Browsing by Author "Aktaş, Mehmet Cihad"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Akut Miyokard İnfarktüsü Sonrası Gelişen Ruhsal Bozukluklar(2017) Bulduk, Mehmet; Aktaş, Mehmet Cihad; Bulduk, BahattinMiyokard İnfarktüs, kalbi besleyen koroner arterlerin tıkanmasına bağlı olarak kalp kasının yeterince kanlanmaması ve sonuçta kalp dokusunda nekroz oluşmasıdır. Akut Miyokard İnfarktüsü (AMİ), ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olması, genellikle her yaş grubunda görülmesi ve sonrasında ciddi komplikasyonların oluşmasından dolayı önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Psikolojik sorunlar insanların, kardiyovasküler sorunlar yaşamalarına neden olabileceği gibi, kalp hastalıklarının varlığının da psikiyatrik sorunların oluşumuna neden olacağı bilinmektedir. AMİ öncesi ve sonrası kişilerde ruhsal ve davranışsal tepkilerin olması beklenmektedir. Bu tepkilerin ciddiye alınması ve tıbbi açıdan tedavi edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yapılan çalışmalar AMİ sonrası bireylerde anksiyete, depresyon ve stres belirtilerinin görüldüğünü bildirmektedir. Bu makalenin yazılma amacı, dünyadaki bir numaralı ölüm nedeni olan AMİ'nin insanlar üzerindeki oluşturabileceği ruhsal bozuklukları bir kez daha gündeme getirmektirMaster Thesis Patient-Induced Violence Experiences of Family Members Caring for Individuals Using Substances(2024) Tarakçı, Azad; Aktaş, Mehmet CihadAli A, Madde Kullanan Bireylere Bakım Veren Aile Üyelerinin Hasta Kaynaklı Şiddet Deneyimleri, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı, Yüksek lisans Tezi, VAN, 2024. Bu araştırmanın amacı madde kullanan bireylere bakım veren aile üyelerinin hasta kaynaklı şiddet deneyimlerini belirlemekti. Alkol ve madde kullanan bireyler, sosyal, ekonomik, toplumsal ve sağlık açısından diğer aile üyelerinin yaşam kalitesini büyük ölçüde etkilemektedir. Ayrıca bu bireylerin kendi ihtiyaçlarını karşılama açısından zorluklar yaşamaları diğer aile üyelerinin bu bireylere bakım verme rolünü üstlenmelerine de neden olmaktadır. Bunun yanı sıra aile üyelerinin madde kullanan birey kaynaklı karşılaştıkları şiddet sorunlarının da azımsanmayacak düzeyde olduğu ve bu konuda az sayıda çalışmanın yapıldığı görülmektedir. Bu çalışma nitel bir çalışma olup, araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yöntem kullanılarak gerçekleştirildi. Bu çalışmanın verileri çalışmaya dâhil edilme kriterlerini karşılayan; 12'si erkek ve 3'ü kadın olmak üzere toplam 15 bakım veren aile üyeleri ile bireysel derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilerek toplandı. Bu çalışmada, elde edilen bulguların analizi, tümevarımcı niteliksel içerik analizi ile yapıldı. Bunun yanı sıra bu çalışmada elde edilen bulguların doğruluğu için inanılırlık, güvenilebilirlik, onaylanabilirlik ve aktarılabilirlik teyidi sınandı. Bu çalışmaya katılan aile üyelerinin bakım verdikleri hasta kaynaklı psikolojik-sözel, fiziksel ve ekonomik şiddet yaşadıkları belirlendi. Aile üyelerinin yaşadıkları bu şiddeti ise en çok hastanın madde yoksunluğu çektiği dönemde yaşadıkları görüldü. Bunun yanı sıra aile üyelerinin yaşadıkları şiddet karşısında en çok üzüntü, öfke ve tükenmişlik yaşadıkları belirlenirken, şiddetle başetmede en çok kullanılan yöntemin aynı şekilde karşılık vermek olduğu görüldü. Aile üyelerinin tümünün yaşadıkları şiddettin azaltılması için madde kullanan bireyin Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi'nde tedavi edilmesi gerektiğini düşündükleri belirlendi. Son olarak, madde kullanan bireyin yol açtığı şiddet aile dinamiklerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, aile üyelerinin güçlendirilmesine yönelik müdahale programları planlanmalıdır.Article Postpartum Depresyonun Etiyolojisi: Kültür Etkisi(2017) Aktaş, Mehmet Cihad; Şimşek, Çağlar; Aktaş, SakinePostpartum dönem kadının psikiyatrik hastalıklara en fazla yakalanma riski taşıdığı dönemdir. Postpartum dönemdeki ruhsal hastalıklar, annelik hüznü (baby blues), postpartum depresyon ve postpartum psikoz olmak üzere üç farklı şekilde görülebilmektedir. Doğum olayının en sık komplikasyonu olan PPD (Postpartum Depresyon) yeni doğum yapan kadınların yaklaşık %10-15'inde görülmektedir. PPD'nin etiyolojisinde biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörlerin etkili olduğu bildirilmektedir. PPD etiyolojisinde söz ettiğimiz sosyokültürel durumlar coğrafi farklılıklar gösterir. Birçok kültürde doğum sonu dönem bir duyarlılık dönemi olarak ele alınmakta, anne ve bebeğin sağlığını korumak için çeşitli geleneksel uygulamalar yapılmaktadır. Halk kültüründe birtakım olağanüstü halleriyle insanların yaşamında etkileri olduğu düşünülen gizemli yaratıkların varlığına inanılmaktadır. Kuşaktan kuşağa aktarılan inanmalardan biri de alkarısı-albasması inanmasıdır. Aslında \"alkarısı'' inanmalarının gerçek yaşam ve bilimle ilgisi araştırıldığında tıpta ve psikolojideki \"postpartum depresyon\" ile ilgili bir inanma olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda sağlık profesyonellerinin albasmasıyla ilgili inanışları ve uygulamaları bilmesi ve toplumu genel olarak loğusalık dönemi sorunları, özel olarak geleneksel-törensel yaklaşımlardan kaynaklanabilecek riskler hakkında aydınlatması önem taşımaktadır