Browsing by Author "Algül, Sermin"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Akut Egzersizin Sedanter Deneklerde Kreatin Kinaz, Kreatin Kinaz-miyokard İzoenzimi Seviyesi Üzerine Olan Etkisinin İncelenmesi(2016) Algül, Sermin; Özçelik, OğuzAmaç: Kalp ve iskelet kasında daha yüksek oranlarda bulunan kreatin kinaz (CK); beyin dokusunda daha düşük konsantrasyonlarda bulunan bir enzimdir. İskelet kası ile kalp kası hasarının belirlenmesinde kullanılmaktadır. Miyokard infarktüsü tanısında kullanılan kreatin kinazmiyokard izoenzimi (CK-MB) buna ek olarak inflamatuar iskelet kası hastalıkları için de güvenilir bir göstergedir. Bu çalışmanın amacı; sedanter erkek bireylerde akut egzersizin CK, CK-MB düzeyine olan etkilerini incelemektir. Böylece egzersizin neden olduğu kas hasarı düzeyi belirlenecektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 50 erkek denek katılmıştır. Denekler maksimal kalp atım seviyelerinin %50-80 arasında akut aerobik egzersiz yapmışlardır. Venöz kan örnekleri egzersizden önce ve egzersizin sonunda alınmıştır. CK, CK-MB düzeyleri otoanalizörlerle ölçülmüştür. Bulgular: Çalışmaya katılan deneklerde hem CK hem de CK-MB düzeylerinde anlamlı artışlar belirlenmiştir. Yüzde değişim açısından; egzersiz boyunca CK-MB düzeyinin CK düzeyinden daha yüksek oranda arttığı belirlenmiştir. Sonuç: Bu sonuçlar akut egzersizin CK ve CK-MB düzeyinin anlamlı oranda artırdığını ve kas hasarına neden olduğunu göstermektedir. Akut egzersiz sırasında CK-MB düzeyinde daha fazla artışın görülmesi egzersizin kalp kası hasarına daha fazla neden olabileceğini düşündürmektedir.Master Thesis Comparative Investigation of Ghrelin and Nesfatin-1 Levels of Patients With Type 2 Diabetes and Depressed Type 2 Diabetes(2021) İlçin, Saadet; Algül, SerminDiyabetes Mellitus (DM) ve Major Depresif Bozukluk (MDB), küresel olarak genişleyen hastalıklardır. DM ve MDB'nin nedeni olarak gösterilen, yüksek inflamasyon ve kan-glikoz seviyeleri, hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) eksen aktivasyonu gibi ana patolojik değişiklikler ortaktır. Tip-2DM (T2DM) dünyada en sık rastlanan diyabet tipidir ve olguların yaklaşık %90'ını oluşturur ve bu olguların %80-90'ı obezdir. Obezite insülin direncini arttırarak hiperglisemiyi ağırlaştırmaktadır. Hem gıda alımı hem de glikoz seviyesinin düzenlenmesinde oreksijenik ve anoreksijenik hormonların önemi literatürde vurgulanmıştır. Son dönemlerde keşfedilen oreksijenik bir peptid olan ghrelin ve anoreksijenik bir peptid olan nesfatin-1'in gıda alımı ve glikoz metabolizması üzerine etkileri belirtilmiştir. Ghrelin, hiperglisemiye sebep olur ve insülin sekresyonunu baskılar. Nesfatin-1 ise kan glikozunu düşürür ve insülin duyarlılığını arttırır. Bunun yanı sıra hem ghrelin hem nesfatin-1'in duygu-durum ve stres regülasyonu üzerine etkileri rapor edilmiştir. Bu çalışmada; ghrelin ve nesfatin-1 hormonlarının T2DM ve MDB patofizyolojisindeki olası rollerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, T2DM grubu için 15'i erkek, 15'i kadın, T2DM+MDB grubu için 7'si erkek, 23'ü kadın ve kontrol grubu için 15'i erkek, 15'i kadın olmak üzere toplam 90 birey katılmıştır. Çalışmaya katılan kişilerden bir gecelik açlığı takiben venöz kan örnekleri alınmıştır. Ghrelin ve nesfatin-1 düzeyleri ELISA yöntemi ile ticari kitler kullanılarak ölçülmüştür. Yapılan bu çalışmada gruplar arasında ghrelin ve nesfatin-1 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<0.05). Çalışma sonucunda; MDB+T2DM grubundaki hastaların ghrelin seviyesinin, T2DM ve kontrol grubuna kıyasla daha düşük olduğu belirlenmiştir. Ek olarak MDB+T2DM grubundaki hastaların nesfatin-1 seviyesinin kontrol grubuna göre daha yüksek, T2DM grubundaki hastaların nesfatin-1 seviyesinin ise kontrol grubuna göre daha düşük olduğu belirlenmiştir. Bu veriler, stresin nesfatin-1 üzerine var olan etkilerinin glikoz metabolizması üzerine gösterdiği etkilerden daha belirgin olabileceğini düşündürmektedir. Sonuç olarak; T2DM ve MDB hastalıklarının patofizyolojik mekanizmalarında ghrelin ve nesfatin-1 hormonlarının önemli etkilere sahip olabileceği önerilmekte, özellikle MDB ve nesfatin-1 arasındaki ilişki dikkat çekmektedir. Bu ilişkinin araştırılması için daha ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadırMaster Thesis Comparative Investigation of Nesfatin-1 and Irisin Levels in Patients With Schizophrenia and Psychosis(2021) Dincer, Erhan; Algül, SerminŞizofreni ve psikoz gibi psikiyatrik bozukluklar, günümüzde prevalansı giderek artan, kronik hastalıklardır. Bazı durumlarda tedavi edilmelerinin oldukça zor olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle, tedavi veya yardımcı tedavi olanaklarının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Şizofreni ve psikoz hastalığının patofizyolojisi halen tam olarak bilinmemektedir. Nesfatin-1 ve irisin yakın zamanda keşfedilen, enerji ve metabolizma hormonlarıdır. Nesfatin-1 tokluk hormonu olarak bilinmektedir ayrıca stres ve depresyonla ilgisinin olduğu literatürde bildirilmiştir. İrisinin egzersiz hormonu olduğu ve obezite için umut verici bir peptid olduğu rapor edilmiştir. Yapılan bu çalışmada; nesfatin-1 ve irisin hormonlarının şizofreni ve psikoz hastalıklarının patofizyolojisindeki olası rollerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, şizofreni grubu için 19'u erkek, 11'i kadın, psikoz grubu için 14'ü erkek, 6'sı kadın ve kontrol grubu için 20'si erkek, 10'u kadın olacak şekilde toplam 80 birey katılmıştır. Çalışmaya katılan kişilerden bir gecelik açlıklarını takiben venöz kan örnekleri alınmıştır. Kan örneklerinden irisin ve nesfatin-1 düzeyi ELISA yöntemi ile ticari kütler kullanılarak ölçülmüştür. Yapılan bu çalışmada gruplar arasında nesfatin-1 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı oranda bir farklılık saptanmıştır (p<0.05). Şizofreni hastalarının nesfatin-1 düzeyi psikoz hastaları ve kontrol grubu nesfatin-1 düzeyinden istatiksel olarak anlamlı oranda daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca psikoz hastalarının nesfatin-1 düzeyinin kontrol grubunun nesfatin-1 düzeyinden istatiksel olarak anlamlı oranda daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda katılımcıların gruplarına göre irisin değerleri arasında da istatistiksel olarak anlamlı oranda bir farklılık saptanmıştır (p<0.05). Bu farkın şizofreni hastaların irisin düzeyinin, psikoz hastaları ve kontrol grubu irisin düzeyinden istatiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olduğu şeklinde belirlenmiştir. Ayrıca psikoz hastaların irisin değerlerinin kontrol grubunun irisin değerlerinden istatiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak; şizofreni ve psikoz hastalıklarının patofizyolojik mekanizmalarında irisin ve nesfatin-1 hormonlarının önemli etkilere sahip olabileceği önerilmektedir. Bu iki hormonun kesin etki mekanizması ve reseptörlerinin keşfi ile bu iki psikiyatrik hastalığın etiyolojisi ile tanı ve tedavisindeki olası rollerinin anlaşılacağı düşünülmektedir.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Comparison of Preoperative and Postoperative Serum Irisin and Nesfatin-1 Levels in Patients for Obesity Surgery(2023) Özalp, İbrahim; Kızıltan, Remzi; Algül, SerminGiriş: Tarihsel süreçte 20. yüzyılın başlarına kadar şişmanlık bir zenginlik göstergesi olarak benimsenmiştir. Ancak obezite, günümüz dünyasında ise sigaradan sonra önlenebilir ölümlerin en sık ikinci nedeni olarak yerini almış bir halk sağlığı sorunudur. Artan sanayileşme, sedanter yaşam tarzı tercihi, hazır ve yüksek kalori besinlerin diyetlere girmesi ve insan gücünün kullanımının azalması ile her geçen gün insidansı artmıştır. Obez birey sayısında artma nedeniyle HT, DM, kalp hastalıkları vb. gibi hastalıkların da insidansında önemli ölçüde artış görülmüştür. Bu da bilim insanlarının obeziteyle mücadelede yeni belirteçler araştırmasına neden olmuştur. İrisin ve nesfatin-1 etkileri açısından bu belirteçlerden olmuştur. Yapılan çalışmalarda İrisinin beyaz yağ dokusunu kahverengi yağ dokusuna dönüştürüp yağ yakım sürecini hızlandırdığı tespit edilmiştir. Nesfatin-1'in ise tokluk hormonu olarak işlev gördüğü görülmüştür. Amaç: Tüm dünyayı etkisine alan obezite ve ilişkili hastalıkların artması bilim dünyasını çareler aramak zorunda bırakmıştır. Bu nedenle obeziteyle mücadelede tedavi algoritmaları oluşturulmuştur. Her ne kadar basamak tedavisinde öncelikle diyet düzenlenmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, psikolojik desteğin artırılması ve medikal tedavi öncelikli olarak kullanılsa da, bu yöntemlerin eksik kalması cerrahi tedavinin kılavuzlarda ilk sıradaki yerini almasına neden olmuştur. Obezitenin birçok endokrin ve metabolik süreci etkilediği varsayımını takiben irisinin enerji metabolizmasındaki modülatör rolü ve nesfatin-1'in tokluk üzerine etkisi ortaya konulmak istenmiştir. Cerrahi tedavinin endokrin ve metabolik süreci nasıl etkilediği araştırılmıştır. Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmada, irisin ve nesfatin-1 hormonlarının sleeve gastrektomi sonrası değişimlerinin incelenmesi ve BMI, glukoz düzeyi, insülin düzeyi ve lipit profili düzeyi üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve metod: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'na obezite tanısıyla başvurmuş ve cerrahi tedavi endikasyonu konulan ve çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 30 hasta bu prospektif çalışmaya dahil edilmiştir. Preoperatif dönemde, postoperatif 2. gün ve postoperatif 1. ay irisin ve nesfatin-1 serum düzeyleri ölçülmüştür. Ayrıca hastaların preoperatif ve postoperatif 1. aydaki kontrollerinde rutin laboratuvar tetkikleri değerlendirilmiş ve Tanita cihazı ile vücut analizleri yapılmıştır. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 34,66±10,61 yıl olarak bulunmuştur. İrisin düzeyi postoperatif 1. ayda önceki diğer iki ölçümlere göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek olarak izlenmiştir (preoperatif: 11,07±1,86 ng/mL, postoperatif 2. gün: 12,88±1,65 ng/mL, postoperatif 1. ay: 15,76±2,08 ng/mL). Nesfatin-1 düzeyi postoperatif 1. ayda önceki diğer iki ölçümlere göre göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük olarak izlenmiştir (preoperatif: 9,82±2,01 mmol/L, postoperatif 2.gün: 7,59±1,63 mmol/L ve postoperatif 1.ay: 6,54±1,18 mmol/L). Hastaların 1. ay BMI ölçümü, glukoz, insülin ve lipit profil düzeyleri (HDL kolesterol hariç) preoperatif düzeylerine göre göre istatistiksel olarak anlamlı oranda bir değişiklik göstermiştir. İrisin düzeyi değişimi yalnızca LDL kolesterol düzey değişimiyle negatif korelasyon gösterirken (r=-0,363 ve p=0,049), nesfatin-1 düzeyi değişimi kas ağırlığı değişimiyle pozitif korelasyon göstermiştir(r=0,410 ve p=0,024). Sonuç: Obezite tedavisinde cerrahi tedavi seçeneği her zaman akılda tutulmalıdır. Ancak obezite ve olası klinik metabolik sonuçlarının yönetiminde cerrahi öncelikli bir yöntem olsa da yeterli değildir. Obezitenin multifaktöriyel etyopatogenezi ve çoklu klinik sonuçları nedeniyle multidisipliner olarak yönetilmeli ve sadece 'kilo verme' hedefi değil, metabolik hedeflerde gözetilmelidir. Obezitenin multifaktöriyel bir neden olması nedeniyle endokrin kontrolünün de sağlanması gerektiği düşünülmektedir. Bu sebeple endokrin etkileri nedeniyle irisin ve nesfatin-1'in obeziteyle mücadelede önem arzettiği ve daha büyük örneklem kümeleriyle tüm etkilerinin ortaya konulması gerektiği düşünülmektedir.Article Farklı Stres Uygulamalarının Bazı Üreme Hormonları, Sperm Parametreleri, Lipid Profili, İmmünohistokimyasal ve İmmünofloresan Belirteçler Üzerine Etkileri(2023) Belhan, Saadet; Huyut, Zübeyir; Yildirim, Serkan; Algül, SerminMevcut çalışma, uygulanan 5 stres protokolünün sperm parametrelerini, lipid profilini ve bazı üreme hormonlarını nasıl etkilediğini değerlendirdi. Çalışmanın canlı materyalini 50 sıçan oluşturdu. Gruplardaki sıçan sayısı eşitti ve rastgele dağıtıldılar. Her grup 10 sıçandan oluşuyordu. Kontrol grubuna herhangi bir stres uygulaması yapılmadı. Psikolojik stres grubundaki sıçanlar günde 4 saat aydınlık, 20 saat karanlık döngüsüne tabi tutuldu. Fiziksel stres grubundaki sıçanlar günde 2 saat yem ve sudan mahrum bırakıldı. Psikolojik stres + fiziksel stres grubunda psikolojik ve fiziksel stres protokolü uygulandı. İlk 4 grupta tüm uygulamalar 14 gün süreyle yapılmıştır. Depresyon grubundaki sıçanlara her gün farklı bir stres uygulama uygulandı. Anormal sperm oranının stres ve depresyon gruplarında yüksek olduğu ancak en yüksek oranın depresyon grubunda olduğu belirlendi. Ayrıca sperm motilitesi ve yoğunluğu depresyon grubunda en düşüktü. Stres ve depresyon gruplarında serum trigliserit ve HDL düzeyleri ile LH ve FSH düzeyleri anlamlı olarak düşük bulunurken, kolesterol ve LDL değerleri anlamlı olarak yüksekti. Bax ekspresyonu ve 8 OHdG ekspresyonu psikolojik stress + fiziksel stres grubu ve depresyon grubunda şiddetli düzeydeydi. Bulgular toplu olarak değerlendirildiğinde; stresin sperm parametrelerini, lipid profilini, üreme hormonlarını, immünofloresan ve immünohistokimyasal parametreleri olumsuz etkilediği belirlendi.Article Günün Farklı Zamanlarında Yapılan Futbol Maçlarında Oksidan-antioksidan Dengenin İncelenmesi(2017) Algül, Sermin; Özçelik, OğuzAmaç: Total oksidan seviye vücutta oksidatif stres düzeyinin arttığını gösteren ölçütlerden biridir. Total antioksidan seviye; total vücut antioksidan seviyesini göstermektedir. Bu çalışmanın amacı günün farklı zamanlarında yapılan akut egzersizlerin total oksidan ve antioksidan düzeyi üzerine olan etkilerini antrenmanlı ve sedanter deneklerde karşılaştırmalı olarak araştırmaktır. Böylece sirkadiyen ritim ve egzersizin; TAS ve TOS düzeyini nasıl değiştirdiği, antrenmanlı ve sedanter denekler arasında fark olup olmadığı belirlenecektir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya katılan 10 antrenmanlı ve 10 sedanter erkek denek sabah ve gece futbol maçı yapmışlardır. Maçtan önce ve maçtan hemen sonra venöz kan örnekleri alınmıştır. Serum total oksidan ve antioksidan düzeyi ELISA yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Total antioksidandüzeyiantrenmanlıvesedanterdeneklerdesabah (1.03±0.08 mmol/L'den 0.91±0.06 mmol/L'ye; 0.98±0.08 mmol/L'den 0.83±0.1 mmol/L'ye; sırasıyla) vegece (0.94±0.1 mmol/L'den 0.82±0.09 mmol/L'ye; 1.11±0.16 mmol/L'den 0.96±0.10 mmol/L'ye; sırasıyla)istatistikselolarakanlamlıorandaazalmıştır (p < 0.01). Total oksidandüzeyiantrenmanlıvesedanterdeneklerdesabah (14.96±4.3 µmol/L'den 18.01±8.6 µmol/L'ye; 13.65±2.7 µmol/L'den 18.33±2.9 µmol/L'ye; sırasıyla) vegece (13.62±3.2 µmol/L'den 19.33±6.3 µmol/L'ye; 14.83±4.2 µmol/L'den 25.79±10.4 µmol/L'ye; sırasıyla) istatistiksel olarak anlamlı oranda artmıştır (p < 0.01). Sonuç: Bu çalışma sonuçları akut egzersizin TAS düzeyini azaltırken TOS düzeyini artırdığını göstermektedir. Bunun sonucunda akut egzersiz sırasında oksidatif stresin arttığı ve egzersiz zamanının önemi açığa çıkmaktadır.Master Thesis Investigation of Serum Kisspeptin and Iris Levels According To Menstrual Cycle Phases in Healthy Women(2021) Erdoğan, Buşra; Algül, SerminMenstrual döngü; hipotalamus, hipofiz bezi ve over hormonları arasında etkileşim yaratan, kadın üreme sistemi için vücutta birçok değişikliğe yol açan önemli biyolojik ritimlerden biridir. İrisinin termojenik etkisi ve metabolik hastalıkları iyileştirici etkisi ile, birlikte kadın üreme sistemini etkilediği yapılan çalışmalarla desteklenmiştir. Kisspeptin ise; GnRH salınımını uyarmaktadır ve östrojen döngüsünün eksperesyonunu sağlamaktadır. İrisinin termojenik etkisi ve metabolik hastalıkları iyileştirici etkisi ile, kisppeptinin; özellikle GnRH salınımını uyarması ve östrojen döngüsünün eksperesyonunu sağladığını göz önünde bulundurarak, literatürdeki diğer çalışmaların ışığında sağlıklı premenopozal sağlıklı kadınlarda menstrüel siklusun farklı fazlarına göre kisspeptin ve irisin hormonlarının düzeylerinin incelenmesi, kisspeptin ve irisin hormonlarının diğer cinsel hormonlarla ilişkilendirilmesi, özellikle de menstrüel siklusun fazlarına göre değerlendirip ilişkilendirmesi yapılan bu çalışmanın başlıca hedeflerindendir. Yapılan bu çalışmaya toplamda 21 sağlıklı kadın katılmıştır. Katılımcıların 17'si bekar, 4'ü ise evlidir. Çalışmaya katılan tüm kadınlar, geçmiş tarihlerine göre düzenli bir menstruasyon döngüsüne sahip kişilerden oluşturulmuştur. 21 kişinin menstruasyonun her 3 fazından da bir gecelik açlıklarını takiben venöz kan örnekleri alınmıştır. Kan örneklerinden irisin ve kisspeptin-1 düzeyi ELİSA yöntemi ile ticari kitler kullanılarak ölçülmüştür. Yapılan bu çalışmada menstruasyon fazları arasında irisin ve kisspeptin-1 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<0.05). Menstürasyon fazındaki kisspeptin düzeyinin luteal ve foliküler fazındaki kispeptin düzeyi ile istatistiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olduğu saptanmıştır. Menstürasyon fazındaki irisin düzeyinin luteal ve foliküler fazındaki irisin düzeyi istatistiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olduğu saptanmıştır. Bu durumun menstruasyon fazları arasındaki LH dalgalanması ile ilişkili olabileceği bildirilmiştir. LH' a ek olarak FSH, östrojen ve progesteron düzeylerinin de kisspeptin ve irisin düzeyinin menstruasyon fazlarına göre değişmesine katkı sağladığı düşünülmektedir. Ayrıca irisin ile kisspeptin arasında pozitif yönlü ve yüksek düzeyde bir korelasyon olduğu saptanmıştır. Buna göre irisin arttıkça kisspeptinin de veya kisspeptin arttıkça irisinin de artma eğilimi göstereceği söylenebilir. Menstruasyon fazlarına göre kisspetin ve irisin düzeyleri değişmektedir. LH, FSH, östrojen ve progesteronun irisin ve kispeptin hormonlarını pozitif yönde etkiledği düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları doğrultusunda irisinin enerji metabolizmasına ek olarak üreme sistemi ile ilişkili bir peptid olduğu da önerilebileceği düşünülmüştür.Master Thesis Investigation of the Effects of Physical Stress, Psychological Stress and Depression on Nesfatin-1, Adrenocorticotropic Hormone (acth), Serotonin and Noradrenaline (na) Levels in Rats(2023) Akman, Zuhal; Algül, SerminMajor depresif bozukluk (MDB) yaygın ve ciddi bir duygudurum bozukluğudur. Prevalansı giderek artmaktadır. Stres, birden çok faktörün oluşumuna sebep olduğu, organizmada dengesizlik, sinirsel ve psikolojikçeşitli bozuklukların varlığına eşlik ettiği bir durumdur. Nesfatin-1, anoreksijenik bir peptittir, gıda ve su alımını inhibe eder. Anksiyete, depresyon ve stres üzerinde de düzenleyici rolü vardır. Adrenokortikotropik hormon (ACTH), kortizol salınmasına neden olur. Fiziksel ve psikolojik stresler ACTH ve dolayısıyla kortizol düzeyini arttırmaktadır. Serotonin düzeyinin değişmesi, birtakım duygudurum değişimlerine sebep olmaktadır. Noradrenalin (NA), duygudurumun düzenlenmesi, dikkat ve bilişsel işlevlerde etkilidir. MDB ve stres durumunda etkinliğinin azaldığı bilinmektedir. Bu çalışmada, sıçanlarda fiziksel stres (FS), psikolojik stres (PS) ve depresyonun(D), plazma nesfatin-1, ACTH, serotonin ve NA düzeylerine etkisini araştırdık. Çalışmada, wistar cinsi sıçanlar kullanıldı. Sıçanların tamamı erkek ve 3 aylık olanlardan seçilmiştir. K, PS, FS, PFS ve D olmak üzere 5 grup oluşturuldu. Deneklere açık alan testi (AAT), kuyruktan asma testi (KAT) ve zorla yüzme testi (ZYT) davranış testleri yapılmıştır. Deney başında ve sonunda ağırlık ölçümü yapıldı. Son gün anestezi altında kan örnekleri alınmıştır. Enzim işaretli immunosorbent analiz (ELISA) yöntemi ile plazma hormon düzeyleri çalışıldı. İstatiksel analiz için sosyal bilimler için istatistik programı (SPSS) 26.0 kullanıldı.AAT, KAT ve ZYT 7. ve 14. gün davranış testi ölçümleri arasında anlamlı fark elde edilmiştir. Gruplarda yer alan sıçanlar için 1. ve 14. gün vücut ağırlıkları ortalaması ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı oranda fark elde edilmiştir. K grubundaki sıçanların 14. gün ağırlık ortalaması daha yuksek bulunmuştur. 14. gün sonunda tüm gruplarda ortalama vücut ağırlığı azalırken kontrol grubunda ise artmıştır. ACTH, nesfatin-1 ve serotonin hormon ölçümleri arasında anlamlı fark elde edilmiştir. Nesfatin-1 ile KAT ve ZYT arasında orta düzeyde, pozitif yönde korelasyon görülmüştür. Nesfatin-1 değeri arttıkça KAT ve ZYT 14. gün ölçümleri de artmaktadır. Nesfatin-1 ile ACTH arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Nesfatin-1 değeri arttıkça ACTH değeri de artmaktadır. Nesfatin-1 ile serotonin arasında negatif yönde ilişki bulunmuştur. Nesfatin-1 değeri arttıkça serotonin ölçümleri düşmektedir. Nesfatin-1 ve NA arasında negatif yönde ilişki olduğu görülmüştür. Nesfatin-1 değeri arttıkça NA ölçümleri düşmektedir. Nesfatin-1 ile 14. gün ağırlık ölçümleri arasında negatif yönde ilişki elde edilmiştir. Nesfatin-1 değeri arttıkça ağırlıkları düşmektedir. Sonuç olarak; stres ve depresyonun mekanizmalarında nesfatin-1'in kritik bir öneme sahip olduğu düşünülmüştür. Ayrıca, nesfatin-1'in iştah baskılayan, bir peptit olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu ilişkilerin aydınlatılması için daha ileri düzey çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Article Nebivololün İsoproterenol İndüklü Kardiyak Hasarda Koruyuculuğu ve İrisinin Rolü(2024) Bozoglan, Merve Yılmaz; Süngü, Esma Şebnem; Özek, Dilan Aşkın; Atessahin, Dilek Arslan; Algül, Sermin; Sahna, EnginAmaç: Nebivolol (NEB), adrenoreseptör blokajı yaparken beraberinde damarlarda etkin bir gev-şeme sağlayan bir β blokördür. İrisin disfonksiyonunun hipertansiyon, koroner arter hastalığı, miyokard infarktüsü gibi kardiyovasküler hastalıklarda rolü olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada isoproterenol (İSO) ile indüklenmiş kardiyak hasarda nebivolol tedavisinin, kahverengi yağ doku-sunun bol bulunduğu kardiyomiyositlerde etkin olduğu bilinen irisin, oksidatif stres göstergesi malondialdehit (MDA) ve miyokard hasarına bağlı kardiyomiyositlerden kana salınan kreatin kinaz miyokart bandı (CK-MB) seviyelerine etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve metod: 28 adet Sprague-Dawley erkek sıçan kontrol, ISO, ISO+NEB ve NEB grupları-na dağıtıldı. İsoproterenol 150 mg/kg subkutan 24 saat ara ile subkutan yolla 2 kez uygulandı, nebivolol 10 gün süreyle 10 mg/kg/gün gavaj yoluyla verildi. İrisin ve CK-MB ELISA, MDA ise spektrofotometrik yöntem ile ölçüldü. Bulgular: Serum CK-MB, kalp dokusu MDA ve serum irisin düzeyleri İSO indüklemesi ile anlamlı arttı. Nebivolol tedavisi ise her üç parametreyi de anlamlı şekilde azalttı (p<0.05). Sonuç: Daha ileri çalışmalara ihtiyaç olmakla beraber, irisinin İSO indüklü kardiyak hasarda ve nebivolol koruyuculuğunda rolü olabileceği düşünülmektedir.Article Sabah ve Gece Yapılan Aerobik Egzersizin Antrenmanlı Deneklerde Serum İrisin Düzeyine Etkilerinin Belirlenmesi(2017) Tan, Fatih; Deniz, Mustafa; Algül, Sermin; Baydaş, Fatma; Özçelik, OğuzAmaç: Egzersizin enerji homeostazisinin düzenlenmesinde önemli yararlı etkileri olduğu bilinmektedir. Enerji düzenlenmesi ile ilgili hormon düzeylerinin değişiminde egzersizin etkisi araştırmacılar arasında yoğun bir ilgiye sahip olan ilginç bir konudur ve irisin bu konuda özel bir öneme sahiptir. Bu çalışmada antrenmanlılarda irisin düzeyine sabah ve gece yapılan akut egzersizin olası yararlı etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Yirmi antrenmanlı erkek denek sabah ve geceaerobik egzersiz koşu egzersizine katılmışlardır. Egzersizden önce ve sonra venöz kan örnekleri alınmıştır. Serum irisin düzeyi ELISA yöntemiyle ölçülmüştür.Bulgular: Bazal irisin düzeyi her iki testte de istatistiksel olarak anlamlı değişmemiştir. Fakat irisin düzeyi sabah (262.01±37 ng/ml'den 299.74±39 ng/ml'ye) ve gece (268.57±30 ng/ml'den 316.04±33 ng/ml'ye) istatistiksel olarak anlamlı oranda artış göstermiştir(p < 0.0001). Sonuç: Bu çalışma sonuçları egzersiz antrenmanı zamanının antrenmanlı deneklerde irisin düzeyinde farklı etkilere sahip olmadığını göstermektedir.Bu deneysel düzenek egzersizin enerji düzenlenmesinde bir role sahip olan irisini artırdığını açıkça göstermektedir.Article Şiddetli Depresyonda Nesfatin-1 ve Ghrelin Hormonunun İncelenmesi(2017) Algül, Sermin; Erkeç, Özlem Ergül; Kara, Mehmet; Özçelik, Oğuz; Kara, BilgeAmaç: Major depresif bozukluk (MDB) şiddetli mental ve psikiyatrik bir hastalıktır. Daha önce yapılan çalışmalarda MDB'nin nesfatin-1 ve açile, desaçile ghrelin gibi hormonlarda önemli etkilere sahip olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada şiddetli MDB hastalarında nesfatin-1 (anoreksijenik) ve ghrelin (oreksijenik) düzeylerindeki değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 20 kişi (10 MDB ve 10 sağlıklı kontrol) katılmıştır. Açlık kan örnekleri çalışmanın başında hem hastalardan hem de kontrol grubundan alınmıştır. Serum açile ve desaçile ghrelin, nesfatin-1 düzeyleri ELISA metodu kullanılarak ölçülmüştür. Bulgular: MDB'de bazal nesfatin-1 düzeyi (3.97±0.1 ng/mL) kontrol grubunun düzeyiyle karşılaştırıldığında (1.11±0.1 ng/mL) anlamlı oranda yüksek bulunmuştur (p < 0.0001). MDB grubunun sırasıyla bazal açile (88.1±1.1 pg/ml) ve desaçile ghrelin düzeyleri (956.0±22.1 pg/ml) kontrolle karşılaştırıldığında (108.8±2.2 ve 1063.7±44.4 pg/mL), anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur (p < 0.0001). Sonuç: Kontrol düzeyi ile karşılaştırıldığında anlamlı oranda yüksek nesfatin-1 ile anlamlı oranda düşük açile ve desaçile ghrelin düzeyleri hastaların mevcut durumunu değerlendirmek için önemli bir kriter olabilir. MDB ve nesfatin-1 ile ghrelin düzeyleri arasındaki ilişkiyi anlamak için daha ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.