Browsing by Author "Özdemir, Mahmut"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine.listelement.badge The Comparision of the Treatment Strategies Prefered in the Patients Admitted To Our Clinic Due To the Myocardial Infarction With St Elevation(2013) Özdemir, Mahmut; Şahin, MusaAmaç: Kliniğimize ST elevasyonlu miyokard infarktüsü ile başvuran hastaların hastaneye başvuru zamanı ile müdahale arasındaki süreyi tespit etmek, başvuru anındaki klinik durumunu değerlendirmek, seçilen tedavi metodlarını irdelemek, tedavi metodu seçilmesinde etkili olan parametreleri değerlendirmek ve tedavi stratejilerini karşılaştırmaktır.Metod: Fakültemize ST segment elevasyonlu miyokard infarktüsü tanısı ile başvuran 165 hastanın reperfüzyon stratejisi belirlendi. İlk tıbbi temas anından TIMI 3 (Miyokard infarktüsünde tromboliz) akımın sağlandığı zamana kadar geçen süre kapı-balon süresi, ilk tıbbi temas anından fibrinolitiğin başlandığı zamana kadar geçen süre ise kapı-iğne süresi olarak belirlendi. Trombolitik tedavi verilen hastaların trombolitik başlama anı kaydedildi. Trombolitik tedavi verilen hastalardaki tedavinin etkinliği reperfüzyon kriterleri temel alınarak başarılı ya da başarısız şeklinde kaydedildi. Primer perkütan koroner girişim (balon anjiyoplasti ve/veya stent yerleştirme) lezyon tipine göre yalnızca infarktüsle ilişkili artere uygulandı. Akut fazdaki işlem başarısı, her bir girişim sonucunda enfarktüsle ilişkili arterde darlığın %50'nin altına düşmesi ve TIMI III akımın sağlanması olarak tanımlandı.Bulgular: Kapı-balon süresi sevk edilen hastalarda ortalama 240 dk, doğrudan acilimize başvuran hastalarda ise ortalama 64,6 dk olarak hesaplandı. Sevk edilen hastaların mekanik reperfüzyon süreleri AHA (Amerıcan Heart Association) kılavuzuna göre sadece %7 hastada uygunken, ESC (European Society of Cardiology) kılavuzuna göre %26 hastada uygundu. Doğrudan acilimize başvuran hastalarda ise bu oranlar AHA kılavuzuna göre %86 iken ESC kılavuzuna göre %97 idi. Çalışmamızda dış merkezlerde trombolitik tedavi verilen hastalarda ortalama kapı-iğne zamanı 41,3 dakika iken, trombolitik tedavi verilen 20 hastadan 10'unda kapı-iğne süresinde hedefe ulaşılabildiği tespit edildi. Bizim merkezimizde trombolitik tedavi uygulanan hastalarda ortalama kapı-iğne süresi 35 dakika saptanmış olup, kapı-iğne süresinde trombolitik tedavi verilen 19 hastadan 10'unda hedef değer olan 30 dakikanın altında kalınabilmiştir. Primer perkütan koroner girişim için başarı oranının %93 olduğu, trombolitik tedavi başarı oranının ise %84,6 olduğu saptanmıştır.Sonuç: Kliniğimize ST segment elevasyonlu miyokard infarktüsü tanısı ile dış merkezlerden merkezimize sevk edilen ve fakültemize direkt başvuran hastaların hastaneye başvurma süreleri değerlendirildiğinde güncel kılavuzlara düşük oranda uyulduğu ortaya çıkmıştır. Aslında çok iyi organize edilmiş çalışmalar dışında gelişmiş ülkelerde de bu oranlar düşüktür. Özellikle dış merkezlerden hastanemize sevk edilen hastaların %74,7'sine reperfüzyon stratejisinin uygun şekilde gerçekleştirilemediği tespit edilmiştir. Bu bulgu uygun zamanda trombolitik tedavi verilebilecek çok sayıda hastanın yanlış olarak sevk edildiğini göstermektedir. Bu uygulamanın sebebi kılavuzların takip edilmemesinin yanında hekimin sorumluluk almaktan kaçınması ya da hastaların ısrarla fakültemize sevk istemesine bağlı olabilir. Ayrıca sevk ve ulaşıma bağlı süre uzamasından kaynaklandığını düşündüğümüz primer perkütan koroner girişim için dış merkezlerden sevk edilen hastalarda kapı-balon süresinde kılavuzlarda belirtilen değerlerin çok altında kalınması uyguladığımız reperfüzyon stratejilerini tekrar gözden geçirmemiz, özellikle bölgemiz koşullarınıda gözönüne alarak trombolitik tedaviyi daha fazla kullanım konusunda ciddi çalışmaların yapılması gerekmektedir. Çalışmamız sırasında tespit ettiğimiz gecikme sebeplerine bakacak olursak gerek sağlık camiası bakımından gerekse ülke politikası bakımından ciddi derecede tedbirler almamız gerektiği ortadadır.Anahtar Kelimeler: ST segment elevasyonlu miyokard infarktüsü, Reperfüzyon stratejileri, Kapı-iğne ve kapı-balon zamanı.Article Warfarin Komplikasyonlarının Acil Serviste Yönetimi(2020) Asoğlu, Ramazan; Asoğlu, Emin; Özdemir, Mahmut; Gizli, Gizem; Aladağ, NesimAmaç: Kanama, uzun süreli warfarin tedavisine bağlı bir risktir ve 4.5'in üzerindeki uluslararası normalleştirilmiş oran (INR) değerlerinde belirgin şekilde artmaktadır. Warfarinin etkisini azaltmadaki amaç K vitaminine bağlı pıhtılaşma faktörlerini yükseltmektir. Bu çalışmanın amacı acil servis hastalarında warfarine bağlı kanama komplikasyonlarının tedavisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Warfarin tedavisi almakta olan ve acil servis kliniğimize başvuran toplam 74 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar uluslararası normalleştirilmiş oran (INR) seviyelerine göre üç gruba ayrıldı. Grupların INR düzeyleri grup-1 için <3.0, grup-2 için 3.0≤INR ≤5.0 , grup-3 için 5>idi. Hastaların tıbbi öyküleri, kullandığı ilaçlar ve warfarine bağlı komplikasyonlar muayene sırasında kayıt altına alındı. Bulgular: Hematolojik analizde trombosit sayısı ve ortalama trombosit hacmi gruplar arasında benzerdi. Plateletkrit ve hemoglobin düzeyleri grup I'de grup III'e göre anlamlı derecede yüksekti (p = 0.01). Kan grubu analizinde gruplar arasında anlamlı fark yoktu Grup-I ve grup-II tıbbi müdahale olmadan değerlendirildi, ancak taze donmuş plazma (TDP) ve eritrosit süspansiyonu (ES) grup-III' te anlamlı fark olacak şekilde uygulandı. Grup-1 ve grup-2 deki hastalar genellikle taburcu edilirken, grup-III teki hastalar hastanede takip edildi. Sonuç: Bu çalışma, kanama komplikasyonu olmayan yüksek INR düzeylerinde warfarin antikoagülasyonunun konservatif olarak yönetildiğini gösterdi. İntravenöz K vitamini warfarin antikoagülasyonu alan hastalarda küçük kanama komplikasyonlarında uygulandı. TDP ve K vitamini büyük kanama komplikasyonlarıyla birlikte yüksek INR düzeylerine sahip warfarin antikoagülasyonu alan hastalara uygulandı.