Browsing by Author "Öztürk, Gürkan"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Enzimatik Kanalostomi (Glokom Tedavisinde Enzim: Deneysel Tavşan Modeli)(2004) Yazıcıoğlu, Atilla; Demirok, Ahmet; Çinal, Adnan; Uğraş, Serdar; Öztürk, GürkanAmaç: Enzimler oftalmolojide değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Bu çalışmada ise enzimlerle aközün dışa akım yollarının etkilenmesi ve böylece göz içi basıncının düşüşünün sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 5mg pankreatin 0.2 ml çözelti olarak 5 adet tavşanın sağ göz ön kamaralarına topikal anestezi ve sedasyon altında verildi. Enjeksiyonlar 26 gauge lik insülin enjektörleri ile korneadan yapıldı. Sol gözler kontrol grubu olarak alındı. Sol gözlerede aynı yolla ve aynı miktar ringer laktat çözeltisi verildi. Daha sonra tüm tavşanlar hem klinik olarak hemde göz içi basıncı yönünden günlük olarak takip edildi. Göz içi basınçları Perkins aplanasyon tonometresi ile ölçüldü. 2 hafta sonra gözlerden histolojik kesitler alınarak enzim ile kontrol grubu gözler karşılaştırıldı. Bulgular: Enjeksiyon sonrası hem enzim, hemde ringer laktat verilen gözlerde göz içi basıncı arttı. Ancak enzim grubu gözlerde göz içi basıncı artışı hem daha şiddetli (41.5 ınmHg) hemde daha uzunsüreli oldu. Bu ilk günlerdeki göz içi basıncı artışından sonra enzim uygulanan gözlerdeki basınç kontrol grubu gözlerden daha alt seviyelere indi ve bu düşüş 2. haftaya kadar devam etti. Klinik olarak enzim grubu gözlerde ilk birkaç gün devam eden yoğun inflamatuvar reaksiyonlar gelişti ve daha sonra düzeldi. Yapılan histolojik çalışmalarda enzim uygulanan gözler ile kontrol grubu gözler arasında herhangi bir farklılık tespit edilemedi. Sonuç: İntrakameral enzim uygulaması, normal göz içi tansiyonlu tavşalarda, göz içi dokularda çok önemli bir yan etkiye ve histolojik değişikliğe neden olmaksızın göz içi tansiyonunu düşürebilmektedir.Article Fare İn Vitro Merkezi Sinir Sistemi Kültürlerinde Yeni Bir Metot: Etkinlik Araştırması(2010) Erdoğan, Ender; Rağbetli, Murat Çetin; Öztürk, GürkanBu çalışmada; Periferik Sinir Sistemi (PSS) kültürlerinde kullanılmakta olan kollajenle kaplama metodunun Merkezi Sinir Sistemi (MSS) dilimleme doku kültürlerinde kullanılabilirliği ve buna etki eden diğer metodolojik faktörlerin etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Genç Swiss albino tipi farelerden frontal girişimle çıkarılan beyinler derhal yapay beyin omurilik sıvısı (yBOS) içine alındı ve agaroz jel içinde bloklanıp; vibrasyonlu mikrotomda 200 μm kalınlığında alınan horizontal canlı dilimleme kesitler medyum içine alındı. Doku kesitleri 2 grupta incelendi. Grup 1 (kontrol): alınan taze kesitler doğrudan incelenirken, Grup 2: alınan kesitler kollajenle (Tip I) kaplanarak 3 gün boyunca %5 CO2’li etüvde inkübe edildi. Kesitler, viabilite için calcein ve nonviabilite için propidium iodide ile boyanarak, konfokal lazer taramalı mikroskopta incelenerek görüntüleri alınıp değerlendirildi. Normal agarların erime derecelerinin yüksek oluşu canlılığı etkilediğinden; düşük derecelerde eriyebilen agar ile bloklamanın, ayrıca yüksek frekansdüşük hıza ayarlanmış vibrotomda kesitlerin alınmasının daha uygun olduğu görüldü. 3 günlük kültür sonrası incelemelerde viabilite/ nonviabilite oranlarının kontrol preparatları ile karşılaştırıldığında olumlu düzeylerde olduğu belirlendi. MSS dilimleme kültürlerinde kollajenle kaplama metodunun mevcut metotlara etkin, çalışır ve daha kolay bir alternatif olarak uygulanabileceği histolojik ve fizyolojik olarak gösterildi.Master Thesis Investigation of Functional Relationship Between the Primary Sensory Neurons and Satellite Cells(2009) Yılmaz, Ayşe; Öztürk, GürkanArka kök ganglionlarında bulunan satellit hücreleri sinir sistemi hakkında en az bilgiye sahip olunan glial hücre tipidir. Son yıllarda artan sayılarına rağmen satellit hücre fizyolojisini ayrıntıları ile ortaya koyan çalışmalar hala sınırlıdır. Bu tez çalışmasında primer duyu nöronları ve bunları saran satellit hücreleri arasındaki fonksiyonel ilişkinin, özellikle satellit hücrelerinin nöronlar için koruyucu rol oynama ihtimali açısından araştırılması amaçlandı. Bunun için genç yetişkin farelerden arka kök ganglionları çıkartıldı ve enzimatik ve mekanik ayrıştırma ile primer duyu nöron kültürleri yapıldı. Bu kültürlerde çoğunluğu nöronlar üzerine tutunmuş şekilde bulunan satellit hücreleri de bulunuyordu. Satellit hücreleri ile nöronlar arasındaki ilişkileri irdelemek amacıyla floresan dekstran, oluklu bağlantıları geçebilen Lusifer sarısı, endositoz aktivitesini gösteren FM-5.95 ve Ca++ seviye değişikliklerini ortaya koyan Ca-green boyaları ile deneyler yapıldı. Nöronların uzayan akson uzantıları laser mikrodiseksiyon mikroskobu ile kesilerek floresan dekstran ve Lusifer sarısının nöronları boyaması sağlandı; bitişik bulunan satellit hücrelerine boyanın geçişi incelendi. Hücrelerdeki oluklu bağlantı varlığı immünositokimya yöntemiyle araştırıldı. Farklı işaretçi boyalar aynı anda kullanılarak nöron hasarı sırasında nöron ve satelit hücrelerinde meydana gelen Ca++ seviye değişiklikleri, endositoz aktivitesi ve buna bağlı hücre dışındaki floresan boyalarla boyanma özellikleri bir arada görüntülendi. Sonuç olarak bu tez çalışması, primer duyu nöronlarını saran satellit hücrelerinin aksotomi hasarı ardından yoğun bir endositoz yaptığını ve muhtemelen bu yolla mikro çevrede zararlı kimyasalların birikmesine engel olduğunu, Ca++ seviyesinin her iki hücre tipinde paralel değişiklikler gösterdiğini ve bunun muhtemelen nöronu aşırı Ca++'dan koruduğunu, nöron ve satellit hücreleri arasında bir çeşit haberleşmenin olduğunu ve iki tip hücre arasında oluklu bağlantı ve buna bağlı madde geçişi ve haberleşmenin olmadığını göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Primer duyu nöronu, satellit hücresi, oluklu bağlantı, endositoz, kalsiyum.Master Thesis Investigation of Roles of Transcription Factors Elk-1 and Pea-3 Proteins in Axonal Regeneration Anada Degeneration(2009) Ayşit, Neşe; Öztürk, GürkanTranskripsiyon faktörleri gen aktivitelerini düzenleyerek hücrelerin başkalaşımından olağan ve olağanüstü durumlarda protein sentezlenmesine, bölünmesinden ölümüne kadar pek çok süreci yönlendiren proteinlerdir. ETS ailesi transkripsyon faktörleri bunların arasında önemli bir yer işgal eder. Bu aile üyelerinin sinir hücrelerindeki işlevleri çok sayıda çalışmaya konu olmuş, ancak bunlar tam olarak anlaşılamamakla birlikte birbirine zıt bulgular rapor edilmiştir. Nöron hasarı, yerine yenisi konulamayan bu hücrelerin ölümü ve buna bağlı olarak geri dönüşümsüz sinir fonksiyon kayıplarına neden olmaktadır. Bu tez çalışmasının amacı ETS transkripsiyon faktör aile üyelerinin nörodejeneratif ve nörorejeneratif süreçlerdeki rollerine ışık tutabilmektir.Bunun için fare primer duyu nöron kültürleri model olarak kullanılmış, nöronların kültürde akson uzatmaları nörorejeneratif bir süreç olarak, uzayan aksonların bir laser ışını ile kesilmesi sonucu ya da kendiliğinden gerçekleşen hücre ölümleri ise nörodejeneratif bir süreç olarak esas alınmıştır. Ölen ve hayatta kalan nöronlar özel boyalarla belirlenmiş, bu hücrelerde kendiliğinden ya da akson hasarı sonrası meydana gelen transkripsiyon faktör seviye değişiklikleri immünohistokimya yöntemleriyle analiz edilmiştir.Yapılan deneylerde ETS ailesi üyelerinden Elk-1 ve homoloğu olan SAP-1'in akson hasarı sonrası dakikalar içinde anlamlı derecede arttığı, Elk-1 seviyesinin yirmidört saat sonra hayatta kalan hücrelerde ölenlere göre anlamlı derecede daha yüksek olduğu bulunmuştur. Transkripsyon faktörlerinin aktif hale gelmesinde önemli role sahip olan SRF'nin seviyesi akson kesisi sonrası birkaç dakika içinde anlamlı derecede azalmış, fosforlanmış Elk-1 seviyesi ise otuzuncu dakikada anlamlı bir yükselme göstermiştir. Nöronlar için önemli rolleri gösterilmiş olan Pea-3 transkripsyon faktörünün seviyesinde herhangi bir anlamlı değişiklik belirlenmemiştir. Nöronların akson uzatması ile transkripsyon faktörlerinin seviyeleri arasında herhangi bir ilişki tesbit edilememiştir. Sonuç olarak ETS transkripsyon aile üyelerinden Elk-1'in akson hasarı sonucu seviyesinin arttığı ve aynı zamanda fosforlanmasının da tetiklendiği, bu faktörün hücre içinde artan seviyesinin nöronun hayatta kalması ile ilişkili olduğu ancak ETS transkripsyon faktörlerinin akson rejenerasyonu ile yakın bir ilişkisinin olmadığı gösterilmiştir.Master Thesis Isolation and Culture of Adult Mouse Medial Vestibular Nucleus Neurons(2008) Altuntaş, Serap; Öztürk, Gürkan; Him, AydınMerkezi sinir sistemi nöronlarının özelliklerinin incelenmesi için izole hücre kültürlerinin kullanımı sundukları avantajlardan dolayı son yıllarda giderek artmaktadır. Bu proje ile vestibüler sistem patolojilerinin ileri yaşlarda daha çok görülmelerinden dolayı özellikle erişkin farelerden medial vestibüler çekirdek nöronlarının izole hücre kültürlerinin hazırlanması ve bu kültürlerde vestibüler nöronların morfolojik özelliklerinin tanımlanması amaçlandı. Vestibüler çekirdek nöronlarının izole hücre kültürleri daha önce yapılmamış olup bu proje kapsamında ilk olarak gerçekleştirildi. Vestibüler nöronlar kültürde rejenerasyon göstererek nöritler uzattılar ve in vivo özelliklerine benzer morfolojilerini kazanıp fötal dana serumu ilave edilmiş kültürlerde dört güne kadar canlılıklarını sürdürdüler. Geliştirilen bu metod sayesinde vestibüler sistem ile ilgili fizyolojik, toksikolojik, farmakolojik ve patofizyolojik çalışmalar yapılabilir, nöron ölümleri ve akson dejenerasyonu mekanizmaları incelenebilir, dejenerasyon hızı ve miktarını azaltabilecek, rejenerasyonu destekleyebilecek kimyasal ajanlar test edilebilir.Doctoral Thesis Searching of Conditioning Lesion Effect and Its Mechanism in Nerve Regeneration(2009) Oğuz, Elif Kaval; Öztürk, GürkanPeriferik bir sinir bir kez hasarlandıktan sonra, aynı sinirin ikinci kez hasarlanmasıyla akson rejenerasyonunda bir artış meydana gelir. Bu artışa sebep olan öncü hasar `şartlandırma hasarı' adını alır. Rejenerasyon kapasitesini arttırdığı bilinen bu etkinin oluşmasında sitokin ailesi üyesi olan lösemi inhibe edici faktörün (LIF) de rol oynadığı bilinmektedir. Sağlam sinir hücrelerinde henüz tespit edilememiş olan LIF mRNA'sının gen ifadesi, aksotomiyi takiben hasar bölgesindeki nöron dışı hücrelerde artar ve arka kök ganglion hücrelerine 24 saat içinde retrograd olarak taşınır. Bu güne kadar yapılan çalışmalarda bu etkinin araştırılması için etkin bir in vitro model geliştirilememiştir. Bu çalışma, nöronların tamamen in vitro ortamda şartlanmasını sağlayacak bir model geliştirerek fare arka kök ganglion hücrelerinde şartlandırma hasarı etkisiyle LIF'in ilişkisi araştırılmıştır.Bu çalışmada fare arka kök ganglionları ayrıştırılarak hücre kültürleri yapıldı ve bu hücrelerin in vitro ortamda şartlanmaları sağlandı. Bu yöntemin etkinliği bir seri deneyle test edildi. Ayrıca şartlanma hasarı etkisiyle akson uzamasının değişmesi, kontrol grubu nöronlarla in vitro şartlanan nöronların akson rejenerasyon hızları ölçülerek araştırıldı. Şartlandırma hasarı etkisiyle LIF'in ilişkisi ise siyatik sinir kesisi ve faktör uygulaması sonrası fare arka kök ganglion kesitlerinde ve primer duyu nöron kültürlerinde LIF ve LIF reseptör immunohistokimyası yapılarak araştırıldı.Çalışmanın sonucunda; in vitro olarak şartlanan nöronların kontrol kültürlerindekine göre çok daha hızlı bir akson rejenerasyonu gösterdiği ve geliştirilen in vitro şartlanma modelinin şartlandırma hasarı etkisinin aydınlatılmasında oldukça etkin bir teknik olduğu gösterildi. Bu çalışma literatürde ilk defa olarak arka kök ganglion nöronlarında periferik sinir hasarına bağlı artmış bir LIF ve LIF reseptör üretimini göstermiştir.specialization-in-medicine.listelement.badge Survival of Mouse Spinal Motoneurons in Vitro(2010) Bektaş, Serap; Öztürk, GürkanSinir hücrelerini in vitro yaşatmak oldukça güçtür ve motor nöron hücresi için bu daha da güçtür. Literatüre bakıldığında kültürdeki motor nöronlar için 24 saat yaşam bildirilmiştir. Bu çalışmada, motor sinir hücrelerini daha iyi tanımlamak ve uzun süreli çalışmalar yapmak üzere kültürdeki motor nöron ömrünü uzatmayı amaçladık. Yetişkin fare spinal kordundan ayrıştırılan motor nöronların serum, faktör ve doku ekstraktı olmadan kültürünü yaptık. İnkübasyondan önce kültürdeki motor nöronları 3 gün boyunca + 4 °C soğukta beklettik ki bu literatürde olmayan yeni bir metodtur. Bunun ardından 37 °C'de bir inkübatöre alındıktan sonra ortalama 6-7 gün daha yaşadılar. Geliştirdikleri uzantıları ve hücrelerin kimliklerini immünositokimya ile tanımlamak için kolin asetil transferaz, periferin, p75, kalsitonin gen ilişkili peptid spesifik marker'leri kullandık. Soğukta bekletme sırasında yeni bir protein sentezi mi oluyor sorusuna bir cevap vermek için transkripsiyon (DRB) ve translasyon inhibitörleri (ANI) ile deneyler yaptık. Sonuçlar hücreleri soğukta uyutma sırasında hayatta kalmayı destekleyecek bazı yeni proteinlerin sentezlendiğini düşündürdü. Ayrıca kültürdeki motor nöronların hayatiyetlerine olan etkilerini değerlendirmek için kültür vasatına değişik faktörler (FGF-2, LIF, EGF, NGF, BDNF) ve normalden daha fazla L-glutamin (% 25 fazla) ekledik. FGF-2 ve fazladan glutamin takviyesi hücrelerin canlılık oranını ve kültürdeki yaşam süresini anlamlı derecede arttırdı. LIF'in benzer ancak daha zayıf pozitif bir etkisi gözlenirken, diğer faktörlerin olumsuz etkiye sahip oldukları gözlendi. Sonuç olarak geliştirdiğimiz bu yeni kültür metodunda, fare spinal ön yarısından elde ettiğimiz motor nöronları ortalama 10 gün yaşatmayı başardık.Anahtar Kelimeler: Spinal motor nöron, kültür, erişkin, soğuk, yaşamDoctoral Thesis The Effect of Mechanical Injury on Axonal Transport and Axonal Injury Signalling Mechanisms(2011) Yenidünya, Elçin; Öztürk, GürkanNöronların bütünlüklerini koruyabilmeleri ve normal işlevlerini yerine getirebilmeleri için gövdeden akson ve dendritlere doğru (anterograd) ve ters yönde (retrograd) sürekli bir madde taşıması gerçekleşmektedir. Nörodejeneratif hastalıklarda ve travmalar sonucunda aksonal taşıma bozulur ve bunun sonucunda aksonlar üzerinde taşınan parçaların sayısı ve taşınma hızları değişir. Akson hasarı sonucu negatif ve pozitif hasar sinyal mekanizmaları oluşmakta ve hücre gövdesine bu sinyaller taşınarak nukleus haberdar edilmektedir.Bu çalışmada, bir nöron kültürü modelinde laser ışınıyla yapılan bir akson kesisi ardından, aksonal taşımanın nasıl etkilendiği ve hasarla ilgili sinyal mekanizmalarının niteliği araştırıldı. Bunun için yetişkin fare arka kök gangliyonları ayrıştırılarak primer duyu nöron kültürü yapıldı ve in vitro ortamda bu hücrelerin aksonlarında taşınan parçaların sayısı ve hızları belirlendi. Aksonlar, laser ışığı ile hassas bir şekilde gövdeden yaklaşık 200 µm uzaklıktan kesildi ve 12 dakika süresince, gövdeden 50 µm uzaklıktaki bir noktada gerçekleşen aksonal taşıma analizleri yapıldı. Aksotomi sonrası dallanan ve dallanmayan aksonlarla ve komşu aksonlarda taşınan parçaların sayıları ve hızları tespit edildi. Diğer taraftan, aksonal taşımada rol oynayan dynein ve kinesin motor proteinleri, aksonal taşıma belirteci APP, aksonal protein tau ve hasar sinyal kompleksi oluşturan ? ve ß importinin hasar öncesi ve sonrası miktarları immünohistokimyasal olarak işaretlendi. Akson hasarı ile DR6 ve kaspaz 6 arasında bir ilişki olup olmadığı analiz edildi. Aksotomi ile nöronlarda meydana gelen hasar sinyali olarak işlev görebilecek depolarizasyon özel bir boya ile görüntülendi. Akson hasarıyla uyarılan yeni protein sentezinin aksonal taşımaya etkisi, transkripsiyon ve translasyon seviyelerinde inhibe edilerek araştırıldı.Çalışmanın sonucunda, in vitro ortamda uzayan aksonlara uygulanan aksotomiden sonra, hasar öncesine göre, retrograd olarak taşınan parçaların sayısının ve hızlarının azaldığı, diğer taraftan anterograd olarak taşınan parçaların sayısının değişmediği ancak; hızlarının azaldığı belirlenirken, komşu dal ve aksonlarda buna paralel değişikliklere rastlanmadı. Hasar sinyalinin iletilmesinde aksotomiye bağlı depolarizasyon dalgasının rol oynayabileceği ve transkripsyon seviyesinde bir düzenlemenin olabileceği tesbit edilirken; importinler, APP, tau, DR6 ve kaspaz 6 gibi bazı faktörlerle ilgili literatürde rapor edilmemiş yeni bulgulara ulaşıldı. Sonuç olarak; bu çalışma, yetişkin nöronunda mekanik hasarın aksonal taşımayı nasıl etkilediği ve hasarla ilgili sinyal mekanizmasında nelerin rol oynayabileceğine ilişkin yeni ve önemli veriler elde edilmiştir.Anahtar kelimeler: Arka kök gangliyonu, Aksonal taşıma, Hasar Sinyalleri, APP, Dynein, Kinesin, ? importin, ß importinMaster Thesis The Effects of Extra-Cellular Matrix Proteins on Neurite Extension in Cultured Neurons(2013) Üren, Yavuz; Him, Aydın; Öztürk, GürkanÜren Y, Hücre Dışı Matriks Proteinlerinin Kültürlerdeki Nöronlarda Nörit Uzaması ve Dallanmasına Etkileri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık bilimleri Enstitüsü Tıbbi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2012. Hücre dışı matriksi hücrelere destek olup onların ortama tutunmalarını sağlarlar. Gelişimin tamamlanmasından sonra periferik sinir sisteminin rejenerasyonu sürecindeki rollerini araştırmak amacıyla bu çalışmada izole nöron kültürlerinde hücre dışı matriks proteinlerinden laminin, kollajen tip-1, kollajen tip-4 ve fibronektinin nörit sayısı, uzunluğu ve dallanmasına olan etkileri incelendi. Bu amaçla ketamin anestezisi altında sakrifiye edilen hayvanlardan arka kök gangliyonları çıkartılarak rutin kültür yöntemleri kullanılarak izole nöron kültürleri hazırlandı. Laminin ve fibronektin hem 24 hem de 48. saatlerde nöronların çıkardıkları nörit sayısını ve toplam nörit uzunluğunu anlamlı olarak artırdı. Kollajen tip-1 ve tip-4 ise 48. saate nörit uzunluklarını artırdı ancak her bir nöronun çıkarttığı nörit sayısını anlamlı olarak etkilemedi. Laminin ve fibronektin hem 24 hem de 48. saatlerde nörit uzatan nöron sayısını artırdı. Bu sonuçlar hücre dışı matriks proteinlerinden laminin ve fibronektinin nöronlarda nörit gelişimini kollajene göre daha etkili bir şekilde teşvik ettiğini ve nörorejeneratif amaçlı olarak akson uzamasını artırmada etikili olabileceğini göstermektedir.Article Van Otlu Peynirinin Sıçan Sindirim Sistemi ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi(2005) Özbek, Hanefi; Aksoy, Halis; Uğraş, Serdar; Türkdoğan, Kürşat; Tuncer, İlyas; Öztürk, GürkanAmaç: Bu çalışmada otlu peynir yapımında kullanılan Allium sp. (sirmo), Anthriscus nemorosa (mendi, mendo), Ferula sp. (heliz) bitkilerinin ve bu bitkilerle yapılan peynirlerin sıçanların bazı kan parametreleri ile mide ve duodenum histolojisi üzerine etkileri araştırıldı. Yöntem: Her birinde beş erkek ve beş dişi sıçan bulunan sekiz çalışma grubu oluşturuldu. Kontrol grubuna (grup I) yalnızca standart pelet sıçan yemi verildi. Allium sp., Anthriscus nemorosa ve Ferula sp. bitkileri sırayla grup II, III ve IV’ün diyetine katıldı. Grup V, VI ve VII’ye içerisine sırayla Allium sp., Anthriscus nemorosa ve Ferula sp. katılmış otlu peynir, VIII. gruba ise ot katılmamış sade peynir üç ay süreyle verildi. Çalışmanın bitiminde ratlardan anestezi altında kan ve doku örnekleri alındı. Bulgular: Histopatolojik yönden herhangi bir patolojik bulguya rastlanmadı. V, VI ve VII. çalışma gruplarının serum trigliserid düzeylerinin yüksek olduğu saptandı. Alyuvar değeri yönünden V. ve VIII. grupların, hemoglobin ve hematokrit değerleri yönünden V. gruba ait değerlerin kontrol grubuna göre yüksek olduğu, ortalama eritrosit hacmi değeri yönünden ise V. ve VIII. gruplara ait değerlerin kontrol grubundan düşük olduğu saptandı. Sonuç: Tek başına ya da bitkilerle birlikte peynir alımının sıçan mide ve duodenumuna bir etkisinin olmadığı, otlu peynirlerin sıçan serum trigliserid düzeyini artırdığı sonucuna varıldı.Research Project Vestibüler Çekirdek Hücre Kültürlerinde Akson Rejenerasyonu ve Vestibüler Hücrelerin Elektrofizyolojik Özellikleri(2007) Öztürk, Gürkan; Erdoğan, Ender; Him, Aydın; Cengiz, Nureddin-