Browsing by Author "Gök, Fazilet"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Determination of Antioxidan Enzyme Activities, Sialic Acid, Trace Element and Mineral Levels of Before and After Surgery in Women With Uterine Myoma and Endometrial Cancer(2020) Gök, Fazilet; Ekin, SuatÇağımızda, artmakta olan kanser, özellikle kadınlarda görülen jinekolojik kanser ülkemizde de giderek artmaktadır. Serbest radikallerin ve buna bağlı oksidatif stresin kanser ve myoma uteri oluşumunda ve gelişiminde önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bu çalışmada, Myoma Uterili ve Endometrium Kanserli kadın hastalarda cerrahi öncesi ve sonrası ve kontrol grubunda eritrosit antioksidan enzim aktiviteleri (SOD, GSH-Px, CAT), MDA, GSH, serum total oksidan-antioksidan, sialik asit, lipid-bağlı sialik asit, vitamin (A,D, K), aynı zamanda bu hastalardan ve sağlıklı kontrollerden alınan doku örneklerinde iz element (As, Be, Cu, Zn, Cd, Co, Cr, Fe, Mn, Mo, P, Pb, Se, Sr, Ti, Tl) ve mineral (Mg) düzeyleri belirlendi. Bu düzeylerin, kanser ve myoma uteri etiyolojisinde oksidatif stres ve antioksidan savunma sistemindeki rolünü ve ölçülen parametrelerin jinekolojik hastalıkların göstergesi olup olamayacağını belirlemek amaçlandı. Ayrıca parametreler arasındaki korelasyonlar değerlendirildi. Çalışmamızda, antioksidan enzim aktiviteleri, iz element, mineral ve vitaminlerin istatistiksel analizleri sonucunda CAT enzim aktivitesinde kontrol gurubu ile Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grubu arasında p<0.001 düzeyinde anlamlı bir azalma, GSH-Px enzim aktivitesinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM), Cerrahi Sonrası Myom (CSM) ve Cerrahi Sonrası Kanser (CSK) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.01, p<0.01, p<0.05 düzeyinde anlamlı bir azalma, GSH değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM), Cerrahi Sonrası Myom (CSM) ve Cerrahi Öncesi Kanser (CÖK) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.01, p<0.01, p<0.05 düzeyinde anlamlı bir azalma, MDA değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM) hasta grubu arasında p<0.01 düzeyinde bir artma, LSA değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM), Cerrahi Sonrası Myom (CSM) ve Cerrahi Sonrası Kanser (CSK) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.01, p<0.001, p<0.05 düzeyinde anlamlı bir artma, TSA değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM) ve Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.01, p<0.05 düzeyinde anlamlı bir artma, TAS değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Sonrası Kanser (CSK) ve Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.01, p<0.01 düzeyinde anlamlı bir azalma, TOS değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grubu arasında p<0.01 düzeyinde anlamlı bir artma, OSI değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM), Cerrahi Sonrası Myom (CSM), Cerrahi Öncesi Kanser (CÖK) ve Cerrahi Sonrası Kanser (CSK) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.05, p<0.001, p<0.05, p<0.01 düzeyinde anlamlı bir artma belirlendi. Kontrol grubu ile Myom grubu arasında Co, Cu, Cr, Mg ve Zn değerlerinde sırasıyla p<0.05, p<0.05, p<0.01, p<0.01, p<0.001 düzeyinde anlamlı bir azalma, kontrol grubu ile Endometrium Kanseri grubu arasında Fe değerinde p<0.05 düzeyinde anlamlı bir azalma bulundu. A Vitamini değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Sonrası Kanser (CSK), Cerrahi Öncesi Myom (CÖM) ve Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.05, p<0.05, p<0.01 düzeyinde anlamlı bir azalma, D Vitamini değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Kanser (CÖK), Cerrahi Sonrası Kanser (CSK) ve Cerrahi Sonrası Myom (CSM) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.05, p<0.05, p<0.01 düzeyinde anlamlı bir azalma, K Vitamini değerinde kontrol grubu ile Cerrahi Öncesi Myom (CÖM), Cerrahi Sonrası Myom (CSM) ve Cerrahi Öncesi Kanser (CÖK) hasta grupları arasında sırasıyla p<0.001, p<0.001, p<0.01 düzeyinde anlamlı bir azalma belirlendi. Sonuç olarak, CAT ve GSH-Px enzim aktivitelerinde istatistiksel yönden azalma, myoma uterinin ve endometrium kanserinin olması halinde vücuttaki oksidatif stresin durumunu göstermesi açısından önemlidir. A, D ve K vitaminlerinde istatistiksel olarak meydana gelen azalma, vücuttaki rahim fibroidlerinin veya tümör hücrelerinin oluşumuyla ilişkili faktörler olarak düşünülebilir.Article Vanadyum Bileşiklerinin Kanserdeki Terapötik Uygulamaları(2023) Ekin, Suat; Gök, FaziletVanadyum (V), çoğu memeli dokusunun endojen bir bileşenidir. Vanadyumun önemi insanlarda ve hayvanlarda hala net olmasa da, daha düşük konsantrasyonlarda mikroorganizmalar, bitkiler ve hayvanlar için gereklidir ve canlı organizmalardaki eksikliği birçok yan etkiyle ilişkilidir. Hücrelerde, vanadat ve fosfatın kısmen benzerliğinden dolayı, vanadyum bileşikleri çok sayıda sinyal yolunu ve transkripsiyon faktörünü aktive etmiştir. Bu da vanadyum bazlı terapötiklerin uygulanmasını güçlendirmiştir. Ancak, bu spesifik olmayan biyo-aktivitenin çeşitli yan etkileri de görülmektedir. Reaktif oksijen türleri oluşturarak oksidatif strese neden olabilir. Vanadyumun insülini taklit etme etkisinden dolayı diyabeti tedavi etmek ve gücü artırmak için çok sayıda hapın ve diğer diyet takviyelerinin bir bileşeni haline gelmiştir. Kan hemoglobini, V eksikliğinden etkilenmez, ancak V eksikliği olan diyetler amino asit metabolizmasını değiştirmeden kreatinin, trigliseritler, β-lipoprotein ve enzim benzeri glutamil transferaz ve sitrat asit döngüsünün aktivitelerini arttırır. Kolesterol düzeylerini, kalp hastalığını, sifilizi, tüberkülozu, anemiyi ve ödemi azalttığı, hemoglobin ve miyoglobinin oksijen afinitesinin artırılmasında rol oynadığı, iyot metabolizması ve tiroid fonksiyonu için gerekli olduğu bildirilmektedir. Kemiklerde kalsiyum birikimini kolaylaştırıp kemik kolajen sentezi ile, osteojenik ve osteoblastik aktivite için gereklidir, diyabetik koşullarda potansiyel bir antioksidan ajan olarak hareket eder. Vanadyum bileşikleri birçok alanda olduğu gibi kanseri tedavi etmede de rol oynar. 20. yüzyılın ortalarında, çeşitli çalışmalar, vanadyum bileşiklerinin kanser hücrelerinin apoptozunu, proliferasyonunu ve dönüşümünü düzenleyen potansiyel ajanlar olarak tanımlamışlardır. Vanadyum bileşikleri, bileşiğinin dozuna ve tipine bağlı olarak hem pro- hem de anti-tümör özellikler sergilemişlerdir. Düşük konsantrasyonlarda vanadyum tümör hücrelerinin çoğalmasını uyarırken, yüksek konsantrasyonlar inhibe edebilmektedirler. Bu derleme makalede, farklı kanser türleri için sentezlenen vanadyum bileşikleri ve bunların terapötik etkilerine değinilmiştir.Article Vanadyumun Sağlık Açısından Önemi, Maruziyeti ve Toksisitesi(2022) Gök, Fazilet; Ekin, SuatVanadyum doğada yaygın olarak dağılmış olan bir iz elementtir ve insan dahil neredeyse tüm canlı organizmalarda bulunur. Vanadyumun önemi insanlarda ve hayvanlarda hala net olmasa da, daha düşük konsantrasyonlarda mikroorganizmalar, bitkiler ve hayvanlar için gereklidir ve canlı organizmalardaki eksikliği birçok yan etkiyle ilişkilidir. İnsanlarda çok çeşitli farmakolojik özellikler sergileyen vanadyum, insülini taklit etme etkisinden dolayı diyabeti tedavi etmek için diyet takviyelerinin bir bileşeni haline gelmiştir. Vanadyum ayrıca plazmayı korur, kan hemoglobini, V eksikliğinden etkilenmez, ancak V eksikliği olan diyetler amino asit metabolizmasını değiştirmeden kreatinin, trigliseritler, β-lipoprotein ve enzim benzeri glutamil transferaz ve sitrat asit döngüsünün aktivitelerini arttırır. Kolesterol düzeylerini, kalp hastalığını, sifilizi, tüberkülozu, anemiyi ve ödemi azalttığı, hemoglobin ve miyoglobinin oksijen afinitesinin artırılmasında rol oynadığı, iyot metabolizması ve tiroid fonksiyonu için gerekli olduğu bildirilmektedir. Kemiklerde kalsiyum birikimini kolaylaştırırarak kemik kollajen sentezinde, osteojenik ve osteoblastik aktivite için gereklidir, serum lipid düşürme kabiliyetine sahiptir, diyabetik koşullarda potansiyel bir antioksidan ajan olarak hareket eder. Vanadyum bileşiklerinin immün regülasyonda rol oynadığı bilinmektedir ve gelecekteki immünoterapiye yönelik umut verici metal ilaçlar olarak kullanılabilir. Kardiyovasküler ve sinir sisteminde rol oynar. Anti-parazitik, anti-viral, anti-HIV, anti-tüberküloz, anti-bakteriyel ve anti-tümör ajanları olarak da rol oynar, ancak ortalama 90 mg/kg konsantrasyonda topraktaki vanadyum, potansiyel olarak tehlikeli kirletici olarak kabul edilmiştir. Yüksek seviyelerde önemli toksik etkiler yaratabilir. İnsanlardaki fazla vanadyum, böbreklerde, karaciğerde, dalakta, kemiklerde ve lökositlerde morfolojik ve fonksiyonel lezyon riskini artırabilir. Bu derleme makalemizde, vanadyumun sağlığımıza nasıl etkileri olduğunu incelemek ve yararının yanında doza bağımlı olarak toksik etkilerini araştırmak amaçlanmıştır.