Browsing by Author "Akgül, Yakup"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bir Danada Rastlanan Özefagus Divertikulumu Olgusunun Sağaltımı(1998) Akgül, Yakup; Aslan, Logman; Alkan, İsmail; Şındak, NihatVeteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine 11.06.1998 tarihinde \"Yem yemiyor, yedikten hemen sonra kusuyor, zayıflıyor\" şikayetiyle getirilen 1 yaşında Holstein ırkı erkek bir danada klinik muayene sonucunda aşırı kaşeksi ve dehidrasyonla birlikte metabolik asidoz saptandı. Radyografide hastada özefagus divertikulumu olduğu tespit edildi. Olgu 3 gün boyunca antibiyotik ve iv. sıvı (%1.3'lük sodyum bikarbonat, isolyte, Dextrose, Macrodex, % 0.9'luk NaCl) tedavisinden sonra operasyona alınarak bölgedeki fazla oluşumlar kama tarzında alınıp erozyonlar dikildi. Bölge temizlendikten sonra 1 numara ipek ile Schmieden ve üzerine uygulanan lembert dikişleriyle özefagus kapatılarak, 5 gün süreyle iv. sıvı uygulamasına devam edildi. Bu süre içinde oral gıda verilmedi. İzleyen süreçte hasta 1 hafta boyunca lapayla beslenerek normal gıdaya geçildi ve taburcu edildi.Article Bir Montafon İnekte Sekum Dilatasyonu ve Dislokasyonu(2009) Karasu, Abdullah; Düz, Erkan; Aslan, Logman; Akgül, Yakup; Alkan, İsmail; Yavuz, EdaBu makalede 5 yaşlı Montafon bir inekte karşılaşılan sekum dilatasyon ve dislokasyonunun operatif sağaltımı ve sonuçları sunulmuştur. Ani iştahsızlık, süt veriminde gerileme ve gaita miktarında azalma şikayeti ile kliniğimize getirilen olguda gerekli fiziksel muayenelerin ardından sekum dilatasyonu ve dislokasyonu tanısı konularak operasyona karar verildi. Sekumun, ileo-ceacecolic bölgesinde tesbit edilen sekumun dilatasyonu ve torsiyonuna neden olduğu anlaşılan fitobezoar uzaklaştırıldı. Gerekli postopertif bakım yapılarak hayvan 20 gün izlendi ve herhangi bir komplikasyon şekillenmeksizin hayvanın iyileştiği gözlendi..Article Deneysel Nefrotoksisite Oluşturulan Tavşanlarda Nitrik Oksit Donörü (L-arginin) ve Nitrik Oksit Sentaz İnhibitörlerinin (Aminoguanidin, L-name) Bazı Biyokimyasal Parametrelere Etkileri(2010) Özkan, Cumali; Akgül, YakupBu çalışma tavşanlarda deneysel gentamisin nefrotoksisitesinde nitrik oksit donörü (L-arginin) ile selektif ve nonselektif (AG, L-NAME) nitrik oksit sentaz inhibitörlerinin oral kullanımlarının bazı biyokimyasal parametrelere olan etkisinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Bu çalışmada 48 adet sağlıklı Yeni Zelanda beyaz tavşanı materyal olarak kullanıldı. Tavşanlar 8 gruba [I. grup (Kontrol), II. grup (L-arginin), III. grup (Aminoguanidin (AG)), IV. grup (L-NG-nitro arginin metil ester (L-NAME)), V. grup (Gentamisin (GM)), VI. grup (GM+L-arginin), VII. grup (GM+AG) ve VIII. grup (GM+L-NAME)] ayrıldı. Hayvanlara nefrotoksisite oluşturmak amacıyla 10 gün süreyle (10 mg/kg dozda günde 3 defa) kas içi gentamisin sülfat uygulandı. Ayrıca L-arginin (2gr/L), AG (1gr/L) ile L-NAME (100 mg/L) oral olarak 10 gün süreyle verildi. Bütün gruplardaki hayvanlardan çalışmanın 0., 1., 3., 5., 7., 10. ve 15. günlerinde kan ve idrar örnekleri alındı. Serum örneklerinde; Tp, albümin, BUN, Scr ve nitrit değerleri, idrar örneklerinde ise; idrar protein, glikoz, GGT, kreatinin ve nitrit ile kreatinin klirensi değerleri belirlendi. I., II., III. ve IV. gruplarda biyokimyasal parametrelerde önemli bir değişim belirlenmemesine rağmen, sadece serum ve idrar nitrit konsantrasyonları bakımından II. grupta artış, III. ve IV. grupta ise düşüşler belirlendi. Gentamisin verilen V., VII. ve VIII. gruplarda serum BUN ve Scr seviyelerinde artış, kreatinin klirensi değerlerinde ise önemli düşüşler belirlendi. Ancak VI. grupta bu parametrelerde önemli bir değişim gözlenmedi. Gentamisin uygulanan tüm gruplarda (V., VI., VII. ve VIII. grup) idrar GGT, protein ve glikoz düzeylerinde artış olduğu ancak en erken değişimin idrar GGT düzeylerinde olduğu tespit edildi. Serum ve idrar nitrit konsantrasyonlarında V. ve VI. grupta artış olmasına karşın VII. ve VIII. gruplarda ise düşüş belirlendi. Sonuç olarak; gentamisin ilişkili nefrotoksisite olgularında nitrik oksit uyarımının yararlı, nitrik oksit inhibisyonunun ise zararlı etkilerinin olduğu, bu nedenle uzun süreli gentamisin tedavisi gereken durumlarda L-arginin verilmesinin nefrotoksisitenin şiddetinin azaltılmasında yararlı olacağı kanısına varıldı.Article Köpeklerde Akut Digoksin Toksikasyonunun Klinik Semptomları, Elektrokardiyografi Üzerine Etkileri ve Sağıltımı(2008) Akgül, Yakup; Aytekin, İsmailÇalışmanın materyalini 12 adet sağlıklı melez köpek oluşturdu. Akut digoksin toksikasyonda 8 köpek deneme grubu, 4 köpekde kontrol grubu olarak ayrıldı. Ayrılan deneme ve kontrol grubu köpeklere 0,15 mg/kg digoksin intravenöz yolla birkez uygulandı. Deneme grubundaki köpeklerde klinik ve EKG bulgularının ortaya çıkmasıyla birlikte sağıltım için 4 mg/kg lidokain intravenöz yolla bir kez uygulandı. Kontrol grubundaki köpeklere lidokain verilmedi. Deneme süresince akut toksikasyon grubu köpeklerde kusma, salivasyon, ürinasyon ve defekasyonda artış, iştahsızlık, hafif derecede dehidrasyon görüldü. Akut digoksin toksikasyon grubu köpeklerde elektrokardiyografik bulgular incelendiğinde başlangıçta bradikardi, daha sonra taşikardi, birinci ve ikinci derece kalp bloğu, ST segmentinde çökme görüldü. Histopatolojik incelemelerde akut toksikasyon grubunda herhangi bir bulguya rastlanmadı. Akut digoksin toksikasyonda lidokainin kullanımının yararlı olduğu kanısına varıldı.Article Köpeklerde Subakut Digoksin Toksikasyonunun Klinik Semptomları, Elektrokardiyografi Üzerine Etkileri ve Sağıltımı(2008) Akgül, Yakup; Aytekin, İsmailSubakut digoksin toksikasyonda 8 köpek deneme grubu, 4 köpekde kontrol grubu olarak ayrıldı. Ayrılan deneme ve kontrol grubu köpeklere birinci gün 50 μg/kg digoksin intravenöz yolla uygulandı. Bir saat sonra 50 μg/kg digoksin intravenöz yolla ikinci kez uygulandı. İlk uygulanan başlangıç dozundan 4 saat sonra 25 μg/kg digoksin intravenöz yolla üçüncü kez uygulandı. Bunu takiben 2., 3., 4., 5., 6., 7. günlerde 25 μg/kg digoksin günde bir kez intravenöz yolla uygulandı. Subakut digoksin toksikasyonda deneme grubundaki köpeklere sağıltım amacıyla 7. gün 4 mg/kg lidokain intravenöz yolla bir kez uygulandı. Daha sonra 7 gün boyunca 12 saat arayla enalapril maleat oral olarak verildi. Deneme süresince subakut toksikasyon grubu köpeklerde kusma, salivasyon, ürinasyon ve defekasyonda artış, iştahsızlık, hafif derecede dehidrasyon görüldü. Subakut digoksin toksikasyon grubu köpeklerde elektrokardiyografik bulgular incelendiğinde taşikardi, birinci ve ikinci derece kalp bloğu, ST segmentinde çökme, ST segmentinde yükselme, Q-T aralığında uzama, T dalgasında sivrilme görüldü. Histopatolojik incelemelerde toksikasyon grubu köpeklerde endokartda hyalin dejenerasyonları görüldü. Subakut digoksin toksikasyonda lidokain ve enelaprilin kullanımının yararlı olduğu kanısına varıldı.Article Neonatal İshali Buzağılarda Hamatolojik, Biyokimyasal ve Elektrokardiyografik Bulgular(2004) Özkan, Cumali; Akgül, YakupBu çalışmada neonatal ishalli buzağılarda klinik, hematolojik, biyokimyasal ve elektrokardiyografik bulguların belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma farklı ırk ve cinsiyette 2-60 günlük yaslarda 33 ishalli buzağı üzerinde yapıldı. Buzağılar hafif, orta ve şiddetli dehidrasyonlu olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Tedavi öncesi ve sonrası EKG’leri alınan hayvanlardan kan örnekleri de alınarak laboratuar muayeneleri yapıldı. Hematolojik parametrelerden Hct ve Hb değerleri orta ve şiddetli dehidrasyonlu grupta TÖ önemli derecede artarken, TS azaldı. Her üç grupta TÖ biyokimyasal parametrelerden Tp, albumin, üre ve kreatinin konsantrasyonlarının arttıgı, glikoz, Na ve Cl konsantrasyonlarının azaldıgı, serum K konsantrasyonlarının ise hafif dehidrasyonlu grupta istatistiksel olarak azaldıgı, orta dehidrasyonlu grupta degismedigi, siddetli dehidrasyonlu grupta ise arttıgı saptandı. Bu parametrelerin TS normal düzeylere yaklastıgı görüldü. Hafif ve orta dehidrasyonlu gruplarda EKG bulgularında önemli bir degisim gözlenmezken, sadece serum K konsantrasyonlarının yüksek oldugu orta dehidrasyonlu bazı buzagılarda P dalgasının hafif yassılastıgı, T dalgasının ise süre ve amplitüdlerinin uzadıgı tespit edildi. Siddetli dehidrasyonlu grupta ise QRS ve T dalgalarının süre ve amplitüdlerinin uzadıgı, P dalgasının genisledigi ve/veya yassılastıgı, bazen de tamamen kayboldugu, QRS kompleksinin genisledigi, T dalgasının asırı sivrildigi, sinusal bradikardi, ventriküler ekstrasistol ve I. derece kalp blogu gibi kalp ritim bozukluklarının meydana geldiği belirlendi. Bu buzağılara yapılan sıvı-elektrolit tedavisinden sonra bu dalga degisikliklerinin düzeldiği gözlendi. Sonuç olarak; ishalli buzağılarda teshis, tedavi ve prognoza yardımcı olması nedeniyle klinik, hematolojik ve biyokimyasal bulguların, özellikle serum potasyum konsantrasyonları yüksek olan buzağılarda K+ düzeyleri ile elektrokardiyografik bulguların es zamanlı değerlendirilmesi gerektiği ve bu sonuçlara göre tedavinin yönlendirilmesinin yararlı olacağı kanısına varıldı.Master Thesis Serological Investigation of Canine Coronavirus and Canine Parvovirus in Dogs With Enteritis in Van Province(2022) Ürgen, Ferhat; Akgül, Yakupİshal köpeklerde oldukça önemli bir klinik semptomdur. İshalin etiyolojisinde viral, bakteriyel, paraziter ve beslenme yer almaktadır. Tüm dünyada yer alan köpek popülasyonlarında yüksek morbidite ve mortaliteye sahip bulaşma olasılığı oldukça fazla olan Canine parvovirus ve Canine coronavirus enfeksiyonları kısa bir süre içinde hızlı ölümle karakterize olabilmektedir. Çalışmamızda Van bölgesindeki ishalli köpeklerde Canine parvovirus ve Canine coronavirusun serolojik olarak araştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın hayvan materyalini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hayvan Hastanesi Klinikleri ve Van Büyükşehir Belediyesi Hayvan Barınağı'na getirilen ve sokak hayvanlarından ishal teşhisi konulmuş 0-3 yaş aralığındaki farklı ırk ve cinsiyetlere sahip 90 adet köpek oluşturdu. İshal varlığı tespit edilen köpeklerden kan serumu için antikoagulansız tüplere ELISA testi amacıyla kan örnekleri alındı. Çalışmaya alınan köpeklerin klinik muayene bulguları kaydedildi. Muayeneleri yapılan köpeklerde beden ısısı, ishal rengi, kusma ve dehidrasyon gibi bazı bulgulara ait veriler şu şekildedir. 90 hayvanın 28 tanesinde kusma görülürken, 62 tanesinde görülmemiştir. Dehidrasyon tablosuna baktığımızda 66 tanesinde hafif şiddette, 14 tanesinde orta ve 10 tanesinde şiddetli derecede dehidrasyon görülmüştür. Yapılan ELISA test sonucunda 90 adet köpeğe ait kan serum örnekleri Canine parvovirus ve Canine coronavirus antikor varlığı yönünden değerlendirildi. Sonuç olarak 90 adet köpeğin 73 tanesinde negatif sonuç elde edilirken 4 tanesinde Canine ve Parvovirus yönünden pozitif, 7 tanesinde ise Canine coronavirus yönünden pozitif ve 6 tanesinde ise hem Canine coronavirus hem de Canine parvovirus yönünden pozitif olduğu tespit edildi. Bu çalışmanın sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda Van bölgesinde Canine coronavirus ve parvovirus insidansının düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmamızın sonucunda Van bölgesinde bulunan ishalli köpeklerde Canine parvovirus ve Canine coronavirusun miks formda olabileceği tespit edilmiştir.Article Some Hematological and Biochemical Parameter Levels in Healthy Van Cats at Different Age and Gender(2016) Kozat, Süleyman; Özkan, Cumali; Akgül, Yakup; Kaya, AbdullahAmaç: Bu çalışmada, farklı yaş ve cinsiyete sahip Van kedilerinde bazı hematolojik ve biyokimyasal parametrelerin normal değerleri ve bu parametrelerde yaş ve cinsiyete bağlı meydana gelen değişimlerin ortaya konulması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada farklı yaş ve cinsiyete sahip 60 sağlıklı Van kedisi kullanıldı. Her iki cinsiyetteki kediler; yaşlarına göre kendi aralarında 3 farklı gruba ayrıldı. 6-12 aylık kediler 1. grup, 12-24 aylık kediler 2. grup, 24-yukarı aylık olan kediler ise 3. grup olarak çalışmaya alındı. Alınan kan örneklerinden; hematolojik ve biyokimyasal parametre değerleri belirlendi. Bulgular: Hematolojik parametrelerden hematokrit, hemoglobin ve platelet seviyeleri, biyokimyasal parametrelerden ise serum kreatinin seviyesi, laktat dehidrogenaz ve kreatinin kinaz-MB aktivitelerinde anlamlı farklılıklar tespit edildi.Doctoral Thesis The Effects of Nitric Oxide Donour (l-Arginine) and Nitric Oxide Synthase Inhibitors (Aminoguanidine, L-Name) in Experimentally Induced Nephrotoxicity in Rabbits.(2009) Özkan, Cumali; Akgül, YakupBu çalışmada gentamisin kullanarak oluşturulan nefrotoksisite olgularında nitrik oksit donörü (L-arginin) ile selektif ve nonselektif (AG, L-NAME) nitrik oksit sentaz inhibitörlerinin etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın materyalini her iki cinsiyetten 48 adet sağlıklı Yeni Zelanda ırkı tavşan oluşturdu. Tavşanlar 8 gruba [I. grup (Kontrol), II. grup (L-arginin), III. grup (Aminoguanidin (AG)), IV. grup (L-NG-nitro arginin metil ester (L-NAME)), V. grup (Gentamisin (GM)), VI. grup (GM+L-arginin), VII. grup (GM+AG) ve VIII. grup (GM+L-NAME)] ayrıldı. Hayvanlara nefrotoksisite oluşturmak amacıyla 10 gün süreyle (10 mg/kg dozda günde 3 defa) intramusküler gentamisin sülfat uygulandı. Ayrıca L-arginin (2gr/L), AG (1gr/L) ile L-NAME (100 mg/L) oral olarak 10 gün süreyle verildi. Deneme süresince (0., 1., 3., 5., 7., 10. ve 15. gün) hayvanların klinik muayeneleri yapılarak, hematolojik ve biyokimyasal analizler için kan ve idrar örnekleri alındı. 15. günde alınan böbrek doku kesitlerinde histopatolojik incelemeler yapıldı. Klinik olarak gentamisin verilen V., VII. ve VIII. grup hayvanlarda durgunluk, halsizlik, iştahsızlık, karın bölgesinde ağrı, kilo kaybı ve poliüri olduğu, VI. grupta ise bu semptomların daha hafif seyirli olduğu gözlendi. Hematolojik parametrelerden WBC değerleri III. ve VIII. gruplarda, Hct ve Hb değerleri V., VI. ve VIII. gruplarda, MCHC değerleri V., VII. ve VIII. gruplarda istatistiksel değişimler belirlendi. Trombosit sayılarında ise I., II. ve IV. gruplar hariç diğer gruplarda istatistiksel olarak önemli değişimler belirlendi. I., II., III. ve IV. gruplarda biyokimyasal parametrelerde önemli bir değişim belirlenmemesine rağmen, sadece serum ve idrar nitrit konsantrasyonları bakımından II. grupta artış, III. ve IV. grupta ise düşüşler belirlendi. Gentamisin verilen V., VII. ve VIII. gruplarda serum BUN ve kreatinin seviyelerinde artış, total protein, albümin ve kreatinin klirensi değerlerinde önemli düşüşler belirlendi. Ancak VI. grupta bu parametrelerde önemli bir değişim gözlenmedi. Gentamisin uygulanan tüm gruplarda (V., VI., VII. ve VIII. grup) idrar GGT, protein ve glikoz düzeylerinde artış olduğu ancak en erken değişimin idrar GGT düzeylerinde olduğu tespit edildi. Serum ve idrar nitrit konsantrasyonlarında V. ve VI. grupta artış olmasına karşın VII. ve VIII. gruplarda ise düşüş gösterdiği belirlendi. Histopatolojik bulguların en şiddetlisi VIII. grupta, en hafif olanı ise VI. grupta gözlendi. Sonuç olarak; gentamisin ilişkili nefrotoksisite olgularında nitrik oksit uyarımının yararlı, nitrik oksit inhibisyonunun ise zararlı etkilerinin olduğu, bu nedenle uzun süreli gentamisin tedavisi gereken durumlarda L-arginin verilmesinin nefrotoksisite şiddetinin azaltılmasında yararlı olacağı kanısına varıldı.Doctoral Thesis The Investigation of Treatment in the Experimental Salinomycin Toxicosis of Lamb(1998) İçen, Hasan; Akgül, Yakup3.ÖZ Bu çalışmada, kuzularda deneysel salinomîsin toksikasyonu oluşturarak, klinik, hematolojik, biyokimyasal, elektrokardiyografîk ve otopsi bulguları değerlendirilerek, sağaltım olanakları araştırılmıştır. Çalışmanın hayvan materyalini 20 adet akkaraman ırkı kuzu oluşturmuştur. Kuzulara 12 mg/kg canlı ağırlığa Salinomisin mide sondası ile 3 gün süre ile verildi. Toksikasyon belirtilerinin ortaya çıkması ile 16 adet kuzuya sağaltım uygulaması yapılmıştır. 4 adet kuzu ise sağaltım uygulanmayarak kontrol grubu olarak tutulmuştur. Bütün kuzularda ilaç uygulamasından önce ve zehirlenen hayvanlarda beden ısısında günler arasında istatistiksel olarak bir fark görülmedi.( P>005) Solunum (p<0.001)ve kalp atım sayısında (p<0.01) ise ilaç uygulamasından sonraki 3. ve 4.günlerde istatistiksel olarak çok önemli artışlar tesbit edildi. Hematolojik muayenelerde ise deneme boyunca eritrosit, lökosit ve hemoglobin düzeyinde hafif artışlar şekillenmesine rağmen istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Hematokrit düzeyinde ise 3. günden sonra önemli bir artış şekillenmiştir.(p<0.05) Salinomisin verildikten sonra ki 3.günde serum Glikoz,(p<0.01) Üre-N(p<0.01) Amilaz,(p<0.01) ALT, AST, LDH, CPK, düzeylerinde önemli artışlar şekillenirken, Ca düzeyinde(p<0.01) düşüş belirlendi. Sağaltım denemelerinden sonra serum glikoz ve Ca düzeyi normal seviyelere yaklaştı. ALP, GGT, Na, K, Cl, P, Mg istatistiksel olarak önemli bir değişiklik tesbit edilmedi. Sağaltım denemelerinden sonra serum Ca düzeyinde artış(p<0.05) Glikoz düzeyinde ise düşüş (p<0.05) şekillendi. Anahtar Kelime: Salinomisin, toksikasyon, klinik, hematolojik, biyokimyasal, otopsi, sağaltımArticle Van Gölü Havzasında 2006 – 2008 Yılları Arasında Yabani Kuşlarda Yaralanma ve Kırık Olgularının Tedavileri(2009) Karasu, Abdullah; Durmuş, Atilla; Aslan, Logman; Adızel, Özdemir; Gençcelep, Musa; Özkan, Cumali; Akgül, YakupBu çalışma ile 2006–2008 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine yaralanma ve kırık şikayeti ile getirilen yabani kuşların tedavileri ve alınan sonuçların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın materyalini 4 Puhu (Bubo bubo), 4 Flamingo (Phoenicopterus ruber), 4 Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos,) 3 Kızıl Şahin (Buteo rufinus), 3 Çamurcun (Anas cerecca), 2 Kızıl Çaylak (Milvus milvus), 1 Kuzgun (Coracias garrulus), 1 Atmaca (Accipiter nisus), 1 Ötücü kuğu (Cygnus cygnus), 1 Kara Çaylak (Milvus migrans), 1 Kaya Güvercini (Columba livia), 1 İbibik (Upupa epops) olmak üzere toplam 26 yabani kuş oluşturmuştur. Kuşların klinik ve radyolojik muayeneleri sonucunda 14 olguda yara, 6 olguda açık kırık, 6 olguda ise kapalı kırık olduğu belirlenmiştir. Genel durumu kötü ve açık kırık bulunan 6 kuşa tedavi uygulanmadı. Diğer 20 kuşa yapılan tedaviler sonucunda, 16’ sının iyileştiği, 4 kuşun ise yapılan tedavilere cevap vermediği ve öldüğü belirlendi. İyileşen kuşlardan 14 tanesi doğal yaşam alanlarına geri bırakıldı. Uçma yeteneğini kaybeden ve doğal ortama bırakılamayan 2 yabani kuş ise istek üzerine hayvan severlere verildi. Çalışma sonucunda, yabani kuşlarda görülen yaralanma ve kırık olgularının başlıca nedenlerinin ateşli silahlar olduğu, kırık olgularının en çok kanatlarda şekillendiği, yabani kuşlarda yara ve kırık olgularında kuşlara ilk yardım uygulanmasının ve en kısa sürede müdahale edilmesinin tedavide başarı oranını artıracağı belirlendi. Ayrıca soyu tükenmekte olan çok sayıda yabani kuşu barındıran bölgemize, yabani kuşların tedavi ve rehabilitasyon merkezinin kurulması ve halkın bilinçlendirilmesi ile doğal hayatın korunmasına büyük katkı sağlanacağı kanaatine varıldı.