Browsing by Author "Akbayrak, Hakan"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Abdominal Aortaya Kros Klemp Konmasının Neden Olduğu İskemi/ Reperfüzyon Hasarının Akciğere Etkisi(2005) Erdoğan, Hasan Basri; Başel, Halil; Kutay, Veysel; Özen, Süleyman; Özbek, Hanefi; Hazar, Abdussemet; Akbayrak, HakanAmaç: Aortanın geçici olarak kros klemplenmesini gerektiren cerrahi girişimlerden sonra alt ekstremitelerde iskemi/reperfüzyon (I/R) hasarı ve akciğerlerde hasar oluşabilir. I/R hasarında nötrofillerin. aktivasyonunun önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Amacımız rat modelinde abdominal aortanın kros klemplenmesinin akciğer hasarında önemli bir rol oynadığını göstermek ve heparinin bu hasarı önlemede etkisi araştırmaktır. Metot: Sprague-Dawley tipi 30 rat randomize olarak üç ayrı gruba ayrıldı. A grubundaki 10 ratta laparatomi yapılarak, abdominal aorta diseke edildi ve kros klemp konmadan batın kapatıldı. B grubundaki 10 ratta ise yine laparatomi yapılarak abdominal aorta diseke edildi ve kros klemp konarak batın kapatıldı. C grubundaki 10 ratta ise işlemden bir saat önce 500ü/kg deltaparin sodyum subkutan uygulandı ve aortaya kros klemp koymak için aynı işlemler yapıldı. Üç saat sonra B ve C gruplarında tekrar batın açılarak kros klemp kaldırıldı ve iki saat süreyre reperfüzyon sağlandı. Ratların hepsi çalışmanın bitiminde sakrifiye edildi. Histolojik inceleme ve biyokimyasal analizler için akciğerleri rezeke edildi. Bulgular: Hiştopatolojik incelemede B grubundaki ratların akciğerlerinde nötrofil sayısı ve MDA seviyesi belirgin olarak artmıştı ve pulmoner hasar fazla idi. C grubunda B grubuna göre nötrofil sayılarında ve MDA seviyesinde azalma olmakla birlikte anlamlı farklar yoktu. Sonuç: Abdominal aortaya belirli bir sürenin üstünde klemp uygulanması akciğerlerde nötrofil sekestrasyonuna neden olur ve pulmoner hasarı artırır. Heparinin hasarı azaltmada etkisi anlamlı değildir.Article Effects of Posterior Pericardiotomy on the Incidence of Pericardial Effusion and Atrial Fibrillation After Coronary Revascularization(int Scientific Literature, inc, 2006) Ekim, Hasan; Kutay, Veysel; Hazar, Abduessemed; Akbayrak, Hakan; Basel, Halil; Tuncer, MustafaBackground: The aim of this prospective, randomized study was to assess the efficacy of posterior pericardiotomy in decreasing the prevalence of pericardial effusion and postoperative atrial fibrillation (AF). Material/Methods: The study was performed in 100 patients who underwent elective coronary artery bypass grafting surgery (CABG) between October 2003 and July 2005. They were randomized to receive posterior pericardiotomy (Group A) or no posterior pericardiotomy (Group B). A 4-cm longitudinal incision was made parallel and posterior to the left phrenic nerve, extending from the left inferior pulmonary vein to the diaphragm in group A patients. Posterior pericardiotomy was not performed in group B patients. Results: Early pericardial effusion developed in 6 patients (12%) of group A and 21 patients (42%) of group B; no late pericardial effusion developed in group A, but did in 3 patients (6%) of group B. The number of patients who developed postoperative AF was significantly lower in the fenestration group compared with the control group (10% vs. 30%, p<0.010). The overall incidence of supraventricular tachycardia in patients with early pericardial effusion was significantly higher than in patients without early pericardial effusion (18 patients vs. 9 patients). Conclusions: These findings suggest that posterior pericardiotomy reduces the prevalence of early pericardial effusion and related AF by improving pericardial drainage in patients undergoing coronary artery bypass surgery.Article Fallot Tetralojisinde Transanüler Yama Uygulamasının Erken ve Orta Dönem Sonuçları(2005) Karadağ, Melike; Başel, Halil; Demir, İsmail; Kutay, Veysel; Yakut, Cevat; Ekim, Hasan; Akbayrak, HakanAmaç: Küçük pulmoner anulusu olan Fallot tetralojisinde (TOF) transanüler yama gerekir. Bu da pulmoner rejürjitasyona yol açabilir. Amacımız transanüler yama gerektiren TOF'lu hastalarda tam onarımı ile ilgili tecrübelerimizi gözden geçirmektir. Metod: Mayıs 2000 ile Mart 2005 tarihleri arasında Van Yüksek İhtisas Hastanesi ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 20 hastaya TOF tanısıyla tam onarım operasyonu yapılarak perikardiyal yama ile sağ ventrikül çıkımı ve anülüsü genişletilmiştir. Hastaların yaşları 3 ile 24 arasında değişmekte olup, 11'i kız ve 9'u erkek idi. Bulgular: Tanı tüm hastalarda operasyon öncesi uygulanan ekokardiyografi ve kardiyak kataterizasyonla kondu.Transannuler yama kullanılarak yapılan tam onarım sonrası hastaların fonksiyonel kapasitelerinde anlamlı düzelme oldu. Ölen hastamız olmadı. Sonuç: TOF tanısı konunca yaşına bakılmadan kontrendikasyon olmadıkça tüm hastalar öpere edilmelidir. Anulusu dar olan hastalarda transanüler yama kullanılması kısa ve orta dönemde iyi tolere edilir ve hastaların fonksiyonel kapasiteleri düzelir.Article Üst Ekstremitede Distal İskemiye Neden Olan Arteriyovenöz Fistül Komplikasyonlar(2006) Karadağ, Melike; Demir, İsmail; Kutay, Veysel; Ekim, Hasan; Başel, Halil; Hazar, Abdussemet; Akbayrak, HakanAmaç: Hemodiyaliz amacıyla açılan arteriyovenöz fistüllerde distal iskemi ender görülen ciddi bir komplikasyondur. Amacımız arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak gelişen üst ekstremite iskemilerinde cerrahi tedavinin sonuçlarını değerlendirmektir. Yöntem: Mayıs 1999 ile Nisan 2005 tarihleri arasında 412 hastada arteriyovenöz fistül nedeniyle cerrahi girişim uyguladık. Bunlardan sekiz hastada arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak distal iskemi gelişmiştir. Hastaların yaşları 26 ile 56 arasında değişmekte (ortalama 39±1,2 yıl) idi. Bulgular: Distal iskemi gelişmesine neden olan tüm arteriyovenöz fistüller brakiyal arterle sefalik veya bazilik ven arasında açılmıştı. Hastalardan dördünde sadece fistül ligatüre edildi. Üç hastada fistül ligatüre edildikten sonra brakiyal arterde gelişen anevrizmalar rezeke edildi ve arteriyel devamlılık bir hastada brakiyal arterin uç uca anastomozu ile, bir hastada araya konulan safen ven grefti ile ve diğer hasta da ise PTFE interpozisyon grefti ile sağlandı. Bir hastada ise fistül ligatüre edildi ve sefalik vende gelişen anevrizma rezeke edildi. Cerrahi sonrası tüm hastalarda iskemi bulguları kayboldu. Sonuçlar: Arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak anevrizmatik gelişmeler, tromboz veya çalma sendromu ve bunların sonucu distal iskemi gelişebilir. Fistülün ligasyonu ile genellikle olumlu sonuç alınırsa da anevrizmal gelişme varsa anevrizmalar rezeke edilerek arterin devamlılığı sağlanmalıdır. İskemik komplikasyonları önlemek veya minimal seviyeye indirmek ve önemli risk faktörlerini belirlemek için geniş serilere dayanan prospektif çalışmalara gereksinim olduğunu düşünüyoruz.