Browsing by Author "Özlek, Esin"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Article Belirli Yaş Aralığındaki Kadın Hastalarda Yaş ve Geçirilmiş Gebelik Sayısı ile Çürük İnsidansı Arası İlişkinin İncelenmesi(2016) Bilgili, Ersen; Özlek, EsinAmaç: Çalışmanın amacı kliniğimize gelen belli yaş grubundaki kadın hastalarda gebelik sayısı ve yaşın, çürük insidansı ile ilişkisinin DMFT indeksi kullanılarak değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Kliniğimize dental tedavileri için başvurmuş, Van bölgesinde yaşayan 19-45 yaş arasındaki 313 gönüllü kadın hasta çalışmaya dahil edildi. Öncelikle hastalara çalışma hakkında bilgi verildi ve onayları alındı. Rutin radyografik ve klinik muayeneleri yapılan hastalara geçirdikleri gebelik sayısı sorularak alınan cevaplar, yaş bilgileriyle birlikte kaydedildi. Yaş ile gebelik sayısı ile DMFT indeksinin tüm öğelerinin ilişkisi irdelendi. Bulgular: Pearson korelasyon analizine göre göre, hem yaş ile toplam DMFT değeri arasında (r=0,92) hem de geçirilmiş gebelik sayısı ile toplam DMFT değeri arasında (r=0,995) pozitif yüksek korelasyon bulunmuştur. DMF öğeleri ile ilişki ayrı ayrı değerledirildiğinde gebelik sayısı ve dolgu sayısı arasındaki ilişki ile (r=0,013) yaş ile çürük sayısı arasındaki ilişki (r=0,082) istatistiksel olarak anlamlı bulunmamış, diğer bütün öğelerin yaş ve gebelik sayısı ile pozitif korelasyon gösterdiği belirlenmiştir. Sonuç: Artan yaş ve gebelik sayısı çürük insidansını DMF öğerleri için farklı düzeyde etkilemek koşuluyla artırmaktadırdentistry-specialization-thesis.listelement.badge Determination of the Mineral Content Change Caused by Different Chelation Agents on the Root Dentin Surface by Sem-Eds Analysis and Evaluation of the Effect of Bioceramic Root Canal Sealer on Dentin Bond Strength(2022) Taşan, Ahmet; Özlek, EsinBu tez çalışmasının amacı %17 EDTA, %10 CA, %18 HEBP gibi farklı şelasyon ajanlarının, kök dentin yüzeyinde meydana getirdiği mineral içeriği değişikliğinin SEM-EDS analiziyle değerlendirilmesi ve bu ajanlarla irrigasyonun, biyoseramik esaslı Well-Root ST (Vericom, Gangwon-Do, Kore) kanal patının dentine adezyonunun push-out bond strength testiyle ölçülmesidir. Çalışmada 80 adet yeni çekilmiş tek köklü alt premolar diş kullanılmıştır. Tüm dişler koronal kısımları uzaklaştırıldıktan sonra Protaper Next döner eğe sistemiyle X4'e kadar genişletilmiştir. Dişler final irrigasyonda kullanılan şelasyon ajanına göre rastgele olarak 4 gruba ayrılmıştır (n=20). Grup 1: %17 EDTA, Grup 2: %10 CA, Grup 3: %18 HEBP, Grup 4: Distile su (kontrol). Yıkama ve kurutma işlemleri tamamlandıktan sonra her gruptan 8 örneğe koronal, orta ve apikal üçlü bölgelerinde SEM-EDS analizi yapılarak mineral içeriği belirlenmiş ve SEM görüntüleri alınmıştır. Geriye kalan 12 örnek biyoseramik esaslı Well-Root ST kanal patı ve gutta percha ile doldurularak push-out bağlanma dayanımı testi gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analiz için Kruskall-Wallis ve Dunn testleri uygulanmıştır. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). SEM-EDS analizinde C, O, Ca, P, Ca/P içeriklerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Na, Mg elementlerinde gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Push-out bağlanma dayanımı sonuçlarına göre, %17 EDTA, %10 CA, %18 HEBP grupları kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Şelasyon ajanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Anahtar kelimeler: SEM-EDS, şelasyon, EDTA, sitrik asit, HEBP, Push-out bağlanma dayanımı, Well-Root STdentistry-specialization-thesis.listelement.badge Effect of Resin, Calcium Silicate and Silicone Based Root Canal Sealers on Postoperative Pain: Randomized Controlled Clinical Study(2022) Kadı, Gizem; Özlek, EsinBu prospektif randomize kontrollü klinik çalışmanın amacı kök kanal tedavisi sırasında kullanılan farklı kök kanal patlarının (AH Plus, iRoot SP ve GuttaFlow Bioseal) postoperatif ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılmasıdır. Çalışmaya geri dönüşümsüz pulpitis tanısı konulmuş olan mandibular molar dişlere sahip 84 hasta dahil edilmiştir. Hastalar kök kanal dolumu sırasında kullanılacak kök kanal patına göre rastgele 3 gruba ayrılmıştır(n=28); Grup 1: AH Plus, Grup 2: iRoot SP, Grup 3: GuttaFlow Bioseal. Tüm hastların tedavileri tek seansta tek kon tekniği kullanılarak tamamlanmıştır. Hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası 6.saat, 24.saat, 48.saat, 72.saat ve 1. haftada VAS skalası kullanılarak ağrı skorları kaydedilmiştir. Ayrıca var ise ağrı kesici kullanımının zamanı ve adeti kaydedilmiştir. İstatistiksel analizde normal dağılıma uygunluk için Kolmogrov-Smirnov testi, kategorik değişkenlerin karşılaştırılması için Ki-kare testi kullanılmıştır. Gruplara göre normal dağılmayan verilerin karşılaştırılmasında Kruskal Wallis, gruplar içi zamana göre ağrı skorunun karşılaştırılmasında Friedman testi, ağrı kesici kullanımının karşılaştırılmasında ise Cochran's Q testi kullanılmıştır. Gruplara göre farklı zamanlardaki ağrı VAS ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). Gruplara göre 6. saat (p=0,658) ve 24. saat (p=0,355) ağrı kesici kullanımı durumlarının dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Kök kanal dolumu sırasında kullanılan rezin esaslı (AH Plus), biyoseramik esaslı (iRoot SP) veya silikon esaslı (GuttaFlow Bioseal) kök kanal patları postoperatif ağrı üzerine benzer etkiler göstermektedir. Anahtar Kelimeler; GuttaFlow Bioseal, iRoot SP, Postoperatif ağrı, Randomize kontrollü klinik çalışmaArticle Endodontik Kaynaklı Ekstraoral Fistülün ve Periapikal Lezyonun Cerrahi Olmayan Endodontik Tedavisi(2020) Akkol, Elif; Gündüz, Hüseyin; Özlek, EsinPeriapikal lezyon ve ekstraoral sinüs yolu olan olgularda hem estetik hem de fonksiyonel problemler ortaya çıkabilmektedir. Bu problemleri çözmek için cerrahi olmayan endodontik tedavilerin kullanımı daha az travmatik ve düşük maliyetli bir çözüm sunmaktadır. On dört yaşında erkek hasta, çenesinin ucunda şişlik ve cilt lezyonu şikayeti ile kliniğimize başvurmuştur. Klinik ve radyolojik muayenede, ekstraoral fistülün ve periapikal radyolüsensin nedeninin, mandibular sol keser dişlerdeki pulpa nekrozu sonucu gelişen kronik apikal periodontitis kaynaklı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, mandibular sol santral keser dişin kök kanalının orta üçlüsünde radyoopak bir cisim gözlenmiştir. Mandibular sol santral keser dişteki yabancı cisim kök kanalından uzaklaştırılmış ve mandibular sol keser dişlerin kök kanal dolguları yapılmıştır. İki hafta içinde ekstraoral sinüs yolunun tamamen iyileştiği, 12 ay sonra dişlerin klinik olarak asemptomatik olduğu ve periapikal doku iyileşmesinin devam ettiği tespit edilmiştir. Bu olgu sunumunun amacı, pulpa nekrozu ve kronik apikal periodontitis sonucu gelişen ekstraoral sinüs yolunun ve periapikal lezyonun cerrahi olmayan endodontik tedavisinin başarısını değerlendirmektir.dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of Calcium Hydroxide Removal Efficiency From Standardized Artificial Internal Root Resorption Cavities of Activation of Sodium Hypochlorite at Different Concentrations by Laser, Xp-Endo Finisher and Ultrasonic(2022) Gökkaya, Nesibe Zeyneb; Özlek, EsinBu tez çalışmasının amacı; İnternal rezorpsiyon kavitesinden Ca (OH)2 uzaklaştırmada farklı konsantrasyonlarda NaOCl ve farklı irrigasyon aktivasyon yöntemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesidir. Çalışmada kullanılan 120 adet insan maksiller keser diş kök boyları 12 mm olacak şekilde standardize edilmiştir. Kökler Endoart (İnci Dental,İstanbul,Türkiye) eğe sistemiyle sırasıyla #15, #20, #25, #30, #35, #40 ve 0,06 açılı döner eğeler ile genişletilmiştir. Köklerin bukkal ve lingual yüzlerine, uzunlamasına ve dişin uzun eksenine paralel oluklar açılmıştır. Daha sonra bu oluklara keski yardımıyla kuvvet uygulayarak dişler ikiye ayrılmıştır. Her bir dişin bukkal ve lingual yarılarının kök kanal dentininde standart yapay internal kök rezorpsiyon kaviteleri oluşturulmuştur. Kök yarıları tekrardan birleştirilerek lentülo yardımıyla kalsiyum hidroksit yerleştirilmiştir. Örnek dişler kullanılacak irrigasyon solüsyonuna göre rastgele 3 gruba ayrılmıştır: Grup1: %2,5 NaOCI, Grup2: %5.25 NaOCI, Grup3: Distile su (Kontrol Grubu). Örnekler final irrigasyonda kullanılacak aktivasyon yöntemine göre 4 alt gruba daha ayrılmıştır: Alt Grup A: XP- Endofinisher, Alt Grup B: Er,Cr:YSGG Lazer, Alt Grup C: Pasif Ultrasonik İrrigasyon (PUI), Alt Grup D: Aktivasyon yok. Aktivasyon işlemlerinden sonra her bir kök yarısının yapay oluşturulmuş rezorpsiyon boşluğunun görüntüleri, dijital kameraya bağlı bir stereomikroskop kullanılarak bilgisayara aktarılmıştır. Elde edilen 240 örnek image j programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Grup, alt grup ve etkileşim gruplarına göre kalsiyum hidroksit uzaklaştırma durumlarının karşılaştırılmasında Ki-kare testi ve çoklu karşılaştırmalar Bonferroni düzeltmeli Z testi ile incelenmiştir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda; %5,25 'lik NaOCl solüsyonu %2,5 'luk NaOCl solüsyonuna göre daha fazla Ca(OH)2 uzaklaştırmasına karşın elde edilen sonuçlarda istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Kullanılan final irrigasyon aktivasyon yöntemlerinden Er,Cr:YSGG lazerler kalsiyum hidroksiti anlamlı düzeyde daha iyi uzaklaştırmıştır (p<0,001). Her iki konsantrasyonda da solüsyonun aktive edilmesi etkinliği arttırmıştır. Hiçbir aktivasyon yöntemi, Ca(OH)2'i kök kanalındaki yapay oluklardan %100 uzaklaştıramamıştır. Anahtar Kelimeler: kalsiyum hidroksit uzaklaştırma, XP-Endo Finisher, pasif ultrasonik irrigasyon, Er,Cr:YSGG lazer, yapay internal kök rezorpsiyonu.dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of the Effect of Different Final Irrigation Activation Systems on Dentin Tubule Penetration of Intracanal Medicaments With a Confocal Laser Microscope(2020) Akkol, Elif; Özlek, EsinBu tez çalışmasının amacı; dört farklı final irrigasyon aktivasyon yönteminin iki farklı kanal içi medikamentin dentin tübül penetrasyon derinliğine etkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmada kullanılan 96 adet insan mandibular premolar diş kök boyları 12 mm olacak şekilde standardize edilmiştir. Kökler Protaper Next döner eğe sistemiyle X3'e kadar şekillendirilmiş, kök kanalları her eğe değişiminde 2 mL %5,25 NaOCl solüsyonuyla irrige edilmiştir. Şekillendirilmiş kökler final irrigasyon aktivasyon sistemlerine göre dört gruba ayrılmıştır: Grup 1;EndoActivator, Grup 2;XP-endo Finisher, Grup 3;Pasif ultrasonik irrigasyon, Grup 4;Geleneksel iğne irrigasyonu grubu. Örneklerin final irrigasyonu 5 mL %5,25 NaOCl ve 5 mL %17 EDTA solüsyonunun 1'er dakika boyunca aktive edilmesiyle bitirilmiştir. Her grup yerleştirilecek kanal içi medikamente göre iki alt gruba ayrılmıştır: Alt grup A;Ca(OH)2 ve Alt grup B;mTAP. %0,1 Rhodamine B eklenmiş Ca(OH)2 ve mTAP kök kanallarına yerleştirilmiş ve kanal ağızları geçici dolgu materyaliyle kapatılmıştır. 24 saat %100 nemde bekleyen kökler akrilik bloklara sabitlenmiş ve kesit alınması için izomet kesme cihazına bağlanmıştır. Örneklerden; uzun aksa dik olacak şekilde apikalden koronale doğru 2, 5 ve 8 mm uzaklıklarda 1 mm kalınlığında kesitler alınmıştır. 288 kesitten konfokal lazer mikroskop ile 4x büyütmede görüntüler alınmış ve Zeiss LSM Image Browser v.4.2.0 programına aktarılmıştır. Programın imaj araçları yardımıyla dentin tübül penetrasyon yüzdesi ve maksimum penetrasyon derinliği hesaplanmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi three way ANOVA ile yapılmıştır. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda; EndoActivator, XP-endo Finisher ve PUI aktivasyon yöntemlerinin tümünün geleneksel iğne irrigasyonuna göre kanal içi medikamentlerin dentin tübül penetrasyonunu anlamlı düzeyde arttırdığı (p<0,05); XP-endo Finisher ile irrigasyon aktivasyonun ise her iki kanal içi medikament için de en yüksek dentin tübül penetrasyon yüzdesi ve maksimum penetrasyon derinliği değerlerini gösterdiği tespit edilmiştir. Koronal bölgede kanal içi medikamentlerin dentin tübül penetrasyon yüzdesi ve maksimum penetrasyon derinliğinin apikal bölgeye göre anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunmuştur (p<0,05). mTAP Ca(OH)2'e göre daha yüksek dentin tübül penetrasyon yüzdesi gösterirken (p<0,05); maksimum penetrasyon derinliği bakımından kanal içi medikamentler arasında anlamlı düzeyde bir farklılığa rastlanmamıştır (p=0,948). Bu çalışmada hiçbir final irrigasyon sisteminin kanal içi medikamentlerin dentin tübül penetrasyonunu %100 sağlamadığı fakat gruplar arasında dentin tübül penetrasyonunu en çok arttıran sistemin XP-endo Finisher eğe olduğu bulunmuştur.dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of the Effect of Er,cr:ysgg Laser Activated Naocl in Final Irrigation on Rankl Opg Levels in the Gingival Crevicular Fluid of Mandibular Molars With Periapical Lesions at 1 and 3 Months(2023) Evrendilek, Furkan; Özlek, EsinBu çalışma periapikal lezyonlu mandibular molar dişlerin kök kanal tedavisinde kullanılan NaOCl'nin Er,Cr:YSGG lazer ile aktivasyonunun, tedavi sonrası 1. ve 3. Aylarda diş eti oluğu sıvısındaki RANKL/OPG düzeylerine etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmaya 30 hasta dahil edilmiştir, her biri periapikal lezyonlu alt molar dişe sahiptir. Tüm hastalara iki seans kök kanal tedavisi uygulanmıştır. Hastalar, NaOCl aktivasyonunda kullanılan yönteme göre rastgele iki gruba ayrılmıştır (n=15); Grup 1, Er,Cr:YSGG lazer ile NaOCl aktivasyonu yapılan hastaları içermekteyken, Grup 2 (kontrol), herhangi bir irrigasyon aktivasyonu yapılmayan hastalardan oluşmaktadır. Tedavi edilecek dişlerin diş eti oluğundan tedavi öncesi, tedaviden 1 ay ve 3 ay sonra diş eti oluğu sıvısı örnekleri alınmış ve bu örnekler analiz yapılana kadar -80°C'de saklanmıştır. ELISA yöntemi kullanılarak yapılan analizlerde, diş eti oluğu sıvısındaki RANKL/OPG seviyeleri belirlenmiştir. İstatistiksel analizler için Mann Whitney U ve Fisher's Exact testleri kullanılmıştır. Gruplar arasında Er,Cr: YSGG lazer ile yapılan NaOCl aktivasyonunun diş eti oluğu sıvısındaki RANKL/OPG oranına istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Grup içi analizlerde ise RANKL/OPG oranının, her iki grupta da tedavi sonrası 3. ay değerlerinin tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı olmamasına rağmen azaldığı, Er,Cr YSGG lazer grubunda ise tedavi sonrası 1.ay değerlerinin tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde azaldığı bulunmuştur.dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of the Effect of Using Different Heat-Treated Single File Systems Working With Reciprocal and Rotational Motion Together With a Coronal Expansion Instrument on the Amount of Apically Extruded Debris(2022) Çağlar, Aycan Döğer; Özlek, EsinBu tez çalışmasının amacı tek eğe sistemlerinden resiprokal hareket yapan WaveOne Gold ve Reciprocal Blue ile rotasyonel hareket yapan One Shape ve Hyflex EDM eğe sistemlerinin One Flare koronal genişletme eğesi ile birlikte kullanımının apikalden taşan debris miktarını karşılaştırmaktır. Tüm örnekler şekillendirme ve genişletme sırasında kullanılacak tek eğe sistemlerine göre rastgele 4 gruba ayrılmıştır (n=20): Grup 1: WaveOne Gold (Dentsply Maillefer, Ballaigues, İsviçre), Grup 2: Reciproc Blue (VDW GmbH, Münih, Almanya), Grup 3: One Shape (Micro Méga, Besançon, Fransa), Grup 4: Hyflex EDM (Coltene/Whaledent, Altstatten, İsviçre). Daha sonra tüm gruplar koronal genişletme yapılıp yapılmamasına göre rastgele 2 alt gruba ayrılmış (n=10): Alt Grup A: Koronal genişletme yapılmayan, Alt Grup B: Koronal genişletme yapılan (One Flare (COLTENE MicroMega)). Kök kanallarının şekillendirilmesi ve genişletilmesi sırasında irrigasyon solüsyonu olarak distile su kullanılmıştır. Şekillendirme sırasında taşan debris ve irrigasyon solüsyonu Eppendorf tüplerinde biriktirilmiştir. Kuru debris ağırlığını belirlemek için tüpler etüv içerisinde 68 C° de 5 gün boyunca bekletilmiştir. Eppendorf tüpler işlem öncesi ve sonrasında hassas terazide tartılarak taşan debris miktarı belirlenmiştir. Veriler iki yönlü varyans analizi ile incelendi. Çoklu karşılaştırmalarda Bonferroni düzeltmesi kullanıldı. Analiz sonucunda kullanılan farklı tek eğe sistemlerinin kendi aralarında taşan debris miktarları karşılaştırıldıklarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamış (p=0,726) ve en az taşan debris miktarının One Shape, en fazla taşan debris miktarının da Hyflex EDM eğe sisteminin olduğu görülmüştür. Koronal genişletme varlığının taşan debris miktarı üzerine etkisi de incelenmiş olup koronal genişletme yapılan ve yapılmayan gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmuş (p=0,027) ve koronal genişletme yapılan gruplarda eğe türleri dikkate alınmadığında koronal genişletme yapılmayanlara göre taşan debris miktarının daha az olduğu belirlenmiştir. Kullanılan eğe sistemleri ile koronal genişletme karşılaştırıldığındaysa herhangi bir eğe sisteminin koronal genişletme yapılması veya yapılmaması arasında taşan tebris miktarları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilememiştir (p=0,685). Anahtar Kelimeler: WaveOne Gold, Reciproc Blue, One Shape, Hyflex EDM, koronal genişletme, One Flare, apikal ekstrüzyonDoctoral Thesis Evaluation of the Effect of Using Preoperative Ibuprofen Versus Low-Level Laser Therapy on Inferior Alveolar Nerve Block in Mandibular Molars With Acute Apical Periodontitis(2023) Shoshaa, Nasser M.k. Shoshaa Nasser M.k.; Özlek, EsinSHOSHAA Nasser. Preoperatif İbuprofen Kullanımının ve Düşük Seviye Lazer Tedavisinin, Akut Apikal Periodontitisli Mandibular Molar Dişlerde İnferior Alveolar Sinir Blok Anestezisine Etkisinin Değerlendirilmesi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diş Hekimliği Fakültesi, Endodonti Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Van 2023. Lokal anestezi, kök kanal tedavisi sırasında ağrı yönetiminde en popüler tekniktir. Ancak bazı durumlarda tedavi öncesi antiinflamatuar sistemik ilaçlar ve lazerler gibi ek yöntemler kullanılabilir. Bu tez çalışmasında, akut apikal periodontitisli alt azı dişlerinde ibuprofen ve düşük seviyeli lazer tedavisinin IASB'nin başarı oranı üzerindeki etkilerini bilmek ve değerlendirmek için yaşları 18-50 arasında değişen 76 hasta üzerinde gerçekleştirildi. Bu çalışma prospektif, randomize, kontrollü ve in-vivo idi. Tüm hastalar aynı operatör tarafından tedavi edildi. Hastalar rastgele dört gruba ayrıldı (İbuprofen 600mg, düşük seviyeli lazer, plasebo ve kontrol). Gruplara göre preoperatif ağrı ortanca değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,924). İbuprofen 600 mg grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı farklık göstermektedir. Plasebo grubu ile düşük seviyeli lazer tedavisi grubu arasında anlamlı bir fark vardır. Low-level laser therapy grubu Placebo ve Kontrol grubu ile farklılık göstermektedir. kontrol grubu ile plasebo grubu arasında anlamlı bir fark yoktur. Plasebo grubu ile İbuprofen 600mg grubu arasında anlamlı bir fark yoktur. Düşük seviyeli lazer tedavisi grubu ile ibuprofen 600mg grubu arasında anlamlı bir fark yoktur. Sonuç olarak, LLLT, IANB anestezisinin başarısını artırmak için en etkili teknikti,ardından 600 mg ibuprofen ve sonra plasebo grubu, kontrol grubu en az etkili yöntemdir. Anahtar kelimeler: Akut apikal periodontitis, İbuprofen, Düşük seviyeli lazer, İnferior alveoler sinir bloğu.dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of the Efficiency of Removing Root Canal Filling Material of Different Rotary File Systems by Micro Computed Tomography(2020) Gündüz, Hüseyin; Özlek, EsinBu tez çalışmasının amacı; dört ayrı NiTi döner eğe sisteminin tekrarlayan kök kanal tedavisi etkinliklerini mikro bilgisayarlı tomografi ile incelemek ve tekrarlayan kök kanal tedavisi sırasında kök kanal dolgusunun uzaklaştırılması için geçen süreleri karşılaştırmaktır. Çalışmada 40 adet insan mandibular premolar dişi kullanılmış ve kök boyları 15 mm olacak şekilde standardize edilmiştir. Örnekler ProTaper Universal döner eğe sistemiyle F2'ye kadar şekillendirilmiş, tek kon yöntemiyle MTA Fillapex kök kanal patı ile doldurulmuştur. Kök kanalları geçici dolgu maddesi ile kapatılmış, 1 ay boyunca 37ºC ve %100 nemli ortamda bekletilmiştir. Kök kanal dolgularının tekrarlayan kök kanal tedavisi öncesi hacmini değerlendirilmek için mikro BT ile taranmıştır. Örnekler kök kanal dolgusunun uzaklaştırması için kullanılacak eğe sistemine göre olarak rastgele 4 gruba ayrılmıştır (n=10): Protaper Universal Retreatment NiTi sistemi, ProTaper NEXT NiTi sistemi, EdgeFile XR NiTi sistemi ve EdgeFile® X3 NiTi sistemi. Kök kanallarında kalan artık dolgu miktarının değerlendirilmesi amacıyla tüm örnekler ikinci kez mikro BT cihazı ile taranmıştır. Elde edilen görüntülerden μCT Evaluation Program kullanılarak kök kanallarından uzaklaştırılan dolgu yüzdeleri hesaplanmıştır. Ayrıca kök kanal dolgusunun uzaklaştırılması sırasında apekse ulaşmak için geçen süre ve tüm dolgunun sökümü için geçen süre kaydedilmiştir. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde normal dağılıma uygunluk Shapiro Wilk testi ve gruplar arası karşılaştırmada Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. İstatistiksel analiz sonucunda; uzaklaştırılan kök kanal dolgu yüzdesi değerlerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Ancak EdgeFile® X3 grubunda uzaklaştırılan kök kanal dolgu yüzdesi daha az olarak tespit dilmiştir. Gruplara göre apekse ulaşmak için ve tüm dolgunun sökümü için geçen süre EdgeFile® X3 sisteminde, diğer sistemlerinden daha yüksek elde edilmiştir. Bu çalışma sonucunda kullanılan NiTi eğe sistemlerinin hiçbirinin kök kanal dolgusunu tamamen uzaklaştıramadığı, EdgeFile XR sisteminin kök kanal dolgusu uzaklaştırma etkili olduğu ve EdgeFile® X3 sisteminin kök kanal dolgusu uzaklaştırma etkinliğinin diğer eğe sistemlerinden daha az olduğu tespit edilmiştir.Other Farklı Braket Sistemleri ile Yapılan Ortodontik Tedavininçürük Lezyonu Oluşumu Üzerine Etkisi: Kesitsel Çalışma(2021) Özlek, Esin; Ciğerim, Saadet ÇınarsoyAmaç: Bu çalışmanın amacı, kapaklı ve standart braket sis temleri ile ortodontik tedavi gören hastalarda çürük lezyonu oluşumugözlenen diş sıklığının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Ça lışmaya Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Orto donti Anabilim Dalı Kliniği’nde tedavi gören ve takibi yapılan yaşları 12-30 yaş arasında değişen, herhangi bir sistemik hastalığı olmayantoplam 300 hasta dâhil edilmiştir. Kapaklı ve standart braket sistemleriile tedavi olan hastaların, tedavi başında ve sonunda alınan panoramikröntgenleri ile ağız içi fotoğrafları değerlendirilerek, tedavi sürecindeçürük lezyonu oluşumu gözlenen dişler tespit edilmiştir. Verilerin nor mal dağılıma uygunlukları Shapiro-Wilk testi ile değerlendirilmiştir.Normal dağılım gösteren değişkenlerin 2 grup arası karşılaştırmala rında bağımsız gruplar t-testi kullanılmıştır. Niteliksel verilerin karşı laştırılmasında ise Pearson ki-kare testi ve Fisher’s exact testkullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık p<0,05 olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Katılımcıların %68,7’si kadın, %31,3’ü erkek olup, bunların%20’si kapaklı %80’i ise standart braket sistemi ile tedavi edilmişler dir. Kapaklı ve standart braket sistemiyle tedavi olan hastalarda çürükoluşumu gözlenen diş sayısındaki değişim istatistiksel olarak anlamlı değildi. 18-30 yaş grubundaki değişim oranının 12-17 yaş grubundanyüksek olduğu belirlendi. Hastaların %23’ünde çürük oluşumu gözle nen diş sayısında artış görüldü. Cinsiyet, braket sistemi ve tedavi süre sine göre çürük oluşumu gözlenen diş sayısındaki değişim arasındaistatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Sonuç:Sabit ortodontik tedavi gören hastalarda yaş ilerledikçe çürük oluşumugözlenen diş sayısının arttığı ancak cinsiyet, braket sistemi ve tedavisüresinin çürük oluşumu gözlenen diş sayısını etkilemediği belirlendi.Article Farklı Taperlı Koronal Genişletme Enstrümanlarının Rotasyonel Veresiprokal Tek Eğe Sistemlerindeki Dentin Çatlağı Oluşumunaetkisinin İncelenmesi: İn Vitro Çalışma(2022) Evrendilek, Furkan; Kadı, Gizem; Özlek, EsinAmaç: Bu çalışmanın amacı, farklı taperlı koronal genişletme \renstrümanlarının rotasyonel ve resiprokal tek eğe sistemleri ile \rkullanımının dentin çatlağı üzerine etkisini değerlendirmektir. Gereç ve \rYöntemler: Çalışmada 128 adet tek köklü mandibular premolar diş koronal genişletme için kullanılacak enstrümanlara göre 4 ana gruba (n=32) \rayrılmıştır: Grup 1, One Flare; Grup 2, Endoflare; Grup 3, Gates Glidden \rdrills; Grup 4, Kontrol Grup. Daha sonra örnekler kök kanal \rşekillendirilmesinde kullanılacak tek eğe sistemlerine göre 4 alt gruba \r(n=8) ayrılmıştır: Alt Grup A, HyFlex EDM; Alt Grup B, Reciproc Blue; \rAlt Grup C, One Shape; Alt Grup D, WaveOne Gold. Tüm örneklerden \rkök ucundan 3, 6 ve 9 mm uzaklıklarda kesitler alınmıştır. Kesitler, mikro \rçatlakların varlığını belirlemek için bir stereo-mikroskop altında 2,5X ve \r5X’de incelenmiştir. Veriler ki-kare testi kullanılarak analiz edilmiştir \r(p=0,05). Bulgular: Tek eğe sistemlerinin farklı koronal flaring eğeler ile \rkullanmasıyla oluşan dentin çatlaklarının dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Tek eğe sistemlerine göre \rdentin çatlaklarının dağılımları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir \rfark bulunmamıştır (p>0,05). Bununla birlikte, koronal genişletme \reğelerine göre dentin çatlaklarının dağılımları arasında istatistiksel olarak \ranlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Sonuç: Tek eğe sistemlerinin koronal \rflaring estrümanları ile beraber kullanımının dentin çatlaklarının gözlemlenmesini azaltmıştır. One Flare eğeler, diğer koronal genişletme \renstrümanlarına göre daha az dentin çatlağına neden olmuştur.Article Farklı Yıkama Sistemlerinin, Kanal Dolgu Materyalinin Kök Kanalına Bağlanma Dayanımı Üzerine Olan Etkisinin İn-vitro Olarak İncelenmesi(2016) Özlek, Esin; Eroğlu, Mert GökayAmaç: Çalışmamızın amacı dişlerin şekillendirilmesi ve genişletmesi sırasında farklı yıkama sistemlerinin (EndoVac (Discus Dental, Culver City, CA, ABD), EndoActivator (Dentsply, Tulsa, OK) ve Endo-Eze (Ultradent Product, South Jordan, UT, USA) yıkama ucunun) kullanılmasının, kanal patının bağlanma dayanımını artırıp artırmadığını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda standartlara uygun olarak seçilmiş 45 diş kullanılmıştır. Kanallar ProTaper Next nikel titanyum (Ni-Ti) kanal aletleri (Dentsply Maillefer, Balaigues, İsviçre) kullanılarak crown-down tekniği ile şekillendirilmiştir. Dişlerin irrigasyonu şekillendirme ve genişletme sırasında 1 ml %5.25 NaOCI kullanılarak EndoEze yıkama ucuyla yapılmış olup son irrigasyon işleminde gruplara ayrılmıştır. Gruplarda sırayla EndoVac, EndoActıvator ve EndoEze yıkama ucu kullanılarak %5.25 NaOCI ve %17'lik EDTA ile irrigasyon yapılmıştır. Daha sonra kanallar AH Plus jet kanal patı ve Protaper Next güta-perka kullanılarak tek kon tekniğine uygun olarak doldurulmuştur. 1 mm horizontal kesitler elde edilen örnekler, Shimadzu Universal Test Cihazına (Shimadzu Corporation, Kyoto, Japan) bağlanmıştır. Push-out kuvveti, kanal dolgusunun dentine bağlantısında başarısızlık oluşana kadar uygulanmış ve elde edilen değerler Newton olarak kaydedilmiştir. Çalışmada elde edilen push-out bağlanma dayanım değerleri normal dağılım gösterdiği için aralarındaki farklılığın tespiti için tek yönlü varyans analizi ANOVA testi, gruplar arası farkın tespiti için Tukey's Post Hoc testi (p=0.05) kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan istatiksel analiz sonucu EndoVac cihazının kullanıldığı grubun daha yüksek bağlanma dayanımı gösterdiği belirlenmiştir. Sonuç: EndoVac yıkama sistemi kök kanal dolgu materyalinin dentin bağlantısı açısından diğer sistemlere göre üstün bulunmuşturArticle Kitosan ve Edta Solüsyonlarının Sonik ve Ultrasonik Sistemler ile Aktive Edilmesinin Dentin Mikrosertliğine Olan Etkisi(2020) Kadi, Gizem; Gündüz, Hüseyin; Akkol, Elif; Özlek, EsinAmaç: Bu in vitro çalışmanın amacı; EDTA ve kitosanın farklı irrigasyon aktivasyon yöntemleri ile aktivasyonunun kök kanal dentin mikrosertliği üzerindeki etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Toplam 60 adet tek köklü çekilmiş mandibular premolar diş prepare edildi ve final irrigasyon esas alınarak rastgele iki gruba (n = 30) ayrıldı: Grup 1, %0,2 kitosan; Grup 2, %17 EDTA. Daha sonra, her iki grubun örnekleri, irrigasyon aktivasyon sistemine göre rastgele üç alt gruba (n=10) ayrıldı; Alt Grup A (Sonik), Alt Grup B (Ultrasonik) ve Alt Grup C (Geleneksel irrigasyon, kontrol grubu). Örnekler (n=60) rezin bloklarına gömüldü ve apeksten 2,5 ve 8 mm seviyelerinde yatay olarak 1 mm kalınlıkta kesitler alındı. Tüm örneklerin dentin mikro sertliğini belirlemek için Vicker mikro sertlik test cihazı kullanıldı. Veriler, bağımsız değişkenlerin (final irrigasyonu, final irrigasyon aktivasyon tekniği ve kök kanal üçlüsü) mikrosertlik üzerindeki etkilerini tespit etmek için üç yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Tukey posthoc testleri kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Üç yönlü ANOVA, kitosanın EDTA’dan anlamlı derecede düşük mikrosertlik değerine neden olduğunu göstermiştir (p<0,001). Ayrıca, final irrigasyon kullanımından bağımsız olarak, hem ultrasonik (PUI) hem de sonik (EA), geleneksel irrigasyondan önemli ölçüde daha düşük mikro sertliğe sahipti (p<0,001). Sonuç: Kitosan ile EDTA karşılaştırıldığında (1), sonik (EA) ve ultrasonik (PUI) final irrigasyon aktivasyon yöntemleri geleneksel iğne irrigasyon (CIS) yöntemiyle karşılaştırıldığında (2) kökün apikal ve orta bölgeleri koronal bölgeleri ile karşılaştırıldığında (3), daha düşük mikro sertlik değerleri göstermiştir.Article Kök Gelişimi\rtamamlanmamış Üst\rkeser Dişin Biodentine\rile Apeksifikasyonu:\rolgu Sunumu(2022) Gündüz, Hüseyin; Özlek, EsinBu olgu sunumunun amacı, açık apeksli üst santral dişe Biodentine ile uygulanan apeksifikasyon tedavisinin sonuçlarını\rbildirmektir. Üst ön bölgesinde travma hikayesi olan 9 yaşındaki hasta ağrı şikayetiyle başvurmuştur. Radyolojik incelemede\rsol üst santral dişin kök gelişiminin tamamlanmadığı ve ilgili\rbölgede radyolüsent alan olduğu tespit edilmiştir. Apikal tıkaç\roluşmadığından dolayı Biodentine ile apeksifikasyon tedavisi\ryapılmasına karar verilmiştir. Kök kanal tedavisine başlanmış\rve kök kanallarına kalsiyum hidroksit yerleştirilmiştir. 14 gün\rsonra, üretici firma talimatları doğrultusunda Biodentine, kök\rkanalına yerleştirilmiş ve apikalde 5 mm’lik bir tıkaç oluşturulmuştur. Biodentine sertleştikten sonra, kanalın koronal kısmı\rdevamlı ısı ile vertikal kompaksiyon tekniği doldurulmuştur.\rDiş A2 kompozitle (Solare X, Tokyo, Japonya) restore edilmiştir. 3, 6 ve 12 aylık takiplerinde klinik semptomların kaybolduğu ve periapikal lezyonda radyografik olarak iyileşme olduğu\rtespit edilmiştir. Biodentine sahip olduğu üstün fiziksel ve biyolojik özellikler sayesinde kök gelişimi tamamlanmamış dişlerin apeksifikasyonunda başarılı sonuçlar göstermiştir.Article Retreatment Sırasında Tek Eğe Sistemlerinin Apikal Debris Ekstrüzyonuna Etkisi: Bir İn Vitro Çalışma(2023) Özlek, Esin; Evrendilek, Furkan; Şahin, Pelinsu; Gündüz, HüseyinAmaç: Bu çalışmanın amacı, tekrarlayan endodontik tedavi sırasında farklı tek eğe sistemlerinin kullanımının apikalden taşan debris miktarlarını karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Otuz altı adet mandibular premolar diş ProTaper Universal eğeler ile F3’e kadar genişletildi. Her eğe değişiminde kök kanalları 2 mL %5,25 NaOCl solüsyonu ile irrige edildi. Kök kanal preparasyonu sonrası 5 mL %17 EDTA ardından 5 mL %5,25 NaOCl ve 5 mL salin ile son irrigasyon yapıldı. Kök kanalları “paper point” ile kurutuldu ve gütaperka ve AH Plus kanal patı ile dolduruldu. Dişler 37 °C’de ve %100 nemli ortamda 1 hafta süreyle saklandı. Daha sonra dişler kullanılan tek eğe sistemine göre rastgele 3 gruba (n=12) ayrıldı: HyFlex EDM, Reciproc Blue ve One Curve. Tekrarlayan endodontik tedavi sırasında apikalden taşan debrisler, önceden ağırlıkları belirlenen Eppendorf tüplerinde toplandı. Her grup için apikalden taşan debris miktarını hesaplamak için Eppendorf tüplerinin başlangıç ağırlığı son ağırlığından çıkarıldı. Veriler, tek yönlü varyans analizi ve “post hoc” Tukey testleri (p=0,05) kullanılarak istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Reciproc Blue, HyFlex EDM ve One Curve ile karşılaştırıldığında önemli ölçüde (p<0,05) daha fazla debris taşmasına neden oldu. HyFlex EDM ve One Curve eğeleri karşılaştırıldığında, One Curve, HyFlex EDM’ye göre daha fazla debris ekstrüzyonu gösterdi ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Sonuç: Bu in vitro çalışmanın sınırlamaları dâhilinde, tüm enstrümantasyon teknikleri debris ekstrüzyonuyla sonuçlandı. Eğe sistemlerinin özellikleri, tekrarlayan endodontik tedavi sırasında apikalden taşan debris miktarı üzerinde etkili olabilir.