Browsing by Author "Dülger, Cumhur"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Atropa Belladonna ile Zehirlenme: Bir Olgu Sunumu(2006) Mete, Rafet; Dilek, İmdat; Demir, Cengiz; Dülger, Cumhur; Arslan, ŞevketAntikolinerjik zehirlenme zamanında tanınmadığında ölümcül klinik tablo oluşturabilmektedir. Atropa belladonna Linnaeus (L.), antikolinerjik etkiyle zehirlenme yapar. Bu yazıda bu bitkinin alımı sonucu zehirlenme gelişen bir olgu sunulmuştur. Altmış dört yaşında erkek hasta, bulantı, kusma, baş ağrısı, anlamsız konuşma, çarpıntı, vücudunda ve yüzünde kızarma ve idrar yapamama şikayetleriyle acil servisimize getirildi. Fizik muayenesinde hipertansiyon, ateş, taşikardi, midriazis, yüzünde kızarıklık ve ağız mukozasında kuruluk olduğu tespit edildi. Lökositoz dışında laboratuar bulgularında herhangi bir anormallik yoktu. Hastada antikolinerjik semptom ve bulguların varlığı ve hikayesinde de şikayetlerinin bir bitki alımından sonra başlamış olması nedeniyle zehirlenme düşünüldü. Daha sonra getirtilen bitkinin Atropa belladonna L. olduğu anlaşıldı. Fizostigmin olmadığından hastanın tedavisine konservatif olarak yaklaşıldı. Gastrik lavaj uygulandıktan sonra, aktif kömür başlandı. Hasta monitorize edildi ve ajitasyonu benzodiazepin ile kontrol altına alındı. Hipertermisi için de periferik soğutma uygulandı. Üriner retansiyonu idrar sondası ile giderildi. Sonuç olarak, ajitasyonu veya konfüzyonu olup zor konuşan ve dilate pupiller ile birlikte ateşi, antikolinerjik zehirlenme bulguları olan hastalarda Atropa belladonna L. ile zehirlenmenin de düşünülmesi ve zamanında müdahalenin hayati önem taşıyacağı bilinmelidir.Article Fsgs Ile Presente Olan Mide Karsinomu Olgusu(2010) Dülger, Cumhur; Özen, Süleyman; Soyoral, Yasemin Usul; Erkoç, Reha; Bulut, GülayAmaç: Tümörlere membranöz glomerulonefritler eşlik edebilmekle beraber daha nadir olarak fokal segmental glomerülosklerozun da eşlik ettiği bildirilmektedir. Böbrek bulgularının kanser tanısından önce ortaya çıkması da nadir görülen bir durumdur. Olgu Sunumu: 70 yaşında kadın hasta, ayağında şişlik nedeni ile 10 ay kadar önce nefroloji kliniğine başvurdu. Nefrotik sendrom nedeniyle yapılan biyopside yetersiz materyal geldi ve hasta biyopsi tekrarını kabul etmeyerek takipten çıktı. Yapılan malignite taramasında bir özellik bulunmadı. Şikayetlerinin artması üzerine tekrar kliniğe başvuran hastada, kreatinin değerinin 1.7’ ye yükseldiği saptandı. Tekrarlanan böbrek biyopsisinde global sklerotik glomerüllerin yanı sıra normal glomerüller ve segmental skleroz gösteren 3 glomerül dikkati çekti. Bu glomerüllerde ayrıca, visseral epitelyumda fokal hiperplazi, bowman kapsülü ve fokal sineşiler görüldü. Bu bulgulardan başka, genellikle tek tek duran bazıları küçük topluluklar yapan, büyük çekirdekli, belirgin nükleol içeren seyrek atipik hücreler görülmesi üzerine immunohistokimyasal çalışma yapıldı. Bu hücreler, CD38 ve LCA ile negatif, sitokeratin ile kuvvetli pozitif boyanma gösterdi. Böbrek biyopsisi fokal segmental glomerüloskleroz olarak değerlendirilen hastaya aynı zamanda malign epitelyal tümör metastazı tanısı kondu. Hastanın, eş zamanlı ortaya çıkan asit sıvısı incelemesinde, malign epitelyal tümör hücreleri bulundu. Batın ultrasonografisinde mide duvarında kalınlaşma bulunması üzerine yapılan mide endoskopisinde kitle tesbit edildi. Alınan mide biyopsi örneğinde diffüz adenokarsinom tanısı kondu. Sonuç: Olgu, nefrotik sendrom bulguları ile gelmesi ve fokal segmental glomerülosklerozun nadir olarakmalignitelere eşlik etmesi nedeniyle sunulmaya değer bulundu.Article Görme Yakınması Olmaksızın, Asit ve Karaciğerde Kitle ile Seyreden Uveal Malign Melanom Vakası: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi(2003) Şimşek, Şaban; Dülger, Cumhur; Etlik, Ömer; Kösem, Mustafa; Tuncer, İlyas; Türkdoğan, M. KürşatGiriş: Karaciğer lokalizasyonu, kanlanması ve anatomik yapısı nedeniyle malign tümörlerin en sık metastaz yaptıkları organdır. Klinikte primer tümörün semptomları, metastatik semptomlardan daha ön planda görülmektedir. Nadiren de asemptomatik primer tümörlerde metastaza ait semptomlar kliniğe ilk başvuru nedeni olmaktadır. Olgu: Halsizlik, kilo kaybı ve karında şişlik nedeniyle müracaat eden erkek hastada asit ve karaciğerde kitle tespit edildi. Kitlenin histopatolojik incelemesi malin melanom metastazı ile uyumlu bulundu. Görme yakınması olmamasına rağmen metastazın uveal melanomdan kaynaklandığı saptanan hasta, tek kür kemoterapi sonrası kaybedildi. Sonuç: Uveal malin melanomlar erişkin yaş grubunda en sık saptanan intraoküler malinitelerdir. Bazen görme şikayeti olmaksızın ekstraoküler metastaz bulguları ile müracaat edebilirler. En sık metastaz yaptıkları organ karaciğer olması nedeniyle, metastatik karaciğer lezyonlarının ayırıcı tanısında uveal malign melanomlar dikkate alınmalıdır.Article Multipl Miyeloma ve Sistemik Lupus Eritematozus: Bir Olgu Sunumu(2010) Mete, Rafet; Dülger, Cumhur; Demir, CengizMultipl miyeloma (MM) ve sistemik lupus eritematozus (SLE) birlikteliği çok nadir olarak bildirilmiştir. 20 yaşındaki kadın saç dökülmesi, soğukta el ve ayaklarda morarma, tekrarlayan eklem ve bel ağrısı şikayetleriyle kliniğimize başvurdu. Tetkiklerinde sedimantasyon: 96 mm/saat, Anti nükleer antikor 1:1000 granüler pozitif, C3 ve C4 düşüktü. Hastanın vertebra MR tetkikinde spinal korda bası yapan kitleler ve batın tomografisinde dalak alt pol komşuluğunda 5x2.5 cm çapında kitle lezyon saptandı. Batındaki kitle ve kemik iliği biyopsisinde malin plazma hücre infiltrasyonu tespit edildi. Bu bulgularla hastaya SLE, MM ve ekstramedüler plazmasitom tanısı kondu.Sonuç olarak SLE’li hastalarda monoklonal gammopati tespit edildiğinde MM şüphesiyle etraflıca araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.