Browsing by Author "Çeçen, Kürşat"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine.listelement.badge Çeşitli Anatomik ve Dinamik Faktörlerin Postprosta Tektomik Erken Dönemde Kontinans Kazınımına Etkisi(2003) Çeçen, Kürşat; Aydın, SabahattinBenign prostat hiperplazisi'nin tedavi seçenekleri içinde bulunan prostatektomi, günümüzde bir kısım hastalar için halen kaçınılmaz bir tedavi yöntemidir. Prostatektomi sonrası görülebilen üriner inkontinans hastalar ve hekimler için can sıkıcı bir komplikasyondur. Prostatektomi endikasyonlarının tartışıldığı günümüzde bazı tanısal parametrelerin prostatektomi sonrası kontinans kazanımına etkilerini belirlemek amacı ile bu çalışma planlandı. Çalışmaya prostatektomi endikasyonu konulmuş 75 hasta dahil edildi ve bu hastalarda ameliyat öncesi rezidüel idrar volümü (RV), maksimum idrar akım hızı (Q-maks), endoskopi ile ölçülen prostatik üretra uzunluğu (U-prost), uretral basınç profili (UPP) ile ölçülen fonksiyonel üretra uzunluğu (U-fonk), Türk semptom skoru (TSS) ve yaşları kaydedildi. Tarafımızdan belirlenen inkontinans skor laması kullanılarak ameliyat öncesinde ve sonda çekildikten sonraki 1. gün, 15. gün, 30. gün ve 90. günlerde hastalarda inkontinas sorgulandı. Ameliyat öncesi hastaların % 36'sında, sonda çekildikten sonraki 1.günde % 93 'ünde, 15. günde % 32'sinde, 30. günde % 15'inde ve 90. günde % 12'sinde inkontinans olduğu belirlendi. Çalışmada sonda çekildikten sonraki 15. günde yaşa göre inkontinans vakalarının dağılım oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu. Ancak diğer takip günlerinde (30 ve 90. günler) bu anlamlı farkın kaybolduğu tespit edildi. Yapılan ameliyat tiplerine (açık prostatektomi, transüretral prostat rezeksiyonu) göre inkontinans vakalarının dağılım oranları arasında 3 aylık takip döneminde anlamlı bir fark bulunmadı. Ameliyat öncesi bakılan TSS'nun 3 aylık takip döneminde inkontinans vakalarının dağılım oranlarını farklı etkilemediği saptandı. Q-maks'a göre inkontinans vakalarının dağılım oranları arasında sonda çekildikten sonraki 1. gün ve 15. gün istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Ancak 30. ve 90. günlerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu görüldü. Ameliyat öncesi ölçülen RV de 3 aylık takip döneminde inkontinans vakalarının dağılım oranlarını farklı etkilemedi. Ameliyat öncesi ölçülen U-prost'a göre inkontinans vakalarının dağılım oranları arasında 3 aylık takip döneminde istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Sonda çekildikten sonraki 1. gün, 15. gün ve 30. günlerde ameliyat öncesi ölçülen U-fonk'a göre inkontinans vakalarının dağılım oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu ancak 90. günde bu anlamlı farkın kaybolduğu tespit edildi.Postprostatektomik inkontinansı belirlemede 15 günlük dönemde yaşın, 30 günlük dönemde U-fonk'un belirleyici faktörler olabileceği, 30. günden 90. güne kadar olan dönemde ise Q-maks'ın bu konuda belirleyici bir faktör olabileceği kanısına varıldı. RV, U-prost ve TSS'nin ise 3 aylık dönemde belirleyici faktörler olamayacağı sonucuna varıldı. Ancak inkontinans gibi komplikasyonlarda uygulanan cerrahinin ve cerrahın becerisinin ön planda olmasının sonucun değerlendirilmesinde göz önüne alınması gerekir.Other Gebeliğin Iı. Trimesterinde Görülen Unilateral Orta Üreter Taşı: Olgu Sunumu(2001) Kamacı, Mansur; Çeçen, Kürşat; Şahin, H. Güler; Güvercinci, MehmetGebelikte görülen ürolitiyazis, etiolojisi tam olarak bilinmeyen ve genellikle 2 ile 3. trimesterde semptom veren nadir karşılaşılan bir hastalıktır. Ürolitiyazisin enfeksiyon riski (%60) dışında gebelik seyrine olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır. Çok nadiren üriner sistemde obstrüksiyon geliştiğinde lokalize olduğu yerle uyum gösteren medikal tedaviye yanıt vermeyen hipokondrium ağrısına sebep olurlar. 30 yaşındaki multipar gebede 27'nci gebelik haftasında sol üreter orta kısmında obstrüksiyona bağlı hipokondrium ağrısına neden olan ve medikal tedaviden yararlanmayan laparotomik ureterolitotomi operasyonundan olumlu sonuç alınan ve gebelikte nadir görülen bu olgunun literatür ışığı altında tartışılarak sunusu yapılmıştır.