Browsing by Author "Akköprü, Ebru"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Doğu Anadolu'daki Obsidiyen Kaynak Alanlarının Belirlenmesinde Jeomorfolojik ve Volkanolojik Göstergelerin Önemi(2017) Kuzucuoglu, Catherine; Mouralis, Damase; Erturaç, M. Korhan; Robın, Anne-kyria; Akköprü, EbruArkeolojik kazı alanlarında bulunan el aletlerinden anlaşıldığı üzere Doğu Anadolu Bölgesi volkanik alanlarına ait obsidiyenler tarih öncesi dönemlerde ticareti yapılarak çok geniş alanlara yayılmıştır. Bu nedenle Doğu Anadolu Bölgesi'nde obsidiyenin yayılımı ve volkanik-jeomorfolojik özellikleri ile alakalı bir çalışma yapmak önemlidir.Bu çalışmada, Doğu Anadolu Bölgesi volkanik alanlarında jeomorfolojik ve jeolojik yaklaşımla yapılan arazi çalışmalarından örnekler verilerek obsidiyen kaynaklarının belirlenmesinde volkanolojik ve jeomorfolojik göstergelerin öneminden bahsedilmiştir. Obsidiyenin temel özellikleri (renk, doku, dayanıklılık, sertlik vb), hammadde olarak varlığı, miktarı ve ulaşılabilirliği volkanik ve jeomorfolojik süreçler ile yakından ilişkilidir. Örneğin; obsidiyenin kimsayal ve fiziksel özellikleri büyük oranda volkanizmanın kontrolü altında belirmektedir. Obsidiyenin yüzlek alanlarının yayılımında ve oluşum tiplerinde (dom, dayk, akma, vb) magmatik süreçler önemli rol oynar. Volkanik bir masif içindeki obsidiyenin bulunması volkanizma sonucudur ancak daha sonra aynı alan içinde varlığını sürdürmesi tamamen aşınma süreçlerinin türüne ve şiddetine de bağlıdır. Volkanik topografyanın evrimi obsidiyenin hammadde olarak bulunup işlenip kullanılmasında önemlidir. Şöyle ki volkanik alanda oluşan sonraki volkanik faaliyetler ve erozyon süreçleri obsidiyenin fosilleşmesine veya tamamen aşınıp tahrip olmasına neden olabilir. Ayrıca bu çeşit bir etki ikincil kaynakları olarak bilinen kolüvyal veya alüvyal malzeme içindeki obsidiyen varlığını ve oranını da değiştirir.Master Thesis Karst Geomorphology of Derecik (hakkari) Environment(2020) Gül, Yusuf; Akköprü, EbruÇalışma sahasını oluşturan Derecik (Hakkâri) çevresi orografik olarak Alp – Himalaya kıvrım kuşağının Alp kıvrım kuşağına dâhil olan Akdeniz kuşağında, Türkiye'nin de önemli orojenik kuşaklarından birini oluşturan Güneydoğu Torosların doğu kesiminde bulunur. Çalışma sahasının teze konu olan yönü, özellikle mikro karstik şekiller açısından zenginlik göstermesidir. Derecik ve çevresinde, Mesozoyik - Kuvaterner zaman aralığında yerleşmiş farklı ortam koşullarında çökelen kayaç birimleri yüzeylenmektedir. Büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu Otoktonu konumlu olan bu kayaç birimleri, birbiri üzerinde yapılar oluşturmaktadır. Alanın en eski kayaç birimini Güneydoğu Anadolu Otoktonuna bağlı alt birim olan Latdağı Formasyonu oluştururken, en genç formasyonunu da Kuvaterner yaş aralığındaki vadi tabanı alüvyonları oluşturur. Karstlaşma açısından en uygun kayaç birimleri Midyat Grubu, Germav Formasyonu ve Latdağı Formasyonudur. Diğer formasyonlarda ise karstlaşmaya uygun kayaç birimlerinin diğer kayaç grupları içerisinde yer yer rastlanmaktadır. Miyosen ortalarında başlayan ve günümüzde de devamlılık gösteren neotektonik faaliyetler, Arabistan levhasının Anadolu levhasını kuzeye doğru itmesi Güneydoğu Toroslar silsilesinde faylı, kırıklı bindirme sistemlerinin gelişmesine sebep olmuştur. Bu hareketler aynı zamanda alandaki karbonatlı kayaçların kırıklı ve çatlaklı bir yapıda olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla alandaki karstik erime şekillerinin oluşum ve gelişimini de hızlandırmıştır. İklim (yağış, sıcaklık vb.), morfoloji, hidrografya, bitki örtüsü, toprak ve zaman şartları alandaki karstlaşmayı ve karstik şekillerin gelişimini sağlayan diğer önemli faktörlerdir. Tüm bu şartlar altında, inceleme alanında karst jeomorfolojisi açısından oldukça zengin tipik şekiller ortaya çıkmıştır. Bunlar içinde en önemlileri; Balkaya Dağı ve Güney Dağı ile Anadağ mevkiindeki lapyalar, Balkaya ve Güney dağlarındaki dolinler, Hacıbey ve Şemdinli çaylarının akış gösterdiği yerlerde görülen kanyon, gömük menderes vb. karstik vadiler, yer yer görülen mağaralar, travertenler ve düdenler sayılabilir. Son olarak, yöre insanının çalışma alanındaki arazileri nasıl kullandığı, karstik morfolojisinin nüfusun dağılışında nasıl bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaya çalışılmıştır. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde karstik alanların kullanımı konuları da incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Karst, Karstlaşma, Doğu Anadolu, Hakkâri, Derecik, JeomorfolojiArticle Meydan Kalderası ve Gürgürbaba Domu Çevresinin Jeomorfolojik Özellikleri(2019) Akköprü, Ebru; Mouralis, Damase; Tunç, Remzi; Robin, Anne KyriaBu çalışmada, Van Gölü’nün kuzeyinde Van ili sınırları içinde yer alanMeydan Kalderası ve Gürgürbaba Domu çevresinin jeomorfolojiközelliklerinin incelenmesi hedeflenmiştir. İnceleme alanının jeomorfolojikevriminde etkili olan tektonik, volkanik ve hidrografik faktörler araştırılmış,volkanik kayaçların yaşlandırılması amacıyla radyometrik yaşlandırma(40Ar/39Ar) yöntemleri uygulanmış ve tematik haritalama çalışmaları içinCoğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmıştır. Volkanik kayaçlardan (obsidyen)alınan örnekler üzerinde radyometrik yaşlandırmalar yapılmış ve sonuçlarliteratürde verilen yaşlar ile karşılaştırılmıştır. Jeokimyasal analizler (LAICP-MS) yapılarak volkanik ürünlerin kökenleri ve özellikleri belirlenmiştir.Araştırma sonucunda Meydan Kalderası’nın, Gürgürbaba obsidyendomunun oluşumundan (420±24 ka) önceki bir dönemde çökerek oluştuğuve Gürgürbaba Domu’nun oluşumu sırasında Meydan Kalderası’nın doğuyamacını tahrip ettiği sonucuna varılmıştır. Meydan volkanik alanı içindeyayılan tüm obsidyenlerin kaynağının Gürgürbaba Domu olduğuanlaşılmıştır. Ayrıca, Meydan volkanizması drenaj ağında da değişikliğeneden olmuştur. Eski topografyaya göre şekillenen akarsuların drenaj tipideğişerek yeni volkanik topografyaya uyumlu radyal tipte bir drenaj ağıgelişmiştir.Master Thesis O Tourism Potential and Developable Tourism Types of Amediye (duhok-Iraq) District(2021) Taher, Mazın Mohammed Taher; Akköprü, EbruAmediye ilçesindeki çeşitli turizm bileşenlerinden yararlanmak ve turistlerin kendilerini rahat hissettiği farklı turizm hizmetleri sunmak için bunları turizm merkezlerinin gereklilikleri doğrultusunda kullanmak zorunludur. Ziyaretçilerin gelişini kolaylaştıran modern araç ve tekniklerin kullanımı sayesinde, kültür alışverişi, bölgenin mirasına erişim, farklı ülkelerden turist hareketi olacak bölgeye doğru gerçekleşmiştir. Turizm ülkeye döviz kazancı yoluyla ekonomik tarafını güçlendirmede katkıda bulunur. Bu nedenle bölgede turizm sektörünün gelişmesi çalışma alanında, sosyal ve kültürel değişim yaşanıcak, işsizlik oranı azalıcak, birçok iş imkânı sağlayarak genel olarak özel çalışma alanı ve Irak'ın, ekonomik ve ticari faaliyet merkezlerinden biri yapmasına katkıda bulanacaktır. Araştırmanın amaçları şunlardır; Amediye ve yakın çevresindeki turizm gücünü etkileyen önemli faktörleri (Fiziki-Beşerî) belirlemek, çalışma alanındaki turizm alanında yatırım yapılabilecek jeomorfolojik çekicilikleri tespit etmektir. Ayrıca turizm yatırımlarını optimize etmek için coğrafya ve diğer bilimlerdeki uzmanlar tarafından kullanılacak bir veritabanı oluşturmaktır. Bu amaç doğrultusunda; inceleme alanının coğrafi konumu, bölgenin fiziki coğrafya özellikleri, beşeri ve ekonomik coğrafya özellikleri, turizm değerleri, başlıca turizm alanları, ilçedeki turistik anlamda ziyaret eden kişilerin durumu ve süresi, Amediye İlçesinin geliştirilebilecek alternatif turizm olanakları, ilçedeki turizmi etkileyen olumlu ve olumsuz unsurlar değerlendirilecektir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, alanın jeolojik özellikleri (her türlü kıvrımlar) ve fiziki coğrafya özellikleri (arazi, toprak, su kaynakları, iklim, toprak ve doğal bitki) ele alınmıştır. İkinci bölümde ise çalışma alanının beşerî coğrafya özellikleri arasında (nüfus artışı ve coğrafi dağılım, nüfus yoğunluğu, nüfus kompozisyonu ve göç) açıklanmıştır. Üçüncü bölümde ise: Çalışma alanındaki turizm çekicililerinin yanı sıra turizm ve altyapı hizmetlerinde çalışan insan gücünü de ele alınmıştır.Research Project Past Environments in the Van Region (Anatolia): Climate, Volcanism, Landspaces, Human Socities(2008) Dogu, Alı Fuat; Mouralıs, Damese; Karabıyıkoğlu, Mustafa; Akköprü, Ebru; Chrıstol, Aurelien; Zorer, Halıl; Kuzucuoglu, Catherine-Master Thesis Physical Geography Between Çatak (Van) Görentaş(2005) Akköprü, Ebru; Doğu, Ali FuatÖZETÇatak lçesi sınırları içinde yer alan inceleme alanı Van li'nin 86 km güneyinde yeralmaktadır ve 244 km2'lik alan kaplamaktadır. Kuzey sınırını Van Gölü Havzası ile BasraHavzasını birbirinden ayıran su bölüm çizgisi oluşturmaktadır. Doğusunda Sarıbulak Dağlarıve batısında Kavvuşşahp dağları uzanmaktadır. Söz konusu dağlar Toros Orojenik Kuşağı'nındevamı olan Güneydoğu Torosların Van Gölü güneyine rastlayan kısmında bulunmaktadır.Çatak lçesi ise inceleme alanının güney sınırını oluşturmaktadır.Araştırma alanında daha çok Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı formasyonlar yeralmaktadır. Paleozoyik kalkerler üzerine oturmuş ve ortalama 2600 ile 2300 m yükseltileresahip iki aşınım yüzeyi bulunmaktadır. nceleme alanının kuzeybatısında 3000 ile 3050 myükseltilerde iki adet sirk mevcuttur. Bunlar son buzul dönemine ait oluşumlardır.Araştırma alanının tamamını kateden ve en önemli su kaynağı olan Sortkin Deresi 27km uzunluğa sahiptir bir vadi içinde akmaktadır. Sortkin Vadisinin şekillenmesindeakarsuyun yanı sıra, dış etkenler de önemli rol oynamaktadır.nceleme alanın kuzeyinde Kayaboğaz Düzü olarak adlandırılan mevkide bir dağiçiovası ve onu çevreleyen birikinti yelpazeleri bulunmaktadır.Sortkin Vadisi yamaçlarında çığ olayları ile meydana gelen 24 adet çığ konisi tespitedilmiştir. Bu koniler 20 ile 35 arasında değişen eğim derecesine sahiptirler. Büyük birçoğunluğu Sarıbulak Dağları'nın kuzeye bakan yamaçlarında bulunan bu çığ konileriinceleme alanının en dikkat çekici üniteleridir.Araştırma alanında Sortkin Deresi ile Çatak Çayı'nın birleştiği kesimde 1550-1650m seviyeleri arasında 8 adet akarsu sekisi yer almaktadır. Karasal iklimin egemen olduğualanda kışlar çok soğuk, uzun ve genellikle kar yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçmektedir.Sortkin Deresi basit rejimli bir akarsudur ve yamaçlardan inen yaz dereler ile beslenir. Vadiiçlerinde karstik yüzeyden beslenen pek çok karst kaynağı mevcuttur. Alanın toprak türlerideğişik tiplere ve özelliklere sahiptir. nceleme alanında ran-Turan fitocoğrafik bölgesinikarakterize eden step formasyonu hakim durumdadır. Ayıca yer yer meşe toplulukları gözeçarpmaktadır.Article Van Gölü Seviye Değişimlerinin Engil Çayı Deltası Jeomorfolojisi Üzerine Etkisi ve Dilkaya Höyüğü ile İlişkisi(2019) Aydin, Funda Altan; Akköprü, Ebru; Dogu, Alı FuatVan Gölü 3602 km2’lik alanı ve maksimum 451 m derinliği ile Türkiye’nin en büyük gölüdür. Sodalıolan göl denizden 1648 metre yüksekte olup 17.000 km2’lik kapalı bir havzaya sahiptir. Havzanınkapalı olması Nemrut volkanizması ile ilişkilidir. Son yıllarda yapılan sondaj çalışmaları (Paleovan)ile gölün yaşı 600.000 yıl olarak belirlenmiştir. Konu ve inceleme alanına ilişkin literatür araştırmalarıyapıldıktan sonra arazi çalışmaları gerçekleştirilmiş ve İnsansız Hava Aracı ile fotoğraf çekimleri yapılmıştır.Engil Deltası ve yakın çevresinin haritalama çalışmalarında ArcGIS 10.3 programı kullanılmıştır.Urartu Medeniyeti tarihi ve kültürünün en önemli kalıntıları ve kayıtlarına da ev sahipliğiyapan Van Havzası jeomorfolojik ve jeoarkeolojik anlamda büyük bir zenginliğe sahiptir. Van Gölü’ndegeçmişten günümüze önemli ölçüde seviye değişiklikleri meydana gelmiştir. Bu değişimlerinkıyı şekillenmesinde etkileri olmuştur. Özellikle alçak kıyı kesimlerinde seviye değişimlerinin etkileridaha belirgindir. Bu çalışmada göldeki seviye değişikliklerinin Engil Çayı Deltası ve Dilkaya Höyüğüüzerindeki etkileri incelenmiştir. Dilkaya Höyüğü’nün delta gelişimi süreci ve göldeki seviye değişimleriile olan ilişkisi incelenirken 1986-1998-2016 yıllarına ait Landsat uydu görüntülerinden defaydalanılmıştır. Deltanın eski tortulları üzerinde kurulmuş olan höyük, göl seviyesine göre yüksekteolmakla birlikte göldeki seviye yükselmelerinden tarih boyunca sürekli etkilenmiştir. Höyük tamamenortadan kalkmamış ve günümüzde bir delta-göl taraçası (Alçak Taraça-Pleistosen Holosen) görünümünüalmıştır; ancak bugün yarıya yakınını dalga erozyonu ile kaybetmiştir. İnceleme alanındakiikinci taraça (Yüksek taraça- Pliyo-Kuvaterner), gölün daha yüksek bir seviyesinde oluşmuş eski deltakalıntısıdır. Engil Çayı, gölün şimdiki seviyesine göre aktüel deltayı oluşturmaktadır. Bu delta alanıgölde sık sık görülen seviye değişimlerinden etkilenerek gelişimini sürdürmektedir.