Browsing by Author "Akyol, Mehmet Edıp"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Deneysel Omurilik Hasarı Oluşturulan Ratlarda Shilajitin Karaciğer ve Böbrek Üzerine Etkisinin Histopatolojik ve Biyokimyasal İncelenmesi(2023) Akyol, Mehmet Edıp; Sancak, Tunahan; Okulmuş, Çağlar; Keles, Omer Faruk; Cetin, EyupAmaç: Bu çalışmada deneysel omurilik hasarı oluşturulan ratlarda shilajitin karaciğer ve böbrek üzerine olan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada omurilik hasarı oluşturulan ratlara 150 mg/kg ve 250 mg/kg dozlarda 1., 2., ve 3. günlerde shilajit tedavisi uygulanmıştır. Uygulama sonrasında ratlar 14. günde sakrifiye edilerek kan, karaciğer ve böbrek dokuları alınmıştır. Bulgular: Karaciğer ve böbrek histopatolojik olarak incelendiğinde shilajitin yüksek dozlarının dokularda daha iyi koruyucu etkiye sahip olduğu düşük doz shilajitin ise kısmi düzeyde koruyucu etki gösterdiği belirlenmiştir. Biyokimyasal analizde ise shilajit uygulanan grupların kontrol grubuna istinaden serum serum aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), laktat dehidrojenaz (LDH), kreatin kinaz (CK), kreatin ve üre konsantrasyonlarının daha düşük, albümin (ALB) ve total protein (TP) konsantrasyonlarının ise daha yüksek çıkmıştır (P aralığı: 0.05–0.001). Öneriler: Sonuç olarak, bu çalışmada ratlarda spinal kord hasarı sonrasında Shilajit uygulamasının antiinflamatuar özelliği ile karaciğer ve böbrekte lezyon oluşumunu önemli ölçüde baskıladığı histopatolojik ve biyokimyasal olarak ortaya konmuştur.Article Early Decompressive Craniectomy in Acute Cerebral Infarctions(2023) Başar, İbrahim; Akyol, Mehmet Edıp; Kurt, NurettinObjectives: Acute cerebral ischemic stroke resulting from occlusion of major arteries constitutes a significant cause of mortality and morbidity. Early decompressive craniectomy reduces mortality and enhances the proportion of patients achieving favorable functional outcomes. Methods: Data from patients who underwent decompressive surgery for acute cerebral ischemic stroke at our center between January 2018 and January 2023 were retrospectively analyzed. The demographic data, along with neuro- logical outcomes at 6 months, mortality, and morbidity rates, were analyzed of the patients to assess the role of early decompressive craniectomy in acute cerebral infarctions. Results: A total of 75 patients, 24 females and 51 males, who underwent decompressive surgery with a diagnosis of acute cerebral ischemia, were included in the study. Early surgery was defined as surgery performed within the first 72 hours of ischemia. It was observed that patients underwent early surgery had higher survival rates (p<0.036). Conclusion: Decompressive cranictomy is a significant treatment option for malignant stroke. The results of this study suggest that early decompressive surgery could be an effective treatment method in increasing the survival chances of patients with acute ischemic stroke.Article Effects of Blood Hemoglobin Levels on Vertebral Discal Degeneration(2023) Cetin, Eyup; Şah, Volkan; Arslan, Mustafa; Arabacı, Ozkan; Akyol, Mehmet Edıp; Ünlü, İlkerIntroduction: Vertebral discopathies are one of the most important causes of low back pain, which is very common in the community. Although there are many biochemical and mechanical causes of discogenic low back pain, the most important is discal degeneration. Many studies have been conducted suggesting that disc degeneration could be associated with various factors. In our study, we aimed to reveal a possible relationship between disc degeneration and levels of hemoglobin (HGB). Methods: We investigated the connection between discal degeneration and certain parameters, especially HGB levels, in a total of 174 patients in two separate groups; those with and without disc degeneration. Age, weight, height, body mass index, chronic diseases, mean HGB, hematocrit (HTC) level, white blood cell (WBC), high-density lipoprotein, low-density lipoprotein (LDL), and triglyceride (TG) values of the patients were recorded. Results: No significant difference was detected (p>0.05) between the groups with and without degeneration in terms of HGB, HTC, WBC, and LDL values. The TG level in the group with disc degeneration was significantly (p<0.05) higher than the group without disc degeneration. Discussion and Conclusion: Lumbar disc degeneration is a public health problem that continues to be discussed in the literature. There was no significant difference in terms of HGB levels between the groups, with and without degenerated disc.Article Effects of Shunt Types Used in Idiopathic Normal Pressure Hydrocephalus on Patients’ Clinical Outcomes(2023) Cetin, Eyup; Akyol, Mehmet EdıpAim: Idiopathic normal pressure hydrocephalus (iNPH) is a surgically reversible neu- rological disease in adults. It is a neurological condition characterized by ventricular enlargement detected on cranial imaging as well as gait defect, cognitive reduction, and urinary incontinence, with no other reason to explain the clinical findings. Ventricular shunting, predominantly ventriculoperitoneal (VP) shunting, has been shown to be suc- cessful in relieving symptoms in patients. In this study, we aimed to investigate the effects of two VP shunts used in the iNPH patients treated in our clinic. Materials and Methods: Clinical and laboratory records of 28 patients who under- went VP shunting due to iNPH were reviewed retrospectively via the Enlyl system. A programmable shunt was inserted in 9 (32.1%) and a medium-pressure shunt was inserted in 19 (67.9%) patients. Results: There was no significant difference between the two shunt types with regard to patient age, gender, and preoperative tests (p>0.05). However, the prevalence of ataxic gait was significantly higher in the Programmable Shunt group compared to the Medium- Pressure Shunt group (p<0.05). Conversely, no significant difference was found between the shunt types with regard to postoperative examination findings and additional neuro- logical disorders (p>0.05 for both). Conclusion: In the present study, no significant difference was observed between the shunt types with regard to clinical outcomes and thus both types of shunts were revealed as viable options.Article Pediatrik Omurga Yaralanmalarına Yaklaşım ve Scıworet(2020) Taskapilioglu, M Ozgur; Akyol, Mehmet EdıpÇocuklarda spinal travma erişkin yaşa göre daha nadir görülmekle beraber büyüyen omurgaya yaklaşım ve gelişme aşamasındakianatomi nedeni ile takip ve tedavisi farklılıklar göstermektedir. Trafik kazaları ve spor yaralanmaları en sık sebeplerdir. Çocuklukçağında servikal omurga yaralanmaları ve radyolojik anormallik olmadan spinal kord yaralanması erişkin hastalara göre daha sıkizlenmektedir. Tam gelişmemiş bağ dokunun değerlendirilmesinde manyetik rezonans görüntüleme altın standarttır. Büyüyenomurganın değerlendirilmesi zorluklar gösterebilir. Tedavisinde görüş birliğine varılamamış noktalar bulunmaktadır. Gelişenomurgada yaralanma tedavisinde ilk tercih sıklıkla tutucu tedaviler olmaktadır. Bu tedaviler başarısız olduğunda cerrahi yöntemlerkullanılmaktadır. Bu derlemenin amacı çocukluk çağı omurga yaralanmalarının tanı ve tedavisini ve erişkinlerle olan farklılıkları ortayakoymaktır.Article Servikal Meningomyelosel - Tek Merkez Deneyimi(2023) Arabacı, Ozkan; Akyol, Mehmet EdıpAmaç: Servikal meningomyelosel (MMS), lumbosakral ve torakalomber meningomyelosellere göre nadir görülür. Literatürde, servikal MMS ile ilgili sadece birkaç seri bulunmaktadır. Bu çalışma, en geniş servikal meningomyelosel serilerinden birini sunarak klinik özelliklerini, cerrahi tedavisini ve yönetim stratejilerini gözden geçirmektedir. Materyal ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2010'dan Eylül 2022'ye kadar 25’ine servikal meningomyelosel tanısı konulan toplam 520 spina bifida hastası dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların %88’i (22) yenidoğandı. Yaş ortalamaları 3 gündü. Hastaların %52’si (13) kadın, %48’i (12) erkekti. Servikal meningomyeloselin en sık görüldüğü bölgeler %24’lük benzer oranlarla C4-C5, C5-C6 ve C7-T1 bölgeleriydi. Hastaların %56’sında (14) kranial anomali mevcuttu. En sık görünen kranial anomaliler %24 (6) ile Chiari tip II, hidrosefali ve %16 (4) ile Chiari tip II, hidrosefali, sringomiyeli idi. Tüm hastalara kesenin cerrahi rezeksiyonu ve intradural eksplorasyon uygulandı. Sonuç: Servikal meningomyelosel, torakolomber ve lumbosakral meningomyeloselerden yapısal ve klinik olarak farklılık gösterir ve cerrahi sonrası daha olumlu sonuçları vardır. Servikal meningomyeloselin kese ve spinal kord yapısı ile ek anomalileri tanımlamak için cerrahi öncesi manyetik rezonas görüntüleme yapılması ve hastanın detaylı değerlendirilmesi önerilir. Cerrahi tedavi erken yapılmalı ve kesenin rezeksiyonuna ek olarak intradural eksplorasyonu yapılması önerilir.Article Ultrasonik Cerrahi Aspiratör(2018) Aycan, Abdurrahman; Kuyumcu, Fetullah; Akyol, Mehmet EdıpCavitron Ultrasonik Cerrahi Aspiratör (CUSA), günümüzde nöroşirürji, hepatobilier cerrahi, jinekoloji, üroloji ve gastrointestinalsistem cerrahileri pratiğinde sıklıkla kullanılmaktadır. Teknolojideki gelişmelere paralel olarak değişik özellikleri içeren birçokmodifikasyonu üretilmiştir. Ultrasonik cerrahi aspiratörün en önemli fonksiyonları; tümör dokusunun hassas bir şekilde çıkarılmasınısağlaması ve etrafındaki hayati dokuların ve damarların hasarlanmasını önlemesidir. Bu özelliği sayesinde hastada intraoperatifkanama ve perioperatif mortalite-morbidite oranlarının azaltılmasında çok önemli bir yere sahiptir. Ultrasonik cerrahi aspiratörükullanımı konusunda bildirilen ciddi bir kontrendikasyon yoktur. Genellikle yüksek maliyet ve cihaz kullanma konusunda tecrübelipersonelin varlığı konusunda sınırlamalar vardır. Bu derlemede; ultrasonik cerrahi aspiratörün genel özellikleri ve kullanım amaçlarıdetaylandırılmıştır.