Browsing by Author "Çinal, Adnan"
Now showing 1 - 20 of 39
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine.listelement.badge Axiel Eye Lenght and Central Corneal Thickness Changes After Pediatric Cataract Surgery(2006) Türkyılmaz, Kemal; Çinal, Adnan; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet4. ÖZET1999-2006 yılları arasında 6 ay-12 yaş arasında pediatrik katarakt cerrahisi geçiren187 hastanın 374 gözü AGU ve SKK açısından incelendi.3 yıllık takip sonucunda preoperatif ortalama AGU opere gözde 21.97 mm ikenpostoperatif 22.62 mm ölçüldü. Opere edilmeyen gözde AGU preoperatif 21.87 mm ikenpostoperatif 22.67 mm ölçüldü. Unilateral afak bırakılan 17 gözde ortalama AGU 23.36(±1.97) iken hastaların diğer gözlerinde ortalama AGU 22.90 (±1.68) idi. Unilateral operepsödofak 113 gözde ortalama AGU 22.50 (±1.01) mm iken opere edilmeyen diğer gözdeortalama AGU 22.64 (±0.87) mm olarak ölçüldü.Buna göre afak gözlerin hastaların diğer gözlerine göre daha uzun olduğu saptandı.Unilateral psödofak gözlerde AGU, opere gözlerde diğer gözlere göre istatiksel olarak anlamlışekilde kısa bulunurken bu farkın klinik olarak anlamlı olmadığı tespit edildi.Unilateral opere gözlerde ortalama SKK 569.8 (±43.2) µm, opere edilmeyen gözlerdeortalama SKK 539.9 (±30.1) µm bulundu. Bilateral opere gözlerde ise ortalama SKK 576.3(±41.01) µm idi. Unilateral afak gözlerde ortalama SKK 586.0 (±35.4) µm iken aynıhastaların diğer gözlerinde ortalama SKK 540.4 (±25.8) µm idi. Unilateral psödofak gözlerdeortalama SKK=565.3 (±44.7) µm iken aynı hastaların diğer gözlerinde ortalama SKK=539.8(±31.7) µm idi.Unilateral afak opere gözler aynı hastaların diğer gözlerine göre daha kalın bulunurkenbenzer şekilde unilateral psödofak opere gözlerin de aynı hastaların diğer gözlerine göre dahakalın olduğu bulundu.Tüm bu değerler göz önüne alındığında pediatrik katarakt cerrahisi yapılan hastalardagörsel işlevsellik yanında santral korneal kalınlık ve göz uzunluk değişimi göz içi lensiyerleştirilenlerde fizyolojiye çok daha uygun bir şekilde sağlanmaktadır.Other Bilgisayarlı Tomografi Bulguları ile Birlikte Bir Optik Disk Kolobomu (Morning Glory Sendromu)(2000) Andı, İnayet; Çinal, Adnan; Yaşar, TekinOptik sinir kolobomları optik sinir başı embriyonik yarığının kapanmasını tamamlayamaması sonucu oluşur. Morning glory optik disk anomalisi, ortasında beyaz fibroglial bir doku olan genişlemiş bir optik disk ile karakterizedir. Literatürde kolobomlar ve morning glory sendromuna ait bilgisayarlı tomografi (BT) bulgularını bildiren birkaç çalışma mevcuttur. Biz de bu nadir sendroma benzer bulgulara sahip bir olgumuzu BT bulguları ile birlikte sunuyoruz.Article Dededen Toruna Konjenital Kataraktlı Bir Aile(2009) Yener, Halıl Ibrahım; Yaşar, Tekin; Çinal, Adnan; Gül, AdemAMAÇ: Üç kuşak konjenital kataraktlı bir aileyi sunmak GİRİŞ: Ailesel kataraktlar doğuştan olduğu gibi gelişimsel olarak da ortaya çıkabilirler. Konjenital kataraktlar bazı sistemik hastalıklarla birlikte görülebildiği gibi üçte bir oranında da izole olarak ortaya çıkabilirler. Konjenital katarakt halen çocukluk çağındaki tedavi edilebilir körlüklerin en önemli sebeplerin¬den biridir. Çocuklarda körlük oranı gelişmekte olan ülkelerde 5-15/10000, gelişmiş ülkelerde 1-4/10000 olarak bildirilmektedir. Katarakta bağlı gelişen körlük oranı ise gelişmekte olan ülkelerde 1-4/10000, gelişmiş ülkelerde 0.1-0.4/10000'dir.OLGU: Kliniğimizde ailesel kataraktı olan dede, 10 çocuğu ve beş torunu muayene edildi. Kataraktı olan olgular opere edildiler. Tüm aile bireyleri sistemik başka problemler yönünden incelendiler. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Göz Polikliniğine gözlük muayenesine gelen opere afak dede, kendisinin çocuk iken iki gözden ameliyat olduğunu ve iki çocuğunun da daha önce iki gözden katarakt ameliyatı olduğunu söyledi. Ailenin geri kalan bireylerini muayene olmaları için kliniğimize çağırdık. Muayene sonunda dört çocuk ve iki torunda da bilateral arka supkapsüler katarakt tespit ettik. Sistemik araştırmalarında bir patolojiye rastlanmadı. Hastalar tarafımızdan düzenli takip edilmektedir. SONUÇ: Konjenital veya gelişimsel katarakt tespit edilen hastaların yakınlarında da katarakt olabileceği düşünülerek muayene edilmeli ve gerekli müdahale zamanında yapılmalıdır.Article Doğumsal Nazolakrimal Kanal Tıkanıklığında Erken ve Geç Yaşlarda Uygulanan Lakrimal Kanal Masaj ve Sondalama Tedavisinin Sonuçları(2010) Çinal, Adnan; Yaşar, Tekin; Batur, Muhammed; Çağlar, İsmail ÇağatayAmaç: Doğumsal nazolakrimal kanal tıkanıklığında yaş gruplarına göre lakrimal kanal masajı ve sondalamanın başarı oranlarını saptamak ve erken ve geç yaşlarda yapılan tedavinin sonuçlarını vurgulamak. Gereç ve Yöntem: Nisan 2000 ve Mart 2009 tarihleri arasında, doğumsal nazolakrimal kanal tıkanıklığı tanısı almış 203 hastanın 294 gözü geriye dönük olarak incelendi. Hastalara yaş ve bulgularına göre lakrimal kanal masajı ve antibiyotik ya da genel anestezi altında sondalama ve yıkama tedavisi uygulandı. Olgular iki gruba ayrıldı: Grup 1 (lakrimal kanal masajı ve antibiyotik tedavisi uygulananlar) ve Grup 2 (sondalama ve yıkama tedavisi uygulananlar). Bulgular: Birinci grupta olguların yaşı 1-42 ay (ortalama 16,6±10,4 ay) arasında değişirken, izlem süresi 2-32 ay (ortalama 9,5±8,4 ay) idi. Tedavi tüm gözlerin %53,7’sinde başarılı olurken, başarı oranı 0-6 aylık çocukların 25 gözünde %96, 7-12 aylık çocukların 37 gözünde %51,3, 13-18 aylık çocukların 30 gözünde %53,3 ve 19-36 aylık çocukların 68 gözünde % 39,7 idi. İkinci grupta olguların yaşı 9-84 ay (ortalama 24,5±13,1 ay) arasında değişirken, izlem süresi 2-38 ay (ortalama 11,1±10,6 ay) idi. Bu grupta tedavi gözlerin %86,5’inde başarılı olurken, başarı oranı 9-12 aylık çocukların 17 gözünde %94,1, 13-18 aylık çocukların 44 gözünde %93,1, 19-24 aylık çocukların 32 gözünde %93,7, 25-36 aylık çocukların 25 gözünde %84, 37-48 aylık çocukların yedi gözünde %71,4 ve 49-84 aylık çocukların dokuz gözünde % 66,6 idi.Çıkarımlar: Lakrimal kanal masajı ve antibiyotik tedavisi 0-1 yaş grubunda ilk tedavi seçeneğidir. Şiddetli blefarit ve dakriyosistit bulguları olmadıkça 12 aydan önce sondalama işleminden kaçınılmalıdır. Biz hafif olgularda ve ailenin de isteği varsa sondalama tedavisinin 18 aya kadar geciktirilebileceğini düşünmekteyiz. Sondalama işlemi daha büyük çocuklarda da başarılı olup beş yaşına kadar uygulanabilir, ancak başarı oranı yaşla birlikte azalmaktadır.Other Ekstrakapsüler Katarakt Cerrahisi Sonrası Kornea Topografisi Değişimleri(1999) Andı, İnayet; Topuz, Habibe; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Özdemir, Murat; Çinal, Adnan; Şimşek, ŞabanBu çalışmada PEKKE+GİL ameliyatının kornea topografisi üzerine etkileri bilgisayarlı kornea topografisi nokta analizi ile incelenmiştir. Kataraktlı 40 hastanın 40 gözü çalışmaya alındı. Standart PEKKE öncesi ve postoperatif 3. gün, 2. hafta, 1. ay ve 2 ay sonrasına kadar olan dönemlerde tüm gözlerden EyeSys v.2.1 cihazı ile kornea topografileri alınarak cerrahi ile meydana gelen topografik değişimler değerlendirildi. Tüm olgularda postoperatif erken dönemde korneanın vertikal aksının ileri derecede dikleştiği, bunun aksine nazal ve temporal kadranlarında düzleştiği saptandı. Meydana gelen bu değişimlerin postoperatif erken dönemden itibaren hızla gerilediği ve 2. ay sonunda preoperatif değerlere çok yaklaştığı görüldü. PEKKE sonrasında tüm korneada ciddi topografik değişimlerin olduğunu ve bu değişikliklerin ameliyat sonrası erken dönemden itibaren hızla normal topografi yönünde ilerlediğini söyleyebiliriz.Article Enzimatik Kanalostomi (Glokom Tedavisinde Enzim: Deneysel Tavşan Modeli)(2004) Yazıcıoğlu, Atilla; Demirok, Ahmet; Çinal, Adnan; Uğraş, Serdar; Öztürk, GürkanAmaç: Enzimler oftalmolojide değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Bu çalışmada ise enzimlerle aközün dışa akım yollarının etkilenmesi ve böylece göz içi basıncının düşüşünün sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 5mg pankreatin 0.2 ml çözelti olarak 5 adet tavşanın sağ göz ön kamaralarına topikal anestezi ve sedasyon altında verildi. Enjeksiyonlar 26 gauge lik insülin enjektörleri ile korneadan yapıldı. Sol gözler kontrol grubu olarak alındı. Sol gözlerede aynı yolla ve aynı miktar ringer laktat çözeltisi verildi. Daha sonra tüm tavşanlar hem klinik olarak hemde göz içi basıncı yönünden günlük olarak takip edildi. Göz içi basınçları Perkins aplanasyon tonometresi ile ölçüldü. 2 hafta sonra gözlerden histolojik kesitler alınarak enzim ile kontrol grubu gözler karşılaştırıldı. Bulgular: Enjeksiyon sonrası hem enzim, hemde ringer laktat verilen gözlerde göz içi basıncı arttı. Ancak enzim grubu gözlerde göz içi basıncı artışı hem daha şiddetli (41.5 ınmHg) hemde daha uzunsüreli oldu. Bu ilk günlerdeki göz içi basıncı artışından sonra enzim uygulanan gözlerdeki basınç kontrol grubu gözlerden daha alt seviyelere indi ve bu düşüş 2. haftaya kadar devam etti. Klinik olarak enzim grubu gözlerde ilk birkaç gün devam eden yoğun inflamatuvar reaksiyonlar gelişti ve daha sonra düzeldi. Yapılan histolojik çalışmalarda enzim uygulanan gözler ile kontrol grubu gözler arasında herhangi bir farklılık tespit edilemedi. Sonuç: İntrakameral enzim uygulaması, normal göz içi tansiyonlu tavşalarda, göz içi dokularda çok önemli bir yan etkiye ve histolojik değişikliğe neden olmaksızın göz içi tansiyonunu düşürebilmektedir.Other Katarakt Cerrahisi Sonrası Yüksek Korneal Astigmatizma için Sütür Kesiminde Yeni Bir Protokol(2000) Çinal, Adnan; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Özdemir, MuratAmaç: Katarakt cerrahisi sonrasında sütüre bağlı gelişebilen yüksek astigmatizma için güvenilir, etkin ve sonuçları önceden tahmin edilebilir bir tedavi protokolu belirlemek. Gereç ve Yöntem: Katarakt cerrahisi uygulanmış, üç ve üç diyoptrinin üzerinde kurala uygun astigmatizması olan 40 göz çalışma kapsamına alındı. Her olguda birden beşe kadar değişen sayıda sütür kesildi ve her sütür kesimi öncesi ve sonrası 2.,15.,30.,60. dakikalarda ve 1.haftada keratometre ile korneal astigmatizma ve akslar ölçüldü. Bulgular: Her sütür kesimini takip eden 1.haftanın sonunda astigmatizmada ortalama 3.86D azalma, aksta ise ortalama 20.7 derecelik bir değişiklik tespit edildi. Bir hafta sonunda meydana gelen toplam astigmatik azalmanın %83'ü ve aks değişikliklerinin %78'i sütür kesiminden sonra ilk 30 dakika içinde oluşurken, değişimlerin kalan kısmı ise ilk 30 dakikadan sonraki süre içinde meydana geldi. Sonuç: Katarakt cerrahisi sonrası oluşan yüksek korneal astigmatizmanın tedavisi için bir sütür kesildikten sonra eğer hala astigmatizma yüksek ise 30 dakika beklenip bir sonraki sütür de kesilebilir. Bu işlem aynı seansta, astigmatizma 3D altına ininceye kadar güvenli bir şekilde devam ettirilebilir.Other Keratoglobus ve Distikiyazis(2001) Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Çinal, AdnanHer iki gözünde keratoglobus ve distikiyazis bulunan 55 yaşındaki bir hasta sunuldu. Kirpiklerin korneada oluşturduğu travma sonucu gelişen kurala aykırı yüksek astigmatizma kornea topografisi ile gösterildi.Article Keratokonuslu Gözlerde Üç Farklı Tonometre ile Göz İçi Basıncı Ölçüm Sonuçları(2017) Çinal, Adnan; Batur, Muhammed; Yaşar, Tekin; Çağlar, İsmail Çağatay; Seven, ErbilAmaç: Keratokonusta, Pascal dinamik kontur tonometre (DKT), Keeler Pulsair EasyEye non-kontakt tonometre (NKT) ve Goldmann aplanasyon tonometresi (GAT) ile yapılan göz içi basıncı ölçümleri karşılaştırılmıştır.Gereç ve yöntem: Çalışmaya 36 keratokonuslu olgunun 62 gözü alındı. Göz içi basıncı ölçümleri hastalar 5 dakika oturtulup dinlendirildikten sonra yapıldı. Her cihaz için en az 3 göz içi basıncı ölçümü alınıp ortalama değer kaydedildi. Tüm ölçümler aynı kişi tarafından aynı günde gerçekleştirildi. Her farklı cihaz ile ölçüm arasında 5 dakika ara bırakıldı. Bulgular: Göz içi basıncı ortalamaları GAT'de 14,36±2,50, DKT'de 13,92±2,08 ve NKT'de 9,70±2,81 mmHg olarak bulunmuştur. DKT ile 4 gözde (%6,45), NKT ile de 7 gözde (%11,29) göz içi basıncı ölçülememiştir. Tonometrelerin GAT ile uyumluluk oranı NKT ile %11,30, DKT ile %51,29 olarak bulundu.Sonuç: Keratokonuslu gözlerde GİB ölçümü için NKT'nin uygun olmadığı, GAT ve DKT'nin birbiri ile uyumlu olarak ölçüm yaptıkları tespit edildi.Other Keratokonuslu Olgularda Javal Keratometre ve Bilgisayarlı Kornea Topografisinin Karşılaştırılması(1999) Çinal, Adnan; Özdemir, Murat; Yaşar, Tekin; Demirok, AhmetAMAÇ: Bu çalışma keratokonuslu olgularda Javal keratometre ile EyeSys bilgisayarlı kornea topografisinden elde edilen keratometrik sonuçları karşılaştırmak amacıyla yapıldı. YÖNTEM: 34 keratokonuslu hastanın 68 gözünün keratometre ve bilgisayarlı kornea topografisi (EyeSys, sim-K değeri) ölçümleri aynı oftalmolog tarafından yapıldı (TY). BULGULAR: Ortalama refraktif değer keratometre grubunda 48.5 ± 4.7 D, topografi grubunda ise 48.7 ± 5.6 D olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup değerleri arasında kuvvetli doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.65, p<0.001). Ortalama vertikal aks keratometre grubunda 98.9 ± 27.7 derece ve topografi grubunda ise 97.0 ± 31.2 derece olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup arasında kuvvetli doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.69, p<0.001). Ortalama horizontal aks keratometre grubunda 26.6 ± 15.0 derece ve topografi grubunda ise 28.8 ± 16.2 derece olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup arasında doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.25, p<0.04). SONUÇ: Keratokonuslu olguların Javal keratometre ve EyeSys bilgisayarlı topografiden elde edilen keratometri sonuçları anlamlı derecede uyumlu bulundu.specialization-in-medicine.listelement.badge Kliniğimizde Yapılan Sekonder Göz İçi Lensi İmplantasyonları(2010) Batur, Muhammed; Çinal, AdnanAMAÇ: Çalışmamızda çeşitli sebeplerle afak kalmış hastalarda uyguladığımız sekonder göz içi lensi (GİL) implantasyonlarının görme keskinliği sonuçlarını, refraksiyon değerlerini, eşlik eden diğer patolojileri ve postoperatif komplikasyonları değerlendirmeyi amaçladık.GEREÇ VE YÖNTEM: Kliniğimizde Aralık 1998 ? Aralık 2009 tarihleri arasında 70 hastanın 83 gözüne yapılan sekonder GİL implantasyonu sonuçları retrospektif olarak değerlendirilerek çalışmaya alındı. Olgular afaki nedenlerine göre, GİL lokalizasyonlarına göre ve GİL tiplerine göre gruplara ayrılarak bu gruplar arasında görme keskinliği, refraksiyon değerleri ve komplikasyonlar açısından karşılaştırma yapıldı.BULGULAR: Çalışmaya alınan 70 hastanın 22'si kadın (%31,43), 48'i erkek (%68,57) idi. On üç hastanın (%18,57) her iki gözüne sekonder GİL implantasyonu yapıldı. Olguların yaş ortalaması 35,71±30,51 (1-85) yıl, ortalama afaki süresi 4,58 (3 gün-30 yıl) yıl olup ortalama takip süresi 17,2±18,32 (3-72) aydı.Preoperatif Snellen eşeline göre en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EDGK) düzeyi 12 gözde (%21,82) 0,5 ve üzerinde bulunurken, postoperatif 3. ayda EDGK düzeyi 25 olguda (%45,45) 0,5 ve üzerinde saptandı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (ki kare = 6,88, p<0,01).Opere konjenital katarakt nedeniyle afaki olan hastaların (n=30) hepsi çocukluk yaş grubunda olup büyük bir kısmında kooperasyon kurulamadığı için sağlıklı görme keskinliği alınamadı. Postoperatif EDGK düzeyi preoperatif EDGK düzeyine göre aynı olanlar ya da daha iyi olanların oranı hesaplandı. Bu oran hastaların afaki nedenlerine göre gruplama yapıldığında opere senil katarakt grubunda (n=30) %73,4, opere travmatik katarakt grubunda (n=21) %95,23 bulundu. GİL lokalizasyonlarına göre gruplamada ise arka kamara GİL grubunda (n=52) %95,45, ön kamara GİL grubunda (n=27) %62,96 ve skleral fiksasyonlu arka kamara GİL grubunda (n=4) %100 olarak bulundu.Bütün hastaların postoperatif 3. ayda kornea sütürleri alındıktan sonra refraksiyon değerleri sferik olarak ortalama -0,03±2,75 D, slendirik olarak ortalama -2,19 ± 2,04 D tespit edildi.Postoperatif komplikasyon olarak en sık 14 olgu (%16,8) ile korneal ödem ve 13 olgu (%15,7) ile ön kamara reaksiyonu görüldü. Göz içi basıncı artışı 6 olguda (%7,2), ön kamaraya hafif hemoraji 5 olguda (%6), GİL desantralizasyonu 4 olguda (%4,8), arka kapsül kesafeti 4 gözde (%4,8), retina dekolmanı 3 olguda (%3,6) ve kistoid maküler ödem 3 gözde (%3,6) izlendi. Vitreus içine GİL dislokasyonu nedeniyle afaki olan iki olgumuzda (%2,4) sekonder GİL implantasyonu sonrası dirençli göz içi enflamasyonu, glokom ve endotel yetmezliğine bağlı büllöz keratopati gelişti ve bu hastalardan birinde görme kaybı oluştu.SONUÇ: Kornea, kapsül kalıntıları, retina ve vitreus yüzünün dikkatli değerlendirilmesi ile ve cerrahi tecrübeye göre implante edilecek en uygun lens tipi seçilebilir. Dikkatli seçilmiş hastalarda sekonder GİL impantasyonu etkin, güvenilir ve başarılı bir tedavi metodudur.Other Laringeal Maske ve Trakeal Entübasyon Uygulamalarının Göz İçi Basıncına Etkileri(2001) Çinal, Adnan; Demirel, Cengiz Bekir; Katı, İsmail; Yaşar, Tekin; Özdemir, MuratAMAÇ: Genel anestezide kullanılan laringeal maske (LM) ve trakeal entübasyon (TE) uygulamalarının göz içi basıncı (GİB), kalp atım hızı (KAH) ve sistolik kan basıncı (SKB) değerleri üzerine etkilerini karşılaştırmak. GEREÇ VE YÖNTEM: Prospektif randomize çalışmada genel anestezi altında ortopedik cerrahi girişim yapılan 20 hasta eşit olarak LM ve TE gruplarına ayrıldı. Olguların GİB, KAH ve SKB ölçümleri anestezi indüksiyonundan hemen önce, hava yolu aygıtı (HYA) yerleştirilmeden hemen önce, HYA yerleştirilmesinden 0.5 ve 5 dakika sonra, HYA'nın çıkartılmasından hemen önce ve çıkartıldıktan bir dakika sonra yapıldı. BULGULAR: İndüksiyondan hemen önceki GİB değerleri TE grubunda 16.3±3.0 mmHg, LM grubunda 17.9±2.0 mmHg idi. HYA yerleştirilmeden hemen önce GİB iki grupta da anlamlı derecede azaldı ve TE grubunda ortalama 8.4±2.8 mmHg'ya, LM grubunda ortalama 11.4±4.4 mmHg'ya düştü. GİB'ndaki bu azalma her iki grupta da indüksiyondan hemen önceki değere göre anlamlıydı (p<0.05). TE grubunda HYA yerleştirildikten 0.5 dakika sonra GİB 14.3±4.1 mmHg'ya yükseldi ve bu değişiklik HYA yerleştirilmeden hemen önceki ölçüme göre anlamlıydı (p<0.05). TE grubunda HYA çıkartıldıktan bir dakika sonra ise GİB 19.0±5.5 mmHg'ya yükseldi ve bu yükselme HYA çıkartılmadan hemen önce kaydedilen değere göre (13.6±4.6 mmHg) anlamlı bulundu (p<0.05). LM yerleştirilmesi ve çıkartılması GİB'nda anlamlı değişikliğe yol açmadı ( p> 0.05). SONUÇ: LM'nin GİB kontrolü açısından TE'e göre daha avantajlı olduğu ve GİB artışı istenmeyen göz ameliyatlarında tercih edilebilecek bir teknik olduğu kanısına varıldı.Article Latanoprost Monoterapisinin Uzun Dönem Sonuçları(2007) Çinal, Adnan; Kurt, Ali; Demirok, Ahmet; Karadağ, Fatih; Yaşar, TekinAmaç: Bu çalışmada uzun süreli kullanımda latanoprost teda- visinin göz içi basınç (GİB) düşürücü etkinliğini sürdürüp sürdürmediğini ve diğer antiglokomatoz ilaçlarda olduğu gibi tedaviye herhangi bir direnç gelişip gelişmediğini de- ğerlendirmek amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 1999-2004 yılları arasında kliniğimizde primer açık açılı glokom (PAAG) tanısı alıp latanoprost %0.005 tedavisi başlanan ve uzun süre takip edilebilen (48-65 ay arası, ortalama 61.27±6.51 ay) 24 hastanın 36 gözü retrospektif olarak değerlendirildi. Has- talarda önceden geçirilmiş herhangi bir intraoküler cerrahi veya üveit ve herpetik keratit gibi inflamatuar bir hastalık mevcut değildi. Hastalara günde tek doz %0.005 latanop- rost başlandı. Olguların 10’u kadın ve 14’ü erkek ve orta- lama yaş 66.33±11.60 (45-87) yıl olarak saptandı. Bulgular: Tedavi öncesi ortalama GİB 22.18±3.15 mmHg iken, tedavi sonrası ortalama GİB ilk yıl için 16.45±3.29 mmHg (%25.81 düşüş), 2. yıl için 15.0±1.84 mmHg (%32.37 düşüş), 3. yıl için 16.40±2.4 mmHg (%26.06 dü- şüş), 4. yıl için 16.00±1.41mmHg (%27.86 düşüş) ve 5. yıl için 16.75±2.50 mmHg (%24.48 düşüş) olarak saptandı. Başlangıca göre, tüm takiplerdeki düşüş anlamlı iken, 1. ve 5. yılın sonundaki düşüş oranları arasında anlamlı fark yoktu. Sonuç: PAAG’lu hastalarda günde tek doz uygulanan latanop- rost monoterapisi, GİB’nı düşürmede etkinliğini beş yıl gibi uzun bir dönem sonunda da sürdürebilmektedir.specialization-in-medicine.listelement.badge Morphological Changes in Keratoconus : Ultrastructural Analysis by Heidelberg Retinal Tomograph Rostock Corneal Module in Vivo Confocal Microscopy(2008) Karadağ, Mehmet Fatih; Çinal, AdnanBu çalışmanın amacı keratokonuslu hastalardaki morfolojik kornea değişikliklerini invivo konfokal mikroskopi kullanarak değerlendirmektir. Keratokonuslu 35 hastanın 68 gözü in vivo konfokal mikroskopi ile muayene edildi. Kontrol grubu olarak da 35 sağlıklı olgunun 70 gözü incelendi. Sonuçlar kalitatif ve kantitatif olarak Heidelberg Retinal Tomografi 3 Rostock Kornea Modülü ile karşılaştırıldıKeratokonuslu grupta invivo konfokal mikroskopi bulguları olarak uzamış ve dökülmekte olan süperfisiyel epitel hücreleri; bazal epitelyal hücrelerde parlak reflektif materyal birikimi; belirginleşmiş, kalınlaşmış subbazal sinirler; subbazal sinirlerde yapısal değişiklikler; stromal keratositlerde belirgin reflektivite ve düzensiz yapılanma; stromada foldlar; endotel hücrelerinde pleomorfizm, genişleme, endotelyal guttata tesbit edildi. Bu anormal bulguların hiçbiri kontrol grubunda yoktuAnterior ve posterior stromal keratosit dansitesi açısından gruplar arasında ciddi farklar mevcuttu. Anterior keratosit dansitesi kontrol grubuna göre %14; posterior keratosit dansitesi ise %21,5 daha azdı. Sonuç olarak keratokonuslu hastalarda konfokal mikroskopi ile korneanın tüm tabakalarında kalitatif ve kantitatif yapısal değişiklikler izlendi. İleri keratokonuslu hastalarda bu bulgular daha ciddi seviyedeydi. Bu noninvaziv invivo teknik ile keratokonusun teşhis, takip ve patogenezinin anlaşılması kolaylaşacaktır.Other Obsessif Kompulsif Bozukluğu Olan Hastalarda Görme Alanı Değişiklikleri(1999) Kara, Hayrettin; Yaşar, Tekin; Çinal, Adnan; Özdemir, Murat; Demirok, Ahmet; Şimşek, ŞabanBu çalışmada obsessif kompulsif bozukluğu olan hastalarda olası görme alanı patolojileri araştırılmıştır. Bu amaçla obsessif kompulsif bozukluğu (OKB) olan 8 erkek, 6 kadın, kontrol grubu olarak ta yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş tamamen sağlıklı 10 erkek, 6 kadın çalışmaya alındı. Medmont M600 versiyon 1 bilgisayarlı perimetre, full alan (500,164 nokta) tarama testi ile görme alanı alındı. OKB grubunda ortalama eşik değer kontrol grubuna göre 122 noktada anlamlı düşük bulunmuştur. Bu noktalardan 33'ü ileri derecede anlamlı farklı (p<0.001), 89'u ise anlamlı (p<0.05) derecede farklı bulundu. 41 noktada farklılık bulunmadı (p>0.05). Kontrol grubu görme alanı defektler yönünden normal olarak bulundu. OKB grubu incelendiğinde 14 olgudan bir olgunun (%7.14) görme alanı tamamen normal olarak bulundu. Üç hastada bilateral, iki hastada da sağ gözde olmak üzere 8 gözde (%28.5) ileri derecede, yine üç hastada bilateral, iki hastada da sol gözde olmak üzere 8 gözde de (%28.5) orta derecede görme alanı kaybı saptandı. İncelemede 5 (%14.28) adet step tarzında görme alanı defekti tespit edildi. Bunlardan 2 tanesi temporal, 3 tanesi nazal stepti. Bu bulguların ortaya çıkardığı sonuç OKB'li olgularda görme yollarının anatomik lezyonlarıyla açıklanamayacak görme alanı defektleri görülebileceğidir. Yeterli tedaviye ve regüle göz içi basıncına rağmen görme alanında beklenmeyen defektlerin geliştiği glokom olgularında OKB olabileceğinin hatırlanması gereklidir. Bu tür olgularda psikiyatri konsültasyonu istenmesi gereksiz tedavi ve cerrahi müdahalelerin önüne geçilmesini sağlayacaktır.specialization-in-medicine.listelement.badge Oculoar Biometric Values in Healthy Children in Van and Surrounding Cities(2010) Gül, Adem; Çinal, AdnanAmaç : Van ve yöresindeki normal çocuk olgularda biyometrik değerleri ölçerek yöre profilini ortaya çıkarmak.Gereç ve Yöntem : Yaşları 1 ile 12 arasında değişen, göz olarak sağlıklı 312 bireyin 477 gözü çalışıldı. Tüm bireylere, topikal anestezik damlatılarak, ultrasonik biyometri ile aksiyel uzunluk, ön kamara derinliği, lens kalınlığı, vitreus derinliği ölçüldü. Pakimetri ile tüm gözlerde santral korneal kalınlık ölçüldü. 179 gözde kırma kusuru ölçüldü.Bulgular : Olguların yaş ortalaması 6,60 ± 3,32 yıl idi. Tek gözü çalışılanlarda ortalama aksiyel göz uzunluğu 22,27 ± 0,90 mm iken, iki gözü çalışılanlarda 21,97 ± 1,20 mm, tüm gözler değerlendirildiğinde ise 22,06 ± 1,13 mm olarak tespit edildi. Ortalama ön kamara derinliği, lens kalınlığı, vitreus derinliği sırasıyla 3,25 ± 0,35 ; 3,63 ± 0,31 ve 15,17 ± 1,10 mm olarak bulundu. Ortalama santral korneal kalınlık 557,26 ± 35,79 mikron olarak bulundu. En sık refraksiyon kusuru olarak hipermetropi saptandı.Sonuç : Elde edilen değerler literatürdeki değerler ile benzerlik göstermektedir. Bu çalışma ile Van ve yöresinde yaş gruplarına göre ortalama değerler elde edilmiştir.Anahtar kelimeler : Biyometri, santral korneal kalınlık, çocukluk çağı, refraksiyon.Article Orbitada Kurşun Kalem(2009) Çinal, Adnan; Gül, Adem; Yener, Halıl Ibrahım; Yaşar, TekinDokuz yaşında kız çocuk, kardeşinin sol gözüne kalem sokması şikayetiyle acil polikliniğimize geldi. Yapılan oküler muayenesinde görme keskinliği sağ gözde tam, sol gözde persepsiyon (+) projeksiyon (-) idi. Sağ göz ön ve arka segment doğaldı. Sol üst kapakta 1 cm’lik kesi vardı, üst kapak ve konjonktiva ödemliydi ve kapak pitotikti. Sol gözde pupilla midriyatik olup ve direkt ve indirekt ışık refleksi alınmıyordu. Sol gözde glob hareketleri her yöne kısıtlıydı. Arka segment normaldi. Hastanın iki yönlü kafa grafisinde patoloji izlenmedi. BT’de orbita içi yabancı cisim vardı. Orbita içi yabancı cisim genel anestezi altında çıkarıldı.Article Ortamdaki Işığın Bilgisayarlı Kornea Topografisi Ölçümlerine Etkisi(2000) Yaşar, Tekin; Andı, İnayet; Çinal, Adnan; Demirok, Ahmet; Özdemir, Ali Murat; Topuz, HabibeAMAÇ: Bu çalışmada farklı şiddette aydınlatılmış ortamların korneal topografi ölçümüne etkilerinin araştırılması planlanmıştır. YÖNTEM: 25 kornea ve 4 kalibrasyon topunun iki farklı aydınlatma altında iki kez Corneal Analysis System (CAS) (EyeSys Laboratories, Inc., version 2.1) ile topografileri alındı, iki farklı ortamda elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı. Kalibrasyon topları ile aydınlıkta yapılan ölçümler 1.grup, karanlıkta yapılan ölçümler 2.grup olarak değerlendirildi. Normal olgular ile aydınlıkta yapılan ölçümler 3., karanlıkta yapılan ölçümler de 4.grup olarak isimlendirildi. BULGULAR: Tüm kornea için ortalama kırıcılık değeri 1.grup için 45.72±0.04 D, 2.grup için 45.72±0.06 D olarak bulundu. Bu değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (t=0.72, p=0.47). İki grup arasındaki ortalama fark 0.002±0.06 D olarak tespit edildi. Tüm kornea için ortalama kırıcılık değeri 3.grupta 42.6010.60 D, 4.grupta 42.76±0.66 D olarak bulundu. İki grup arasında total kornea kırıcılığı yönünden anlamlı farklılık vardı (t=-14.43, p<0.001). İki değer arasındaki ortalama fark 0.16±0.20 D olarak saptandı. SONUÇ: Sonuç olarak bilgisayarlı kornea topografisi ölçümleri birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Bunlardan birisi olabilecek olan ortam aydınlatması (tamamen karanlık odadan, iyice aydınlatılmış odaya kadar değişen oranlarda) sferik yüzeylerde ölçümü etkilememektedir. Gerçek kornealardaki ölçüme olan etkisi ise varsa bile klinik kullanımda önemsenmeyecek seviyededir.Other Patlayıcı Madde ile Oluşan Delici Göz Yaralanmalarında Prognoz(2002) Şimşek, Şaban; Özdemir, Murat; Çinal, AdnanBu çalışmada patlayıcı madde ile oluşan delici göz yaralanmalarında anatomik sonuçları ve görme prognozunu değerlendirmek amaçlandı. Eylül 1997-Kasım 2000 tarihleri arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniği'ne patlayıcı madde ile delici göz yaralanması sonucu başvuran olgular geriye dönük olarak incelendi. Primer olarak kliniğimizde takip edilmiş, tıbbi kayıtları tam olan ve takip süresi en az altı ay olan olgular çalışmaya dahil edildi. Olgular demografik özellikleri, oküler yaralanma şekilleri, tedavi, anatomik sekeller ve görme prognozu yönünden değerlendirildi. On iki olgunun 14 gözü çalışmaya dahil edildi. Olguların tümü erkekti ve yaşları 8-25 yıl arasında değişiyordu. Olguların büyük çoğunluğunda ağır oküler yaralanma mevcuttu. En sık rastlanan yaralanma şekilleri kornea perforasyonu (11 göz), travmatik katarakt (9 göz) ve vitreus hemorajisi (8 göz) idi. Üç gözde göz içi yabancı cisim, iki gözde retina dekolmanı saptandı. Son görme keskinliği bir gözde 0.1 düzeyinde ve geri kalan 13 gözde parmak sayma ve daha kötü düzeydeydi. Beş gözde fıtizis bulbi gelişti. Bunlardan üçüne enükleasyon yapıldı. Patlayıcı maddelerle oluşan delici göz yaralanmaları oldukça kötü prognoza sahip olup, olguların önemli bir kısmında gözün anatomik bütünlüğü korunamamaktadır.Article Penetran Göz Yaralanması Sonrasında Ön Kamarada Saptanan Kirpikler(2009) Kılıç, Adil; Çinal, Adnan; Gül, Adem; Bulut, Gülay; Çağlar, İsmail ÇağatayGöz Hastalıkları Polikliniğimize sol gözünde kızarıklık nedeniyle rutin göz muayenesi için başvuran 13 yaşındaki bir kız çocuğunun sol ön kamarasında kalmış 2 adet kirpik tespit edildi. Hastanın hikayesinde 45 gün önce geçirilmiş penetran göz travması mevcuttu. Biyomikroskopik muayenede inflamasyon bulgusu saptanmadı. Ön kamaradaki yabancı cisimler cerrahi olarak çıkarıldı. Histolojik inceleme eğri cisimlerin kirpik olduğunu teyit etti. Bizler bu olgu sunumunda ön kamarasında 2 adet kirpik bulunan bir kız çocuğunu ve bunları nasıl çıkardığımızı bildirmekteyiz.