Browsing by Author "Beyhan, Yunus Emre"

Now showing 1 - 20 of 27

Ankara’da İnsanlara Tutunan Kene Türleri ve Mevsimsel Dağılımları
(2016) Beyhan, Yunus Emre; Babür, Cahit; Mungan, Mesut
Keneler (Acari: Ixodoidea) dünyadaki en önemli kan emen artropodlar arasındadır. İnsanlarda felç, irritasyon ve allerji gibi ciddi toksik durumlara neden olabilirler. Bunların yanı sıra Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünün de dahil olduğu viral, bakteriyel ve protozoer etkenler tarafından oluşturulan birçok enfeksiyon hastalığını bulaştırırlar. Bu çalışma Ocak 2011 ve Aralık 2013 tarihleri arasında Ulusal Parazitoloji Referans Merkez Laboratuvarına kene tutunması şikayeti ile başvuran kişilerden elde edilen 1562 adet örneğin değerlendirilmesi için yapılmıştır. Keneler doğrudan %70’lik etil alkol içine alınmış ve stereomikroskop altında teşhis edilmiştir. Bunların 1497’si (%95,84) kene olup, 39’u (%2,50) artefakt (yara kabuğu, kan pıhtısı vb.), 22’si (%1,41) medikal önemi olmayan artropod, 3’ü (%0,19) kasık biti (Pthirus pubis) ve 1’i (%0,06) de tahtakurusu (Cimex lectularius) olarak bulunmuştur. Kenelerin 322’si Rhipicephalus sangiuneus, 241’i Haemaphysalis parva, 188’i Hyalomma marginatum, 175’i Hyalomma spp. nimf, 138’i Rhipicephalus spp. nimf, 109’u Rhipicephalus bursa, 79’u Ixodes ricinus, 68’i Dermacentor marginatus, 59’u H. anatolicum, 52’si H. detritum, 17’si H. excavatum, 9’u Haemaphysalis punctata, 8’si Ixodes spp. nimf, 1’i Haemaphysalis spp. larva, 1’i Haemaphysalis spp. nimf ve 1’i Argas spp. olarak teşhis edilmiştir. Morfolojik bozukluğu veya eksikliği olan 29 kenenin ise tanımı yapılamamıştır. Ocak-Aralık arasında, tüm aylarda kene tutunması vakalarına rastlanmıştır. Olguların, 365’i (%24,38) Haziran ve 298’i Temmuz (%19,91) ayında olmak üzere çoğu Nisan-Eylül ayları arasında bildirilmiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedeniyle insanlar son yıllarda kene ve diğer artropod enfestasyonlarına karşı daha duyarlı hale gelmişlerdir. Bu yüzden, keneler, bulaştırdıkları hastalıklar ve korunma yolları ile halkın bilgilendirmesinin doğru olacağı düşünülmektedir.
The Clinical Characteristics of Fascioliasis in Pediatric Patients
(Turkish Pediatrics Assoc, 2020) Bayhan, Gulsum Iclal; Ozkan, Aysegul Taylan; Beyhan, Yunus Emre
Fascioliasis is a trematode flatworm infection caused by Fasciola hepatica and F. gigantica. Fasciola hepatica is mesoendemic in Turkey. Six cases of pediatric fascioliasis are presented here. All patients had histories of consumption of various raw vegetables. Four of our patients were at the hepatic phase, and two were at the biliary phase. Except for one patient, all patients had eosinophilia. In three patients, total IgE levels were markedly increased. In these patients, there was an eosinophilic leukomoid reaction accompanied by a high total IgE level. Except for one of our patients, all patients had positive indirect hemagglutination tests. This patient was diagnosed as having fascioliasis with a compatible clinical picture. Except one, all of our patients were completely treated with a single-treatment regimen of triclabendazole; one patient needed re-administration. Only in patient 1, liver enzymes increased after triclabendazole administration because he had taken the medication for longer than prescribed by mistake. The elevation of liver enzymes was not observed in the other patients who received the correct dose. All patients recovered completely with triclabendazole treatment. The patients' dietary habits, eosinophilia, and markedly elevated IgE levels may be significant predictors for physicians to suspect fascioliasis.
Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Hastalarda İntestinal Parazitlerin Dağılımı
(2018) Beyhan, Yunus Emre; Akış, Fatma Birdal
Amaç: Bu çalışmanın amacı çocuk yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda bağırsak parazitlerinin dağılımını araştırmaktır.Yöntemler: Çalışma, Nisan 2016 ile Aralık 2016 tarihleri arasında, 2 ay ile 17 yaş aralığında toplam 150 hasta üzerinde yürütülmüştür. Dışkı örneklerinativ-Lugol, flatasyon (doymuş tuzlu su solüsyonunda), sedimantasyon (formol-eter solüsyonunda) ve asit-fast yöntemi ile incelenmiştir. Ayrıca hastalarasosyo-ekonomik durum, ailelerin eğitim düzeyi, yaşam şartları ve kronik bir hastalıkları olup olmadığı ile ilgili soruları içeren bir anket uygulanmıştır.Bulgular: Kız çocuklarının %41,7’si, erkek çocukların ise %38,2 ’si olmak üzere tüm hastaların %40’ı bir veya daha fazla parazit türü ile enfekte bulunmuştur.Çalışmada, Giardia intestinalis (%12,6), Blastocystis hominis (%12,6), Entamoeba coli (%7,3), Cyclospora cayetanensis (%5,3) ve Cryptosporidıumspp. (%2) parazitleri saptanmıştır.Sonuç: Parazite rastlama sıklığı ile gelir düzeyi, ailelerin eğitim durumu, yerleşim yeri, kanalizasyon şebekesinin olup olmaması, hayvancılık yapılıp yapılmamasıve evde kullanılan suyun şebeke ya da kuyudan kullanılması arasında istatistiksel olarak değerlendirme yapılmıştır ve çıkan sonuçlar anlamlıbulunmamıştır. Ayrıca intestinal parazitlerin cinsiyetten bağımsız olarak bireylerde görüldüğü tespit edilmiştir. G.intestinalis, E.coli ve B.hominis gibiparazitler başta olmak üzere parazitoz oranının yüksek olarak saptanmasının en önemli sebepleri arasında, eğitim yetersizliği, sayıca kalabalık ailelerinküçük konutlarda yaşamaları, kanalizasyon sistemi ve içme su yetersizliği gibi etkenler olabileceği kanaatine varılmıştır.
Comparison of Microscopy, Elisa, and Real-Time Pcr for Detection of Giardia Intestinalis in Human Stool Specimens
(Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2017) Beyhan, Yunus Emre; Cengiz, Zeynep Tas
Background/aim: This study included patients who had digestive system complaints between August 2015 and October 2015. The research was designed to compare conventional microscopy with an antigen detection ELISA kit and the TaqMan-based real-time PCR (RT-PCR) technique for detection of Giardia intestinalis in human stool specimens. Materials and methods: Samples were concentrated by formalin-ether sedimentation technique and microscopic examinations were carried out on wet mount slides. A commercially available ELISA kit (Giardia CELISA, Cellabs, Brookvale, Australia) was used for immunoassay. DNA was extracted from fecal samples of about 200 mg using the QIAamp Fast DNA Stool Mini Kit (QIAGEN, Hilden, Germany) and the LightCycler Nano system (Roche Diagnostics, Mannheim, Germany) was used for the TaqMan-based RT-PCR assay. Results: A total of 94 stool samples, 38 of them diagnosed positive (40.4%) and 56 of them diagnosed negative by microscopy, were selected for evaluation by antigen detection and molecular assays. The prevalence of G. intestinalis infection was found as 46.8% (n: 44) and 79.8% (n: 75) by ELISA and RT-PCR, respectively. RT-PCR revealed by far the highest positivity rate compared to the other two methods. The difference between these methods was found to be statistically significant (P < 0.05). In comparison to PCR, the sensitivity and specificity of microscopy and ELISA were 50.7% and 100% and 53.3% and 79%, respectively. Conclusion: RT-PCR seems to be much more sensitive and beneficial for rapid and accurate diagnosis of G. intestinalis in human stools.
Detection of Blastocystis Sp. in Ulcerative Colitis, Crohn?s and Chronic Diarrheal Patients by Microscopy, Culture and Real-Time Polymerase Chain Reaction
(Academic Press Ltd- Elsevier Science Ltd, 2023) Beyhan, Yunus Emre; Guven, Irem; Aydin, Mesut
Blastocystis sp. is a zoonotic parasite that is common in humans and animals and settles in the large intestine. The parasite can cause various gastrointestinal system complaints such as indigestion, diarrhea, abdominal pain, bloating, nausea and vomiting. The aim of this study is to determine the distribution of Blastocystis in patients diagnosed with ulcerative colitis, Crohn's and diarrhea from the gastroenterology outpatient clinic and to compare the diagnostic value of the most preferred methods. A total of 100 patients, 47 men and 53 women, were included in the study. Of the cases, 61 had diarrhea, 35 had ulcerative colitis (UC) and four had Crohn's disease. Stool samples of the patients were analyzed by as direct microscopic examination (DM), culture and realtime polymerase chain reaction (qPCR). A total of 42% positivity was detected, 29% positivity in DM and trichrome staining, 28% in culture and 41% in qPCR. 40.4% (20/47) of men and 37.7% (22/53) of women were found to be infected. Blastocystis sp. was found in 75% of Crohn's, 42.6% of diarrheal and 37.1% of UC patients. Diarrhea cases are more common with UC and there is a close relationship between Crohn's and Blastocystis positivity. While DM and trichrome staining showed a sensitivity of 69%, PCR test was found to be the most sensitive diagnostic method with approximately 98%. Diarrhea and UC are often seen together. A close relationship was detected between Crohn's disease and Blastocystis. High prevalence of Blastocystis in cases with clinical symptoms reveals the importance of the parasite. There is a need for studies on the pathogenicity of Blastocystis sp. in various gastrointestinal cases, and it is thought that molecular techniques should be used since PCR is seen to be a much more sensitive.
Evaluation of Some Chronical Diseases in Etiopathogenesis of Demodicosis
(Elsevier Taiwan, 2017) Cengiz, Zeynep Tas; Ozkol, Hatice Uce; Beyhan, Yunus Emre; Ozturk, Murat; Yilmaz, Hasan
Background: The aim of this study is to assess the effect of chronic diseases on the etiopathogenesis of demodicosis through the determination of Demodex sp. positivity in the face and eyelashes of the people with the chronic disease. Methods: This study is conducted on the patients who were referred to the Laboratory of Parasitology from the Yuzuncu Yil University, Faculty of Medicine, Outpatient Clinic of Dermatology. The samples were taken from the patients with standard skin surface biopsy. Furthermore, eyelashes of the patients were examined for Demodex sp. Result: When the patient groups are considered, demodicosis was found in the ratio of 18.5% of the patients with diabetes mellitus (p < 0.05), in 27% of those with hypertension (p < 0.01), in 25% of those with cancer (p < 0.01), in 32.5% of those with chronic renal failure (p < 0.01), in 23.7% of those with hypothyroidism (p < 0.05) and in 22.2% of the patients with hepatitis B (p < 0.05). Demodex sp. positivity was determined in the eyelashes of eight patients (p > 0.05). Conclusion: It is concluded that, in such patients the presence of this parasite should be taken into consideration in case of dermatoses occurring on the face, and these patients could be under the risk of occurring blepharitis as well. Copyright (C) 2017, Taiwanese Dermatological Association. Published by Elsevier Taiwan LLC.
Evaluation of Th1/Th2 Balance in Pulmonary Cystic Echinococcosis Patients
(Springer int Publ Ag, 2024) Gazi, Umut; Beyhan, Yunus Emre; Tosun, Ozgur; Karasartova, Djursun; Cobanoglu, Ufuk; Taylan-Ozkan, Aysegul
PurposeCystic echinococcosis (CE) is a neglected tropical disease prevalent worldwide, particularly in rural areas. Previous studies evaluated immune responses in patients with hepatic CE, however none had assessed Th1, Th2 and Th17 levels simultaneously in pulmonary CE patients. This study aimed to fill this gap in literature by using flow cytometry analysis.MethodsPeripheral blood mononuclear cells (PBMCs) were isolated from blood samples collected from healthy control (HC) volunteers and patients with active pulmonary CE cysts. The PBMCs were analysed to evaluate Th1, Th2, and Th17 cell levels within the CD3 + CD4 + T-cell population, using antibodies against interferon (IFN)-gamma, interleukin (IL)-4, and IL-17, respectively.ResultsOur analysis revealed elevated Th2 levels in CE patients, while Th1 and Th17 cell counts showed no significant difference between HC volunteers and patients with pulmonary CE.ConclusionThe results indicate an imbalanced Th1/Th2/Th17 cell regulation in the pathogenesis of pulmonary CE. Future studies are recommended to compare immune responses between pulmonary and hepatic CE to confirm these findings and evaluate any potential difference in the immunopathology associated with the two clinical forms of CE.
Il-4, Il-10 Tnf-Α and Ifn-Γ Cytokine Levels in Patients With Cystic Echinococcosis and Fascioliasis
(Iranian Scientific Society Medical Entomology, 2022) Beyhan, Yunus Emre; Albayrak, Cuneyt; Guven, Irem
Background: Cytokines are protein substances involved in immune response and inflammation regulation, cell growth, tissue repair and natural and adaptive immunity events such as hematopoiesis. Changes in Th1 and Th2 immune responses provide information on the clinical presentation, pathology and diagnosis of diseases. Methods: This study was conducted on 142 patients, aged 18-95 yr and applied to Parasitology Laboratory of Van Yuzuncu Yil Hospital between Aug 2018 and May 2019. Fifty-one of the patients were serologically diagnosed with CE, 53 with a diagnosis of fascioliasis, and 38 as the control group. Serum samples were taken from patients and levels of IL-4, IL-10, TNF alpha and IFN gamma parameters were investigated by ELISA method. Results were evaluated by spectrophotometer and observed which immunologic parameters increased in which infections. Cytokine results were also evaluated according to patient age groups and genders. Chi-square and/or Fisher's exact test were used to evaluate the results. IL-4 response was detected in 50.9%; IL-10 in 44.2%; TNF-alpha in 43.3% and IFN-gamma in 43.3% of CE seropositive patients. Results: IL-4, IL-10, TNF-alpha and IFN-responses detected in 50.9%, 44.2%, 43.3% and 43.3% of CE patients, and in 43%, 39.2%, 34.4% and 40.6% of fascioliasis patients, respectively. The presence of Th1 and Th2 responses were detected in both infections. There was a significant relationship between fascioliasis and IL-4 response and between CE and IL-4, IL-10 and TNF-alpha responses (p <=.05). Conclusion: These cytokine levels may provide information about the immune response to infections, and may be useful for early detection of disease and recurrence and monitoring of treatment.
In-Vivo Comparison of the Efficacy of Nigella Sativa, Thymoquinone and Capsaicin Against Toxoplasma Gondii With Primetamin-Sulfadiazin
(2021) Yıldız, Saadet; Beyhan, Yunus Emre
Toxoplazmoz, Toxoplasma gondii'nin neden olduğu, insanların ve diğer sıcak kanlı hayvanların en yaygın paraziter enfeksiyonlarından biridir.Toxoplazmoz için mevcut standart tedavi olan PYR ve SDZ, takizoit büyümesini baskılayabilir, ancak bradizoitler üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Ayrıca hamile kadınlarda, konjenital enfeksiyonlarda, immün sistemi baskılanmış ve göz enfeksiyonu olan hastalarda çok ciddi yan etkilere neden olmaktadır. Bu nedenle, toxoplazmoz tedavisinde daha etkili ve daha az yan etkileri olan tedavi protokollerine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada, toxoplazmozun tedavisi için in vivo olarak PYR-SDZ kombinasyonu ile birlikte Nigella sativa, timokinon ve kapsaisinin etkinliğinin değerlendirilmesi, farelerin hayatta kalma süresi ve takizoitlerin sayısının gözlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmamızda 64 adet Balb/c fare 10⁵T.gondii takizoiti ile intraperitonal olarak enfekte edildi. Her biri sekiz adet hayvan içeren sekiz gruba ayrıldı. PYR-SDZ 12.5-200 mg/kg/gün, NS yağı1000 mg/kg/gün, NS yağı500 mg/kg/gün, TQ100 mg/kg/gün, TQ50 mg/kg/gün, KAP50 mg/kg/gün, KAP25 mg/kg/gün ve kontrol grupları oluşturuldu. 24 saat sonra kontrol grubu hariç diğer gruplara tedavi oral olarak 10 gün boyunca uygulandı. PYR-SDZ grubu hariç diğer gruplarda erken kayıplar görüldüğünden ikinci bir deney yapıldı. Bu deneyde 20 adet Balb/c fare 10³ T. gondii takizoitleri ile intraperitonal olarak enfekte edildi ve her biri dört fare içeren beş gruba ayrıldı. PYR-SDZ 12.5-200 mg/kg/gün, NS yağı1000 mg/kg/gün, TQ100 mg/kg/gün, KAP50 mg/kg/gün ve enfeksiyon kontrol grupları oluşturuldu. Birinci deneydeki gibi tedaviler uygulandı. Deney 1'de, PYR-SDZ ve NS yağı1000 mg/kg/gün grupları, diğer tüm gruplarla; NS yağı500 mg/kg/gün grubu da, TQ100 mg/kg/gün, KAP50 mg/kg/gün ve KAP25 mg/kg/gün grupları ile ortalama yaşam olasılıkları açısından anlamlı bir fark gösterdi (p<0.05). Deney 2'de PYR-SDZ ve kontrol grubu, diğer gruplar arasında ortalama yaşam olasılıkları açısından anlamlı bir fark gösterdi (p<0.05). Her iki deneyde PYR-SDZ ilaç grubunda fareler deney sonuna kadar yaşarken (30 gün); sonrasında ise KAP50 mg/kg/gün grubunun (deney 1'de 5.625 gün vedeney 2'de 7.125 gün) yaşam süresinin diğer gruplara göre yüksek olduğu görüldü. Bu çalışma TQ ve kapsaisinin T. gondii'ye karşı etkinliğini araştıran ilk çalışmadır. Toxoplzamoz tedavisinde PYR-SDZ ilaç grubundan sonra kapsaisin en fazla yaşam olasılığı sergilediği tespit edildi. PYR-SDZ ile bu bitkisel ekstraktların kombine kullanıldığı çalışmaların yapılması, hem ilaçların yan etkilerini azaltması hem de yaşam süresini artırma olasılığı açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kapsaisin, Nigella sativa, Primetamin-Sulfadiazin, Timokinon, Toxoplasma gondii.
Investigation of Blastocystis Sp. Frequency in Patients With Ulcerative Colitis, Crohn's and Diarrhea
(2022) Güven, İrem; Beyhan, Yunus Emre
Blastocystis memeliler, sürüngenler, kuşlar ile beraber artropodlar gibi çok geniş konak popülasyonuna sahiptir. Blastocystis türleri hazımsızlık, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, bulantı ve kusma gibi çeşitli gastrointestinal sistem şikayetlerine neden olabilmektedir. Bu çalışmanın başlıca amacı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaşı Tıp Merkezi Parazitoloji Laboratuvarı'na gastroentoloji polikliniğinden gelen ülserataf kolit, Crohn ve ishal tanısı almış hastalarda Blastocystis sp. dağılımını belirlemektir. Ayrıca Blastocystis'in laboratuvar tanısında direkt mikroskobik inceleme (DM), kültür ve gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (qPZR) yöntemlerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya 47 erkek ve 53 kadın olmak üzere toplamda 100 hasta dahil edildi. Olguların 61'ishalli, 35'i ülseratif kolit (ÜK) ve dördü Crohn hastası idi. Dışkı örnekleri DM, trikrom, kültür ve real-time PZR yöntemleriyle incelendi. DM ve trikrom boyamada 29 (%29), kültür 28 (%28) ve qPZR ile de 41 (%41), pozitiflik görüldü. Toplamda 42 hastada parazit tespit edildi, erkeklerin %40,4 (20/47)'si, kadınların %37,7 (22/53)'ü pozitif bulundu. Crohn hastaların %75'inde, ishallilerin %42,6'sında ve ÜK hastaların %37,1'inde parazite rastlandı. MB ve trikrom boyama %69 hassaslık gösterirken, PZR testinin yaklaşık %98 ile en hassas tanı yöntemi olduğu görüldü. Klinik vakalarda ve bölgemizde yüksek oranlarda Blastocystis yaygınlığına rastlanması parazitin önemini ortaya koymaktadır. Bu anlamda hasta gruplarında parazit varlığı ve genotipleri üzerine daha fazla çalışması yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Blastocystis sp., ülseratif kolit, Crohn, ishal
Investigation of Il-4, Il-10, Tnf-Α and Ifn-Γ Levels in Cystic Echinococcosis and Fascioliosis
(2019) Albayrak, Cüneyt; Beyhan, Yunus Emre
Kistik ekinokokkoz (KE) ve fasiyoliyazda, Th1 ve Th2 immün yanıtlarında meydana gelen değişiklikler hastalıkların kliniği, patolojisi ve tanısı hakkında bilgiler sunmaktadır. Bu nedenle bu hastalıklarda immün yanıtların meydana gelmesinde görev alan spesifik sitokinlerin, sitokin reseptörlerinin ve kemokinlerin araştırılması büyük önem taşımaktadır. Materyal olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezine başvuran ve yaşları 18-95 arasında değişen, 111 hastanın serum örnekleri kullanıldı. Bu aşamadan sonra üretici firmanın protokolüne göre IL-4, IL-10, TNF α ve IFN γ parametrelerinin düzeyleri ELISA testi ile araştırıldı. Sonuçlar spektrofotometrede okundu ve hangi immünolojik parametrelere hangi enfeksiyonda yanıt verildiği görüldü. Sitokin sonuçları ayrıca hasta yaş grupları ve cinsiyetlerine göre değerlndirildi. Sitokin yanıtının hastalık, yaş ve cinsiyet ile ilişkisinin incelenmesinde ki-kare ve/veya Fisher'in exact testi uygulandı. KE için 86 hastanın 34 (%39,5)'inde, seropozitif 61 hastanın 26 (%50,9)'unda, kontrol grubu 35 hastanın ise 8 (%22,8)'inde IL-4 yanıtına rastlanmıştır (P=0.032). Fasiyoliyaz için 87 hastanın 32 (%36,8)'inde, seropozitif 51 hastanın 22 (%43,1)'inde, kontrol grubu 36 hastanın ise 10 (%27,8)'inde IL-4 pozitifliği görülmüştür (P=0.016). KE için toplam 89 hastanın 29 (%32,6)'sında, seropozitif 52 hastanın 23 (%44,2)'sinde, kontrol grubu 37 hastanın ise 6 (%16,2)'sinde IL-10 yanıtına rastlanmıştır (P=0.005). Fasiyoliyaz için 87 hastanın 29 (%33,3)'ünde, seropozitif 51 hastanın 20 (%39,2)'sinde, kontrol grubu 36 hastanın ise 9 (%25)'inde IL-10 yanıtı gözlenmiştir (P=0.166). Toplam 90 hastanın 29 (%32,2)'sinde, KE seropozitif 30 hastanın 13 (%43,3)'ünde, fasiyoliyaz seropozitif 32 hastanın 11 (%34,4)'ünde, kontrol grubu 28 hastanın ise beş (%17,9)'unda TNF-α yanıtına rastlanmıştır (P=0.110). Toplam 90 hastanın 33 (%36,6)'sında, KE seropozitif 30 hastanın 13 (%43,3)'ünda, fasiyoliyaz seropozitif 31 hastanın 13 (%41,9)'unda, kontrol grubu 28 hastanın ise 7 (%25)'inde IFN-γ yanıtı tespit edilmiştir (P=0.297). Sitokin yanıtları ile yaş grupları arasında bir ilişkiye rastlanmazken, TNF-α ve IFN-γ yanıtlarının erkek hastalarda anlamlı derecede fazla olduğu görülmüştür. Her iki enfeksiyonda da Th1 ve Th2 yanıtının varlığı gözlemlenmiştir. Sonuç olarak bu sitokin düzeylerinin ölçümü ile, hastalıkların ve nükslerin erken saptanmasında yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Investigation of Parasites in Food Handlers in Turkey
(Mary Ann Liebert, inc, 2023) Sahin, Maksut; Odemis, Nuriz; Yilmaz, Hasan; Beyhan, Yunus Emre
Increasing world population parallelly also brings an increase in food production and consumption. As food consumption increases, so do foodborne infections. In cases where adequate food safety and hygiene is not provided in places such as restaurants, dormitories, prisons, hospitals where mass feeding is made outside the home, many parasitic agents can be transmitted to people through food. People working in the food processing and distribution sector and who are in the position of porters play an important role in the spread of parasites, as they can transmit parasitic agents to food through fingernails and hands. Parasites such as Enterobius vermicularis, Entamoeba histolytica, and Giardia intestinalis can be transmitted to food and then to patients through nails and hands. This study was planned to investigate the presence of parasites in hospital food production and distribution workers, such as cooks and waiters, using various methods. Stool and serum samples were taken from 100 food production and distribution workers. Stool samples were examined by native-Lugol, concentration, trichrome, acid-fast staining, and cellophane tape methods. E. histolytica antigen in stool and Toxoplasma and Taenia antibodies in serum were searched by enzyme-linked immunosorbent assay. Parasites were detected in 59% people, and 41 were evaluated as negative. This positivity was 71.9% (23/32) in the 45-61 age range. Blastocystis sp. (27%), Toxoplasma (25%), E. histolytica (10%), Taenia spp. (7%), E. vermicularis (7%), Entamoeba coli (7%), G. intestinalis (5%), Chilomastix mesnili (1%), and I. butschlii (1%) were detected in food handlers. High Toxoplasma antibody positivity (25%) suggests the possibility of transmission to kitchen workers through ways, such as infected raw meat. However, the detection of E. histolytica, Taenia spp., E. vermicularis, G. intestinalis parasites in workers at significant levels poses a significant risk for society consuming these foods. As a result, it is important to investigate the presence of parasites in the employee dealing with food production and distribution to protect patients from parasitic infections especially in hospitals where the people are immunocompromised and more susceptible, and where mass meals are eaten.
Investigation of Trichomonas Vaginalis Frequency by Microscopy and Different Culture Methods
(2020) Akman, Sevgi; Beyhan, Yunus Emre
Trichomonas vaginalis, dünya da yaygın olarak görülen ve insanın ürogenital sistemini etkileyen kamçılı bir protozoon olup trichomoniasis adı verilen hastalığa sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı 2019 Haziran-Ekim ayları arasında Siirt Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servis/Poliklinikleri'ne başvuran yaşları 18-65 arasında olan 150 kadın hastada T. vaginalis'i saptamak ve böylece bölgemizde enfeksiyonun görülme sıklığını belirlemektir. Çalışma, prosedürlerin özelliği tümüyle anlatıldıktan sonra gönüllü onamları alınan hastalar üzerinde yürütüldü. Pelvik muayene esnasında posterior vajinal forniksten alınan örneklerde direkt mikroskobik inceleme, Giemsa boyama, Cysteine-peptone-liver-maltose (CPLM) ve Trichomonas Broth (TB) kültür yöntemleri ile parazit araştırıldı. Herhangi bir yöntem ile trofozoit görülen örnek toplamda pozitif olarak değerlendirildi. İncelenen 150 hastanın 25'inde (%16,6) T. vaginalis enfeksiyonu tespit edildi. Pozitif saptanan 25 olgudan direkt mikroskobik bakı ile 12 (%8), giemsa boyama ile 16 (%10,6), CPLM kültür yöntemi ile 15 (%10) ve TB kültür yöntemi ile 18 (%12) hasta pozitif olarak saptandı. Farklı tanı yöntemlerinin birlikte kullanılması sayesinde, bir tanı yöntemi tarafından tespit edilmeyen vakaların atlanmasının önüne geçilmiştir. Sonuç olarak, hastanın doğru tanı ve dolayısıyla doğru tedavi alması açısından rutin tanıda direk mikroskobik yöntemlere ek olarak daha yüksek duyarlılığa sahip kültür yöntemlerinden birinin kliniğe başvuran şüpheli hastalarda uygulanması gerektiği düşünülmektedir.
Molecular Characterization of Human Lung and Liver Cystic Echinococcosis Isolates in Van Province, Turkey
(Elsevier, 2020) Beyhan, Yunus Emre; Cobanoglu, Ufuk; Celik, Sebahattin; Yilmaz, Hasan; Halidi, Ahmed Galip
Cystic echinococcosis (CE) is a zoonotic infection and could lead to significant public health problems. The genetic diversity of CE includes five species: E. granulosus sensu stricto (s.s.) (G1-G3), Echinococcus equinus (G4), Echinococcus ortleppi (G5), Echinococcus canadensis genotypic cluster (G6, G7, G8 and G10, with the doubtful G9) and the Echinococcus felidis (lion strain). The species are important in epidemiology, pathology, control, prevention measures and vaccine/drug designs. The aim of the present study was to determine the E. granulosus genotypes in humans in the Van province in east of Turkey. In total, 102 echinococcal cysts were collected from operated patients. Genomic analyses were conducted with PCR-RFLP of the rDNA internal transcribed spacer 1 (ITS1) fragment and partial PCR sequencing of the cytochrome c oxidase subunit 1 (coxl) mitochondrial DNA gene region. In total, DNAs of 96 isolates could be extracted, unfortunately six extractions failed. The PCR-RFLP analysis findings were identical in all isolates. Two bands were observed at approximately 300 bp and 600 bp. All profiles corresponded to the Gl-G3 strain. Also, 446 bp amplified gene regions were observed for coxl. Out of 20 samples, alignment of 16 sequences exhibited a total identification (100%) of granulosus sensu stricto (G1/G3). Of 16 samples, 8 were obtained in the lung and 12 were obtained in the liver; 8 belonged to male and 12 belonged to female patients. Other four samples exhibited one nucleotide substitution at different positions. Four samples had one nucleotide substitution at different positions. We detected single nucleotide variations in TRH1, TRH67, TRH85 and TRH89 isolates at the positions C240T; G330T; G211A and T157C, respectively. In conclusion, the present study was the first comprehensive molecular investigation on genetic characterization of human CE isolates in Van region. The findings demonstrated that E. granulosus s.s. was the dominant species, which indicated that the sheep-dog cycle was the source in human infections. And, probably, it would be possible to describe these mutations as "Turkey" or "lung" variants. In addition to contributing molecular epidemiological data, the present results should be considered when designing and implementing E. granulosus control programs.
The Molecular Prevalence of Blastocystis Spp. in Patients With Diarrhea
(Gazi Univ, Fac Med, 2023) Beyhan, Yunus Emre; Gorgisen, Gokhan
Objectives: Gut microbiota plays an important role in human health. Its composition and diversity are the main factors that affect the metabolic, immunologic and physiologic conditions. Gut microbiota is mainly composed of bacteria; however, protozoa are also crucial part of this community. Blastocystis is also a prominent member of human microbiome. Although its pathologic potential is still unknown, its interaction with other populations and dysbiosis may induce gastrointestinal abnormalities such as diarrhea. The present study aimed to determine the molecular prevalence of Blastocystis in patients with diarrhea. Material and Methods: A total of 120 fecal samples from patients with diarrhea were collected and the DNA were extracted. Genetic analyses were conducted on Blastocystis 18S RNA gene with real-time PCR. Results: DNA from six samples were excluded due to the unsuccessful isolation and it was determined that the molecular prevalence of the Blastocystis was 26.3% (30/114). The positivity was found in male 28.8% and 24.2% in female patients. And the prevalence was detected as 25.5% in rural and 26.9 % in urban areas. The infection was detected in 61.1 % of the 45 and older age group and 16% of the 1-6 age group. Conclusion: In this study, the prevalence of Blastocystis and the relationship between infection and diarrhea in children and adult patients were discussed. As a result, it is thought that Blastocystis should always be considered in diarrhea cases and it will be effective and beneficial to use DNA-based methods in routine diagnosis in order not to miss cases.
Nevşehir İlinde Turistik Amaçlı Yetiştirilen Atlarda Theileria Equii, Babesia Caballi, Neospora Spp. ve Toxoplasma Gondii’nin Serolojik Yöntemlerle Araştırılması
(2022) Balkaya, Ibrahim; Erol, Ufuk; Beyhan, Yunus Emre; Pekkaya, Selçuk; Demir, Pinar; Kuzuguden, Fatih; Babür, Cahit
Protozoal hastalıklar atlarda ölümlere ve ciddi ekonomik kayıplara neden olur. Bazılarının zoonotik potansiyelleri ise halk sağlığı açısından önem arz eder. Bu çalışmanın amacı Nevşehir ilinde turistik amaçlarla yetiştirilen atlarda doku (Neospora spp. ve Toxoplasma gondii) ve kan (Theileria equi ve Babesia caballi) protozoonlarının yaygınlığını belirlemektir. Bu amaçla yaşları 3-24 arasındaki 105 dişi attan kan alınarak serumları çıkarılmıştır. Elde edilen serumlar Neospora spp., T.equi ve B.caballi antikorlarına karşı c-ELISA ve T.gondii antikorlarına karşı da Sabin-Feldman Dye testleri ile incelenmiştir. Çalışma sonucunda 105 atın ikisinde (%1,90) anti-Neospora spp., dokuzunda (%8.57) anti-T.gondii, ikisinde (%1,90) anti-B.caballi ve 77 (%73,33)’sinde de anti-T.equi antikorları tespit edilmiştir. Atlardan birinde (%0,95) T.equi, B.caballi ve T.gondii, birinde (%0,95) T.equi ve B.caballi, ikisinde (%1,90) Neospora spp. ve T.equi ve altısında (%5,71) ise T.gondii ve T.equi’nin neden olduğu miks enfeksiyonlar belirlenmiştir. Ki-kare testi ile ≤ 7 ve >7 yaş grupları ile Neospora spp., T.gondii ve B.caballi seroprevalansları arasında istatistiksel açıdan önemli bir fark bulunmazken, 7 yaş üzerindeki atlarda yüksek T.equi seroprevalansının önemli olduğu görülmüştür. Bu çalışma ile İç Anadolu bölgesinde Nevşehir ilinde atlarda T.equi’ye maruziyet oranının oldukça yüksek olduğu, prevalansın yaşla birlikte arttığı, ayrıca protozoon kaynaklı miks enfeksiyonların görülebileceği ve bunun tedavide göz ardı edilmemesi gereken bir durum olduğu ortaya konmuştur.
Parasite Contamination in Van Playgrounds, Promenades and School Gardens
(2022) Özbek, Mediya; Beyhan, Yunus Emre
Halk sağlığı problemi oluşturan paraziter hastalıkların, en önemli bulaşma yollarından biri çevresel kontaminasyondur. Bu çalışma, Van ili park, mesire alanı ve okul bahçelerinde toplanan toprak örneklerindeki parazit kontaminasyon durumunu belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla 2021 Haziran-Ekim aylarında 10 park, üç mesire alanı, yedi okul bahçesi olmak üzere toplam 20 farklı alandan 100 toprak örneği toplandı. İncelenen 20 alanın altısı (%30), toplam 100 toprak örneğinin de 15'i (%15) kontamine bulundu. Parkların %40'ında (4/10), mesire alanlarının %33.3'ünde (1/3) ve okul bahçelerinin %14,2'inde (1/7) parazit yumurtası tespit edildi. İncelenen 100 toprak örneğinin yedi tanesi Toxocara spp. (%7), altı tanesi Taenia spp. (%6), birer tanesi de D. dentricum (%1) ve S. lupi (%1) ile kontamine olup, toplamda 18 parazit yumurtası görüldü. Bu yumurtaların dokuzu (%50) Toxocara spp., yedisi (%38.8) Taenia spp., bir tanesi (%5.5) S. lupi ve bir tanesi de (%5.5) D. dentricum türlerine aitti. Parklarda altı Toxocara spp., altı Taenia spp. ve bir tane S. lupi yumurtasına rastlanırken, mesire alanında iki Toxocara spp. ve bir Taenia spp. yumurtasına rastlandı. Okul bahçesinde ise bir Toxocara spp. ve bir D. dentricum yumurtası tespit edildi. Kontaminasyon tespit edilen alanların parazit türlerine göre dağılımı incelendiğinde Toxocara 10 parkın ikisinde, bir mesire alanında ve bir okul bahçesinde; Taenia spp. 10 parkın üçünde ve bir mesire alanında; D. dentricum bir okul bahçesinde ve S. lupi bir parkta tespit edildi. İncelenen 20 alandan sadece bir parktan alınan tüm örneklerde parazit varlığı tespit edildiğinden bu parkın kontaminasyon oranı %100 olarak bulundı. Bu çalışma, Van ilindeki mesire alanlarında parazit kontaminasyonu üzerine yapılan ilk çalışmadır. Yine bu çalışma ile Van ilindeki park ve okul bahçesinde S. lupi ve D. dentricum parazitlerine ilk defa rastlanılmıştır. Bölgemizde bu alanlardaki parazit kontaminasyonunun bilinmesi halk sağlığı, paraziter epidemiyoloji ve bilimsel literatüre katkı sunacaktır. Anahtar kelimeler: Parazit, Toprak, Park, Bahçe, Toxocara, Taenia, Van
A Pediatric Case of Fascioliasis With Eosinophilic Pneumonia
(Turkish J Pediatrics, 2016) Bayhan, Gulsum Iclal; Batur, Abdulsamet; Taylan-Ozkan, Aysegul; Demiroren, Kaan; Beyhan, Yunus Emre
Fasciolia spp. are common trematode infestations worldwide. Fasciolia spp. may lead to hepatic diseases in the acute phase and may cause biliary diseases in the chronic phase. In addition, Fasciolia spp. may rarely cause extrahepatic signs and symptoms. The clinical manifestations of fascioliasis are divided into three groups: typical, atypical, and ectopic. Eosinophilic pneumonia is an atypical presentation of acute fascioliasis and it has been reported very rarely. Herein, we report a boy with marked blood eosinophilia and eosinophilic pneumonia who was diagnosed with fascioliasis by serologic tests and abdominal USG. The patient recovered completely following triclabendazole treatment.
Prevalence of Cryptosporidiosis in Humans and Calves and Molecular Detection of Cryptosporidium Parvum
(Univ Cordoba, 2022) Ekici, Abdurrahman; Yilmaz, Hasan; Beyhan, Yunus Emre
Objective. To investigate of the prevalence of Cryptosporidium species in humans and calves in the province of Van, Turkey. Materials and methods. Included in this research were 150 patients, comprising 50 hemodialysis patients, 40 immunosuppressed patients with diarrhea, 30 patients with diarrhea only, and 30 immunocompetent patients. Collected were stool rectal samples from 50 calves that were housed in stables and farms in 10 central villages of Van, Turkey. Results. Cryptosporidium parvum was detected in 17.3% of the 150 human stool samples. C. parvum was observed in 20% of the 50 samples from the hemodialysis patients, 32.5% of the 40 samples from the immunosuppressed patients with diarrhea, and 10% of the 30 samples from patients with diarrhea only, whereas no Cryptosporidium spp. was detected in the samples from the immunocompetent patients. C. parvum was observed in only 6% of the samples from the diarrheic 30 calves. Conclusions. It was clearly understood that cryptosporidiosis was detected at a high rate in the samples from the immunosuppressed patients and those who were immunosuppressed with diarrhea, and that the active and effective species that causes cryptosporidiosis in the Van region is C. parvum. Hence, these patient groups should be evaluated in terms of cryptosporidiosis.
Prevalence of Dientamoeba Fragilis in Ulcerative Colitis, Irritable Bowel Syndrome and Crohn's Disease
(2021) Cengiz, Melis; Beyhan, Yunus Emre
Dientemoeba fragilis insanlarda patojen etkiler gösterip klinik olgulara yol açması ile ilgili tartışmalı bir parazittir. Birçok gastrointestinal şikâyetlere neden olabilen bu parazitin uygun tanı yöntemleri kullanıldığında dünyanın birçok farklı bölgesinde yaygın görülebildiği bildirilmektedir. Bu çalışmada amaç ülseratif kolit (ÜK), İrritabl bağırsak sendromu (İBS) ve Crohn hastalığında (CH) D. fragilis yaygınlığını tespit etmektir. Bu tanıları almış SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Dursun Odabaşı Tıp Merkezine başvuran toplam 60 hastanın gaita örneği incelendi. Çalışmaya konrol grubu olarak sağlıklı 20 kişi dahil edildi. Hasta grupları üç Crohn hastası, 16 ÜK ve 41 İBS olarak belirlendi. Örnekler direkt mikroskobik bakı (MB), trikrom boyama (TB) ve gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (qPCR) yöntemiyle incelendi. Çalışmada ÜK ve Crohn hastalığında TB yöntemiyle D. fragilis'e rastlanmazken 41 İBS hastasının üçünde D.fragilis görüldü. Boyama sonrası yapılan qPCR aşamasında hasta grubunda 12 kişide ( 9-İBS/3-ÜK) D. fragilis tespit edildi. Kontrol grubunda ise qPCR aşamasında bu parazite bir kişide rastlandı. Bu çalışma, Van ilinde D. fragilis üzerine yapılan ilk ve tek çalışma olması niteliğiyle paraziter epidemiyoloji ve bilimsel literatüre katkıda bulunacaktır.