Browsing by Author "Değer, Mustafa Serdar"
Now showing 1 - 20 of 35
- Results Per Page
- Sort Options
Other Babesiosis'li Koyunlarda Lipid Peroksidasyonu: Nitrik Oksit Oksidayon Ürünleri ve Antioksidan Durumunun Saptanması(2001) Ormancı, Neslihan; Bıçek, Kamıle; Kahraman, Tahir; Değer, Yeter; Dede, Semiha; Değer, Mustafa SerdarVan ve yöresinde yaz aylarında koyunlarda sıkça görülen babesiosisin, koyun kan serumunda lipid peroksidasyon ürünü olan MDA, GSH, $\\beta$-karoten, retinol, vitamin C, Vitamin E gibi antioksidan sistem ve vitaminler ile nitrik oksit oksidasyon ürünleri olan nitrat ve nitrit düzeyleri üzerine etkilerini araştırmak amacıyla bu çalışma yapıldı. Bunun için 20 adet babesiosisli (hasta) ile 8 adet sağlıklı (kontrol grubu) koyun kan serumunda, bu parametreler spektrofotometrik olarak ölçüldü ve aralarındaki istatistiksel önem araştırıldı. Elde edilen sonuçlar hasta ve kontrol grubunda sırasıyla GSH17.20±2.11, 25.39±3.62 (mg/dl); MDA 2.68$\\pm$0.15, 1,27$\\pm$0.19 (nmol/ml); nitrat 7,09$\\pm$0.50, 4.83$\\pm$0.21 (mg/l), nitrit 2.81$\\pm$0.22, 1.44$\\pm$0.03 (mg/l), vitamin E 1.08$\\pm$0.18, 1,59+$\\pm$0,22 (mg/dl), vitamin C 1.48+$\\pm$0.11, 1.45İ0.08 (mg/dl); $\\beta$-karoten 48,97±0.39, 57.59$\\pm$1.74($\\mu$g/dl), retinol 217.22$\\pm$23.54, 220.28$\\pm$13.19 ($\\mu$g/dl) olarak bulundu.Buna göre, hastalarda MDA nın (p<0.01), nitrik oksit oksidasyon ürünlerinin (nitrat, nitrit) önemli oranda arttığı (p<0, 05), antioksidan maddelerin (GSH, vitamin E ve karotenin) ise azaldığı (p<0.05) saptandı. Retinol ve vitamin C konsantrasyonlarının ise hasta koyunlarda istatistiksel olarak önemli oranda değişmediği saptandı. Sonuç olarak, bu parazitlerin kan yapan hücrelerde hasar meydana getirmelerinden dolayı konakçıda oksidatif stres ve buna bağlı olarak lipid peroksidasyonu oluşmaktadır. Organizmada meydana gelen lipid peroksidasyonuna karşı hücreleri koruma görevini yerine getiren GSH, vitamin E ve karotenin azaldığı, ayrıca pek çok patolojik olayda artış gösteren nitrik oksit oksidasyon ürünlerinin de arttığı görüldü.Article Cytauxzoonosis in Van Cats(2007) Akkan, Hasan Altan; Tütüncü, Mehmet; Özdal, Nalan; Karaca, Mehmet; Değer, Mustafa Serdar; Ağaoğlu, Zahit T.Cytauxzoonosis; kedilerin theileriosis’i olarak da bilinen, kedilerde yüksek oranda ölümlere yol açabilen, keneler ile bulaşan ve eritrositer formları ile makrofajlarda doku şizogoni fazına sahip Cytauxzoon felis’in neden olduğu bir protozoon hastalığıdır. Çalışmada 1-7 yaş arasındaki 120 adet Van kedisinde klinik ve hematolojik muayeneler yapıldı. Kedilerde klinik olarak herhangi bir semptoma rastlanmadı. Kan örneklerinden hazırlanan frotilerin mikroskopik muayenesinde 9 (% 7,5) kedide Cytauxzoon felis etkeni belirlendi. Sonuç olarak; Türkiye’de varlığı ilk defa tespit edilen Cytauxzoon felis’e Van kedilerinde %7,5 oranında rastlandı. Ancak kedilerde muhtemelen oluşan preimmünisyon nedeniyle hastalığa ilişkin spesifik semptomlar görülmedi. Bu nedenle, özellikle yaz aylarında kediler sadece mikroskopik olarak değil aynı zamanda serolojik olarak C. felis yönünden incelenmelidir.Master Thesis The Detection of Parasitory Fauna in Van Nad the Area Around(2019) Erdoğan, Çiğdem; Değer, Mustafa SerdarErdoğan Ç, Van ve Yöresinde Equidea'lerde Paraziter Fauna Tespiti, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Parazitoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2019. Bu çalışma Van ili ve çevresinde bulunan at ve eşeklerde bulunan paraziter faunanın tespiti için Mayıs 2018-Şubat 2019 tarihleri arasında yapılmıştır. Yapılan saha çalışmaları sonucunda elde edilen toplam 120 at ve 30 eşek dışkı numunesi laboratuvarda ışık mikroskobu altında incelenmiştir. Yapılan mikroskopik inceleme sonucunda farklı cinslere ait 8 tür parazite rastlanmıştır. Bu türlerden atlarda, Strongylus spp. %60, Anoplocephalidae spp. %8, Fasciola spp. %2, Oxyuris spp. %4, Dicrocoelium spp. %2, Eimeria spp. %13, Eimeria leuckarti %1, Dictyocaulus arnfieldi %1, eşeklerde ise Strongylus spp. %87, Eimeria spp. %17, Oxyuris spp. %10, Dicrocoelium spp. %0,3 oranında bulunmuştur. Bu türler arasında yılın farklı aylarında en yoğun bulunan tür Strongylus spp. olarak tespit edilmiştir. Strongylus türlerinin hem aylara göre hem de bölgesel olarak en baskın tür olarak bulunması, bu türlerin gelişim dönemlerinin çevresel ve iklimsel koşullara karşı daha dayanıklı oldukları kanısına varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Equidea, Helmint, VanArticle Dictyocaulus Viviparus ile Enfekte Sığırlarda Lipit Peroksidasyon ve Antioksidan Durumunun Saptanması(2008) Bıçek, Kamıle; Değer, Yeter; Gül, Abdurrahman; Özdal, Nalan; Değer, Mustafa Serdar; Ertekin, AliEndoparazitler evcil hayvanlarda önemli ekonomik kayıplara ve sağlık problemlerine neden olmaktadır. Bu çalışma, Dictyocaulus viviparus ile enfekte sığırlardan alınan akciğer dokusunda lipit peroksidasyonu ve bunun zararlı etkilerini ortadan kaldıran antioksidan sistemlerin durumunu araştırmak için planlandı. Bu parazit ile enfekte 20 ve 10 sağlıklı sığırdan alınan akciğer dokusunda malondialdehid (MDA), katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (Cu, Zn- SOD), glutatyon (GSH), vitamin C ve β-karoten analizleri yapıldı. MDA miktarlarının parazitli grupta önemli oranda (p< 0.001) arttığı, buna karşılık Cu, Zn-SOD ve CAT aktiviteleri ile GSH, vitamin C ve β-karoten düzeylerinin ise parazitli grupta kontrol grubuna göre önemli oranda (Cu, Zn-SOD, CAT, GSH, vitamin C p< 0.001 ve β-karoten p< 0.05) azaldığı görüldü. Sonuç olarak söz konusu parazitin oksidatif strese ve dolayısı ile lipit peroksidasyonuna neden olduğu, bunun yıkıcı etkilerini önleyen antioksidan sistemlerin aktivitelerinin ve konsantrasyonlarının azaldığı saptandı.Master Thesis Evaluation of Genotypic Studies on Echinococcus Granulosus Inturkey: Systematic Literature Review,(2024) Kanmaz, Tuba; Değer, Mustafa SerdarArıcı T, 'Türkiye'de Echinococcus granulosus'a Ait Genotipik Çalışmaların Değerlendirilmesi: Sistematik Literatür Taraması' Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Parazitoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2024. Echinococcus granulosus, önemli sağlık ve ekonomik riskler oluşturan bir parazittir. Echinococcus granulosus'un genotipleri morfolojik farklılıklar ve ara konak tercihleri kullanılarak tanımlanır. Moleküler çalışmalar bugüne kadar Echinococcus granulosus'un 10 genotipini ve aslan suşunu tanımlamıştır. Bu araştırmanın amacı, 2008-2023 yılları arasında Türkiye'de hayvanlarda tespit edilen Echinococcus granulosus suş çeşitliliğini ve insidans oranlarını araştırmaktır. Yapılan moleküler analizler sonucu, Türkiye'de en yaygın E. granulosus genotipinin G1 olduğu tespit edilmiştir. Sonuçta, kistik ekinokok hastalığının kontrolünü sağlamak ve enfeksiyon kaynaklarını belirlemek için, ülke çapında kapsamlı moleküler epidemiyolojik çalışmaların yapılması gerekmektedir.Article First Report of Plagiorhynchus Spp. in the Mallard Duck (Anas Platyrhynchos) in Van, Turkey(2017) Değer, Mustafa Serdar; Oğuz, Bekir; Özdal, Nalan; Kılınç, Özlem OrunçVan'ın Erçek bölgesinde ölü olarak bulunan yeşilbaşlı bir ördek Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalına getirildi. Nekropsi incelemesinde ördeğin bağırsağında bulunan 6 adet Acanthocephala'nın morfolojik özelliklerine göre Plagiorhynchus cinsine ait olduğu tespit edildi. Bu olgu Türkiye'de yeşilbaşlı ördeklerde tespit edilen ilk bulgu olması nedeniyle önemlidir.Article Frequency of Coccidia Species in Goats in Van Province of Turkey(2006) Göz, Yaşar; Değer, Mustafa Serdar; Yuksek, Nazmi; Aydın, AbdulalimBu çalışma Haziran 2004-Eylül 2004 tarihleri arasında Van yöresi keçilerindeki Eimeria türlerini ve bunların prevalansını saptamak amacıyla yapıldı. Bu amaçla belirtilen tarihler arasında Van hayvan pazarına satış amacıyla getirilen ve yaşları 3 ay ila 1 yıl arasında değişen toplam 106 keçinin rektumlarından yaklaşık 5'er gr dışkı örnekleri alındı. Dışkı örnekleri alınan toplam 106 keçinin 84 (%69.8)'ünde Eimeria türleri saptandı. Eimeria türlerini belirlemek amacıyla Eimeria ookisti saptanan dışkı örnekleri petri kaplarına konularak sporlanmamn sağlanması için üzerlerine %2.5'lik potasyum dikromat (K2O2O7) çözeltisi ilave edildi. Çalışma sonucunda keçilerin E. arloingi (%41.5), E. alijevi (%37.7), E. christensini (%20.7). E. ninakohlyakimovae (%18.9), E. pallida (%9.4), E. apsheronica (%9.4) ve E. hirci (%7.5) olmak üzere toplam 7 Eimeria türüyle infekte oldukları saptandı.Article Hakkari Yöresi Keçilerinde Kistik Ekinokokkozis'in Seroprevalansı(2007) Gül, Abdurrahman; Değer, Mustafa Serdar; Aydın, Abdulalim; Göz, Yaşar: Kistik ekinokokkozis, Türkiye’de ve diğer ülkelerde ciddi halk sağlığı problemlerine neden olan helmintik bir zoonoz hastalıktır. Bu çalışmada Türkiye’nin doğusundaki Hakkari ili keçilerinde İndirekt Hemaglutinasyon Testi (İHAT) kullanılarak Kistik ekinokokkozis’in seroprevalansı araştırıldı. Çalışma sonucunda 72 keçinin 9 (%12.5)’unda anti-ekinokok antikorları saptandı.Master Thesis The Investiganiton of the Presence of Antibodies for Cryptosporidum Spp. İn Calves Fecal Samples Using Eli̇sa(2022) Akdeniz, Hazal Kar; Değer, Mustafa SerdarCryptosporidiosis, yaş ve immun sistem aracılığıyla kontrol edilen bir hastalık olup, yenidoğan buzağılarda genellikle bakteriyel (E. Coli, ETEC-K99, Salmonella spp., Camplyobacter spp.) viral (coronavirus ve rotavirus) enfeksiyonlarla miks bir şekilde seyretmektedir. Günümüze kadar 30 Cryptosporidum bildirilmiş olmasına karşın sığırlarda Cryptosporidum parvum, C. bovis, C. ryanae ve C. andersoni olmak üzere dört tür yaygın olarak görülmektedir. Bunlardan C. parvum zoonotik bir tür olup insanlara da bulaşmaktadır. Araştırmanın yürütüleceği hayvanlar, Van ve çevresindeki modern çiftlik ve köy ahırlarındaki sığır işletmelerinde bulunan altı aylığa kadar olan buzağılardan oluşacaktır. Altı aylığa kadar olan buzağıların Cryptosporidum prevalansı ELISA yöntemiyle belirlenecektir. Zoonoz bir protozoal enfeksiyon olması bakımından sorumlu türlerin tanımlanması, tiplendirilmesi ve subtiplerinin belirlenmesine yönelik moleküler genetik araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır.Master Thesis Morphological and Molecular Identification of Sarcocystis Species in Sheep in Van Province(2024) Yiğit, Meryem; Değer, Mustafa SerdarÖZET Yiğit M, Van İlinde Koyunlarda Sarcocystis Türlerinin Morfolojik ve Moleküler Olarak Tanımlanması, Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Parazitoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2024. Çoğu Sarcocystis türünün zorunlu iki konaklı yaşam döngüsü vardır; karnivorlar son konakçı, ruminantlar ise ara konakçıdır. Koyunlarda tanımlanmış yalnızca dört onaylanmış tür bulunmaktadır. Bunlar, kedigiller tarafından aktarılan patojenik olmayan makroskopik S. gigantea ve S. medusiformis ile köpekgiller tarafından aktarılan patojenik mikroskobik S. tenella ve S. arieticanis'tir. Yapılan bu çalışmayla koyunlarda bulunan Sarcosystis türlerinin teşhisini sağlamak için PCR-RFLP yöntemi ile parazit türlerinin genomik yapılarının ortaya çıkarılması ve özellikle 18S rDNA genini kullanılarak tür teşhisinin yapılması amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında Van ililnde kesimi yapılan 100 koyunun özefagusları materyal olarak kullanılmış, moleküler analizlerinin gerçekleştirilmesinde ise PCR analizleriyle birleştirilmiş pepsin sindirim yöntemi kullanılmıştır. Sonuçta, yapılan bu çalışmada PCR analizleriyle birleştirilmiş pepsin sindirim yönteminin diğer PCR metotlarına göre daha duyarlı olduğu, S. gigantea'nın unik ribozomal RNA gen dizilerine sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, genomik DNA'lar ekstraksiyon kit kullanılarak elde edildi, agaroz jelde 975 bp'lik DNA ürünü veren ribozomal RNA geninin polimeraz zincir reaksiyon (PCR)'la amplifikasyonu sağlandı. PCR amplifikasyonu ve MspI and MboII restriksiyon enzimleri kullanılarak RFLP tekniği ile ribozomal RNA gen bölgesi belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışma Van'da, S. gigantea izolatlarının tanımlandığı ilk moleküler çalışma niteliğindedir.Article Presence of Gasterophilus Species in Horses in Van Region(2010) Bıçek, Kamıle; Özdal, Nalan; Değer, Mustafa Serdar; Kılınç, Özlem OrunçTürkiye’nin doğu sınırındaki Van ilinin kırsal kesiminde yaşayan 3-4 yaşlarındaki on at Aralık 2008 – Mart 2009 tarihleri arasında Gasterophilus türlerinin varlığı yönünde post mortem incelenmiştir. Nekropsi tekniğine uygun olarak mide ve bağırsaklar çıkarılmış ve Gasterophilus türlerinin varlığı araştırılmıştır. Üç at Gasterophilus larvalarıyla enfeste bulunmuş ve bir adet ikinci dönem larva, 265 adet üçüncü dönem larva toplanmıştır. Çalışmada üç Gasterophilus türü teşhis edilmiş ve türlere göre toplam larva sayıları ve oranları Gasterophilus nasalis (182 / %68.42), Gasterophilus intestinalis (76 / %28.57), Gasterophilus inermis (8 / %3) olarak belirlenmiştir.Master Thesis Prevalence of Hydatidoz Among the Slaughtened Sheeps at Van Municipality Slaughter House(2014) Sofuoğlu, Hatice; Değer, Mustafa SerdarSofuoğlu H, Van belediyesi mezbahasın'da kesimi yapılan koyunlarda Hidatidozis. Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Parazitoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2014. Bu araştırma, Van'da kesimi yapılan kasaplık hayvanlarda hidatidozisin yaygınlığının belirlenmesi amacıyla yapıldı. Bu amaçla Van belediyesi mezbahasında kesimi yapılan 655 adet koyun muayene edilerek incelendi. Karaciğer ve akciğerdeki enfeksiyon oranı sırasıyla % 13.4 ve % 8.7 olarak tespit edildi. Hastalığın yayılışı erkeklere göre dişilerde, gençlere göre yaşlılarda daha fazla olduğu tespit edildi. Organlardaki cyst hydatid varlığı en çok karaciğerde görüldü. İstatistiksel olarak da gruplar arası cinsi, menşei, yaş ve kistli organlara göre p < 0.001 önem derecesi tespit edildi. Zoonoz olan bu parazitin Van ve yöresinde kesilerek tüketime sunulan koyunlarda oldukça yaygın olduğu ve insan sağlığını tehdit etmeye devam ettiği belirlendi.Article Some Biochemical and Haematological Parameters of Sheep Infected With Babesia Species(2005) Değer, Yeter; Değer, Mustafa Serdar; Bçek, KamileBabesia ve bazı Plasmodium türleri eritrositler içerisinde gelişerek çoğalır ve eritrosit yıkımı ile lipid peroxidasyonuna neden olur. Bununla beraber hastalığa bağlı olarak kandaki bazı önemli minerallerin ve vitaminlerin kan seviyesinde azalmalara yol açarlar. Bu çalışmada sağlıklı 10 koyun ile babesiosis li 20 koyundan kan alınarak eritrosit, hematokrit, hemoglobin, GSH, Fe, Cu, Co, Vit. C, Vit. E değerleri ölçülerek karşılaştırıldı. Daha sonra hasta hayvanlar tedavi edildi ve aynı parametreler yeniden ölçülerek elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı. Sonuç olarak sağlıklı gruba gore hasta hayvanlarda eritrosit, hematokrit, hemoglobin, GSH, Fe, Cu, Co, Vit. C değerlerinde önemli oranlarda düşük olduğu tespit edildi.Article Stomoxys (Diptera, Muscidae) Sinekleri ve Taşıdığı Bazı Önemli Paraziter Hastalıklar(2016) Değer, Mustafa Serdar; Özdal, Nalan; Oğuz, BekirStomoxys sinekleri, çiftlik hayvanlarının ve bazen de insanların deri ve kanlarında yaşayan pek çok patojen için mekanik vektörlük yapmaktadır. İmmun sistem baskılayıcı etkileri yanında, kan kaybı, stres, iştah kaybı, deri lezyonlarına yol açar ve hayvanları oldukça rahatsız ederler. Hayvanların bu sineklerden kendilerini korumak için bir araya toplanmaları da patojen etkenlerin mekanik bulaşmasına katkı sağlar. Stomoxys sinekleri Trypanasoma sp, Besnoitia sp, Habronema microstoma, Onchocerca sp. ve Dirofilaria sp. gibi parazitlere taşıyıcılık yapmaktadırlar. Kozmopolit bir yayılış gösteren Stomoxys calcitrans'ın hayvan ve insanlara patojen etkenleri bulaştırmada önemli bir vektörlük profiline sahip olduğu bilinmektedir. Bu konunun önemi gereği gelecekte yapılacak araştırmalara ışık tutması amacıyla bu insektin morfolojisi, biyolojisi, tıbbi önemleri, kontrol metodları ile ilgili son bilgiler ve literatürler incelenerek derleme yapılmıştır.Article Tatvan Belediye Mezbahasında Kesilen Koyun ve Keçilerde Karaciğer Trematodlarının Yaygınlığı(2005) Bıçek, Kamıle; Değer, Mustafa SerdarTatvan belediye mezbahasında kesilen 1850 koyun, 250 keçinin kesim sonrasında karaciğer ve safra kanalları muayene edildi. Koyunlarda; F. hepatica %72.6 , F. gigantica %10.8, D. dendriticum %68.6 oranlarında olduğu; keçilerde ise F.hepatica % 60.2, F.gigantica % 4.8, D. dendriticum ise % 78 oranlarında yaygın olduğu tespit edildi. Her iki veya üç türün neden olduğu mix enfeksiyonlara ise koyunlarda % 38.5, keçilerde %29.2 oranlarında rastlanıldı. Koyunlarda F. hepatica’ nın, keçilerde ise D. dendriticum’un dominant türler olduğu görüldüArticle Tatvan Belediye Mezbahasında Kesilen Koyun, Keçi ve Sığırlarda Larval Cestodiosis(2005) Bıçek, Kamıle; Değer, Mustafa SerdarTatvan Belediye mezbahasında kesilen 220 sığır, 1850 koyun ve 250 keçi kesimden sonra larval cestodiosis ( Cysticercus tenuicollis, Cyst hydatid ) yönünden muayene edildi. Cysticercus tenuicollis’ e sığırlarda % 8.18, koyunlarda % 65.67, keçilerde % 61.60; Cyst hydatid’ e sığırlarda % 38.63, koyunlarda % 71.56, keçilerde % 74.40 oranlarında rastlanıldı.Article Theileriosis'li Sığırlarda Bazı Biyokimyasal Parametrelerdeki (Demir, Bakır, Vitamin C ve Vitamin E)değişiklikler(2005) Bıçek, Kamıle; Değer, Yeter; Değer, Mustafa SerdarTheileria annulata ile enfekte 20 sığır ile sağlıklı 10 sığırda bazı biyokimyasal parametreler ( Demir, Bakır, Vitamin C, Vitamin E ) ölçülerek karşılaştırıldı. Theileriosis’li sığırlarda oluşan anemiye bağlı olarak demir, bakır, kobalt gibi hematopoieziste rol oynayan elementler ile Vitamin C ve Vitamin E’nin kan konsantrasyonlarının sağlıklı sığırlara göre anlamlı bir şekilde düşük olduğu görüldü.Article Tick-Borne Diseases in Cattle: Clinical and Haematological Findings, Diagnosis, Treatment, Seasonal Distribution, Breed, Sex and Age Factors and the Transmitters of the Diseases(2001) Keles, Ihsan; Altuğ, Nuri; Değer, Mustafa Serdar; Akdemir, Cihangir; Karaca, MehmetBu çalışmanın materyalim 24'ü theileriosis'li, 13'ü anaplasmosis'li, 2'si babesiosis'li, 7'si theileriosis + anaplasmosis'li ve 1'i anaplasmosis + babesiosis'li olmak üzere toplam 47 hayvan oluşturdu. Bu hayvanlardan 31'i kültür ırkı veya melez, 16'sı ise yerli hayvanlardan oluşmaktaydı. Yine bu hayvanların 24'ü inek, 11 'i tosun ve 12'si ise buzağıydı. Theileriosis'U hayvanlarda lenf yumrularının şişmesi, ateş, anemi, konjunktivalarda peteşi, kilo kaybı, burun kanaması ve yavru atma gözlendi. Babesia'lı hayvanlarda gözlenen en yaygın klinik belirtiler ise; ateş, kansızlık, sarılık ve kan işemeydi. Anaplasma'lı hayvanlarda ise sadece ateş, iştahsızlık ve halsizlik belirtileri görüldü. Theileria'lı hayvanlarda hematokrit değerin istatistiksel olarak önemli derecede diğer hayvanlara göre daha düşük olduğu gözlendi. Sadece theileria'lı hayvanlarda hematokrit değerin % 10'un altına düştüğü gözlendi. Hematokrit değeri % 10'un altında olan hayvanların rektal ısıları da, hematokrit değeri % 20 'nin üzerinde olan hayvanlara kıyasla istatistiksel olarak önemli derecede düşük olduğu tespit edildi. Antiparaziter ilaçların dışında, kolloid sıvıların hematokrit değeri % 10'un altında olan hayvanlara verilmesinin hayati bir öneme sahip olduğu gözlemlendi. Hematokrit değer ve rektal ısılar yönünden kültür ırkı hayvanlar ile yerli hayvanlar karşılaştırıldığında önemli bir farklılık gözlenmedi. Bu değerler seks ve yaş yönünden karşılaştırıldığında, buzağıların inek ve tosunlara göre daha dirençli oldukları gözlendi. Hasla hayvanların sadece bazıları üzerinden toplanabilen kene türlerinin R. bursa, R. sanguineus, R. turanicus, H. anatolicum anatolicum ve H. anatolicum excavatum oldukları teşhis edildi.Article Toxoplasmosis'de Igg ve Igm Seviyelerinin Alisa ile Ölçümü ve Bu Testin Tanı için Önemi(1995) Gül, Abdurrahman; Akdemir, Cihangir; Değer, Mustafa Serdar; Cantoray, RifatBu çalışma Toxoplasmosis'in tanısında ELISA testinin önemini ortaya koymak ve ELISA testi ile sağlıklı görünen kadınların kan serumlarında IgG ve IgM antikor titrelerinin % oranlarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda ELISA testinin Toxoplasmosis'in tanısında duyarlı, uyumlu ve zaman açısından ekonomik bir test olduğu tespit edilmiştir. Sağlıklı görünen kadınların kan serumlarında IgG yönünden % 73.3, IgM yönünden ise % 13.3 pozitif titre saptanmıştır. Sonuç olarak Toxoplasmosis'te akut infeksiyonları tespit ederken ortaya çıkan pozitif litrelerin özellikle IgM yönünden ikinci serolojik bir test ile doğrulanmasının daha güven verici olacağı kanaatine varılmıştır.Article Türkiye' Nin Farklı İllerinde Dışkı Muayenesine Göre Tektırnaklılarda Bulunan Helmint Türleri ve Yayılışı(2003) Ayaz, Erol; Değer, Mustafa Serdar; Gül, AbdurrahmanBu çalışma, dışkı muayenelerine göre Türkiye'nin farklı illerinde bulunan at ve eşeklerdeki helmint türlerini belirlemek ve yayılışlarını tespit etmek amacıyla yapıldı. Bu amaçla at ve eşeklerden toplanan dışkı örnekleri laboratuvarda flotasyon, sedimentasyon ve Baerman-Wetzel yöntemleri ile incelendi. Araştırma süresince 464 at ve 110 eşek olmak üzere toplam 574 tektırnaklı hayvanın dışkı muayenesi yapıldı. Muayene edilen 464 atın 327 (% 70,5)'si, 110 eşeğin 85 (% 77,3)'i çeşitli parazitlerle enfekte bulundu. Enfekte hayvanlardaki parazit türleri ve yaygınlıkları atlarda; Strongylidae sp. % 62,7, Strongyloides westeri % 5,8 Parascaris equorum % 3,2, Anoplocephalidae sp. % 2,4, Fasciola hepatica % 0,9, Oxyuris equi % 0,6, Paranoplocephala mamillana % 0,2, eşeklerde ise Strongylidae sp. % 72,7, Strongyloides westeri % 13,6, Parascaris equorum % 2,7, Fasciola hepatica % 0,9, Oxyuris equi % 0,9 ve Dicrocoelium dendriticum % 0,9 olarak tespit edildi.