Browsing by Author "Alkis, İsmet"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Analysis of Uterine Rupture Cases at a Tertiary Referral Center: a Retrospective Study(2016) Karaman, Erbil; Çim, Numan; Çetin, Orkun; Güler, Hnım Şahin; Alkis, İsmet; Kolusarı, Ali; Yildizhan, RecepAmaç: Komplet veya inkomplet uterin rüptür gelişen vakaların risk faktörlerini, perioperatif maternal-fetal sonuçlarını ve yönetim şekillerini retrospektif olarak belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 2012 ile 2016 yalları arasında kliniğimizde uterin rüptür tanısı alan 28 hasta retrospektif olarak incelendi. Analiz için demografik bilgileri, risk faktörlerinin detayları, rüptürün tipi, yönetim şekli ve perioperatif maternal-fetal sonuçları ele alındı. Verilerin analizi için SPSS (ver: 20) istatistik programı kullanıldı. Bulgular: Çalışma döneminde %0.86 oranında 28 uterin rüptür vakası olduğu görüldü. Vakaların yirmisi (%71) inkomplet rüptür iken sekizi (%29) komplet rüptür idi. Vakalardan sadece 8'i kliniğimizde gelişen rüptür vakaları iken geri kalan 20 vaka kliniğimize dışarıdan refere edilen hastalardan oluşmaktaydı. Önceki uterus cerrahisi 22 hastada (%78.5) en sık görülen sebep idi. Bu hastalardan 18'inde 2 yada daha fazla geçirilmiş sezeryan öyküsü vardı. Grandmultiparite ikinci en sık görülen sebep idi(8 hasta). Uterin rüptür bölgesinin primer onarımı en sık yapılan cerrahi girişim idi (28 hastanın 25'inde, %89.2). Ana perioperatif komplikasyon 4 hastada (%14.2) görülen mesane yaralanması idi. Maternal mortalite görülmedi. Komplet rüptür grubunda kan transfüzyon ihtiyacı, ortalama hastanede kalış süresi, önceki sezeryanla doğum fetal ölüm ve mesane yaralanması inkomplet rüptür grubuna göre daha fazla görülmekteydi (p<0.05). Sonuç: Bu çalışma obstetrisyenlerin geçirilmiş uterin cerrahi yada grand multiparite gibi risk faktörleri olan hastalarda uterin rüptür gelişebileceği konusunda dikkatli olmaları gerektiğinin doğrulamaktadır. Uterin rüptür yönetiminde hızlı tanı, erken transport, yeterli kan ürünü transfüzyonu ve tecrübeli cerrahi ekibin varlığı çok önemlidirArticle Epilepsinin Gebelik Sonuçları Üzerine Etkisi(2018) Çim, Numan; Alkis, İsmet; Yildizhan, Recep; Aksin, Şerif; Tolunay, Harun Egemen; Boza, Barış; Karaman, ErbilAmaç: Epilepsili olguların yaklaşık %25’i reprodüktifçağdadır. Günümüzdeki anti-epileptik ilaçlarla nöbetlerkontrol altına alınmakta ve bu olgularda artmış orandagebelik tercihi olmaktadır. Bu çalışmada epilepsili gebeolguların gebelik sonuçlarının incelenmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Bu çalışma epilepsi tanısı olangebelerin dosya kayıtları üzerinden retrospektif olarakyapıldı. Ocak 2009- Nisan 2014 tarihleri arasında toplam43 epilepsi tanısı olan gebe kaydına ulaşıldı. Aynı tariharalığında başvuran, sistemik hastalığı ve ilaç kullanımıolmayan, tekiz canlı gebeliği olan, benzer yaş ve gebelikhaftadaki dosya kaydı tam olan 87 olgu ise kontrolgrubunu oluşturdu. Her iki grup demografik özellikler,gebelik haftası, doğum şekli, bebek 1. ve 5. dk Apgarskoru, doğum kilosu, epilepsi tanı süresi, nöbet sıklığı,kullandığı anti-epileptik ilaç, maternal komplikasyon,gebelik komplikasyonu yönünden istatistiksel olarakkarşılaştırıldı.Bulgular: Demografik yönden ve perinatal sonuçlaryönünden gruplar arasında fark yoktu (p>0,05), fakatabortus sayısı epilepsi tanılı gebe grubunda sağlıklı gebegrubuna göre anlamlı olarak daha yüksekti (p:0,035).Gruplar gebelik komplikasyonları bakımındankarşılaştırıldığında, epileptik grupta oligohidroamnioz,preterm eylem, preeklampsi ve eklampsi oranları kontrolgrubuna göre daha yüksekti (p:0,001). Her iki gruptasezaryen ile doğum oranı yüksekti (% 68,4 ve %62,4).Epilepsili gebe olgularda en sık geçirilen nöbet türüjeneralize tonik-klonik nöbetti (%81,6). Epileptik nöbetsayısı arttıkça 5. dk Apgar skoru düşmekteydi. Olguların%26,3’ü ilaç kullanmazken, % 55,3’ü monoterapi,%18,4’ü ise politerapi almaktaydı.Sonuç: Epilepsili gebelerde gebelikle ilişkilikomplikasyonlar ve kötü perinatal sonuçlar dahayüksektir. Gebelikteki nöbet sayısı arttıkça, gebeliksonuçları olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu olgularagebelik öncesi iyi bir danışmanlık verilmeli ve nöbetsizdönemde gebelik önerilmelidir.Article Molar Gebelik Olgularında Tiroid Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi(2017) Elasan, Sadi; Karaman, Erbil; Çim, Numan; Şahin, Hanım Güler; Alkis, İsmet; Kolusarı, Ali; Yıldızhan, Recep YıldızhanAmaç: Çalışmanın amacı, kliniğimizde komplet ve parsiyel molar gebelik tanısı konulan olguların klinik verilerini ve tiroid fonksiyonlarını karşılaştırarak, literatür bilgileri ışığında tartışılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Bir Üniversite Hastanesinin Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği' nde Ocak 2006- Ocak 2016 tarihleri arasında, tedavi ve takibi yapılan toplam 242 komplet ve parsiyel molar gebelik olgularının klinik verileri ve tiroid fonksiyon testleri retrospektif olarak incelendi. Hastalar 127 komplet molar gebelik olgusu ve 115 parsiyel molar gebelik olgusu olmak üzere iki gruba ayrıldı. Bulgular: Komplet mol tanısı konulan hastaların yaş ortalaması 33.87±12.14 iken, parsiyel mol tanısı konulan hastaların yaş ortalaması 31.73±10.12 idi. İki grup arasında yaş açısından istatiksel anlamlı fark bulunmadı (p: 0.139). Komplet mol tanısı konulan hastaların TSH değeri ortalamaları 0.5±0.9 mIU/ml iken, parsiyel mol olgularının TSH değeri ortalamaları 1.0±1.2 mIU/ml olarak bulundu. Parsiyel mol olgularının TSH değerleri, komplet mol olgularına göre daha yüksek bulundu (p: 0.001). Sonuç: Çalışmamızın sonuçları değerlendirildiğinde; molar gebelik olgularında klinik takip ve tedavi göz önüne alındığında, tiroid fonksiyon testlerinin anlamlı ölçüde etkilenmediği gözlenmektedir. Bu sonuç, hipertiroidinin ölümcül seyreden komplikasyonları olması sebebiyle, molar gebelik olgularında tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesine gerek olmadığı şeklinde yorumlanmamalıdır.Article Plasenta Previa Perkreta Olgusunda Fertilite Koruyucu Cerrahi(2015) Kolusarı, Ali; Alkis, İsmet; Çim, Numan; Orak, Suat; Gül, Abdülaziz; Çetin, OrkunFertilite koruyucu cerrahi yaklaşımı uygulanan plasenta previa perkreta olgusunu literatür eşliğinde sunmayı amaçladık. Olgu: 29 yaşında, plasenta previa perkreta olgusu, 35. gebelik haftasında sezaryen ile doğurtuldu. Sezaryen sonrasında, plasenta ayrılmadan bilateral hipogastrik arter ligasyonu yapıldı. Uterus ön duvarından segmental rezeksiyon sonrasında, uterus yerinde bırakılarak fertilite koruyucu cerrahi yapıldı. Sonuç: Özellikle fertilite koruyucu cerrahi yapılacak plasenta perkreta olgularının dikkatli seçilmesi ve deneyimli bir operasyon ekibi tarafından, tersiyer bir merkezde planlanması uygun tedavi yaklaşımı olacaktırArticle Serklajın Servikal Değişikliklerde Gebelik Sonuçlarına Etkisi(2017) Karaman, Erbil; Çim, Numan; Tolunay, Harun Egemen; Alkis, İsmet; Yildizhan, Recep; Kolusarı, Ali; Şahin, Hanım GülerGiriş: Yüksek neonatal morbidite ve mortalite ile sonuçlanan preterm doğumları engellemek için yapılan servikal serklajın sonuçlarını göstermeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: ACOG (The American College of Obstetrics and Gynecology) kriterlerine uygun McDonald yöntemi ile serklaj yapılan 56 olgunun retrospektif olarak sonuçları incelendi. Birinci grup ikinci trimestrde servikal kısalma olup dilatasyonun olmadığı 32 olgu, ikinci grup ise servikal kısalma ile birlikte 3 cm'den daha az servikal dilatasyonu olan 24 olgudan oluştu. Bulgular: Olguların servikal serklaj sonuçları karşılaştırıldığında birinci grup olguların ikinci gruba oranla daha geç haftada doğum yaptıkları (p:0,002), serklaj uygulanan hafta ile doğum arasında geçen sürenin daha uzun olduğu (p:0,001) ve bebeklerin doğum kilosunun daha fazla olduğu (p:0,002) saptandı. Sonuç: Servikal yetmezlik tanısı alan olgularda tekrarlayan gebelik kaybı ve preterm doğumu azaltmak için servikal serklaj uygulaması iyi bir seçenektir.