Browsing by Author "Göy, Burhan"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine.listelement.badge Effects of Parity History on Serum Oxidative Stress and Dheas Levels in Postmenopausal Women(2014) Göy, Burhan; Atmaca, MuratGiriş: Menapoz yaşlanma sürecindeki doğal bir adımdır. Postmenapozal kadınlarda oksidatif stres artmış ve anti-oksidanlar azalmıştır. DHEAS in vitro ve in vivo olarak güçlü bir anti-oksidan kapasiteye sahiptir. Bilgilerimize göre MDA/DHEAS (MDR)'nin postmenopozal kadınlarda oksidatif stresin basit bir belirteci olup olmadığı bilinmemektedir. Bu çalışmada postmenopozal kadınlarda yaş, parite ve VKİ'nin, serum MDA düzeyleri ve katalaz aktivitesi üzerine olan etkisi ve MDR'nin kardiyovasküler risk için güvenilir bir marker olup olmadığı araştırıldı. Hastalar ve metod: Çalışmamızda Haziran 2014 ve Temmuz 2014 tarihleri arasında sağlık taraması için başvuran yaşları 50 ile 82 arasında değişen 96 sağlıklı postmenapozal kadında serum MDA düzeyleri, katalaz aktiviteleri, serum DHEAS düzeyleri, parite öyküleri yaş ve VKİ'leri prospektif olarak incelendi. Hastaların boy ve kiloları ölçüldü ve VKİ hesaplandı. MDR; MDA'nın DHEAS'a oranı ile hesaplandı. Serum MDA düzeyleri ve katalaz aktivitesi spektrofotometrik olarak ölçüldü. Serum DHEAS düzeyleri enzim bağımlı immünosorbent (mikropartikül kemilüminesans) yöntemi ile çalışıldı. Çalışmanın sonuçları Student t testi, One-Way ONAVA testi ve pearson korelasyon katsayısı ile analiz edildi. İstatistik anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak alındı. Bulgular: Olguların ortalama yaşları 61.19±8.11 yıldı. Ortalama VKI'leri 31.72±6.16 kg/m2 olarak hesaplandı. Çalışmada 60 yaş üzeri bayanların, doğumdan sonraki ilk bir yılda ölen bebek sayısı ve gebelik sayısı 60 yaş altındaki bayanlara kıyasla daha yüksek olduğu görüldü (sırasıyla p=0.033 ve p=0.017 ). Oksidatif stres markırı olarak hesaplanan MDA/DHEAS oranı VKİ 30 ve 35'in üstünde olanlarda altında olanlara kıyasla belirgin düşük saptandı (sırası ile p değerleri p=0.034, p=0,029). Çalışmamızda 60 yaş üzeri bayanların VKİ'leri ve DHEAS değerlerini 60 yaş altı olanlara kıyasla daha düşük saptandı (sırasıyla p=0.022 ve p=0.045 ). Serum DHEAS seviyeleri ile doğumdan sonraki bir yıl içinde ölen bebek sayısı arasında negatif bir korelasyon saptandı (r: -0.214, p<0.05). Ayrıca çalışmamızda postmenapozal kadınlarda VKİ, DHEAS ile pozitif (r: 0.285, p<0.01) ve MDA/DHEAS oranı ile negatif korele saptandı (r:-0.241, p <0.05). Çalışmamızda düşük sayısı ile serum katalaz aktivitesi arasında pozitif bir korelasyon saptandı (r:0.232, p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda serum DHEAS seviyeleri ve VKİ'de 60 yaş altı kadınlarda, 60 yaş üstü kadınlara kıyasla belirgin bir azalmanın olduğunu görüldü. Çalışmamız MDA/DHEAS oranının; VKİ 30 ve 35 üzerinde olanlarda, VKİ 30 altında olanlara kıyasla önemli ölçüde arttığını gösterdi. Ayrıca çalışmamız postmenapozal kadınlarda serum DHEAS düzeyleri ve MDA/DHEAS ile VKİ arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardı. Çalışmamızın sonuçlarının desteklenmesi için bu konu ile ilgili daha geniş hasta sayısını içerecek şekilde prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Menapoz, bebek ölümleri, gebelik sayısı, katalaz, oksidatif stres, vücut kitle indeksi, dehidroepiandrosterone sülfat, MDRArticle Özefagus Kanserinde Torakoskopik-laparoskopik Özofajektomi: Yüksek Volümlü Merkezden İlk 7 Olgu(2016) Pekşen, Çağhan; İlilkerden, Ümit; Can, Alper; Göy, Burhan; Kotan, M. Çetin; Toktas, Osman; Yerlikaya, BaranAmaç: Yıllardır özefagus kanseri için konvansiyonel özefajektomi tekniğini kullandık. Son yıllarda yaygın olarak kullanılan minimal invaziv özefajektomi tekniğini kliniğimizde uyguladığımız ilk yedi olguyu literatür eşliğinde sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Aralık 2013- Nisan 2014 yılları arasında kliniğimize başvuran özefagus SCC tanılı erken evre 7 hasta çalışmaya alındı. Hastalara 3 aşamalı ameliyat yapıldı. Sağ torakoskopik 4 trokar yöntemi ile torakal özefagus tamamen serbeştleştirildi. Batına 4 port girilerek laparoskopik olarak mide endo GIA ile tüp haline getirildi. Sol servikal insizyonla proksimal özefagus bulunup piyes yukarı çekildi. Özefagogastrostomi tek kat anastomoz yapıldı. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 58.57 ± 7.1 olup hastaların 5'i kadın, 2'si erkek idi. 5 hastada ameliyat torakoskopik-laparoskopik yaklaşımla gerçekleştirildi ve servikal anastomoz ile tamamlanabildi. 1 hastada batına laparotomi, 1 hastaya da mini laparotomi yapıldı. 2 hastada açık cerrahide çok nadir karşılaştığımız şilotoraks komplikasyonu gelişti. Bu hastalardan biri ex oldu. Sonuç: Minimal invaziv teknikler diğer alanlarda olduğu gibi, özofagus cerrahisinde de giderek artan oranda kabul görmektedir. Temel eğitim ve öğrenme peryodu sonrasında minimal invaziv özofajektomi yüksek hasta potansiyeline sahip merkezlerde uygulanabilecek, teknik olarak açık cerrahiden daha zor olmayan bir yöntem olarak görülse de işlem tecrübesi ve olası komplikasyonlara zamanında ve doğru yaklaşımın tekniğin başarı oranına önemli ölçüde etki ettiği kanaatindeyiz