1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "İlter, Server"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 2 of 2
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Specialist Thesis
    Hastalığı Modifiye Eden Anti-romatizmal İlaçlar ve Biyolojik İlaç Kullanan Romatoid Artrit Hastalarında İnsülin Direnci İlişkisi
    (2025) Esen, Rabia Gül; İlter, Server
    ÖZET GÜL ESEN, R. (2025). Hastalığı Modifiye Eden Antiromatizmal ilaçlar ve Biyolojik İlaç Kullanan Romatoid Artrit Hastalarında İnsülin Direnci İlişkisi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı. Tıpta Uzmanlık Tezi. Van. Giriş ve Amaç: Romatoid artrit çevresel, genetik, immünolojik birçok etkenin rol aldığı, simetrik eklem tutulumu ile seyreden sistemik enflamatuar bir hastalıktır. Çoğu sistemde ekstraartiküler tutulumlar da görülebilmektedir. Genellikle 40-50li yaşlarda kendini göstermekte ve kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülmektedir. Romatoid artrit gibi kronik sistemik inflamasyon yapan hastalıklarda salgılanan interlökinler, TNF-alfa gibi sitokinlerin birçok çalışmada insülin direncinde artışa sebep olduğu görülmüştür. RA tedavisinde kullanılan anti-inflamatuar ilaçlardan özellikle biyolojik ajanların insülin direncine de iyileştirici etkisi olduğu yönünde çalışmalar mevcut. Biz de çalışmamızda Romatoid artrit tedavisinde kullanılan biyolojik ajanlar arasında anti-TNF ve JAK inhibitörlerinin insülin direnci üzerindeki etkilerini konvansiyonel sentetik DMARD tedavisi ile karşılaştırmalı olarak araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Bu çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Polikliniğine Eylül 2023- Eylül 2024 tarihleri arasında başvuran yaşları 18-85 arası olan 80 Romatoid Artrit tanılı hastalar ile yapılmıştır. Hastalar konvansiyonel sentetik DMARD kullanan 32 kişilik ve biyolojik ajan kullanan 35 kişilik iki grup olarak değerlendirildi. Hastalarda başlangıçta ve 12. Hafta kontrollerinde açlık kan glukozu ve insülin değerlerine bakıldı, DAS-28 ve HOMA-IR değerleri hesaplandı. Her iki grup karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Biyolojik ajan grubu iki alt başlıkta(anti-TNF ve JAK-inh) tekrar kendi aralarında incelendi Bulgular: Değerlendirilen olgulardan Biyolojik ajan tedavisi alan Grup A ve konvansiyonel sentetik DMARD tedavisi alan Grup B yaş ortalamaları ve cinsiyet açısından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı ve literatür ile uyumlu bulundu. Çalışmamızda DAS28 değerleri kontrol altındaki takipli hastalarla çalıştığımızdan biyolojik ajan ve csDMARD kullanan her iki grupta da DAS28 ile HOMA-IR arasında ilişki saptanmadı (p>0.05). İki kontrol arasındaki açlık kan glukozu, insülin ve HOMA-IR değerleri, csDMARD grubu için anlamlı saptanmadı (p>0.05). Biyolojik ajan grubunda elde edilen veriler hem ilkine göre ikinci kontrolde hem de csDMARD kontrol grubuna göre karşılaştırılınca her üç veri için de anlamlı düşüş mevcuttu (p<0.05). Ayrıca HOMA-IR değerleri ortalaması csDMARD grubu için her iki veride de >2,5 biyolojik ajan grubunda ise her kontrolde de <2,5 bulundu. Biyolojik ajan grubu da kendi içerisinde iki alt gruba (anti-TNF ve JAK-inh ) ayırıp gruplar arasındaki farklılıkları değerlendirdik. DAS28 ortalamaları arasında anlamlı fark olmasa da JAK-inh grubunda anti-TNF grubuna göre anlamlı düşüş gözlendi. Açlık kan glukozu değerleri arasında anlamlı bir fark gözlenmedi. İnsülin ve HOMA–IR değerlerinde 12. hafta kontrolünde anti-TNF grubu için anlamlı bir düşüş gözlenirken JAK-inh grubu için anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: RA gibi otoimmün ve inflamatuar romatolojik bir hastalığın ve tedavide kullanılan antiinflamatuar ilaçlardan özellikle csDMARD ve biyolojik ajanlardan anti-TNF ve JAK-inh tedavisinin insülin direnci ile ilişkisini araştırdığımız bu çalışmada; csDMARD kullanan hastaların insülin direncine daha yatkın olduğu, biyolojik ajan tedavisinin (özellikle anti-TNF kullananlarda) insülin direncini anlamlı olarak azalttığı gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Romatoid artrit, insülin, glukoz, insülin direnci, HOMA-IR, csDMARD, Anti- TNF-alfa tedavisi, JAK-inh tedavisi
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Specialist Thesis
    The Relationship of Neutrophil Lymphocyte Ratio, Platebocyte Lymphocyte Ratio, and Average Thrombocyte Volume With Disease Activity and Hearing Threshold in Behçet Patients
    (2022) Dağdeviren, Fatih; İlter, Server
    AMAÇ: Bu çalışmada Behçet hastalarında işitme düzeylerini ve NLR, PLR, MPV gibi inflamatuvar parametrelerin hastalık aktivitesi ve işitme eşik değerleri ile ilişkisini araştırma amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmamıza Uluslararası Behçet Hastalığı Çalışma Grubu tanı kriterlerine göre Behçet tanısı almış 47 Behçet hastası ve 39 sağlıklı gönüllü kontrol grubu alındı. Behçet hastaları BDCAF kullanılarak aktif ve inaktif olmak üzere ikiye ayrıldı. Behçet hastaları ve kontrol grubunun işitme düzeyleri saf ses odyometri ile değerlendirildi; her iki grubun tam kan, CRP, ESH değerleri belirlendi. Saf ses odyometri ile tespit edilen işitme eşik değerleri, NLR, PLR, MPV, nötrofil, lenfosit, CRP, WBC, ESH, SF-36, VAS değerleri kontrol grubu ile Behçet hastaları arasında, aktif Behçet hastaları ile inaktif Behçet hastaları arasında karşılaştırıldı ve bu değerlerin klinik bulgularla ilişkisine bakıldı. Behçet hastalarında nötrofil, platelet, lenfosit, NLR, PLR, MPV, CRP, ESH, WBC'nin saf ses odyometrik işitme eşik değerleri ile korelasyonuna bakıldı. BULGULAR: Bu çalışmada hasta ve kontrol grubu benzer yaş ve cinsiyet dağılımındaydı. Hastalarda işitme kaybı (%12), oral aft (%44,7), genital ülser (%19,9), tromboz (%12,8), üveit (%27,7) ve nörolojik bulgu (%19,9) vardı. WBC genital ülser olan hastalarda olmayanlara göre, MPV tromboz olan hastalarda olmayanlara göre, lenfosit nörolojik tutulum olan hastalarda olmayan hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti(p<0,05). Hastalarda nörolojik tutulumu varlığında NLR ve PLR istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü(p<0,05). Hastalarda NLR, CRP, ESH kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek tespit edildi(p<0,05). NLR, PLR, MPV, ESH, CRP'de aktif ve inaktif Behçet hastalarında istatistiksel olarak anlamlı derecede fark olmadığı görüldü(p>0,05). Hastalık süresi ile hava yolunda sağ kulakta 4000 Hz'de ve sol kulakta 6000 Hz'de, kemik yolunda sağ kulakta 2000 Hz'de ortalama işitme eşik değerleri ile pozitif korelasyon vardı(p<0,05). Behçet hastaları ve kontrol grubunda saf ses odyometri ile belirlenen ortalama işitme düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı tespit edildi. Behçet hastalarında NLR ve PLR ile ortalama işitme eşik değerleri arasında pozitif korelasyon olmadığı tespit edildi. MPV ise hava yolunda sağ kulakta 500 Hz'de ve sağ ile sol kulakta 8000 Hz'de işitme eşik değerleri ile pozitif korelasyon gösterdi(p<0,05). v SONUÇ: Çalışmamızda NLR, PLR ve MPV'nin Behçet hastalarında hastalık aktivitesi ile ilişkisi tespit edilmedi. MPV'nin tromboz ve işitme düzeyleri ile ilişkili olduğu görüldü. MPV yüksekliğinde hastaların tromboz ve işitme kaybı açısından değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Çalışmamızda Behçet hastaları ve kontrol grubunun odyometri ile belirlediğimiz ortalama işitme eşik değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Behçet hastalığı iç kulağı tutabilen sistemik bir vaskülit olduğundan tanı alan hastalara işitme taraması yapılması gerektiğini, odyometrinin bazen Behçet hastlarında işitme bozukluğunu tespit etmede yetersiz kalabileceğinden işitme taraması yapılırken odyometri ile BERA ve otoakustik emisyonlar gibi daha objektif testlerin de kullanılması gerektiğini düşükmekteyiz.