Browsing by Author "Demircioğlu, Sinan"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Akut Lenfoblastik Lösemi Tanılı Hastada Gelişen Mukormikozis: Olgu Sunumu(2019) Ekinci, Ömer; Demir, Cengiz; Dogan, Ali; Düzenli, Ufuk; Demircioğlu, Sinan; Baran, Ali Irfan; Bayram, İrfanMukormikoz, yüksek morbidite ve mortaliteye sahip, nadirgörülen bir mantar enfeksiyonudur. Rino-orbito-serebralformu sık görülmektedir. Bu formun tedavisinde amfoterisinB ve cerrahinin birlikte uygulanması önerilmektedir. Ancak butedavilere rağmen mortalitesi oldukça yüksektir. Bizde akutlenfoblastik lösemi tanılı hastamızda gelişen 3 kez cerrahiuyguladığımız eş zamanlı hem intravenöz hemde burun içilipozomal amfoterisin B uygulayarak başarılı bir şekilde tedaviettiğimiz mukormikozis olgusunu sunduk.Article Bone Marrow Metastasis of Alveolar Rhabdomyosarcoma Mimicking Burkitt’s Lymphoma(2018) Demircioğlu, Sinan; Dogan, Ali; Bayram, İrfan; Demir, Cengiz; Ekinci, ÖmerSome rare malignant diseases exhibit clinical features and bone marrow aspirate morphology similar to that of acute leukemia. For instance, rhabdomyosarcoma, neuroblastoma, medulloblastoma, anaplastic oligodendroglioma, small cell carcinoma, Ewing’s sarcoma and neuroendocrine tumors have been reported to display an acute leukemia-like morphology in bone marrow aspirates after metastasizing to the bone marrow. Rhabdomyosarcoma (RMS), a malignant tumour of mesenchymal origin which can occur at various sites in the body, is one of the most common soft tissue sarcomas in both children and adolescents, but is rare in adults with a prevalence of less than 1 %. Bone marrow metastases associated with this condition may be readily confused with acute leukemia or lymphoma. Diagnostic confirmation requires immunohistochemical and flowcytometric examinations. In patients with positive CD56 and negative CD45, rhabdomyosarcoma should be included in the differential diagnosis. Here, we report an unusual case of RMS confined to the bone marrow in an older adult.Article Can Serum B12 Level Be Used as an Effective Differential Criterion in Differential Diagnosis of Primary and Secondary Polycythemia(2020) Doğan, Ali; Demircioğlu, Sinan; Budancamanak, SerkanAim: JAK2 V617F mutation is determined in 95% of polycythemia vera (PV) patients. However, this test is a high-cost and time-consuming examination. In this study, a rapid, inexpensive and easily available test that can be used in addition to JAK2 V617F mutation is planned to exclude secondary polycythemia (SP).Patients and Methods: A total of 39 PV patients and 51 SP patients, who were diagnosed according to 2016 diagnostic criteria of World Health Organization, have been included in this study. Demographics, physical examination findings and laboratory results of patients have been determined. A statistical analysis was performed between these two groups.Results: In PV group, serum vitamin B12 level, erythrocyte count, leukocyte count, neutrophil count, platelet count and lactate dehydrogenase levels were determined to be statistically significantly higher than SP group. Serum vitamin B12 level above 343 pg/mL has been determined as the threshold value for the differentiation of PV from SP.Conclusion: High serum vitamin B12 level was determined to be associated with PV. However, there is a need for prospective studies performed with larger patient series supporting the data obtained in this study in order for serum vitamin B12 level to be used in the differential diagnosis of primary and secondary polycythemia.Article Clinical Features and Responses To Eculizumab of Paroxysmal Nocturnal Hemoglobinuria Patients: a Single-Center Experience(2019) Sonmez, Gulcin Miyase; Demir, Cengiz; Demircioğlu, Sinan; Ekinci, OmerParoxysmal nocturnal hemoglobinuria (PNH) is an acquired clonal hematopoietic stem cell disease classically characterized by chronic intravascular hemolysis, bone marrow failure, and thrombosis. Eculizumab is an anti-C5 monoclonal antibody proven to reduce hemolysis and thrombotic attacks in the treatment of PNH. We aimed to present our data on PNH, a rare disease, and to share our experiences treating PNH with eculizumab. Demographic data, clinical features, history of thrombosis, responses to eculizumab treatment, and survival rates of 9 patients diagnosed with PNH at our hematology center were retrospectively analyzed. The median follow-up period was 46 months (range: 25-62). Five of the patients were female (55.5%), and 4 were male (44.5%), with a median age of 33.5±12.3 years. The mean hemoglobin level was 8.2 g/dL (5.7–10.1 g/dL), mean leukocyte count was 5.80x103/μL (1.72x103/μL–8.30x103/μL), mean platelet count was 96.6x103/L (42x103/μL–214x103/μL), mean lactate dehydrogenase level was 1312 U/L (423–2690 U/L), and mean reticulocyte level was 3.76% (1.1–6.3%). In our study, all cases received eculizumab therapy, of which 8 exhibited full or partial responses, while one was unresponsive to treatment. All patients were alive after the follow-up period. In 8 of the nine patients treated with eculizumab, hemolysis decreased following treatment and blood transfusion was not necessary. The quality of life experienced by all patients was improved. Following determination of the pathogenesis of the PNH, besides the classical treatment methods, eculizumab is a popular treatment option.Article Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma ve Kronik Lenfositer Lösemili Hastalarda Pd-1 / Pd-l1 Ekspresyonlarının Değerlendirilmesi(2024) Akkuş, Çiğdem; Erten, Remzi; Dağlı, Sinemis Çetin; Doğan, Ali; Demircioğlu, SinanAmaç: Programlanmış ölüm 1 (PD-1) / PD-ligandı (PDL) yolu, T hücresi aracılı immün yanıtlarının düzenlenmesi için önemli bir kontrol noktasıdır. Kanserler ne yazık ki PD-1/ PD-L1 yolunun immünsüpresif etkilerinden de yararlanmaktadır. Yaygın Büyük B Hücreli Lenfoma ( YBBHL) ve Kronik Lenfositer Lösemi (KLL)'de PD-1/ PD-L1’in önemi ile ilgili yeterli kanıt yoktur. Çalışmamızda YBBHL ve KLL’de PD-1/ PD-L1 ekspresyonun varlığını ve prognostik önemini değerlendirmeyi amaçladık. Gereçler ve Yöntem: Hematoloji Kliniğinde Ocak 2010 ile Eylül 2018 tarihleri arasında takip edilen 18-80 yaş arası 26 YBBHL hastası ve 27 KLL hastası çalışmaya dahil edildi. İmmunhistokimyasal boyama için Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı arşivinde bulunan hastalara ait parafin blokları kullanıldı. YBBHL hastalarının lenf bezi biyopsi materyalleri ve KLL hastalarının kemik iliği biyopsi materyalleri değerlendirildi. PD-1 neoplastik olmayan dokularda boyandı ve PD-L1 neoplastik hücrelerde boyandı. Boyanma yüzdesi %5'in üzerinde olanlar pozitif kabul edildi. Bulgular: PD-1; YBBHL olgularının %65,4’ünde (n=17) pozitif, KLL olgularının %14,8’inde (n=4) pozitif saptandı. PD-L1; YBBHL olgularının %69,2’sinde (n=18) pozitif, KLL olgularının PD-L1 %3,7’sinde (n=1) pozitif saptandı. PD-1 ve PD-L1 ekspresyon ve boyanma sıklığı istatistiksel olarak anlamlı şekilde YBBHL’da daha yüksek bulundu (p=<0.001). PD-L1’de YBBHL tanılı olgularda evreler arasında ekspresyon açısında anlamlı fark bulundu (P=0,004). Sonuç: Çalışmamızda YBBHL’de literatürden daha yüksek oranda PD-1/ PD-L1 ekspresyonu tespit edildi. KLL’de diğer çalışmalara göre daha düşük oranda PD-1/PD-L1ekspresyonu saptandı. PD-1/ PD-L1 ekspresyonun YBBHL’de KLL’den daha fazla olduğu gösterildi.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Evaluation of Pd-1 Pdl-1 Expressions in Patients With Different Large B Cell Lymphoma and Chronic Lymphositer Leukemia(2020) Akkuş, Çiğdem; Demircioğlu, SinanAmaç: Programlanmış ölüm 1 (PD1) / PD-ligandı (PDL) yolu, T hücresi aracılı immün yanıtlarının düzenlenmesi için önemli bir kontrol noktasıdır. DBBHL ve KLL de PD1/PDL1'in önemi ile ilgili yeterli kanıt yoktur. Biz de DBBHL ve KLL'de PD1/PDL1 ekspresyonun varlığını ve prognostik önemini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Kliniğinde Ocak 2010- Eylül 2018 yılları arasında takip edilen, 18-80 yaş arası 26 DBBHL ve 27 KLL hastası dahil edildi. İmmünhistokimyasal boyama için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı arşivinde bulunan olgulara ait parafin bloklar kullanıldı. İstatistiksel veriler için SPSS versiyon 22.0 programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan DBBHL olguların yaş ortalaması 60.8 yıl, ortalama tanı yaşı 56.4 yıldır. Olguların %46.2'si (n=12) kadın, %53.8'i (n=14) erkektir. KLL olgularının yaş ortalaması 67.5 yıl, ortalama tanı yaşı 61.40 yıldır. Olguların %44,4'ü (n=12) kadın, %55,6'sı (n=15) erkektir. DBBHL olgularının PD1 %65,4'ü (n=17) pozitif, %34,6'sı (n=9) negatif, PDL1 %69,2'si (n=18) pozitif, %30,8'i (n=8) negatiftir. KLL olgularının PD1 %14,8'i (n=4) pozitif, %85,2'si (n=23) negatif, PDL1 %3,7'si (n=1) pozitif , %96,3'ü (n=26) negatiftir. DBBHL ve KLL olgularında PD1, PDL-1 ekspresyon ve boyanma sıklığı arasında İstatistiksel olarak anlamlı şekilde DBBHL'da daha yüksek eksprese edildiği bulundu (p<0,05). PD1, DBBHL ve KLL'de evre, ECOG, IPI, hastalık tipi, Kİ67 indeksi, tedavi yanıtı ile anlamlı ilişki görülmedi (P>0.05). PDL-1'de ise sadece DBBHL tanılı olgularda evreler arasında ekspresyon açısında anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05). DBBHL ve KLL tanılı olgularda PD-1, PDL-1,evre, ECOG, IPI, hastalık tipi, Kİ67 indeksinin OS üzerine etkisi saptanmadı(P>0.05). DBBHL tanılı olgularda ECOG'lar ve tedavi yanıtları arasında OS dağılımları istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (P<0,05). Sonuç: DBBHL ve KLL'de PD1/PDL1'in önemi ile ilgili yeterli kanıt yoktur. Çalışmamızda DBBHL'da literatürden daha yüksek oranda PD1/PDL1 ekspresyonu tespit edildi. KLL'de diğer çalışmalara göre daha düşük oranda PD1/PDL1ekspresyonu saptandı. Her iki hastalık grubundaPD1/PDL1ekspresyonun prognoz ile ilişkisi görülmemiştir.Article Evaluation of Transfusion Transmitted Infections and Distribution of Abo and Rh Blood Groups in Donors in Eastern Turkey(2019) Demir, Cengiz; Dogan, Ali; Demircioğlu, Sinan; Gurbuz, Ali Fuat; Kara, Osman; Merter, Mustafa; Ekinci, ÖmerAim: Knowledge of blood group distribution and blood serology in a given region is critical for the proper functioning of blood banksand also for delivering the blood products to need owners. We aimed to determine the distribution rates of ABO and Rh blood groupsand the incidence of transfusion-transmitted infections in the healthy donors in our region.Materials and Methods: A total of 108,368 healthy individuals were participated in this study. Incidence of HBsAg, anti-HCV, anti-HIV-1/2 and syphilis along with blood group distribution were evaluated retrospectively.Results: Of the blood donors, 98,901(% 91.24) were male and 9,467 (%8.76) were female. Frequency of O, A, B, and AB blood groupdistribution in the donor population were 31.2%, 44.0%, 16.2%, and 8.6%, respectively. Of the blood donors, 95,039 (87.7%) were Rhpositive and 13,229 (12.3%) were Rh negative. A total of 1,685 donors (1.55%) tested positive for HBsAg, 102 (0.09%) for anti-HCV, 23(0.022%) for anti-HIV-1/2, and 58 (0.05%) tested positive for syphilis.Conclusion: The ABO and Rh blood antigens distribution rates found in our study were similar for male and female and resembledthe overall rates for Turkey. When looking at the annual analysis of the donor group, we observed a significant decrease of HbsAgtest positivity over a seven-year-period (p values for time periods 2008-2009, 2010-2011, 2012-2013, 2014-2015 were 0.016, 0.02,0.001, and 0.003 respectively). We believe that our results will be useful for the creation of a database on blood group distributionand the seroprevalence of infectious agents.Article Multipl Miyelom Hastalarında Ekstramedüller Miyelom Görülme Sıklığı(2019) Ekinci, Ömer; Sönmez, Gülçin Miyase; Demircioğlu, Sinan; Demir, Cengiz; Dogan, AliAmaç: Ekstramedüller miyelom (EMM), multipl miyelom(MM) hastalarında kemik iliği dışındaki plazma hücrelerininvarlığı ile tanımlanır. Daha duyarlı görüntüleme tekniklerininkullanılması ile EMM, tüm hastalık seyri boyunca MMhastalarının % 30'una kadar saptanabilmektedir. Biz dekliniğimizdeki MM hastalarında EMM sıklığını araştırmayıamaçladık.Gereç ve Yöntem: Ocak 2010-Ağustos 2018 tarihleri arasındakliniğimizde multipl miyelom tanısı alan hastaların dosyalarıretrospektif olarak incelenip, EMM sıklığı araştırıldı. Hastalarekstramedüller miyelomu olanlar ve olmayanlar olarak ikigruba ayrıldı. Bu iki grup üzerinde etkili olabilecek faktörleranaliz edildi.Bulgular: Çalışmaya alınan 67 hastanın 37’si erkek, 30’ukadındı ve yaş ortalaması 59,9 ±11,2 idi. Ekstramedüllermiyelom 31 (% 46.3) hastada tespit edildi. Bu hastaların 28 (%41.8)’inde kemik ilişkili plazmasitom, 4 (% 6)’ündeekstramedüller hastalık saptandı. En sık kemik ilişkiliplazmasitom vertebra da görülürken en sık ekstramedüllerhastalık ise akciğerde görüldü.Sonuç: Ekstramedüller miyelom oranı hastapopülasyonumuzda literatüre göre yüksek bulunmuştur.Article Nadir Bir Pansitopeni Sebebi: Transfüzyona Bağlı Graft Versus Host Hastalığı(2020) Doğan, Ali; Demir, Cengiz; Demircioğlu, Sinan; Ekinci, Omer; Mamiş, YasinTransfüzyonla ilişkili greft versus-host hastalığı (Ta-GVHD) nadir görülen fakat mortal seyirli bir transfüzyon reaksiyonudur. Genellikle son bir ayiçinde kan transfüzyonu yapılmış kişilerde cilt döküntüleri, sarılık, ishal ve pansitopeni bulguları ile ortaya çıkar. Herhangi bir tedavisi olmadığı içingereksiz kan transfüzyonundan kaçınılması veya transfüze edilecek kan ürünlerini ışınlaması en önemli korunma yöntemleridir. Pansitopeni etyolojisinde transfüzyon öyküsünün sorgulanmasının önemini vurgulamak amacıyla vücudunda yaygın döküntüler, ateş, sarılık ve pansitopeni ile başvuran bir hastada tanı konulan Ta-GVHD olgusu sunulduArticle Primer Plazma Hücreli Lösemi: Olgu Sunumu(2019) Demir, Cengiz; Demircioğlu, Sinan; Altınbaşak, Murat; Dogan, AliPlazma hücreli lösemi (PHL), plazma hücreli diskrazilerin nadir görülen bir formudur. Primer ve sekonder PHL olmaküzere iki formu vardır. Prognozu oldukça kötüdür. Morfolojik olarak matür plazma hücrelerine benzememesisebebiyle tanıda karışıklıklar olabilmektedir. Tedavide bortezomib bazlı rejimler ve otolog kök hücre nakliönerilmektedir.Article Relaps / Refrakter T Hücreli Lenfomada Brentuximab Vedotin Monoterapisi- Gerçek Yaşam Verisi(2024) Darçın, Tahir; Serın, Istemi; Ugur, Mehmet Can; Ekinci, Omer; Yonal-hindilerden, Ipek; Akpınar, Seval; Demircioğlu, SinanAmaç: Brentuksimab vedotin (BV) ile tedavi edilen Relaps /Refrakter (R/R) THL’li hastaların gerçek yaşam verilerini sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma gözlemsel, çok merkezli, retrospektif bir çalışmadır. Ocak 2014’ten Temmuz 2020’ye kadar Türkiye’deki on üç merkezde yalnızca BV ile tedavi edilen tüm hastaların (n=17) verileri toplandı. Bulgular: Ortanca yaşı 53 olan 17 hastaya kurtarma kemoterapisi olarak BV verildi. Dokuz (%52,9) hastaya periferik T hücreli lenfoma, diğer türlü sınıflandırılamayan tanısı konurken, 8 (%47,1) hastaya anaplastik büyük T hücreli lenfoma tanısı konuldu. Kohortun ortanca takip süresi 20 aydı. Dokuz (%52,9) hastada tam yanıt, 5 (%29,5) hastada kısmi yanıt, 3 (%17,6) hastada ilerleyici hastalık görüldü. Güvenlik verileri BV bilinen profiliyle tutarlıydı, 2 pnömoni ve 4. dereceli 1 trombositopeniyi içeriyordu. Grubun medyan progresyonsuz sağkalımı 10 aydı. Siklus sayısının BV tedavisine yanıtın üzerinde etkili olduğu değişkenli analiz ile bulundu. Sonuç: R/R THL’leri olan hastalarda BV olumlu güvenlik profili ile tatmin edici antitümör aktivitesine sahip olduğu görülmektedir.