Browsing by Author "Demirel, Harun Reşit"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Life, Works and Scholarship of Hadith of Kamil Miras(2006) Türk, Recep; Demirel, Harun ReşitMaster Thesis The Art of Winning People in the Words and Behaviors of the Prophet Muhammad(2009) Yağcı, Hızır; Demirel, Harun Reşitİnsan her çağda kâinat hakkında bir anlam arayışı içerisinde olmuş, kendisini de bu kâinat içerisinde bir köşeye oturtmaya çalışmıştır. Zaman zaman kâinatı keşfetmeye yönelik aşırı gayretleri kendisini keşfetmeyi ihmale bile sürüklemiştir. Buna rağmen ilk çağdan beri hemen hemen bütün düşünürler insanın nereden geldiğini, akıbetinin ne olacağını ve kâinattaki misyonunun ne olduğunu hep sorgulamışlardır. Bu sorgulama neticesinde değişik insan tasavvurları ortaya çıkmıştır.Bu farklı insan tasavvurları insanın kendi dışındakilerle olan iletişiminde son derece etkili olmuştur. İşte Kur'an'ın Müslümanlar için ?Model Şahsiyet? olarak tanımladığı Hz. Peygamberin, insanlarla olan ilişkilerinin altında insanı doğru tanımlaması yatmaktadır. O (s.a.v), Kur'an'ın öğretisi doğrultusunda insanı madde ve mana bütünlüğü içerisinde görmüş, bu dengenin bozulmamasına son derece özen göstermiş, insanın zayıf ve güçlü yanlarını, ferdi farklılıklarını dikkate almış, gücünün ötesinde bir şey teklif etmemiştir. Bencilce davranışlarda asla bulunmamış, insanları dinleyip anlamaya çalışmış, onlara değer vermiştir. Onur kırıcı söz ve davranışlardan uzak durmuş, nazik üslubunu hep korumuştur. Kimseyle gereksiz tartışmaya girmemiş, yerinde övgüler yapmış, engin hoşgörüsüyle, adaletli tutumu ile herkese güven vermiştir. Az ve öz, ancak etkileyici ve ikna edici bir üslupla, insanların hem akıllarına hem de duygularına hitap etmiştir. Affı ilke edinerek insanlara her zaman açık kapı bırakmış, kuşatıcı bir siyaset takip ederek de gizli ve açık düşmanlık edenlerin nefretlerini azaltmıştır. Müslüman olma potansiyeli gördüğü kişilere cömertçe ikramlarda bulunmuş, bu sayede birçok kişi İslam'a girmiştir. Ayrıca inisiyatifini kullanabilen, sorumluluk duygusuyla hareket eden, davranışlarından dolayı olayları veya koşulları suçlamayan, değerlerinden asla vazgeçmeyen, davranışlarının temelinde kendi bilinçli tercihleri olan proaktif kişiliği ile de insanları önemli ölçüde etkilemiştir.Kısaca O (s.a.v), ?insanca düşünmüş, insanca yaşamıştır.?Master Thesis The Case of Compatibility of Funeral Ceremonies in the Hadiths and in Our Traditions With Each Other (Bingöl as a Sample)(2007) Hansu, Remzi; Demirel, Harun ReşitSosyal hayatta ölüm, doğum kadar gerçek ve bir o kadarda etkileyicidir. Ölen kişiye karşı son vazifeyi layıkıyla icra etmek ölü yakınlarının en önemli arzusudur. Çünkü ölen şahsa, (en az yaşıyor iken verildiği değer) kadar kıymet verilir. Ölümden sonraki hayatı da aydınlatmaya çalışan İslam dini geride kalanlara ölüm merasimleri ile ilgili detaylı öngörülerde bulunmuştur. Bu bağlamda Hz. Peygamber, vefat eden bir Müslüman'a karşı nasıl bir tutum sergilemiştir? Sahabe ve tâbiûn nesilleri, cenaze merasimlerini nasıl icrâ etmişlerdir? Dirilerin yaptığı ibadetlerden ölülerin faydalanamayacağı iddiasının geçerliliğinin dini dayanağı var mıdır? gibi sorulara, peygamber ve sahabe uygulamalarını tespit ederek cevap vermek İslam inanç manzumesi içerisinde Müslümanların uygulamalarını da aydınlatacaktır. Bir hadis araştırmacısı olarak bizim için peygamber uygulamalarıyla toplumsal uygulamayı karşılaştırmak, toplumun sünnete olan duyarlılığını ölçmek, doğru dini anlayış ile bidatlere dayalı inanışları birbirinden ayırmak ciddi bir önem arz etmektedir. Bu bağlamda ?Sünnet'te ve Geleneğimizde Cenaze Merasimlerinin Birbirine Uygunluğu Meselesi (Bingöl Örneği)? adlı çalışmamız giriş ve üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Sünnet'e Göre Cenâze Merasimleri başlığı altında Ölüm Anında ve Ölümden Sonra Yapılacak İşlemler, Ölüye Telkinde Bulunma, Ölülere Kur'an Okuma, Temel İbadetlerin Ölü Adına Yapılması, Belirli Gün ve Gecelerde Ölü için Yapılan Hayırlar ve Taziye gibi konular işlenirken İkinci bölümde, Kabir Ziyareti başlığı altında Kabir Ziyaretinin Tarihi Gelişimi ve Meşruiyeti, Ziyaret Çeşitleri, Kabir Ziyaretinde Kadının Durumu, Kabir Ziyaretinin âdâbı, Kabir Ziyaretleriyle İlgili Yanlış İnanç ve Davranışların Kaynağı ve Sebepleri işlenmektedir. Üçüncü bölümde ise, Bingöl'ün Konumu ve Tarihi, Bingöl'de Cenâze Merasimleri, Ölü için Ağlama, Ölüye Yapılan Hayırlar, Kabir ve Türbe Ziyareti gibi yöresel konular işlendikten sonra Sünnet'teki Uygulama ile Bingöl Geleneğindeki Cenaze Merasimlerinin Yöresel Uygulamaları mukayeseli bir şekilde verilmiştir. Cenâze merasimlerini konu edinen bu çalışmamızda, halk dindarlığının önemli bir yönünü oluşturan cenâze merasimlerine açıklık getirmeye çalıştık. Saha araştırması bağlamında yerinde gözlem ve mülakat gibi tekniklerin yardımıyla elde ettiğimiz verileri objektif bir yaklaşımla yorumlamaya ve anlamlandırmaya gayret ettik. Anahtar sözcükler: Ölüm, Cenâze Merâsimi, Kabir, Kabir ziyareti.Master Thesis The Critical Assessment of Accounts About the Descending of the Jesus: the Case of Hadith Between 153 and 241 of Heigra(2013) Tekin, Davut; Demirel, Harun ReşitHz. İsa'nın vefatı/ref'i, kıyametin kopacağının bir işareti ve habercisi olarak tekrar nüzul edip etmeyeceği meselesi, İslam düşünce tarihini en fazla meşgul eden ve günümüzde de halen canlılığını koruyan önemli konulardan biridir.Bu çalışmada biz, öncelikle Hz. İsa'nın nüzulüne dair diğer dinlerin bu konuya nasıl yaklaştıklarını irdeledikten sonra, asıl konumuz olan bu konudaki hadisleri değerlendirmeye aldık.Tezimizin I. bölümünde bu konudaki hadisleri kronolojik sıraya tabi tutarak verdik. Ardından bu hadislerin sened ve metin tenkidini yaptık. Hz. İsa'nın nüzulüne dair rivâyetler, ilk dönem hadis kitaplarında on beş sahabe tarikiyle gelmektedir. Bu tariklerden sadece ikisi sened itibariyle sahihtir. Metinsel açıdan ise, rivâyetlerin içerisinde birçok çelişki bulunmaktadır. Bu hadisleri Kur'an'a arz ettiğimizde Kur'an'daki ilgili ayetlerden Hz. İsa'nın vefat ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız.Tarih boyunca ezilen halkların beklediği bu Mesih/Kurtarıcı telakkisi, Müslümanlarla diğer din mensuplarının girdiği fikri tartışmalardan neşet ederek İslam'a girmiştir. Allah, Kur'an'da İslam dinini tamamladığını ve Hz. Peygamber'in de son peygamber olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla Hz. Peygamber'den sonra bir kurtarıcı beklemek Kur'an'a ve Hz. Peygamber'den rivâyet edilen sahih hadislere ters bir durumdur.