Browsing by Author "Demir, Kenan"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Article Deneysel Diabet Modeli Oluşturulan Farelerde Tirozin Kinaz İnhibitör Uygulanımının Testis Dokusu Üzerine Olan Etkilerinin Pluripotensi Kapasitesi ve Hücre Adezyonu Özelinde Araştırılması(2017) Oktem, Gulperi; Demir, Kenan; Aktug, Huseyin; Yigitturk, Gurkan; Yavaşoğlu, Altuğ; Özdedeli, Kaan; Açıkgöz, EdaAmaç: Tirozin kinaz inhibisyonunun diyabet etkisi altındaki testis dokusu üzerine göstereceği etkileri araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 31 adet CD1 türü erkek fare kullanıldı ve dört gruba ayrıldı: Grup 1'de (kontrol grubu) 7, Grup 2'de tirozin kinaz inhibitörü uygulanan 7, Grup 3'te diyabetik ve SF uygulanan 8, Grup 4'te diyabet + tirozin kinaz inhibitörü uygulanan 9 denek hayvanı yer aldı. Grup 1'de herhangi bir uygulama yapılmadı. Grup 2'deki farelere 3 hafta boyunca tirozin kinaz inhibitörü verildi. Diyabet oluşturulması için 0.1mol/L tek doz streptozotosinin intraperitoneal olarak verildi. 250 mg/dL ve üzeri kan glikoz seviyesi diyabetik olarak kabul edildi. Deneysel diyabet modeli oluşturulan farelere 1 hafta beklendikten sonra, Grup 3'e SF, Grup 4'e 3 hafta boyunca tirozin kinaz inhibitörü verildi. Sonunda tüm denek hayvanları anestezi altında sakrifiye edilerek histopatolojik inceleme için testis dokuları alındı. İstatistiksel analiz için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testi yapıldı, 0.05'ten küçük p değerleri, istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Testis dokusu histopatolojik olarak incelendiğinde deneysel diyabete bağlı olarak seminifer tübülün germ hücre serilerinde kayıp, hücre bütünlüklerinde ise bozulma saptandı. Sonuç: Bu çalışma, diyabetin testiste germ hücre serilerinde sayısal olarak azalmaya ve hücre adezyon mekanizmasında bozulmaya yol açtığını göstermektedir. Tirozin kinaz inhibitörü uygulamasının, bu hasarlanmada tamir edici etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bu hasarın tedavisinin derecesi, uygulanan tirozin kinaz inhibitörünün dozu ve süresine bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir. Ancak, klinik diyabet uygulamalarında tirozin kinaz inhibitörü kullanılabilmesi için bu konuda moleküler çalışma sayılarının artışına ihtiyaç vardır.Master Thesis Determination of Physical Activity Levels of Men and Women in 20-30 Years Old Case of Batman(2019) Demir, Kenan; Boz, Hilal KılınçGünlük yaşam içinde kas ve eklem kullanımı sonucunda gerçekleşen, enerji harcamasını sağlayan, kalp ritmini ve solunum hızını artıran, yapılan aktivitenin tür ve süresine bağlı olarak farklı seviyelerde yorgunluklarla sonuçlanan aktiviteler şeklinde tanımlamaktadırlar. Yapılan tüm çalışmalara rağmen bireylerin yaşamlarında fiziksel aktivitelerin genel manada beklenen veya olması gereken düzeyde olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle bireysel, toplumsal veya geniş kitlelerin fiziksel aktivitelere yönelmelerini sağlayabilme amacıyla genel yapının ortaya konulması önemlidir. Bu doğrultuda hazırlanan çalışmada, Batman ilinde yaşayan bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın modeli konuya ve amaca uygunluğu nedeniyle betimsel araştırmalardan tarama modelidir. Çalışmanın evrenini Batman ilinde yaşayan erkek ve kadınlar; örneklemi ise Batman ilinde yaşayan 20 – 30 yaş aralığında bulunan gönüllü erkek ve kadınlar oluşturmaktadır. Örneklem grubunda 762 erkek ve 762 kadın olmak üzere toplam 1524 kişi yer almaktadır. Araştırmanın örneklemi yansız seçimle atama ile seçilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak sosyo-demografik özellikler ve uluslararası fiziksel aktivite anketi olmak üzere iki kısımdan oluşan bir anket kullanılmıştır. Elde edilen verilerin hesaplanmasında SPSS paket programı kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki farkın hesaplanması için t– Testi ve ANOVA testi uygulanmıştır. Çalışmaya katılan 1524 kişinin 732'si 20-25 yaş aralığında 792'si 26-30 yaş aralığındadır. İki grubun da fiziksel aktivite düzeyi hepa aktif bulunmuştur. Yapılan t testi sonucunda 20-25 yaş aralığındaki katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri ile 26-30 yaş aralığındaki katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri farklı olup 20-25 yaş aralığındaki katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri, 26-30 yaş aralığındaki katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinden daha yüksektir. Yaş ilerledikçe fiziksel aktivite düzeyinin düştüğü söylenebilir.Article Determination of Physical Activity Levels of Men and Women in the 20- 30 Age Range: the Case of Batman Province(2020) Demir, Kenan; Kılınç, Hilal; Bayrakdar, AkanThe aim of this study is to determine the Physical Activity Levels of Men and Women between the ages of 20-30. Theuniverse of the study included men and women living in the province of Batman; The sample included the voluntary men andwomen aged 20-30 who were living in the province of Batman. There are a total of 1524 people, 762 men and 762 women. Aquestionnaire consisting of two parts as socio-demographic characteristics and international physical activity questionnaire.SPSS package program is used in the calculation of the obtained filtering. In the 1524 computers for the study, 732 of them arebetween the ages of 20-25 and 792 of them are between 26-30 years of age. According to the findings of our study, both womenand men had high levels of physical activity. There was a significant difference at the level of p <0.001 between the physicalactivity levels of women and men. In addition, although there was no statistical relationship between age and physical activitylevel, it was determined that the physical activity level decreased as the age progressed. As a result, it can be said that the levelof physical activity decreases in both women and men as the age progresses.Article Effects of Flavopiridol on Critical Regulation Pathways of Cd133high Lung Cancer Stem Cells(Lippincott Williams & Wilkins, 2016) Cetintas, Vildan Bozok; Acikgoz, Eda; Yigitturk, Gurkan; Demir, Kenan; Oktem, Gulperi; Kaymaz, Burcin Tezcanli; Aktug, HuseyinBackground:Flavopiridol a semisynthetic flavone that inhibits cyclin-dependent kinases (CDKs) and has growth-inhibitory activity and induces a blockade of cell-cycle progression at G1-phase and apoptosis in numerous human tumor cell lines and is currently under investigation in phase II clinical trials. Cancer stem cells (CSCs) are comprised of subpopulation of cells in tumors that have been proposed to be responsible for recurrence and resistance to chemotherapy. The aim of the present study was to investigate the effects of flavopiridol in cancer stem cell cytoskeleton, cell adhesion, and epithelial to mesenchymal transition in CSCs.Methods:The cells were treated with flavopiridol to determine the inhibitory effect. Cell viability and proliferation were determined by using the WST-1 assay. Caspase activity and immunofluorescence analyses were performed for the evaluation of apoptosis, cell cytoskeleton, and epithelial-mesenchymal transition (EMT) markers. The effects of flavopiridol on the cell cycle were also evaluated. Flow cytometric analysis was used to detect the percentages of CSCs subpopulation. We analyzed the gene expression patterns to predict cell cycle and cell cytoskeleton in CSCs by RT-PCR.Results:Flavopiridol-induced cytotoxicity and apoptosis at the IC50 dose, resulting in a significant increase expression of caspases activity. Cell cycle analyses revealed that flavopiridol induces G1 phase cell cycle arrest. Flavopiridol significantly decreased the mRNA expressions of the genes that regulate the cell cytoskeleton and cell cycle components and cell motility in CSCs.Conclusion:Our results suggest that Flavopiridol has activity against lung CSCs and may be effective chemotherapeutic molecule for lung cancer treatment.Article Prostat Kanseri Hücreleri'nde D-amino Nöraminik Asidin Gangliozid'e Spesifik Bağlanmasının Çalışılması(2023) Yigitturk, Gurkan; Rouhrazi, Hadi; Aktug, Huseyin; Güler, Günnur; Demir, Kenan; Acıkgoz, EdaAmaç: Bu çalışmanın amacı, insan D-Amino Nöraminik Asid’inin (KDN, 2-keto-3-deoksi-D-glisero-D galakto-nononik asit) hücresel bağlanma bölgesini araştırmaktır. KDN molekülü, sialik asit ailesinin bir üyesidir ve kanser hücrelerinde ekspresyonu artar. KDN'nin alabalık sperminde Monosialodihexosyl Gangliosid’e (GM3) bağlandığı gösterilmiştir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada bir prostat kanseri hücre dizisi (DU145) kullanıldı. Her deney grubu; Kontrol, Glukosilseramid sentaz (GCS) enzim inhibitörü Genz-123346 ile tedavi edilen ve GM3 sentez inhibitörü Triptolid ile tedavi edilen olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Her grup, GM3, Disialosyllactosylceramide (GD3) ve KDN için immünositokimyasal yöntem kullanılarak boyandı. Tedaviden sonra hücresel değişikliklerin sağlaması Fourier Transform Infrared (FTIR) Spektroskopi analizi ile yapıldı. Bulgular: Tedavi edilmeyen 1 numaralı hücre grubu, GM3, GD3 ve KDN ile pozitif boyandı ve GCS enzimi, sadece KDN ile pozitif boyanan 2 numaralı hücrelerin Genz-123346 grubuyla bloke edildi. Ayrıca, GD3 sentaz inhibitörü Triptolide ile muamele edilmiş 3 numaralı hücre grubu, GM3 ve KDN ile pozitif boyandı. FTIR ölçümleri Triptolide ile apoptotik özellikler gösterirken, Genz-123346 hücre canlılığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildi. Şeker yapılarında azalma ortaya çıktı ve immunositokimyasal boyama ile elde ettiğimiz sonuçlar FTIR ile pekiştirildi. Sonuç: KDN'nin yerinin belirlenmesi, kanser tedavisi araştırmaları için yeni hedeflerin seçilmesi açısından önemlidir. KDN'nin GM3 inhibisyonu ve GD3 inhibisyonu tarafından inhibe edilmediği gösterilmiştir. KDN, GM3 üzerinde olabileceği gibi farklı yerlere de bağlanabilir veya serbest halde olabilir. Bu çalışmada yalnızca salt GM veya GD serisindeki gangliozidlerden herhangi birine bağlanmayacağı ortaya konulmuştur.Article Repression of the Notch Pathway Prevents Liver Damage in Streptozotocin-Induced Diabetic Mice(Via Medica, 2017) Acikgoz, Eda; Aktug, Huseyin; Yigitturk, Gurkan; Demir, Kenan; Guven, Ummu; Duzagac, Fahriye; Oktem, GulperiIntroduction. Sunitinib is an oral inhibitor of vascular endothelial growth factor that is used to treat a variety of cancer. There are limited data regarding the effect of sunitinib on diabetes. In the liver, Notch signaling plays an important role in liver tissue development and homeostasis and its dysfunction is associated with liver pathologies. The aim of the present study is to investigate the effects of sunitinib on streptozotocin (STZ)-induced diabetic liver in mice models. Material and methods. An experimental diabetes mellitus (DM) model was created in 28 male CD-1 mice. Twenty-eight male CD-1 mice divided in four groups (n = 7 each) were used; control mice (C), control mice treated with sunitinib (C + S), diabetic mice (DM), and diabetic mice treated with sunitinib (DM + S) for four weeks. The histopathological changes in the liver were examined by histochemistry and immunohistochemistry. Immunoreactivity of Notch1, Jagged1, DLL-1 and VEGF were evaluated in control and diabetic mice after sunitinib treatment. Results. The significant morphological changes in the liver were mostly seen in hepatocytes that were hypertrophied in the DM mice, with an increased amount of eosinophilic granules; moreover, some hepatocytes contained empty vacuole-like structures. The livers of the DM mice revealed increased deposition of collagen fibers. After sunitinib treatment the hepatocytes and hepatic lobules had almost similar morphology to control mice. The immunoreactivities of Notch1, Jagged1, DLL-1 and VEGF in hepatocytes were significantly lower in the DM group when compared with the C, DM + S and C + S group treated with sunitinib. Conclusions. These results suggest that sunitinib effectively protects the liver from diabetes-induced damage through the inhibition of the Notch pathway.