Browsing by Author "Durmuş, Ahmet"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Karboplatine Bağlı Organ Toksisitelerinde Pentoksifilin, C Vitamini ve E Vitamininin Etkisi(2003) Özbek, Hanefi; Durmuş, Ahmet; Bayram, İrfan; Erdoğan, Ender; Kösem, Mustafa; Dilek, İmdatBu çalışmada antineoplastik bir ajan olan karboplatinin sıçanlarda çeşitli organ ve dokular üzerindeki toksisitesi üzerine pentoksifilin (PTX), C ve E vitamininin koruyucu etkileri karşılaştırmalı olarak araştırıldı. Otuz adet sıçan, beş çalışma grubuna (n=6) ayrıldı: Grup I; 0.2 mL serum fizyolojik, grup II; 25 mg/kg karboplatin, Grup III; 25 mg/kg karboplatin + 150 mg/kg pentoksifilin, Grup IV; 25 mg/kg karboplatin + 50 mg/kg C vitamini ve Grup V; 25 mg/kg karboplatin + 50 mg/kg E vitamini intraperitoneal (ip) yolla beş gün süreyle alacak şekilde düzenlendi. Çalışmanın sonunda sıçan serumlarında ALT, ALP, direkt ve indirekt bilirubin seviyelerine bakıldı. Dokular standart histopatolojik yöntemlerle incelendi. Çalışma sonunda histopatolojik yönden karboplatin grubuna ait herhangi bir patolojik bulguya rastlanmazken, serum ALP ve ALT değerlerinin kontrol grubuna göre anlamlı derecede yükseldiği gözlendi. PTX, C ve E vitamini gruplarında ise yine histopatolojik yönden herhangi bir patolojik bulgu gözlenmezken, serum ALP, ALT ve indirekt bilirubin değerlerinin kontrol grubundan farksız, karboplatin grubundan ise istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu saptandı. Karboplatinle birlikte C vitamini, E vitamini veya PTX verilmesinin karaciğer hasarına karşı koruyucu etkili olabileceği sonucuna varıldı.Other Koah Akut Tedavisinde Antioksidan Olarak N-asetilsistein'nin Etkinliği(2002) Dülger, Haluk; Uzun, Kürşat; Özbay, Bülent; Sezgi, Cengizhan; Durmuş, AhmetKronik obstrüktif akciğer hastalığında oksidatif stresin rolü çeşitli çalışmalar ile gösterilmiştir. Son yıllarda oksidatif stresin rol aldığı hastalıklarda antioksidan özelliği olan N-asetilsistein (NAS)'in kullanılması ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmada tek kör randomize NAS'ın KOAH akut atak ile gelen hastalarda tedavideki etkinliğini araştırmayı amaçladık. Çalışmaya 60 KOAH'lı hasta ve 20 sağlıklı kişi alındı. Çalışmamızda rutin tedaviye alınan KOAH'lı hastalar N-asetilsistein tedavisi alan ve almayan olmak üzere iki gruba ayrıldı. Olguların tedavi öncesi ve sonrası solunum fonksiyonları, kan gazı değerleri ve malondialdehid (MDA) değerleri kendi aralarında karşılaştırıldı. N-asetilsistein kullanan olgularda tedavi sonrası FEV1, PO2 ve Sat O2 ortalama değerleri tedavi öncesi değerlerden anlamlı olarak yüksekti (p<0.001). Ortalama MDA değeri ise NAS kullananlarda tedavi sonrası, öncesine göre anlamlı olarak düşmüştü (p<0.001). NAS kullanmayanlarda ise tedavi öncesi ve sonrası çalışılan tüm parametreler açısından anlamlı bir farklılık yoktu. N-asetilsistein'in KOAH tedavisinde faydalı olabileceği ve olgu sayısının daha fazla olduğu büyük randomize çalışmalar ile desteklenmesi gerektiği sonucuna varıldı.Article Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığında Hipoksi Göstergesi Olarak Serum Ürik Asit Düzeyi(2003) Dülger, Haluk; Uzun, Kürşat; Özbay, Bülent; Durmuş, Ahmet; Erkoç, RehaAmaç: Hipoksi ile birlikte seyreden çeşitli hastalıklarda serum ürik asit düzeyinde artma gözlenmiştir. Bu çalışmada kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) bulunan hipoksili olgularda serum ürik asit düzeyinin hipoksiningöstergesi olup olamayacağını, solunum fonksiyon testi ve kan gazı ile serum ürik asit düzeyleri arasındaki ilişki araştırılmıştır.Gereç ve yöntem: Çalışmaya 35 KOAH'lı olgu, 30 KOAH dışı akciğer hastalığı olanlar ve sağlıklı 20 birey alındı.Olguların yaş ortalaması KOAH'da 51.5 ± 13.8 (29 E, 6 K), KOAH dışı grupta 47.3$pm$ 11.2 (20 E, 10 K) ve sağlıklı bireylerde 49.54$pm$ 9.8 (10 E, 10 K) idi. Bulgular: Elde edilen sonuçlara göre KOAH'lı olguların ürik asit düzeyleri tedavi öncesi 8.69 ± 2.94 mg/dl, tedavi sonrası ortalama 6.82 ± 2.88 mg/dl iken KOAH dışı akciğer hastalığı olanların serum ürik asit düzeyi 4.65± 1.94 mg/dl ve kontrol grubunun 4.62± 0.87 mg/dl idi. KOAH'lı olgularda tedavi öncesi ürik asit düzeyi tedavi sonrası ürik asit düzeyinden belirgin derecede yüksekti (p<0.05). KOAH olgularının hem tedavi öncesi hem de tedavi sonrası ürik asit düzeyleri KOAH dişi akciğer hastalığı olanlardan ve kontrol grubundan anlamlı olarak yüksekti (p<0.01metrelerinde ve kan gazı değerlerinde belirgin düzelme vardı. Sonuç: Serum ürik asit düzeyinin KOAH'lı olgularda hipoksinin bir göstergesi olabileceği fakat bu konuda daha ileri ve ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünüldü.Other Organik Fosfor İntoksikasyonları ile İlgili Retrospektif Araştırma(2000) Ayakta, Hayati; Tuncer, İlyas; Aksoy, Halis; Topal, Cevat; Meral, Cezmi; Durmuş, AhmetOrganik fosfor intoksikasyonları, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde özellikle tarımla uğraşan ve kırsal bölgelerde sık görülmekte olup, önemli morbidite ve mortalite sebebidir. Bu çalışmada, 1997-1999 yılları arasında, Van ve çevre illerden organik fosfor zehirlenmesi tanısı ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye servisinde takip ve tedavi edilen 34 olgu (23K, 11E) retrospektif olarak incelendi. Zehirlenmeler, kadınlarda ve genç populasyonda yaz aylarında daha sıklıkla gözlenmekteydi. Olguların çoğu kırsal kesimdendi (kırsal %61.7, merkez %39.3), gastrointestinal (GİS) yol ile %73 ve intihar amacıyla %64.7 tarım ilacı almışlardı. Klinik olarak sıklıkla muskarinik bulgular görüldü (myozis %82.4, bradikardi %64.7, hipersalivasyon %52.9, abdominal ağrı %52.9). Nikotinik bulgulardan ise en sık görüleni mekanik ventilasyon gerektiren solunum depresyonuydu (%20.5). Hastanede yatış süresi ortalama 6.7 (3-16) gün ve hastane mortalite oranı %5.8'di . Olguların %70'inde lökositoz, %5.8'inde lökopeni, %8.8'inde ALT ve AST değerlerinde yükseklik mevcuttu ve bu parametreler 3-4 gün içerisinde normalleşti. Olguların daha çok genç yaş grubunda olması, intihar amacıyla, GİS yol ile zehirlenmeleri ve kadınlarda sık görülmesi dikkate değer bulundu. Sonuç olarak özellikle kırsal ve tarımsal bölgede yaşayan genç ve kadın populasyon olmak üzere tüm bireylerin, kitle erişim araçları ile bu tür zehirlenmeler konusunda aydınlatılması, ilgili kurumlarca pestisidlerin satılması ve kullanılması ile ilgili denetimlerin yapılması gerektiği kanısına varıldı.