Browsing by Author "Erdoğan, Sibel"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Article A Comparison of The Nutrient Contents and In Vitro Digestibility of Silage Corn Varieties Grown as Main and Secondary Crops(Ataturk Universitesi, 2025) Kaçmaz, Mehmet Salih; Erdoğan, Sibel; Tayam, Sezen; Ağırağaç, ZübeyirVan koşullarında ana ve ikinci ürün olarak yetiştirilen silajlık dokuz mısır çeşidinin kuru madde verimleri yanı sıra besin madde kompozisyonları ve in vitro sindirilebilirliklerini belirlemek amacıyla bu çalışma yapılmıştır. 2020-2021 yıllarında ana ürün ve ikinci ürün yetiştirme dönemlerinde yürütülen farklı olgunlaşma gruplarına ait 9 mısır çeşidi yetiştirilmiştir. Hasat, ana ürün olarak yetiştirme koşullarında süt olumdan sarı oluma geçişte, ikinci üründe ise süt olum dönemi başlangıcında yapılmıştır. Hasılların ham besin madde (KM, HK, HP, HY, ADF ve NDF) analizleri ile in vitro kuru madde sindirilebilirlikleri (IVKMS) belirlenmiştir. Ana üründe en yüksek kuru madde verimi Bodega çeşidinde, ikinci üründe ise KxB6451 çeşidinde belirlenmiştir (p <.05). KM verimi, ADF ve NDF içeriği en düşük olan ana ürün varyetesi DKC5685 iken, HP içeriği ve İVKMS bakımından en yüksek varyete olarak belirlenmiştir (p <.05). İkinci üründe ise HP içeriği ve sindirilebilirlik açısından en iyi varyete olarak KxB8392 belirlenmiştir (p <.05). Erkenci çeşitler içerisinden uygun çeşitlerin seçilmesi gerekmektedir. Ana üründe Capuzi varyetesi, ikinci üründe ise KxB8392 varyetesi KM verimi yanında sıra HP, ADF ve NDF içeriği ile IVKMS açısından öne çıkan çeşitler olmuştur.Article Conservation Characteristics and Nutritive Value of Sunflower Silages as Affected by the Maturity Stages and Fibrolytic Enzymes(2016) Demirel, Murat; Erdoğan, SibelSilage quality and nutritive value of sunflower silages ensiled with different level of fibrolytic enzymes at blooming, milk and dough stages were investigated. Fibrolytic enzyme complex (Viscozyme® L, V2010 Sigma Novozyme) was applied 0, 1, 1.5 and 2.5 ml/kgDM at ensiling. The dry matter (DM) yield increased with each increment of the maturity stage. Dry matter (DM), ether extract (EE) and crude cellulose (CC) contents of silages increased also in each delay in harvesting, while crude protein (CP), NDF andADF contents of silages were the highest in blooming stage. The pH was higher in sunflower silage harvested at dough stage when compared to blooming stage, while acetic, propionic and butyric acid concentrations were all higher in blooming stage, althoughthere were no differences in lactic acid concentrations among harvesting periods.Althoughsilagestructuralcarbohydrate composition was notsignificantly affected by any enzyme dose, Dose III enzyme treatment at the dough was associated with the highestconcentration of lactic acid.Overall, there was no profound effect of enzyme supplementation on nutritive value and silage characteristics of sunflower silageArticle Değişik Oranlarda Sudan Otu ve Macar Fiğinden Yapılan Silajların Kalitatif Özellikleri ve Rumende Parçalanabilirlikleri Üzerine Bir Araştırma(2003) Demirel, Murat; Çelik, Savaş; Erdoğan, Sibel; Cengiz, FıratBu çalışma, sudan otu (S) ile % 75 sudan otu + % 25 macar fiği (75S25MF) ve % 50 sudan otu + % 50 macar fiği (50S50MF) karışımlarının silaj kaliteleri ve rumende kimi ham besin maddelerinin naylon kese yöntemi ile 4, 8, 16, 24 ve 48. saatlerdeki parçalanabildik derecelerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Hazırlanan 3 silaj örneği cam kavanozlara konularak 70 gün inkübasyona bırakılmıştır. Silajların rumende parçalanabilirliklerinin belirlenmesinde rumen fistülü açılmış 4 baş Akkaraman erkek toklu kullanılmıştır. Fiziksel analiz sonuçları bakımından memnuniyet verici silajlar elde edilmiştir. pH düzeyleri bakımından silajlar arasındaki farklılık P < 0,01 düzeyinde, laktik, asetik, propiyonik ve bütirik asit değerleri arasında ise farklılık P < 0,05 düzeyinde önemli bulunmuştur. En düşük pH, asetik, propiyonik ve bütirik asit düzeyleri sırasıyla 5,15, 6,87 g/kg KM, 2,18 g/kg KM ve 1.10 g/kg KM ile, en yüksek laktik asit değeri ise 9,48 g/kg KM ile S silajından elde edilmiştir. Rumende 48. saatte kuru madde ve ham sellüloz parçalanabildikleri bakımından silaj grupları arasındaki farklılık önemsiz iken, ham protein parçalanabildiği açısından S ve 50S50MF silajları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (P < 0,01). Genelde sudan otuna macar fiği ilavesi rumende silaj kuru maddesi ve ham proteininin ortalama parçalanabilirliğini artırmıştır (P < 0,05). Silaj kalitesi ve kimi besin maddelerinin parçalanabildiği açısından, sudan otu yem bitkisine kuru madde üzerinden % 25 ve % 50 oranında macar fiği ilave edilmesinin uygun olacağı görüşüne varılmıştır.Master Thesis Determination of in Vitro True Digestibilities and Relative Feed Values of Kerkol, Heliz, Gum-Tragacanth Plant and Oak Tree Leaves as Alternative Feed Source(2021) Örün, Müslüm; Erdoğan, SibelBu çalışma, Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek rakımlı yaylalarında doğal olarak yetişen ve bölge halkı tarafından küçükbaş hayvan beslemede yaygın bir şekilde kullanılan kerkol (K-Ferula communicus L.), heliz (H-Prangos ferulacea L.), geven (G-Astragalus microcephalus WILD.) ve meşe yapraklarının (MY-Quercus robur L.) besin madde ve kondanse tanen içerikleri ile nispi yem değerleri ve in vitro gerçek yem sindirilebilirliklerinin yonca kuru otu (YKO) ile karşılaştırmalı olarak belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. İn vitro sindirilebilirliklerin belirlenmesinde DaisyII inkübatör kullanılmıştır. Ham protein (HP) içerikleri bakımından en düşük değer % 7.35 ile H otunda, en yüksek değer ise % 19.28 ile YKO'unda belirlenmiştir (P<0.0001). G daha yüksek asit deterjan fiber (ADF) ve nötral deterjan fiber (NDF) içeriğine, MY ise daha yüksek ham yağ (HY) ve kondanse tanen (KT) içeriğine sahip olmuştur (P<0.0001). En düşük in vitro sindirilebilirlik değerleri, en yüksek hücre duvarı yapı elemanları ve KT içeriği G (% 42.91) ve MY (% 56.22)'ında belirlenirken, en yüksek K (% 70.47) ve YKO (% 71.60) belirlenmiştir (P<0.0001). İncelenen parametreler dikkate alındığında K otunun hayvan besleme açısından diğer alternatif yemlere göre daha uygun olduğu söylenebilir.Doctoral Thesis The Effect Cinnamon Bark Polyphenol Extract at Different Levels on Performance, Carcarss Parameters, and Abdominal Adipose Tissue Dynamics in Broiler Chickens(2024) Tayam, Sezen; Erdoğan, SibelBu çalışma, etlik piliçlerde tarçın kabuğu polifenollerinin (TPE) performans ve karkas parametreleri üzerine etkisinin yanı sıra, farklı gelişim evrelerinde adipogenez ve adipogenezde anahtar rol oynayan adipojenik dönüştürücü faktörlerden biri olan peroksizom proliferatör aktive edilen reseptör gama (PPARγ) ve lipoprotein lipaz (LPL) gen ekspresyon düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Toplam 288 adet Ross 308 ırkı bir günlük erkek piliç, üç gruba ayrılarak birinci grup bazal yemle (katkısız, kontrol grubu- K), ikinci (TPE300) ve üçüncü (TPE600) gruplar ise bazal yeme 300 mg/kg ve 600 mg/kg tarçın kabuğu polifenol ekstresi ilave edilerek oluşturulan izokalorik ve izonitrojenik karma yemlerle 42 gün süreyle beslenmiştir. Çalışmanın 7, 14, 35 ve 42. günlerinde her alt gruptan bir piliç kesilerek abdominal adipoz doku örneklemeleri yapılmıştır. TPE katkılı karma yemleri tüketen etlik piliçlerde 1-21, 22-42 ve 1-42 günlerde canlı ağırlık artışı ve yem tüketimi kontrol grubuna göre düşük (P<0.05), yemden yararlanma oranı ise TPE600 grubunda daha yüksek olmuştur (P<0.05). Karma yemlere TPE ilavesi kesim ağırlığı, sıcak karkas ağırlığı ile abdominal adipoz doku oranını düşürürken taşlık oranını arttırmıştır (P<0.05). Muamele grupları sıcak karkas randımanı ile göğüs kası oranını düşürmüştür (P<0.05). Abdominal adipoz doku oranı genel olarak yaşla birlikte artış eğiliminde olup bu oran üzerine TPE katkıların etkisi önemli bulunmuştur. TPE ilavesi adiposit boyutlarını kontrol grubuna göre düşürmüştür (P<0.05). TPE'ler serum trigliserid seviyelerini düşürürken serum insülin ve leptin konsantrasyonlarını artırmıştır (P<0.05). Ayrıca, adipoz dokuda adipogenez sürecinde etkili olan, adipositlerde insülin duyarlılığını ve lipid metabolizmasını düzenleyen genlerin ifadesini artıran PPARγ ile yağ katabolizmasını hızlandıran LPL geninin ekspresyon seviyeleri belirgin bir şekilde yükselmiştir (P<0.05). Sonuç olarak TPE'lerin abdominal adipoz dokuda LPL ve PPARγ gen ekspresyonunu artırıp, serum trigliserid konsantrasyonunu düşürmesi, serum leptin ve insülin konsantrasyonunu ise artırması gibi bu koordineli tepkileri bunların etlik piliçlerde lipid metabolizmasını düzenlemede önemli bir rol oynadığını göstermektedir.Research Project Rasyonda Mısır Ddgs (Damıtık Tahıl + Çözünür Maddeleri) Kullanılmasının Koyunlarda Bazı Döl Verim Özellikleri ve Hormon Düzeyleri Üzerine Etkileri(2017) Çakmakçı, Cihan; Sarıbey, Muammer; Erdoğan, Sibel; Güney, Mehtap; Karaca, Serhat; Kor, AşkınBu proje, DDGS (damıtık tahıl + çözünür maddeleri) içeren rasyonla yapılan yemlemenin koyunlarda bazı verim ve üreme özellikleri ile bazı metabolik hormon ve besin maddeleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında aşım öncesi dönemde DDGS içeren rasyonla normal (17 gün) ve kısa süreli (5 gün) besleme (akut besleme) yapmanın koyunlarda doğumda kuzu sayısı ve metabolik hormon salınımını etkileme düzeyi belirlenmiştir. İkinci aşamasında, gebeliğin son 6 haftalık döneminde DDGS içeren rasyonla beslemenin bu koyunlardan doğacak kuzularda büyümeye, yaşama gücüne ve metabolik hormon salınımını etkileme düzeyi belirlenmiştir. İlk aşamasında, koç katım dönemi başlangıcında ve koç katım dönemi sonunda koyunların canlı ağırlık ve vücut kondisyon puanları (VKP) bakımından farklılıklar önemsiz bulunmuştur. Östrus döngüsünün 5., 10., 15. ve aşımdan 5 gün sonraki progesteron konsantrasyonları arasındaki farklılıklar çok önemli bulunmuş, ancak progesteron konsantrasyonu ek yemleme uygulamalarından etkilenmemiştir. Ek yemleme ile östrus döngüsünün 15 gününde alınan kan örneklerinde serum insülin, leptin ve büyüme hormonu (BH) konsantrasyonu arttığı belirlenmiştir. İkinci aşamasında; gebeliğin son döneminde SFK ve DDGS diyetleri doğumda anaların ve kuzuların doğum ağırlıklarını etkilememiş ancak kuzuların sütten kesim ağırlığı DDGS tüketen koyunlardan doğan kuzularda daha yüksek bulunmuştur. Gebeliğin son döneminde serum glikoz, BUN, trigliserit ve BHBA konsnatrasynu üzerine diyet ve diyetxzamanın etkisi önemli bulunmuştur. Gebeliğin 105. gününde yüksek olan serum glikoz ve BUN konsantrasyonu gebelik ilerledikçe azalmıştır. BHBA konsantrasyonu DDGS ile karşılaştırıldığında SFK grubunda daha yüksek bulunmuştur ve gebeliğin son haftasında her iki diyette de BHBA düzeyi düşmüştür. Diyet grupları arasında serum insülin, leptin, IGF-1 ve prolaktin konsantrasyonu bakımından farklılıklar önemli bulunmamıştır. Ancak prolaktin konsantrasyonu gebeliğin 119. gününden sonra artmaya başlamış ve gebeliğin son haftasında en yüksek düzeye ulaşmıştır. Serum IgG ve kolostrum IgG konsantrasyonu diyet uygulamalarından etkilenmemiştir. Doğumdan sonra 1. saatte kuzularda serum IgG konsantrasyonu düşük iken 24 saat sonra alınan kuzu serumlarında IgG konsantrasyonları yükselmiştir. SFK diyetini tüketenlerde kolostrum yağsız kuru madde ve protein içeriği yüksek bulunurken, yağ, laktoz ve IgG konsantrasyonları arasındaki farklılık önemli bulunmamıştır. Sonuç olarak doğum öncesinde gebe koyunlara yapılan kış besleme stratejilerinde kullanılan yem kaynakları koyunların doğum öncesinde olumsuz etkilere neden olmamıştır. Ancak sütten kesime kadar olan büyüme ve gelişme düşünüldüğünde gebeliğin son döneminde DDGS?nin protein kaynağı olarak etkin bir şekilde kullanılabileceği ve toplam rasyon kuru maddesinde %15 düzeyinde SFK yerine ikame edilebileceği sonucuna varılmıştır.Article The Relationship Between Sexual Behaviors and Serum Testosterone Concentrations in Norduz Rams(2015) Erdoğan, Sibel; Yılmaz, Ayhan; Karaca, SerhatBu çalışmanın amacı, Norduz koçlarında eşeysel davranış özelliklerinin belirlenmesi ve bu özellikler ile serum testosteron konsantrasyonu arasındaki ilişkinin incelenmesi olmuştur. Eşeysel davranış özellikleri, koçların bireysel olarak 15 dakika süreyle 3 kızgın koyuna maruz bırakılmasından oluşan ve birer gün ara ile gerçekleştirilen, toplam 4 test ile belirlenmiştir. Eşeysel davranış özellikleri ve serum testosteron konsantrasyonu (TK) test günlerine göre değişim göstermezken (p<0.05); TK ve ses çıkartmanın koçlara göre önemli farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir (p<0.05). Ayrıca bazı eşeysel davranışlar ile fizyolojik özellikler arasında önemli korelasyonlar [flehmen-ejakülasyon sayısı (0.462), biniş süresi-ejakülasyon sayısı (-0.494), biniş sayısı-yaş (-0.458), TK (test öncesi)-ejakülasyon süresi (-0.544)] belirlenmiştir (p<0.05). Bununla birlikte, incelenen davranım özellikleri ile testosteron konsantrasyonu arasında ejakülasyon süresi ile olan negatif korelasyon dışında önemli bir ilişki saptanmamıştır. Sonuç olarak, koç katım döneminde serum testosteron konsantrasyonunun, deneyimli koçların eşeysel davranış özelliklerine etkisinin sınırlı düzeyde olduğunu söylemek mümkündürMaster Thesis The Effect of Rumen Protozoa on Digestion of Feedstuffs(2001) Erdoğan, Sibel; Kurbal, Ö. FarukGeviş getiren hayvanların rumen sıvısının 1 ml'si yaklaşık 1010 - 1011 bakteri, 105 - 106 protozoa ve 103 - 105 kadar da fungus içermektedir. Bunların rumen içerisinde % 75 'e kadar varan kısmı yemlere yapışık halde bulunur. Ruminantlann ön midelerindeki bu mikroorganizma populasyonu hayvanın mutlak gereksinim duyduğu bir canlı grubu olmamakla birlikte, bu mikroorganizmaların yıkım ürünlerine mutlak gereksinim duyulmaktadır. Bu grup mikroorganizmalar, üzerinde yaşadıkları canlı ile ortaklaşa bir yaşam içerisindedirler. Bunların görevleri, alınan besinlerin ve özellikle selülozun parçalanması ile sınırlı değildir. Bunun yanısıra karbonhidrat, bazı organik asitler, amonyak ve mineral maddelerden protein ve Bı2 vitamini gibi bazı maddeleri de sentezleyebilmektedirler. Buna göre rumende, besin maddelerinin parçalanma olaylarının yanısıra çok karmaşık sentez olayları da meydana gelmektedir. Sonuç olarak, defaunasyon oluşturulmuş rumen sıvısında bakterileri kolaylıkla incelemek mümkün olmaktadır. Benzer şekilde, bakterileri yok ederek protozoonlann incelenmesine imkan sağlayacak uygun bir yöntem henüz geliştirilememiştir. Bu nedenle, değişik protozoon türlerinin rumen metabolizmasına katkılarının açıklanmasını güçleştirmektedir. Hayvanların izole edilmesi, yüksek düzeyde fermente edilebilir karbonhidratlarla yemleme, kimyasalların kullanımı ile yapılan defaunasyon metotları arasındaki karşılaştırmalar güvenilir sonuçlar elde etmek için gereklidir. Ancak günümüzde çiftlik koşullarında protozoa populasyonunu kontrol etmek için uygun bir metot bulunmamaktadır.Anahtar Kelimeler: Sindirim, Rumen, ProtozoaOther Van Ekolojik Koşullarında Yetiştirilen Sorgum ve Macar Fiği Karışımlarırnın Silaj Kaliteleri ve Besin Maddelerinin Rumende Parçalanabilirlikleri Üzerine Bir Araştırma(2001) Demirel, Murat; Çelik, Savaş; Erdoğan, Sibel; Cengiz, FıratBu çalışma, sorgum (S) ile %75 sorgum + %25 macar fiği (75S25MF) ve %50 sorgum + %50 macar fiği (50S50MF) karışımlarının silaj kaliteleri ve rumende kimi ham besin maddelerinin naylon kese yöntemi ile 0, 4, 8, 16, 24 ve 48 saatlerde parçalanabilirlik derecelerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Hazırlanan 3 silaj örneği cam kavanozlara konularak 70 gün inkübasyona bırakılmıştır. Silajların rumende parçalanabilirliklerinin belirlenmesinde rumen fistülü açılmış 3 baş Akkaraman erkek toklu kullanılmıştır. Fiziksel özellikler bakımından memmuniyet verici silajlar elde edilmiştir. S ve 75S25MF silajları arasında pH, asetik, propiyonik, bütirik ve laktik asit düzeyleri bakımından farklılık önemli bulunmamıştır. 50S50MF silajının pH değeri p<0.01 düzeyinde ve bütirik asit değeri ise p<0.05 düzeyinde S silajından daha yüksek bulunmuştur. En düşük pH ve bütirik asit düzeyi sırasıyla 4.65 ve 0.34 g/kg KM ile sorgum silajından, en yüksek laktik asit düzeyi ise 24.61 g/kg KM ile 75S25MF karma silajından elde edilmiştir. S, 75S25MF ve 50S50MF silajlarının 48. saatte rumende kuru madde, ham protein ve ham selüloz parçalanabilirlikleri sırasıyla %61.41, 76.66 ve 64.11; %63.88, 82.21 ve 63.32; %70.23, 87.71 ve 60.63 olarak bulunmuştur. Ham protein parçalanabilirliği için tüm silaj grupları arasında ve kuru madde parçalanabilirliği için 50S50MF ile S ve 75S25MF silaj grupları arasındaki farklılık önemli iken p<0.01, ham selüloz parçalanabilirliği için tüm silaj grupları arasında ve kuru madde parçalanabilirliği için ise S ve 75S25MF silaj grupları arasındaki farklılık önemsiz bulunmuştur. Sonuç olarak, silaj kalitesi ve kimi besin maddelerini parçalanabilirliği açısından, kuru madde üzerinden sorguma %25 oranında macar fiği ilave edilerek sillolanmasının uygun olduğu görüşüne varılmıştır.Article Van Koşullarında Yetiştirilen Silajlık Mısır (Zea Mays L.) ve Ayçiçeği (Helianthus Annuus L.)’nin Verim Parametreleri ve Besin Madde Kompozisyonuna Ait Kalite Özellikleri(2018) Erdoğan, Sibel; Yıldız, SerhatBu çalışma, Van ili Gevaş ilçesi sulu koşullarında yetiştirilen silajlık mısır (Zea mays L.) ve ayçiçeği (Helianthus annuusL.)’nin bazı verim parametreleri ile besin madde komposizyonuna ait kalite özelliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür.Araştırmada; OSSK 644 mısır ve KAAN ayçiçeği çeşidi kullanılmış olup, tarla denemesi tesadüf blokları deneme deseninegöre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Mısır ve ayçiçeği bitkilerinin ekimleri, 70 cm sıra aralığı ve 25 cm sıra üzeri olacakşekilde yapılmıştır. Yeşil ot ve kuru madde verimi bakımından silajlık mısır (6586.55 kg da -1 , 1796.21 kg da -1 ) ve ayçiçeği(6404.76 kg da -1 , 1517.23 kg da -1 ) arasında farklılık bulunmazken, bitki boyu ve koçan/tabla oranı bakımından ise istatistikolarak çok önemli (p<0.01) farklılık saptanmıştır. Çalışmada, ayçiçeği silajında HK, HP, HY ve ADF içerikleri sırasıyla %11.02, % 11.19, % 14.63 ve % 39.74 olarak belirlenmiş olup, bu besin maddelerine ait kalite özellikleri bakımından mısır silajıiçin elde edilen değerlerden (HK % 5.15, HP % 4.80, HY % 6.69 ve ADF % 30.47) daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0.05).Araştırma sonucunda; Van ekolojik koşullarında mısır silajına alternatif olarak ayçiçeğinin silajlık olarak yetiştirilebileceğisonucuna varılmıştır.