Browsing by Author "Alkan, Eylem Ayhan"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Biochemical Marker Levels in Peri-Implant Crevicular\rfluid of Completely Edentulous Patients With Two\rimplant-Supported Mandibular Overdentures Before\rand 6 Months After Loading: Prospective Clinical Trial(2021) Alkan, Eylem Ayhan; Alpaslan, Nazli ZeynepAim: The aim of this study was to determine the levels of biochemical\rmarkers detected in the peri-implant crevicular fluid (PICF) before and 6\rmonths after loading in completely edentulous patients with two implantsupported mandibular overdentures and to correlate them with clinical\rparameters.\rMethodology: Two implants were applied to the mandibular canine\rregion of the 20 completely edentulous and systemically healthy patients\r(11 females, 9 males) with conventional 2-stage surgery. PICF samples of\rthe participants were collected before and 6 months after prosthetic\rloading, and clinical parameters—including modified plaque index (MPI),\rgingival index (GI), bleeding on probing (BoP), probing pocket depth (PPD),\rand keratinized gingival width (KGW)—were recorded. Interleukin-1β (IL1β), tumor necrosis factor-α (TNF-α), matrix metalloproteinase-8 (MMP-8),\rand aspartate aminotransferase (AST) levels were examined in PICF\rsamples via enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA).\rResults: The average age of the participants was 57.05 ± 9.82 years.\rAlthough a decrease was observed in all clinical parameters after\rprosthetic loading compared to baseline levels, this decrease was not\rconsidered statistically significant (p>0.05). PICF volume showed a\rstatistically significant decrease from baseline to 6 months (p<0.05). The\rdecreases observed at 6th month values in all of the biochemical markers\rexamined were not found to be statistically significant, similar to the\rclinical parameters (p>0.05).\rConclusion: Within the limits of this study, the PICF marker levels and\rclinical parameters determined following osseointegration and 6 months\rafter prosthetic loading are similar. This suggests that the studied sample\rhas prosthetic restorations that contribute positively to the tissue\rmaturation process and apply ideal forces to the tissue. More\rcomprehensive studies are recommended to understand the tissue healing\rprocess after implant treatment.Article Evaluation of Peri-Implant Crevicular Fluid Prostaglandin E2 Levels in Augmented Extraction Sockets by Different Biomaterials(Taylor & Francis Ltd, 2016) Alkan, Eylem Ayhan; Tuter, Gulay; Parlar, Ates; Yucel, Aysegul; Kurtis, BulentObjectives: This study compares peri-implant crevicular fluid (PICF) prostaglandin E-2 (PGE(2)) levels, clinical parameters and implant stability quotient (ISQ) values around implants placed in augmented extraction sockets. Materials and methods: The sockets (24 in total) were randomly augmented using either EMD or Bio-Oss Collagen. Implant placements were performed after three months of healing. ISQ readings were evaluated at three points: at the time of surgery, at the first month and at the third month. PICF was collected for PGE(2) evaluation after the first and the third months of implant surgery. Results: After the first month, a higher level of PICF PGE(2) was observed in the EMD group than in the Bio-Oss Collagen group, and this increase was of statistical significance; however, at the third month there was no statistically significant difference in PICF PGE(2) levels between the two groups. For implants placed in EMD sites, ISQ values were statistically higher at the third month than at the first month, while no significant differences in ISQ value were detected between the first and third months in Bio-Oss Collagen sites. Conclusions: The results of this research suggest that both EMD and Bio-Oss Collagen are effective treatment modalities for stimulating the formation of new bone at extraction sites prior to implant surgery.Article Evaluation of the Effectiveness of Diode Laser Therapy in Conjunction With Nonsurgical Treatment of Peri-Implantitis(Korean Acad Periodontology, 2023) Altindal, Dicle; Alkan, Eylem Ayhan; Calisir, MetinPurpose: Peri-implantitis (PI) is an inflammatory condition associated with the destruction of bone tissue around a dental implant, and diode lasers can be used to treat this disease. In this study, we aimed to evaluate the effectiveness of a 940-nm diode laser for the nonsurgical treatment of PI. Methods: Twenty patients (8 women and 12 men) were enrolled in a split-mouth randomized controlled study. In the control group (CG), mechanical debridement with titanium curettes accompanied by airflow was performed around the implants. The test group (TG) was treated similarly, but with the use of a diode laser. Clinical measurements (plaque index, gingival index [GI], probing pocket depth [PPD], bleeding on probing [BOP], clinical attachment level, and interleukin-1 beta [IL-1 beta] in the peri-implant crevicular fluid) were evaluated and recorded at baseline and 3 months. IL-1 beta levels were determined using the enzyme-linked immunosorbent assay method. Results: The symptoms were alleviated in both groups at 3 months as assessed through clinical measurements. GI, BOP, and PPD were significantly lower in the TG than in the CG (P<0.05). The IL-1 beta level increased post-treatment in both groups, but this increase was only statistically significant (P<0.05) in the CG. Conclusions: The diode laser enabled improvements in clinical parameters in the peri-implant tissue. However, it did not reduce IL-1 beta levels after treatment. Further studies about the use of diode lasers in the treatment of PI will be necessary to evaluate the effects of diode lasers in PI treatment.Doctoral Thesis Evaluation of the Effects of Diode Lasers Addition To Inital Periodontal Theraphy in the Treatment of Periodontitis(2019) Akbal, Damla; Alkan, Eylem Ayhan; Talmaç, Ahmet CemilBu çalışmanın amacı; periodontitis tanısı almış bireylerde, başlangıç periodontal tedavi uygulamasına ek olarak uygulanan diyot lazerin periodontal tedavideki etkinliğinin klinik periodontal indeksler (Gingival İndeks, Plak İndeksi, Sondlamada Kanama, Sondlanabilir Cep Derinliği, Klinik Ataçman Seviyesi) ve biyokimyasal belirteçler (TNF-α, IL-1β, CTX) açısından değerlendirilmesidir. Çalışmamıza, 22 sistemik olarak sağlıklı, periodontitis hastası dahil edilmiştir. Başlangıçta, 1, 3 ve 6. aylarda klinik periodontal parametreleri kaydedilmiş ve DOS örnekleri toplanmıştır. Rastgele seçilen çenelerin bir tarafını kontrol grubu bir tarafını lazer grubu oluşturmuştur. Kontrol grubunda yalnız kök yüzeyi düzleştirmesi uygulanmış, lazer grubunda ise kök yüzeyi düzleştirmesine ilave olarak diyot lazer uygulanmıştır. Çalışmamızda elde edilen sonuçlara göre, klinik parametrelerde her iki grupta da anlamlı bir düşüş izlenmiştir ancak gruplar arasında anlamlı bir fark izlenmemiştir.Biyokimyasal parametreler yönünden değerlendirildiğinde, TNF-⍺ ve IL-1ß seviyelerinde her iki grupta da başlangıç seviyelerine göre anlamlı bir düşüş meydana gelmiştir. CTXI seviyelerinde ise kontrol ve test grubunda istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Biyokimyasal parametreler yönünden gruplar arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır. Çalışmamızın sonucunda, periodontitis tedavisinde diyot lazer uygulamasının klinik ve biyokimyasal parametreler açısından periodontal tedaviye istatistiksel olarak anlamlı bir yarar sağlamadığı izlenmiştir. Bu konuyla ilgili daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Periodontitis, Diyot lazer, TNF-⍺, IL-1ß, CTXIdentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation of the Treatment of Patients With Insufficient Keratinized Tissue and Peri-Implant Mucositis by Free Gingival Graft With the Help of Clinic and Immunological Parameters(2018) Yılmaz, Deniz; Alkan, Eylem AyhanBu çalışmanın amacı, klinik ve radyolojik değerlendirmeler ışığında peri-implant mukozitis tanısı konmuş yetersiz keratinize dişeti bulunan implantların serbest dişeti grefti (SDG) ile tedavi etkinliğinin belirlenmesidir. Çalışmamıza overdenture ile tedavi edilmiş 22 hasta dahil edilmiştir. Peri-implant bölgeden sondalamada kanama (SK), cep derinliği (CD), gingival indeks (Gİ), plak indeksi (Pİ), keratinize dişeti yüksekliği (KDY) PİOS hacmi ve TNF-α kayıtları alınmıştır. Başlangıç periodontal tedavi uygulandıktan sonra rastgele seçilen çenelerin bir tarafına SDG uygulanırken (Test grubu), diğer tarafa idame prosedürleri (kontrol grubu) uygulanmıştır. 6. ayda klinik ve immünolojik parametreler tekrar kaydedimiştir. Ameliyat öncesi ve sonrası, gruplar arası ve grup içi parametreler karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Test grubundaki implantlarda klinik ve immünololojik parametrelerde istatiksel olarak anlamlı düşüş gözlenmiştir. Kontrol grubunda ise, SK, Pİ ve PİOS hacmi parametrelerinde anlamlı düşüş gözlenirken; CD, Gİ, KDY, PİOS hacmi ve TNF- α değerlerinde istatiksel farlılık bulunmamıştır. Uygulanan tedavi protokolleri gruplar arası değerlendirildiğinde, test grubunda kontrol grubuna göre anlamlı oranda anlamlı düşüş gözlenmiştir. Yaptığımız çalışma sonucunda yetersiz keratinize dişeti bulunan peri-implant bölgeye SDG uygulamasının klinik ve immünolojik parametrelere olumlu sonuçları gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Peri-implant mukozitis, dental implant, yetersiz keratinize dişeti, serbest dişeti grefti, peri-implant oluk sıvısıdentistry-specialization-thesis.listelement.badge Evaluation the Efficiency of Diode Laser Therapy That Additionally Applied To the Non-Surgical Periodontal Therapy in Peri-Implantitis Treatment(2018) Altındal, Dicle; Alkan, Eylem AyhanBu çalışmanın amacı; peri-implantitis hastalarında cerrahi olmayan tedaviye ek olarak diyot lazer kullanımının, klinik parametreler ve peri-implant oluk sıvısındaki İnterlökin-1 beta (IL-1β) seviyesi üzerine etkisinin değerlendirilmesidir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı'na başvuran ve peri-implantitis teşhisi konulan, sistemik olarak sağlıklı 8 kadın ve 12 erkek olmak üzere toplam 20 gönüllü çalışmaya dahil edilmiştir. Başlangıçta ve 3. ayda peri-implant oluk sıvısı (PİOS) örnekleri toplanmış ve klinik parametreler (Gingival indeks (Gİ), plak indeksi (Pİ), sondlama cep derinliği (SCD), sondlamada kanama (SK) ve klinik ataçman seviyesi (KAS)) kaydedilmiştir. Çalışmada çenelerin bir tarafı test grubunu diğer tarafı kontrol grubunu oluşturmuştur. Kontrol grubuna sadece başlangıç periodontal tedavi yapılırken test grubu olarak belirlenen bölgedeki implantlara ek olarak diyot lazer uygulanmıştır. Çalışmamızın verilerine göre her iki grupta da tedavi sonrası klinik parametrelerde azalma gözlenmiştir. Gruplar arası değerlendirmede tedavi sonrası test grubunda Gİ ve SK kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük bulunmuştur. Biyokimyasal verilerdeki değişime bakıldığında ise her iki grupta da 3.ayda IL-1β değerlerinde artış gözlenmiştir. Kontrol grubunda IL-1β seviyesindeki bu artış istatistiksel olarak anlamlı iken test grubunda bu artış anlamlı bulunamamıştır. Bu sonuç, diyot lazer tedavisinin detoksifikasyon etkisi nedeniyle mekanik tedaviye ek bir yarar sağladığını düşündürebilir. Klinik parametrelerdeki iyileşmeye rağmen IL-1β düzeylerinde gözlenen bu artışın periodontal hastalığın erken iyileşme dönemiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Peri-implantitis tedavisinde farklı doz ve uygulama sürelerinin kullanıldığı lazer uygulamalarını içeren daha fazla çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Dental implant, peri-implantitis, diyot lazer, IL-1β, sitokiArticle Gingival Thicknesses of Maxillary and Mandibular Anterior Regions in Subjects With Different Craniofacial Morphologies(Mosby-elsevier, 2018) Kaya, Yesim; Alkan, Ozer; Alkan, Eylem Ayhan; Keskin, SiddikIntroduction: The aim of this study was to evaluate the mean gingival thicknesses of the maxillary and mandibular anterior regions in subjects with different craniofacial morphologies. Methods: For each dental arch, 128 periodontally healthy orthodontic patients with normal values of maxillary incisor position (1/NA, angle and distance; and 1/SN, angle) and mandibular incisor position (1/NB, angle and distance; and IMPA) were enrolled in the study. Craniofacial morphology of the participants was evaluated in the sagittal (ANB angle) and vertical directions (SN/GoGn angle) on lateral cephalograms. In the sagittal direction, the subjects were divided into 3 groups as Class I, Class II, and Class III. Each group was classified as low angle, normal, or high angle in the vertical direction. Mean gingival thicknesses of the maxillary and mandibular anterior regions were determined by the ratio of the sum of gingival thickness of the relevant teeth, measured by the transgingival probing technique, to the number of teeth. Results: Mean gingival thicknesses of the maxillary anterior region were 1.173 +/- 0.61, 1.103 +/- 0.207, and 1.130 +/- 0.244 mm in the Class I, Class II, and Class III groups and 1.084 +/- 0.150, 1.136 +/- 0.247, and 1.159 +/- 0.249 mm in the low angle, normal, and high angle groups, respectively. Mean gingival thicknesses of the mandibular anterior region were 0.710 +/- 0.156, 0.741 +/- 0.176, and 0.691 +/- 0.157 mm in the Class I, Class II, and Class III groups and 0.705 +/- 0.184, 0.701 +/- 0.132, and 0.735 +/- 0.174 mm in the low angle, normal, and high angle groups, respectively. No significant difference was found between the groups in terms of the mean gingival thicknesses of the maxillary and mandibular anterior regions. Conclusions: There was no significant difference between the groups in terms of the mean gingival thicknesses of the maxillary and mandibular anterior regions.Article Jinjival Biyotipin Belirlenmesinde Kullanılan İki Farklı Ölçüm Tekniğinin Güvenirliliklerinin Karşılaştırılması(2016) Keskin, Sıddık; Kaya, Yeşim; Alkan, Özer; Alkan, Eylem AyhanAmaç: Bu araştırmanın amacı, jinjival biyotipin belirlenmesinde sık kullanılan periodontalsondlama (PS) ve transjinjival sondlama (TGS) tekniklerinin güvenirliklerinin karşılaştırılmasıdır. Gereç veYöntemler: Araştırmaya periodontal olarak sağlıklı 182 bireye ait 2.184 maksiller ve mandibuler anterior dişdâhil edilmiştir. PS tekniğinde jinjival sulkusa yerleştirilen periodontal sondun görünürlüğüne göre jinjivalbiyotip ince veya kalın olarak belirlenmiştir. Endodontik \"spreader\" ve dijital kumpas kullanılarak yapılan TGStekniğinde ise diş eti kalınlığı 1 mm ve daha az ise ince, 1 mm'den fazla ise kalın biyotip olarak sınıflandırılmıştır.İki tekniğin sınıflandırma performanslarını değerlendirmede kullanılan ki-kare testini takiben geneldoğruluk oranı hesaplanmıştır. Bulgular: TGS tekniğinde kalın biyotipe sahip dişlerin %96,9'unun PS tekni-ğinde de kalın biyotipe sahip olduğu, TGS tekniğinde ince biyotipe sahip dişlerin ise %77,4'ünün PS tekni-ğinde de ince biyotipe sahip olduğu görülmüştür. İnce biyotipe sahip ancak diş eti kalınlığı 0,8 mm'den az olandişlerin %94,9'unun; 0,8-1,0 mm arasında olan dişlerin ise %42,5'inin jinjival biyotipi PS tekniğiyle de inceolarak sınıflandırılmıştır. Diş eti kalınlığı 0,8 mm'den az olanlardaki ve 0,8-1,0 mm arasında olanlardaki doğrusınıflandırma oranı birbirinden istatistiksel olarak farklı bulunmuştur (p<0,01). Alt-üst çene için değerlendirildiğindeTGS tekniğinde ince biyotipe sahip maksiller anterior dişlerin %62,6'sının, mandibuler anterior dişlerin ise %83,8'inin PS tekniğinde de ince biyotipe sahip olduğu belirlenmiştir. Sonuç: İki tekniktesınıflandırmalar için genel doğruluk oranı %84,6 olarak belirlenmiştir. Kalın biyotipe sahip dişlerle, dişetikalınlığı 0,8 mm'den az olan dişlerde TGS ve PS teknikleriyle benzer sonuçlar elde edildiği, 0,8-1,0 mm arasındaolan dişlerde ise iki teknik arasındaki uyumun daha az olduğu görülmüştür.Article Kalın Dişeti Biyotipine Sahip Hastalardaki Tekli Dişeti Çekilmelerinin Kuronale Pozisyone Flep Tekniği ile Tedavisinin Klinik Değerlendirilmesi: Vaka Serisi(2020) Yüncü, Yusuf Ziya; Keskin, Sıddık; Eroglu, Emre Gurkan; Alkan, Eylem AyhanAmaç: Bu çalışmanın amacı, kalın dişeti biyotipine ve yeterli keratinize dişetine sahip hastaların Miller sınıf I vesınıf II tekli dişeti çekilme defektlerinin tedavisinde kuronale pozisyone flep tekniğinin (KPF) kök kapaması üzerineolan etkisini değerlendirmektir.Materyal ve metod: Çalışma Miller sınıf I ve II tekli dişeti çekilmesi defekti olan 14 hasta üzerinde yürütülmüştür.Dişeti çekilme defektleri KPF tekniği ile tedavi edilmiştir. Başlangıç klinik ölçümleri; plak indeks (PI), gingivalindeks (GI), dişeti kalınlığı (DK), cep derinliği (CD), dişeti çekilme derinliği (DÇD), dişeti çekilme genişliği (DÇG),keratinize doku yüksekliği (KDY) ve yapışık dişeti (YD) miktarıdır. DK dışındaki tüm ölçümler operasyon sonrası6. ayda tekrarlanmıştır.Bulgular: KPF tekniği ile kök yüzey kapanmasını değerlendirdiğimiz bu çalışma neticesinde başlangıca göre6.ayda CD, DÇD, DÇG parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı derecede azalma gözlenirken, KDY ve YDmiktarında istatistiksel olarak anlamlı bir artış meydana gelmiştir. Ortalama kök kapanma yüzdesinin ise %82±23olduğu saptanmıştır.Sonuç: Çalışmamızın süresi ve sınırları dahilinde kalın dişeti biyotipine ve yeterli keratinize dişeti miktarınasahip Miller sınıf I ve II tekli dişeti çekilmeleri olan hastaların tedavisinde KPF operasyonunun başarılı bir cerrahiişlem olabileceği söylenebilir.Article Kronik Periodontitisli Hastalarda Başlangıç Periodontal Tedavisine İlave Olarak Doksisiklin Kullanımının Dişeti Oluğu Sıvısında Bulunan Matriks Metalloproteinaz-1 Seviyelerine Etkisi(2017) Alkan, Eylem Ayhan; Ak, Burak; İnanç, BülendAmaç: Bu çalışmanın amacı, kronik periodontitisli hastalarda başlangıç periodontal tedaviye ilave doksisiklin kullanımının dişeti oluğu sıvısında (DOS) matriks metalloproteinaz-1 (MMP-1) seviyesi üzerine etkisinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 19-59 yaş aralığında, 12 kadın ve 12 erkek olmak üzere, toplam 24 kronik periodontitits (KP) hastası dahil edilmiştir. 12 KP hastası test grubu (TG) ve 12 KP hastası kontrol grubu (KG)'nu oluşturmuştur. Test grubundaki hastalara tüm ağız dezenfeksiyonuna (TAD) ilave olarak doksisiklin ilk gün 200 mg devamında ise 100 mg günde tek doz çalışma sonuna kadar reçete edilmiştir. Kontrol grubundaki hastalara sadece TAD uygulanmıştır. Plak indeksi (PI), gingival indeks (GI), sondlanabilir cep derinliği (SCD), sondlamada kanama (SK) ve klinik ataşman seviyesi (KAS) verilerini içeren klinik parametreler tedavi öncesi ve tedavi sonrası kaydedilmiştir. MMP-1 miktarları ELISA yöntemi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Her iki grupta da klinik parametrelerde tedavi sonrasında tedavi öncesine göre istatistik olarak anlamlı azalma gözlenmiştir (p=0.001).Tedavi öncesinde test grubunda, kontrol grubuna oranla anlamlı derecede daha az MMP-1 seviyesi tespit edilmiştir (p=0.001). MMP-1 seviyesi test grubunda tedavi sonrasında tedavi öncesine göre istatistik olarak anlamlı artış tespit edilmiştir (p=0.001) Tedavi sonrası test grubu ile kontrol grubu arasında MMP-1 seviyeleri açısından istatistik olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p=0.83).Sonuç: Bu çalışmanın sınırları dahilinde kronik periodontitis hastalarında ilave doksisiklin kullanımının MMP-1 seviyeleri üzerinde etkisinin olduğu belirlenmiştir. Bu konu hakkında daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.Article Prevalence of Dental Implants and Evaluation of Peri-Implant Bone Levels in Patients Presenting To a Dental School: a Radiographic Cross-Sectional 2-Year Study(Quintessence Publishing Co inc, 2018) Alkan, Eylem Ayhan; Mau, Lian Ping; Schoolfield, John; Guest, Gary F.; Cochran, David L.Purpose: To evaluate the number of patients with dental implants who present to a dental school clinic for screening and to report the prevalence of peri-implant bone level change detected on digital panoramic radiographs of those subjects. Materials and Methods: Patient screening files for 9,422 patients over a 2-year period were examined to see how many patients presented with dental implants. Those patients with at least one implant were further evaluated by measuring the bone level on the mesial and distal sides of the implant using the screening radiograph. Results: A total of 187 patients (2%) had at least one implant. In regard to implants, 423 were examined and 146 (33%) had no detectable bone loss defined as bone level below the top of the implant. When thresholds of bone loss were evaluated, 109 implants (25%) had >= 2 mm of bone loss on either the mesial or distal sides or both. The median bone loss was 1.74 mm for the 277 implants with detectable bone loss and 2.97 mm for the 109 implants that had >= 2 mm bone loss. Interestingly, patients who were >= 70 years of age had significantly (P = .03) more bone loss in the mandible compared with the maxilla, while patients who were 60 to 69 years of age had significantly greater loss in the maxilla. Conclusion: These data reveal that for patients presenting to the dental school for a screening over a 2-year period, 1.98% had one or more dental implants. Furthermore, those patients with implants had a minimum amount of bone loss as measured from the top of the implant.