Browsing by Author "Başaranoğlu, Murat"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article The Frequency and Causes of Pes Equinavarus in the Neonatal Intensive Care Unit in a Tertiary Care Center From Eastern in Anatolia(2020) Özkan, Sezai; Başaranoğlu, Murat; Adanaş, CihanPEV is one of the most common deformities in the foot. The incidence of PEV varies between communities and many theories about its etiology have been proposed.In this study, we aimed to share our experience with the incidence and etiology of PEV in the neonatal intensive care unit of a tertiary hospital. 3658 patients who werefollowed up in a tertiary neonatal intensive care unit from 2014 to 2017 were included in the study. Data on the number and etiology of newborns with PEV deformitywere obtained from the automation records of our hospital. PEV deformity was diagnosed in 32 (0.87%) of 3658 babies treated in the neonatal intensive care unit overa period of 3 years. Of these 32 patients, 18 (56.25%) were bilateral, and 14 (43.75%) unilateral PEV. Two (6.25%) of our patients had a positive family history. While23(71.87%)) of our patients were delivered by cesarean, 9 (28,1%) of our patients were born normally. Considering birth weights, the number of babies born under 2500grams was 7 (21.8%), and the number of babies born above 2500 grams was 25 (78.1%). Considering the data we obtained at the end of the study, the incidence of PEVwas lower than in the literature. In fact, our hypothesis before starting the study was that the incidence of PEV was higher in the neonatal intensive care unit. Althoughthe frequency of PEV is known to vary between populations, the etiology of PEV is not fully known. We believe that future studies (such as genetic studies) will be morebeneficial to science than classical knowledge about PEV etiology.Article Respiratuvar Distres Sendromlu Preterm Bebeklerde Sürfaktan Uygulanmasında Lısa ve Insure Yöntemlerinin Karşılaştırılması(2021) Başaranoğlu, Murat; Demir, Nihat; Deger, İbrahim; Tuncer, Oğuz; Aydın, NeşetAmaç: Bu çalıs ma, respiratuvar distres sendromu tanısıyla sürfaktan tedavisi uygulanan prematüre bebeklerde, invaziv (entübasyon tüpü) ve daha az invaziv (ince kateter) yöntemlerle sürfaktan uygulanmasının kars ılas tırılması amacıyla yapıldı. Gereç ve yöntem: Yenidog an Yog un Bakım ünitesinde yatan; dog um haftası 32. gebelik haftası ve/veya altında olan ve sürfaktan tedavisi verilmesi gereken bebekler çalıs maya alındı. Respiratuvar distres sendromu için sürfaktan replasmanı gereken 60 olgu çalışmaya alındı. Tüm olgulara poractant alfa (200 mg/kg/doz) verildi. Olgular, LISA (Daha az invaziv sürfaktan uygulaması) ve INSURE (Entübasyon, Sürfaktan uygulaması ve Ekstübasyon) grubu olacak şekilde randomize edildi. Bulgular: Sürfaktan verilis i sırasında INSURE grubundaki hastaların %90’ında, LISA grubundaki hastaların ise %63.3’ünde komplikasyon gözlenmedi. LISA grubunda ilk 72 saatte entübasyon ihtiyacının istatistiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olduğu saptandı. Mekanik ventilasyon ihtiyacının ve ölüm oranlarının INSURE grubunda daha yüksek olduğu saptandı. Tekrarlayan sürfaktan ihtiyacı açısından gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmadı. Gruplar arasında Respiratuvar distres sendromu komplikasyonları (Nekrotizan enterokolit, İntrakraniyal kanama, Prematüre retinopatisi, Bronkopulmoner displazi) yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Sonuç: Sürfaktan replasman tedavisinde her iki yöntem de uygulanabilir ancak ince kateter ile sürfaktan tedavisi sırasında desatürasyon daha sık görülmektedir. Kateter yönteminin uygulama zorlukları yöntemin dezavantajlarıdır. Fakat entübasyon ve pozitif basınçlı ventilasyon gerektirmemesi, mekanik ventilasyon destek ihtiyacının ve mekanik ventilasyonda kalış süresinin daha az olması nedeniyle INSURE yöntemine göre daha başarılı görünmektedir.specialization-in-medicine.listelement.badge The Relationship Between Obesity and Hypertension, Dyslipidemia, Hepatosteatosis; the Effect of 25 (OH) Vitamin D on Insulin Resistance(2010) Başaranoğlu, Murat; Cesur, YaşarObez çocuklarda antropometrik ölçümler ile hipertansiyon, dislipidemi, hepatosteatoz arasındaki ilişki ve 25 (OH) vitamin D'nin insülin direnci üzerine etkisiAmaç: Ekzojen obeziteli çocuklarda; vücut kitle indeksi, BİA ile ölçülen vücut yağ yüzdesi (VYY), deri kıvrım kalınlığı (DKK) ve diğer antropometrik ölçümler ile hipertansiyon, serum lipidleri, insülin direnci, hepatosteatoz arasındaki ilişkinin incelenmesi, 25 (OH) vitamin D düzeyi ile obezite arasındaki ilişki, obeziteye katkısı bulunan risk faktörlerinin incelenmesi.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 100 obez, 100 obez olmayan (kontrol) çocuk alındı. VKİ'si >95. persentil çocuklar, obez olarak değerlendirildi. İki grubun ağırlık, boy, VKİ, antropometrik ölçümler, DKK, BİA ile ölçülen VYY, biyokimyasal parametreleri, insülin, paratormon (PTH), tiroid hormonları, kortizol, 25 (OH) vitamin D'ye bakıldı ve oral glukoz tolerans testi yapıldı.Bulgular: Obez hasta grubunda vücut ağırlığı, boy, VKİ, boya göre ideal ağırlık, bel/boy çevresi oranı, bel/kalça çevresi oranı, DKK, VYY, sistolik-diyastolik kan basınçları, ultrasonografi (USG) ile bakılan hepatosteatoz oranı, serum AST, ALT, alkalen fosfataz, PTH, açlık kan şekeri, insülin, trigliserit, toplam kolesterol, LDL kolesterol, VLDL kolesterol düzeyleri ile HOMA-IR değeri yüksek bulunurken; 25 (OH) vitamin D, glukoz/insülin oranı ve HDL kolesterol düzeyleri daha düşük bulundu.Sonuç: Serum 25 (OH) vitamin D düzeyinin; serum trigliserit, total kolesterol, LDL kolesterol, insülin düzeyleri ve HOMA-IR indeksi ile negatif korele, glukoz/insülin oranı ile pozitif korele olduğu; hepatosteatozu saptamada USG'nin AST ve ALT'ye göre daha hassas olduğu; subskapular DKK ve bel/boy oranının diğer antropometrik ölçümlere göre obeziteye bağlı komplikasyonları göstermede daha değerli ölçüm yöntemleri olduğu saptanıldı.Anahtar kelimeler: Obezite, antropometrik ölçümler, hepatosteatoz, dislipidemi, insülin direnci, 25 (OH) vitamin D