Browsing by Author "Aktaş, Sakine"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Kronotip ve Sosyal Jet-lag'in Nörobilişsel İşlevler Üzerindeki Etkileri(2023) Aktaş, Sakine; Ozdemir, Pinar GuzelBireylerin günlük aktiviteleri ve uyku-uyanıklık döngülerindeki sirkadiyen ritim tercihlerini yansıtan kronotip, bir ucu aşırı sabahçıl ve bir ucu aşırı akşamcıl olan bir boyutta ele alınabilir. Aşırı sabahçıl ve aşırı akşamcıl kronotipe sahip bireylerin, biriken uyku borcu, toplam uyku süresinin kısalığı ve uykudan yeterince verim alınamaması gibi nedenler yüzünden birçok bedensel ve ruhsal tehlike ile karşı karşıya oldukları bilinmektedir. Uç kronotiplerde, özellikle de uç akşamcıllarda, sosyal ve sirkadiyen saatler arasındaki uyumsuzluk nedeniyle ortaya çıkan sosyal jet-lag etkisinin bu tehlikeleri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir. Son yıllardaki çalışmalar sosyal jet-lag ve kronotipin bilişsel işlevler üzerine birçok olumsuz etki yarattığını saptamıştır. Bu derlemenin amacı, sosyal jet-lag ve kronotipin bilişsel işlevler üzerine olan etkisini gözden geçirmektir.Article Postpartum Depresyonun Etiyolojisi: Kültür Etkisi(2017) Aktaş, Mehmet Cihad; Şimşek, Çağlar; Aktaş, SakinePostpartum dönem kadının psikiyatrik hastalıklara en fazla yakalanma riski taşıdığı dönemdir. Postpartum dönemdeki ruhsal hastalıklar, annelik hüznü (baby blues), postpartum depresyon ve postpartum psikoz olmak üzere üç farklı şekilde görülebilmektedir. Doğum olayının en sık komplikasyonu olan PPD (Postpartum Depresyon) yeni doğum yapan kadınların yaklaşık %10-15'inde görülmektedir. PPD'nin etiyolojisinde biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörlerin etkili olduğu bildirilmektedir. PPD etiyolojisinde söz ettiğimiz sosyokültürel durumlar coğrafi farklılıklar gösterir. Birçok kültürde doğum sonu dönem bir duyarlılık dönemi olarak ele alınmakta, anne ve bebeğin sağlığını korumak için çeşitli geleneksel uygulamalar yapılmaktadır. Halk kültüründe birtakım olağanüstü halleriyle insanların yaşamında etkileri olduğu düşünülen gizemli yaratıkların varlığına inanılmaktadır. Kuşaktan kuşağa aktarılan inanmalardan biri de alkarısı-albasması inanmasıdır. Aslında \"alkarısı'' inanmalarının gerçek yaşam ve bilimle ilgisi araştırıldığında tıpta ve psikolojideki \"postpartum depresyon\" ile ilgili bir inanma olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda sağlık profesyonellerinin albasmasıyla ilgili inanışları ve uygulamaları bilmesi ve toplumu genel olarak loğusalık dönemi sorunları, özel olarak geleneksel-törensel yaklaşımlardan kaynaklanabilecek riskler hakkında aydınlatması önem taşımaktadırspeacialist-thesis.listelement.badge The Severity of Risk Factors and Initial Positive, Negative, Affective, and Cognitive Symptom Dimensions in First Episode Psychosis, Investigation of the Relationship Between Functioning Level at 6-Month Follow-Up(2021) Aktaş, Sakine; Kırlı, UmutAmaç: Bu çalışmada, ilk atak psikozda maruz kalınan risk etmenlerinin ve başlangıçtaki belirti boyutlarının, hastaların 6 aylık izlemlerindeki klinik seyirleri ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Prospektif ve natüralistik bir izlem çalışması olarak planlanan çalışma, her bir hasta için toplam 5 görüşmeden oluşan 6 aylık bir izlem sonucunda tamamlanmıştır. Çalışmanın verileri Mayıs 2020- Mayıs 2021 tarihleri arasında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalına başvuran ve ilk atak psikoz nedeniyle yatarak tedavi gören 32 hastadan, Sosyodemografik Veri Formu, Madde Kullanım Bozukluklarını Belirleme Ölçeği, Çocukluk Çağı Travma Ölçeği, Tehdit Edici Yaşam Olayları Listesi, Pozitif Belirtileri Değerlendirme Ölçeği, Negatif Belirtileri Değerlendirme Ölçeği, Hamilton Depresyon Ölçeği, Young Mani Ölçeği, Global Değerlendirme Ölçeği ve Stroop testi aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde STATA (versiyon: 13.0) istatistik paket programından yararlanılmış ve istatistik anlamlılık düzeyi %5 olarak alınmıştır. Bulgular: 32 ilk atak psikoz hastası ile tamamlanan çalışmada, 6 aylık izlemde başlangıca göre pozitif, negatif, depresif ve manik belirtilerin şiddetinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde azaldığı; bilişsel belirtilerde ise istatistiksel olarak anlamlı bir değişikliğin olmadığı belirlendi. İzlemin birinci ayındaki bilişsel işlevler (kelime okuma süresi, renk söyleme hızı ve bozucu etki) ile izlem sonundaki Global Değerlendirme Ölçeği ile ölçülen işlevsellik düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu belirlenirken, izlemin başındaki pozitif, negatif ve afektif belirtilerin şiddeti ile izlemin sonundaki Global Değerlendirme Ölçeği puanları arasında ise anlamlı ilişki saptanmadı. Madde ve alkol kullanımı olmayan ilk atak psikoz hastalarının izlem boyunca Global Değerlendirme Ölçeği puanlarının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu, ayrıca bu gruplarda izlemde genel işlevselliğin anlamlı ölçüde daha fazla arttığı belirlendi. Madde kullanımı olmayan ilk atak psikoz hastalarında izlem boyunca istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bilişsel işlev saptandı. Sonuç: 6 aylık izlem boyunca psikozun beş boyutundan dördünde (pozitif, negatif, manik, depresif) anlamlı derecede düzelme meydana gelirken; bilişsel belirtiler anlamlı ölçüde düzelmemiştir. 6 aylık izlem sonundaki genel işlevselliği öngören tek psikoz boyutu bilişsel boyuttur. Madde kullanımı olanların pozitif belirti şiddeti daha yüksek, bilişsel işlevleri daha kötüdür. Algılanan gelir durumu ile ilişkili tek psikoz boyutu negatif boyuttur ve kötü gelir durumuna karşılık orta-iyi gelir durumuna sahip olmak daha yüksek negatif belirti düzeyi ile ilişkilidir. 6 aylık izlemde madde ve alkol kullanımı olmayan grubun işlevselliğinin, madde ve alkol kullanan gruba göre anlamlı olarak daha fazla düzeldiği görüldü. Bu bulgular bilişsel işlevlerin ilk atak psikozda önemli bir prognostik belirteç olarak değerlendirilebileceğini düşündürmektedir. Ayrıca ilk atak psikoz hastalarında alkol-madde kullanım bozukluklarının mutlaka taranması ve uygun müdahalelerde bulunulması gerektiğinin altını çizmektedir.Article Terör Mağdurlarının Yaşadıkları Ruhsal Sorunlar(2017) Orakcı, Hakan; Bulduk, Bahattin; Aktaş, SakineTerör, kişilerde yılgınlık yaratan ve büyük çaplı korku veren bir eylem durumunu ifade eder. Terörizm ise siyasal amaçlar için mevcut durumu kanun dışı yollardan değiştirmek amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak benimseme durumudur. Terör olayları bireylerde yoğun travmaya neden olan olgulardır. Travma, ruh sağlığı alanında, kişinin günlük yaşamında bildiği ve kullandığı dengeyi bozan ve bir kriz reaksiyonu ortaya çıkaran durum olarak tanımlanmaktadır. Travmatik olayların ardından olaya doğrudan maruz kalanların yanı sıra, aileleri, yakınları, yardım çalışanları ve gönüllüler ile olayın etkilerini medyadan takip eden bireylerin de travma-ya dolaylı olarak maruz kaldığı söylenebilir. Terörist saldırılara tanık olmuş kişilerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), panik atak ve benzeri ruhsal sorunlar yaşandığı ortaya konmuştur. Mağdurlarda şok, korku, öfke, suçluluk, kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk, gerginlik, yorgunluk, uyku sorunları, yeme bozuklukları, kalp atışlarında düzensizlik ve ani irkilmeler, huzursuzluk, güvensizlik, gibi ruhsal sorunlar görülmektedir. Bu derlemede, terör olaylarına doğrudan veya dolaylı biçimde maruz kalmış bireylerin yaşadıkları ruhsal sorunlar ele alınmaktadırArticle Üniversite Öğrencilerinde Kronotip Depresyon, Anksiyete, Stres, İnternet Bağımlılığı ve Akademik Başarı Arasındaki İlişki(2024) Ayhan, Cemile Hurrem; Tanhan, Fuat; Aktas, Mehmet Cıhad; Aktaş, SakineBu çalışmanın amacı; üniversite öğrencilerinde kronotip, depresyon, stres, anksiyete, internet bağımlılığı ve akademik başarı arasındaki ilişkiyi tanımlayıcı kesitsel araştırma deseni ile değerlendirmektir. Çalışma 645 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirildi. Veriler Bilgi Formu, Depresyon, Anksiyete, Stres-21 Ölçeği (DASÖ21), Young İnternet Bağımlılığı Ölçeği Kısa Formu (YİBÖ) ve Sabahçıl-Akşamcıl Anketi (SAKCA) kullanılarak toplandı. Veriler ortalama, sayı, yüzdelik ve bağımsız gruplarda t testi ve korelasyon ile analiz edildi. Öğrencilerin depresyon düzeylerinin orta, stres düzeylerinin hafif orta ve anksiyete düzeylerinin hafif orta olduğu belirlendi. Öğrencilerin Young İnternet Bağımlılık Ölçeği toplam puan ortalamalarına göre ortalama internet kullanıcısı oldukları belirlendi. Katılımcıların kronotiplerinin ara tip olarak değerlendirilebilecekleri saptandı. Kadın öğrencilerin stres ve anksiyete puanlarının erkek öğrencilere kıyasla istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi (p<0,05). YİBÖ toplam puan ortalaması ile depresyon, stres, anksiyete düzeyleri arasında pozitif yönde, zayıf ve anlamlı bir ilişki saptandı (p<0,001). Ayrıca YİBÖ toplam puan ortalaması ile Sabahçıl-Akşamcıl anketi puanı arasında zayıf düzeyde negatif yönde bir ilişki saptandı. Yapılan çalışma kronotiplerin öğrencilerin ruh sağlığı ve internet bağımlılığına yatkınlığı ile yakından ilişkili olduğunu ve internet bağımlılığının akademik başarı üzerinde önemli bir rol oynadığını göstermektedir.