiksel analizleri yapıldı.Bulgular: Vitiligo ve kontrol grubu arasında cinsiyet ve yaş arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Anti TPO ortalama düzeyi kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti. Anti TGA ortalama düzeyi hasta grubunda daha yüksek olmasına rağmen anlamlı değildi. Anti TPO ve anti-TGA pozitifliği hasta grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (P< 0,05). Anti-TPO ile BAEP parametrelerinden sağda üçüncü, dördüncü, beşinci dalgalar ve I-III interpik latansı (İPL) ile solda dördüncü dalga ve I-V İPL arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif korelasyon vardı (P< 0,05). Anti-TGA ile sağda dördüncü dalga, I-III İPL ve solda ise üçüncü dalga arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede negatif korelasyon saptandı. Anti-TPO ile anti-TGA arasında %74,6 oranında istatistiksel olarak anlamlı derecede pozitif korelasyon bulundu. Her bir BAEP parametresi gruplar arasında anormal olgu sayısı açısından karşılaştırıldığında hasta grubunda solda V ve III-V sağda IV ve V parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla anormallik saptandı..Sonuç: Bu çalışmada vitiligolu hastalarda otoimmün mekanizmaya işaret eden anlamlı derecede tiroid otoantikor pozitifliğini saptandı ve ayrıca bunun BAEP parametreleri ile ilişkisi değerlendirildi. İki farklı parametrenin birbirleriyle anlamlı korelasyon göstermesi ortak otoimmün mekanizmaya işaret etme olasılığı nedeniyle önemlidir. Ancak daha fazla hasta serilerinde yapılacak ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Master Thesis
Evaluation of Influences To Republican Period Applications of Ii. Constitutional Monarchy Period Pre-School Education Studies
(2011) Atli, Sibel; Gurbetoğlu, Ali
Bu araştırmada II. Meşrutiyet Döneminden günümüze kadar yapılan okul öncesi eğitim çalışmaları incelenmiştir. II. Meşrutiyet Dönemindeki okul öncesi eğitim çalışmalarının Cumhuriyet Dönemindeki çalışma ve uygulamalara ne gibi etkisi olduğu amaçlanmıştır. Tarama modelinde yapılan bu çalışma özellikle okul öncesi eğitim programları, öğretmen kılavuz kitapları ve yasal düzenlemeler kapsamında yapılmıştır.Çalışma altı bölümde hazırlanmıştır. İlk bölümde problem ve kullanılan yöntem açıklanmıştır. İkinci bölümde okul öncesi eğitim ve önemi üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi ele alınmıştır. Bu bölümde çeşitli medeniyetlerde okul öncesi eğitimin gelişimi ve modern anlamda okul öncesi eğitime öncülük eden Avrupa ülkelerinde okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi üç başlık altında araştırılmıştır; II. Meşrutiyet döneminde okul öncesi eğitim çalışmaları, 1923'den 1952'ye kadar okul öncesi eğitim, 1952'den 2010'a kadar okul öncesi eğitim çalışmaları. Eğitim çalışmaları açısından birçok alana kaynaklık eden II. Meşrutiyet Dönemdeki çalışmalar ile Cumhuriyet Dönemi'ndeki çalışmalar ayrıntılı olarak incelenmiştir. Dördüncü bölümde II. Meşrutiyet Dönemi okul öncesi eğitim çalışmalarının Cumhuriyet Dönemi uygulamalarına etkileri değerlendirilmiştir.Sonuç olarak II. Meşrutiyetten günümüze kadar olan okul öncesi eğitim çalışmaları ayrıntılı olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmaların alana katkı sağlaması beklenmektedir. Yapılan değerlendirme sonucunda yapılan ilk çalışmaların neredeyse Cumhuriyet'in 1952 yılına kadar üzerine katkı yapılamadan tam tersine özünü kaybederek devam ettikleri görülmüştür. 1952'den 2010'a kadar hazırlanan programların eğitim etkinliklerinde, öğretmen rehberlerinde ve yasal düzenlemelerinde de II. Meşrutiyet dönemi okul öncesi eğitim çalışmaları etkilerini geniş ölçüde devam ettirmiştir.Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, Türk eğitim tarihi, Türk çocukluk tarihi, okul öncesi programı, anaokulu, çocuk bahçesi, çocukluk
Master Thesis
Investigations of Reactions of 2,3-Furandions
(2011) Kızılkaya, Serap; Şener, Ahmet
Pirazol türevleri anti-mikrobial, anti-piretik, analjezik ve anti-inflammatuar özellikleri şeklinde ortaya çıkan biyolojik aktiviteleri sebebiyle son yıllarda dikkatleri üzerine çeken önemli heterosiklik bileşiklerdir. 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandionlardan çıkılarak literatüre kazandırılmış birçok pirazol türevleri, zikredilen aktivitelerinden dolayı şimdiye kadar büyük oranda araştırmalara konu olmuşlardır.Bu çalışmada sırasıyla N-nükleofiller ve çeşitli karbonillerle yeni bisiklik oksalil bileşiği olan 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandion ve 4-etoksikarbonil-5-fenil-2,3-furandionun nükleofilik ve siklokatılma reaksiyonları araştırıldı.Sonuç olarak 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit'in (SE-1), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karbonil klorür`ün (SE-2), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit metil esteri'nin (SE-3), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit etil esteri'nin (SE-4), (1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-4-il)(fenil)metan-on'un (SE-5), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3- karboksilik Asit'in (SY-1), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3 karbonil klorür'ün (SY-2), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3- karboksilik asit etil esteri'nin (SY-3), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksiamid'inin (SY-5), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit N-etilamid'inin (SY-6) sentezi gerçekleştirildi.Bu bileşiklerin yapıları elementel analiz, IR, 1H-NMR ve 13C-NMR spektrumları ile aydınlatılmıştır.Anahtar Kelimeler: 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandion, 4-etoksikarbonil-5-fenil-2,3-furandion, pirazol, nükleofilik katılma