Browsing by Author "Çetin, Nebi"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Doğumu Erken Uyarılan Koyunlarda Kuzuların Neonatal Yaşama Kabiliyetlerinin Araştırılması(2023) Çetin, Nebi; Taşal, İbrahimBu çalışmada, doğumu indüklenerek doğan kuzular ile doğumu spontan gerçekleşen kuzuların neonatal hayatlarının karşılaştırılması amaçlandı. İki grubun arasındaki karşılaştırılmalarda kuzulara ait bazı vücut gelişim özellikleri ile kan parametrelerinin doğum sonrası takibi dikkate alındı. Yine neonatal kuzularda intraperitonal glikoz takviyesinin profilaktik kullanılabilirliği ve çevre sıcaklığının etkisi çalışmanın bir diğer hedefini oluşturdu. Çalışma hayvan popülasyonunu, 30 adet koyun (Morkaraman ve melezi) ve bu koyunlardan doğan 50 adet kuzu oluşturdu. Her grupta 10 adet kuzu olacak şekilde 4 deney, 1 kontrol grubu olmak üzere 5 grup oluşturuldu. Deney gruplarında doğumlar kortikosteroid enjeksiyonlarıyla uyarıldı. Deney grubunun 2 grubu ayrıca sıcaklığı sabit tutulan (20 - 24 °C) ayrı bir bölümde tutuldu ve intraperitoneal glikoz uygulaması yapıldı. Kontrol grubunda ise doğumlar spontan olarak gerçekleşti. Tüm kuzuların vücut sıcaklığı ve ağırlıkları, kan gaz, glikoz değerleri, düzenli aralıklarla takip edilerek kayıt edildi. Gruplar arasında karşılaştırmaya tabi tutulan değişkenler içerisinde sadece vücut sıcaklığı ve kan pO2 basıncı önemli bulundu (p<0.05). Ancak bu önemli farklılık, diğer gruplardaki kuzulara göre yaşam kalitesi açısından avantaj sağlamadı. Diğer tüm değişkenler, gruplar arasında önemsizdi. Sonuç olarak; gebeliğin 141-145. günleri arasında, doğumun kortikosteroid enjeksiyonları ile uyarılmasının, Morkaraman ve melezi ırkı için neonatal risk oluşturmadığı kanısına varıldı.Article Incidence of Some Reproductive Problems Following a Voluntary Waiting Period in Cows on Family-Type Cattle Breeding Farms in Van Province(2024) Çetin, Nebi; Koca, DavutThis study aimed to identify some reproductive problems in cows on family-type cattle breeding farms in rural areas of Van province using transrectal ultrasonographic examination. The study included 196 cows (at least 50 days postpartum and non-pregnant) of various breeds and ages. Postpartum days and current body condition scores (BCS) were recorded. Genital organs of each animal were examined twice using rectal palpation and ultrasonography, at intervals of 7-11 days. Cows with a detected corpus luteum in their ovaries were classified as cyclic, while those without were classified as non-cyclic, also categorized according to anovulatory anestrus types. The average number of days postpartum for cows was determined to be 94.42 days. Based on ovarian examination results, 51.03% (n = 99) of the cows were classified as cyclic, while 48.97% (n = 95) were classified as non-cyclic. According to anovulatory anestrus types, 15% (n = 15) of the cows were classified as Type I anovulatory anestrus, 26% (n = 26) as Type II anovulatory anestrus, 54% (n = 54) as Type III anovulatory anestrus, and 5% (n = 5) as Type IV anovulatory anestrus. In addition, pyometra was diagnosed in two of the cows. In the study, it was concluded that the cows in family-type cattle breeding farms in rural areas of Van Province were delayed in starting postpartum cycle activities and high anestrus rates may be primarily due to nutrition. It was concluded that the widespread use of ultrasonography in family-type cattle breeding farms would have significant and positive effects on the reproductive success of cows and sustainable animal breeding.Article Köpek Uteruslarında Sitolojik ve Histopatolojik İncelemeler(2021) Yildirim, Serkan; Çetin, Nebi; Dörtbudak, Muhammet Bahaeddin; Saglam, Yavuz SelımKöpeklerde uterus hastalıkları infertilitenin en önemli problemleri arasında yer almaktadır. Uterusun seksüel siklus dönemlerine göre hormonların etkisiyle patojen etkenlere maruziyette verdikleri cevapların farklı olabileceği bildirilmiş olsa da konuyla ilgili ülkemizde yapılan bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu çalışmada seksüel siklus evrelerine göre oluşabilecek endometritis tiplerinin histopatolojik olarak incelenmesi ve prevalanslarının ortaya konulması amaçlanmış-tır. Bu amaçla farklı ırk, yaş ve seksüel siklus evrelerindeki köpeklerden elde edilen 100 adet endometriyal smear ve uterus doku örneklerin sitolojik ve histopatolojik muayeneleri yapıldı. Sitolojik inceleme için Giemsa ve histopatolojik muayene için Hematoksilen-Eozin (HE) boyamaları yapılan örneklerin mikroskobik incelemeler ile seksüel siklus evre-leri ve bu evrelerde gözlenebilecek endometritise ilişkin histopatolojik değişiklikler belirlendi. Bu incelemeler ışığında toplanan uterus örneklerinin %35’inde endometritis saptandı. Endometritisli örnekler yangı karakterine göre kataral, purulent ve kronik non-purulent endometritis şeklinde sınıflandırıldı. Sonuç olarak köpeklerdeki endometritis prevalansı-nın yüksek olduğu, en fazla endometritisin diöstrus evresinde görüldüğü ve en yaygın endometritis tipinin ise kataral endometritis olduğu tespit edildi. Ayrıca endometriyal sitolojik muayenenin uterustaki değişikliklerin saptanmasında ucuz ve pratik bir yöntem olduğu tespit edildi.Article Norduz Koyunlarında Sütün Kimyasal Yapısı ve Fiziksel Özellikleri(2023) Koca, Davut; Turgut, Ali Osman; Çetin, Nebi; Üner, Sefa; Gülendağ, Erman; Karagülle, BahtiyarBu çalışmada, Van ili Gürpınar ilçesinde yetiştirilen Norduz koyunlarının orta laktasyon döneminde süt kompozisyon özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Koyunlar klinik ve subklinik mastitis yönünden değerlendirilmiş ve örnekler yalnızca sağlıklı koyunlardan toplanmıştır. Bu amaçla toplam 104 koyun sütü örneği toplandı. Norduz koyun sütünün kimyasal ve fiziksel özellikleri, süt otoanalizörü kullanılarak belirlenmiştir. Çalışmada Norduz sütünde süt yağı (%), 2.48±0.11; yağsız kuru madde (SNF) (%), 10.76±0,08; süt proteini (%), 5.09±0.04; laktoz (%), 4.79±0.04; pH, 6.93±0.02; iletkenlik (mS/cm), 4.41±0.04; donma noktası (°C),-0.602±0.80; tuz (%), 0.8035±0.66; ve yoğunluk (kg/m3), 1039.73±0.39 olarak belirlenmiştir. Süt yağı ile protein (r=-0.36, p<0.001), süt yağı ile SNF (r=-0.32, p<0.001) ve süt yağı ile laktoz (r=-0.36, p<0.001) arasında negatif ve istatistiksel olarak anlamlı korelasyonlar gözlenmiştir. SNF ile süt proteini (r=0.90, p<0.001), SNF ile tuz (r=0.87, p<0.001) ve SNF ile laktoz (r=0.90, p<0.001) arasında ise pozitif ve anlamlı ilişkiler belirlenmiştir. Özetle, Norduz koyun sütünün protein içeriği Türkiye'de yetiştirilen koyun ırklarının çoğunluğunun protein içeriğinden yüksek olduğu tespit edildi. Bu bulgular Norduz koyunlarının süt bileşiminin arttırılmasına değerli bir katkı yapma potansiyeli taşımaktadır.Article Sığırlarda Ultrasonografinin Seksüel Pre-seleksiyon Amacıyla Kullanılması(2017) Şendağ, Sait; Uslu, Barış Atalay; Çetin, NebiBu çalışmanın amacını gebe süt sığırlarında prenatal fötal cinsiyetin real-time transrektal ultrasonografi ile belirlenmesi oluşturdu. Bu amaç için 100 baş sütçü gebe sığır kullanıldı. İntrauterin fötal cinsiyetin belirlenmesinde, genital çıkıntıların pozisyonları (gebeliğin 55.-59. günleri arasında, n: 21) ayrıca eksternal genital yapılar (gebeliğin 60.-85. günleri arasında, n: 79) değerlendirildi. Belirlenen prenatal ultrasonografik fötal cinsiyetler, doğan buzağı cinsiyetleri ile karşılaştırıldı. Sonuç olarak ultrasonografi ile %100'e oldukça yakın bir doğruluk oranıyla seksüel pre-seleksiyon yapılabileceği kanıtlanmış oldu. Diğer taraftan sunulan bu çalışma, Türkiye'deki süt işletmeleri sürü yönetimi kapsamında, ultrasonografik seksüel pre-seleksiyon programının da olması gerekliliği tezini ortaya atmıştır. Gebe ineklerde buzağı cinsiyet kimliğinin bilinmesi hem doğum yönetimi hem de yetiştiricinin pazar ve üretim hedeflerine ciddi katkılar sağlayacaktır. Sunulan bu çalışma reprodüktif sürü idaresiyle ilgili ortaya attığımız bu yenilikçi yaklaşımların hem ulusal hem de uluslararası seviyelerde dikkate alınacağı kanaatini destekleyecektir.Article Tiftik Keçilerinde Doğum Şeklinin Bazı Oksidatif Stres Belirteçleri ve Hormon Konsantrasyonları Üzerine Etkisi(2021) Eski, Funda; Kurt, Serdal; Çetin, NebiGüç doğum, spontan doğumun belirli bir zaman içerisinde herhangi bir müdahale olmadan gerçekleşemediği olguolarak tanımlanmaktadır. Güç doğum steroid hormon seviyesi ile ilişkili olabilmekte ve oksidatif stres üzerine etkiedebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, normal ve sezaryen ile doğum yapan Tiftik keçilerinde malondialdehid (MDA),süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), total glutatyonun (GSH) progesteron (P4) ve östradiol (E2)konsantrasyonlarını değerlendirmektir. Yapılan çalışmada, keçiler normal (n=10) ve sezaryen ile doğum (n=10) olmak üzere2 gruba ayrıldı. Her iki grubun kan örnekleri, doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde jugular venadan alındı. MDA, GSH-Px,total GSH seviyelerinde gruplar arasında önemli bir farklılık (P>0.05) görülmedi. Sezaryen grubunda hem SOD (P <0.01), hemde P4 ve E2 konsantrasyonları anlamlı olarak daha yüksekti (P <0.05). Sonuç olarak, sezaryen ile doğum yapan keçilerdeSOD, P4 ve E2 seviyelerinde farklılıklar gözlemlendi. P4 ve E2 konsantrasyonlarındaki farklılıkların güç doğumunetiyopatogenezinde rol alabileceği ve güç doğuma bağlı artan strese karşı mücadele için endojen bir antioksidan madde olanSOD’un üretiminin arttığı kanaatine varıldı.Article Üreme Sezonunda Oral Progestagen Uygulamasının Senkronize Keçilerin Fertilitesi Üzerine Etkileri(2024) Çetin, Nebi; Kuru, Mushap; Koca, Davut; Eski, Funda; Uslu, Barış Atalay; Şendağ, Sait; Wehrend, AxelBu çalışmanın amacı, üreme mevsiminde senkronize edilen keçilerde çiftleşmeden sonra uygulanan oral progesteronun (altrenogest) fertilite üzerindeki etkisini değerlendirmektir. Çalışmada, toplam 47 Kıl keçisi kullanıldı. Hayvanlara 12 gün boyunca progesteron emdirilmiş intravajinal süngerler uygulandı. Vajinal sünger uygulamasının 10. gününde 480 IU PMSG ve 0.075 mg kloprostenol intramüsküler olarak uygulandı. Östrüsdeki hayvanlar, arama tekesi ile tespit edildikten sonra 12 saat tekelere maruz bırakıldı. Keçiler rastgele iki ayrı gruba ayrıldı: Grup 1 (G1, n=23) ve Grup 2 (G2, n=24). G1 keçilerine çiftleşmeden sonraki 30 gün boyunca günde 4.4 mg altrenogest oral olarak uygulandı. G2 keçileri ise kontrol grubu olarak değerlendirildi. Gebelik muayeneleri çiftleşmeden sonraki 30. ve 42. günlerde transrektal ultrasonografi ile yapıldı. Kan örnekleri çiftleşmeden sonraki günden 30 güne kadar (3 günlük aralıklarla) alındı. G1 ve G2 arasında istatistiksel analiz, progesteron konsantrasyonları, konsepsiyon oranı, gebelik oranı, kuzulama oranı, çoklu doğum oranı, fekundite ve bir batındaki yavru sayısı açısından gruplar arasında anlamlı bir fark olmadığını ortaya çıkardı (p>0.05). Sonuç olarak, bu çalışmada oral progesteron kullanımının fertilite parametreleri üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edildi. Ayrıca, çeşitli oral progesteron analoglarının etkinliğini araştırmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.