Browsing by Author "Ersidar, Bayram"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Specialist Thesis Comparison of Clinical and Radiological Results Ofsalter and Pemberton Osteotomy Surgery in Developmental Hip Dysplasia in Children(2022) Ersidar, Bayram; Tokyay, AbbasGiriş ve Amaç: Gelişimsel Kalça Displazisinin (GKD) tedavisinde ana amaç; yerinden çıkmayan, tam yada tama yakın eklem hareket aralığına sahip, ağrısız kalça eklemi elde etmektir. GKD erken dönemde daha az girişimsel müdahaleler ve daha düşük maliyet ile tedavi edilebilmektedir. On sekiz aydan önce yapılan kapalı veya açık redüksiyonlarda daha fonksiyonel ve anatomik kalça elde edilmektedir. Aynı zamanda erken müdahale oluşabilecek komplikasyon oranını azaltmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız Salter ve Pemberton osteotomisi uygulanan GKD hastaların klinik (Modifiye MacKay klinik değerlendirme kriterleri) ve radyolojik (Severin radyolojik değerlendirme kriterleri) sonuçlarını karşılaştırmaktır. Çalışmamızda ayrıca iki tedavi yaklaşımında meydana gelen femur başı avasküler nekrozun sonuçlarını (Kalamchi ve MacEwen'in avasküler nekroz değerlendirme ölçütleri) karşılaştırmaktır. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 01 Ocak 2017 ile 31 Aralık 2020 tarihleri arasında GKD nedeniyle ameliyat edilen 1.5-6 (18 ay-72 ay) yaş aralığındaki çocuklar retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalara ait demografik veriler, klinik ve radyolojik veriler hastanemizin dijital arşivi (HBYS), epikriz notları, radyolojik görüntüler ve hekim gözlem raporlarının dosya kayıtlarından elde edildi. Salter ve Pemberton osteotomi yöntemleri ile opere edilen hastaların sonuçları klinik olarak 'Modifiye MacKay klinik değerlendirme kriterleri sınıflaması', radyolojik olarak; 'Severin radyolojik değerlendirme kriterleri' ve ''Kalamchi ve MacEwen'in avasküler nekroz değerlendirme ölçütleri'' sınıflamaları kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamıza 39'u (52 kalça) kız ve 11'i erkek olmak üzere (15 kalça) toplam 50 hastanın 67 kalçasının sonuçları değerlendirildi. Otuz üç (%66) hastaya unilateral ve 17 (%34) hastaya bilateral kalça cerrahisi uygulandı. Bilateral cerrahi uygulanan hastaların 13 (%33,3)'ü kız ve 4 (%36,4)'ü erkek olarak saptandı. Hastalardan 18 (%26,9)'ine femoral kısaltma yapıldı. Femoral kısaltma yapılanlardan 10'u Pemberton ve 8'i ise Salter cerrahisi yapılanlardı. Pemberton osteotomisinde istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha sık uygulandığı saptandı (%50'ye karşın %17,1; p=0.014). Çalışmamızdaki hastaların ortalama cerrahi yaşı 27,1±10,3 ay ve 29,1±12,1 ay takip süresi oldukları saptandı. Cerrahi sırasında uygulanan Salter ve Pemberton osteotomi yöntemleri arasında hastaların operasyon dönemindeki yaşları ve ortalama takip süreleri benzer saptandı (sırasıyla; p=0.141 ve p=0.099). Hastalara uygulanan osteotomi yöntemleri açısından ortalama preoperatif (44,3±9,2), postoperatif Aİ (asetabular indeks) (19,7±5,4) ve Aİ değişim değerleri (24,5±10,7) arasında olup anlamlı farklılık saptanmadı (sırasıyla; p=0.338, p=0.106 ve p=0.350). Hastaların son kontrollerindeki radyolojik değerlendirmelerinde kullanılan Severin sınıflandırmasına göre 25 (%37,3)'inin evre 1, 29 (%43,2)'unun evre 2, 11 (%16,4)'inin evre 3 ve 2 (%2,9)'sinin evre 4 olduğu saptandı. Her iki operasyon tekniği arasında Severin tiplendirmesine göre yapılan dağılımları istatistiksel olarak benzer saptandı (p=0.263). Hastaların son kontrollerinde yapılan McCay sınıflandırmasına göre 22 (%32,8)'sinin tip 1, 28 (%41,8)'inin tip 2, 16 (%23,9)'sının tip 3 ve 1 (%1,5)'inin tip 4 olduğu saptandı. McCay sınıflandırmasına göre yapılan dağılımları açısından her iki osteotomi grubu benzer saptandı (p=0.606). Hastaların son kontrollerinde AVN (avasküler nekroz)'nin radyolojik sınıflandırması için yapılan 'Kalamchi ve MacEwen' değerlendirme sınıflandırmasına göre 29 (%43,3) hastanın tip 1, 10 (%14,9) hastanın tip 2, 15 (%22,4) hastanın tip 3 ve 13 (%19,4) hastanın ise tip 4 grubunda yer aldığı saptandı. Osteotomi yöntemleri açısından her iki grupta benzer sonuçlar saptandı (p=0.368). Postoperatif dönemde hastalardan 3 (%4,4)'ünde enfeksiyon saptanır iken 6 (%9) hastada kırık hattı geliştiği saptandı. Klinik bulgu veren komplikasyonlar istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde Salter osteotomisinde daha fazla görüldü(P=0.048). Sonuç: GKD tedavisinde temel yaklaşım hastaların erken tanı konulması ve zamanında müdahale edilmesidir. Tedavinin tüm aşamalarında ebeveynleri bilgilendirme ve komplikasyonların yönetiminin bilinmesi başarılıda etkili olduğu görüldü .Gelecekte yapılacak daha geniş serili çalışmalar ve uzun dönemli çalışmalar'ın literatüre katkı sağlayacağı ve bu konuda deneyimlerin paylaşılması ile daha da olumlu sonuçlar alınacağı kanısındayız. Sonuç olarak 18 aydan sonraki GKD hastaların tedavisinde salter innominat osteotomisi ve pemberton osteotomisi, etkili ve güvenli bir yöntemlerdir. Uygun hasta seçimi ve olası komplikasyonlara dikkat edilmesi tedavinin başarısını artıracaktır.Article Kalça İntertrokanterik Kırıklarında Ameliyat Tipinin Planlanmasında Bilgisayarlı Tomografinin Etkisi(2022) Özkan, Sezai; Ersidar, Bayram; Türközü, Tülin; Güven, Necip; Tokyay, AbbasGiriş: Acil servise sık ba şvuru nedenlerinden biri kalça kırıklarıdır. Bu kırıklarda mortalite ve morbidite yüksek oranda görülmektedir. Birçok ortopedik cerraha göre bu kırıkların tedavi planlanmasında radyografik görüntülemenin yeterli olduğu bildirilmiştir. Ancak kompleks kırıkların daha iyi anlaşılması için bazen bilgisayarlı tomografi (BT)’ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız kalça intertrokanterik (İT) kırıklarında ameliyat planının belirlenmesinde radyografinin yanı sıra BT’ye gereksinim olup olmadığını tespit etmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2016 ile Ocak 2020 yılları arasında kalça İT k ırıkları nedeniyle ameliyat edilen ve otomasyon kayıtlarında hem radyografisi hem de BT si olan 71 hasta, dokuz gözlemci tarafından de ğerlendirildi. Bunlar yalnızca radyografinin k ırığın konfigürasyonunu anlamada yeterli olup olmadığını ve BT’nin tedavi planına etkisini değerlendirdiler. Bulgular: Toplam 71 hastan ın (37 kad ın, 34 erkek) yaş ortalaması 80.8±8.35 olarak saptandı. Gözlemciler bu hastaların tedavi planlanmasında ve kırığın konfigürasyonunu daha iyi anlamak için hastaların %19.9’unda BT’ye gereksinim duydu. Gözlemcilerin k ırıkların BT görüntülerini incelemesi sonrası, hastaların %5.7’sinde tedavi planlamasında de ğişiklik yaptıkları tespit edildi. Sonuç: Kalça biyomekaniğinin daha iyi anlaşılması, anatomik olarak BT ile üç boyutlu görünt ünün elde edilmesi ve gelişen implant teknolojisi göz önüne al ındığında cerrahların kalça İT kırıklarında BT görüntülemesine olan gereksinimlerinin arttığı tespit edildi.