Browsing by Author "Ağaoğlu, Zahid"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Cuminum Cyminum L. ( Kimyon ) Meyvesi Uçucu Yağının Median Lethal Doz (Ld50) Düzeyi ve Sağlıklı ve Diyabetli Farelerde Hipoglisemik Etkisinin Araştırılması(2003) Özbek, Hanefi; Ağaoğlu, Zahid; Ceylan, EbubekirAmaç: Cuminum cyminum L. (kimyon) meyvesi uçucu yağının, median lethal doz (LD50) düzeyinin ve sağlıklı ve diyabetli farelerde hipoglisemik etkisinin araştırılması. Yöntem: Alloksanla diyabet oluşturulmuş farelere ve sağlıklı farelere Cuminum cyminum L. uçucu yağı ekstresi, glibenclamide (referans) ve serum fizyolojik (kontrol) uygulanıp; sıfırıncı, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde, farelerin kuyruk veninden kan alınarak açlık kan şekeri düzeyleri ölçüldü; sonuçlar tek yönlü varyans analizi ile test edildi.Bulgular: Cuminum cyminum L. ekstresinin; alloksanla diyabet oluşturulmuş farelerde serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci, ikinci (p<0.01), dördüncü ve 24. saatlerde (p<0.05) anlamlı derecede düşürdüğü; glibenclamide'in, serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci (p<0.01), ikinci (p<0.001), dördüncü (p<0.01) ve 24. saattelerde (p<0.05) anlamlı derecede düşürdüğü; glibenclamide ile Cuminum cyminum L.'nin açlık kan şekerini düşürme yönünden aralarında anlamlı bir farklılık bulunmadığı gözlenmiştir (p>0.05). Sağlıklı farelerde gruplar arasında açlık kan şekeri yönünden yapılan ölçümlerde yalnızca dördüncü saatte Cuminum cyminum L. grubunda kan şekerinin serum fizyolojik ve glibenclamide gruplarına göre anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Cuminum cyminum L. meyvesi uçucu yağ ekstresinin, referans ilaç olarak kullanılan glibenclamide ile aynı düzeyde olmak üzere, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde hipoglisemik etki gösterdiği gözlendi. Cuminum cyminum L. uçucu yağ ekstresinin LD50 dozu ise 0.780 ml/kg olarak tespit edildi.Article Kronik Böbrek Yetmezliği Oluşturulan Ratlarda Kalp ve Böbrek Parametreleri İle Natriüretik Peptid Düzeyleri Arasındaki İlişki(2018) Ağaoğlu, Zahid; Başbuğan, YıldırayBu çalışmada kronik böbrek yetmezliği oluşturulan ratlarda kalp ve böbrek parametreleri ile natriüretik peptid düzeyleri arasındaki ilişkinin ortaya konulması hedeflendi. Bu amaçla 60 adet Wistar albino rat materyal olarak kullanıldı. Ratlar, kontrol (10 dişi-10 erkek) ve çalışma (20 dişi-20 erkek) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışma grubunun içme sularına 28 gün boyunca 1gr/L adenin katıldı. Çalışmanın son gününde hayvanlar anestezi altında sakrifiye edilerek, kan, böbrek, kalp ve karaciğer numuneleri alındı. Biyokimyasal parametreler irdelendiğinde; Ca+2 (p<0.01) ve P (p<0.01) düzeylerinde istatistiki olarak kontrol grubuna göre çalışma grubunda artış belirlenmesine rağmen, AST, ALT, LDH, CK, CK-MB ve cTn I değerlerinde kontrol ve çalışma grupları arasında istatistiki olarak önemli bir fark belirlenmedi. Böbrek diagnostik belirteci olan kreatinin, üre ve BUN düzeyleri çalışma grubunda artış göstererek sırasıyla 1.55±0.20 mg/dL, 239.34±22.00 mg/dL, 123.05±15.02 mg/dL düzeyine gelmesine karşın kontrol grubunda ise bu değerler sırasıyla 0.34±0.24 mg/dL, 41.07±1.39, 19.18±0.6 mg/dL seviyesinde kaldığı belirlendi. Natriüretik peptid parametreleri incelendiğinde BNP ve NT-proBNP değerleri çalışma grubunda artış göstererek 79.10±12.64 pg/ml - 84.45±17.31 pg/ml düzeyine geldiği tespit edilmesine karşın kontrol grubunda ise bu değerler 37.93±3.68 pg/ml - 40.01±5.85 pg/ml seviyesinde kaldığı belirlendi. Deneklerin nekropsisinde çalışma grubunun makroskopik bakısında böbreklerde büyüme ve renklerinde açılma gözlenirken, kalp ve karaciğerde herhangi bir değişikliğe rastlanmadı. Mikroskobik bakıda ise böbreklerde tubuler dilatasyon, intertubuler aralıkta kristalizasyon ve dev hücre oluşumu, tubulus epitellerinde dejenerasyon ve tubulointersitisiyel nefritise rastlandı. Buna karşın kontrol grubunun gerek makroskopik gerekse mikroskobik bakısında herhangi bir değişikliğe rastlanmadı. Sonuç olarak kronik böbrek yetmezliğinde kullanılan diagnostik parametrelerle natriüretik peptitler (özellikle BNP ve NT-proBNP) arasında doğrusal bir ilişki olduğu kanısına varıldı.Article Van Yöresinde Atlarda Toxoplasma Gondii' Nin Seroprevalansı(2001) Akkan, Hasan Altan; Ağaoğlu, Zahid; Yuksek, Nazmi; Karaca, Mehmet; Çiftçi, İ. Hakkı; Tütüncü, MehmetBu çalışmada Van yöresndekii atlarda anti-Toxoplasma göndü antikorlarının seroprevalansı indirekt hemaglutinasyon (IHA) yöntemi ile araştırıldı. Çalışma materyalini Van ili sınır bölgesinde barındırılan 172 adet Doğu Anadolu atı oluşturdu. Anti- Toxoplasma göndü antikorlarının tespiti için ticari Toxocell IHA kili (Biokit, sa, Spain) kullanıldı. Serumların 1/64 dilüsyonunda hemaglutinasyonun varlığı veya yokluğuna göre reaksiyon pozitif yada negatif olarak değerlendirildi. Buna göre, atların üçü seropozitif(%1.74), 169'u (%98.26) seronegatif olarak belirlendi.Other Yüzüncü Yil Üniv. Veteriner Fakültesi Iç Hastaliklar Klinigine Van ve Çevresinden 1992-1997 Yillari Arasi Getirilen Hayvanlarda Saptanan Hastaliklarin Genel Analizi(1996) Sekın, Servet; Voyvoda, Hüseyin; Ağaoğlu, Zahid; Karaca, MehmetYüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Kliniğine 01.04.1992 - 31.03.1997 tarihleri arasında 2262 hayvan getirilmiştir. Bu hayvanların ay ve yıllara, türlere ve saptanan hastalıklarının ait oldukları sistemlere göre dağılımları belirlenmiştir. Beş yıllık sürede getirilen hayvanların çoğunluğunu kültür ırkı inek başta olmak üzere ergin sığır, en azını ise at oluşturmuştur. En fazla hastanın Mart, en az hastanın Ağustos aylarında getirildiği ve 1995 yılında en çok hastanın muayene ve tedavi edildiği saptanmıştır. Sindirim sistemi hastalıklarının (%57.1) diğer tüm sistem hastalıklarından daha fazla görüldüğü, bunların içinde de ön mide hastalıkları, endoparaziter hastalıklar, enteritisler, bakteriyel ve viral hastalıkların önde geldiği görülmüştür. Bunu sırasıyla solunum (%21.1), metabolizma (%3.7), deri (%3.3), dolaşım (%3.1), sinir (%2.5), kan ve kan yapan organ hastalıkları (%2.3), zehirlenmeler (%2.2), zoonozlar (%2.1), diğerleri (%1.8) ve üriner sistem (%0.8) hastalıklarının izlediği belirlenmiştir.