Browsing by Author "Özkan, Sezai"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Comparison of Partial Hip Prosthesis and Proximal Femoral Nail Results in Patients Diagnosed With Femur Intertrocanteric Fracture(2022) Arslan, Adnan; Özkan, SezaiGiriş ve Amaç: Bu çalışmada, intertrokanterik femur kırık tanılı yaşlı hastalarda proksimal femur çivisi (PFN) ve parsiyel kalça protezi (PKP) ile tedavi edilen hastaların sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Ocak 2016 ile Ocak 2020 arasında cerrahi olarak tedavi edilen intertrokanterik femur kırığı olan toplam elli bir hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografisi, kırık tipi; cerrahi prosedürün tipi (PFN veya PKP), ameliyat detayları, komplikasyonlar ve takip skorları [Harris Kalça Skoru (HKS), Oxford Kalça Skoru (OKS)] kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 72.84±12.02 yıl olan 32 (%62,7)'si erkek ve 19 (%37,3)'u kadın olmak üzere toplam 51 hasta alındı. PKP uygulanan hastaların yaş ortalaması 79.92±6.88 yıl iken PFN uygulanan hastaların yaş ortalaması 65.48±11.87 yıl olarak bulundu. Çalışmamızda PKP uygulanan hastalar PFN uygulanan hastalara göre daha ileri yaşta olup cinsiyet dağılımları açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (sırasıyla; p=0.021 ve p=0.083). Çalışmamızdaki hastaların ortalama operasyon süresi 86.96±31.21 dakika olarak bulundu. PKP ve PFN uygulanan hastaların operasyon süreleri arasında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı. (81.26±24.08 dk.'ya karşın 92.88±36.8 dk.; p=0.092). PKP ve PFN uygulanan hastaların ortalama perioperatif Hb düzeyleri ve kan transfüzyon sayıları açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Gruplar arası ko-morbidite dağılımı benzerdi (p>0.05). PKP uygulanan hastaların medyan Oxford skorları PFN uygulanan hastalardan daha yüksek saptandı (medyan değer: 36 (27-43)'ya karşın 25 (13-54); p<0.001). PFN uygulanan hastaların medyan Harris Kalça Skorları PKP uygulanan hastalardan daha yüksek saptandı (medyan: 79 (5-100)'a karşın 63 (44-81); p<0.001). Sonuç ve Tartışma: Sonuç olarak, PFN ve PKP cerrahi olarak tedavi edilen intertrokanterik femur kırıklarında tatmin edici sonuçlar vermektedir. Bu nedenle klinisyen her hasta bazında ideal yöntemi seçmelidir. Yaşlı hastalarda PFN önemli avantajlara sahip olmakla birlikte daha ileri yaş hastalarda da PKP'nin güvenilir bir seçenek olarak görülmesi önemlidir.Master Thesis Determination of Oxidative Stress Level (malondialdehyde) and Some Antioxidant (superoxide Dismutase, Catalase and Reduced Glutathione) Activities in Osteonecrosis Patients(2022) Hassan, Sıdad Abdalla; Demir, Halit; Özkan, SezaiOsteonekroz, kemikte ağrı ve eklem hareketlerinde kısıtlanmaya neden olur. Bu tez çalışmasında osteonekroz ve sağlıklı kontrol bireylerden kan serumu örnekleri alındı. Bu çalışmada, osteonekroz hastalarında malondialdehit (MDA) düzeyi ile süperoksit dismutaz (SOD), indirgenmiş glutatyon (GSH) ve katalaz (CAT) gibi bazı antioksidan aktivitelerin belirlenmesi amaçlandı. SOD, GSH ve CAT aktiviteleri osteonekroz hasta grubu sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.05). Yine hasta grubu, MDA düzeyleri sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.05). Sonuç olarak, antioksidanlar ile oksidatif stres arasındaki herhangi bir uyumsuzluk hücresel hasar oluşturabilir. Bunun sonucunda oksidatif stres artabilir, buna karşılık antioksidant savunma sistemi ise azalabilir.Master Thesis Determination of Oxidative Stress Level (malondialdehyde), Some Antioxidant Activities (catalase and Reduced Glutathione) and İma (ischemia Modified Albumin) in Gout Patients(2020) Mohsın, Nawar Yaseen; Demir, Halit; Özkan, SezaiGut, herkesi etkileyebilecek yaygın ve kompleks bir artrit şeklidir. Gut, eklemlerde ani ve şiddetli ağrı, şişme ve kızarıklık hissi ile ortaya çıkmaktadır, genellikle ayak başparmağının dibinde eklemde ürik asit kristalleri birikerek iltihaplanma ve akut ağrıya neden olan bir hastalıktır. Ürik asit seviyesi yüksek olan kişilerde ürik asit kristalleri oluşur. Vücutta ve belirli yiyecek türlerinde doğal olarak bulunan bir madde olan pürin işleminin bir parçası olarak ürik asit üretir. Bu çalışmada, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinden gut hastalarından kan serumu örnekleri alındı. Bu çalışmanın amacı, gut hastalarının kan serumunda İskemi modifiye albümin (İMA) ile lipid peroksidasyonu olan malondialdehit (MDA) ve indirgenmiş glutatyon (GSH), katalaz (CAT) gibi antioksidanların aktivitelerini belirlemekti. Hasta grupları sağlıklı kontrol grubuna göre CAT ve GSH aktiviteleri anlamlı olarak azaldığı tesbit edildi (p <0.001). Hasta grubu sağlıklı kontrol grubuna göre MDA düzeyleri ise anlamlı olarak yüksek bulundu (p <0.001). Sonuç olarak, oksidatif stres, gut hastalığının gelişiminde önemli bir rol oynayabilir.Article Diyabetik Ayağın Anatomik Bozukluğu: Charcot Nöropatisi(2021) Türközü, Tülin; Tokyay, Abbas; Gökalp, Mehmet Ata; Özkan, Sezai; Adanaş, Cihan; Güven, Necip; Buru, EceDiyabetes mellitusun en önemli komplikasyonlarından biriside periferik dolaşım bozukluğuna bağlı meydana gelen diyabetik ayaktır. Diyabetik ayakta ileri dönemde meydana gelen charcot nöropatik artropatisi (CN) kronik, ilerleyici ve tedavisi oldukça zor bir hastalıktır. Bu çalışmada amacımız CN li hastaların ayak kemik ve ayak eklemlerinde meydana gelen değişikliklerin Sanders ve Frykberg sınıflamasına göre değerlendirmektir. Hastanemiz otomasyon kayıtlarından elde edilen verilere dayanılarak hastaların yaş, cinsiyet, diyabet tanı alma süreleri ve tutulan ekstremitelerinin yanı sıra ayak radyografileri Sanders ve Frykberg sınıflamasına göre incelendi. Çalışmaya dahil edilen 20 hastanın yaş ortalaması 66,7 yaş, 12 erkek ile 8 kadından oluşmakta idi. Sanders ve Frykberg anatomik sınıflamasına göre en çok 5 (%25) hasta ile Tip 2 hastaların olduğu görüldü. Diyabetes mellitusun tüm dünyada sıklığının artması bu hastalığa bağlı meydan gelen komplikasyonlarının iyi bilinmesi gereklidir. Çalışmamızda diyabetin önemli bir komplikasyonu olan CN' in erken teşhis edilmesi son derece önemli olup yapılacak erken müdahaleler ile ayak ampütasyonlarının önlenebileceği kanaatindeyiz.Article Eklem İçi Kalkaneus Kırıklarında Sinus Tarsi ve Ekstensil Lateral Yaklaşımın Karşılaştırılması(2022) Güzel, Fatih; Türközü, Tülin; Özkan, Sezai; Güven, Necip; Kaya, Sehmuz; Tokyay, AbbasAmaç: Bu çalışmada kalkaneus kırığı cerrahisinde ekstansil lateral (EL) yaklaşım ile sinüs tarsi (ST) yaklaşımının klinik ve radyolojik sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Bu retrospektif çalışmaya, EL grupta 22 hasta ve sinüs tarsi grubunda 18 hasta olmak üzere Sanders II-III kalkaneus kırığı olan toplam 40 hasta dahil edildi. Radyolojik değerlendirmede, preoperative ve postoperative dönemde Bohler ve Gissane açısı, kalkaneusun uzunluğu, genişliği ve yüksekliğindeki değişiklikler ölçüldü. Klinik olarak ise Amerikan Ortopedik Ayak ve Ayak Bileği Derneği (AOFAS) ve görsel analog skalası (VAS) değerlendirildi. Ayrıca postoperative komplikasyonlar da değerlendirildi. Bulgular: Demografik veriler açısından her iki grubun sonuçları benzerdi. ST grubundaki hastaların lateral ekstensil grubuna göre ameliyata alınma ve hastane kalış süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha kısaydı ( p=0.019, p=0.02, sırasıyla). Gruplar arasında radyolojik, klinik AOFAS ve VAS skorları açısından anlamlı fark bulunmadı. Ekstensile lateral grubunda %13,6 yüzeyel enfeksiyon görüldü ve sinüs tarsi grubunda herhangi bir yara sorununa rastlanmadı (p=0,102). Sural sinir yaralanması extensil lateral grupta 36.4% oranında, sinüs tarsi grubunda ise 5.6% oranında görüldü (p=0.003). Sonuç: Her iki yaklaşımın klinik ve radyolojik sonuçları benzerdi. Ancak hastanede kısa yatış süresi, yara yeri enfeksiyon problemlerinin ve sural sinir yaralanmasının az olması ST yaklaşımının avantajıydı.Article Endojen Eritropoietinin Parathormon Salgısı Üzerine Etkileri(2021) Kılıç, Esat; Özbay, Mehmet Fatih; Özkan, Sezai; Gönüllü, Edip; Adanaş, Cihan; Atmaca, MuratAmaç: Hipotezimiz, doku hipoksisinin parathormon (PTH) kadar eritropoietin salgısını da artıracağıydı. Bu\rhipotezi doğrulamak için pnömatik turnike ile ortopedik cerrahi geçiren hastalar endojen doku hipoksisi\raçısından değerlendirildi.\rYöntem: Bu çalışmaya pnömatik turnike ile ortopedik cerrahi uygulanan 20 hasta dahil edildi. Altısına\rtanısal artroskopi, 14’üne ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu yapıldı. Ameliyatların tamamı spinal anestezi\raltında yapıldı. Paratiroid hormonu, eritropoietin, kalsiyum ve fosfor düzeylerinin iskemi öncesi ve\rsonrasındaki seri konsantrasyonları arasındaki farkların saptanması için eşleştirilmiş t-testini kullandık,\rburada “p değerlerinin” <0,05 olması anlamlı kabul edildi.\rBulgular: Hastaların ameliyat sırasında maruz kaldıkları ortalama iskemi süresi 57,40±22,65 dakika idi.\rİskemi sonrası paratiroid hormonu ve eritropoietin seviyeleri anlamlı olarak yükseldi (p<0,001; p<0,001).\rİskemi öncesi ve sonrası hastalarda kalsiyum ve fosfor düzeylerinde anlamlı bir fark yoktu. Paratiroid\rhormonu ile eritropoietin düzeyleri arasında pozitif korelasyon vardı (p<0,05).\rSonuç: Çalışmamız doku hipoksisine yanıt olarak eritropoietin düzeylerindeki artışın PTH salınımını\rartırdığını gösteren ilk çalışma olması ile ayırt edilmektedir.Article The Frequency and Causes of Pes Equinavarus in the Neonatal Intensive Care Unit in a Tertiary Care Center From Eastern in Anatolia(2020) Özkan, Sezai; Başaranoğlu, Murat; Adanaş, CihanPEV is one of the most common deformities in the foot. The incidence of PEV varies between communities and many theories about its etiology have been proposed.In this study, we aimed to share our experience with the incidence and etiology of PEV in the neonatal intensive care unit of a tertiary hospital. 3658 patients who werefollowed up in a tertiary neonatal intensive care unit from 2014 to 2017 were included in the study. Data on the number and etiology of newborns with PEV deformitywere obtained from the automation records of our hospital. PEV deformity was diagnosed in 32 (0.87%) of 3658 babies treated in the neonatal intensive care unit overa period of 3 years. Of these 32 patients, 18 (56.25%) were bilateral, and 14 (43.75%) unilateral PEV. Two (6.25%) of our patients had a positive family history. While23(71.87%)) of our patients were delivered by cesarean, 9 (28,1%) of our patients were born normally. Considering birth weights, the number of babies born under 2500grams was 7 (21.8%), and the number of babies born above 2500 grams was 25 (78.1%). Considering the data we obtained at the end of the study, the incidence of PEVwas lower than in the literature. In fact, our hypothesis before starting the study was that the incidence of PEV was higher in the neonatal intensive care unit. Althoughthe frequency of PEV is known to vary between populations, the etiology of PEV is not fully known. We believe that future studies (such as genetic studies) will be morebeneficial to science than classical knowledge about PEV etiology.Article Intramedullary Nailing at 36weeks of Gestation: an Effective Surgical Option for Tibial Fracture(2019) Karaman, Erbil; Adanas, Cihan; Arık, Hasan Onur; Özkan, SezaiNowadays, tibial shaft fractures are a frequently encountered among orthopedic traumas.Although there are many treatment options for tibial shaft fractures, currently the gold standardis intramedullary nailing. Tibia fractures rarely occur in the 3rd trimester of pregnancy. Thetreatment of tibial shaft fractures during pregnancy is controversial, and there are quite few papersin the literature. We applied the intramedullary nailing method in tibial shaft fracture in a womanat the 36th week of pregnancy. No complications occurred in the mother or fetus during or after surgery.The patient gave birth with cesarean section due to fetal distress in another hospital 2 weeksafter discharge in the 38th gestational week. Herein, we aimed to present successful treatment of atibial shaft fracture with intramedullary nailing which occurred during late period of pregnancy,with the review of literature.specialization-in-medicine.listelement.badge Joint Examination of Hemophilia Artropaty at Van City With Area(2011) Özkan, Sezai; Türktaş, UğurÇalışmamızda 2009-2010 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji polikliniği, Dahiliye Hematoloji polikliniği, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran 30 hemofili hastasının hemofilik artropatili 85 eklemini inceledik. Çalışmamıza 18 yaş ve üzeri hastalar dahil edilmiş olup hastalarımızın yaş ortalaması 29.97 idi. Çalışmaya alınan 30 hastanın 28'i FVIII eksikliği (Hemofili A), 1'i FIX eksikliği, (Hemofili B) ve bir hastada FVII eksikliği mevcuttu. Çalışmaya alınan 30 hastanın 25'i ağır hemofilili olup faktör düzeyleri %1'in altında idi. İki hastanın faktör düzeyi % 2-5 arasında olup orta, 3 hastamızın da faktör düzeyi % 5'in üzerinde olup hafif hemofili sınıfına dahil edildi. Hastalarımızın hemofili tanı alma yaş ortalaması 11.13 idi. Yedi hasta proflaksi tedavisi almıyordu.Hastaların eklem hareket açıklıkları ölçüldü. Hastalarımızın omuz, dirsek, kalça, diz ve ayakbilek eklem tutulumları değişik oranlardaydı ve en sık tutulan eklem 41 eklemle diz eklemi (% 48.2) idi. Bunu sırasıyla 17 dirsek eklemi (% 20), 11 kalça eklemi (% 12,9), 9 ayakbileği eklemi (% 10.6) ve 7 omuz eklemi (% 8.2) takip etti. Çalışmamızda hemofilik artropati sonucu, alt ekstremite eklemlerinin (% 72) üst ekstremite eklemlerinden (% 28) daha fazla etkilendiği ve sol tarafa ait eklemlerin (% 53), sağ tarafa ait eklemlerden (% 47) daha fazla tutulduğu görüldü. Çalışmamızda bir hastada tutulan eklem sayısı ortalama 2.8 idi. Hemofili tanısı almış bu hastalardan 11'i değişik nedenlerden dolayı ilgili eklemleri opere edilmiş ve 5 hastamızda radyoaktif synoviektomi tedavisi görmüştü.Çalışma sonucunda hemofilik artropatinin, tekrarlayan hemartrozlara bağlı olarak diz, dirsek, ayakbileği gibi eklemleri daha fazla etkilediği ve bu eklemlerde meydana gelen hareket kısıtlıklarının daha ileri düzeyde olduğu gözlendi. Hemofili tedavisinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiği, hemofilik artropati açısından hastaların eklem muayeneleri yapılarak, uygulanacak düzenli rehabilitasyon programları ile, hemofilik artropatinin oluşturacağı sakatlıkların daha da azaltılabileceği kanaatindeyiz.Article Kalça İntertrokanterik Kırıklarında Ameliyat Tipinin Planlanmasında Bilgisayarlı Tomografinin Etkisi(2022) Özkan, Sezai; Ersidar, Bayram; Türközü, Tülin; Güven, Necip; Tokyay, AbbasGiriş: Acil servise sık ba şvuru nedenlerinden biri kalça kırıklarıdır. Bu kırıklarda mortalite ve morbidite yüksek oranda görülmektedir. Birçok ortopedik cerraha göre bu kırıkların tedavi planlanmasında radyografik görüntülemenin yeterli olduğu bildirilmiştir. Ancak kompleks kırıkların daha iyi anlaşılması için bazen bilgisayarlı tomografi (BT)’ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız kalça intertrokanterik (İT) kırıklarında ameliyat planının belirlenmesinde radyografinin yanı sıra BT’ye gereksinim olup olmadığını tespit etmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2016 ile Ocak 2020 yılları arasında kalça İT k ırıkları nedeniyle ameliyat edilen ve otomasyon kayıtlarında hem radyografisi hem de BT si olan 71 hasta, dokuz gözlemci tarafından de ğerlendirildi. Bunlar yalnızca radyografinin k ırığın konfigürasyonunu anlamada yeterli olup olmadığını ve BT’nin tedavi planına etkisini değerlendirdiler. Bulgular: Toplam 71 hastan ın (37 kad ın, 34 erkek) yaş ortalaması 80.8±8.35 olarak saptandı. Gözlemciler bu hastaların tedavi planlanmasında ve kırığın konfigürasyonunu daha iyi anlamak için hastaların %19.9’unda BT’ye gereksinim duydu. Gözlemcilerin k ırıkların BT görüntülerini incelemesi sonrası, hastaların %5.7’sinde tedavi planlamasında de ğişiklik yaptıkları tespit edildi. Sonuç: Kalça biyomekaniğinin daha iyi anlaşılması, anatomik olarak BT ile üç boyutlu görünt ünün elde edilmesi ve gelişen implant teknolojisi göz önüne al ındığında cerrahların kalça İT kırıklarında BT görüntülemesine olan gereksinimlerinin arttığı tespit edildi.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Lysholm Score Results in Patients With Acl Repairs(2021) Dikici, Aytekin; Özkan, SezaiVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde otolog hamstring tendon grefti kullanılarak Artroskopik Ön Çapraz Bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonu yapılan hastalarımızın fonksiyonel sonuçlarını Lysholm Skoru ile değerlendirmektir. Bütün hastalar erkek bireylerden oluşmakta idi. Hastaların 7'si sağ (%25), 21' i sol dizdi (%75). Hastaların ortalama yaşı 33,03±8,53 idi (15-56). Çalışmaya alınan hastaların ameliyat öncesi , Ön çekmece, Lachman, Pivot Shift testleri ile fizik muayeneleri yapıldı. Hastaların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 3., 6. ay fonksiyonel diz değerlendirmeleri için Lysholm skoru kullanıldı. Hastalarımızın ameliyat öncesi fizik tedavi alanlarda Lysholm skorları ortalaması 72,5714 ve fizik tedavi almamış hastalarımızın Lysholm skoru ortalaması 70,9524 idi. Ameliyat öncesi fizik tedavi alan hastalarda Lysholm skorunun ortalaması daha yüksek olmasına rağmen istatistiksel bir anlamlılık yoktu (P=0,77). Postoperatif 3. ay Lysholm skoru ortalaması fizik tedavi alan hastalarda 92,85 ve fizik tedavi almayan hastalarda 83,71 olup bu iki grup arasında da çalışmamıza göre istatistiksel bir anlamlılk yoktur. (P=0,421). Postoperetaif 6.ayda fizik tedavi almış gurubun Lysholm skoru ortalaması 98,17, fizik tedavi almayanlarda Lysholm skoru ortalama 89,76 olup, puan olarak daha yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (P=0,078). Sonuç olarak ÖÇB tamiri yapılan hastalarımızda ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası fizik tedavi programına alınan hastaların Lysholm skoru puan ortalaması daha yüksek olmasına rağmen, sadece önerilen egzersizlerin yapılmasının ÖÇB rekonsrüksiyonlarında ameliyat sonrası dönemde diz fonksiyonel sonuçlarda tatminkar sonuçlar elde edilmiştir.Article Tetik Parmak Cerrahisinde Alternatif Bir Yöntem: Perkütan Gevşetme(2019) Özkan, Sezai; Adanaş, CihanAmaç: Tetik parmak cerrahi tedavisinde uygulanan açıkcerrahi gevşetme yöntemi ile perkütan cerrahi gevşetmeninsonuçlarını kıyaslamak ve her iki tekniğin birbirlerine olanavantaj ve dezavantajlarını değerlendirmektir.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 55 hasta (36 kadın, 19 erkek;ortalama yaş 54 (19-77 yaş) dahil edildi. 31 hastaya perkütangevşetme uygulanırken 24 hastaya açık cerrahi ile gevşetmeyapıldı. Hastaların 1. hafta, 1. ay ve 6. ay sonraki klinik, QuickDisabilities of the Arm, Shoulder and Hand (QDASH) skorusonuçları ve işe başlama süreleri karşılaştırıldı.Bulgular: Perkütan gevşetme yapılan 1 hastada nüks gözlendi.Açık cerrahi yapılan hastalarımızın 3 tanesinde yara yeriskarından dolayı uzun süren ağrısı oldu. Bir hastada da yüzeyelenfeksiyon gelişti. İşe geri dönüş süreleri ve maliyet açısındaperkütan gevşetme daha iyi sonuçlar verdi.Sonuç: Tetik parmak cerrahi tedavisinde perkütan gevşetmeetkin ve kolay gevşetme sağlaması, komplikasyon riskinin azolması ve maliyetinin açık cerrahi tekniğe göre düşük olmasısebebiyle tercih edilebilecek bir yöntemdir.