1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "İleri, Serdar"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 3 of 3
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Comparison of the Efficacy of mFOLFOX-6 and mDCF Regimens in the Treatment of Metastatic Gastric Cancer: A Multicenter Retrospective Study
    (SAGE Publications Inc., 2025) Karhan, Oǧur Ur; İleri, Serdar; Urakçi, Zuhat; Sezgin, Yasin; Yıldırım, Umit; Ünlü, Beyza; Demir, Hacer
    Background: Metastatic gastric cancer (GC) and gastroesophageal junction (GEJ) cancer are associated with a poor prognosis. Recent advancements in treatment have incorporated trastuzumab, anti-PD-1 agents, and anti-claudin therapies alongside chemotherapy (ChT), significantly improving outcomes. Contemporary studies predominantly employ doublet ChT as the backbone for these regimens, although historically triplet ChT regimens have been favored, particularly in younger patients requiring rapid tumor shrinkage. Objective: The aim of this study was to compare the efficacy of mFOLFOX-6 and mDCF regimens in the treatment of advanced GC and GEJ adenocarcinoma. Design: This was a retrospective multicenter study. Methods: Patient data were obtained from the databases of 25 hospitals across Turkey. Demographic and clinicopathological characteristics were documented. Overall survival (OS) and progression-free survival (PFS) were analyzed using the Kaplan–Meier method, and group discrepancies were assessed with log-rank test. Results: A total of 493 patients were included in the analysis, with similar baseline characteristics between the two groups. The objective response rate was 36.3% in the mDCF group and 38% in the mFOLFOX-6 group (p = 0.7). The median PFS was 6 months for mDCF and 7 months for mFOLFOX-6 (p = 0.2), while the median OS was 12 months for mDCF and 11 months for mFOLFOX-6 (p = 0.4). Grade 3–4 neutropenia occurred in 27.6% of patients treated with mDCF versus 17.8% with mFOLFOX-6 (p = 0.01). Likewise, grade 3–4 anemia was more frequent in the mDCF group (9.5%) compared to the mFOLFOX-6 group (4.8%; p = 0.04). Conclusion: Modified FOLFOX-6 demonstrated comparable efficacy to mDCF in the treatment of advanced GC and GEJ adenocarcinoma. Moreover, mFOLFOX-6 was associated with a lower incidence of hematological adverse effects. © 2025 Elsevier B.V., All rights reserved.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Testis Kanserinde Prognostik Faktörler
    (2024) Sezgin, Yasin; Karhan, Oğur; Abdurrahman,; İleri, Serdar; Yerlikaya, Halis; Tunç, Sezai; Aldemir, Mehmet Naci
    Amaç: testis kanserleri 15-35 yaş arası erkeklerde en sık görülen kanser olup tüm yaşam boyu erkek kanserlerinin %1’ini oluşturmaktadır. Seminom ve nonseminom olarak iki histolojik subtipi vardır. Çalışmamızda erken evre testis kanserlerinde nüksü predikte eden faktörleri araştırmayı amaçladık Gereç ve Yöntemler: Çalışmamız, 2006-2018 yılları arasında hastanemiz Tıbbi onkololi kliniğine başvuran erken evre testis kanserlerinin incelendiği retrospektif bir çalışmadır. Çalışma sırasında 344 hasta dosyası taranmış olup çalışma kriterlerine uyan 130 hasta çalışmaya dahil edildi. Bu çalışmada primer amacımız erken evre testis kanserlerinde nüksü predikte eden faktörleri araştırmaktı. Bulgular: Nonseminoma hastalarında Lenfovasküler invazyonu olan ve olmayan hastaların PFS açısından yapılan değerlendirmede, her iki grupta da median PFS değerine ulaşılamadı. Ancak LVİ olan hastalarda PFS daha kötü olarak saptandı (p=0.037). Seminom hastalarında evre 1 ile evre 2’nin karşılaştırılmasında median PFS değerlerine ulaşılamadı, ancak iki grup arasında rekürrens açısından istatiksel farklılık vardı (p=0.019) Sonuçlar: Çalışmamızda nonseminom germ hücreli testis tümörlerinde tümör boyutu, embriyonel karsinom predominans, tunika albuginea invazyonu, spermatik kord tutulumu ve tümör markır değerleri ile nüks arasında bir ilişki saptamadık. LVİ olan ve olmayanlar kıyaslandığında, LVİ olan hastalarda PFS daha kısa idi. Seminom hastalarında lenfovasküler invazyon, spermatik kord tutulumu, tunika albuginea tutulumu ve rete testis tutulumu ile hastalık rekürensi arasında ilişki izlenmezken, hastalığın evresinin yüksek olması rekürrens riskini predikte etmekte idi.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Yumuşak Doku Sarkomunda Pazopanıb Kullanımına İlişkin Gerçek Hayat Verileri
    (2023) İleri, Serdar; Yerlikaya, Halis; Ürün, Muslih; Sezgin, Yasin; Karhan, Oğur
    Özet Amaç: Yumuşak doku sarkomu 50 den fazla alt sınıftan oluşan heterojen bir malignite grubudur. Nadir görülmekle birlikte genellikle kemoterapiye dirençli olup, prognozu kötüdür. Çalışmamızda metastatik yumuşak doku sarkomlarında pazopanib kullanımının etkinliği, tolerabilitesi ve yan etki profilini araştırmayı planladık. Yöntem: Çalışmamız tek merkezli retrospektif bir çalışma olup, metastatik olan ve pazopanib alan 18 yaş üstü hastalar dahil edildi. Geriye yönelik dosya taramasında toplam 37 hastanın verisine ulaşıldı. Pazopanib kullanan hastalarda; tümörün yerleşim yeri, histolojik alt tipi, tümör derecesi, hastalığın evresi, pazopanibin hangi basamakta başlandığı, pazopanibin etkinliği, tolerabilitesi, ve yan etki profili incelendi. Bulgular: Hastaların tanı sırasında ortalama yaş 49. Pleomorfik sarkom en sık görülen alt tip idi. Birinci basamak tedavi sonrası hastaların progresyonsuz sağ kalımı (PFS) 18 hafta idi. Hastaların genel sağ kalım (OS) ortanca sağ kalım 20 ay bulundu. Pazopanib ile ortanca PFS 18 hafta olarak saptandı. Sonuç: Etkinlik ve yan etki yönünden araştırma yaptığımız çalışmada; yumuşak doku sarkomunda pazopanib kullanımı hem PFS hem OS açısından etkin bulundu. Yan etkiler tolere edilebilir ve tedavi edilebilir yan etkilerdi. Çalışmamızda hipotiroidi gelişen hastalarda 32 hafta, gelişmeyelerde ise 16 haftalık bir PFS elde edildi. Bu açıdan hipotiroidi gelişim yanıt için bir prediktif parametre olabilir.