Browsing by Author "İlhan, Mert"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Hedera Helix L. (Araliaceae)’in Çiçekli ve Çiçeksiz Sürgün Yapraklarının Anatomik Olarak Karşılaştırılması(2022) Hürkul, Muhammed Mesud; İlhan, MertHedera helix L. Araliaceae familyasına ait tıbbi bir bitkidir. Bitkinin çiçekli sürgünleri eliptik-kordat ve çiçeksiz sürgünleri ise palmat yapraklara sahiptir. Bitki materyali Hacıkadın vadisinden (Ankara-Türkiye) toplanmıştır. Bu çalışmada yaprak ve yaprak sapının anatomik özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. İncelemelere göre, her iki yaprak tipinin de dorsiventral olduğu tespit edilmiştir. Tek tabakalı epiderma kalın kütikula ile kaplıdır. Çiçekli sürgünde palizat parankima hücreleri oval yapıda iken, çiçeksiz sürgünlerde uzamıştır. Her iki yaprak tipinde de stoma alt epidermada yer alır. Çiçekli sürgün yaprağı demet tüylerle kaplıdır, çiçeksiz sürgün yaprakları ise yıldız tüyler taşır. Yaprakların orta damarları benzer yapıya sahiptir. Kollenkima dokusu orta damarda alt ve üst epidermanın alt tarafında bulunmaktadır. İletim demetleri yay formunda ve halkalı yapıya yatkın bir şekildedir. Sklerenkima dokusu iletim demetini çevrelemektedir ve salgı kanalları iletim demetinin eksene bakan tarafındadır. Yapraklar bolca druz kristali ve nişasta taneleri bulundurmaktadır. Yaprak sapı anatomisi her iki yaprakta da benzerdir. Yaprakların aksine yaprak sapları yıldız tüylerle kaplıdır ve demet tüy bulundurmaz. Kollenkima dokusu epidermanın alt kısmındadır. İletim demetleri parankima dokusuna gömülüdür ve salgı kanalları yaprak sapının eksene bakan tarafındadır. Her iki yaprak sapı tipi de bolca druz kristali ve nişasta tanesi bulundurmaktadır.Master Thesis The Investigation of the Effects of Wheatgrass Extract on Surgically-Induced Endometriosis Rat Model(2022) Adıyaman, Abdullah; Battal, Abdulhamit; İlhan, MertÇikolata kisti olarak bilinen endometriyoz kadınlar arasında doğurganlığı ciddi ölçüde etkileyen bir hastalıktır. Ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) çiminin (BÇ) klorofil, protein, vitamin ve mineral, ferulik asit, gallik asit, rutin, klorojenik asit gibi birçok fenolik bileşikleri içerdiği rapor edilmiştir. Bu çalışmanın amacı BÇ ekstresinin sıçanlarda cerrahi olarak oluşturulan endometriyoz modelinde iyileştirici etkisinin ve BÇ ekstresinin fenolik içeriğinin araştırılmasıdır. Bu amaç için, Tosunbey buğday çeşidine ait tohumlar su kültüründe 14 gün büyütüldükten sonra %80 etanol kullanılarak BÇ ekstresi hazırlandı. 30 adet sıçan beş gruba ayrıldı: Kontrol (%0.5 karboksi metil selüloz mg/kg/gün), Letrozol (0.2 mg/kg/gün), BÇ-25 (25 mg/kg/gün), BÇ-100 (100 mg/kg/gün) ve BÇ-400 (400 mg/kg/gün). Endometriyoz modeli oluşturulduktan sonra, tedavi öncesi ve sonrası adezyon skorlaması, endometriyotik hacim hesaplaması ve sitokin seviyelerinin interlökin-6 (IL-6), tümör nekroz faktör-α (TNF-α) ve vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ölçümü yapıldı. Ayrıca, VEGF-A, FLK-1, ve MMP-9 genlerinin tedavi sonrası ekspresyon seviyeleri yarı-kantitatif olarak hesaplandı. Hazırlanan ekstrenin fenolik içeriği sıvı kromatografisi-kütle kütle spektrometresi (LC-MS/MS) yöntemiyle belirlendi. Adezyon skorları sonuçlarına göre, tedavi öncesinde gruplar arasında bir farklılık bulunmazken, tedavi sonrasında Letrozol ve BÇ-100 gruplarının Kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha az adezyon skoruna sahip olduğu bulundu. Letrozol, BÇ-25, BÇ-100 ve BÇ-400 gruplarının tedavi sonrası endometriyotik hacimlerinin tedavi öncesi hacimlerine oranının Kontrol grubuna göre istatistiksel olarak azaldığı tespit edildi. Yapılan gen ekspresyonu çalışmasında, endometriyotik dokuda VEGF-A, FLK-1 ve MMP-9 genlerinin varlığı tespit edildi. Tedavi sonrasında yapılan analizde FLK-1 gen ekspresyon seviyesinde Letrozol grubu Kontrol grubuna göre anlamlı düşüş olduğu gözlemlendi. Tedavi sonrasında IL-6 düzeyinin Letrozol ve BÇ-100 gruplarında Kontrol grubuna göre anlamlı düşüş olduğu tespit edildi. LC-MS/MS sonuçlarına göre, ekstrenin akonitik asit, kinik asit ve protokateşik asit içeriğine sahip olduğu belirlendi. Buğday çiminin 100 mg/kg/gün dozunun endometriyoz iyileşmesine önemli ölçüde katkı sağlayabileceği sonucuna varıldı. Endometriyoz dokusunun ve geliştiği bölgede bulunan organlardaki biyokimyasal ve moleküler düzeydeki değişikliklerin araştırılması ve bitkide bulunan biyoaktif maddelerin saflaştırılarak iyileştirici etkilerinin araştırılması ileri çalışmalar olarak düşünülebilir. Anahtar Kelimeler: Buğday Çimi, Endometriyoz, Gen Ekspresyonu, LC-MS/MS, SitokinMaster Thesis Investigation of Wound Healing Effect of Hyaluronic Acid Pullulan Gel Formulations(2024) Almatlob, Saad Khalaf Matloob; Türkmen, Ömer; İlhan, MertYara iyileşme süreci fiziksel, kimyasal, termal, biyolojik vb. dış etkenlerle cilt hasarının oluşmasından sonra başlatılır. Yara iyileşmesi normal olarak hemostaz, inflamasyon, proliferasyon ve yeniden şekillenme adı verilen iyi-yapılandırılmış, birbiriyle örtüşen adımlar yoluyla gerçekleşir. Ancak iyileşme sürecinin uzaması ve akut yaranın kronik yaraya ilerlemesi bu süreci olumsuz etkileyebilecek ve sıklıkla skar dokusunun gelişmesine neden olabilecek istenmeyen bir durumdur. Yara iyileşme sürecini hızlandırmak ve desteklemek için hem akut hem de kronik yaraları hedef alan çeşitli yara bakım ürünleri piyasada mevcuttur. Bu ürünler arasında hidrojeller ön plana çıksa da doğal veya sentetik polimerlerin çapraz bağlanması veya graft kopolimerlerinin sentezlenmesi gereklilikleri, bu sistemlerin geliştirilmesini ve karakterizasyonunu daha karmaşık hale getirmektedir. Ancak, jel tipi formülasyonlar bileşenlerin fiziksel karışımlarından basit bir şekilde hazırlanabilirken, aynı zamanda yara uygulamalarında hidrojellerin avantajlarını taşıyabilir. Bu çalışmada, hyalüronik asit ve pullulanın ikili fiziksel karışımı esaslı çapraz bağlı olmayan jel formülasyonlarının geliştirilmesi hedeflendi. Hazırlanan jellerin Tekstür Profil Analizi ile elde edilen sonuçlar kullanılarak optimum formülasyonlara ulaşmak için Deney Tasarımı (DOE) matrisi oluşturuldu. Jel formülasyonlarının optimize edilmesinin ardından diferansiyel taramalı kalorimetri analizi ve reolojik çalışmalar gerçekleştirildi. Daha sonra, %2 hyalüronik asit ve sırasıyla %0, %2, %5 ve %8 olmak üzere çeşitli konsantrasyonlarda pullulan içeren 4 formülasyon (sırasıyla, F1, F2, F3 ve F4) hazırlanarak farelerde dairesel eksizyon yara modelinde incelendi. 12 gün boyunca yapılan yara alanı ölçümünden ve histopatolojik çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre F3 ve F4'ün diğer gruplara göre çok daha belirgin in vivo etkinlik gösterdiği belirlendi. Bu bulgular esas olarak pullulanın potansiyel yara iyileştirici etkisine ve kısmen de hyalüronik asidin yapısal düzenleyici rolüne ve boşluk doldurma etkisinin bir sonucu olarak yorumlanmaktadır. Bu çalışma, pullulan esaslı jellerin yara iyileştirici formülasyonlar olarak kullanılabileceğini açıkça göstermektedir.