Browsing by Author "Çelik, İsmail"
Now showing 1 - 20 of 24
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Antioxidant and Liver Protective Effects of Carob Seed (Ceratonia Siliqua L.) on the Rats Induced Oxidative Stress by Ethyl Alcohol(2011) Temiz, Mehmet Ali; Çelik, İsmail; Temur, AtillaBu çalışmada, etil alkol ile oluşturulan oksidatif stresli sıçanlarda keçiboynuzu çekirdeği'nin (Ceratonia siliqua L.) karaciğer koruyucu ve antioksidan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Yirmi dört Wistar albino sıçan altışar gruplar halinde dört gruba ayrıldı (kontrol, %20 alkol, %15 çekirdek ve %15 çekirdek+%20 alkol). 50 günlük muamele sonunda, keçiboynuzu çekirdeği katkılı yemin karaciğer koruyucu ve antioksidan rolü için; karaciğer harabiyeti serum enzimlerinden aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), laktat dehidrogenaz (LDH), albumin (ALB) ve total protein (TP) enzim seviyeleri, beyin, böbrek, dalak, eritrosit, kalp ve karaciğer dokularında antioksidan savunma unsurlarından süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri spektrofotometrik yöntemle tespit edilerek değerlendirilmiştir.Bulgularda, alkol grubunun serum AST, ALT, LDH enzim seviyeleri artmış, çekirdek+alkol grubunda ALT ve LDH seviyeleri azalmıştır. Kalp dokusu haricindeki dokuların MDA değerleri alkol grubunda artmış, çekirdek+alkol grubunda düşmüştür. Antioksidan enzim sistemlerinde gruplardaki iyileşmenin nedeni çekirdeğin karaciğer koruyucu etkisi ve antioksidan rolü olabilir.Anahtar kelimeler: Keçiboynuzu çekirdeği, antioksidan enzimler, lipid peroksidasyonu, serbest radikaller.Master Thesis Determination of Glycosylated Hemoglobin Amount in Diabetic Patients(1992) Çelik, İsmail; Yeğin, EşrefBu çalışmada, 48 şeker hastası ve 48 sağlıklı şahıs için hemolzatta glikozillenmiş hemoglobin, açlık kan şekeri ve hemoglobi tespit edildi. Glikozillenmiş hemoglobin, tayini modifiye bir klorimetrik metod, açlık kan şekeri oksidaz yöntemine göre, Hemoglobin Sahli metoduna göre belirlendi. Kontrol grubu için glikozillenmiş hemoglobin, Açlık kan şekeri ve hemoglobin değeri X±SD olarak sırasıyla 1.82±0.36 µmol fruktoz/g Hb, 82.0±7.11 mg/100 ml, 15.35±0.8 g/dl bulunurken, şeker hastalar grubu için bu değerler sırasıyla 5.56±1.25 µmol fruktoz/g Hb, 279.99±55.96 mg/100 ml, 15.30.35±1.88 g/dl olarak bulundu. İstatistiki analizlr diabetli hastalar grubu ile kontrol grubunun glikozillenmiş hemoglobin ve açlık kan şekeri değerleri arasındaki farkın önemli (p0.001) olduğunu göstermiştir.Master Thesis Determination of Hepatoprotective and Antioxidant Role of Dried Fig (Ficus Carica L.) Ethyl Alcohol Induced in Rat(2014) Turan, Abdullah; Çelik, İsmailBu çalışmada, etil alkol ile deneysel oksidatif stres oluşturulan sıçanlarda kuru incirin karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. 24 adet Wistar albino cinsi sıçanlar 4 deney grubuna ayrılmıştır (kontrol, %20 etil alkol, %10 kuru incir ve %10 kuru incir + %20 etil alkol). 50 gün muamele sonunda; kuru incir katılımlı yemin karaciğer koruyucu ve antioksidan rolü için; karağir histopatolojik değişikleri ile karaciğer harabiyeti serum enzimlerinden aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), gamma glutamil transpeptidaz (GGT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri ortaya konuldu. Diğer yandan karaciğer, beyin, böbrek, dalak, eritrosit ve kalp dokularında antioksidan savunma unsurlarından katalaz (CAT), süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri tespit edilerek değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; alkol grubunun serum AST, ALT GGT ve LDH enzim seviyeleri kontrol grubuna göre önemli düzeyde artarken, %10 kuru incir + etil alkol grubu alkol grubuna göre AST ALT ve LDH enzim seviyeleride önemli oranda azaldı. 50 gün deneysel muamele sonunda; kontrol grubu ile kıyaslandığında alkol grubu beyin, dalak ve böbrek dokularında MDA miktarı anlamlı artarken, %10 kuru incir + etil alkol grubunda ise alkol grubuna göre tüm dokularda istatistiki açıdan önemli düzeyde azalma olduğu görüldü. Ayrıca, alkol sıçanların farklı dokulardaki oksidatif stres sonucu antioksidan savunma sistem unsurlarının seviyelerinde dalgalanmalara neden olurken, kuru incirin bu dalgalanmalara karşı kesin iyileştirici etkileri tespit edilememiştir. Diğer yandan, karaciğer histopatolojisinde ise etil alkol grubu rat karaciğerlerinde yaygın olarak hepatositlerde hidropik dejenerasyon ve yer yer koagulasyon nekrozu belirlendi. %10 İncir + etil alkol grubunda ise hidropik dejenerasyonunun belirgin düzeyde azalmış olduğu, ayrıca koagulasyon nekrozunun da bulunmadığı görülmüştür. Sonuçlar gösterdi ki, kuru incir içeriğinin alkolün 50 günlük süre boyunca oksidatif hasarına karşı karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün olabileceği sonucuna kesin olarak varılamamıştır.Master Thesis Determination of Hepatoprotective and Antioxidant Role of Grape Kernel (Vitis Vinifera L.) Against Ethyl Alcohol Induced Oxidative Stress in Rats(2010) Doğan, Abdulahad; Çelik, İsmailBu çalışmada, üzüm çekirdeğinin etil alkol ile deneysel oksidatif stres oluşturulan sıçanlarda karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. 24 adet Wistar albino cinsi sıçanlar 4 deney gruba ayrılmıştır (kontrol, %20 alkol, %15 çekirdek ve %15 çekirdek+%20 alkol). 50 gün muamele sonunda; üzüm çekirdeği katılımlı yemin karaciğer koruyucu ve antioksidan rolü için; karaciğer harabiyeti serum enzimlerinden aspartate aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), gamma glutamil transpeptidaz (GGT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri, beyin, böbrek, dalak, eritrosit, kalp ve karaciğer dokularında antioksidan savunma unsurlarından süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri tespit edilerek değerlendirilmiştir.Elde edilen sonuçlara göre; alkol grubunun serum AST, ALT, GGT ve LDH enzim seviyeleri kontrol grubuna göre önemli düzeyde artarken, üzüm çekirdeği %15 + alkol gurubu AST ve LDH enzim seviyeleri alkol grubuna göre önemli oranda azaldı. 50 gün deneysel muamele sonunda; kontrol grubu ile kıyaslandığında alkol grubu tüm dokularında MDA miktarı artarken, %15 üzüm çekirdeği + alkol grubunda ise alkol gurubuna göre tüm dokularda istatistiki açıdan önemli düzeyde azalma tespit edildi.Ayrıca, alkol sıçanların farklı dokulardaki oksidatif stres sonucu antioksidan savunma sistem unsurlarının seviyelerinde dalgalanmalara neden olurken, üzüm çekirdeğinin bu dalgalanmalara karşı kesin iyileştirici etkileri belirlenememiştir.Sonuçlar gösterdi ki, üzüm çekirdeği içeriğinin alkolün 50 günlük süre boyunca oksidatif hasarına karşı karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün olabileceği sonucuna varıldı.Master Thesis Determination of Hepatoprotective and Antioxidant Role of Thyme (origanum Onites L.) Infusion Against Ethyl Alcohol Induced Oxidative Stress in Rats(2018) Musa, Shreen Abdulkareem Musa; Çelik, İsmailBu çalışmada, etil alkol (EtOH) ile deneysel oksidatif stres oluşturulan sıçanlarda kekik (Origanum onites L.) karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Sıçanlar her birinde 7 sıçan olarak 4 gruba ayrıldı ve gruplar kontrol, %20 EtOH, %3 O. onites infüzyonu ve %3 O. onites + %20 EtOH grubu olarak belirlenmiştir. O. onites infüzyonun karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün değerlendirilmesi için karaciğer hasarı biyobelirteçleri, antioksidan bileşenleri ve malondialdehit içerikleri tespit edilerek değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre; etil alkol grubunun serum AST ve ALT enzim seviyeleri kontrol grubuna göre önemli düzeyde artarken, %20 EtOH grubunun TP ve TC içeriğinde ise kontrol grubuna göre anlamlı bir düşüş görülmüştür. %3O. onites + %20 EtOH grubu, %20 EtOH grubuyla karşılaştırıldığında AST seviyelerinde önemli bir düşüşe neden oldu ve %20 EtOH grubuna kıyasla %3O. onites + %20 EtOH grubu TP ve TC içeriğinde önemli bir artışa sebep oldu. Ayrıca kontrol grubu ile kıyaslandığında etil alkol grubu karaciğer, böbrek ve eritrosit dokularında MDA miktarı anlamlı artarken, %3O. onites + %20 EtOH grubunda ise alkol grubuna göre tüm dokularda istatistiki açıdan önemli düzeyde azalma olduğu görüldü. Ayrıca, alkol sıçanların farklı dokulardaki oksidatif stres sonucu antioksidan savunma sistem unsurlarının seviyelerinde dalgalanmalara neden olurken, O. onites infüzyonunun bu dalgalanmalara karşı kesin iyileştirici etkileri belirlenememiştir. Sonuçlar kekik içeriğinin alkolün oluşturduğu oksidatif hasarına karşı karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün olabileceği sonucuna varıldı.Doctoral Thesis Determination of Hepatoprotective and Antioxidant Role of Walnut (Juglans Regia L.) in Ethanol Induced Rats(2013) Bati, Bedia; Çelik, İsmailBu çalışmada, ceviz içinin etanol ile deneysel oksidatif stres oluşturulan sıçanlarda karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. 36 adet Wistar albino cinsi sıçanlar 6 deney grubuna ayrılmıştır (kontrol, %20 etanol, %10 ceviz içi, %10 ceviz içi + %20 etanol, %5 ceviz içi ve %5 ceviz içi + %20 etanol). 50 gün muamele sonunda; ceviz içi katılımlı yemin karaciğer koruyucu ve antioksidan rolü için; karaciğer harabiyeti serum enzimlerinden aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), gamma glutamil transpeptidaz (GGT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri, beyin, karaciğer, eritrosit, kalp ve böbrek dokularında antioksidan savunma unsurlarından katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri tespit edilerek değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; %20 etanol grubunun serum AST, ALT, GGT ve LDH enzim seviyeleri kontrol grubuna göre önemli düzeyde artarken, %10 ceviz içi + %20 etanol ve % 5 ceviz içi + %20 etanol grublarında ise bu enzimlerin seviyeleri %20 etanol grubuna göre önemli oranda azaldı. Diğer yandan; 50 gün deneysel muamele sonunda; kontrol grubu ile kıyaslandığında %20 etanol grubu beyin, dalak, kalp ve karaciğer dokularında MDA miktarı anlamlı artarken, %10 ve % 5 ceviz içi ilaveli yem grublarında ise %20 etanol grubuna göre sözkonusu dokularda istatistiki açıdan önemli düzeyde azalma olduğu görüldü. Ayrıca, etanole maruz bırakılan sıçanların farklı dokulardaki oksidatif stres sonucu antioksidan savunma sistem unsurlarının seviyelerinde dalgalanmalara neden olurken, ceviz içinin bu dalgalanmalara karşı kesin iyileştirici etkileri tespit edilememiştir. Sonuçlar gösterdi ki, ceviz içinin %20 etanolün 50 günlük süre boyunca oksidatif hasarına karşı karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün olabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Ceviz içi, Serum enzimleri, Antioksidan savunma sistemi, Malondialdehit, SıçanDoctoral Thesis Determination of Hepatoprotective and Antioxidants Effects of Apricot and Apricot Kernel Ethyl Alcohol Induced in Rats(2010) Yurt, Bayram; Çelik, İsmailBu çalışmada, kayısı ve kayısı çekirdeğinin etil alkol ile oksidatif stres oluşturulan sıçanlarda karaciğer koruyucu ve antioksidan rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için 56 adet Wistar albino cinsi sıçanlar 8 deney grubuna ayrılmıştır (Kontrol, etil alkol, % 15 kükürtlü kayısı, % 30 kükürtlü kayısı, % 15 kükürtsüz kayısı, % 30 kükürtsüz kayısı, % 15 kayısı çekirdekli ve % 30 kayısı çekirdekli grubu). 50 gün sonunda sıçanların karaciğer harabiyet biyobelirteçleri olan serum enzimlerinden aspartate aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), gamma glutamil transpeptidaz (GGT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri belirlenmiştir. Ayrıca sıçanların eritrosit, kalp, böbrek, karaciğer ve beyin dokularında antioksidan kapasite etkinliğinin göstergesi olarak değerlendirilebilecek antioksidan enzimlerden süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve lipid peroksidasyon (Malondialdehit=MDA) içerikleri tespit edilmiştir.Elde edilen sonuçlara göre; etil alkol grubunun serum AST, ALT ve LDH enzim seviyeleri kontrol grubuna göre önemli düzeyde artarken, % 30 çekirdekli grup dışında farklı işlenmiş ve içerikli kayısı ile % 15 çekirdek içerikli grupların serum enzim seviyeleri önemli düzeyde artmadığı tespit edilmiştir.50 gün deneysel muamele sonunda; kontrol grubu ile kıyaslandığında etil alkol tüm dokularda MDA miktarını artırırken, karaciğer dokusunun çekirdek içerikli grupları dışında farklı işlenmiş ve değişik oranlardaki kayısının ve kayısı çekirdekli grupların doku MDA içeriklerinin etil alkol grubuna göre önemli düzeyde azaldığı tespit edilmiştir.Ayrıca, etil alkolün sıçanların çeşitli dokulardaki oksidatif stres sonucu antioksidan savunma sistemi unsurlarının seviyelerinde dalgalanmalara neden olurken, farklı işlenmiş ve değişik oranlardaki kayısı ile değişik orandaki kayısı çekirdeğinin bu dalgalanmalara karşı kesin iyileştirici etkileri belirlenememiştir.Sonuçlar gösterdi ki, kayısı ve çekirdeğinin içerikleri etil alkolün 50 günlük süre boyunca oksidatif hasarına karşı karaciğer koruyucu ve antioksidan rolü olabileceği sonucuna varıldı.Anahtar kelimeler: Kayısı ve kayısı çekirdeği, Serum Enzimleri, Antioksidan savunma sistemi, Lipid peroksidasyonu, SıçanDoctoral Thesis Effect of Magnesium Supplement on Dna Damage, Obesity, Insulin Resistance and Intracelular Magnesium Level in Patients With Polycystic Ovary Syndrome(2023) Zirek, Ali Kemal; Çelik, İsmail; Alay, MuratPolikistik over sendromu (PKOS), üreme çağındaki kadınları etkileyen en yaygın endokrin hastalıktır. Kesin etyolojisi bilinmeyen hastalıkta, patogenezi ve tedavisi belirsizliğini korumaktadır. Magnezyum (Mg), DNA'nın yüksek doğrulukta sentezi ve insülin metabolizması için hayati önemde bir hücre içi katyondur. PKOS hastalarında Mg konsantrasyonlarının azaldığı belirtilmektedir. PKOS'ta vücut Mg seviyelerindeki azalma hastalığın gelişiminde rol alan azalmış insülin duyarlılığı gibi metabolik ve klinik bulgular ile ilişkilendirilmektedir. Bu çalışma hafif düşük Mg düzeyleri olan PKOS'lu kadınlarda, 6 ve 12 hafta oral Mg replasman tedavisi uygulandıktan sonra, DNA hasarı, obezite ve insülin direnci gibi PKOS ile ilişkili klinik patolojilerde ve hücre içi Mg düzeylerinde meydana gelen değişimlerin belirlenmesi için yapıldı. Yaşları 18-40 aralığında olan 60 PKOS hastası kadın çalışmaya dahil edildi. Mg düzeyleri normal aralıkta (1.7-2.4) 30 PKOS'lu kadın kontrol grubu ve Mg düzeyi hafif düşük olan (<1.8 mg/dL) 30 PKOS'lu kadın vaka grubu olarak oluşturuldu. Grupların 0, 6 ve 12. haftalarda kanları alınıp total testosteron, lüteinizan hormon (LH), folikül stimülan hormon (FSH), dehidroepiandrosteron sülfat (DHEA-S), cinsiyet hormonu bağlayıcı globülin (SHBG), açlık insülini, C-peptid, estradiol (E2), parathormon (PTH), prolaktin (PRL), serbest triiyodotironin (sT3), serbest tiroksin (sT4), tiroit stimülan hormon (TSH), açlık kan şekeri (AKŞ), trigliserid, total kolesterol, düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL-C) kolesterol, yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL-C) kolesterol, çok düşük yoğunluklu lipoprotein (VLDL-C) kolesterol, sodium (Na), potasyum (K), fosfor (P), kalsiyum (Ca) ve serum Mg, hücre içi Mg, glikolize hemoglobin (HbA1c), glukoz taşıyıcısı-4 (GLUT-4), 8-Hydroxy-2'-deoxyguanosine (8-OhdG), total antioksidan seviye (TAS), total oksidan seviye (TOS), leptin, chemerin ve betatrofin testleri analiz edildi. Mg takviyesinin özellikle glukoz homeostazı, insülin direnci ve obezite ile ilişkili veya belirteçlerinden olan ortalama glukoz, HbA1c, betatrofin ve chemerin düzeylerinde düşmeye neden olduğu görüldü. Mg takviyesinin SHBG düzeylerinde önemli artışa yol açarak hiperandrojenizmi azaltabileceği izlendi. Mg alan grupta TAS, TOS düzeylerinin ve DNA hasarı belirteci 8-OHDG düzeylerinde, takipte artışın daha düşük olduğu saptandı. Literatür çalışmaları ve çalışmamızdaki bulgular ışığında PKOS'ta tanı anında düşük Mg düzeyleri hiperandrojenizm, insülin direnci, glukoz intoleransıyla ön planda olup Mg takviyesinin anlamlı iyileşmeye yol açabileceği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte Mg takviyesinin klinik ve laboratuvar bulgular üzerine etkisini ve nedenselliğini ortaya koymak için daha geniş gruplarda ve daha uzun süreli çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.Master Thesis Effects of Agricultural Chemical Fenthion on Antioxidant Enzymes Activity and Glutathione, Lipid Peroxidation Levels of Frogs(2009) Kanter, Ahmet; Çelik, İsmailBu çalışmada, zirai mücadele ilaçlarından fenthionun yaşam ortamlarına eklenmek suretiyle 24, 48, 72 ve 96 saatlik uygulamalarına laboratuar şartlarında maruz bırakılan su kurbağalarının (Rana ridibunda) karaciğer, böbrek, kalp ve beyin dokularındaki lipid peroksidasyon (MDA) ve glutatyon (GSH) düzeyi ile antioksidan enzim aktiviteleri süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon -S- transferaz (GST), aktivitesi üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Altmış su kurbağası (Rana ridibunda) üç deney grubuna ayrıldı. Çalışmalar sırasında kurbağalar yaşam ortamlarına eklenmek suretiyle fenthionun 10 ve 20 ppm'lik dozlarına 24, 48, 72 ve 96 saatlik sürelerle maruz bırakıldılar. Bu sürelerin sonunda kurbağalar diseksiyon edilerek karaciğer, böbrek, kalp ve beyin dokuları kesilerek çıkartıldı. GST, SOD ve GSH-Px aktiviteleri ile MDA ve GSH düzeylerinin dokulardaki analizleri, spektrofotometrik yöntemle belirlendi. Kimyasalın farklı dönem ve konsantrasyon etkisine maruz bırakılan kurbağalarda MDA düzeyi artarken, antioksidan savunma sistemi üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi.Anahtar kelimeler: Antioksidan enzimler, lipid peroksidasyon, Pestisitler, KurbağaMaster Thesis Effects of Omethoate, Pestisicides, on Various Tissues Antioxidant Defence Systems and Lipid Peroxidation Levels in Rana Ridibunda(2010) İşnas, Musa; Yeğin, Eşref; Çelik, İsmailBu çalışmada, laboratuar şartlarında omethoat adlı pestisite maruz bırakılan su kurbağalarının (Rana ridibunda) karaciğer, beyin, böbrek ve kalp dokularındaki, lipid peroksidasyon (MDA) ve glutatyon (GSH) düzeyi ile antioksidan enzim aktiviteleri süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon -S- transferaz (GST) aktivitesi üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Altmış su kurbağası (Rana ridibunda) üç deney grubuna ayrıldı. Çalışmalar sırasında kurbağalar omethoatın 10 ve 20 ppm'lik dozlarına 24, 48, 72 ve 96 saatlik sürelerle maruz bırakıldılar. Bu sürelerin sonunda kurbağalardan alınan dokuların GST, SOD ve GSH-Px aktiviteleri ile MDA ve GSH düzeylerinin dokulardaki analizleri, spektrofotometrik yöntemle belirlendi. Omethoate'ın farklı süre ve konsantrasyon etkisine maruz bırakılan kurbağalarda GSH düzeyi azalırken, MDA düzeyi artmış ve antioksidan savunma sistemi üzerine farklı etkilere neden olduğu gözlenmiştir.Master Thesis Effects of Some Agricultural Chemicals on Antioxidant Enzymes Activity and Glutathione, Lipid Peroxidation Levels in Gill, Liver and Muscle Tissues of Fishes(2007) Işık, İsmail; Çelik, İsmailBu çalısmada, zirai mücadele ilaçlarından Parathion Metil ve Diazinonun yasam ortamlarına eklenmek suretiyle 24,48 ve 72 saatlik uygulamalarına laboratuar sartlarında maruz bırakılan Gök kusagı alabalıklarının solungaç, karaciger ve kas dolularındaki lipid peroksidasyon (MDA) ve glutatyon (GSH) düzeyi ile antioksidan enzim aktiviteleri süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon -S- transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıstır. Yetmisbes alabalık (Oncorhynchcus mykiss) bes deney grubuna ayrıldı. Bu gruplardan biri kontrol digerleri ise Parathion metil ve Diazinonun 24, 48 ve 72 saatlik dozlarına maruz bırakılan balıklardan olusturuldu. Deney süresince balıklar yasam ortamlarına eklenmek suretiyle Parathion metil ve Diazinon'un 0.5 ve 1 ppm'lik dozlarına 24, 48 ve 72 saatlik sürelerle maruz bırakıldılar. Bu sürelerin sonunda solungaç, karaciger ve kas dokuları kesilerek çıkartıldı. MDA, GSH, GST, GR, SOD ve GSH-Px düzeylerinin dokulardaki analizleri, spektrofotometrik yöntemle belirlendi. Farklı düzeylerde söz konusu kimyasalların etkisine bırakılan balıklarda MDA düzeyi artarken, GSH düzeyinde azalmalara ve antioksidan enzim aktiviteleri düzeyleri üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi. Anahtar kelimeler: Antioksidan enzimler, balık, lipid peroksidasyon, pestisitlerDoctoral Thesis Effects of Subacute and Subchronic Treatment of Some Plant Growth Regulators on Antioxidant Enzymes Activity and Glutathione, Lipid Peroxidation Levels in Rat Erythrocyte and Various Tissues(2005) Tülüce, Yasin; Çelik, İsmailBu çalışma, iki bitki büyüme hormonunun (PGR) [Absisik asit (ABA) veGiberellik asit (GA3)] subakut (SA) ve subkronik (SK) uygulamalarına maruzbırakılan sıçanların çeşitli dokularındaki serum enzimler, antioksidan savunmasistemleri [glutatyon (GSH), katalaz (CAT), glutatyon-S-transferaz (GST), glutatyonredüktaz (GR), süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GPx)] ve lipidperoksidasyon (MDA) seviyeleri üzerine etkilerinin incelenmesini amaçlamıştır.Sıçanlar oral yolla 75 ppm'lik ABA ile GA3'in uygulamasına 25 ve 50 gün maruzbırakıldı. Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında PGR, sıçanların çeşitli dokulardakiserum enzimleri, antioksidan savunma sistemleri ve lipid peroksidasyon düzeyiüzerinde farklı etkilere yol açmıştır. Sonuçlar göre, ABA ve GA3, serum enzimaktivitelerini her iki uygulama periyodunda azaltmıştır. MDA seviyesi GA3uygulanan her iki periyottaki sıçanların tüm dokularında önemli derecede artmıştır.ABA, SA periyodu sıçanlarının eritrosit ve kas hariç tüm doku MDA'ini arttırmıştır.GA3'e maruz kalan her iki periyottaki sıçanların eritrosit ve beyin GSH seviyesiönemli ölçüde azalmıştır. Aynı düşüş GA3'in SK periyodunda da gözlenmiştir. SAperiyodundaki eritrosit hariç, ABA her iki periyotta tüm dokuların GSH miktarınıazaltmıştır. ABA, SA ve SK periyodu sıçanların SOD aktivitesini kasda arttırırken,diğer dokularda azaltmıştır. GA3'in her iki periyodunda sıçanların kas hariç tümdokularında SOD aktivitesi artmıştır. ABA ve GA3'in her iki periyodundakisıçanların tüm doku CAT aktivitesi istatistiki anlamda artış göstermiştir. PGRuygulamasının SA ve SK periyodunda eritrosit, karaciğer, beyin ve kaslarda GPx veGR aktivitesi ya önemli derecede artmış veya değişmemiştir. PGR'nin SAperiyodunda beyin GST aktivitesi istatistiki anlamda azalırken GA3'in SA periyodueritrositlerinde artmıştır. Sonuç olarak, ABA ve GA3 hepatik hasar enzimleriaktivitelerini önemli oranda arttırmıştır. Sıçanlar antioksidan mekanizması yoluylaoksidatif strese direnç göstermiştir. Bununla birlikte, antioksidan mekanizmasısıçanların dokularındaki lipid peroksidasyon artışını engelleyememiştir. Bu bulgulardeğişmekle birlikte, PGR'in SA ve SK periyodunda eritrosit, karaciğer, beyin ve kasdokusunda önemli sistemik organ toksisitesine yol açtığını ileri sürmektedir.Anahtar kelimeler: Bitki büyüme düzenleyicileri, Serum enzimler,Malondialdehit, Antioksidan savunma sistemi, Sıçanlar.Master Thesis Investigation of Immunotoxic and Neurotoxic Effects of Plant Growth Regulator; Indole-3-Butyric Acid in Subacut and Subcronic Applications on Rats(2008) Yılmaz, Zeycan; Çelik, İsmailBu çalışmada, bitki büyüme hormonlarından indolbutirik asitin (IBA) subakut ve subkronik uygulamalarına maruz bırakılan sıçanlarda (Wistar) meydana gelen nörotoksik ve immünolojik etki incelenmiştir. Bu amaçla sözkonusu toksik etkilerin bir ölçütü olarak değerlendirilebilecek asetilkolinesteraz (AChE), bütirillkolinesteraz (BChE), adenozin deaminaz (ADA) ve miyeloperoksidaz (MPO) enzim aktiviteleri ölçülmüştür. Biri kontrol olmak üzere her bir kimyasal için her grupta 20 sıçan bulunacak şekilde 4 grup oluşturulmuştur. Bitki büyüme regülatörünün 25 ve 50 ppm'lik dozlardaki içme suları için 25 ve 50 mg 1 ml 1 N sodyum hidroksit içinde çözdürülerek, daha sonra musluk suyu ile 1 litreye tamamlanıp hazırlanarak oral yolla verilmiştir. 25 ve 50 ppm'lik dozlardaki içme suları subakut uygulama için 20 gün; subkronik uygulama için de 45 gün süreyle sıçanlara içirilmiştir.Bu uygulamaların sonunda dietil eter ile bayıltılan sıçanların karaciğer, akciğer, kalp, beyin, böbrek ve dalak dokuları alındı. AChE, BChE, ADA, MPO düzeylerinin dokulardaki analizleri, spektrofotometrik yöntemle belirlendi. Farklı dozlarda IBA etkisine maruz bırakılan sıçanlarda söz konusu enzim aktiviteleri üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi. Sonuçlara göre, IBA dokuların AChE, BChE ve ADA aktivitelerini düşürürken MPO aktivitesini arttırmıştır.Doctoral Thesis Investigation of Neurotoxic and Immunotoxic Effects of Some Plant Growth Regulators in Subacute and Subcronic Applications on Rats(2011) İşık, İsmail; Çelik, İsmailBu çalışmada, bitki büyüme hormonlarından (BBH) Absisik asit (ABA) ve Giberellik asitin (GA3) 25 ve 50 ppm'lik dozlarda subakut ve subkronik uygulamalarına maruz bırakılan sıçanlarda (Wistar albino) meydana gelen nörotoksik ve immünolojik etki incelenmiştir. 84 adet sıçan kontrol grupları, ABA ile GA3 25 ve 50 ppm dozlarının subakut ve subkronik periyotları için her grupta 14 sıçan bulunacak şekilde 6 grup oluşturulmuştur. 25 ve 50 ppm'lik dozlardaki BBH içme suları subakut uygulama için 25 gün, subkronik uygulama için de 50 gün süreyle içebildiklerince sıçanlara içirilmiştir. Bu amaçla sözkonusu nörotoksik etkilerin ölçütü olarak değerlendirilebilecek biyobelirteçleri olarak Asetilkolinesteraz (AChE), Bütirillkolinesteraz (BChE), ve immünotoksik etkilerin ölçütü olarak değerlendirilebilecek Adenozin deaminaz (ADA) ve Miyeloperoksidaz (MPO) enzim aktiviteleri ölçülmüştür.Bu uygulamaların sonunda ketamin ile bayıltılan sıçanların karaciğer, beyin, dalak, böbrek, akciğer ve kas dokuları alındı. AChE, BChE, ADA, MPO düzeylerinin dokulardaki analizleri, spektrofotometrik yöntemle belirlendi. Sözkonusu kimyasalların farklı dozlardaki etkilerinin sıçanlarda yukarıda bahsedilen enzim aktiviteleri üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi. Sonuçlar, ABA ve GA'nın 25 ve 50 ppm'lik dozlarının subakut ve subkronik periyotları sonunda karaciğer, beyin, dalak, böbrek,akciğer ve kas dokularının ADA aktivitesinde dalgalanmalara neden olduğunu, AChE, BChE ve MPO aktivitelerinde ise genelde artışlara neden olduğunu ortaya koymuştur.Doctoral Thesis Investigation of Protective Effects of Gypsophila Bicolor Extracts Agai̇nst Paracetamole-Induced Liver Damage in Rats(2024) Yenilmez, Ayşe; Çelik, İsmailİlaca bağlı gelişen karaciğer hasarı, karaciğer hasarının en sık nedenlerinden birisidir ve tüm Dünya'da yüzbinlerce kişinin ölümüne yol açan küresel bir sağlık sorunudur. Günümüzde ilaca bağlı gelişen hepatotoksisiteye karşı etkili bir önlem mekanizması ya da çözüm yolu henüz tam anlamıyla bulunmamıştır, ancak araştırmalar devam etmekte ve daha fazla ilerleme kaydedilmektedir. Bu bağlamda, Gypsophila bicolor'un da içeresinde yer aldığı Gypsophila cinsi dünya halk hekimliğinde bitkisel ilaç olarak kullanıldığı bilinmesine rağmen, FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onaylı saponin bazlı bir ilaç bulunmamaktadır. Bunun için, son yıllarda önemli derecede yan etkilere sahip olan biyofarmasötiklerin istenmeyen yan etkilerini azaltıp, hücresel düzeylerdeki etkinliğini arttırarak biyoyararlanımını ve buna bağlı olarak da terapötik etkinliğini arttırıp, etkin ve güvenli tedavi sağlamak amacıyla nanoteknolojiden faydalanılarak nanopartiküler ilaç taşıyıcı sistemler araştırılmakta ve yeni çözüm yolları geliştirilmektedir. Bu sistemlerin sağlık alanına taşınması ise yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde umut verici bir ışık olarak görünmektedir. Bu bilgiler ışığında bu çalışmada, ratlarda parasetamolle oluşturulan karaciğer hasarı üzerine Gypsophila bicolor bitki ekstresinin ve katı lipit nanopartikül (KLN) ile enkapsüle edilen nanopartikül formlarının hepatotoksisiteye karşı hepatoprotektif etkisinin biyokimyasal, histopatolojik ve moleküler olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu bitki ekstresinin KLN şeklinde formüle edilmesi ile yüksek etkinliğe sahip, kararlı ve yan etkileri düşük sistemlerin oluşturulması hedeflenmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında, Gypsophila bicolor ekstresi ile yüklü katı lipit nanopartikül (GBE-KLN) mikroemülsiyon ve ultrasonikasyon yöntemiyle hazırlandı. Yapılan lazer kırınımı analizine göre bu partiküllerin nano boyutta dağılım gösterdiği ve negatif yükle yüklü olduğu, FT-IR (kızıl ötesi spektroskopisi) analizine göre Gypsophila bicolor ekstresinin katı lipit nanopartiküllere enkapsüle edildiği, SEM görüntülerine göre küresel ve nanoboyutta olduğu, TG analizine göre ise GBE-KLN'nin sıcaklığa karşı stabil olduğu sonucuna varıldı. Çalışmanın daha sonraki aşamasında ise parasetamol ile indüklenen karaciğer hasarı oluşturulmuş ratlar üzerinde in vivo çalışmalar gerçekleştirildi. Deneysel uygulama öncesi bitki ekstreleri için uygun dozlar akut toksisite testi ile belirlendi. 21 günlük muamelede kullanılan 64 adet Wistar albino erkek sıçanlar rastgele 8 gruba ayrıldı (n=8). Normal kontrol grubu hariç tüm gruplara son uygulamadan 1 saat sonra 2 g/kg dozunda 2 ml 1X PBS (%1'lik CMC içeren)'de hazırlanan parasetamol çözeltisi gavaj ile oral yoldan verildi. Kontrol hariç diğer gruplardaki uygulamalar da yine oral olarak gerçekleştirildi. Parasetamol uygulamasından 24 saat sonra ratların serum ve karaciğer doku örnekleri elde edildi. Serum örneklerinde karaciğer fonksiyon testleri ve karaciğer dokusunda ise antioksidan enzim aktivitelerinden katalaz (CAT), süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz ii (GSH-Px), glutatyon redüktaz (GR) ve glutatyon S-transferaz (GST) ile redükte glutatyon (GSH) ve malondialdehit (MDA) seviyeleri ölçüldü. Ayrıca karaciğer dokularında TNF-α'nın ekspresyon seviyesi ve karaciğer dokularının histolojik değişiklikleri de incelendi. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde, parasetamol toksisitesi ile artmış olan Alanin aminotransferaz (ALT), Aspartat aminotransferaz (AST) ve Alkalen fosfataz (ALP) değerlerinin Gypsophila bicolor ekstresi ile nanopartikül formlarının uygulandığı guruplarda önemli derecede azaldığı gözlemlendi. Yine yapılan biyokimyasal analizlere göre parasetamol alan grupta enzim aktivitelerinin (CAT, SOD, GSH-Px, GR ve GST) ve GSH seviyelerinin azaldığının MDA seviyesinin ise artmış olduğunu buna karşılık Gypsophila bicolor bitki ekstresinin ve nanoformlarının verildiği gruplarda bu enzim aktivitelerinin ve GSH seviyelerinin artmış olduğunu MDA seviyesinin ise azaldığını gözlemledik. 100 mg/kg dozunda Gypsophila bicolor ekstresi ile yüklü katı lipid nanopartikül (GBN100) uygulanan sıçan karaciğer dokularında yapılan histopatolojik değerlendirmelerde neredeyse hiç patolojik bulgulara rastlanmadı ve kontrol grubuna en yakın sonuçlar elde edildi. Kontrol grubuna göre parasetamolün ratların karaciğer dokusunda TNF-α ekspresyonunu önemli ölçüde arttırarak parasetamolün neden olduğu karaciğer hasarında yer alan inflamatuar reaksiyonu ortaya çıkardığını buna karşılık Gypsophila bicolor ekstresinin katı lipid nanopartikül şeklinde verildiği gruplarda (GBN50 ve GBN100) TNF-α'nın overexpresyonunu belirgin bir şekilde inhibe ettiğini gözlemledik. Sonuç olarak; Gypsophila bicolor ekstresi ile yüklü katı lipid nanopartikül uygulamasının parasetamol ile indüklenen karaciğer hasarına karşı proinflamatuar sitokinlerden olan TNF-α'nın ekspresyon seviyesini azaltarak, karaciğer morfolojisini önemli ölçüde iyileştirerek ve antioksidan sistemi aktive ederek karaciğer hasarını hafiflettiğini ve dolayısıyla hepatoprotektif ve antioksidan etkiye sahip olabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle ilaca bağlı gelişen karaciğer hasarının tedavisine ilişkin gelecekteki araştırmalar için bir temel sağlayabilir.Doctoral Thesis Investigation of Subacute and Subchronic Effects of Some Synthetic Plant Growth Regulators on Liver Damage, Antioxidant Defense System and Lipid Peroxidation in Rats(2011) Özok, Necati; Çelik, İsmailBu çalışmada sentetik bazı bitki büyüme düzenleyicilerinden ß-naftoksiasetik asit (ß-NOA) ve 4-klorofenoksiasetik asit (4-CPA) lerin 10 ve 20 ppm dozlarda subakut ve subkronik uygulamalarına maruz bırakılan sıçanların karaciğer harabiyeti, antioksidan savunma sistemi ve lipid peroksidasyonu üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. 84 adet Wistar albino cinsi sıçan, kontrol gurupları, ß-NOA ile 4-CPA 10 ve 20 ppm dozlarının subakut ve subkronik periyotları için 12 deneme grubuna ayrıldılar. Karaciğer harabiyeti biyobelirteçleri olarak serum aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri ile biyokimyasal parametrelerden total protein (TPRO), total albümin (TALB), total kolesterol (TKOL) ve total bilirubin (TBİL) düzeyleri araştırıldı. Diğer yandan, oksidatif stres etkilerinin göstergesi olarak eritrosit, karaciğer, beyin, böbrek ve kalp gibi çeşitli dokularda antioksidan savunma sistemleri unsurlarından süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon redüktaz (GR), katalaz (CAT), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST) ve glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri tespit edilerek değerlendirildi.Elde edilen sonuçlara göre; 10 ve 20 ppm'lik ß-NOA ve 4-CPA dozlarının subakut ve subkronik uygulamaları sonunda karaciğer harabiyeti göstergesi serum biyobelirteçlerinden AST, ALT ve LDH enzim seviyeleri ile biyokimyasal parametrelerden serum TPRO, TALB, TKOL ve TBİL düzeylerinde kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı değişimler belirlendi. Diğer yandan, ß-NOA ve 4-CPA'nın her iki dozlarının hem subakut hem de subkronik periyotlarda kontrol gruplarına göre tüm dokularda MDA miktarı artarken, SOD, GSH-Px, CAT, GST, GR ve G6PD enzim aktiviteleri ile GSH seviyesinde dalgalanmalara neden olduğu gözlendi.Bu sonuçlara göre, ß-NOA ve 4-CPA 10 ve 20 ppm'lik dozlarının subakut ve subkronik uygulamaları karaciğer harabiyeti serum markerleri ile oksidatif stres biyobelirteçlerini tetikleyebilecekleri sonucuna varıldı.Anahtar kelimeler: ß-Naftoksiasetik asit, 4-Klorofenoksiasetik asit, serum enzimleri, biyokimyasal parametreler, antioksidan savunma sistemi, malondialdehit, sıçan.Doctoral Thesis Investigation of the Antidiabetic Effect of Artemisia Haussknechtii Boiss. Plant Extracts in Experimental Diabetes Rats(2025) İşnas, Musa; Çelik, İsmailÇalışmamızda, deneysel diyabet oluşturulan dişi cinsi sıçanlarda Cilo yavşanı (Artemisia hausssknechtii) bitki yaprak etanol eksraktı ve bitki etanol nanopartikül ekstraktlarının farklı dozlarda etkileri araştırıldı. Deneye başlamadan önce yapılan 72 saatlik 1000 mg/kg DYEE ve DYNE akut toksisite testinde ölüm tespit edilmedi. Çalışmada, her grupta eşit sayıda olacak şekilde 48 sıçan 6 gruba ayrılmıştır: Normal Kontrol (NK), Diyabet Kontrol (DK), Diyabet + Bitki Yaprağı Etanol Ekstresi 50 mg/kg (DYEE1), Diyabet + Bitki Yaprağı Nanopartikül Etanol Ekstresi 50 mg/kg (DYNE1), Diyabet + Bitki Yaprağı Etanol Ekstresi 100 mg/kg (DYEE2) ve Diyabet + Bitki Yaprağı Nanopartikül Etanol Ekstresi 100 mg/kg (DYNE2). Deneysel diyabet STZ 45 mg/kg doz olacak şekilde intra peritonal (i.p.) ile oluşturuldu. 21 günlük deney süresince 7 günde bir deneklerin kan glukoz düzeyleri ve ağırlıkları ölçüldü. Ekstraktlar gavaj yoluyla verildi. Uygulama sonlandığında yapılan ölçümlere göre; Glukoz, AST, ALT, LDH, HbA1c, üre, kreatinin, TC, TG ve LDL miktarları DK grubunda NK'ya göre artış, DYEE ve DYNE gruplarda DK'ya göre azalma olduğu, DYEE2 ve DYNE2 gruplarda DK'ya karşın anlamlı azalmalar görüldü. HDL miktarı diyabetik gruplarda NK'ya göre düşük, DYEE ve DYNE verilen gruplarda DK'ya göre yüksek görüldü. DK'nın MDA düzeyi üç dokuda da istatistiki açıdan önemli düzeyde artarken, deney gruplarında söz konusu parametreler NK değerine yakın ölçüldü. Yapılan histopatolojik incelemelerde de DK'da doku bozulması gözlemlenirken DYEE2 ve DYNE2 gruplarında doku görünüşleri DK'ya karşın anlamlı farklıydı. Sonuç olarak; Artemisia haussknechtii Boiss. yaprak etanol ekstaktları ve nanopartikül etanol ektraktları diyabete bağlı ortaya çıkan komplikasyonlara karşı antioksidan, antihiperglisemik, antidiyabetik ve antioksidatif etkilerinin olduğu öngörülmüştür.Doctoral Thesis Investigation of the Antitumor Activity of Eremurus Spectabilis M. Bieb. (çiriş Herb) Plant Extracts in the Process of Hepatocellular Carcinogenesis Induced Experimentally With Diethylnitrosamine in Rats(2024) Demir, Abdulbaki; Çelik, İsmail; Yener, ZabitBu çalışmada ratlarda dietilnitrozamin (DEN) ve tiyoasetamid (TAA) ile indüklenen hepatosellüler karsinogenezis sürecinde Eremurus spectabilis M. Bieb. (Çiriş Otu)'in etanol liyofilize ekstrelerinin (LBE) ve nanopartikül ekstrelerinin (NBE) farklı dozlarda koruyucu etkileri araştırıldı. Deneysel uygulama öncesi bitki ekstrelerinin sıcakkanlı canlılar için uygulanabilir doz olarak 2000 mg/kg vücut ağırlığı doz ile akut toksisite yapıldı. Çalışmada kullanılan ratlar rastgele 6 gruba ayrıldı (n=8). Normal Kontrol (NK) hariç tüm gruplara ayda bir kez 150 mg DEN/kg ve haftada bir kez 200 mg TAA/kg kimyasal maddeleri deney süresince intraperitonal (i.p) olarak uygulandı. LBE ve NBE maddeleri NK ve Kanser Kontrol (KK) hariç tüm gruplara 90 gün boyunca gavaj yöntemi ile günlük olarak uygulandı. Deneysel uygulama sonunda serum örneklerinde karaciğer fonksiyon testleri ve karaciğer dokusunda oksidan ürün ile antioksidan savunma sisteminin enzim aktiviteleri ve karaciğer dokularında histopatolojik değişiklikler incelendi. Yapılan analizler sonucunda KK grubunun NK grubuna göre serum karaciğer harabiyet biyobelirteçleri olan ALT ve AST serum enzim seviyeleri artarken, Eremurus spectabilis M. Bieb.'in farklı bitki ektreleri ile muamelelere edilen grupların çoğunda bu artışlar NK grubu düzeyine çekildiği tespit edilmiştir. Hayvanların canlı ağırlıklarının başlangıç ve muamele sonundaki meydana gelen artış ise NK, KK ve KNBE2 gruplarında anlamlı artış görülürken; diğer gruplarda anlamlı bir artış görülmedi. Deneysel olarak meydana getirilen HCC süreci sonucunda artan oksidatif strese karşı antioksidan savunma sisteminin unsurlarında genel anlamda artış meydana gelmesine rağmen, oksidatif stresin önemli bir biyoberirteci olan MDA'da da artış gözlenmiştir. Yani; NK grubuna göre tüm deneysel grupların CAT, GPX, GST, SOD aktiviteleri ile MDA konsantrasyonununda artış meydana gelirken, GR aktivitesinin ve GSH miktarında azalma tespit edilmiştir. Diğer yandan Eremurus spectabilis M. Bieb. ekstreleri takviyesi alan deneysel gruplarındaki oksidatif stresten kaynaklı oluşan serbest radikalleri baskılayarak KK'ya göre MDA seviyesi ile CAT ve GPX aktivitelerinin azalmasına, GR, GST, SOD aktivitesini ve GSH konsantrasyonunu artırarak antioksidan savunma sistemini desteklediği kanaatine varılmıştır. Keza, tüm grupların karaciğer dokusunun 8-OHdG seviyesi NK grubuna kıyasla arttığı gözlenirken, karaciğer doku örneklerinin makroskobik ve histopatolojik görüntülerinde de bitkisel tedavi gruplarında daha hafif seyrettiği tespit edildi. Elde edilen bu sonuçlara göre; Eremurus spectabilis M. Bieb. bitkisinin sahip olduğu antioksidan ve antitümör maddelerini içerdiğinden kaynaklı olarak HCC'ye karşı koruyucu etkiye sahip olabileceği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis Investigation of the Antitumor Effects of Malus Sylvestris L. (wild Apple) Extracts in Rats With Diethylnitrosamine Induced Hepatocellular Carcinoma(2021) Vuran, Neşe Eray; Çelik, İsmail; Yener, ZabitBu çalışmada Dietilnitrozamin (DEN) ve Tiyoasetamid (TAA) ile oluşturulan deneysel Hepatosellüler Karsinom (HCC) modelinde Malus sylvestris L. (Yabani Elma) meyvesinin su ve etanol ekstrelerinin koruyucu ve iyileştirici etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada 84 adet Wistar albino erkek sıçanlardan her grupta 7 sıçan olmak üzere 12 grup oluşturulmuştur. Normal Kontrol grupları hariç tüm gruplara tek doz 200 mg/kg DEN intraperitoneal (ip.) olarak uygulanmış daha sonra ise 12 hafta boyunca, ayda 3 hafta olmak üzere, haftada iki kere 200 mg/kg TAA ip. uygulanmıştır. Ekstrelerin koruyucu etkilerinin araştırıldığı gruplarda DEN ve TAA kanserojenlerinin uygulanmasıyla birlikte ekstre uygulamasına da başlanmış ve bu çalışmalar 12 hafta boyunca sürdürülmüştür. Ekstrelerin iyileştirici etkilerinin araştırıldığı gruplarda DEN ve TAA kanserojenlerinin uygulanması 12 hafta boyunca sürdürülmüş, 12 hafta sonra bu kanserojenlerin uygulamaları durdurulup ekstre uygulamasına başlanmıştır. Ekstre uygulamaları da 12 hafta boyunca sürdürülmüştür. Sonuçta, koruyucu etki araştırma grupları 12 hafta sonunda sakrifiye edilirken, iyileştirici etki grupları 24 hafta sonra sakrifiye edilmiştir. Çalışma sonunda serum biyobelirteçlerinden Aspartat aminotransferaz (AST), Alanin aminotransferaz (ALT), Alkalen fosfataz (ALP) ve Laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri ile karaciğer, böbrek, akciğer ve testis dokularında katalaz (CAT), süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR) aktiviteleri ve redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ile lipid peroksidasyon (Malondialdehit) (MDA) düzeyleri ortaya konmuştur. Karaciğer doku süpernatantlarında 8-OHdG miktarı belirlenmiş, ayrıca karaciğerde p53, Bax, Bcl-2 ve AFP genlerinin ekspresyonları incelenmiştir. Karaciğer dokularında histolojik olarak meydana gelen mikroskobik ve makroskobik değişiklikler ortaya konmuştur. Elde edilen sonuçlara göre DEN ve TAA uygulanan Kanser Kontrol gruplarında karaciğer ağırlığında artma meydana gelmiştir. Malus sylvestris L. su ekstreleri karaciğer ağırlık artışını ve karaciğer vücut ağırlık oranını azaltmıştır. DEN ve TAA uygulaması Normal Kontrol grubuna göre AST, ALT, ALP ve LDH düzeylerinin artmasına, CAT, SOD, GSH-Px aktivitelerinin ve GSH konsantrasyonunun azalmasına, MDA konsantrasyonunun ve GST aktivitesinin artmasına sebep olmuştur. Ekstreler karaciğer MDA seviyesini düşürmüş, SOD, CAT, GSH-Px aktivitesini arttırarak antioksidan kapasiteyi desteklemiştir. Genel olarak Malus sylvestris L. su ekstrelerinin özellikle 100 mg/kg dozda antioksidan kapasiteyi arttırarak, oksidatif stresi baskıladığı belirlenmiştir. 8-OHdG analizinin sonuçları da DEN ve TAA uygulamasının 8-OHdG miktarını arttırdığını, ekstre uygulamasının bu oranı azalttığını göstermiştir. DEN ve TAA uygulamasının genel olarak p53 ve Bax ekspresyonlarında azalmaya Bcl-2 ve AFP ekspresyonlarında artışa neden olduğunu gösterilmiştir. Malus sylvestris L. su ekstrelerinin 100 mg/kg dozda p53 ekspresyonunu olumlu etkilediği gösterilmiştir. Tersine bu ekstre AFP ekspresyonunda artışa neden olmuş, diğer ekstre uygulamaları ise AFP ekspresyonunu düşürmüştür. Histolojik incelemeler sonucunda, mikroskobik olarak tümöral odakların oluştuğu saptanmıştır. DEN ve TAA uygulamasının karaciğerde karsinogenez sürecini başlatarak adenom ve displazik hepatositlerin oluşumuna, ayrıca dejenerasyon, fibrozis, safra kanalı proliferasyonu, yangısal hücre infiltrasyonları ve kolestazis gibi ciddi hasarlara neden olduğu belirlenmiştir. Anlamlı olmasa da koruyucu etkinin araştırıldığı gruplarda, meyvenin su ekstresini alan ratlarda bu lezyonların daha hafif olduğu dikkat çekmiştir. Koruyucu ve iyileştirici etki gruplarında etanol ekstresi alan ratlarda fibrozisin ve displazik odakların diğer gruplardan daha belirgin olduğu dikkati çekmiştir. Ekstrelerin etanol ekstrelerinde daha fazla olmak üzere bazı toksik etkiye sahip bileşikler içerebileceği sonucuna varılmıştır.Master Thesis Investigation of the Effects of Eremurus Spectabilis M.bieb. (weed Grass) Plant Extracts on Cellular and Enzymatic Immune System in the Process of Experimental Diethylnitrosamine-Induced Hepatocellular Carcinogenesis in Rats(2023) Genç, Dilara; Çelik, İsmailKanser, kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra önde gelen ölüm nedenidir. Hepatoselüler karsinom, karaciğerin primer malign tümörlerinin çoğunluğunu oluşturur. Dietilnitrozamin (DEN), genetik olarak etkili kimyasal karsinojenlerin büyük bir bölü-münü oluşturur ve karaciğerde metabolize edilmektedir. DEN, laboratuvar hayvanlarında hepatik tümörlerin indükleyicisi olarak bilim dünyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada da DEN ile deneysel olarak oluşturulan karaciğer kanseri üzerinde çiriş otunun liyofilize bitki yaprağı ekstresi (LBE) ile nanopartikül bitki ekstresinin (NBE) iki dozunun oral yolla muamelesi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan sıçanlar biri kontrol olmak üzere her grupta 6 adet sıçan ola-cak şekilde; Normal Kontrol (NK), Kanser Kontrol (KK), Kanser+50 mg/kg LBE (KLBE1), Kanser+100 mg/kg LBE (KLBE2), Kanser+50 mg/kg NBE (KNBE1) ve Kan-ser+100 mg/kg NBE (KNBE2) olmak üzere toplam 6 grup oluşturuldu. DEN ile deneysel olarak oluşturulan karaciğer kanseri üzerinde çiriş otunun liyofilize bitki yaprağı ekstresi (LBE) ile nanopartikül bitki ekstresinin (NBE) iki dozu ile muamele edilip sakrifiye edi-len ratlarda bitki ekstrelerinin hücresel ve enzimatik immün sistem etkilerini ortaya koy-mak için ratlardan kan, dalak ve akciğer örnekleri alınmıştır. Kan örneklerinde CD3+ (ol-gun T lenfosit), CD4+ (yardımcı T lenfosit), CD8+ (süpresör-sitotoksik T lenfosit) hücre-leri, CD4+/CD8+ oranı flow sitometri ile incelenmiştir. Keza, Akciğer ve dalakta dokula-rın ise Miyeloperokisdaz (MPO) ve Adenozin deaminaz (ADA) enzim aktivite analizleri gerçekleştirilmiştir. Elde dedilen sonuçlara göre; CD3+ ve CD8+ T hücreleri KLBE1 grubunda NK ve KK gruplarına göre anlamlı derecede azalmıştır. Yine KNBE2 grubu NK ve KK grupla-rına göre istatistiki açıdan anlamlı azalma tespit edilmiştir. CD4+ T hücreleri ise NK'ya göre anlamlı azalmıştır. Diğer yandan immün sistemin enzimatik biyobelirteçleri olan olan ADA enziminde kanser kontrol, normal kontrole göre azalmış iken KNBE1, KNBE2, KLBE1 ve KLBE2 gruplarında akciğer ve dalak dokularında artmıştır. MPO ile ilgili olarakta; bitki ekstre takviyesi yapılan gruplarda MPO enzim aktivitesi hem akciğer hem de dalak dokusunda NK ve KK 'ya göre artış göstermiştir. Bu sonuçlara göre çiriş otunun kanser tedavisindeki etki mekanizmalarını ve tedavi amaçlı kullanımının ortaya koymak için daha fazla çalışma yapılmasına gerek duyulduğu kanaatine varılmıştır.