Browsing by Author "Doğu, Ali Fuat"
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Geography of Özalp County and Surroundings(2012) Seyitoğulları, Mehmet Akif; Doğu, Ali FuatAraştırma alanı Doğu Anadolu Bölgesinde Van Gölü kapalı havzasında yer alan Van'ın Özalp ilçesi ve yakın çevresinin fiziki coğrafya özelliklerini kapsamaktadır. Bu fiziki coğrafya özelliklerin oluşmasında rol oynayan faktörlerden; jeolojik, klimatik, hidrografik, toprak ve bitki örtüsü özellikleri ayrı ayrı ele alınmıştır. Araştırma alanında yer alan jeomorfolojik unsurlar; aşınım yüzeyleri, yamaçlar ve sırtlar, birikinti konileri ve alüvyal düzlüklerdir. Alüvyal düzlükler araştırma alanında geniş bir alanda görülmektedir Araştırma alanının bugünkü görünümü kazanmasında litolojik yapı, tektonizma ve akarsuların aşınım ve birikim faaliyetleri etkili olmuştur. Araştırma alanında Paleozoik'ten Kuvaterner'e kadar çeşitli yaşlarda kayaçlar yüzeylenmiştir. Bu kayaçların bazı yerlerinde şaryajlar ve faylar gelişmiştir faylar çeşitli yaşlardaki kayaçları kesmişlerdir ve faylar Sağ ve Sol doğrultu atımlı fay özelliğindedir. Araştırma alanında Karasal iklim özellikleri görülmektedir iklimin doğal sonucu olarak bitki örtüsü bozkır özelliğindedir ancak kimi alanlar tamamen boş ve çıplaktır. Hidrografya açısından Özalp Çayı ve kolları başta olmak üzere akarsu, yeraltı suyu kaynaklar gözlemlenmiştir. Sahada toprak grupları açısından hem yerleşme hem de ekonomik faaliyetlerin (Tarım ve Hayvancılık) yapıldığı topraklar alüvyal topraklardır.Master Thesis Geomorphology of Akgöl and Its Near Surrounding(2011) Matpay, Bülent; Doğu, Ali FuatÇalışma alanımız, Doğu Anadolu Bölgesinde Van Gölü kapalı havzasında yer alan Van'ın Özalp ilçesinin 20 km. güneyindeki Akgöl ve yakın çevresinin jeomorfolojik özelliklerini kapsamaktadır. Bu özelliklerin oluşmasında rol oynayan faktörlerden; jeolojik, klimatik, hidrografik, toprak ve bitki örtüsü özellikleri ayrı ayrı ele alınmıştır.Çalışma alanındaki jeomorfolojik birimler; aşınım yüzeyleri, yamaçlar, eğimli etek düzlükleri, birikinti konileri ve alüvyal sahalardır. Sahanın bugünkü görünümünü kazanmasında daha çok litoloji, tektonizma ve akarsular etkili olmuştur. Sahadaki Akgöl, neotektonik gelişim süresince oluşan tektonik çukurluğun akarsu mecrasında birikme (yağış suları, kar erimeleri ve su çıkan v.b.) ile dolması sonucunda distrofik bir göl özelliği almıştır. Bu gölün üç eşiği vardır en önemli eşiği kuzeybatısında yer alan kanal ile bağlantılıdır. Göl seviyesinin uygun olmayışından bu kanal faal değildir. Çöplük ve Balıklıpınar set gölleri sulama amaçlı kullanılan depolama göllerdir.Sahada Paleozoyikten Kuvaterner'e kadar çeşitli yaşlarda formasyonlar yer alır ve bazı yerlerinde şaryajlar ve faylar gelişmiştir. Saha kontinental bir iklim özelliğine sahiptir. Hidroğrafik unsurlar ise yüzeyde; göller, kaynaklar ve akarsular olarak gözlemlenir. Akarsular gelişim morfolojisi üzerinde çok etkili olmuş ve bunlar kuzeyde Erçek gölü, güneyde Zernek barajı ve iç taraflarda Akgöl beslenme havzasına dökülmektedir. Saha bitki örtüsü yönünde zengin olup İran-Turan fitocoğrafyasında yer alır ve en önemli bitki örneği göl kıyısındaki halofitlerdir. Sahada zonal, intrazonal, azonal toprakların üçü de mevcut olup daha çok zonal topraklar yer almaktadır.Master Thesis Glacial Geomorphology Of Çadır Mountain (Yalnızçam Mountains-Artvin)(2009) Dede, Volkan; Doğu, Ali FuatDeğişen yaşam koşulları ve ilerleyen teknoloji ile dünya üzerinde pek çok doğal ortam yozlaşma aşamasındadır. Bu şartlar altında el değmemiş, orijinalliğini kaybetmemiş doğal zenginliği ve özellikle eşsiz buzul gölleri ile Yalnızçam Dağları dikkat çekmektedir. Doğanın kendini yenilediği ve tahribatın söz konusu olmadığı yörenin sırrı ne?Tersiyer devrinin sonlarından itibaren dünya sıcaklık ortalamalarında sürekli olarak gerçekleşen düşmeler; Kuvaterner'in alt devresi olan Pleistosen'de buzul dönemlerinin yaşanmasına neden olmuştur.Pleistosen'de yüksek dağlık kesimleri etkileyen buzullaşma hareketi; Anadolu'da belli dağlar üzerinde izler bırakmıştır. Doğu Karadeniz Dağları da uygun jeomorfolojik ve klimatolojik koşulları nedeniyle yoğun buzullaşmaya uğrayan sahalar arasında yer alır. Yalnızçam Dağları Artvin ilinin doğu kesiminde kuzeydoğu-güneybatı yönlü uzanım göstererek; Kuzeydoğu Anadolu'yu kuzeyden kat eden yüksek sahalar içerisinde yer alır.Yalnızçam Dağları'nın uzanış yönü, sıcaklık, yağış ve bakı koşulları daha çok kuzey yamaçlarının buzullaşmaya maruz kalmasına neden olmuştur. Pleistosen'deki buzullaşma olayı bu silsilede iki ayrı noktada yoğunlaşmıştır. Bunlar silsilenin güneybatısındaki Çadır Dağı (3050 m) ile kuzeydoğusundaki Göze Dağı (3167 m) mevkiidir. Çadır Dağı buzullaşması araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Çadır Dağı'nda; Eğripınar Buzul Alanı, Akgöl Buzul Vadi Sistemi ve Kazan Gölleri Buzul Vadi Sistemi olmak üzere üç morfolojik birim bulunmaktadır. Bu birimlerde; Kurugöller, Karagöller ve Kazan Gölleri olarak adlandırılan 10 adet buzul gölü, Akgöl ve Eğrigöl diye bilinen 2 moren seddi gölü, üç buzul vadisi, eşiklerde cilalı-çizikli yüzeyler ve sirk tabanlarında buzultaşlar yer almaktadır. Yalnızçam Dağları'nın buzullaşmaya uğrayan ikinci noktası Göze Dağı'nda da yine sirkler, tekne vadiler ve buzultaşlar bulunmaktadır.Çadır Dağı'nda çevre dil metoduna göre, Pleistosen kalıcı kar sınırı 2615 m olarak belirlenmiştir.Doctoral Thesis Hizan and Its Surroundings (bitlis) Geomorphology(2022) Matpay, Bülent; Doğu, Ali FuatÇalışma alanı, Türkiye'nin doğusunda, Van Gölü havzasının güneyinde bulunan Hizan (Bitlis) ve çevresini kapsamaktadır. Dicle havzasında bulunan saha, kuzeyde su bölümü çizgisiyle Van Gölü havzasından ayrılmaktadır. Çalışmanın konusu, neotektonik dönemde gelişen etken ve süreçlerin sonucunda gelişimini sürdüren Hizan (Bitlis) ve çevresinin jeomorfolojik özelliklerini içermektedir. Araştırma sahasının doğal ortam özelliklerine bakıldığında; Jeolojik olarak kıta-kıta çarpışma zonunda bulunan saha, Bitlis masifinin orta bölümünün doğu kısımlarında olup güneyde ise kenar kıvrımlarına komşuluk etmektedir. Sahanın ana kayaçlarını metamorfit ve sedimanter kayaçlar oluşturmaktadır. Jeolojik olarak Hizan'ın kuzeyi güneyine göre daha yaşlıdır. Tektonik olarak genç ve dinamik olan saha fay, kıvrım sistemi ve çatlaklı yapılar bakımından zengindir. Doğu Anadolu yüksek platosunun sert karasal iklim özelliklerinin görüldüğü konumda olan sahanın jeomorfolojik özellikleri kısa mesafede değişmektedir. Saha çoğunlukla güneyde Toroslar üzerinden Bitlis gediğine doğru Akdeniz'den gelen nemli hava kütlelerinin etkisinde olup özellikle kış mevsiminde ve bahar aylarında iç kısımlara sokulmasına müsait topoğrafyaya sahiptir. Bunun yanında sahanın bazı yerleri Akdeniz iklimi elemanı özelliklerini taklit eden ve kendine özgü mikroklima adacıkları ve korunaklı yerleri olan özelliktedir. Keza araştırmacıların Türkiye genelinde yaptıkları Akdeniz biyoiklim katlarının ve alt tiplerinin dağılışına bakıldığında araştırma sahası yarı kurak Akdeniz biyoiklim katı ve alt tipi ise kışları çok soğuk olarak analiz edilmiştir. Hidrografya bakımından zengin olan sahanın ana akarsuyu kuzeyden güneye akan Büyükdere'dir. Buna bağlanan birçok daimi ve geçici yan kol mevcuttur. Bunun yanında Hizan'ın güneyinde Gayda ovasında sulama amaçlı yapay set gölüne (Gayda göleti) sahiptir. Kökeni farklı su kaynaklarına sahip olan sahada, karstik ve fay kaynaklarının varlığı dikkat çekicidir. Sahanın drenaj ağı özelliklerine bakıldığında, Hizan kuzeyi daha çok eğime bağlı paralel, sub-paralel, dantritik drenaj ağı karakterindedir. Hizan güneyi ise çoğunlukla kafesli drenaj ağı karakterindedir. Bu drenaj ağını D-B eksenli uzanan subsekan kollar ve buna belli açılarla bağlanan resekan ve obsekan kollar oluşturmaktadır. Bütün olarak bakıldığında eğime uyumlu akan Büyükdere (Konsekan kol), havzaya ait tüm yan kolları bünyesine katarak güneyde Heşteri Dağı ve Kerzevil Dağı arasında gelişen dar vadiden geçerek baraj gölüne (Çetin HES barajı) katılmaktadır. Araştırma sahası birbirinden farklı bitki çeşitleri, varyete ve endemik türleri barındırır. Sahada hem İran-Turan bölgesi, hem de Akdeniz bölgesi ve Avrupa-Sibirya bölgesine ait bitki topluluklarını görmek mümkündür. Bitki örtüsü katlarını bozkır, ot-çalı formasyonu, orman formasyonu ve yüksek dağ çayırları oluşturmaktadır. Bunun yanında topoğrafyanın bitki yetişme koşullarına uygun olan korunaklı yerlerinde farklı bitki çeşitleri de vardır. Orman üst sınırı 2500 m' yi bulan saha, yakın çevresine göre orman formasyonu bakımından zengindir. Bu formasyon içinde en fazla görülen meşe ve türleridir. Toprak örtüsü bakımından çeşitliliği fazla olan sahada, kireçsiz kahverengi topraklar ve kireçsiz kahverengi orman toprakları fazladır. Eğimin fazla olduğu yerde toprak katmanları silik yapıdayken eğimin az olduğu çoğu yerde toprağın tüm horizonları görülmektedir. Araştırma sahasının jeomorfolojisini daha iyi izah etmek için sahanın morfometrik analizleri yapılmıştır. Sahanın Hipsometri eğrisi genel olarak konveks (dış bükey) yapıdadır. Bu durum havzanın genç bir topoğrafyaya sahip olduğunu göstermektedir. Ancak Hizan güneyinde Pürtük Deresi havzasının konkav (iç bükey) bir eğri gösterdiği ve buna nedeni flüvyal aşınım-birikim etkisi olduğu anlaşılmıştır. Genel olarak havzada bulunan akarsuların aşındırma faaliyetlerinin faal ve başlangıç aşamasında olduğu tespit edilmiştir. Sahada bulunan ana yer şekilleri dağlık ve tepelik alanlar, aşınım yüzeyleri (yüksek, orta ve alçak aşınım yüzeyi) vadiler (V-biçimli, asimetrik ve tabanlı vadi), ova, birikinti konileri, sırtlar ve gölet gibi unsurlardır. Araştırma sahasının yükseltisi 1017-3124 m. arası değişmektedir. Sahanın en yüksek noktası 3124 m ile Hizan kuzeyinde iken, en alçak noktası 1017 m ile güney uçta bulunan Büyükdere'nin aşağı çığırıdır. Sahanın önemli dağlarını Hizan'ın kuzeyinde Nasur Dağı (2900 m), Petek Dağı (2800 m) ve Karz Dağı (3024) oluştururken, Hizan'ın güneyinde ise Kerzevil Dağı (2612 m) ve Heşteri Dağları (2741 m) oluşturmaktadır. Sahanın dağ sıraları arasında ise tektonik orjinli dağ içi ovalar (Hizan, Gayda, Çökekyazı ve İçlikaval ovaları) gelişmektedir. Bütün olarak bakıldığında Hizan'ın kuzeyi ve güneyi birbirinden farklı morfolojik karakterdedir. Hizan'ın kuzeyi yüksek dağlık ve çok engebeli Doğu Anadolu topoğrafyası karakterinde iken, Hizan güneyi ise platoluk karakteri ile adeta güneydoğu topoğrafyasını çağrıştıran, düzlüğe doğru evrilen bir niteliktedir. Bu yönüyle morfolojik olarak geçiş zonunda bulunan sahanın yer şekillerinin değişiminde belirleyeci olan tektonizmadır. Yer şekilleri metamorfit ve sedimanter kayaçlar üzerinde gelişmiştir. Sedimanter kayaçlardan çoğunlukla kalker üzerinde gelişen yer şekilleri Kerzevil Dağı, Karz Dağı ve Nasur Dağı çevresinde görülmektedir. Bu karstik şekillerden en fazla serbest lapya dikkat çekicidir. Bunun dışında kalan yer şekilleri metamorfitler üzerinde gelişmiştir. Saha insan-doğal ortam ilişkisi bakımından değerlendirildiğinde, nüfusun ovalık alanlara ve yamaçlara, ulaşım ağlarına, su kaynaklarına yakın yerlerde yoğunlaştığı, sahada bulunan barınakların çoğunlukla insanların seçiminin değil, coğrafi koşulların sonucu gelişen metamorfitlerden inşa edildiği görülmüştür. Sahanın iklimi, hidrografyası ve bitki örtüsü büyükbaş ile küçükbaş hayvancılık faaliyetleri için uygun olmasına rağmen, topoğrafyanın sarp olan bazı yerleri bu duruma engel oluşturmaktadır. Sahada arıcılık faaliyetlerine ağırlık verildiği görülmüştür. Bu faaliyete yönlendiren topoğrafyanın fazla eğimli olması, floristik zenginlik ve sosyo-kültürel etmenler olduğu söylenebilir. Ayrıca jeomorfolojik özelliklerin (eğim, bakı, yükselti gibi) kısa mesafelerde değişmesi doğal ortam koşullarını denetlediği gibi insan faaliyetlerinin de kısa mesafelerde değişmesine neden olmuştur. Yöre insanı mikroklimatik koşulların sağladığı elverişli imkânlardan faydalanarak üzüm, fındık, pirinç vb. ürünler elde etmektedir. Bakı koşullarının elverdiği güneye bakan yamaçlarda (Harmandöven, Ekintepe, Erencik, Döküktaş ve çevresi) üzüm bağcılığı yoğunluk kazandığı görülürken, fazla eğimli kuzeye bakan yamaçlarda (Yolbilen, Sarıtaş, Yaylacık, Ekinli, Çalışkanlar, Görece, Tutumlu) fındık yetiştiriciliği dikkat çekmiştir. Bunun yanında Hizan kuzeyinde eğimin fazla olduğu yamaçlarda tarımsal faaliyetler için yapay taraçalar da mevcuttur. Hizan güneyinde ise D-B eksenli uzanan vadinin, tektonizma etkisiyle yukarıda kalan az eğimli ve toprağı tarıma elverişli taraçalarda (Karbastı ve çevresi) pirinç yetiştirilmektedir. Sahanın arazi kullanımı geçmişi Asurlara kadar dayanmaktadır. Günümüzde dahi tarımsal taraçaların varlığını sürdürmesinde mikroklimanın etkisi şüphesizdir. Kısa mesafede değişen iklim koşullarına bağlı olarak mevsim geçişlerinde, göçerler morfolojinin elverdiği müsait güzergâhları kullanarak dönemsel olarak yer değiştirmektedir. Göç yolu olarak çoğunlukla akarsu boyları ve az eğimli yamaçları kullanan göçerlerin konaklama istasyonu olarak ise aşınım yüzeylerini ve karstik su kaynaklarına yakın yerleri seçtiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak burada yaşayan insanlar jeomorfolojinin iklim, bitki örtüsü ve hidrografya üzerindeki olumlu etkilerinden faydalanmaktadır. Günümüzde dahi yöre insanı uygun coğrafi koşullarda, sosyo-kültürel yapılarına uygun olacak şekilde jeomorfolojiye bağlı gelişen imkânlardan faydalanma arayışı içindedir.Doctoral Thesis Housing Production Activities in the City of Van and Its Effects on the Spatial Development of the City(2021) Şimşek, Zeynep Yılmaz; Doğu, Ali FuatKent Coğrafyası kapsamında hazırlanan bu çalışma Van kentinde konut üretim faaliyetlerinin kentin mekânsal gelişimi üzerindeki etkilerini ele almaktadır. Kentsel gelişim sürecinde yaşanan kritik süreçlerin kentte meydana getirdiği konut sorununun çözümü noktasında yapılan kooperatif, özel ve kamu konut üretimlerinin kentin mekânsal gelişim sürecinde yeni aksların ortaya çıkmasını sağlamış ve kentsel gelişimin yönünü değişime uğratmıştır. Kente olan göçlerin 1990‟lı yıllarda yoğunluk kazanmasıyla başlayan konut sorunu günümüze kadar gelmektedir. Göçlerle kente gelen göçmenlerin barınma ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları gecekondu konutları zamanla aratarak yeni mahalleleri ortaya çıkarmıştır. Genellikle kentin çeperinde kurulan ve kenar mahalle denilen bu yerleşme alanları kentte sosyo- mekânsal ve sosyo-ekonomik yönden farklı grupların yaşamasına neden olmuştur. Kentin mekânsal olarak gelişiminde etkili olan göç faktörü pek çok kentsel sorunu da beraberinde getirmiştir. Ayrıca 2011 yılında meydana gelen yıkıcı depremlerin sonucunda yıkılan ve ağır hasar alan konutların sayısı fazla olduğu için kentte mevcutta var olan konut sorunu daha da artmış, soruna yönelik çözüm olarak üretilen özel sektör konut üretimlerinin yanında kamu toplu konutları yapılmıştır. Kamu konut üretimi olarak yapılan TOKİ konutları çoğunlukla Edremit ilçesi mahallelerinde yapılmıştır. Afet konutları dışında kentte TOKİ tarafından yapılan diğer konut uygulamaları ile birlikte kentin mekânsal olarak genişlemesi güneye doğru meyletmiştir. Yeni yapılan imar çalışmaları ile Edremit güzergâhının imara açılması ve yeni konut alanlarının oluşturulması ile kentsel gelişimin Edremit istikametinde geliştirilmesi teşvik edilmektedir. 2012 yılında Van, Büyükşehir Belediyesi statüsüne getirilerek depremin etkilerini ortadan kaldırmak ve daha sağlıklı bir yönetim sistemi kurmak amaçlanmıştır. Kent merkezine bağlı köyler kentin mahallesi konumuna getirilerek kırsal nüfus ortadan kaldırılmış ve kent nüfusu %100 olmuştur. Sadece demografik anlamda gerçekleşen bu değişim hareketi ile kentin kırsal karakteri daha da güçlendirilmiş ancak kentsel anlamda bir gelişme söz konusu olamamıştır. Van'ın büyükşehir olmasının sağladığı avantajların yanında dezavantajların yaşanması da kaçınılmaz olmuştur. İdari anlamda 3 ilçe yönetimine ayrılan Van'ın mahalle sayısı artarak kentsel alan sınırı genişlemiştir. Kentsel gelişim sürecinde etkili olan bu faktörlerle beraber kentin gelişim süreci artı ve eksileri ile birlikte devam etmektedir.Master Thesis Karst geomorhphology of the area between Çermik-Çüngüģ (Diyarbakir)(2019) Dindaroğlu, Berzan; Doğu, Ali FuatÇermik-ÇüngüĢ (Diyarbakır) arasında kalan saha Güneydoğu Toroslar kuĢağında Diyarbakır havzasının kuzeybatısında yer almaktadır. AraĢtırma sahası, karstlaĢma koĢulları ve oluĢan karstik erime Ģekiller açısından oldukça zengin bir sahadır. Ġnceleme sahasındaki formasyonlar Paleozoyik ve Senozoik yaĢ aralığındadır. Ġnceleme sahasının en yaĢlı kayaç grupları Jura-Kratse yaĢ aralığında Koçali ve Karadut karmaĢıklarıdır. Sahanın en genç formasyonu Alt Miyosen yaĢ aralığındaki Lice formasyonudur. Sahada karstlaĢma koĢullarının yaygın olduğu formasyonlar Fırat, Gaziantep ve Hoya formasyonlarıdır. Fakat karstik Ģekiller yaygın olarak saf kireç taĢlarından oluĢan Fırat formasyonu üzerinde geliĢmiĢlerdir. Miyosen ortalarında baĢlayıp günümüze kadar devam eden neotektonik süreçler, güneydeki Arabistan levhasının Anadolu levhasını kuzeye doğru itmesi Güneydoğu Toroslar kuĢağında faylı, kırıklı bindirme sistemlerinin geliĢmesini neden olmuĢtur. Bu hareketler aynı zamanda sahadaki kireçtaĢlarının bol kırıklı ve çatlaklı olmasının sağlamıĢtır bu da sahada karstik erime Ģekillerinin geliĢimini hızlandırmıĢtır. YağıĢ, sıcaklı, hidrografya ve bitki örtüsü koĢulları sahadaki karstik Ģekillerin geliĢimini sağlayan diğer önemli faktörlerden olmuĢtur. Bunun sonucunda sahada karstik jeomorfoloji açısından oldukça zengin tipik ve zengin Ģekiller çıkmıĢtır. Bunlar içinden en önemlileri; Yeniköy Polyesi, Sinek Çayı Kanyonu, Hoya Kanyonu vadileri, Yeniköy Düdeni, ElifuĢağı Boğazı ve Gelincik Dağı Peribacaları sayılabilir. AraĢtırma sahasında yapılan incelemeler neticesinde karstik saha ve doğal ortam insan iliĢkisi çerçevesinde incelemeler yapılıp tarım hayvancılık faaliyetleri ve sahanın turizm potansiyeli değerlendirilmiĢtir.Master Thesis Landslide Susceptibility Analysis in the East of the Lake Van Basin(2019) Sayın, Hasan; Doğu, Ali FuatÇalışma kapsamında heyelan duraylılığı haritası üretilmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla heyelan yoğunluğu görece daha yüksek olan Van ilinin kuzeyi seçilmiştir. Analizlerde yükselti, eğim, bakı, yamaç eğriselliği, ana faylara yakınlık, akarsu aşındırma gücü indeksi, arazi örtüsü, litoloji ve toprak parametreleri, oluşturulan heyelan envanter haritasına göre değerlendirilmiş ve yeniden sınıflandırılmış parametre haritaları üretilmiştir. Bu parametreler haritaları coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla üretilmiş ve arazi çalışmaları ile teyit edilmiştir. Daha sonra her bir parametre için frekans oranları elde edilmiş ve heyelan duyarlılık haritası üretilmiştir. Frekans oranı yöntemine göre hazırlanan heyelan duyarlılık haritası çok düşükten çok yükseğe doğru 5 sınıfa ayrılmıştır. Çalışma alanına ait yol ağı ve yerleşme yerleri verileri üretilerek heyelan duyarlılığının bu faktörlere etkisi incelenmiştir. Çalışma alanının özellikle kuzey ve kuzeybatı kesimlerinde duyarlılık değerleri yüksek çıkmıştır. Buralarda yapılacak her türlü beşerî etkinlikten önce mutlaka heyelan değerlendirilmesi yapılmalıdır.Doctoral Thesis Morphology of the Poljes in Muğla and Its Surroundings and Karst Management(2023) Aydın, Funda Altan; Doğu, Ali FuatPolyeler, karstik sahalarda gelişim gösteren en geniş yüzey şekilleridir. Tanımlaması ile ilgili birçok farklı açıklama olmakla birlikte polyeleri 'Başta karstlaşma süreçleri olmak üzere zaman zaman diğer dış kuvvetler ve tektonizma doğrultusunda şekillenen, genellikle tabanı düz, etrafı dağlar ve/veya tepelerle çevrili ve çoğu zaman kapalı karakterde bulunan karstik ovalar' olarak ifade etmek mümkündür. İnceleme alanı Güneybatı Anadolu'da karstlaşmanın oldukça belirgin olduğu Batı Toroslar Karst Alanı içerisinde yer alır. Batı Toroslar, karstik şekillerde düşey yönde devamlılığın bulunmadığı, bunun aksine daha çok yüzeysel karstın gelişim gösterdiği bir bölgedir. Bu nedenle bölgede sığ karstın karakteristiği olan, yanal yönde gelişim gösteren polyeler (gölovalar) yaygınlık kazanmaktadır. Menteşe Yöresi'nde yer alan ve çalışmaya konu olan 10 depresyon (Muğla, Ula, Yenice-Yerkesik-Gülağzı, Yeşilyurt, Akçaova, Akkaya, Beyoğlu, Çiftlikköy, Kızılağaç-Çamköy, Büyük Kuyucak) bu gruptandır. Bu çalışmada söz konusu polyelerin oluşum süreçleri, sahip oldukları morfolojik özellikler, polyelerdeki insan/karst ilişkisi, bu karşılıklı etkileşimin gerek karst gerekse insan yaşamı üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Bunun için polyelerde gezi ve gözleme dayalı saha araştırmaları yapılmış, bu süreçte hem sahaya ilişkin görsel materyaller toplanmış hem de yerel halk, kamu kurum ve kuruluşları ve STK temsilcileri ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca ilgili kuruluşlardan veri ve belge teminleri yapılmış ve bunlar işlenerek kullanılmıştır. Toplanan veriler literatürle desteklenmiş ve alanın morfolojik karakterini yansıtmak adına 1/25.000 ölçekli topografya ve jeoloji haritaları kullanılarak Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile görsel analizler yapılmıştır. Yapılan araştırmada yöredeki polyelerin oluşum ve gelişimlerinde karstik süreçler başta olmak üzere tektonizma (özellikle faylanma) ve yer yer flüvyal süreçlerin ana şekillendiriciler olduğu sonucuna varılmıştır. Doğal ortam ve insan etkileşimi bağlamında ise yörede insanların yaşadıkları çevrenin doğal süreç ve özellikleri hakkında yeterli bilgi ve farkındalığa sahip olmamaları nedeniyle ortaya çıkan çok sayıda çevresel ve ekolojik sorunların varlığı tespit edilmiştir. Hatta aynı sebeplerden dolayı insan yaşamını doğrudan etkileyecek problemlerin varlığı da söz konusudur. Bu da, beşeri müdahalelere karşı oldukça kırılgan ve hassas bir karstik zemine sahip olan araştırma sahası için bir yönetim modeli oluşturulması gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Bu nedenle yöredeki insan/karst etkileşiminin doğru bir şekilde yürütülmesi ve hem doğal ortamın hem de beşeri hayatın sürdürülebilirliği için kamu kurum ve kuruluşlarından yerel halka varıncaya kadar geniş bir paydaş grubunun içinde bulunduğu şeffaf, saygılı, fikir birliğine önem veren, eşit görev ve sorumluluklara sahip bir yönetişim model önerisi hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Muğla, Polye, Morfoloji, Karst, Karst Yönetimi, Karst Yönetişim ModeliMaster Thesis Physical Geography Between Çatak (Van) Görentaş(2005) Akköprü, Ebru; Doğu, Ali FuatÖZETÇatak lçesi sınırları içinde yer alan inceleme alanı Van li'nin 86 km güneyinde yeralmaktadır ve 244 km2'lik alan kaplamaktadır. Kuzey sınırını Van Gölü Havzası ile BasraHavzasını birbirinden ayıran su bölüm çizgisi oluşturmaktadır. Doğusunda Sarıbulak Dağlarıve batısında Kavvuşşahp dağları uzanmaktadır. Söz konusu dağlar Toros Orojenik Kuşağı'nındevamı olan Güneydoğu Torosların Van Gölü güneyine rastlayan kısmında bulunmaktadır.Çatak lçesi ise inceleme alanının güney sınırını oluşturmaktadır.Araştırma alanında daha çok Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı formasyonlar yeralmaktadır. Paleozoyik kalkerler üzerine oturmuş ve ortalama 2600 ile 2300 m yükseltileresahip iki aşınım yüzeyi bulunmaktadır. nceleme alanının kuzeybatısında 3000 ile 3050 myükseltilerde iki adet sirk mevcuttur. Bunlar son buzul dönemine ait oluşumlardır.Araştırma alanının tamamını kateden ve en önemli su kaynağı olan Sortkin Deresi 27km uzunluğa sahiptir bir vadi içinde akmaktadır. Sortkin Vadisinin şekillenmesindeakarsuyun yanı sıra, dış etkenler de önemli rol oynamaktadır.nceleme alanın kuzeyinde Kayaboğaz Düzü olarak adlandırılan mevkide bir dağiçiovası ve onu çevreleyen birikinti yelpazeleri bulunmaktadır.Sortkin Vadisi yamaçlarında çığ olayları ile meydana gelen 24 adet çığ konisi tespitedilmiştir. Bu koniler 20 ile 35 arasında değişen eğim derecesine sahiptirler. Büyük birçoğunluğu Sarıbulak Dağları'nın kuzeye bakan yamaçlarında bulunan bu çığ konileriinceleme alanının en dikkat çekici üniteleridir.Araştırma alanında Sortkin Deresi ile Çatak Çayı'nın birleştiği kesimde 1550-1650m seviyeleri arasında 8 adet akarsu sekisi yer almaktadır. Karasal iklimin egemen olduğualanda kışlar çok soğuk, uzun ve genellikle kar yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçmektedir.Sortkin Deresi basit rejimli bir akarsudur ve yamaçlardan inen yaz dereler ile beslenir. Vadiiçlerinde karstik yüzeyden beslenen pek çok karst kaynağı mevcuttur. Alanın toprak türlerideğişik tiplere ve özelliklere sahiptir. nceleme alanında ran-Turan fitocoğrafik bölgesinikarakterize eden step formasyonu hakim durumdadır. Ayıca yer yer meşe toplulukları gözeçarpmaktadır.Master Thesis Physical Geography of Çatak (Van)-Uzuntekne and Nearby Environment(2005) Zorer, Halil; Doğu, Ali FuatToros Orojenik Kuşağı'nın doğu uzantısı olan Kavuşşahap Sıradağları üzerindebulunan inceleme alanı, Van ili Çatak ilçesine bağlı Uzuntekne ve yakın çevresinikapsamaktadır. Van ilinin 80 km güneyinde yer alan ve 95 km2'lik bir alanı kapsayan çalışmaalanı, Basra ve Van gölü havzalarını ayıran su bölümü çizgisi üzerinde bulunması açısındanda önemlidir.Van Gölü güneyinde yer alan araştırma alanı, daha çok Paleozoik ve Kuaterner yaşlıkayaçlardan oluşmaktadır. Çalışma alanında iki farklı seviyede aşınım yüzeyi bulunmaktadır.Bunlardan birinci seviye 2430 m ile 2600 m'ler arasında, ikinci seviye ise 2700 m ile 2870m'ler arasında değişen yükseltilere sahiptir. Bu aşınım yüzeylerinden bazıları, karstikşekillerden olan dolinlerle arızalı bir görünüm arz etmektedir.Çalışma alanının batısında 3200 ve 2700 m'ler arasında çok sayıda sirk mevcuttur.Özellikle kuzeybatıya bakan yamaçlarda bulunan sirkler belirgin izler taşımaktadır. ncelemealanında bu sirkler tarafından beslenen, KB-GD doğrultusunda uzanan iki buzul vadisibulunmaktadır.Araştırma alanının en büyük morfolojik birimi K-G yönlü uzanışa sahip olanUzuntekne Polyesidir. Doğusunda K-G yönlü bir fayla sınırlanan Uzuntekne Polyesinin etrafıyüksek dağlarla ve mevsimlik akarsuların oluşturduğu birikinti koni ve yelpazeleri ileçevrilidir. Bunlardan en büyüğü Karabulak deresinin oluşturduğu Karabulak yelpazesidir. Dikyamaçlarla çevrelenmiş olan polye tabanı, etrafındaki yükseltilerden 500-600 m dahaaşağıdadır. Polye tabanının en düşük yükseltisi 2238 m ile Uzuntekne geçici gölününkuzeyinde bulunan, yaz aylarında da bir bataklık halinde gözlenen alandır. Karasal ikliminegemen olduğu alanda polye, ilkbahar aylarında eriyen karlar ve yağan yağmurlar sonucundabir göl karakteri kazanmaktadır.Çalışma alanında bulunan toprak türleri, zonal, azonal ve intrazonal olmak üzeredeğişik tiplere ve özelliklere sahiptir. nceleme alanında ran-Turan fitocoğrafik bölgesinikarakterize eden step formasyonu hakim durumdadır.Master Thesis Physical Geography of Dalyan Plain(2005) Şaşmaz, Aysun; Doğu, Ali Fuatmuğla iline bagh, Ortaca ve Köyceğiz ilçelerinin sınırlan içinde bulunanaraştırma alanı Ege Graben Sistemi dâhilindeki cokiintii alanlanndan biri içindegelişmiştir.Mezozoik ve Senozoik'te başlayan dag oluşum hareketleriyle gelişmiş ve diiseyhareketlerle şekillenmiş olan bölgenin daghk-tepelik kesimleri tektonik hareketlerlekıvnmlı ve kinkh bir yapıya sahip olmuştur. Bu alanlar, çeşitli ortamlarda ?6kelmi§tortul kayalar ve list manto kökenli ofiyolit kaya birimlerinden meydana gelmi§tir.Dalaman ^ayı'mn getirdiği malzemelerle doldurulan ?6küntü alanı alüvyal ovahaline gelmi§tir. Dalyan Ovası'mn etrafmdaki daghk-tepelik alanlar ise a§inımyüzeyleri, sırtlar ve yamaçlar, mevsimlik akarsulann aktıgi vadilerden olu§maktadır.gah§ma alanı i?inde güney kesimi göriilen Köyceğiz Gölü, Dalaman ^ayı'mngetirdirği malzemelerle önü kapatılarak olu§mu§ alüvyal set gölüdür. ^ayın yataginıdeğiştirmesiyle oluşumu tamamlanamamis ovamn güneyindeki bolüm ise yanderelerin tasidigi malzemelerle batakhk-sazhk alanlar ve bunlar arasına yerleşmişgöller olarak goze 9arpmaktadır. Dalyan Kanah ise Köyceğiz Gölu'nün fazla sulanmAkdeniz'e bosaltan gideğeni durumundadır.Araştırma alanının güneyindeki iztuzu Kumsah dalga biriktirmesi sonucuoluşmuş morfolojik bir birimdir.Master Thesis Physical Geography of Duhok District(2020) Murad, Bayar Abdullah Murad; Doğu, Ali FuatDohuk Ġlçesi, Kuzey Irak Bölgesinin Dohuk iline bağlı olup, ilin GB' sında yer alır. Matematiksel olarak 37°07' ve 36°47' K enlemleri ile 43°18' ve 42°33'D boylamları arasındadır. Tektonik açıdan Zagros dağ sistemi içerisinde Arap plakasının KD' sunda yer almaktadır. ÇalıĢmada Dohuk Ġlçesi‟nin, fiziki coğrafya özelliklerini kapsayan, jeoloji, jeomorfoloji, iklim, hidrografya, doğal bitki örtüsü ve toprak özellikleri üzerinde durulmuĢtur. Genel olarak Irak‟ta fiziki coğrafya özellikleri bakımından, güneyden kuzeye büyük farklılıklar görülmektedir. AraĢtırma alanındaki jeolojik formasyonların yaĢı Mesozoyik‟e kadar inmektedir. ÇalıĢma alanının yükselti dağılımı 445 metre ile 1450 metre aradında değiĢir. Dağlar arasında bazı önemli düzlükler (dağ içi ovası) yer almaktadır. Bunların en önemlisi, tarımsal üretimin bir kısmının sağlandığı Memaniova düzlüğüdür. Karasal iklim koĢullarının etkili olduğu Dohuk ilçesinde yağıĢ; Orta Akdeniz üzerinden gelen cephelerin etkisiyle, en çok kıĢ mevsimine düĢer. Dohuk ilçesinin toprakları Biyoring sınıflandımasına göre en yaygın toprak tipi olan litsol topraklarıdır. Dohuk ilçesinin en önemli akarsuları ise Germava ve Sındor akarsulardır. Doğal bitki örtüsünde alçak kesimler ile yüksek kesimler arasında farklılıklar görülmektedir. Bu farklılıkta baĢta yağıĢ, sıcaklık, nem gibi iklim elemanların yanında yer Ģekilleri, bakı, yükselti faktörlerinin de etkisi vardır. Yörede baĢlıca bitki örtüsü Saplı meĢe ağacı (Quercus aegilops) ve Mazi meĢesi (Quercus infectoria) ormanlarından oluĢmaktadır. Anahtar Kelimeler: Dohuk, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Bilaspi, Memaniova, Germava, Sındor.Master Thesis Physical Geography of the Area Between Kasrik George and Cizre(2021) Sevgi, Evin Ek; Doğu, Ali FuatCizre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Şırnak iline bağlı bir ilçedir. İlçenin batısında İdil, doğusunda ve güneydoğusunda Silopi, kuzeyinde Güçlükonak ilçeleri ve güneyinde ise Suriye uzanmaktadır. Tezin çalışma sahasını Cizre ve yakın çevresi oluşturmaktadır. Bu tezin amacı ve çalışma sorusu Cizre ve yakın çevresinin fiziki coğrafya (jeoloji, jeomorfoloji, klimatoloji, hidrografya, bitki örtüsü ve toprak) özelliklerini incelemek ve bu alanı tanıtmaktır. Fiziki coğrafyanın bu alt başlıklarının birbiri üzerindeki etkisi de önemlidir. Çalışma alanının kuzey - kuzeydoğusunda bulunan Kasrik Boğazı, dikkat çeken yapısal morfoloji şekillerinden olan dik yapılarla çevrilidir. Bu boğazın türü ise tektonizmaya da bağlı olarak gelişen antesedant yarma vadidir. Bu boğaz çevresinde kaya taraçaları ve taraça üzerini kaplayan alüvyon dolguları saptanmıştır. Cizre ilçe merkezinin kurulduğu alan ve yakın çevresi ise Dicle Nehri taraçalarıyla dikkat çekmektedir. Çalışma alanından geçen Dicle Nehri 4 seki sistemi oluşturmuştur. 4 basamak halinde uzanan bu seki sistemleri alüvyon dolguları üzerinde oluşmuş olup en üstteki seviye bazaltlarla örtülmüş ve yapısal düzlükler oluşmuştur. Dicle Nehrinin sadece batı tarafında bulunan bu lav platosu Suriye topraklarında da devam etmektedir. Bu çalışma ile saptanan tüm bu morfolojik birim ve oluşumlar açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca sahanın daha iyi tanıtılması buranın turizm potansiyelini ortaya çıkaracak ve arazinin daha doğru bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Bu durumIV turizmin yanı sıra tarım ve hayvancılık gibi diğer beşeri coğrafya kollarını da etkileyecektir.Doctoral Thesis Physical Geography of the Upper Basin of the Karasu River (dorutay and Its Surroundings)(2022) Seyitoğulları, Mehmet Akif; Doğu, Ali FuatYukarı Karasu Havzası; Doğu Anadolu 'nun Yukarı Murat-Van Bölümü'nde bölgenin en doğu ucunda ve Türkiye-İran devlet sınırında yer almaktadır. Araştırma sahası sınırları su bölümü çizgisine göre belirlenmiştir. Havzanın uzun ekseni D-B uzanımlı olup, çevresi dağlarla çevrilidir. K-G yönünde ortalama 30 km, D-B yönünde ise ortalama 35 km uzunluğundadır. Neotektonik hareketlere bağlı olarak sahanın topyekün yükselmesine karşılık faylar boyunca çöküntü alanları oluşmuştur. Kuzey ve güneyde bindirmeler arasında, tektonik sıkışma rejimi etkisiyle tektonik yapılar gelişmiştir. Havzada sağ doğrultu atımlı olarak Hasantimur Gölü Fayı ve Dorutay Fayı yer alır. Ayrıca batısında normal fay karakterinde olan Çırakköy Fayı yer alırken, diğer taraftan güneyinde D-B uzanımlı bindirme karakterli bir fay olan Aksorguç Fayı bulunmaktadır. Sağ doğrultu atımlı Hasantimur Gölü Fayı ve Dorutay Fayının varlığı, sahanın pull-apart (çek-ayır) havza özelliklerini taşıdığını göstermektedir. Seydibey ve Aksorguç yerleşim yerleri arasında bindirme karakterli bir fayın olması aynı zamanda sahanın dağ arası havza özelliğinin bir göstergesidir. Böylece Üst Miyosen döneminde dağ arası havza özelliğini gösteren saha, bu dönemden sonra Hasantimur Gölü Fayı ve Dorutay Fayı gibi doğrultu atımlı fayların denetiminde gelişen pull-apart (çek-ayır) bir havza karakterine dönüşmüştür. Sahanın batısındaki Çırakköy mevkiinde, normal fayın olması havzanın günümüzdeki yapısını kazanmasında ve Kuvaterner'de dış drenaja açılmasında önemli rolü vardır. Sahada aşınma faaliyetlerinin başlaması ve havza dolgularının akarsular tarafından aşındırılması Kuvaterner'de gerçekleşmiştir. Üst Miyosen'de yaşanan epirojenik hareketler sonucu havzayı çevreleyen Neojen öncesi yüzeyler yükselmiştir. Yörede Üst Miyosen'i takip eden dönemde tektonik olaylara bağlı olarak yeni bir aşınım-dolgu dönemine girilmiştir. Böylece bu dönemde kuzey ve güneyde gelişen faylarla kesilen dağlık alanlar hızla yükselmiş yeni kaide seviyesine göre aşındırılmış ve diğer taraftan havza doldurulmuş ve sedimantasyon alanı haline dönüşmüştür. Havzanın çevresindeki sahalar üzerinde 2200-2300 m yükseltileri arasında bulunan aşınım yüzeyleri D II sistemlerine karşılık gelmektedir. 2100-2200 m yükseltileri arasındaki Pliyosen aşınım yüzeyleri alçak plato sahalarına karşılık gelmektedir. Sahada geniş olarak bulunan ve oldukça parçalı bir durum gösteren bu yüzeyler D III sistemlerini meydana getirmektedir. Havzadaki D IV sistemleri, Karasu Nehri ve yan kolları tarafından yüksek sahalardan aşındırılıp getirilen materyalle doldurulan birikim alanıdır. Havza tabanında özellikle doğu bölümünde Saray Formasyonuna ait Pliyosen-Pliestosen yaşlı havza dolguları yer almakla birlikte batı bölümünde ise ova tabanında temel arazi üzerinde Kuvaterner yaşlı alüvyonlar yer almaktadır. Havza tabanının batısında Pliyosen yaşlı birimlere rastlanmaması tektonik çökmeden dolayı güneyde birikinti yelpazelerinin havza depolarını adeta kapatmasıyla ilgilidir. Havza tabanında batı bölümünden doğu bölümüne geçildiğinde alüvyonlarla neredeyse eşit seviyede olan Pliyosen-Pliestosen yaşlı havza dolguları bulunmakla birlikte bu dolgular havza kenarında ise taraçalar halinde tespit edilmiştir. Pliyosen'de kapalı havza sistemi ve gölsel ortam yerini flüvyal süreçlere bırakmıştır. Böylece havza Kuvaterner'de dışa drenaja açılmış ve Van Gölü Kapalı Havzasının bir parçası olmuştur. Yıllık ortalama sıcaklık değerinin 6.2 C0, yıllık ortalama yağış değerinin 551.4 mm olduğu araştırma sahasında, karasal iklim görülmektedir. Bu iklime bağlı olarak bozkır bitki örtüsü yaygındır. Havzada doğal orman alanlarına rastlamak mümkün değildir. Sahada alüvyal, kolüvyal, kahverengi ve kestane renkli bozkır toprakları yayılış gösterir. Jeomorfoloji ile insan yaşamı arasındaki ilişki, jeomorfolojik unsurlar ile arazi kullanımı arasındaki ilişkiler, jeomorfolojik kökenli problemler (Sel-Taşkın, Erozyon vb.) ve bunlara karşı alınması gereken önlemler SWOT analizi ile değerlendirilmiştir.Master Thesis Soil Erosion and Control Methods in the Distict of Amediye (duhok-Iraq)(2019) Ameen, Radhwan Mikaeel; Doğu, Ali FuatErozyon, verimli toprakların devamlılığı açısından önemli bir doğal süreçtir. Ancak insanoğlunun doğaya uygunsuz müdahaleleriyle doğal bir süreç olmaktan çıkıp tehlikeli bir doğal afet haline gelmiştir. Dünya çapında her yıl binlerce hektar verimli arazi geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip olmaktadır. Coğrafyasının büyük kısmı eğimli ve bol yağış alan Kuzey Irak'taki erozyonun etkinliği tehlikeli boyutlardadır. Bu sebepten ötürü erozyonun bölgesel olarak gerek lokal gerekse genel olarak tanınması, analiz edilmesi ve erozyonun niteliğine göre gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Araştırma şunları amaçlamaktadır; Amediye ve yakın çevresindeki toprak erozyonunun gücünü etkileyen önemli faktörlerin (Fiziki - Beşeri) belirlenmesi, Amediye'deki toprak türlerini belirleyerek fiziksel ve kimyasal özellikleri. Bu çalışma kapsamında erozyon kavramı, erozyonun analiz yöntemleri ve erozyona karşı alınabilecek önlemler, gerek yerli gerekse dünya literatürü üzerinden incelenmiştir. Erozyon kontrolü, kavramı, çeşitleri ve temel mekanizmaları anlatılmış; erozyon analiz ve tahmin yöntemleri anlatılmış ve mevcut toprak örneklari üzerinden irdelemesi yapılmıştır. Amediye ilçesi Kuzey Irak bölgesinde yer alan ve Duhok iline bağlıdır. Amediye'de erozyon ve erozyon türleri açıklanarak; bir arazinin erozyona uğraması için toprağın mutlaka taşınmasının gerekli olmadığı açıklanmaktadır. Bazı türlerinde ise aşınma bir yıldan diğerine fark edilemeyecek mertebede olabilmekte ve bu kadarı d hi zamanla ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Vaktinde müdahale II edilmemesi halinde etkinliğini belli mertebenin üzerine çıkaran erozyonun kontrolü, zamanında yapılabilecek basit müdahalelerle kıyaslandığında sonraki aşamalarında çok ciddi mali yükler getirebilmektedir. Erozyonun kontrol altına alınmaması halinde topraklarımız hızla kaybının geri dönüşü olmayacak şekildeolacaktır. Bu noktadan sonra ne kadar madd gücünüzün olduğunun bir önemi yoktur çünkü kaybın geri kazanımı mümkün değildir. Bölgenin fiziki coğrafya özelliklerini bilmek çok önemli bir konudur. Arc GİS 10.4.1 yazılımı ile bölgenin doğal yapısını iyi bir şekilde inceleme fırsatı elde ettik. Bununla beraber erozyon kontrol yöntemleri ve özellikle Amediye İlçesin'de erozyon iyi bir şekilde belirlendi ve Amediye İçesin'de insan faktörü erozyonun oluşmasında en büyük etkenlerden biridir. Ağaçların konutlar için kullanılması veya toprağın tarım faaliyetlerinde yanlış kullanımı, ilkel metodların kullanımı, hayvanların rastgele beslenmesi, özellikle 1957 – 2017 yılları arasında istatistiklere göre nüfusun hızlı artışı gibi etkenler Amediye İlçesinde toprak erozyonu üzerindeki ana faktörlerdir. Bu çalışmada erozyonun kontrolü üzerinde durulmuştur. Erozyon kontrolünde birinci adım erozyon kontrol planının oluşturulmasıdır. Bir erozyon kontrol planının hazırlanması ciddi bir saha araştırması gerektirmektedir. Erozyondan korunma, rüzg rın, yağmurun, sel suyunun ve orman yangınının etkilerinden sonra, açığa çıkan toprağın korunmasında hayati bir öneme sahiptir. Bunun nedeni sahadaki erozyon sorununun ve etkinliğinin doğru tanımlanması, erozyon kontrol maliyetlerini ciddi oranda düşürecektir. Anahtar Kelimeler: Amediye, Duhok, Toprak, Erozyon, Erozyon Kontrol.Master Thesis The Effect of Anthropological Events To Relief Happenning on the Southeast Coast of Van Lake ,gevas and the Deveboynu Peninsula(2008) Alkan, Adnan; Doğu, Ali FuatDoğu Anadolu Bölgesi'nin Doğusunda Van İl sınırları içinde yer alan araştırma alanı Van Gölü'nün güneydoğusunda yer almaktadır. Kuzeyinde Van Gölü , Güneyinde sıra dağlar , doğusunda Gevaş yerleşim birimi ve batısında Deveboynu yarımadası bulunur.Bölge Arap Plakası'nın Avrasya Plakası altına dalarak , aradaki okyanusu kapatması sonucu başlayan kıta-kıta çarpışması ile oluşmaya başlamıştır.Yaklaşık 2.5 milyon yıl önce başlayan bölge kıvrımlanması , buna bağlı olarak bugünkü Muş Ovası'ndan Van Havzasına kadar uzanan bir çöküntü alanı meydana getirmiştir.Çalışmada araştırma sahasının öncelikle jeolojik , jeomorfolojik , klimatik, floristik ve toprak özellikleri verilmiştir.Daha sonra bütün bu etmenler göz önünde bulundurularak antropojen faaliyetlerin rölyefe etkisi açıklanmıştır.Master Thesis The Lake Nazik and the Pyhsical Georgraphy of Its Close Environmet(2010) Akkaya, Turgut; Doğu, Ali FuatVan Gölü Kapalı Havzasındaki en büyük tatlı su özelliği taşıyan gölü Nazik Gölü'dür. Şekli kabaca üçgene benzemektedir. Etrafı dağlarla çevrili olup kuzey kıyıları daha diktir. Güneyinde yapısal düzlük bulunmaktadır. Göl içerisindeki ada karaya başlanmış olup Dilburnu köyünün doğusunda üzerinde insan tahribatının yapıldığı tombolo bulunmaktadır. Fırat Havzası ile Van Gölü Kapalı Havzası arasında su bölümü çizgisi gölün kuzeyindeki dağların zirvelerinden geçer. Akarsular dağlar üzerinde vadi içerisinde akar iken göl kıyısında eğimin azalması sonucu düzlük alanlarda akmaktadır. Göle batıdan dökülen Nazik Deresinin ağız kısmında delta gelişme göstermektedir.Van Gölü'nün etkisi ile iklim Doğu Anadolu'ya göre daha ılımandır. Buda bitki örtüsü ve toprak özelliklerini belirlemiştir. Doğu Anadolu dağ ve ova bozkırı alanımızın bitki örtüsünü oluşturur. Gölün kuzeyinde dağların kuzey yamaçlarındaki bitki örtüsünün daha sık olması bu alanda yağışın fazla olması ile ilgilidir. Doğu'da kireçsiz kahverengi topraklar, kuzeye doğru yağışın daha fazla olduğu alanlarda görülen kestane renkli topraklar görülür. Ovakışla köyünün güneyi, Nazik köyü ile göl arası, Suçıkan Deresinin başladığı yerin doğusu ile gölün doğu ve kuzey kıyılarında dar alanlarda alüvyal topraklar yaygındır. Gölün güneyinde dış kuvvetler sonucu oluşan litosol topraklar yaygındır.Master Thesis The Soil Geography of Gevas Çadir Mountain and Uzuntekne Polye(2013) Salmanoğlu, Mürsel Tonguç; Doğu, Ali Fuatİnceleme alanı Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Murat Van Bölümü ve Van Gölünün güneyinde yer alan Gevaş İlçe Merkezi ve yakın çevresi, Çadır Dağı ve Uzuntekne Polyesidir. Aynı zamanda Güneydoğu Toros kenet kuşağında Bitlis Masifi üzerinde yer almaktadır. Çalışma alanının sınırları belirlenirken, Van Gölü Kapalı Havzasının güney sınırları ve Uzuntekne Kapalı Havzası dikkate alınmıştır. İnceleme alanının sınırları; kuzeyde Van Gölünün güney kıyıları, kuzeydoğu kesiminde Engil Çayı?nın genel olarak Gürpınar İlçesinden sonraki kısmı, güneydoğuda Boyunpınar ve Teknecik köyleri, güneyde Yukarı Narlıca ve Aşağı Narlıca köyleri, güneybatıda Deyriberena Tepesi (3293 m) ve Şehit Tepe (3093 m), kuzeybatıda ise Uysal Deresinin aşağı çığırı bulunmaktadır. Yöremiz, karasal ve sert karasal iklim özelliklerinin görüldüğü genel olarak bitki örtüsünün bozkırlardan oluştuğu yüksekliği 1646m ( Van Gölü düzeyi) ile 3537m (Çadır dağı) arasında değişen oldukça yüksek ve engebeli bir alandır. Özellikle akarsuların bölge morfolojisi üzerinde etkisi büyüktür. Çalışma alanında Van Gölüne dökülen akarsular batıdan doğuya doğru Uysal Deresi, Dilmetaş Deresi, Tilki deresi, Köyaltı Deresi ve Engil Çayıdır., güneydeki akarsular batıdan doğuya doğru Soğan Deresi, Badilkan Deresi ve Sortkin Deresidir. Uzuntekne Kapalı Havzasında bulunan tek akarsu Karabulak Deresidir. Genel olarak araştırma alanında akarsular dantritik drenaj ağına sahiptirler. Çalışma alanında Paleozoikten Kuvaterner?e kadar değişik yaş ve litolojide kayaçlar bulunmaktadır. Paleozoik ve Mesozoik arazileri başta Çadır Dağı ve çevresi olmak üzere büyük bir alana yayılmıştır. Bu kayaçlar; mermer, kiristarize kireç taşı, şist, fillat v.b. dir. Ayrıca Kretasa, Oligosen-Miyosen, Pliyo-Kuvaterner ve Kuvaterner?e ait birçok formasyon mevcuttur. Kretasa yaşlı araziler genel olarak Van Gölü?nün güney kıyılarındaki Kuvaterner yaşlı formasyonların çevresinde görülmektedir. Bu kayaçlar; serpantinit, gabro, sipilit, bazalt, çört vb. dir. Oligosen- Miyosen yaşlı formasyonlara çok az rastlamaktayız. Bu kayaçlar; Kumtaşı, Marn ve Konglemeradır. Pliyo-Kuvaterner yaşlı formasyonlar alanının kuzeybatı ve kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Bu kayaçlar; kumtaşı, siltaşı ve konglemeradır. Kuvaterner arazileri ise başta Van Gölü kıyısı, Uzuntekne Polyesi, Sortkin Deresi ve Soğan Deresinin çevresinde görülmektedir. Topraklarımızın büyük bir kısmı Kestane Rengi Topraklardan oluşmaktadır. Ayrıca Kahverengi Topraklar, Alüvyon Topraklar, Kireçsiz Kahverengi Topraklar ve Kolüvyal Topraklar bulunmaktadır. Alanımızdaki toprakların oluşumunda en önemli faktör iklimdir. Birinci derecede önemli tarım arazileri Van Gölü kıyısında ve Uzuntekne Polyesinde yer almaktadır. Bu alanlar genel olarak sulu tarımın yapıldığı yerlerdir. Üçüncü derecede önemli tarım arazileri büyük bir alanı kapsamaktadır. Bu araziler arazi kullanma kabiliyet sınıflandırmasına göre VII. Sınıftır. Genel olarak da mera arazisi olarak kullanılmaktadır. Toprakların en büyük sorunu erozyondur. Topografyanın yüksek ve engebeli, bitki örtüsünün bozkır olması ve aşırı otlatma toprakların şiddetli erozyona maruz kalmasına neden olmaktadır. Anahtar kelimeler: Pedojenez, Jeomorfoloji, Topografya, Çadır Dağı, Uzuntekne Polyesi