Browsing by Author "Demir, İsmail"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Brusellar Spinal Epidural Absenin Cerrahi Tedavisi: Olgu Sunumu(2007) Karahocagil, Mustafa; Demir, İsmail; Kıymaz, Nejmi; Yılmaz, Nebi; Bulut, Gülay; Güdü, Burhan OralSpinal kord abseleri nadirdir ve çeşitli nörölojik problemlere sebep olabilirler. Abse formasyonları spinal kordda ekstradural basıdan dolayı miyelopati ve radikülopatiye neden olabilir. Burada brusellozis sonucu gelişen bir spinal epidural abse olgusu sunularak literatür eşliğinde tartışılmıştır. Anahtar kelimeler: Brusella, epidural abse, spinal kord.Article Fallot Tetralojisinde Transanüler Yama Uygulamasının Erken ve Orta Dönem Sonuçları(2005) Karadağ, Melike; Başel, Halil; Demir, İsmail; Kutay, Veysel; Yakut, Cevat; Ekim, Hasan; Akbayrak, HakanAmaç: Küçük pulmoner anulusu olan Fallot tetralojisinde (TOF) transanüler yama gerekir. Bu da pulmoner rejürjitasyona yol açabilir. Amacımız transanüler yama gerektiren TOF'lu hastalarda tam onarımı ile ilgili tecrübelerimizi gözden geçirmektir. Metod: Mayıs 2000 ile Mart 2005 tarihleri arasında Van Yüksek İhtisas Hastanesi ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 20 hastaya TOF tanısıyla tam onarım operasyonu yapılarak perikardiyal yama ile sağ ventrikül çıkımı ve anülüsü genişletilmiştir. Hastaların yaşları 3 ile 24 arasında değişmekte olup, 11'i kız ve 9'u erkek idi. Bulgular: Tanı tüm hastalarda operasyon öncesi uygulanan ekokardiyografi ve kardiyak kataterizasyonla kondu.Transannuler yama kullanılarak yapılan tam onarım sonrası hastaların fonksiyonel kapasitelerinde anlamlı düzelme oldu. Ölen hastamız olmadı. Sonuç: TOF tanısı konunca yaşına bakılmadan kontrendikasyon olmadıkça tüm hastalar öpere edilmelidir. Anulusu dar olan hastalarda transanüler yama kullanılması kısa ve orta dönemde iyi tolere edilir ve hastaların fonksiyonel kapasiteleri düzelir.specialization-in-medicine.listelement.badge The Neuroprotective Effect of Ginseng To the Level of Superoxide Dismutase (SOD), Glutathione Peroxidase (GSH-Px) in the Experimental Diffuse Traumatic Brain Injury(2012) Demir, İsmail; Kıymaz, NejmiAmaç: Çalışmamızda ratlarda oluşturulan diffüz kafa travması sonrası oluşan beyin hasarında Ginsengin antioksidan enzim düzeylerine etkisi ve nöroprotektivitesinin incelenmesi amaçlanmıştır.Materyal ve Metod: Çalışmada ağırlıkları 300-450 gram arasında değişen 35 adet erişkin erkek Wistar-Albino sıçan kullanıldı. Hayvanlar dört gruba ayrıldı. 1. grup: Kontrol grubu (n= 5) . 2. grup: Ginseng grubu (n= 10). 3. grup: Travma grubu (n=10 ). 4. grup: Travma oluşturulup Ginseng verilen grup (n=10 ). Birinci gruba hiçbir müdahalede bulunulmadı. İkinci gruptaki hayvanlara travma oluşturulmadan Ginseng 50 mg/kg 1, 24, 48. saatlerde intraperitoneal olarak verilip Ginsengin normal dokudaki etkisi incelendi. 3. gruba Feeney?in ağırlık düşürme modeli ile diffüz kafa travması oluşturulup hiçbir ilaç verilmedi. 4.grupta ise hayvanlara Feeney?in ağırlık düşürme modeli ile düffüz kafa travması oluşturulup Ginseng 50 mg/kg travmadan 1, 24 ve 48 saat sonra intraperitoneal olarak verildi. Travmadan 72 saat sonra ratlar sakrifiye edilerek beyin dokuları histopatolojik ve biyokimyasal inceleme için çıkarıldı. Histopatolojik kesitler hemoraji, nekroz ve infiltrasyon durumlarına göre skorlandı. Biyokimyasal incemede beyin dokusunda Süperoksid Dismutaz ve Glutatyon Peroksidaz düzeylerine bakıldı.Bulgular: Histopatolojik inceleme sonrası yapılan skorlamaya göre travma uygulanıp Ginseng verilen grupta sadece travma uygulanan gruba göre skorlarda azalma mevcut. Histopatolojik incelemede travma grubunda beyin kesitlerinde travma bölgesi ve çevresinde izlenen dejenere nöronlar ve glial hücreler yanında, genel olarak nöronların koyu eozinofilik sitoplazmalı, piknotik nukleuslu olduğu saptandı. Ayrıca nöronların nukleuslarının periferik yerleşimli olduğu dikkati çekti. Fakat travma uygulanıp Ginseng verilen grupta ise beyin kesitlerinde, travma bölgesi ve yakınındaki nöronlarda eozinofilik sitoplazma, piknotik ve periferik nukleus bulgularının çok daha az gözlendiği dikkati çekti.Dokuda SOD düzeyinde istatiksel olarak anlamlı değişiklik saptanmazken GSH Px düzeyini tedavi grubunda travma grubuna göre istatiksel olarak anlamlı düzeyde azaltmıştır.Sonuç: Ginsengin GSH Px düzeyine etki etmesi ve histopatolojik skorları düşürmesi ile antioksidan ve nöroprotektif etki ettiği görülmüştür.Article Üst Ekstremitede Distal İskemiye Neden Olan Arteriyovenöz Fistül Komplikasyonlar(2006) Karadağ, Melike; Demir, İsmail; Kutay, Veysel; Ekim, Hasan; Başel, Halil; Hazar, Abdussemet; Akbayrak, HakanAmaç: Hemodiyaliz amacıyla açılan arteriyovenöz fistüllerde distal iskemi ender görülen ciddi bir komplikasyondur. Amacımız arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak gelişen üst ekstremite iskemilerinde cerrahi tedavinin sonuçlarını değerlendirmektir. Yöntem: Mayıs 1999 ile Nisan 2005 tarihleri arasında 412 hastada arteriyovenöz fistül nedeniyle cerrahi girişim uyguladık. Bunlardan sekiz hastada arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak distal iskemi gelişmiştir. Hastaların yaşları 26 ile 56 arasında değişmekte (ortalama 39±1,2 yıl) idi. Bulgular: Distal iskemi gelişmesine neden olan tüm arteriyovenöz fistüller brakiyal arterle sefalik veya bazilik ven arasında açılmıştı. Hastalardan dördünde sadece fistül ligatüre edildi. Üç hastada fistül ligatüre edildikten sonra brakiyal arterde gelişen anevrizmalar rezeke edildi ve arteriyel devamlılık bir hastada brakiyal arterin uç uca anastomozu ile, bir hastada araya konulan safen ven grefti ile ve diğer hasta da ise PTFE interpozisyon grefti ile sağlandı. Bir hastada ise fistül ligatüre edildi ve sefalik vende gelişen anevrizma rezeke edildi. Cerrahi sonrası tüm hastalarda iskemi bulguları kayboldu. Sonuçlar: Arteriyovenöz fistül komplikasyonu olarak anevrizmatik gelişmeler, tromboz veya çalma sendromu ve bunların sonucu distal iskemi gelişebilir. Fistülün ligasyonu ile genellikle olumlu sonuç alınırsa da anevrizmal gelişme varsa anevrizmalar rezeke edilerek arterin devamlılığı sağlanmalıdır. İskemik komplikasyonları önlemek veya minimal seviyeye indirmek ve önemli risk faktörlerini belirlemek için geniş serilere dayanan prospektif çalışmalara gereksinim olduğunu düşünüyoruz.