Browsing by Author "Özdemir, Hülya"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Comparison of the Frequency of Statin Use With Lipid and Other Biochemical Parameters of Patients in Coronary Intensive Care Unit(2021) Kabay, Betül; Özdemir, HülyaKoroner arter hastalıkları tüm dünyada mortalite ve morbidite oranı en fazla olan hastalıklar arasındadır. Bu hastalığa sebep olan önemli risk faktörlerinden biri de hiperlipidemidir. Hiperlipideminin tedavisinde en çok tercih edilen ve olumlu etkileri görülen, ancak yan etkilerinin de olabileceği şeklinde tartışmalarla gündeme gelen ilaç grubu statinlerdir. Bu çalışma koroner rahatsızlığı olan birçok farklı grup hastanın değerlendirildiği, üniversitemizin koroner yoğun bakım ünitesinde yapılmıştır. Yoğun bakımda 15.04.2018-15.10.2018 tarihleri arasında tedavi gören 742 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastaların 124'ü statin grubu ilaçları düzenli olarak kullanan, 618'i ise bu grup ilaçları öncesinde kullanmamış olan hasta grubudur. Statin grubu ilaçları düzenli kullanan 124 hastanın yaş, yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (HDL-K), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-K), trigliserid (TG), total kolesterol (TK) değerleri ile cinsiyet ve tip 2 diabetes mellitus (DM), hipertansiyon (HT), kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) öykülerinin olup olmadığı incelenerek kendi aralarında karşılaştırılmıştır. Sonrasında yoğun bakımda tedavi gören fakat statin grubu ilaçları önceden kullanmamış olan 618 hastanın verileri incelenmiştir. Bu grupta ise hastaların yaş, HDL, LDL, TG, TK değerleri ile cinsiyet ve statin tedavisine başlanma durumları incelenerek karşılaştırılmıştır. Daha sonra bu iki hasta grubunun verileri iki grup halinde ele alınarak karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda istatistiksel olarak anlamlı birçok sonuç elde edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlar başka çalışmalarda değerlendirilmiş ya da değerlendirilebilecek sonuçlardır. Ancak araştırmamızın amacına uygun olan ve üzerinde daha çok durduğumuz sonuç; elde edilen verilerden, statin grubu ilaçları düzenli kullanan hastalarda, bu ilaç grubunu kullanmamış olan hastalara kıyasla LDL, TG ve TK değerlerinin daha düşük olduğunun bulunmasıdır.Other Deneysel Diyabet Oluşturulmuş Ratlarda Kekik (Thymus Vulgaris L.) ve Karabaş Kekiği (Thymbra Spicata L.) Uygulamasının Serum Protein Fraksiyonlarına Etkisi(2021) Özdemir, Hülya; Çetın, Sedat; Oto, Gökhan; Dede, Semiha; Dikilidal, Melek; Yüksek, Veysel; Akan, ZaferAmaç: Diabetes mellitus kan glukoz düzeyinin artmasına bağlı olarak ortaya çıkan metabolik bir hastalıktır. Bu hastalığa bağlı olarak kan glukoz düzeyinin yanında kan serum parametrelerinde de değişimler gözlenebilmektedir. Bu hastalığın tedavisinde bilinen ilaçların dışında geleneksel bitkisel tedaviler de kullanılmaktadır. Bu çalışma, iki farklı kekik (TVL:Thymus vulgaris L., TSL: Thymbra spicata L.) türünün diyabet oluşturulmuş ratların serum proteinleri üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla gerçekleştirildi. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla streptozosin ile deneysel olarak diyabet oluşturulan ratlara farklı dozlarda TVL ve TSL ekstraktları uygulandı. Çalışma; kontrol, diyabet, DMG (diyabetli glibenklamid verilen), TVL1 (diyabet+TVL 100mg/kg), TVL2 (diyabet+TVL 200mg/kg), TSL1 (diyabet+TSL 100mg/kg), TSL2 (diyabet+TSL 200 mg/kg) olmak üzere 7 gruba ayrıldı. Çalışma sonunda elde edilen serum örnekleri, elektroforez yöntemiyle yürütülerek, çalışma gruplarına ait serum proteinlerinin miktar ve oranları tespit edildi. Bulgular: Kontrol grubuna göre konsantrasyon (g/L) bakımından: total protein ve α1-globulin TVL2 ve TSL2 gruplarında önemli oranda azaldığı (p<0.05), albümin düzeyleri; TSL1 ve TVL1 grupları dışında diğerlerinde azalma (p<0.05) gösterdiği, α2-globulin ve β-globulin konsantrasyonlarının; TSL2 grubunda azaldığı (p<0.05), γ-globulinin ise TSL1 grubunda önemli bir artış (p<0.05) gösterdiği belirlendi. Kontrol grubuna göre % olarak: α2-globulinin, deneysel diyabet grubunda önemli oranda arttığı (p<0.05), albuminin, DMG ve TSL1 grubunda azaldığı (p<0.05), α1-globulinin, DMG grubunda önemli oranda arttığı (p<0.05), γ-globulinin TVL2 ve TSL1 gruplarında önemli oranda artış (p<0.05) gösterdiği, albümin/globülin (A/G) oranının ise DMG ve TSL1 gruplarında önemli oranda azaldığı (p<0.05) tespit edildi. Sonuç: Diabetes mellitus tedavisinde kullanılabilecek kekik türleri veya farklı bitki ekstraklarıyla ilgili çalışmalarda serum protein değişimlerinin değerlendirilmesinin önemli olabileceği ve ileriki çalışmalara katkı sağlacağı sonucuna varılmıştır.Master Thesis The Effect of Boron on Learning and Memory in an Alzheimer Type Dementia Rat Model Induced by Scopolamine(2021) Göçeroğlu, Rezzan Temelli; Özdemir, HülyaBu çalışma, sıçanlarda Alzheimer tipi demans oluşturularak borun bu demans şekli üzerinde tedavi etkinliğini araştırmak için tasarlandı. Çalışmada 250-300 gram canlı ağırlığa sahip 56 adet dişi Wistar albino sıçan kullanıldı. Sıçanlar, her grupta 8 adet olacak şekilde 7 gruba ayrıldı. Grup 1: kontrol grubu, (herhangi bir madde ve girişime maruz kalmadı) Grup 2: %0,9 NaCI-çözücü grubu, demans oluşturulmadı. Grup 3: demans grubu, sıçanlara 1 mg/kg dozunda skopolamin davranış deneylerinden 30 dakika önce uygulandı. Grup 4: Bor 5 mg/kg + skopolamin grubu, 5 mg/kg/gün bor uygulanan sıçanlara davranış deneylerinden 30 dakika önce 1 mg/kg dozunda skopolamin verildi. Grup 5: Bor 10 mg/kg + skopolamin grubu, 10 mg/kg/gün bor uygulanan sıçanlara davranış deneylerinden 30 dakika önce 1 mg/kg dozunda skopolamin verildi. Grup 6: Bor 20 mg/kg + skopolamin grubu, 20 mg/kg/gün bor uygulanan sıçanlara davranış deneylerinden 30 dakika önce 1 mg/kg dozunda skopolamin verildi. Grup 7: Galantamin + skopolamin grubu, 1,5 mg/kg/gün galantamin uygulanan sıçanlara davranış deneylerinden 30 dakika önce 1 mg/kg dozunda skopolamin verildi. Demans oluşturmak için sıçanlara spesifik testlerdeki davranış deneylerinden 30 dakika önce skopolamin uygulandı. Yükseltilmiş artı-labirent testinde açık kollarda harcanan zaman ve açık kollardaki girişlerin sayısı, kontrol grubuna göre demans grubunda anlamlı derecede düşüktü. Bu değerlerden açık alanda geçirilen süre borun tedavi gruplarından Bor 20 mg/kg grubunda, açık kollardaki girişlerin sayısı da Bor 5 mg/kg grubunda arttı. Morris su tankı testinde demans grubunda, platformu bulma süresi kontrole göre önemli ölçüde arttı. Bu değerler demans grubuna göre tedavi gruplarında azalmalar gösterdi. Y labirent testi sonuçlarının gruplararası karşılaştırmalarında fark bulunamadı. Bu çalışmanın sonuçları; skopolaminle demans modeli oluşturulabileceğini, borun anksiyolitik etkiler gösterebileceğini; demans nedeniyle gelişebilecek öğrenme ve bellek hasarları üzerine borun etkisinin doza bağlı olarak değişebileceğini ve borun kısa dönem hafıza üzerine etkinliğinin olmadığını göstermektedir. Borun organizmalar üzerindeki çoklu etkileri göz önüne alındığında daha ileri çalışmalarla hem bu etkilerin moleküler temelleri aydınlatılabilecek hem de borun insanlardaki hasarlı patofizyolojik durumlardaki yararlı yeni etki mekanizmaları ortaya çıkarılabilecektir.Master Thesis Effectiveness of Pulse Steroid Therapy in Patients With Hyperinflammatory Response Due To Covid-19(2023) Işık, Şilan; Özdemir, HülyaCoronavirus hastalığı 19 (COVID 19) pandemisi, Aralık 2019'dan bu yana dünya çapında önde gelen morbidite ve mortalite nedenlerinden biridir.Hastalığa bağlı gelişen sitokin fırtınasının mortalite ve morbiditeyi etkilemede önemli olduğu düşünülmektedir. Sistemik kortikosteroidlerin inflamatuar sitokinlerin inhibisyonu yoluyla antiinflamatuar aktiviteye sahip olması onları artmış inflamatuar yanıtı azaltmak için potansiyel bir ajan haline getirmektedir. Çalışmamızda COVID-19 servislerinde takip edilen ve hiperinflamasyon gelişen hastalarda uygulanan pulse metil prednizolonun inflamatuvar süreci baskılamadaki etkinliğini belirlemeyi amaçladık. COVID-19' tanısı ile yatarak tedavi gören hastalar arasından (COVID-19 PCR testi pozitif olan veya test negatif olup ateş ve/veya COVİD-19 enfeksiyonu semptomlarından birine sahip olan, COVID-19 spesifik radyolojik görüntüleme bulguları olan); laboratuvar ve klinik olarak olarak hiperiflamatuar fazda olduğu düşünülerek standart tedaviye ilave olarak pulse metilprednizolon tedavisi uygulanan 199 servis hastası değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, komorbidite, klinik durumları ve inflamatuvar belirteçleri retrospektif olarak incelendi. Hastaların pulse steroid tedavisi hemogram, CRP, Prokalsitonin, D-Dimer, Ferritin, AST, Troponin-I tetkikleri ile pulse steroid tedavisi sonrası üçüncü gün ve yedinci gün değerlerinin değişimi karşılaştırıldı.Çalışmamızda pulse metilprednizolon tedavisi alan 95 kadın, 104 erkek olmak üzere 199 hasta incelendi.Hastaların ortanca yaşı 57 olup izlem sürecinde 29 hasta (%14.6) hayatını kaybederken, 170 hasta (%85.4) sağ kalmıştır. Mortalite gözlenen hastaların, sağ kalan hastalardan anlamlı biçimde daha yaşlı olduğu ve daha fazla komorbid hastalığa sahip olduğu belirlenmiştir (sırasıyla p=0.001 ve p=0.014).Yaşayan ve ölen hastaların tedavi başlangıç sonrası yedinci gün laboratuvar değerleri karşılaştırıldığında yaşayan hasta grubunda tedavi sonrası CRP, ferritin ve prokalsitonin değerleri anlamlı biçimde daha düşük bulundu (sırasıyla p<0.001, p<0.001 ve p<0.001).Çalışmamızda pulse steroid tedavisi sonrası ferritin, CRP, Prokalsitonin gibi inflamatuvar belirteçler anlamlı olarak azalmış olup, bu azalmanın yaşayan hasta grubunda daha belirgin olması steroidlerin hiperinflamatuvar durumlarda kullanılabileceğini düşündürmektedir.Master Thesis Evaluation of Acute Toxicity and Hypohlycemic Activity of Trans-Caryophyllene and Eugenol on Diabetic Mice(2007) Öntürk, Hatice; Özdemir, Hülya; Özbek, HanefiBu çalışmada trans-karyofillen ve öjenol moleküllerinin letal doz düzeyleri ile Eugenia caryophyllata uçucu yağının göstermiş olduğu hipoglisemik aktiviteden sorumlu olup olmadıklarının fareler üzerinde araştırılması amaçlandı. Çalışmada Balb/C ırkı fareler kullanıldı. Trans-karyofillen ve öjenol'ün letal doz düzeyleri probit analizi yöntemi ile hesaplandı. Hipoglisemik aktivite için sağlıklı ve diyabetli fareler kullanıldı. Farelerde diyabet oluşturmak için alloksan (150 mg/kg) periton içi yolla (i.p.) üç kez 48 saat arayla uygulandı. Sağlıklı fareler dört gruba ayrıldı (n=8). Gruplara serum fizyolojik (0.2 ml, i.p.), glibenklamid (3 mg/kg, oral), trans-karyofillen (0.2 ml/kg, ip) ve öjenol (0.2 ml/kg, i.p.) verildi. Diyabetli fareler altı gruba ayrıldı (n=8). Gruplara serum fizyolojik (0.2 ml, i.p.), glibenklamid (3 mg/kg, oral), trans-karyofillen (0.2 ml/kg, ip), trans-karyofillen (0.4 ml/kg, ip), öjenol (0.2 ml/kg, i.p.) ve öjenol (0.4 ml/kg, i.p.) verildi. Açlık kan şekeri (AKŞ) ölçümleri uygulama öncesinde ve uygulamadan sonraki birinci, ikinci ve dördüncü saatlerde yapıldı. Veriler tek yönlü varyans analizi ile değerlendirildi. Trans-karyofillen ve öjenol'ün LD50 düzeyleri sırasıyla 2.022 ml/kg ve 0.465 ml/kg olarak hesaplandı. Sağlıklı farelerde trans-karyofillen ve öjenol AKŞ düzeyini isatstiksel yönden anlamlı seviyede etkilemedi (p>0.05). Diyabetli farelerde trans-karyofillen (0.2 ml/kg, ip), öjenol (0.2 ml/kg, i.p.) ve öjenol (0.4 ml/kg, i.p.) AKŞ seviyesini anlamlı olarak yükseltti (p<0.05). Trans-karyofillen (0.4 ml/kg) grubunda AKŞ'nin düştüğü gözlendi. Ancak bu etki serum fizyolojik grubundan farklı bulunmadı (p>0.05). Sonuç olarak trans-karyofillen ve öjenol'ün sağlıklı farelerde AKŞ seviyelerini etkilemediği, diyabetli farelerde ise hiperglisemik etkili olduğu söylenebilir.Anahtar sözcükler: Trans-karyofillen, öjenol, hipoglisemik aktivite, diyabet, alloksan, Balb/C fare.Master Thesis Hypoglycemic Effect of Dietary Boron on Diabetic Rats Induced by Streptozotocin as Experimentally(2012) Akman, Nur; Özdemir, Hülya; Oto, GökhanAkman N, Streptozotosin ile deneysel diyabet oluşturulan ratlarda diyetteki borun hipoglisemik etkisi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2012. Bu çalışmada deney hayvan modellerinde borik asit olarak alınan borun streptozotosin ile deneysel diyabet oluşturulan ratlar üzerinde antihiperglisemik etkinliği ile bazı vitamin ve mineraller üzerindeki etkisi incelendi. Çalışmada 48 adet ortalama 200-220 gr ağırlığında erkek Wistar albino ratlar kullanıldı. Kontrol grubu hariç diyabet oluşturmak için streptozotosin (45 mg/kg) periton içi (ip) yolla uygulandı. Standart diyet alan Kontrol, 250, 500 ve 1000 ppm borik asit içeren yem alanlar (4.1, 8.2 ve 15.0 mg bor/kg canlı ağırlık), her gün 6U /kg dozunda insülin alanlar ve diyabet olup standart pelet yem ile beslenenler olmak üzere, 6 grup oluşturuldu (n=8). İkinci hafta diyabet geliştikten sonra, farklı dozlarda borik asit içeren yemle beslenen gruplarda, referans olarak kabul edilen; Kontrol, İnsülin ve Diyabet gruplarına göre kan şekerinde anlamlı artışlar olduğu tespit edildi (p<0.05). Çalışmamızda, diyabet ve 250 ppm borik asit ilave edilmiş yem ile beslenen gruplarda, serum vitamin A ve vitamin E düzeylerinde anlamlı düşüş gözlenirken (p<0.05), vitamin D3 düzeyinde önemli bir değişim gözlenmemiştir. 250, 500, 1000 ppm gruplarında; Cu ve K düzeyinde, 1000 ppm grubunda Zn düzeyinde ve diyabet grubunda ise Na, Mg ve Zn düzeylerinde anlamlı düşüş (p<0.05) gözlenirken, diyabet grubunda serum Fe düzeyinde anlamlı bir artış (p<0.05) tespit edilmiştir. Diğer yandan tüm gruplarda Al düzeyinde ise istatistik olarak önemli değişiklik gözlenmemiştir. Sonuç olarak, bor mineralinin ratlarda kan şekerini düşürmediği, aksine yükselterek hiperglisemik bir etki gösterdiği; vitamin ve mineral düzeyleri de birlikte değerlendirildiğinde, borun diyabet tedavisinde uygun bir ajan olmadığı düşünülmektedir.Master Thesis Potential Drug Interaction Frequency and Clinical Reflections in the Coronary Intensive Care Unit of Van Yuzuncu Yil University, Dursun Odabas Medical Center(2019) Gümüş, Muhammed Nazif; Özdemir, HülyaGümüş MN. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi koroner yoğun bakım ünitesindeki potansiyel ilaç etkileşim sıklığı ve klinik yansımaları, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmakoloji Anabilim Dalı Yükseklisans Tezi, Van, 2019. Bu retrospektif çalışma, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi koroner yoğun bakım ünitesinde 01/06/2017-01/06/2018 tarihleri arasında yatış yapmış 1523 hastanın, gerekli izin ve onaylardan sonra hastane bilgi işlem biriminden alınan verileri ile yapılmıştır. Çalışma kriterleri olan, en az 24 saat yatış yapmış, aynı gün en az iki ilaç istemi yapılmış olmak, 18- 80 yaş aralığında olma şartlarını taşıyan 1016 hastanın bilgileri incelendi. 1016 hastanın 60382 adet ilacı tarandı. Drugbank.com ve medscape.com veri tabanından yapılan tarama sonucu 183 farklı etkileşen ilaç çiftinden oluşan toplam 4085 etkileşen ilaç çifti bulundu. En fazla bulunan etkileşen ilaç çiftinden 5 tanesi Asetilsalisik asit + Klopidogrel, Asetilsalisik asit + Metoprolol, Asetilsalisik asit + Bemiparin, Asetilsalisik asit + Enoksaparin, Pantoprozol + Klopidegrol olarak bulundu. Etkileşen ilaç kullanım sıklığının yatış süresine bağlı olmadığı; fakat yaşa ve kullanılan ilaç sayısına bağlı olduğu tespit edildi (p<0.005). İlaç sayısı arttıkça etkileşen ilaç sıklığında da artış gözlenmiştir. Hollanda'da yapılan farklı çalışmalarda etkileşen ilaç sıklığı bir çalışmada %40.4, diğer bir çalışamada %58 olarak tespit edilmişken Brezilya'da yapılan bir çalışmada ise bu oran %89 olarak bulunmuştur. Bizim çalışmamızda ise bu oran %72.5 olarak tespit edilmiştir. İlaç etkileşimine maruz kalan 72 hastanın koagülasyon testleri incelenmiş ve aPTT değerlerinde artış gözlenmiştir. Yüksek oranda bulunan ilaç-ilaç etkileşimlerini azaltmak ancak bir ekip çalışması sonucu olabilecektir. Hastane bilgi sistemine entegre edilebilecek ilaç etkileşimi uyarı sistemi, etkileşime dikkat ederek, hasta için yarar/zarar değerlendirilmesini yaptıktan sonra sonra reçete yazan bir doktor, doktorun gözden kaçırdığı etkileşme ihtimali olan ilaçları düzenleyecek bir eczacı ve uygulama esnasında etkileşebilen ilaçları bilen, etkileşecek ilaçları birlikte uygulamaktan kaçınan ve hasta merkezli çalışan bir hemşire ile olabilir. Aksi taktirde hangi önlem alınırsa alınsın yine de ilaç-ilaç etkileşimlerinin önüne geçilemeyecektir.Article Streptozotosin ile Deneysel Diyabet Oluşturulan Ratlarda Diyetteki Borun Hiperglisemik Etkisi(2023) Alacabey, Nur Akman; Özdemir, Hülya; Oto, GökhanBu çalışmada ratlarda Streptozotosin (STZ) ile oluşturulan diyabetes mellitüste borik asidin (BA)'in kan şeker, vitamin ve mineral düzeyleri üzerine etkisi araştırıldı. Sunulan çalışmada 48 adet erkek Wistar albino rat (200-220 g) 6 gruba ayrıldı, Grup 1'e özel bir tedavi uygulanmadı, diğer gruplara intraperitonal (İP) 45 mg/kg STZ uygulanarak deneysel diyabet oluşturuldu. Grup 2 diyabet grubu; Grup 3 (6 U/kg insülin) insülin grubu; Grup 4, 5 ve 6’nın yemlerine sırasıyla 250, 500 ve 1000 ppm BA katıldı. Tüm grupların kan glikoz seviyesi haftalık olarak ölçüldü. Çalışmanın sonunda sıçanlar anestezi altında kan örnekleri alındıktan sonra sakrifiye edildi. Elde edilen serum örneklerinden A ve E vitamin ile bazı mineraller ölçüldü. Kan glikoz düzeylerinin 4, 5 ve 6. gruplarda arttığı belirlendi (p<0,05). Başlangıç değerleri ile karşılaştırıldığında 2 ve 4. grupta A vitamini, 4. grupta E vitamini, 4, 5 ve 6. gruplarda Cu, 2. grupta Zn, Mg, Na ve Fe düzeylerinin azaldığı tespit edildi. 5. ve 6. gruplarda Ca ve P azalırken, tüm gruplarda Al'de değişiklik gözlenmedi. Sonuç olarak, borun diyabetik sıçanlarda vitamin ve mineral düzeyleri ile birlikte değerlendirildiğinde hiperglisemik etkiye sahip olduğu gözlendi. Bor’un diyabet tedavisi için uygun bir ajan olup olmayacağı ileri çalışmalarla değerlendirilmelidir.Master Thesis Stz Diabetic Rats and Thyme (Thymus Vulgaris L.) and Black-Headed Thyme (Thymbra Spicata L.) Blood Glucose Level, Weight Changes and Impact Learning(2013) Dikilidal, Melek; Akan, Zafer; Özdemir, HülyaDikilidal M, STZ ile diyabet oluşturulmuş ratlarda kekik (Thymus Vulgaris L.) ve karabaş kekiğinin (Thymbra Spicata L.) kan glikoz düzeyine, kilo değişikliğine ve öğrenmeye etkisi, YYÜ Sağlık Bilimleri Enstütüsü Farmakoloji Anabilim Dalı Yükseklisans Tezi, Van, 2014. Glukoz metabolizmasındaki bozukluk olarak bilinen diyabet, Prevelansı %8-13 arasında değişen, diyabetik nöropati, nefropati ve retinopati gibi sekonder hastalıklara sebep olması sebebiyle önemli bir sağlık sorunudur. Bu tez kapsamında deneysel diyabet oluşturulmuş ratlarda, lamiaceae familyasından aromatik bitkiler grubunda yer alan Thymus Vulgaris L. (İzmir kekik) ile Thymbra Spicata L. (Karabaş kekik) bitkilerinin diyabet üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Deneysel diyabet; STZ'nin intraperitonal tek doz enjeksiyonuyla (50 mg/kg) gerçekleştirilmiştir. Kan glukoz düzeyi 200 mg/dl ve üzerinde olan denekler kronik diyabetik olarak kabul edilmiştir. Her grupta 10 rat olmak üzere 7 grup oluşturulmuş, diyabetik olmayan kontrol grubu (Knt) ve diyabetli kontrol grubuna (DMK) çalışma boyunca herhangi bir uygulama yapılmayıp haftalık kan glikoz düzeyi (KGD) ve kilo ölçümleri yapılmıştır. Diyabetin antidiyabetiklerle kontrolü için oluşturulan gruba glibenklamid 5mg/kg günlük oral verilmiştir. Thymus Vulgaris L (TVL1) grubuna 100mg/kg, Thymus Vulgaris 2 (TVL2) grubuna 200mg/kg dozunda dekoksiyonla hazırlanmış bitki ekstraktları verilmiştir. Aynı şekilde hazırlanan Thymbra Spicata ekstraktları Thymbra Spicata L (TSL1:100 mg/kg) ve Thymbra Spicata 2 (TSL2:200 mg/kg) gruplarına verilmiştir. Hazırlanan ekstraktlar ve glibenklamid günlük olarak hazırlandı ve her gün sabah saatlerinde intragastrik gavaj ile verildi. Haftada bir KGD ve kilo ölçümleri yapıldı. Çalışmanın son haftasında diyabetin bilişsel bozukluklara etkisini öğrenmek amacıyla morris su tankı (MWM) testiyle öğrenme ve yer bulma testi uygulandı. Çalışmamızda diyabetli bütün grupların su tüketiminin ve idrar miktarının kontrol grubuna göre arttığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın verileri incelendiğinde diyabetik sıçanlarda bozulmuş KGD değeri, kilo kaybı ve bilişsel işlev bozukluğu önemli ölçüde doza bağımlı şekilde TVL grubunda düzeltildiği (p<0,01); DM tarafından bozulmuş biyokimyasal parametrelerden ÜRE, ÜRİK ASİT ve karaciğer enzimlerinin diyabet grubuna göre tedavi gruplarında anlamlı biçimde düzeltildiği saptanmıştır (p<0,01). Sonuç olarak yaptığımız çalışmada TVL ekstratlarının hiperglisemiyle mücadelede glibenklamid' ten daha etkili sonuçlar verdiği gözlemlemiştir. Ayrıca, kekik ekstratlarının kilo kaybı ve bilişsel öğrenme fonksiyonlarında da önemli etkilere sahip olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında özellikle Thymus Vulgarisin (İzmir Kekik) diyabetin yol açabildiği sekonder hastalıkların tedavisinde önemli bir etkiye sahip olabileceği belirlenmiştir.Master Thesis The Effect of Dietary Boron on Learning and Behavior in Rats Given Boric Acid(2011) Yaren, Biljana; Özdemir, Hülya; Oto, GökhanBu çalışmada deney hayvan modellerinde borik asit olarak alınan borun öğrenme, davranış ve bazı vitamin ve oksidatif parametreler üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlandı. Çalışmada 32 adet 200 ± 20 g ağırlığında erkek Wistar albino rat kullanıldı. Ratlar 250, 500 ve 1000 ppm borik asit içeren yem alanlar (4.1, 8.2 ve 15.0 mg bor/kg canlı ağırlık alanlar) ve standart diyet alan kontrol grubu olmak üzere eşit sayıda dört gruba ayrıldı (n=8). Beş hafta süren bu çalışmada besinsel borun anksiyete üzerine etkilerini değerlendirmek amacıyla yükseltilmiş artı labirent testi, uzamsal öğrenme için Morris su tankı testi uygulandı. Çalışmanın sonunda elde edilen kan numunelerinde bazı vitamin ve oksidatif stres parametrelerinin düzeyleri incelendi. Çalışmamızda diyetteki borun 250 ve 500 ppm BA uygulanan ratların yem tüketimini (p<0.05) ve canlı ağırlık artışını arttırdığı (p<0.001); öğrenme sürecinin hızını değiştirmediği fakat 1000 ppm BA uygulanan grupta hafıza pekiştirme üzerine olumlu etki gösterdiği; anksiyete ile ilgili davranışları etkilemediği tespit edildi. Borun 500 ppm BA uygulanan grupta, serum MDA seviyelerini anlamlı ölçüde düşürürken (p<0.05) vitamin D3 düzeyini arttırdığı (p<0.01); 250 ve 500 ppm BA uygulanan gruplarda GSH-Px aktivitesini anlamlı ölçüde arttırdığı (p<0.05), tüm gruplarda vitamin E düzeyini düşürdüğü (p<0.05); retinol ve total serum antioksidan kapasitesini anlamlı seviyede değiştirmediği saptandı (p>0.05). Sonuç olarak, farklı dozlarda borik asit uygulanan ratlarda diyetteki borun hayvan performansı, hafıza kalıcılığı, lipit peroksidasyonu, glutatyon-proksidaz aktivitesi ve vitamin D3 düzeyleri üzerine olumlu etkiler gösterdiği görülmektedir. Bu sonuçlar bor mineralinin uygun dozda kullanıldığında organizma üzerinde olumlu etkiler oluşturabileceğini göstermektedir.Master Thesis The Lethal Dose Levels of Volatile Oil Extract of Frenk Cumin (Carum carvi L.) and Investigation of Anti-Inflammatory Effect on Laboratory Animals.(2007) Murat, Arslanargun; Özdemir, Hülya; Özbek, Y. HanefiBu tez çalısması ile Carum carvi L'nin uçucu yag özütünün deney hayvanları üzerinde, medyan letal dozu (LD50) ve antienflamatuvar aktivite yönünden incelenmesi amaçlandı. Letal doz çalısmasında 48 adet fare, antienflamatuvar etki çalısması için 56 adet rat kullanıldı. Carum. carvi L.uçucu yagının LD50 dozunun 2.022 ml/kg oldugu, 0.05 mg/kg % 27.56 inhibisyon, 0.10 mg/kg % 42.94 inhibisyon ve 0.15 mg/kg dozunda % 53 inhibisyon sagladıgı bu durum, indometazine göre zayıf, etodolakla denk bir antienflamatuvar etkiye sahip oldugu (EC50=0.096 ml/kg) gösterildi. Bundan sonraki çalısmalarda uçucu yag içerigini olusturan karvon, karveol, dihidrokarvon ve dihidrokarveol bilesikleri antienflamatuvar aktivite yönünden ayrıca çalısılabilir. Etkili bulunan bilesik veya bilesikler, etkili oldugu önceden bildirilen limonen ile birlikte, etki mekanizmalarının aydınlatılması amacıyla degerlendirilebilir. . Anahtar kelimeler: Frenk kimyonu, uçucu yag, antienflamatuar aktivite, letal doz, fare,rat.