Browsing by Author "Göz, Yaşar"
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ascariasisli Çocuklarda Bazı Biyokimyasal Parametrelerde Saptanan Değişiklikler(2003) Yılmaz, Hasan; Göz, YaşarBu çalışma ilköğretim çocuklarında bazı biyokimyasal parametreler ile ascariasis arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak amacıyla yapıldı. Çalışma grubunu, 7-14 yaşlan arasındaki ascariasisli ve 25 parazitsiz çocuk oluşturdu. Biyokimyasal parametrelerden; trigliserit, koleterol, total protein, albumin, çinko, magnezyum, kalsiyum, bakır, demir ve ferritin düzeyleri ölçüldü. Çalışma sonunda çoğu parametrelerde parazitli grup ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edildi.Article Ascariasisli Çocuklarda Bazı Hematolojik Parametrelerde Saptanan Değişiklikler(2003) Yılmaz, Hasan; Göz, YaşarBu çalışma ilk öğretim çocuklarında bazı hematolojik parametreler ile ascariasis arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak amacıyla yapıldı. Çalışma grubunu;7-14 yaşları arasındaki 72 ascariasis'li ve 25 parazitsiz çocuk oluşturdu. Hematolojik testlerden hemoglobin, hematokrit, ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC), ortalama eritrosit hemoglobini (MCH), ortalama eritrosit hacmi (MCV) ve eritrosit dağılım genişliği (RDW) ölçüldü. Çalışma sonunda ölçülen tüm parametrelerde parazitli grup ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar elde edildi.Article Bir Kınalı Keklikte (Alectoris Chukar) Askaridiozis ve Koksidiozis Olgusu(2006) Özkan, Cumali; Altuğ, Nuri; Yuksek, Nazmi; Kaya, Abdullah; Göz, YaşarBu olgunun materyalini sinirsel semptom, tortikollis ve ishal sikayeti ile klinigimize getirilen 5 yasında erkek kınalı bir keklik olusturdu. Yapılan klinik muayenede tortikollis, kendi etrafında dönme ve düsüp ayaga kalkamama, halsizlik, tüylerde karısıklık ve matlık, ishal, asırı kilo kaybı gibi semptomlar saptandı. Parazitolojik bakı sonucunda hastaya askaridiozis ve koksidiozis tanısı konuldu. Hastanın etkenlere yönelik spesifik tedavileri sonrasında iyilestigi belirlendi.Article Doğal Askaridiozisli Yavru Köpeklerde Hematolojik Bulgular,lenfosit Alt Tipleri ve Serum İmmunglobulin Konsantrasyonları(2007) Göz, Yaşar; Altuğ, Nuri; Ağaoğlu, Zahit Tevfik; Yüksel, NazmiBu çalışmada, doğal askaridiozisli yavru köpeklerde hematolojik bulgular, lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonları araştırılarak, immunolojik cevaplardaki değişimlerin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmanın materyalini 1-4 aylık yaşlarda ve dışkı muayeneleri ile ağır askaridiozis teşhisi konulan 5 yavru köpek oluşturdu. Köpeklerden tedavi öncesi (0. gün) ve sonrasında (30. gün) laboratuvar muayeneleri için kan ve askarid yumurta sayımı için dışkı örnekleri alındı. Tedavi öncesinde hematolojik bulgulardan; hematokrit değer, hemoglobin konsantrasyonu, MCHC, retikülosit, agranülosit ve lenfosit oranlarında azalma, trombosit sayısı, granülosit ve eozinofil oranlarında ise artış belirlendi. Lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonlarında ise; tedavi öncesinde CD3, CD4 ve CD8 T lenfosit oranlarında azalma, B lenfosit oranları, IgG ve IgE konsantrasyonlarında ise artış belirlendi. Askarid yumurta sayılarında tedavi sonrasında öncesine göre istatistiki olarak önemli bir azalma tespit edildi.Sonuç olarak, askaridiozisle ağır enfekte yavru köpeklerde T lenfosit ve alt tiplerinde önemli azalmalar gözlendiği, bu durumun T lenfositlerle bağlantılı hücresel immun cevapların depresyonunun göstergesi olarak değerlendirilebileceği kanısına varıldı.Article Dose Dependent Effectiveness of Topical Selamectin on Puppies With Ascaridiosis(2006) Göz, Yaşar; Özkan, Cumali; Altuğ, Nuri; Kaya, Abdullah; Yuksek, Nazmi; Ağaoğlu, Tevfik ZahidBu çalısmada, askaridiozisli yavru köpeklerde selamektin’in farklı dozlarda topikal uygulamasının etkinligi arastırıldı. Çalısma 40-60 günlük yaslarda 12 yavru kopek üzerinde yapıldı. Hayvanlar iki esit gruba bölündü. Birinci grup köpeklere (grup I) 6 mg/kg/CA dozunda, diger gruba (grup II) ise 12 mg/kg/CA dozunda topikal selamektin uygulandı. Askarit yumurtaları Mc Master teknigi ile tedavi öncesi (0. gün) ve tedavi sonrası (7. ve 14. gün) sayıldı. Klinik, hematolojik ve biyokimyasal bulgular 0., 7. ve 14 günlerde incelendi. Tedavi öncesiyle karsılastırıldıgında grup II’deki yavru köpeklerde 14. günde eritrosit sayıları (p<0.05) ve her iki grupta hematokrit deger (p<0.01) önemli derecede arttı. Total lökosit sayıları II. grupta tedavi öncesine göre 7.gün (p<0.05) ve 14. günlerde (p<0.01) azaldı. Formül lökosit incelendiginde, her iki grupta tedavi sonrası 14. günde eozinofil oranlarında önemli bir azalma (p<0.01) belirlendi. Total protein konsantrasyonları her iki grupta tedavinin 7. (p<0.05) ve 14. (p<0.01) günlerinde arttı. Fakat, albumin ve globulin konsantrasyonları sadece II. grupta tedavinin 14. gününde arttı (p<0.05). Gram dıskıdaki yumurta sayısı tedaviden sonra her iki grupta azaldı. Fakat II.grupta daha çok belirgindi. Sonuç olarak; klinik, hematolojik ve biyokimyasal bulgular ile dıskıdaki yumurta sayısı degerlendirildiginde, 12 mg/kg selamektinle tedavi edilen grubun (grup II) tedaviye daha kısa sürede cevap verdigi belirlendi.Article Frequency of Coccidia Species in Goats in Van Province of Turkey(2006) Göz, Yaşar; Değer, Mustafa Serdar; Yuksek, Nazmi; Aydın, AbdulalimBu çalışma Haziran 2004-Eylül 2004 tarihleri arasında Van yöresi keçilerindeki Eimeria türlerini ve bunların prevalansını saptamak amacıyla yapıldı. Bu amaçla belirtilen tarihler arasında Van hayvan pazarına satış amacıyla getirilen ve yaşları 3 ay ila 1 yıl arasında değişen toplam 106 keçinin rektumlarından yaklaşık 5'er gr dışkı örnekleri alındı. Dışkı örnekleri alınan toplam 106 keçinin 84 (%69.8)'ünde Eimeria türleri saptandı. Eimeria türlerini belirlemek amacıyla Eimeria ookisti saptanan dışkı örnekleri petri kaplarına konularak sporlanmamn sağlanması için üzerlerine %2.5'lik potasyum dikromat (K2O2O7) çözeltisi ilave edildi. Çalışma sonucunda keçilerin E. arloingi (%41.5), E. alijevi (%37.7), E. christensini (%20.7). E. ninakohlyakimovae (%18.9), E. pallida (%9.4), E. apsheronica (%9.4) ve E. hirci (%7.5) olmak üzere toplam 7 Eimeria türüyle infekte oldukları saptandı.Article Hakkari 23 Nisan İlköğretim Okulu Öğrencilerinde Bağırsak Parazitlerinin Yaygınlığı(2005) Göz, Yaşar; Aydın, Abdulalim; Tuncer, OğuzBu çalışma Hakkari 23 Nisan İlköğretim okulunun 6-14 yaş grubundaki öğrencileri üzerinde gerçekleştirildi. Çalışmada 60'ı erkek, 54'ü kız olmak üzere toplam 114 öğrencinin dışkıları bağırsak parazitleri yönünden incelendi. Bu amaçla öğrencilere üzerlerine isimleri yazılan kapaklı dışkı kapları dağıtıldı. Toplanan dışkı örnekleri aynı gün içinde Y.Y.Ü. Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuarında Nativ, Lugol ve Flotasyon yöntemleri kullanılarak incelendi. İnceleme sonucunda toplam 114 öğrencinin 66'sında (%57,8) bir ve birden fazla bağırsak paraziti saptandı. Saptanan parazitler arasında Giardia intestinalis (%28,9), Blastocystis hominis (%23,6), Entamoeba coli (%12,2) ve Ascaris lumbricoides (%6,14) ile ilk dört sırada yer almışlardır.Article Hakkari Yöresi Keçilerinde Kistik Ekinokokkozis'in Seroprevalansı(2007) Gül, Abdurrahman; Değer, Mustafa Serdar; Aydın, Abdulalim; Göz, Yaşar: Kistik ekinokokkozis, Türkiye’de ve diğer ülkelerde ciddi halk sağlığı problemlerine neden olan helmintik bir zoonoz hastalıktır. Bu çalışmada Türkiye’nin doğusundaki Hakkari ili keçilerinde İndirekt Hemaglutinasyon Testi (İHAT) kullanılarak Kistik ekinokokkozis’in seroprevalansı araştırıldı. Çalışma sonucunda 72 keçinin 9 (%12.5)’unda anti-ekinokok antikorları saptandı.Article Hakkari Yöresinde Sığırlarda Cryptosporidium Sp.' Nin Yaygınlığı(2007) Göz, Yaşar; Gül, Abdurrahman; Aydın, AbdulalimBu arastırma, Hakkari ilinde buzagı, dana ve sıgırlarda Cryptosporidium sp.’nin yaygınlıgını belirlemek amacıyla yapılmıstır. Bu amaç için 3-12 aylık toplam 123 adet buzagı ve dana ile 12-36 aylık 17 adet sıgırın rektumlarından dıskı örnekleri alınmıstır. Bu dıskı örnekleri, Modifiye Ziehl-Neelsen teknigi ile boyandıktan sonra mikroskopta Cryptosporidium sp. oookistleri yönünden incelenmistir. Dıskı örneklerinin laboratauar incelenmesinde, 140 dıskı örneginin 31 (%22.14)’inde Cryptosporidium sp. ookisti saptanmıstır. Arastırmada, Cryptosporidium sp. ookisti en fazla 3-6 aylık buzagılarda (%31.70), en az ise 12-36 aylık sıgırlarda (%11.76) saptanmıstır.Master Thesis Investigation of the Role of Bromelain Administration in the Treatment of Cyclophosphamide-Induced Renal Injury in Rats(2024) Bican, Muhammed; Göz, Yaşar; Berköz, MehmetYapılan bu çalışma, bromaleinin ratlarda siklofosfamidin (CYP) neden olduğu oksidatif stress ve nefrotoksisite üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla gerçekleştirildi. Çalışmamızda 42 adet Wistar albino erkek rat kullanıldı ve her bir grupta 7 hayvan olacak şekilde 6 gruba ayrıldı. Kontrol grubuna tek doz serum fizyolojik, BRM20 grubuna 10 gün 20 mg/kg oral bromalein, BRM40 grubuna 10 gün 40 mg/kg oral bromalein, CYP grubuna tek doz 200 mg/kg siklofosfamid, CYP+BRM20 grubuna tek doz 200mg/kg siklofosfamid ve 10 gün 20 mg/kg oral bromalein, CYP+ BRM40 grubuna tek doz 200 mg/kg siklofosfamid ve 10 gün 40 mg/kg oral bromalein uygulamaları yapıldı. Siklofosfamid uygulaması çalışmanın 4. günü intraperitoneal olarak yapıldı. Çalışma sonrası alınan örneklerden tam kanda üre ve kreatinin düzeyleri, böbrek dokusunda ise malondialdehit, protein karbonil, 8-hidroksi deoksi guanozin, glutatyon, nitrik oksit ve prostaglandin E2 düzeylerine, katalaz, süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz ve glutatyon redüktaz aktivitelerine bakıldı. Sonuçların değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi ve çoklu varyans analizi olarak Tukey testi kullanıldı. Siklofosfamidin toksik etkilere neden olduğu oksidatif stress ve enflamatuvar parametrelerdeki artışın, glutatyon ve diğer antioksidan seviyelerindeki düşüşün tespitiyle anlaşılmıştır. Siklofosfamid ile birlikte 20 mg/kg bromalein uygulamasının siklofosfamidin toksik etkilerinde kısmi olarak iyileştirme gösterdiği, 40 mg/kg bromalein uygulamasının ise tüm oksidatif stress ve enflamatuvar parametrelerde iyileşmeye neden olduğu görülmüştür. Sonuç olarak siklofosfamid ile birlikte bromaleinin bir arada uygulanması siklofosfamidin toksik etkilerini iyileştirdiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Siklofosfamid, Böbrek hasarı, Oksidatif stress, Enflamasyon, BromaleinDoctoral Thesis Malabsorption Syndrome in Children With Ascariasis(1999) Göz, Yaşar; Yılmaz, HasanBu çalışma, ascariasis ile malabsorpsiyon arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla gerçekleştirildi. Çalışmada 7-14 yaş grubundaki ilkokul öğrencileri seçildi. Dışkı örnekleri alınan öğrencilerin muayenelerinde klinik yönden başka herhangi bir rahatsızlıklarının olmamasına dikkat edildi. Bu çocuklardan biyokimyasal incelemeler ve hematolojik incelemeler için venöz kan örnekleri alındı. Daha sonra yapılan dışkı incelemesinde, dışkısında Ascaris lumbricoides saptanan 72 çocuk, Askarisli Grup (AG) olarak adlandırılıp, araştırma kapsamına alındı. Dışkı bakısında hiç bir paraziter bulgu saptanmayan çocuklardan 25'i ise Kontrol Grubu (KG) olarak değerlendirildi. Paraziter tanıda nativ-lugol, trikrom boyama, sedimentasyon ve flotasyon yöntemleri uygulandı. Hematolojik parametrelerden Hb, Hct, MCHC, MCH, MCV ve RDW'nin ölçümleri yapıldı. Biyokimyasal parametrelerden trigliserit, kolesterol, total protein, albumin, çinko, bakır, kalsiyum ve magnezyumun serumdaki düzeyleri ölçüldü. Sonuçlar, Minitab Two Sample Testi'ne göre değerlendirildi. Değerlendirme sonunda her iki grubun karşılaştırılmasında Hb, Hct, MCHC, MCH, MCV, RDW, Eo, serum demir, albumin, çinko ve magnezyum değerleri anlamlı bulundu. Anahtar kelimeler: Çocuk, Ascariasis, Malabsorpsiyon.Article Patojen Bakterilerin Üremesi Üzerine Protozoonların Etkileri(2003) Kurtoğlu, M. Güzel; Gülmez, Selma; Berktaş, Mustafa; Tuncer, Oğuz; Göz, Yaşar; Ceylan, EbubekirAmaç: Bu çalışma, barsak protozoonları ve barsak patojeni bakterilerin birbirleri üzerine olabilecek muhtemel etkilerinin ve birlikte bulunma oranlarının araştırılması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışmanın birinci grubunu, dışkı incelemesinde protozoon saptanan 50 hasta oluşturmuştur. İkinci grupta ise protozoon saptanmayan 50 hastaya ait dışkı örneği incelemeye alınmıştır. Bulgular: Yapılan inceleme sonucunda protozoon saptanan birinci gruptaki 50 hastanın 3'ünde (%6) Salmonella typhi, l'inde (%2) Shigella dysenteriae olmak üzere toplam 4 dışkı örneğinde (%8) patojen bakteri saptanırken, protozoon saptanmayan ikinci gruptaki 50 dışkı örneğinden hiçbir patojen izole edilememiştir. Sonuç: Protozoon saptanan dışkı örneklerinde patojen bakteri üreme olasılığı bulunduğu saptanmış olup, her iki incelemenin birlikte planlanmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır.Article Sahipli Kedi ve Köpeklerdeki Kene ve Pire Prevalansı(2024) Ayan, Özge Oktay; Yilmaz, Ali Bilgin; Adızel, Özdemir; Azizoğlu, Erkan; Gebeş, Ömer; Göz, Yaşar; Ayan, AdnanBu çalışmanın amacı Antalya ilinde sahipli kedi ve köpeklerdeki kene ve pire türlerinin yaygınlığını ortaya koymaktır. Kasım 2021 ile Ağustos 2022 tarihleri arasında, Antalya şehri sınırları içinde muayene için özel bir veteriner kliniğine getirilen sahipli 25 kedi ve 38 köpek, kene ve pire varlığı açısından incelendi. Köpeklerin ve kedilerin tüyleri pire tarağı ile taranarak toplanan pireler %70 alkol içeren şişelere toplandı. Kene türleri, ağız parçalarına zarar vermeden uçları küt olan küçük çelik pensler yardımıyla köpek ve kedilerin başlarından kuyruklarına doğru sistematik olarak toplandı. İlgili literatürler kullanılarak pireler ve keneler teşhis edildikten sonra fotoğrafları çekildi. Muayenesi yapılan 38 köpeğin 11 (%28,9)’inin Rhipicephalus sanguineus türü kene ile 3 (%7,9)’ünün R. sanguineus ve Ctenocephalides canis ile, toplamda %36,84 oranında enfeste olduğu tespit edildi. Toplam 25 kedinin 6 (%24)’sının Ctenocephalides felis türü pire ile, 2 (%8)’sinin C. felis ve R. sanguineus ile, toplamda %32 oranında enfeste olduğu görüldü. Pireler ve keneler sadece kedi ve köpekler değil aynı zamanda diğer hayvan ve insanlara birçok hastalığın taşınmasında rol oynadıkları için önemlidirler. Halk sağlığı açısından kedi ve köpeklerdeki ektoparaziter durum gözlenmeli ve kontrol altına alınmalıdırArticle Some Trace Elements and Vitamins A,c and E Levels in Ewes Infected With Gastrointestinal Parasites(2007) Kozat, Süleyman; Göz, Yaşar; York, Ibrahım HakkıBu çalısmanın amacı mide-barsak parazitlerle enfekte koyunlarda ve parazitsiz koyunlarda bazı iz elementler ve vitamin A, C ve E düzeylerini arastırmaktır. Çalısma; 10 saglıklı ve 20 mide-barsak parazitlerle enfekte olmak toplam 30 koyun üzerinde yürütüldü. statistiksel analizde;mide-barsak parazitlerle enfekte koyunların serum Cu, Zn, Fe ve vitamin A, C ve E düzeyleri saglıklı koyunlara göre önemli düzeyde düsük ( p < 0,01, p < 0,01, p < 0,05, p < 0,001, p < 0,001 ve p < 0,001 sırasıyla) bulundu. Bu arastırmanın sonucunda, mide-barsak parazitleriyle enfekte koyunlarda anti paraziter tedaviye ek olarak Cu, Zn, Fe ve vitamin A, C ve E içeren preparatlarının kullanılmasının da daha etkili olacagına inanılmaktadır.Article Van İli Köpeklerinde Sabin-feldman Boya Testi ile Toxoplasma Gondii'nin Seroprevalansı(2007) Ozkan, Aysegul Taylan; Babür, Cahit; Kılıç, Selçuk; Altuğ, Nuri; Göz, YaşarBu çalısmada Van ili köpeklerinde Toxoplasma gondii’nin seroprevalansının Sabin- Feldman Boya Testi ile belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla, 32’si erkek, 37’si disi olmak üzere toplam 69 köpekten kan örnekleri alındı. Bu kanlardan elde edilen serumlar toxoplasmosis yönünden Sabin- Feldman Boya Testi ile incelendi. nceleme sonucunda 69 köpegin 40’ında (% 57.9) anti-Toxoplasma gondii antikorları saptandı. Sahipli köpeklerin 14’ünün (% 40.0), sokak köpeklerinin ise 26’sının (%76.4) Toxoplasma gondii yönünden seropozitif oldugu saptandı. Ayrıca, sokak köpeklerinde enfeksiyon oranının sahipli köpeklere göre daha yüksek (P<0.05) oldugu belirlendi. Seropozitiflik oranları yasa göre degerlendirildiginde; Toxoplasma gondii seroprevalansının ilerleyen yasla arttıgı (P<0.05) belirlendi. Cinsiyet açısından ise enfeksiyon oranlarında istatistiksel bir farklılık saptanmadı. Sonuç olarak, Van yöresinde toxoplasmosis’in hayvan ve insan sagılıgı için önemli riskler olusturdugu, bu nedenle yörede gerekli koruyucu önlemlerin alınması gerektigi kanısına varıldı.Article Van İlinde Sıtma: Epidemiyolojik Bir Çalışma(2004) Aydın, Abdulalim; Kurtoğlu, Muhammet Güzel; Göz, Yaşar; Gürsoy, MehmetBu çalışmada Van ll Saglik Müdürlüğü Sitma Savaş birimince 1998-2002 yilları arasinda saptanan sitma olguları retrospektif olarak incelenmistir. Beş yillik periyot içerisinde 53403 kan örneği incelenmis ve 110 (%58,5)'u erkek, 78 (%41,5)'i kadin olmak üzere toplam 188 (%0,35) kişide sitma olgusu saptanmiştır. Pozitif olguların %78.1'ini dis kaynaklı olgular oluşturmaktadir ve olguların tamaminın etkeni Plasmodium vivax'tir.Article Van Yöresi Köpeklerinde Dirofilaria İmmitis'in Seroprevalansı(2007) Altuğ, Nuri; Ağaoğlu, Zahit; Yuksek, Nazmi; Koltaş, İ.soner; Demirkazık, Mehtap; Göz, YaşarÇalısmada Van Yöresi köpeklerinde Dirofilaria immitis’in seroprevalansının belirlenmesi amacıyla yasları 1 ay ile 4 yas arasında degisen, farklı ırklardan 67’si sahipli, 34’ü sahipsiz (sokak köpegi) olmak üzere toplam 101 köpek (52 erkek, 49 disi) kullanıldı. Köpeklerden kan örnekleri alındı, serumları çıkarıldı ve serolojik test yapılana kadar -20 oC de saklandı. Kan serumunda D. immitis antijenlerinin varlıgı ELISA kitleri kullanılarak saptandı. Toplam 101 köpegin 18’inin (%17.8) D. immitis antijenleri tasıdıgı saptandı. Sahipli köpeklerin 7’sinin (% 10.4), sahipsiz köpeklerin ise 11’inin (%32.3) D. immitis yönünden seropozitif oldugu ve sokak köpeklerinde enfeksiyon oranının sahipli köpeklere göre daha yüksek (P<0.05) oldugu belirlendi. Seropozitiflik oranları yasa göre degerlendirildiginde; D. immitis seroprevalansının ilerleyen yasla (0-1 yas arası köpekler hariç) arttıgı (P<0.05) gözlendi. Cinsiyet açısından ise enfeksiyon oranlarında istatistiksel bir farklılık saptanmadı. Sonuç olarak, Van yöresinde dirofilariosis’in hayvan ve insan sagılıgı için önemli riskler olusturdugu, bu nedenle yörede gerekli koruyucu ve tedavi edici önlemlerin alınması gerektigi kanısına varıldı.Article Van’da Yabani Kuşlarda Cryptosporidiosis(2016) Göz, Yaşar; Kılınç, Özlem Orunç; Özdal, Nalan; Değer, Mustafa Serdar; Oğuz, BekirAmaç: Yabani ve evcil kuşları etkileyen üç ana Cryptosporidium türü vardır bunlar; Cryptosporidium baileyi, Cryptosporidium galli ve Cryptosporidium meleagridis'dir. Bu çalışmada Van ilinde serbest yaşayan yabani kuşlarda Cryptosporidiosis'in yaygınlığının belirlenmesi planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Dışkı örnekleri 69 martı (Larus michahellis), 32 güvercin (Columba livia), 10 ördek (Anas spp.), 10 Beç tavuğu (Numida meleagris), 3 Bayağı puhu (Bubo bubo), 1 Kaya kartalı (Aquila chrysaetos) ve 2 Kızıl şahin (Buteo rufinus) olmak üzere toplam 127 yabani kuştan toplandı. Dışkı örneklerine önce formol etil asetat tekniği uygulandı, sonra sediment modifiye asit fast yöntemi ile boyanarak mikroskopta incelendi.Bulgular: Muayene edilen 127 dışkı örneğinin 37'sinde (%29) Cryptosporidium spp. ookistlerine rastlandı Öneri: Bu çalışma Van'da (Türkiye) yabani kuşlarda cryptosporidiosisin araştırıldığı ilk çalışmadır.Article Yüksekova (Hakkari) Yöresi Dana ve Buzağılarında Coccidiosis Etkenlerinin Yaygınlığı(2005) Göz, Yaşar; Aydın, AbdulalimBu çalışma mart- temmuz 2004 tarihleri arasında Yüksekova(Hakkari) yöresi buzağı ve danalarında Eimeria türlerinin yaygınlığını saptamak amacıyla yapılmıştır. Bu süre içerisinde 3-12 aylık 92 adet buzağı ve dananın rektumlarından dışkı örnekleri alınmışjapılan mikroskopik inceleme sonucunda bu dışkı örneklerinin 82 (%89,13) tanesinde Eimeria spp. ve Isospora spp. ookistleri saptanmıştır. Ookist saptanan dışkılara %2,5 potasyum dikromat (K^O/zO?) ilave edilip petri kutuları içerisinde bekletilerek sporlanmaları sağlandıktan sonra tür tayinleri yapılmıştır. İnceleme sonucunda dana ve buzağıların E.bovis (%47,82), E. zuernii (%35,86), E. aubumensis (%15,21), E. ellipsoidalis (>11,95), E. alabamensis (%9,78), E. cylindrica (%8,69), E. subspherica (%6,25), E. bukidnonensis (%5,43), E. illinoisensis (%2,17) ve Isospora spp. (%3,26) olmak üzere toplam 10 tür tarafındandan enfekte olduğu görülmüştür.