Browsing by Author "Aras, İbrahim"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Comparison of Yes-Associated Protein (yap), P53, Dna Mismatch Repair Protein (mmr) Expressions in Colorectal Polyps and Carcinomas(2021) Yalınkılıç, Fatma Ayaz; Aras, İbrahimKolorektal kanser gastrointestinal sistemin en sık görülen malign tümörüdür. Kolorektal karsinomun gelişmesinde, onkojenlerin aktivasyonu ve tümör baskılayıcı genlerin inaktivasyonunu içeren çok faktörlü aşamalar rol alır. Bu çalışmada hastanemizdeki endoskopik biyopsi ve/veya kolektomi yapılan ve birimimizde non adenomatöz polip, low grade displazili adenomatöz polip, high grade displazili adenomatöz polip, kolorektal karsinom ve metastatik lenf nodu tanısı almış hastalarda YAP, P53, MMR proteinlerin ekspresyonlarını karşılaştırmak, nükleer ve/veya sitoplazmik boyanma paternini göstermek ve çıkan sonuçları literatür bilgileri eşliğinde değerlendirerek kolon kanserinin patogenezine katkı sağlamayı amaçladık. Nonneoplastik kolon, nonadenomatöz polip, low grade displazili adenomatöz polip, high grade displazili adenomatöz polip, kolorektal karsinom ve metastatik lenf nodu tanılı her biri 20 vaka içeren toplamda 120 vaka olan 6 grup belirlendi.Tüm vakalara YAP, P53, MMR protein (MLH-1, MSH-2, PMS-2, MSH-6) antikorları ile immünhistokimyasal boyama yapıldı. YAP'ın kontrol grubunda %50(10/20), nonadenomatöz polip grubunda %40(8/20), low grade displazili ve high grade displazili adenomatöz polip grubunda %100(20/20), kolon adenokarsinom grubunda %95(19/20), metastatik lenf nodu tanısı grubunda %100(20/20), nükleer ve sitoplazmik ekspresyonu(pozitifliği) izlendi. Normal kolon dokusunda, nonadenomatöz polip, low grade ve high grade adenomatöz polip vakalarında MMR gen defekti görülmezken (%0); kolon malign vakalarında %27.5 oranında MMR gen defekti olduğu görüldü. p53 ekspresyonu, benign ve displazili kolon patolojisinde daha çok (%95 ve %77,5) wild tip boyanma şeklinde gerçekleşirken; malign kolon patolojisinde total kayıp mutant+diffüz boyanma(%75) şeklinde gerçekleştiği görüldü. MMR gen defekti varlığı ile YAP ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum saptanmadı. Kolon malign patolojilerinde MMR gen defekti varlığı ile p53 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak önemsiz negatif yönlü bir uyum olduğu saptandı. P53 ekspresyonu ile YAP ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede bir uyum saptanmadı. YAP'ın sitoplazmik ve nükleer boyandığı, displazi ve malign lezyonlarda benign lezyonlara göre daha yüksek oranda eksprese edildiğinden malign transformasyonda rol oynayabileceği, onkogen olabileceği düşünüldü. p53 ekspresyonu ile YAP ekspresyonu arasında, MMR gen defekti varlığı ile YAP ekspresyonu arasında ve MMR gen defekti varlığı ile p53 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Bu bulgular p53, MMR gen defekti ve YAP ın KRK patogenezinde farklı yolaklar olabileceğini düşündürdü.Article Safra Kesesinde Adenomyomatozis(2018) Aras, İbrahim; Bayram, İrfanSafra kesesinin adenomyomatozisi tümkolesistektomilerin %2-5'inde izlenen yaygın olmayantümör benzeri bir lezyondur. Çoğunlukla kolelitiaziseeşlik eden adenomyomatozis, safra kesesi duvarınıkalınlaştıran ve bazen klinik olarak karsinom şüphesiuyandıran bir lezyon olmasıyla dikkat çeker. Kırk üçyaşındaki erkek hastaya yapılan ultrasonografide akutkolesistit ve safra kesesi tümörü ön tanıları almasınedeniyle hastaya laparoskopik kolesistektomi yapıldı.Safra kesesinin kesitlerinde kese duvarını diffüz olaraktutan 5x4x1,5 cm ölçüsünde lezyon izlendi. Yapılanhistopatolojik incelemede olguya adenomyomatozistanısı verildi. Bu nadir lezyonun tanınması önemlidir.Çünkü görünüm olarak karsinoma benzer özellikleriylecerrahları şaşırtabilir. Ayrıca nadir olarak da benign vemalign lezyonlara öncülük edebileceği akıldatutulmalıdır.Article Tonsilde Lenfanjiom: Nadir Bir Olgu(2018) Aras, İbrahim; Bayram, İrfanLenfanjiomlar, lenfatik sistemin nadir konjenitaltümörlerindendir. Tonsiller lenfanjiom ise son derecenadir görüldüğünden olgumuzu sunmayı amaçladık. 16yaşında erkek hasta, 4-5 aydır ağrı olmaksızın boğazdayabancı cisim takılma hissi şikayetiyle hastanemizpolikliniğine başvurdu. Oral kavite muyenesinde soltonsil üst polde, yumuşak kıvamda, düzgün yüzeyli,saplı polipoid kitle izlendi. Kitle eksize edildi.Makroskopik olarak 2x1x0,5 cm ölçülerinde, bej renkte,düzgün yüzeyli, saplı polipoid kitlenin kesit yüzünde yeryer milimetrik kistik yapılar dikkati çekti. Histopatolojikincelemede; gevşek bağ dokusu içerisinde proteinözmateryal ile dolu, endotel hücreleriyle döşeli, çok sayıdavasküler boşluk izlendi. Lenfanjiom tanısı verildi.Tonsiller lenfanjiomlar nadir klinik antitelerdir vetonsilde lenfanjiom gelişebileceği akılda tutulmalıdır.Tonsiller malignensilerle karışıklıktan kaçınmak, doğruteşhis ve tedavi için histopatolojik inceleme mutlakagerekmektedir.Article Van İli ve Çevresinde Tiroid Tümörlerinin Histopatolojik Dağılımı: 733 Olgunun Retrospektif Analizi(2019) Erten, Remzi; Keskin, Sıddık; Demir, Feyza; Aras, İbrahim; Bayram, İrfanAmaç: Tiroid kanserleri en sık görülen endokrin sistemmalignitesidir. Oldukça iyi bir prognoza sahip, tanımlanmış birçok varyantı bulunan papiller karsinom (PK) tiroidmalignitelerinin çok büyük bir kısmını oluştururlar. ÇalışmadaVan ili ve çevresindeki tiroid tümörlerinin histopatolojik tip,yaş ve cinsiyet dağılımının tespiti amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Bölümümüzde 2010-2017 yılları arasındatiroid tümörü tanısı alan olguların histopatolojik tip, yaş vecinsiyet bilgileri patoloji raporlarından retrospektif olaraktarandı. Elde edilen bu veriler istatistiksel olarak analiz edildi.Bulgular: Tiroid tümörü tanısı alan 733 olgunun yaşortalaması 43.6±14.5 olup kadın/erkek oranı 5.3 olarakhesaplandı. Malign tiroid tümörü tanılı 635 olgunun %93.2’siPK, %3.3’ü foliküler karsinom, %2.2’si medüller karsinom,%0.6’sı anaplastik karsinom tanılarını içerdi. PK olgularının%39.5’i papiller mikrokarsinom (PMK), %33.3’ü folikülervaryant, %20.1’i klasik varyant, %5.2’si onkositik varyant,%1.5’i diffüz sklerozan varyant özelliğine sahipti.Sonuç: Çalışmamızdaki tiroid tümörlerinin histolojik tip, yaşve cinsiyet dağılımı literatür verileri ile büyük oranda benzerözelliklere sahipti. Ancak farklı olarak PMK olgularında kadınbaskınlığı ve PK’nin diffüz sklerozan varyantına sahipolgularda yüksek yaş ortalaması görüldü.Article Van İli ve Çevresindeki Meme Neoplazilerinde Epstein-barr Virüsünün Araştırılması(2021) Demir, Feyza; Erten, Remzi; Elasan, Sadi; Aras, İbrahimAmaç: Epstein Barr virüsü(EBV) insanda birçok kanser türüyle ilişkilendirilmiş bir virüs tipidir. EBV ile meme kanseri arasındaki ilişki birçok çalışmada değişkenlik göstermektedir. Biz de kendi bölgemizdeki meme neoplazilerinde EBV’nin varlığını araştırdık. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 57 hastanın parafin bloklara gömülü meme biyopsi örnekleri kullanıldı. Bu hastaların 20’si fibroadenom tanısı, 37’si ise invaziv duktal karsinom tanısı almıştı. Bu 37 invaziv duktal karsinom hastası Bloom Richardson sisteminin Nottingham modifikasyonuna göre 13’ü grade 1, 12’si grade 2 ve 12’si grade 3 olarak derecelendirildi. Tüm biyopsilere EBV varlığını araştırmak üzere Epstein-Barr Virus Early RNA (EBER) in situ hibridizasyon yöntemi uygulandı. Bulgular: EBER in situ hibridizasyon yöntemi sonucunda 20 fibroadenomun 5’inde, 13 Grade 1 invaziv duktal karsinomun 4’ünde ve 12 Grade 2 invaziv duktal karsinomun 2’sinde pozitif boyanma izlendi. Grade 3 invaziv duktal karsinom tanılı vakaların tamamı negatifiti. Sonuç: Bizim çalışmamızda istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmasa da bazı tümör hücrelerinde boyanma izlendiğinden, EBV varlığını göstermede daha sensitif olabileceği düşünülen ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünüldü.