Browsing by Author "Ünal, Güler"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Article Chalcalburnus Tarichi Pallas, 1811 (Cyprinidae)' de Sindirim Sistemi ve Yüzme Kesesi Gelişiminin Histolojik Olarak İncelenmesi(2001) Elp, Mahmut; Kankaya, Ertuğrul; Çetinkaya, Osman; Ünal, GülerThe histological development of the digestive system and swim bladder of Chalcalburnus tarichi larvae and their histology in adults were studied under light microscopy. After hatching, the digestive tract is a simple undifferentiated tube. Exogenous feeding started on the 6th day. The yolk sac was absorbed completely on the 9th day. The goblet cells appeared first in the bucco-pharyngeal cavity and oesophagus on the 4th day, in the anterior on the 9th day and in the posterior intestine on the 5th day. The digestive tract was differentiated as the buccal cavity, pharynx, oesophagus post-eosophageal swelling and intestine on the 5th day. At the same time, taste buds and pharyngeal teeth also started to form. In the oesophagus, the circular muscle was observed on the 9th day and the longitudinal muscle in one-year-old fish. In the intestine, the circular muscle was observed on the 35th day and the longitudinal muscle in two-year-old individuals. The wall of the digestive tract is composed of epithelial, submucosa, muscle and serosa layers. The liver lobules formed on the 3rd day and the cells began to reserve glycogen on the 10th day. The pancreatic acina formed on the 5th day and the tubular in one-year-old fish. The liver and pancreas ducts opened into the anterior intestine before the exogenous feeding started. The swim bladder was observed as one lobuled on the 4.5th day and two lobuled on the 35th day.Doctoral Thesis Determination of Acute and Chronic Toxic Effects of Methyl Parathion on Inci Kefali (Chalcalburnus Tarichi Pallas, 1811)(2008) Kankaya, Ertuğrul; Ünal, GülerBu çalışmada Van Gölü Havzasında en fazla kullanılan pestisitlerden olan metil paration (MP)'un havza için endemik ve ekonomik öneme sahip olan inci kefali (Chalcalburnus tarichi)'nde akut ve kronik toksik etkileri araştırıldı. Akut denemede, 6.45-15.00 mg/L arasında 9 farklı MP konsantrasyonu uygulandı. MP'nin bütün konsantrasyonlarında balıklarda davranış bozuklukları gözlendi. İlk tepki 15.00 mg/L konsantrasyonda uygulamadan 2 saat 10 dakika sonra, ilk ölüm 13.50 mg/L konsantrasyonda uygulamadan 3 saat 45 dakika sonra gözlendi. Letal konsantrasyon 7.97 mg/L, 96 saat LC50 değeri 11.44 mg/L, 96 saat EC50 değeri 6.89 mg/L ve LT50 değeri 28.14-289.29 saat arasında belirlendi.Kronik denemede hemoglobin ve hematokrit değerlerinin 2.10, 4.28 ve 6.11 mg/L konsantrasyonlarda azaldığı (P<0.05), eritrosit sayısı, ortalama eritrosit hacmi ve eritrosit başına düşen ortalama hemoglobin miktarı değerlerinin değişmediği belirlendi. MP'nin kan hemoglobin ve hematokrit değerleri esas alınarak LOEC 2.10 mg/L, NOEC 1.47 mg/L, MATC 1.76 mg/L, ACR 6.50 mg/L olarak belirlendi.MP'nin 4.28 mg/L konsantrasyonunda karaciğer hücrelerinde yağ birikimi, damarlarda genişleme ve genellikle damar etrafında lokal nekroz, sarı damlalar ve eozinofilik hücre gruplarının varlığı gözlendi. Solungaç yapılarında primer lamella epitelinde kalınlaşma ve sekonder lamellerin uç kısmında kıvrılma ve epitel tabakada kopmalar belirlendi. Ovaryumlarda herhangi bir histopatolojik bulguya rastlanmazken testislerde kanlanmalar, özellikle mitotik safhadaki üreme hücrelerinde bozulmalar, folikül lumeninde genişleme gözlenirken mitotik safhaya girmeyen testiste intersititiyal dokuda eozinofilik hücre gruplarının varlığı gözlendi.Karaciğer ve kas dokusunda asetilkolinesteraz (AChE) aktivitesinin değişmediği bununla birlikte beyin dokusunda azaldığı (P<0.05), butirilkolinesteraz (BChE) aktivitesinin ölçülen dokularda değişmediği belirlendi.Sonuç olarak MP inci kefali için bazı morfolojik, histolojik, hematolojik ve biyokimyasal kriterlere göre akut ve kronik toksik bir maddedir. Türün yaşadığı tatlısu ortamlarında MP konsantrasyonu 0.1144 mg/L'yi geçmemeli, MP tarımda kontrollü olarak kullanılmalıdır.Anahtar Kelimeler: İnci Kefali, Chalcalburnus tarichi, Metil paration, Akut toksisite, Kronik toksisite, Hematoloji, Histopatoloji, AChE, BChE, Ekotoksikoloji, LC50Doctoral Thesis In Vivo and in Vitro Investigation of Effect of Some Natural Hormones and Estrogens Like Chemicals on Vitellogenin Synthesis in Chalcalburnus Tarichi(2008) Oğuz, Ahmet Regaib; Ünal, GülerBu çalışmada, inci kefaline (Chalcalburnus tarichi, Pallas 1811) enjekte edilen 17ß-estradiolun (E2); total ağırlık, karaciğer ağırlığı ve glikojen içeriği, gonad ağırlığı, hepatosomatik indeks (HSI), gonadosomatik indeks (GSI), plazma total protein ve vitellogenin (Vtg) seviyelerine etkileri araştırıldı. E2 enjeksiyondan sonra, ölçülen bütün değerlerde artış vardı. Ancak; bunlardan sadece karaciğer ağırlığı, HSI, plazma total protein ve Vtg seviyelerindeki artış istatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0.05). E2 enjeksiyonu sonucunda karaciğer glikojen içeriğinin değişmediği histolojik olarak gözlendi. Ayrıca SDS-PAGE ve Western Blot analizi sonucunda inci kefali Vtg'nin molekül ağırlığının 145 kDA olduğu belirlendi.Jüvenil inci kefali hepatosit kültüründe E2, insan (hrGH) ve sazan rekombinant büyüme hormonu (crGH), insülin (İ), progesteron (P) ve 11-deoksikortizol (11-DOC) hormonlarının Vtg sentezine etkileri araştırıldı. Kültürlerde hepatositler serum kullanılmadan iki haftadan fazla sürede yaşatıldı. E2 uygulanan kültürlerdeki hepatositlerde sentezlenen Vtg immunofloresan metod ile görüntülendi. Kültüre uygulanan doğal hormonlardan sadece E2'nin Vtg sentezinde doza ve zamana bağlı olarak etkili olduğu, hrGH, crGH, İ, P ve 11-DOC'un Vtg sentezinde etkili olmadığı belirlendi. Bununla birlikte hrGH ve 11-DOC hormonları E2 ile birlikte uygulandığında, Vtg sentezinde artış olduğu belirlenirken (P<0.05); P ile E2 birlikte uygulandığında Vtg seviyesinin azaldığı tespit edildi.İnci kefali hepatosit kültüründe 17?-ethynil estradiolün (EE2) Vtg sentezinde etkili olduğu, nonylphenolun (NP) ise toksik etkiye sahip olduğu ve Vtg sentezinde etkili olmadığı belirlendi.Research Project İnci Kefali (Chalcalburnus Tarichi, Pallas 1811)'nde Vitellogeninin Immunohistokimyasal Lokalizasyonu Ve Vitellogenin Seviyesinin Belirlenmesi(2006) Oğuz, Ahmet Regaib; Ünal, Güler-Article İnci Kefalinde (Chalcalburnus Tarichi Pallas, 1811) Lipom Olgusu(2002) Ünal, Güler; Çetinkaya, Osmanİnci kefali (Chalcalburnus tarichi), Van gölü havzasında ekonomik öneme sahip endemik bir cyprinid türüdür. Bir inci kefalinin sol dorso-lateral bölgesinde görülen tek loplu, ceviz şekilli bir kitle makroskopik ve mikroskobik olarak incelendi. Bu kitle lipom olarak tanımlandı.Article İnci Kefalinde Chalcalburnus Tarichi (P., 1811) Gonad Gelişiminin Histolojik Olarak İncelenmesi(1999) Elp, Mahmut; Çetinkaya, Osman; Ünal, GülerBu çalışmada, Van Gölü ve göle dökülen akarsuların endemik türü, anadrom karakterli, inci kefalı (Chalcalburnus tarichi, P., 1811) balıklarında gonad gelişimi histolojik olarak incelenmiştir. Oogenesis sürecinde, kromatin-nükleolus, perinükleer, kortikal alveoli, vitellogenik, olgunlaşma ve ovulasyon olmak üzere 6 gelişim fazı belirlenmiştir. Oositlerin ovulasyon fazına kadar çaplan 31-957 pm arasında değişmiştir, incelenen fertlerde vitellogenik faz Ekimde başlamış, ovulasyon 36 aylık ve daha yaşlı fertlerde Mayıs-Haziran aylarında gerçekleşmiştir. Ovulasyondan sonra bir miktar yumurta atılamayıp, atretik folikülü oluşturmaktadır. Testislerde spermatogenesis'de. olgunlaşmamış, olgunlaşan ve olgun testis şeklinde 3 gelişim fazı belirlenmiştir. Spermlerin Aralık ayında şekillenmeye başladığı, 36 aylık ve daha yaşlı bireylerde Mayıs-Haziranda bırakıldığı belirlenmiştir.Doctoral Thesis Investigation of Some Toxicity Dependent Alterations in Inci Kefali (Chalcalburnus Tarichi Pallas, 1811) Exposed To 17?-Ethinylestradiol and Nonylphenol(2008) Kaptaner, Burak; Ünal, GülerBu çalışmada, 17 ? -etinilestradiol (EE; 1, 10 ve 100 ng/l) ve nonilfenolün (NP; 10, 60 ve 200 ? g/l) nominal konsantrasyonlarına, semistatik koşullarda kronik olarak (32 gün) maruz bırakılan inci kefalinde karaciğer ve gonad apoptozu, gonad histopatolojisi, plazma steroid seviyeleri ve karaciğerde CYP1A enziminin immunohistokimyasal lokalizasyonu araştırıldı. Bunun yanında 24 saat süre ile EE ve NP'nin 0.1, 1 ve 10 ? M konsantrasyonları ile inkübe edilen kültürü yapılmış inci kefali karaciğer hücrelerinde, apoptotik hücre ölümü, flow sitomeri ile analiz edildi. Apoptoz, histolojik kesitlerde TUNEL metodu ile değerlendirildi. EE ve NP'nin karaciğerde hepatosit ölümünü, ovaryumda folikül başına düşen apoptotik somatik hücre sayısını ve testisde seminifer tübül başına düşen apoptotik germ hücre sayısını konsantrasyon artışı ile birlikte artırdığı ve bu artışların en yüksek konsantrasyonlarda istatistiksel olarak anlamlı olduğu gözlendi. EE ve NP uygulanan gruplarda ovaryum yüzde atretik oosit sayısının arttığı ancak bu artışın NP uygulanan gruplarda istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlendi. Ovaryumda stromal bağ dokuda kalınlaşma da belirlendi. Testiste ise intersititiyal bağ dokuda kalınlaşmanın yanı sıra ovotestis gözlendi. NP ve EE uygulanan gruplarda plazma 17 ? -östradiol seviyeleri değişim göstermedi bununla birlikte plazma testosteron seviyeleri EE'nin 100 ng/l konsantrasyonunda hem dişi hem de erkek bireylerde belirlenemedi. Karaciğerde CYP1A enziminin immunohistokimyasal lokalizasyonunda NP uygulanan gruplarda kontrol bireylerine kıyasla bir fark gözlenmezken, EE uygulanan gruplarda hepatosit sitoplazmasında CYP1A immunboyanmasının, nukleus memranından plazma membranına doğru arttığı gözlendi ancak boyanmanın orta şiddetli olduğu belirlendi. EE ve NP'nin hepatosit kültürlerinde hücre ölümünü anlamlı olarak artırmadığı gözlendi. Bu sonuçlar, EE ve NP'nin inci kefalinde in vivo'da toksik etkiye sahip olduğunu göstermektedir.Master Thesis The Distribution of Neurosecretory Cells and Immunohistochemical Labelling of Gonado-Releasing Hormone Secreting Cells in Chalcalburnus Tarichi Pallas, 1811(2006) Akçocuk, Ayşe; Ünal, GülerÖZETİNCİ KEFALİNDE (Chalcalburnus tarichi Pallas, 1811) NÖROSEKRESYONHÜCRELERİNİN DAĞILIMI VE GONADO-RELEASİNG HORMON(GnRH) SALGILAYAN HÜCRELERİN İMMUNOHİSTOKİMYASALOLARAK İŞARETLENMESİAKÇOCUK, AyşeYüksek Lisans Tezi, Biyoloji Anabilim DalıTez Danışmanı: Doç. Dr. Güler ÜNALAğustos 2006, 28 sayfaBu çalışmada, inci kefali beynindeki, nörosekresyon hücreleri (NSH)'nindağılımı ve gonado-releasing hormon (GnRH) salgılayan hücrelerinimmunohistokimyasal lokalizasyonu belirlendi.Beyinden alınan kesitler hematoksilen-eosin ve aldehit-fuksin ile boyandı.Beyindeki NSH' nin anatomik lokalizasyonu gösterildi. Bu hücreler beynin bütünbölgelerinde gözlendi. Ancak, sayı, dağılım ve büyüklük bakımından farklı olduğutespit edildi. Olfaktoriyal loplardaki NSH'nin homojen bir dağılım gösterdiği,telensefalon ile mezensefalon arasında ise grup halinde olduğu belirlendi.Diyensefalondaki NSH'nin hipotalamusta, nukleuslarda lokalize oldukları gözlendi.Optik tektumdaki NSH'nin az sayıda ve bazılarının bipolar yapıda olduğu, valvulaserebelli'de ise çok sayıda ve homojen dağılım gösterdikleri tespit edildi.Metensefalondaki NSH'nin özellikle korpus serebellum'un çevresinde lokalizeolduğu belirlendi. NSH'nin miyelensefalonda omuriliğin çevresinde iki grupşeklinde bulundukları gözlendi.Frozen kesitlerde, memeli GnRH (mGnRH) sentezleyen hücrelerin dağılımıimmunohistokimyasal olarak belirlendi. mGnRH salgılayan hücreler olfaktoriyalçıkıntılarda homojen dağılım gösterirken telensefalonda ise area ventralistelencephalis pars dorsalis (Vd)'de yoğun olarak bulundukları gözlendi.Diyensefalonda mGnRH salgılayan hücrelerin ventrikül uzantılarının çevresinde çoksayıda oldukları görüldü. Bu hücrelerin telensefalondaki gibi küçük boyutlu olupkuvvetli immunreaksiyon gösterdikleri tespit edildi. Mezensefalonda, optiktektumda birkaç tane, mGnRH antikoru ile koyu boyanan hücre belirlendi. mGnRHsalgılayan hücrelerin metensefalonda, korpus serebellum etrafını çevreledikleritespit edildi. Miyelensefalonda gri maddenin ventral köklerinde iki grup şeklindemGnRH salgılayan hücreler belirlendi.Anahtar kelimeler: Chalcalburnus tarichi, İnci kefali, Hipotalamus,Gonado-Releasing Hormon (GnRH), Nörosekresyon Hücreleri.Research Project Van Gölünde Östrojen ve Östrojen Benzeri Kirleticilerin Belirlenmesinde Bir Elisa Metodunun Geliştirilmesi(2017) Oğuz, Elif Kaval; Ozdemır, Kerem; Ünal, Güler; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü Dünyanın üçüncü, Türkiyenin ise en büyük gölüdür. Göl suyunun ekstrem fizikokimyasal özellikleri canlı çeşitliliğini büyük ölçüde kısıtlar. Bu nedenle gölde sadece tek bir omurgalı türü olan Van Balığı (Alburnus tarichi Güldenstädt, 1814) yaşar. Tek balık türü olmasına rağmen bölge için büyük ekonomik öneme sahiptir. Balık, göl kirliliğinin belirlenmesinde biyoindikatör olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada son yıllarda gölde meydana gelen östrojen ve östrojen benzeri kimyasallardan kaynaklanan kirliliğin belirlenmesi için bir ELISA metodu geliştirildi. Östrojen uygulanan erkek balıkların plazmalarındaki vitellogenin, tek basamaklı iyon değişim kromatografisi ile saflaştırıldı. Saflaştırılan vitellogenin konsantre hale getirilerek ratlara enjekte edildi ve spesifik poliklonal antikor elde edildi. Poliklonal antikorların vitellogenine ait spesifikliği western blot ve immünohistokimya yöntemleri ile test edildi. Elde edilen antikorun Van Balığının diğer plazma proteinleri ile çapraz reaksiyon vermediği western blot metodu ile gözlendi. Vitellogeninin sentezlendiği karaciğerin immünohistokimyasal işaretlenmesi sonucunda kontrol grubunda herhangi bir işaretlenme gözlenmezken, östrojen enjekte edilen balıkların karaciğeri yoğun olarak işaretlendi. Geliştirilen ELISA metodunun belirleme limitinin 4.63 ng/ml, ve çalışma aralığının ise 7.8 ile 2000 ng/ml olduğu belirlendi. Göldeki dişilere ait vitellogenin seviyeleri oogenesis fazlarına göre belirlendi. Buna göre kortikal alveoler, vitellogenik ve olgunlaşma fazlarındaki vitellogenin seviyeleri sırasıyla 7.43±2.65, 45.95±12.46 ve 30.06±7.03 mg/ml olarak belirlendi. Göldeki erkek balıklara ait vitellogenin seviyesi ise en yüksek 23.56 µg/ml olarak ölçüldü. Bu çalışma sonucunda östrojen benzeri kimyasallara karşı Van Balığı vitellogenini kullanılarak spesifik bir antikor, bu antikorun kullanılması ile de balığa özgü bir ELISA metodu geliştirildi.