Browsing by Author "Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu"
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bazı Sofralık Üzüm Çeşitlerinin Van Ekolojik Koşullarındaki Etkili Sıcaklık Toplamı Değerlerinin Belirlenmesi(2009) Balta, Fıkrı; Cangi, Rüstem; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu araştırma, Van ekolojik koşullarında Sultani Çekirdeksiz, Hamburg Misketi, Cardinal, Royal, Hatun Parmağı ve Yalova İncisi çeşitlerinin Etkili Sıcaklık Toplamı (EST) gereksinimlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tesadüf parselleri deneme desenine göre, 4 tekerrürlü ve her tekerrürde 3 omca olacak şekilde planlanmış olan denemede üç yıllık (2005, 2006 ve 2007) vejetasyon devresinde, uyanma başlangıcı, tam çiçeklenme, ben düşme başlangıcı ve hasat tarihleri kaydedilmiş; uyanma başlangıcından, hasat tarihine kadar olan dönem için ise ayların ortalama sıcaklık değerinden 10 0C çıkartılmış ve o aylara ait gün sayısı ile çarpılıp; bulunan rakamlar toplanarak, EST değerleri gün derece (gd) olarak hesaplanmıştır. Çeşitlerin uyanmasından hasadına kadar geçen sürede üç yıllık ortalama EST değerleri, 420A ve 110R anaçlarına aşılı olmak üzere sırasıyla; Sultani Çekirdeksiz için 1264.5 ve 1363.9 gd, Hamburg Misketi için 1300.0 ve 1335.8, Cardinal için 1172.0 ve 1228.3, Yalova İncisi için 1112.6 ve 1186.9 gd olarak tespit edilmiştir. Royal ve Hatun Parmağı için ise, 2006 ve 2007 yıllarına ait EST ortalaması sırasıyla 1293.0 ve 1440.3 gd bulunmuştur. EST isteği en fazla olan çeşidin 1440.3 gd ile Hatun Parmağı olduğu, en düşük EST isteğinin ise 420A anacına aşılı Yalova İncisi (1112.6 gd) çeşidinde görüldüğü, bunu aynı anaca aşılı Cardinalin (1172.0 gd) takip ettiği görülmüştür. Ele alınmış olan çeşitlere ait fenolojik gözlemlere dayanılarak yapılan hesaplamalar sonucu, Van İli için EST değerlerinin 1112.6 gd ile 1440.3 gd aralığında değiştiği belirlenmiştir.Article Bazı Üzüm Çeşitlerinin Van Ekolojik Şartlarına Adaptasyonu(2010) Balta, Fıkrı; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu çalışma Van İli ve çevresinde unutulmaya yüz tutmuş bağcılık kültürünün yeniden canlandırılması ve Van İli bağcılığı için yeni alternatiflerin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada Sultani Çekirdeksiz, Hamburg Misketi, Cardinal, Royal, Hatun Parmağı ve Yalova İncisi olmak üzere, altı sofralık üzüm çeşidinin, Van ekolojik koşullarına adaptasyon kabiliyetleri üç yıl süreyle takip edilmiştir. Cardinal, H. Misketi, S. Çekirdeksiz ve Y. İncisi üzüm çeşitleri, bölgede yetiştiricilik için tavsiye edilmiştir. Royal çeşidi hakkında karara varabilmek için olgunlaşma sürecinin bir süre daha takip edilmesi gerektiği düşünülmektedir. H. Parmağı çeşidi de çok iyi verim ve gelişme göstermesine rağmen, özellikle olgunlaşma problemi nedeniyle ilk etapta bölgeye önerilmemiş; daha uzun süreli gözlemler, bu çeşit için de gerekli görülmüştür. S. Çekirdeksiz çeşidinde 110R anacının, diğer çeşitlerde ise 420A anacının verim ve kalite yönünden daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür.Doctoral Thesis Determination of Adaptation of Some Grape Cultivars in Van Ecological Condition and Using Rapd Markers of Some Local Grape Genotypes Belong To Van Region(2008) Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu; Balta, FikriVan ili ve çevresinde unutulmaya yüz tutmuş bağcılık kültürünün yeniden canlandırılması amacıyla yürütülmüş olan bu çalışma, iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada standart 6 sofralık üzüm çeşidinin (Sultani Çekirdeksiz, Hamburg Misketi, Cardinal, Royal, Hatun Parmağı, Yalova İncisi) Van ekolojik koşullarına adaptasyon kabiliyetleri üç yıl süreyle takip edilmiştir. Cardinal, Hamburg Misketi, Sultani Çekirdeksiz ve Yalova İncisi üzüm çeşitleri, bölgede yetiştiricilik için tavsiye edilmiştir. Royal çeşidi hakkında karara varabilmek için olgunlaşma sürecinin bir süre daha takip edilmesi gerektiği düşünülürken; Hatun Parmağı çeşidi ise çok iyi gelişme göstermesine rağmen, olgunlaşma problemi nedeniyle bölgeye önerilmemiştir. Ele alınan çeşitlere ait fenolojik gözlemlere dayanılarak yapılan hesaplamalar neticesi, Van İli için EST değerlerinin 1112.6 gd ile 1440.3 gd aralığında değiştiği belirlenmiştir.Araştırmanın ikinci aşamasında, Van İli ile Erciş ve Gevaş ilçelerinden toplanmış, 21 mahalli genotipe ait birtakım özellikler incelenmiş, bu genotiplerden bazıları ile adaptasyon aşamasında denenmiş olan 6 standart çeşit, moleküler markör (belirteç) tekniklerinden, RAPD yöntemiyle taranarak, örnekler arasındaki farklılıkların ve akrabalık derecelerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Ayrıca 420A anacı da, moleküler çalışmalara şahit olarak dahil edilmiştir. Çalışma sonucunda, standart çeşitlere ait örneklerle, Erciş ve Gevaş genotiplerinin genelde farklı gruplar içerisinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, Gevaş ve Erciş genotipleri içerisinde gözlenen genetik çeşitlilik, standart çeşitlerden daha yüksek bulunmuştur.Anahtar kelimeler: Üzüm, Çeşit, Anaç, Genotip, RAPD, Belirteç, VaryasyonMaster Thesis 'determination of Some Biochemical Characteristics of Local Grape Varieties ( Vitis Vinifera L.) Grown in Si̇i̇rt Regi̇on'(2021) Kısaca, Gani; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu çalışmada, Siirt İli Merkez ve köylerinde tespit edilmiş ve çok uzun yıllardır yetiştiriciliği yapılan 20 mahalli üzüm çeşidine ait bazı özellikler incelenmiştir. Çeşitlere ait meyve, çekirdek ve şıra içerikleri gibi bazı özellikler, ölçüm ve tartımlarla, organik asit ve fenolik bileşik içerikleri HPLC yöntemiyle, antioksidan kapasite ise FRAP yöntemiyle belirlenmiştir. Organik asit içerikleri ele alındığında, tartarik asit, 1869.65-486.36 mg.L-1; malik asit, 1019.03- 221.60 mg.L-1; sitrik asit, 295.34.- 40.87 mg L1; süksinik asit, 937.95-152.40 mg L-1 ve fumarik asit, 10.34-1.94 mg L-1 aralığında ölçülmüştür. Tartarik asit, Kırmızı sinceri; malik asit, Beyaz sinceri; sitrik asit, Kırmızı sinceri; süksinik asit, Düvrevi ve fumarik asit, Emiri çeşitlerinde en yüksek değere ulaşmıştır. Çeşitlerin fenolik içerikleri ele alındığında, rutin, 5.84-0.07 mg.L1; protokateşik asit 2.97-0.34 mg.L-1; ellajik asit 5.73-0.34 mg.L-1; quersetin 2.76-0.16 mg.L-1; gallik asit 63.35-3.81 mg.L1; klorojenik asit12.76-0.65 mg.L1; p-kumarik asit 4.46-0.09 mg.L-1; ferulik asit 3.30-0.22 mg.L-1; q-kumarik asit 1.29-0.24 mg.L-1 ve florodizin 1.21-0.20 mg.L-1 aralığında tespit edilmiştir. Çeşitlere göre en yüksek fenolik içeriklere bakıldığında, rutin, Karröd; protokateşik asit Gözane; ellajik asit Polati; quersetin Karröd; gallik asit Düvrevi; klorojenik Çiçike nator; p-kumarik asit Çiçike nator; ferulik asit Polati; q-kumarik asit Reşealya ve florodizin Beyaz sinceri çeşitlerinde tespit edilmiştir. Toplam antioksidan kapasite 7.53-0.64 mg.L-1 aralığında tespit edilmiş, en yüksek oran, Emiri çeşidinde gözlenmiştir. q-Kumarik asit dışında analiz sonuçlarının tamamı istatistiki açıdan önemli [(P <0.01), (P <0.05)] bulunmuştur.Master Thesis Determination of Some Biochemical Characteristics of Local Grape Varieties Growing in Van Region(2018) Baş, Ethem Ömer; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu çalışma kapsamında, yörede yüzlerce yıldır yetiştiriciliği yapılmakla birlikte, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan mahalli çeşitlere ait örneklerin 9'u, Erciş İlçesinden, eşit yetiştiricilik şartlarına sahip ve yakın plantasyonlardan; 1 çeşide ait örnekler ise Van İli Merkez Alaköy Mahallesinden alınmıştır. Salkım ve tanelerde, bazı ölçüm, tartım ve analizler yapılmış; bazı şıra özelliklerine bakılmış; Fenolik ve Organik asit içerikleri, HPLC, Toplam Antioksidanlar ise FRAP yöntemiyle tespit edilmiştir. Fenolik maddeler ele alındığında; Protokateşik, Beyaz Kişmiş (10.92); Rutin, Beyaz Keçimemesi (26.61); Gallik asit, Erciş Üzümü (Van) (14.19); Siringik, Beyaz Kişmiş (97.03); p-Kumarik asit, Beyaz Keçimemesi (0.75); Ferulik asit, Beyaz kişmiş (0.93); o-Kumarik asit, Kızıl üzüm (0.63) ve Florodizin, Telli Baba (1.75) çeşitlerinde en yüksek bulunmuştur. Organik asitler, en yüksek Tartarik Asit, Siyah Kişmiş (9690.30); Malik Asit, Siyah Keçimemesi (23043.80); Sitrik Asit, Siyah Kişmiş (635.60) ve Fumarik Asit, Erciş Üzümü (Van) (13.40) çeşitlerinde tespit edilmiştir. En yüksek Toplam Antioksidan kapasiteye Siyah Kişmiş çeşidi (91,89) sahip bulunurken, bunu Telli Baba, Beyaz Kişmiş, Kızıl Üzüm, Erciş Üzümü (Van), Erciş Üzümü (Erciş), Gök Üzüm, Koyun Gözü, Siyah Keçimemesi ve Beyaz Keçimemesi çeşitleri takip etmiştir. Sonuçlar, mg/kg olarak verilmiş; Fenolik madde, Sitrik asit dışındaki Organik asitler ve Toplam Antioksidan kapasite istatistiksel olarak önemli [(P<0.01), (P<0.05)] bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Antioksidan, Bitkisel özellikler, Fenolik, Mahalli çeşit, Organik asit, Üzüm.Master Thesis Determination of Some Biochemical Properties in the Seeds of Local Grape Varieties (vitis Vinifera L) of the Siirt Region(2022) Yıldız, Dilan Sönmez; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu araştırma kapsamında Siirt ili ve ilçelerinde yetiştirilen, Karröd, Siyah gözane, Tayfi, Reşealya, Haseni, Boğa, Binetati, Beyaz Sinceri, Aşkar, Emiri Dövrevi, Çiçikenator mahalli üzüm çeşitlerine ait çekirdeklerde bazı ölçüm, tartım ve analizler yapılmıştır. Çalışmada renkli ve beyaz üzümler ayrı ayrı kategorize edilerek, kabuk renginin, tohum biyokimyasal içeriğine etkisinin olup olmadığı da değerlendirilmiş ayrıca tohumlara ait bileşimler, meyve suyundan alınan paralel örneklerle karşılaştırılmıştır. Tohumlardan ve -karşılaştırma yapmak amacıyla- meyve suyundan alınan örneklerde, toplam fenolik içerikler, proantosiyanidin içerikleri, toplam antioksidan kapasiteleri ve element içerikleri de belirlenmiştir. Çekirdeklerde tespit edilmiş en yüksek değerlere bakıldığında; Fenolik içerik yönüyle, Binetati (87.30 (GAE) mg/100g); Antioksidan kapasite Gözene (1344.86 mg/g) ve Proantosiyanidin değeri Çiçikenator (34.19 mg (CE) /g) mahalli çeşitlerinde tespit edilmiştir. Ayrıca çeşitlere ait çekirdeklerde mineral içerikler de değerlendirilmiş; çeşitlere göre değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Sonuçlar istatistiksel olarak da çoğunlukla önemli [(P<0,01), (P<0,05)] bulunmuştur.Doctoral Thesis Effects of Certain Soil Amendments on the Autochthonous Ercis Grape (vitis Vinifera L.) Cultivated Under Different Water Deficit Conditions at High Alttudes(2024) Baş, Ethem Ömer; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluSon yıllarda ülkemizi ve dünyamızı etkisi altına alan küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık tehdidi, tarımda su kısıtına karşı alternatiflerin üretildiği bilimsel çalışmaları daha önemli hale getirmiştir. Bu çalışma kapsamında, Otokton Erciş (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde tam sulama, %25 ve %50 kısıntılı sulama ile biyoçar (2.5 ton/da) ve pomza (5 ton/da) uygulamalarının verim, morfolojik özellikler, şıra biyokimyasal içeriği ve besin elementi üzerindeki etkileri iki yıl boyunca değerlendirilmiştir. Sulama miktarları, A sınıfı buharlaşma kabı kullanılarak buharlaşma oranlarına göre belirlenmiştir. Tam sulama koşullarında pomza verimde en yüksek artışı sağlamış, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar daha etkili olmuştur. Sürgün uzunluğu ve boğum arası çapında tam sulama seviyesinde biyoçar; salkım ağırlığı ve boyunda tam sulama seviyesinde pomza, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar ve pomza olumlu etkiler göstermiştir. 100 tane ağırlığı, tane boyu ve eni değerlerinde benzer sonuçlar elde edilmiştir. Şıra özelliklerinde, tam sulama seviyesinde kontrol grubu en yüksek değerleri sağlarken, kısıntılı sulama seviyelerinde biyoçar ve pomza, şıra randımanı ve SÇKM değerlerinde artış sağlamış, biyoçar olgunluk indisi açısından daha yüksek değerler vermiştir. Asitlik ve pH değerlerinde tam sulama seviyesinde kontrol grubu en yüksek değerleri sağlarken, kısıntılı sulama seviyelerinde biyoçar bu değerleri artırmıştır. Biyokimyasal özelliklerde, tam sulama koşullarında biyoçar en yüksek fenolik madde, antioksidan kapasite, proantosiyanidin ve flavonoid miktarlarını sağlamış, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar ve pomza değişken etkiler göstermiştir. Antioksidatif enzim (CAT, SOD, APX) aktivitelerinde biyoçar, her iki sulama seviyesinde de yüksek değerler sunmuştur. Yaprak klorofil içeriği ve yaprak oransal su içeriğinde, biyoçar ve pomza kısıntılı sulama koşullarında olumlu etkiler göstermiştir. Membran zararlanma indeksinde kısıntılı sulama koşullarında genel olarak artış gözlenmiş, biyoçar ve pomza bu artışları kısmen hafifletmiştir. Yaprak ve toprak sıcaklıklarında, kısıntılı sulama koşullarında biyoçar ve pomza dengeleyici etkiler göstermiştir. Kısıntılı sulama seviyelerinde, P, Mg ve Na içeriklerinin azaldığı, K içeriklerinin arttığı belirlenmiş; Fe içeriklerinde azalma eğilimi, Mn içeriklerinde yeterli düzeyler, Zn ve Cu içeriklerinde ise noksanlık tespit edilmiştir. Biyoçar, besin elementi alımını artırmada daha etkili bulunmuştur. Sonuç olarak, kısıntılı sulama koşullarında biyoçar ve pomzanın olumlu etkileri belirlenmiş, biyoçarın bitki su dengesini, besin elementi alımını ve bitki sağlığını daha olumlu etkilediği görülmüştür. Başlangıç maliyeti yüksek olmasına rağmen, uzun vadeli agronomik faydaları nedeniyle biyoçar kısıtlı sulama şartlarında daha ön plana çıkmakta; farklı sulama seviyelerinde pomza da uygun bir alternatif olarak önerilebilmektedirMaster Thesis The Effects of Different Pruning Charges and Plant Nutrition Applications on Yield and Quality in Ercis Grape Cultivar(2019) Tutuş, Ali; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu tez çalışmasında, iki farklı göz sayısında uygulanmış budama şarjı ile bitki besleme amaçlı organik ve inorganik kapsamlı bitki besleme preparatlarının, verim ve kalite unsurlarında meydana getirdiği etkiler ele alınmıştır. Çalışmada 30 ve 40 göz/omca olarak oluşturulan her bir budama grubuna, Tavuk gübresi (TG), Tavuk gübresi+Kimyasal yaprak gübresi (TG+KYG) ve Tavuk gübresi+Organik yaprak gübresi (TG+OYG) uygulanmış; sonuçlar verim ve kalite yönüyle değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında yapılmış olan uygulamalar, budama uygulamaları yönüyle ele alındığında, istatistiksel olarak salkımda kanat sayısı (P<0,01), titre edilebilir asitlik ve pH (P<0,05) parametrelerinde önemli bulunmuştur. Yaprak element içerikleri ise budama uygulamaları yönüyle, Fosfor (P<0,01), Mangan ve Nikel (P<0,05) için önemli bulunmuştur. Çalışma gübre uygulamaları yönüyle değerlendirildiğinde; omca başına verim miktarı istatistiki olarak (P<0,01) önemli bulunmuş, her iki budama grubunda da, kontrole göre verim artışı sağlamıştır. Ayrıca gübre uygulamalarının çekirdek sayısı (P<0,01), ilk sürgün boyu (P<0,01), titre edilebilir asitlik (P<0,05), pH (P<0,01), SÇKM (P<0,05) ve olgunluk indisi (P<0,01) için de istatistiksel olarak önemli olduğu görülmüştür. Element içeriklerine bakıldığında ise P, Mg, Cu, Fe, Na, Cd, Cr ve Ni mineralleri için önemli (P<0,01) bulunmuştur. Sonuç olarak yapılan uygulamaları, kalite ve kantite yönüyle genel olarak artışa neden olduğu; organik kökenli preparatların daha ön plana çıktığı tespit edilmiştir.Master Thesis Effects of Kaolin and Seaweed Fertilizer Applications on Local Mezrone and Zeyti Grape Varieties Cultivated in Gercüş (batman) Region Ecological Conditions(2023) Soysal, Bilal; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu çalışma kapsamında, Batman ili ve çevresi için önemli gen kaynaklarından Mezrone ve Zeyti üzüm çeşitlerinde, organik materyaller olan kaolin kili ve deniz yosunu gübresi uygulamalarının etki mekanizması ortaya konulmaya çalışılmıştır. Mezrone çeşidinde, omca başına verim, bitkilerin genel gelişme durumları, hastalık- zararlı etkileri, güneş yanığı olup olmadığı gibi kriterler göz önünde bulundurularak puanlama yapılmış 0-5 skalası, salkım ve taneyle ilgili parametrelerin tamamında yosun gübresinin ön plana çıktığı görülmüştür. Çekirdek yapısına etkisi ele alındığında ise yosun gübresinin çekirdek sayısında, kaolinin ise diğer parametrelerde artışa neden olduğu görülmüştür. Meyve içeriklerinde uygulamaların etkisi, kontrolden yüksek bulunmuş, deniz yosununun pH ve olgunluk indisini artırdığı, kaolinin ise hem asitlikte hem SÇKM de artırma yönünden etkili olduğu görülmüştür. Uygulamalar, meyve ve yapraklarda mineral içeriğe farklı şekillerde etki etmiştir. Fenolik içerik kaolin uygulamasında; antioksidan aktivite kontrol uygulamasında yüksek bulunmuştur. Zeyti çeşidinde ise salkım özellikleri üzerine sıvı deniz yosunu uygulamasının olumlu etki yaptığı, taneyle ilgili parametrelerde uygulamaların genel olarak etkili olduğu görülmüştür. Çekirdek yapısına etkisi ele alındığında ise uygulamaların çekirdek sayısını artırma yönünde etkili olduğu görülmüştür. Meyve içeriklerinde uygulamaların etkisine bakıldığında, deniz yosununun asitliği artırdığı, kaolinin ise pH ve olgunluk indisini artırdığı ancak SÇKM nin istatistiksel olarak önemsiz bulunmakla beraber, kontrolde daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu çeşitte de uygulamalar, meyve ve yaprak mineral içeriklerine farklı şekillerde etki etmiştir. Zeyti çeşidinde de fenolik içerik ve antioksidan aktivitenin kontrol uygulamasında yüksek olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis The Effects of Kaolin and Vermicompost Fertilizer Applications on Local Şire Grape Variety (vitis Vinifera L.) Grown in Diyarbakır Ecological Conditions(2022) Yaşa, Mehmet; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu tez çalıĢması kapsamında, Diyarbakır için önemli bir çeĢit olan mahalli ġire üzüm çeĢidinde; organik bir materyal olan kaolin kili ile katı ve sıvı formda uygulanan solucan gübresinin etki mekanizması ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bazı uygulama gruplarında, kimyasal bir fungusit de dahil edilmiĢtir. Kontrol grubuna ait omca baĢına verim değeri 6.29 kg iken, bu miktar Kaolin uygulamasıyla 8.71 kg‟a; kimyasal fungusit + katı solucan gübresi uygulamasıyla da 10.28 kg‟a kadar çıkmıĢtır. SÇKM ve pH oranları, uygulama yapılmıĢ omcalarda, genel olarak kontrole göre daha düĢük bulunmuĢtur. Titre edilebilir asit değeri kaolin+ her iki gübre grubunda düĢük bulunurken, olgunluk indisi değeri de bunlara paralel olarak, kaolin+ gübre uygulamalarının her ikisinde yüksek bulunmuĢtur. Klorofil düzeyine ise özellikle kimyasal fungusitle birlikte uygulanan katı ve sıvı solucan gübrelerinin, etkili olduğu tespit edilmiĢtir. Hastalık- zararlı etkisinin ve güneĢ yanıklığının, bitkinin genel görünümü baz alınarak değerlendirilmesiyle yapılan skalaya göre, kaolin uygulamaların yaprak, tane ve salkımlarda görülen problemler üzerine, kimyasal fungusitler den daha etkili olduğu görülmüĢtür. Uygulamaların P dıĢındaki makro mineral içeriğine etkileri, istatistiksel olarak önemli bulunmamıĢ, mikro elementler ise önemli bulunmuĢtur. Sonuç olarak sürdürülebilir tarım kapsamında kullanılabilen bir preparat olan Kaolinin, bağcılıkta kimyasal fungusitler yerine ikame bir ürün olabileceği ve Diyarbakır için önemli bir sorun olan güneĢ yanıklığına karĢı etkili olduğu ortaya konulmuĢtur. Aynı Ģekilde kaolin kilinin ve yine organik içerikli olan katı ve sıvı solucan gübrelerinin, verim ve kaliteyi artıracak yönde etkili olduğu görülmüĢtür.Doctoral Thesis Effects of Restricted Irrigation and Arbuscular Mycorrizal Fungus (amf) Applications on Grafted Sultana Seedless Grape Saplings Growed Under High Altitude Conditions(2024) Yılmaz, Yağmur; Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu; Demir, Semraİklim değişikliklerine bağlı olarak su problemleri ve kuraklık riskinin artması, dünya genelinde tarımsal üretimde alternatif önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, ekonomik öneme sahip bir tarımsal faaliyet olan bağcılık üzerine yapılan araştırmalar daha da önem kazanmıştır. Bu çalışmada, farklı sulama şartları ve Arbüsküler Mikorizal Fungus (AMF) uygulamalarının, yüksek rakım koşullarında aşılı Sultani Çekirdeksiz üzüm fidanları üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışma, 2022 ve 2023 yıllarında, 1669 m rakıma sahip Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü'ne ait bağcılık uygulama alanında gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, kuraklığa dayanıklı 1103 P ve kuraklığa hassas 5BB anaçları üzerine aşılanmış Sultani Çekirdeksiz (klon 7) fidanları kullanılmıştır. Denemelerde, K0 (%100 optimum sulama), K1 (%25 kısıtlı sulama) ve K2 (%50 kısıtlı sulama) olmak üzere üç farklı sulama miktarı uygulanmış ve kısıntılı sulama şartlarında ERS (Endo Roots Soluble) ticari isimli AMF izolatının etkinliği incelenmiştir. Bu tez çalışması kapsamında, bitki gelişim parametreleri ile toprakta ve bitkide bazı biyokimyasal özellikleri belirlemek amacıyla ölçüm, tartım, gözlem ve analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda genel fidan tutma oranı %92.06 olarak belirlenirken, mikoriza uygulamasının 1103 Poulsen anacına aşılı fidanlarda 0-5 skala değerleri ile ifade edilen genel özelliklere önemli düzeyde olumlu etkide bulunduğu görülmüştür. Yaprak sayısı, yaprak sıcaklığı, sürgün çapı, taç genişliği, sürgün boyu, kök yaş ve kuru ağırlıkları, kök genişliği, kök sayısı, AMF kök mikorizal yoğunluk, MDA konsantrasyonu parametreleri, yıllar ortalaması açısından istatistik olarak anlamlı bulunmuştur. Sürgün yaş ve kuru ağırlığı, yıllar ortalaması yönüyle her iki anaca aşılı fidanlar için de önemli bulunurken, 1103 P anacına aşılı fidanlarda ikinci yetiştiricilik yılı istatistik olarak anlamlı bulunmuştur. Sürgün yaş ve kuru ağırlıklarında optimum sulama düzeyi olan K0 uygulamasında AMF etkisi olumsuz gözlenirken, kısıntılı sulama şartlarında mikoriza uygulamasının olumlu etki yaptığı görülmüştür. Kök yaş ağırlığı (g), yıllar ortalaması ve ikinci yıl açısından, 1103 P anacına aşılı, mikoriza uygulanmamış bitkiler için önemli bulunurken; K1 (1102.38 g) en yüksek değere ulaşmış ve en düşük değere K2 (53.65 g) sahip olmuştur. Kök sayısı parametresi, her iki anaca aşılı fidanlarda, ikinci yıl mikorizalı grup için önemli bulunmuş ve en yüksek değere K2 + AMF var uygulaması ile (21.50 ve 18.25) ulaşılmıştır. Kök uzunluğu, 1103 P anacına aşılı fidanlarda birinci yıl AMF var uygulaması, ikinci yıl ise AMF yok uygulaması için istatistik olarak anlamlı bulunmuştur. İlk yıl en yüksek kök uzunluğu değeri K0+ AMF var (26.00 cm) ve ikinci yıl K1+ AMF yok (49.33 cm) için tespit edilmiştir. Farklı biyokimyasal özellikler değerlendirildiğinde, fidan dikimi ve AMF uygulaması öncesi rizosfer spor yoğunluğu 486,66 (adet/g toprak) olarak tespit edilmiştir. Birinci ve ikinci yıl vejetasyon dönemleri sonunda rizosfer spor yoğunluğu her iki anaca aşılı fidanlarda, her iki yıl için istatistik olarak önemli bulunmuştur. Bir gram topraktaki spor adedi, 1103 P anacına aşılı fidanlarda birinci yıl K0 + AMF var (720,00) ve ikinci yıl K2 + AMF var (1875.00) olarak; 5BB anacına aşılı fidanlarda ise sırasıyla K1 + AMF var (585.00) ve K0 + AMF var (1815,00) uygulamalarıyla en yüksek sayıya sahip olmuştur. Toplam fenolik içerik (mg GAE/g), 1103 P için birinci yıl mikoriza uygulanmamış grupta ve 5BB için her iki yılda mikoriza uygulanmış grupta önemli bulunmuştur. Toplam antioksidan kapasite (µM/100 g), 1103 P için birinci yıl mikoriza uygulanmamış gruplarda ve 5BB için her iki yılda mikoriza uygulanmış gruplarda önemli bulunmuştur. Antioksidatif enzim aktiviteleri incelendiğinde, APX enzim aktivitesi (mM.gFW/dk) her iki anaç ve yılda istatistik olarak önemli bulunmuş ve 1103 P için birinci yıl K0+ AMF yok (0.66), ikinci yıl K1 + AMF var (0.86); 5BB için ise sırasıyla K0 + AMF var (0,57) ve K0 + AMF var (0.14) uygulamalarıyla en yüksek değere ulaşmıştır. CAT enzim aktivitesi değerleri (mM.gFW/dk), her iki anaca aşılı fidanlarda birinci yıl AMF var ve ikinci yıl AMF yok ve AMF var uygulamaları için önemli bulunmuştur. 1103 P için birinci yıl K1 + AMF var (0.05) ve ikinci yıl K0 + AMF var (0.02), 5BB için ise birinci yıl K0 + AMF yok (0.04) ve ikinci yıl K0 + AMF yok ve K2 + AMF var (0.01) uygulamalarında en yüksek bulunmuştur. SOD enzim aktivitesi, her iki anaca aşılı fidanlarda yıllar ortalaması ve 1103 P için ikinci yıl AMF var uygulaması için önemli bulunmuş ve en yüksek SOD aktivitesi K0 + AMF yok (95.29) uygulamasında tespit edilmiştir. MDA konsantrasyonu (nmol/ml), 5BB anacına aşılı fidanlarda her iki yıl, her iki mikoriza uygulaması için önemli bulunmuş ve yıllara göre en yüksek değer K1 + AMF yok (31.44) ve K0 + AMF yok (73.81) olarak belirlenmiştir. Yapraklarda besin elementi (%) içerikleri ele alındığında, Kalsiyum (Ca), 5BB anacına aşılı fidanlarda her iki yıl için AMF var uygulamaları; Fosfor (P), 1103 P her iki yıl ve 5BB ikinci yıl için; Potasyum (K), her iki çeşitte ikinci yıl için; Magnezyum (Mg), 1103 P birinci yıl ve 5BB her iki yıl; Sodyum (Na), 1103 P anacı her iki yıl için önemli bulunmuştur. Ayrıca bazı minerallere ait düzeyler (mg/kg), Demir (Fe), Bakır (Cu) ve Mangan (Mn), her iki yıl ve anaç için; Çinko (Zn), 5BB anacı her iki yıl için istatistik olarak önemli bulunmuştur. Mineral içeriklerdeki değişimler, anaç, yıl ve uygulamalara göre farklılık gösterse de mikoriza uygulamalarının genel olarak mineral alımını olumlu yönde etkilediği ve sulama oranının da bu etkiyi belirginleştirdiği görülmüştür. Elde edilen bulgular doğrultusunda, AMF uygulamasının yağışın ve sulama imkanının kısıtlı olduğu kurak tarım alanlarında ve yüksek rakımlı bölgelerde bitki besin elementi alımını artırdığı ve bitki büyümesini teşvik ederek kimyasal gübrelerin alternatifi olarak kullanılabilecek öneme sahip olduğu belirlenmiştir. Sürdürülebilir tarımda mikoriza uygulamalarının yaygınlaştırılması ve bu yöntemlerin yetiştiricilere tanıtılması büyük önem taşımaktadır.Article The Effects of Some Plant Nutrition Applications on the Bioactive Compounds of Grapevine (Vitis Vinifera L.)(2023) Akcan, Elver; Baş, Ethem Ömer; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluThe basis of the study was formed by the application of Humic Acid (HA) and Rock Phosphate (RP), which are used in different doses as organic plant nutrition material, to the vineyard in early spring. As a plant material, the local variety Sepirze (Vitis vinifera L.), which is extensively produced in Mardin/Türkiye, is used for table consumption as well as being used for wine in small businesses. Analyzes were made to determine the effects of plant nutrition applications on acidity, pH, TSS and maturity index values, total phenolic content, and antioxidant activity in grape berries; The phenolic content and antioxidant activity were analyzed separately in the berry flesh, skin, and seed sections, and it was tried to determine which part of the fruit was more affected by the applications. When the physicochemical prosperities of the grains were evaluated, the TSS content was found to be significantly (P<0.01) varied among the applications. In addition, it was observed that plant nutrition applications had an increasing effect on the maturity index when compared to control vines without any application. Considering the different parts of the grape, phenolic and antioxidant amounts were found to be significantly (P<0.01) different. The highest phenolic and antioxidant ratios were determined in the seed, followed by skin and flesh. Plant nutrition applications increased the phenolic content in whole grape berries; Moreover, the antioxidant activity was found to be significantly varied among the applications.Article Present Situation, Problems and Suggested Solutions of Viticulture in Van Province(2009) Uyak, Cüneyt; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluVan province has micro-climate conditions although it is located in the Eastern Anatolian Region. Despite its high altitude, this feature of region allows many fruit species to grow. Vine is also one of the fruit species that adapts to ecological conditions of the region. Viticulture, an important income source for local people in the past, has quickly begun to lose its importance of thousand years. The current vineyard area and production of Van province is at low level. The majority of available vineyards is very old, unproductive and destroyed. In addition, it has been observed that vineyard areas have been increasingly reduced due to continuous destroy. The most important reasons of under developing of Van province’s viticulture are: the destroyed vineyards are not re-established, modern viticulture techniques are not known, suitable standard varieties are not determined, vineyards are used as settlement areas, and it has lower productivity and income. The existing problems of Van province’s Viticulture can be solved with the usage of technical and cultural practices of modern viticulture. Determination of region’s vineyard areas and production targets are important for the development of viticulture. Therefore, all research and training studies done for development of vineyard in the region where unemployment and from rural to cities immigration are available, should be supported. In this study, problems of Van province’s viticulture have been examined and some solutions have been suggested. In addition, the climatic conditions of the region have been evaluated in terms of viticulture.Article Şirvan (Siirt) Yöresinde Yetiştirilen Narların Pomolojik Özellikleri(2010) Yılmaz, Hüdai; Gündoğdu, Müttalip; Gündoğdu, Özlem; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBu çalışmada Siirt ilinin Şirvan ilçesinde doğal olarak yetişen ve yöre iklimine iyi adapte olmuş yerel nar genotiplerine ait meyvelerin, bazı pomolojik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada meyve ağırlıklarının 161.45-302.35 gr, meyve uzunluklarının 60.79-78.67 mm, meyve enlerinin 67.27- 86.92 mm, meyve hacimlerinin 177.5-305.0 ml, meyve suyu miktarlarının 69-121 ml, meyve yoğunluklarının 0.84 -1.17 gr/$cm^ 3$, dane ağırlıklarının 80-162.35 gr, kaliks uzunluklarının 16.58-34.64 mm ve kaliks yarı çaplarının 9.32-14.27 mm arasında değiştiği belirlenmiştir. Ayrıca SÇKM miktarları % 12-16, pH 3.63-5.87, şekil indeksleri 0.84-1.03 ve toplam asitlik % 0.47-1.08 arasında değişmiştir. Bunun yanında yerel çeşitlerin kabuk alt zemin rengi, üst zemin rengi, çekirdek sertliği, meyve tadı, dane rengi, üst odacık sayısı, alt odacık sayısı, odacıkların görünümü, daneleme kolaylığı ve meyve posa ağırlıkları belirlenmiştir.Article The Use of Biostimulants in Sustainable Viticulture(2021) Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu; Yılmaz, YağmurViticulture has a very wide application area in the world, which is great importance economically and in terms of human diet. The grapevine is evaluated in many areas, both grapes and leaves contain valuable compounds such as vitamins, minerals, antioxidants, organic acids, fats, proteins etc.. It has become inevitable that sustainable production techniques, the use of new integrated techniques, and sufficient sensitivity to protect human and environmental health have to be applied for viticulture which is of great importance in terms of human diet. Sustainable viticulture includes human and environment friendly production systems. It is seen that biostimulants, in other words bioactivators, are used within the scope of scientific researches and in viticulture applications in sustainable viticulture in the world. Containing organic or inorganic compounds, microorganisms; biostimulants are applicable to leaves, soil or seeds; positively affect plant growth, yield, nutrition, and product quality. It has been determined by various studies that biostimulants increase the resistance of plants to biotic and abiotic stress conditions and also regulates the soil structure. Biostimulants have been classified by some researchers as humic substances, amino acids and other nitrogenous compounds, seaweed and plant extracts, chitin and chitosan-like polymers, inorganic compounds, beneficial fungi and beneficial bacteria, waste, exudates and extracts of seeds, leaves and roots. Biostimulants have an important place within the scope of sustainable viticulture in areas such as protection of natural resources, especially soil and water, combating erosion and forest fires, ensuring biological diversity, and integrated pest management. The need to increase soil and plant productivity, to create ecological balance, and most importantly to protect the health of humans and other living things, is better seen each day. This need for a sustainable life and healthy continuity of future generations leads scientists and producers to friendly applications such as biostimulants.Article Van İli Asma Gen Potansiyeli İçerisinde Önemli Bir Değer: Erciş Üzümü(2018) Çavuşoğlu, Şeyda; Uyak, Cüneyt; Doğan, Adnan; Keskin, Nurhan; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluErciş üzüm çeşidi, Van ve çevresinde hüküm sürmüş medeniyetler için tarımsal ve kültürel bir değertaşımış, günümüzde de gerek fen bilimleri gerekse sosyal bilimler alanlarında birçok bilimsel çalışmayakonu olmuş bir çeşittir. Moleküler ve ampelografik tanımlaması yapılmış olan çeşidin, klon seleksiyonuçalışmaları da, belli bir aşamaya getirilmiştir. Yetiştiricilik, kimyasal içerik, biyotik–abiyotik streskoşullarına tepki ve muhafazaya uygunluk da çalışılan konular arasındadır. Erciş çeşidi, organik asit içeriğibakımından Öküzgözü’nden neredeyse iki kat daha yüksek bir potansiyel sergilemiştir. Bir araştırmada,tanelerinin makro ve mikro element içeriğinin yüksek olduğu vurgulanırken, bir araştırmada gallik asideyalnızca Erciş’te rastlanmıştır. Resveratrol içeriği yönüyle de Erciş, Cabernet Sauvignon, Öküzgözü veKalecik karası gibi popüler üzüm çeşitlerini geride bırakmıştır. In vitro çalışmalara da konu olan çeşit,kallus oluşturma oranı bakımından da yüksek bir potansiyele sahip olmuştur. Aşılı asma fidanı üretimi veaşı kaynaşmasının anatomik, histolojik ve biyokimyasal açıdan araştırıldığı bir doktora çalışmasında Ercişüzümü, kallus oranı en yüksek çeşit olarak saptanırken, farklı katlama ortamlarında, Hafızali çeşidi ilekarşılaştırıldığı bir çalışmada ise, aşı başarısı, kallus oluşum düzeyi, fidan randımanı ve 1. boy fidan oranlarıyönüyle de öne çıktığı bildirilmiştir. Bu çalışma ile Erciş üzüm çeşidinin Van İli asma gen potansiyeliiçerisindeki önemi, derlenmiş olan bazı bilimsel çalışmalar ışığında ortaya konulmaya çalışılmıştır.Article Van İli Bağcılığında Biyoçeşitlilik(2018) Keskin, Nurhan; Uyak, Cüneyt; Doğan, Adnan; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluBağcılık kültürü, Van yöresinde geçmişten günümüze hüküm süren bütün medeniyetlerde önemini korumuştur. Erken Demir Çağına ait mezar ve şehir kalıntılarında karbonlaşmış üzüm çekirdeklerine rastlanmış olması, Van ve çevresinde üzüm yetiştiriciliğinin geçmişi hakkında bilgi vermektedir. Ancak yaşlıların tanımladığı çok sayıda mahalli çeşit, günümüzde ne yazık ki geniş alanlarda görülememektedir. Genotiplerin bir bölümüne artık rastlanmazken, birçok genotip ise çok az sayıda omca ile birkaç üzüm bağında gözlemlenmektedir. Yörede Erciş üzüm çeşidi dışındaki üzüm gen kaynaklarımız, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bölgede bitkisel üretimi sınırlayan birçok ekolojik faktöre karşın varlığını binlerce yıldır sürdürmüş ve aralarında standart üzüm özelliği taşıyan genotiplerin de bulunduğu bu genetik mirasın korunması için acil önlemler alınması gerekmektedir. Yöre uzun yıllardır birçok araştırıcı tarafından taranmış, belirlenmiş olan mahalli çeşitler, farklı çalışmalarda moleküler düzeyde ya da ampelografik açıdan tanımlanmış, morfolojik ve pomolojik özellikleri, kimyasal içerikleri ve besin öğeleri yönüyle incelenmiştir. Bu çalışma ile yörede bu güne kadar yapılmış bilimsel çalışmalardan yararlanılarak bu genotiplere ait bilgilerin tek bir çalışmada toparlanması hedeflenmiştir. Her geçen gün yok olma tehlikesi ile yüz yüze olan bu mahalli çeşitlerden oluşmuş gen havuzunun kurulması konusunda atılacak adımlara öncülük edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca çalışma, önceki yıllarda dikimi gerçekleştirilmiş bazı standart üzüm çeşitlerinin yöreye adaptasyonları konusunda da bilgiler içermektedir.Article Van İli Bağlarının Beslenme Durumlarının Belirlenmesi(2009) Sonmez, Ferıt; Tüfenkçi, Şefik; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluÇalışma, Van ili sınırları dahilinde, 2002-2003 yıllarında, standart çeşitlerle kurulmuş üzüm bağları ile Erciş üzümünden oluşmuş çok eski yerli bağların beslenme durumlarının belirlenmesi amacıyla 2007 yılı ilkbahar-yaz döneminde yürütülmüştür. Toplam 6 köyde, 10 farklı üzüm bağında, 11 üzüm çeşidi üzerinde yapılmış olan çalışma, vejetasyon dönemi başlangıcında alınmış toprak örnekleri ile çiçeklenme öncesi, ben düşme dönemi ve hasat dönemi olmak üzere 3 dönemde alınmış yaprak örneklerinde yapılmış olan analizlere ait sonuçları kapsamaktadır. Toprak analizleri sonucunda genel bağ topraklarının % 60’ının kumlu-killi-tın bünyeli olduğu, tümünde tuz sorununun olmadığı, % 60’ının organik madde içeriğinin düşük olduğu, % 40’ının az kireçli, % 50’sinin orta düzeyde kireçli olduğu; %60’ının azot (N) yönünden, % 40’ının fosfor (P) yönünden fakir olduğu ve % 50’sinde çinko (Zn) noksanlığı bulunduğu görülmüştür. Buna karşılık potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), demir (Fe), mangan (Mn) ve bakır (Cu) oranlarının, tüm bölgeler için yeterli düzeyde olduğu belirlenmiştir. Yaprak analizleri sonucunda genel durumda çeşitlerin besin elementi içeriklerinden; azot, fosfor, potasyum ve çinko değerlerinin yeter sınır değerlerin altında olduğu, diğer besin elementlerinin ise yeter sınır değerleri içerisinde bulunduğu belirlenmiştir. Dönemler açısından besin elementi değişimleri incelendiğinde, azot, fosfor potasyum, magnezyum, çinko ve Cu içeriklerinin azalış yönünde, kalsiyum, demir ve mangan içeriklerinin ise artış yönünde eğilim göstermekte olduğu görülmüştür.Article Van İlinde Satılmakta Olan Yaş ve Kuru Üzümler İle Salamura Asma Yapraklarında Pestisit Kalıntı Miktarlarının Belirlenmesi(2017) Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu; Ersayar, Leyla; Doğan, AdnanPestisitler, insan ve çevre sağlığına olan zararları birçok bilimsel çalışma ile ortaya konulmuş olmasına rağmen, tüm dünyada ve ülkemizde, gün geçtikçe daha fazla yaygınlaşmakta olan bitki koruma ürünleridir. Bitki koruma ürünlerinin prosedüre uygun olmayan miktar ve zamanlarda kullanımı ekolojik dengede ve tarım ürünlerimizde pek çok sıkıntıya yol açmaktadır. Beslenmeden, tekstil ürünlerine kadar birçok alanda insan yaşamının vazgeçilmezi olan bitkisel ürünler aynı zamanda iç ve dış ticarette de büyük önem taşımaktadır. Ancak yetiştirme ya da depolama aşamalarında kullanılan pestisit miktarlarının kabul edilebilir aralığın üstünde olduğunun belirlendiği durumlarda, ihracata yönelik üretilmiş ürünler kabul görmeyerek, sınırdan geri dönmesine neden olabilmektedir. Bu çalışma ile Van yöresinde satılıyor olmakla beraber, temelde ülkemizin üzüm üreticisi olarak kabul edilen, Manisa, Kilis, Adıyaman- Besni, Siirt, Tokat, Balıkesir, Adana, Mersin gibi farklı yörelerinden gelmiş olan hatta sınır ticareti yaptığımız, ülkelerden ithal ettiğimiz yaş ve kuru üzümler ile salamura asma yapraklarına ait örneklerde bulunan pestisit kalıntı miktarlarının, ürünün tüketiciye ulaştığı dönemlerde belirlenmesi amaçlanmış ve mevcut durum ortaya konulmaya çalışılmıştır. Pestisit analizlerinde, uluslararası geçerliliği bulunan AOAC 2007.01 metodu kullanılmış ve her bir örnek için 250 farklı pestisitin taraması gerçekleştirilmiştir. Sofralık üzümlerde ele alınmış olan 16 örneğin tamamında, 30 farklı pestisite ait kalıntı tespit edilmiş, hatta yasak olmasına rağmen kullanılmış pestisitlerin bulunduğu görülmüştür. Kurutulmuş üzümlerde ise 10 farklı pestisit belirlenmiş, fakat bu konuda ulusal ya da uluslararası bir standart aralık değerine ulaşılamadığından, sonuçlar zarar eşik değerleri bağlamında mukayeseli olarak değerlendirilememiştir. Salamura asma yapraklarında, şahsi tüketim için yapılmış olan salamuraların yanı sıra, ticari olarak markalı ya da markasız satışı yapılan salamura yapraklarında da bir dizi analiz ve gözlemler yapılmış, sonuç olarak ticari bir marka olarak marketlerde satışı yapılmakta olan bir örnek dışında, pestisit kalıntısına rastlanmamıştır