Browsing by Author "Öztürk, Öznur"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
dentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of Pulp Tissue Dissolving Efficiency of Sodium and Calcium Hypochlorite Solutions Activated by Different Methods(2022) Öztürk, Öznur; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, sodyum ve kalsiyum hipoklorit solüsyonlarının, geleneksel iğne irigasyonu ve iki farklı irrigan aktivasyon yöntemiyle kullanıldıklarında pulpa dokusunu çözme kapasitelerinin karşılaştırılmasıdır. Çalışmada 108 sığır kesici dişine standart dentin kaviteleri açıldı. İrrigasyon solüsyonları ve aktivasyon işlemlerine göre, her birinde 12'şer örnek olacak şekilde dişler rastgele 9 gruba ayrıldı: 1, 2 ve 3. gruplarda NaOCL solusyonu sırasıyla geleneksel iğne, pasif ultrasonik (PUI) ve lazer aktive irrigasyon (LAI) ile birlikte uygulandı. 4, 5 ve 6. gruplarda sırasıyla aynı irrigasyon teknikleri Ca(OCl)2 kullanılarak yapıldı. 7, 8 ve 9. gruplarda ise aynı sıra ve tekniklerle distile su kullanıldı ve bu gruplar kontrol olarak işlev gördü. Ağırlıkları işlem öncesi tartılmış olan pulpa dokusu örnekleri, dentin kavitelerine yerleştirilerek yukarıdaki irrigasyon işlemleri yapıldı. Uygulama sonrası çıkarılan pulpa doku örnekleri kurutuldu ve tekrar tartıldı. Son ağırlıklar ilk ağırlıklardan çıkarılarak her bir örneğin işlem sonrasındaki ağırlık kaybı hesaplandı. İstatistiksel değerlendirmeler için İki Faktörlü (Faktöriyel) Varyans Analizi ve Duncan çoklu karşılaştırma testleri kullanıldı. Bulgular, NaOCI ve Ca(OCI)2 solüsyonlarının doku çözme etkinlikleri arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Her iki solusyon distile suya göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha etkili bulundu. Aktivasyon uygulanan gruplar (LAI ve PUI ), geleneksel iğne grubundan anlamlı düzeyde daha fazla miktarda pulpa doku çözünmesi sağladı. LAI grubunun, PUI grubuna göre anlamlı düzeyde daha etkili olduğu belirlendi. Distile su uygulanan grupların hiç birinde pulpa doku çözünmesi gözlenmedi. Bu çalışmanın sınırlamaları dahilinde, NaOCI ve Ca(OCI)2 solüsyonlarının pulpa dokusunu çözme kapasitelerinin benzer olduğu ve aktivasyon uygulanmasıyla her iki solusyonun da etkinliklerinin arttırılabileceği sonucuna ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Sodyum hipoklorit, Kalsiyum hipoklorit, Lazerle aktive irrigasyon, Pasif ultrasonik irrigasyon, Pulpa doku çözünmesiArticle Gastrik Karsinomalı Hastalar ile Epigastrik Yakınmaları Olan Olgularda Helicobacterpylori Antijenlerine Karşı Antikor Varlığının Saptanmasında Vvestern Blot Yönteminin Değerlendirilmesi(2010) Hamza, Bozkurt; Öztürk, Öznur; Özer, Toka Türkan; Guducuoglu, Huseyin; Berktaş, Mustafa; Bulut, Gülay; İlhan, MahmutHelicobacter pylori VacA (vacuolating cytotoxin A) ve CagA (cytotoxin associated gene A) proteinleri, bakterinin virülans faktörleri arasında yer almaktadır. Özellikle CagA geni taşıyan H.pylori suşlarının gastrik adenokarsinom gelişiminde potansiyel risk faktörü olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmada, mide kanseri tanısı almış hastalarda ve malignansisi olmayan kontrol grubunda çeşitli H.pylori antijenlerine karşı özgül antikorların saptanmasında Western Blot (WB) yönteminin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya, kanserli 99 hasta (94 adenokarsinom, 2 adenoskuamöz hücreli karsinom, 3 non-Hodgkin lenfo-ma) ile kontrol olarak bulantı, kusma, ishal, regürjitasyon ve karın ağrısı gibi epigastrik şikayetleri olan 150 olgu alınmıştır. Hasta (yaş ortalaması: 56.7 ±1.2 yıl; 62'si erkek) ve kontrol (yaş ortalaması: 24.2 ± 1.3 yıl; 64'ü erkek) gruplarındaki tüm olgularda ELISA yöntemiyle H.pylori IgG pozitifliği mevcuttur. H.pylori CagA, VacA, OMP-67 (outer membrane protein), üreaz A, üreaz B, flajellin ve HSP (heat shock protein) antijenlerine karşı antikor varlığı, ticari bir test (RIDA Blot Helicobacter; R-Biopharm GmbH, Almanya) kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmamızda, ilginç olarak hasta ve kontrol bireylerin hiçbirisinde an-ti-VacA pozitifliği saptanmamış; CagA, OMP, üreaz A, üreaz B, flajellin ve HSP'ye özgül antikor pozitiflik oranları hasta grubunda sırasıyla; %78, %54, %37, %60, %53 ve %82; kontrollerde ise sırasıyla %85,%71, %55, %43, %61 ve %75 olarak tespit edilmiştir. Hasta ve kontrol grupları arasında CagA, HSP ve flajellin antikorlarının pozitiflik oranları istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermezken (p> 0.05); anti-OMP67, anti-üreaz A ve anti-üreaz B pozitiflik oranları arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p< 0.01). Sonuç olarak, H.pylori antijenlerine karşı oluşan özgül antikorların saptanması ve ayırt edilmesinde WB temelli bu testin, özellikle vacA antikorlarını saptama açısından üretici firma tarafından bir kez daha değerlendirilmesinin gerekli olduğu kanaatine varılmış ve H.pylori'nm virülansını ve enfeksiyonun prognozunu belirlemede önemi olan faktörlerin aydınlatılmasında daha ileri moleküler ve klinik çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür.specialization-in-medicine.listelement.badge Genotype Distribution and Precore Basal Core Promoter Mutation Analysis of Hbv in Van Region(2010) Öztürk, Öznur; Yaman, GörkemAkut hepatit ve asemptomatik taşıyıcılık, kronik taşıyıcılık, karaciğer sirozu ve hepatosellüler karsinom gibi kronik karaciğer hastalığının değişik formlarına sebep olan Hepatit B virüsü (HBV), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir toplum sağlığı problemi oluşturmaktadır. HBV genotipleri ve mutasyonları da hastalık seyrini ve tedavisini etkilemektedir.Bu çalışmada, Van yöresinde HBV genotiplerini ve prekor/bazal kor promoter mutasyonlarını tespit etmek amaçlanmıştır. Bu amaçla, Mart 2008-Ocak 2009 tarihleri arasında toplanan, hepatit B serolojik belirleyicileri (AXSYM, Abbott) ve HBV DNA'sı (Cobas Taqman, Roche) pozitif 54 hasta serumu çalışmaya dahil edilmiştir. Bu serumlarda DNA izolasyonu (QİAamp DNA Mini Kit, Qiagen) sonrası revers hibridizasyon metodu (INNO-LiPA, İnnogenetics) kullanılarak genotiplendirme ve mutasyon analizi yapılmıştır.Çalışma sonucunda, 54 hastanın tümünde (% 100) genotip D tespit edildi. 54 hastanın 5'i, mutasyon analizi için amplifikasyon sonrasında agaroz jel elektroforezde DNA bandı oluşmadığı için mutasyon analizi çalışmasından çıkarıldı ve çalışma 49 hasta ile yapıldı. Bu hastalarda G1896A prekor mutasyonu ve BKP mutasyonu sırayla % 40.9 ve % 34.7 olarak bulundu. Bu hastaların HBeAg durumları ile tespit edilen mutasyonlar değerlendirildiği zaman, HBeAg negatif hastalarda prekor mutasyonu % 75.0, bazal kor promoter mutasyonu % 57.9 olarak tespit edildi. 49 hastanın % 22.4'ü, HBeAg negatif hastaların ise % 50'si prekor ve BKP mutasyonlarının her ikisine de sahipti.Çalışmada çıkan sonuçlar irdelendiğinde, Akdeniz ve komşu Asya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de Van yöresinde de HBV D genotipi dominantdır. Prekor ve BKP mutasyon analizi sonuçlarına bakıldığında ise, hepatit B hastalarının yaklaşık yarısı prekor mutasyonuna, üçte biri ise BKP mutasyonuna sahipti. Bu mutasyonlar HBeAg salınımını durdurmakta veya önemli ölçüde azaltmaktadır. Ülkemizde HBV'ye ait genotip ve mutasyonlara ait bu epidemiyolojik verilerin, HBV enfeksiyonuna sahip hastaların tanısında, izlenmesinde ve tedavi stratejisinde klinisyenlere yardımcı olacağı kanısına varılmıştır.Article Van Mustafa Cengiz İlköğretim Okulu Öğrencilerinde Bağırsak Parazitlerinin Araştırılması(2010) Berktaş, Mustafa; Parlak, Mehmet; Öztürk, Öznur; Çiçek, Mutalip; Çıkman, Aytekin; Guducuoglu, Huseyin; Yaman, GörkemBağırsak parazitleri ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. İlimizin parazitolojik çalışma verilerine katkı sağlamayı amaçladığımız bu çalışmada, yaşları 7-9 arasında değişen Mustafa Cengiz İlköğretim Okulu 1. ve 2. sınıf öğrencilerinde bağırsak parazitlerinin dağılımı araştırılmıştır. Bu amaçla, 82'si erkek ve 113'ü kız, 195 öğrencinin dışkı incelemesi yapılmıştır. Dışkı örneklerinin mikroskobik incelenmesinde, erkek öğrencilerin 45 (%54,8)'inde kız öğrencilerin 72 (%63,7)'sinde olmak üzere toplam 117 (%60) örnekte bir veya daha fazla parazite rastlanmıştır. Çocuklarda parazit oranları sırasıyla, Giardia intestinalis %36,4, Entamoeba coli %17,9, Blastocystis hominis %14,4, Hymenolepis nana %10,8, Chilomastix mesnili %3,6, Ascaris lumbricoides %2,6, Entamoeba hartmanni %1,5, Trichuris trichiura %1, Iodamoeba bütschlii %0,5, Retortamonas intestinalis %0,5 ve Endolimax nana %0,5 olarak bulunmuştur. Parazit saptanan 117 öğrencinin 71 (%60,7)'sinde tek bir parazite rastlanırken, 46 (%39,3)'ünde birden fazla parazite rastlanmıştır. Sonuç olarak paraziter enfeksiyon hastalıkları bölgemizde halen önemini korumaktadır. Fiziki şartların düzeltilmesi ve kişisel hijyen hakkında eğitimlere önem verilmesiyle paraziter enfeksiyon hastalıklarında azalma olacağı kanaatindeyiz.