Browsing by Author "Doğan, Mehmet"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Content in Selçuk Altun's Novels(2014) Doğan, Mehmet; Canatak, Abdulmecit2001 yılından bugüne yedi romanı, üç deneme kitabı yayımlanan ve yazmaya devam eden Selçuk Altun, salt sanat anlayışıyla, kendine özgü bir üslupla ve postmodern bir anlayışla Türk edebiyatında yer edinmiş bir yazardır. Bu tezde; romanlarını bireysel konular temeline dayandırılmakla birlikte, sosyal konuları da irdeleyen yazarın romanlarında yer alan ve sorunsallaştırılan meseleler açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışma giriş, yazarın hayatı ve edebi kişiliği, içerik ve sonuç kısmından oluşmuştur. Birinci bölümde yazarın edebi anlayışı ve sanat görüşü verilmeye çalışılmış, bunun yanında yazarın kullandığı roman tekniklerine de kısaca yer verilmiştir. Romancılık anlayışının ele alındığı bu bölümde yazarın metinlerinde kullandığı çeşitli unsurlar da ele alınmıştır. İkinci bölümde ise; romanlarda sorunsallaştırılan konuların içeriği ele alınmış, değişik kaynaklar taranarak bu meseleler hakkında bilgi toplanılmış ve elde edilen bulgular ve yazarın verileri ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Sonuç kısmında ise yazarın romanları genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Kaynakça kısmında ise tezin hazırlanma sürecinde faydalanılan eserlerin künyeleri verilmiştir.Article Reşat Nuri’nin Romanlarında Siyasal Boşluğun İzdüşümü Olarak Otoritesini Kaybetmiş Babalar(2020) Doğan, MehmetOsmanlının son dönemlerini ele alan romanlarda ailelerin ve devletin çöküşü, Osmanlı hayat tarzının da sembolü olarak görülen konakların çöküşü ile özdeşleştirilerek verilir. Devleti temsil eden bu konakların/ailelerin reisleri de çöken devletin yöneticilerinden izler taşır. Nitekim edebiyatın en kadim temlerinden olan baba-evlat ilişkisinin “mitolojiden dinlere kadar uzanan geniş bir alanda” kendine yer bulması, bu temin “iktidar-muhalefet, eski-yeni, modern-gelenek” gibi pek çok çatışmanın sembolü olarak kullanılabilmesindendir. Güntekin’in birçok romanında da merkezde bulunan ve benzer özelliklerle çizilen “baba” karakterleri, otorite boşluğunu sembolize edecek şekilde ele alınmıştır. Neredeyse tüm romanlarında değişmeyen figür, “otoriter olamayan babalar” ve buna bağlı olarak “dağılan, parçalanan aileler”dir. Güntekin’in kaleme aldığı romanların adeta değişmeyen bu otorite boşluğunun; yaşadığı dönemdeki siyasi boşluğun bir yansıması, otoritesini yitirmiş devlet adamlarının temsili olduğunu romanlarında verilen satır aralarında görmek mümkündür. Otoritesini kaybetmiş bu babalar; bir yandan ithal edilen yeni değerler karşısında değerlerini aktaramayan, yeni değerlere uyum sağlayamayan böylece ailesini çökmekten kurtaramayan son Osmanlı neslini, bir yandan da ithal edilen değerler karşısında eli kolu bağlı yönetici kadrolarını temsil etmektedir. Güntekin’in romanlarında sorumluluk koltuğundaki memurların da aynı çizgilerle –pasif, yorgun, yaşlı ve zamanın gerisinde kalmış- çizilmesi de bu kanımızı destekleyen önemli bir göstergedir. Bu yargılar en bariz şekilde Acımak, Ateş Gecesi ve Eski Hastalık romanlarında görüldüğünden makale bu üç romanla sınırlandırılmıştır. Reşat Nuri Güntekin’in romanlarının merkeze alındığı bu çalışmada Güntekin’in babaya yüklediği imaj anlamlandırılmaya çalışılmıştır.Doctoral Thesis Türk Romanında Oksidentalist Söylem(2023) Doğan, Mehmet; Canatak, Abdulmecit1860 sonrası Türk edebiyatı sadece Batılı yazın türlerinin yaygınlaştığı bir dönem değil, aynı zamanda Batılı düşünce ve yaşam biçiminin de edebi eserlere yansıdığı, Batı dünyasıyla Doğu medeniyeti olarak kendisini konumlandıran Türk/Osmanlı/İslam dünyasının mukayese, yüzleşme ve hesaplaşma zeminine döndüğü bir platform olmuştur. Türk edebiyatının içerik analizine bakıldığında ilk eserlerden itibaren ana temalardan birinin batılılaşma olduğu görülür. Yine bu nedenledir ki, özellikle Türk romanı merkeze alınarak, Türk toplumunun 'batılılaşma' meselesinin hemen her dönemi etraflıca işlenmiştir. Türk edebiyatında, özellikle roman türünde, 'batılılaşma' olgusu çeşitli yönleriyle ele alınmış olmakla birlikte daha çok batılılaşmanın karakter ve eşya düzlemindeki yansımaları üzerinde durulmuştur. Oysa Doğulu bireyin gözünden bir medeniyet olarak Batı, bir medeniyet mensubu olarak Batılı karakterler üzerinde duran çalışmaların yeterli olduğu söylenemez. Tezimizde bu eksiklikten hareketle ve son dönemlerde daha sık tartışılan oksidentalizmin verilerini kullanarak bir tema olmanın ötesinde Türk romanına yansıyan oksidentalist söylemin boyutlarını ve türlerini kronolojik bir sıra ile ve tematik başlıklar halinde ele almaya çalışacağız. En genel tanımıyla 'Doğulu bireyin Batı algısı' anlamına gelen oksidentalizm, Türk romanının Batı'yla sancılı bir karşılaşma, bir medeniyet krizi ve kimlik bunalımı döneminde ortaya çıkması nedeniyle yoğun bir söylem olarak kullanılmış olmakla birlikte son dönem postmodern romanlara da; kurguya oyunsuluk katmak, tarihi bir atmosfer oluşturmak gibi kaygılarla devam etmektedir. Tanzimat'tan günümüze değin 'batılılaşma' sorunsalının ele alınış biçimleri Batı'yla girilen konjonktürel değişime bağlı olarak farklılaşmıştır. Bu nedenle Tanzimat'tan günümüze farklı dönem, algı ve kaygılarla oksidentalizme malzeme sunan örnek romanlardan hareketle ve disiplinlerarası bir metotla Türk romanında oksidentalist söylem belirlenmiştir. Türk düşün hayatının son üç yüz yılına damgasını vuran Batı'yla yüzleşme/hesaplaşma olgusu Türk romanı üzerinden belirlenmiş, dönemlerin farklılaşan ve sabit kalan söylem boyutları tespit edilerek var olduğunu düşündüğümüz eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.