Browsing by Author "Bilici, Seda"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis The Effects of Essential Oils and Arbuscular Mycorrhizal Fungi (amf) on Decay Disease Fusarium Oxysporum F. Sp. Radicis Lycopersici (forl) of Root and Root Collar of Tomato(2019) Bilici, Seda; Demir, SemraBu çalışmada, bazı Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF) türleri (Glomus intraradices (Gİ), G. mosseae (GM)) ile bazı uçucu yağların ( kekik, nane, adaçayı ), domatesteki önemli hastalıklar arasında yer alan Fusarium oxysporum f. sp. radicis- lycopersici (FORL)' nin yol açtığı kök ve kök boğazı çürüklüğü hastalığı üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmanın birinci aşamasında, vitro koşularda üç farklı uçucu yağ çeşidi ile bu uçucu yağların beş farklı dozu (25, 50, 75, 100, 150 µl/L ) FORL' ye karşı denenmiştir. Çalışma sonucunda en iyi engellemenin kekik uçucu yağının (KUY) 150 µl/L dozunda olduğu saptanmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında in vivo koşullarında yetiştirilen domates bitkilerine, AMF türleri ile 150 µl/L dozundaki KUY uygulanmıştır ve en iyi uyumun Gİ ile olduğu saptanmıştır. Çalışmanın üçüncü aşamasında, Gİ 150 µl/L dozundaki kekik uçucu yağının, domates bitkisinde FORL'ye etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda en yüksek AMF kolonizasyonu Gİ muamele grubunda, en düşük değer ise Gİ + FORL muamele grubunda tespit edilmiştir. Mikorhizal bağımlılık oranı en yüksek Gİ muamele grubunda, en düşük değer ise AMF X KUY X FORL muamele grubunda tespit edilmiştir. AMF spor sayıları açısından, en yüksek spor sayısı Gİ + KUY muamele grubunda olurken, en düşük değer Gİ + KUY + FORL grubunda elde edilmiştir. Domates bitkilerinde en yüksek ve en düşük hastalık şiddeti sırasıyla kontrol ve FORL + KUY + Gİ uygulamalarında görülürken FORL + Gİ ve FORL + KUY uygulamalarının hastalık şiddetini baskılamada oldukça etkili olduğu belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Arbusküler mikorhizal fungus, Domates, Fusarium oxysporum f.sp. radicis- lycopersici Jarvis & Shoemaker, Uçucu yağArticle Uçucu Yağ ve Arbusküler Mikorhizal Fungus’un Domates Kök ve Kök Boğazı Çürüklüğü (Fusarium Oxysporum F. Sp. Radicis Lycopersici Jarvis & Shoemaker) Hastalığına Etkileri(2021) Bilici, Seda; Demır, Semra; Boyno, GökhanBu çalışmada, bazı Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF) türleri (Rhizophagus intraradices (Ri) ve Funneliformis mosseae (Fm)) ile bazı uçucu yağların (kekik, nane ve adaçayı), domatesteki önemli hastalıklar arasında yer alan Fusarium oxysporum f. sp. radicis- lycopersici (Jarvis & Shoemaker) (FORL)‘nin yol açtığı kök ve kök boğazı çürüklüğü hastalığı üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmanın birinci aşamasında, in-vitro koşularda üç farklı uçucu yağ ile bunların beş farklı dozu (25, 50, 75, 100 ve 150 μl L-1), FORL’ye karşı denenmiştir. Çalışma sonucunda patojenin miseliyal koloni gelişiminin sadece kekikten elde edilen uçucu yağın (KUY) tüm dozlarının %50.8-80.8 oranında engellediği; en iyi dozun ise 150 μl L-1 doz olduğu saptanmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında in-vivo koşullarında yetiştirilen domates bitkilerine, AMF türleri ile 150 μl L-1 dozundaki KUY uygulanmıştır. Uygulama gruplarının bitki gelişimine önemli bir etkileri olmamakla beraber, AMF kolonizasyon yoğunluklarına ve mikorizal bağımlılık kriterlerine göre en iyi uyumun Ri ile olduğu saptanmıştır. Çalışmanın üçüncü aşamasında Ri ile KUY’un 150 μl L-1 doz uygulamasının, domates bitkisinde FORL’ye olan etkileri araştırılmıştır. Tüm uygulamalar kontrol grubuna göre hastalığı %28-55 oranlarında baskılarken, Ri+KUY+FORL kombinasyonun patojene karşı en etkili grup olduğu, uygulama gruplarının bitkinin morfolojik gelişimine önemli katkı sağlamadığı gözlenmiştir. AMF kök kolonizasyon yoğunluğu açısından en yüksek değerler Ri ve Ri+KUY+FORL uygulama gruplarında sırasıyla, %43.89 ile %37.77 oranlarında olurken, AMF spor yoğunluklarında istatistiki olarak önemli fark oluşmamıştır. Mikorizal bağımlılık ise sadece Ri+KUY uygulamasında tespit edilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada kullanılan Ri ile KUY uygulamalarının patojeni engellemede önemli bir potansiyele sahip olduğu, ancak bitki gelişimine önemli katkı sağlamadığı belirlenmiştir.