Browsing by Author "Güney, Mehtap"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis The Effect of Oregano (oreganum Onites) Pulp on Quality Parameters of Meadow Silage(2022) Yeşil, Şirin Duygu; Güney, MehtapBu çalışmada, çayırotu hasılına farklı oranlarda kekik posası ilave edilerek silolanmasının, silajların fiziksel kalite özellikleri, silaj fermantasyonu ve aerobik stabilite üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, ilk biçim çayırotu hasılına katkısız ve ağırlık esasına göre %3 ile %5 oranında kurutulmuş kekik posası ilave edilmiş ve 3 grup olacak şekilde silolanmıştır. Her bir grup için 6 adet olmak üzere toplamda 18 adet silaj örneği 1 l'lik cam kavanozlarda 60 gün süreyle fermantasyona bırakılmıştır. İki farklı oranda kekik posası katkısı, silajların KM içeriğini kontrol grubuna göre azaltmıştır (P<0.05). Kontrol ve kekik posası ilave edilen silaj gruplarından 2 ve 3. kaba yem kalite sınıfında silajlar elde edilmiş olup nispi yem değerleri ise 101.06 ile 106.55 arasında elde edilmiştir. Silajların fiziksel özellikleri sonucunda, katkısız silajlar 'memnuniyet verici' iken %3 ve %5 kekik posası katkılı gruplardan 'pekiyi' kaliteli silajlar elde edilmiştir. Çalışmada silajların pH düzeyleri 4.37-4.89 arasında belirlenmiştir. Silajların fermantasyon kalitesi incelendiğinde, kekik posası katkısı ile silajların LA miktarı önemli düzeyde azalırken, buna paralel olarak silajların AA ve BA düzeyleri de azalmıştır (P<0.001). Bunun yanısıra kekik posasının oranı %3'ten %5'e çıktıkça silajların aerobik stabilitesinin kontrol grubuna göre arttığı gözlenmiştir. Yapılan çalışma sonucunda kekik posasının silaj katkı maddesi olarak değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır.Master Thesis The Effects of Thymus Leaf's in Different Levels Added To Alfalfa Hay on in Vitro Digestibility Parameters(2020) Köseoğlu, Emir; Güney, MehtapBu projede, farklı düzeylerde kekik yaprağı ilave edilen yonca kuru otunun in vitro KM, OM sindirilebilirliği, ME düzeyleri ile rumen parametrelerine etkisinin belirlenmesi öngörülmüştür. Bu amaçla yonca kuru otuna sırası ile %2, 4 ve 6 düzeyinde kekik yaprağı ilave edilerek daisy inkübatörde 48 saat inkübasyona bırakılacaktır. İnkübasyonun başında ve sonunda rumen parametrelerinin belirlenmesi amacı ile rumen sıvı örnekleri alınacaktır. Bu örnekleme periyodunda da in vitro sindirim parametreleri belirlenecektir. Dünya'da ve ülkemizde giderek etkilerini artırmakta olan sera gazı salınımının iştirakçısı olan çiftlik hayvanlarının tüketmiş oldukları besin maddelerinin rumende fermantasyonu sonucu doğal olarak metan gazı oluşmakta ve böylelikle hem ekolojik riskler hem de önemli oranda enerji kaybı söz konusu olmaktadır. Hayvansal ürünlere olan talebin karşılanması ve artan hayvansal üretim faaliyeti açısından ruminantlarda besin maddelerinin sindirim parametrelerinin, söz konusu hayvan lehine aromatik bitkiler ile değiştirilmesine yönelik araştırma alanı oldukça günceldir. Dolayısıyla bu yüksek lisans tezinden elde edilebilecek sonuçların, hayvan besleme alanına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Hayvan beslemede büyüme uyarıcıları olarak kullanılan antibiyotiklerin çiftlik hayvanlarında kalıntı bırakması ve dirençli bakterilerin gelişimini artırması nedeniyle alternatif doğal maddelerden yararlanma öncelik kazanmıştır. Bu maddeler içerisinde yer alan kekik yapraklarının bünyesinde bulunan etken maddelerin antimikrobiyal ve antioksidan etkileri sayesinde rumen fermantasyonu ve besin maddelerinin sindiriminde önemli rol oynadığı ileri sürülmektedir. Dolayısıyla yöreye özgü doğal olarak yetişen kekik bitkisinin ruminantlarda sindirim ve rumen parametrelerine etkisinin tespiti de bitkinin bünyesindeki aktif bileşiklerin etkinliğinin bilinmesi bakımından önemlidir.Article Evelik Otu’nun (Rumex Acetosella) Yem Değeri ve İn Vitro Gerçek Sindirilebilirliğinin Belirlenmesi(2024) Güney, Mehtap; Aydın, RabiaBu çalışma, yörede doğal olarak yetişen evelik otunun (EO) (Rumex acetosella) ham besin madde içerikleri, yem değeri ve in vitro gerçek sindirim (İVGS) parametrelerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada EO, hayvan beslemede geleneksel olarak kullanılan yonca kuru otu (YKO) ve korunga otu (KO) ile karşılaştırılmıştır. Tüm kaba yemler, 2023 yıllı Temmuz ayında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüs alanından toplanmıştır. İn vitro gerçek sindirilebilirliklerinin belirlenmesi için rumen sıvısı, özel bir çiftlikte kaba yem ağırlıklı beslenen ve kesim için mezhabaneye getirilen 2 adet tokludan alınarak Daisy inkübatörde 48 saatlik inkübasyon sonrası belirlenmiştir. Elde edilen veriler tek yönlü varyans analizi ile tespit edilmiştir. Evelik otunun ham kül içeriği (%14.93), YKO (%7.85) ve KO’ndan (%6.43) oldukça yüksek bulunmuştur (P<0.001). Evelik otunun HP içeriği %26.87 ile en yüksek elde edilirken, bunu %19.02 ile YKO ve %13.58 ile KO izlemiştir. En düşük ADF ve NDF içeriği EO’ndan elde edilmiştir (P<0.001). Nispi Yem Değeri (NYD) bakımından EO’nun YKO ve KO’dan daha iyi olduğu bulunmuştur. En yüksek in vitro gerçek sindirilebilirlik (İVGSYEM), in vitro gerçek kuru madde sindirilebilirlik (İVGSKM) ve in vitro gerçek organik madde sindirilebilirlik (İVGSOM) değerini evelik otu göstermiştir (P<0.001). Sonuç olarak, çalışmada yörede doğal olarak yetişen EO’nun, HP içeriğinin hayvan beslemede geleneksel olarak kullanılan YKO ve KO’ndan yüksek, bitki hücre duvarı unsurlarının ise düşük bulunduğu dolayısıyla daha yüksek sindirilebilirlik değerinin elde edildiği gözlenmiştir. Bu sonuçlar ışığında EO’nun verim özelliklerinin araştırılarak ortaya konulmasının gerekli olduğu, iyi kalitede kaba yem olmasının yanı sıra protein yemi olarak da değerlendirilebilecek alternatif kaba yem olabileceği düşünülmüştür.Article Farklı Dönemlerde Biçilen Buğday+çavdar Karışımı Hasılların Besin Madde İçerikleri ile Verim Özelliklerinin Karşılaştırılması(2020) Güney, MehtapBu çalışma, Van ili Karagündüz köyü ekili arazisinde yetiştirilen buğday+çavdar karışımı hasılların besin madde kompozisyonu ile kuru madde (KM) ve organik madde (OM) verim özelliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, hasıllar iki farklı biçim zamanında hasat edilmiştir. İlk biçimde buğday hasılı sapa kalkma, çavdar hasılı ise çiçeklenme sonunda iken ikinci biçimde, buğday hasılı çiçeklenme sonunda olup çavdar hasılı ise hamur olum döneminde biçilmiştir. Her bir biçim döneminde, her parselde ekimi yapılmış buğday+çavdar hasılının 1m2’lik alanından 5’er tekrar olmak üzere toplamda 10 adet örnekleme yapılmıştır. Kuru madde, nötral deterjan lif (NDF) ve asit deterjan lif (ADF) içeriği, ilk biçime kıyasla ikinci biçim döneminde artarken, HP içeriği önemli düzeyde azalmıştır (P<0.001). Her bir m2’den alınan örneklerde, KM ve OM verimleri sırasıyla ikinci biçimde (7289.86; 6264.55) ilk biçimden (4929.21; 4228.28) oldukça yüksek düzeyde elde edilmiştir (P<0.001). Van koşullarında buğday ve çavdarın karışım halinde (buğday+çavdar) ekiminin yapılabileceği, ikinci biçim döneminde hasat edilmesinin hasılların verim özelliklerini artırabileceği sonucuna varılmıştır.Article Kaba Yem Kalitesinin Sınıflandırılmasında Kullanılan Göreceli Yem Değeri (Gyd) ve Göreceli Kaba Yem Kalite İndeksi (Gkki̇)(2016) Bingöl, Nuriye Tuğba; Güney, Mehtap; Aksu, TaylanRuminant rasyonlarının önemli bir unsuru olan kaba yemlerin, hem temin edilmesi hem de kalitesi konusunda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Yaşanan bu sıkıntıların yanı sıra, kaba yem kalitesinin tahminine yönelik olarak ta herhangi bir standart bulunmamaktadır. Bu durum söz konusu hayvanların beslenmesinde yoğun yem için ayrılan maliyeti önemli düzeyde artırmakta ve bunun sonucu olarak hayvancılık ekonomisi olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu nedenlerden dolayı, kaba yem kalitesinin tahminine yönelik olarak geliştirilen Göreceli yem değeri (GYD) ve Göreceli kaba yem kalite indeksi (GKKİ) terimleri son yıllarda geliştirilmiştir. GYD, bitki hücre duvarı elemanı olan ADF (Asit deterjanda çözünmeyen lif) ve NDF (Nötr deterjanda çözünmeyen lif)'den yararlanılarak hesaplanan ve tam çiçeklenme dönemindeki yoncanın 100 kabul edilmesi esasına dayanan tek bir rakamdan oluşan bir indekstir. GYD'ne benzeyen göreceli kaba yem kalite indeksi (GKKİ) ise hesaplamada selülozun sindirilebilirliğini esas almakta ve sindirilebilir kuru madde yerine toplam sindirilebilir besin maddelerini kullanarak kaba yem kalitesini tahmin etmek için kullanılmaktadır. Kaba yemlerin kalitesini belirlemek için hayvan performansını da esas alan ve GYD ve GKKİ'nin tanıtılması ve yaygınlaştırılması hayvan besleme açısından önem taşımaktadır.Research Project Rasyonda Mısır Ddgs (Damıtık Tahıl + Çözünür Maddeleri) Kullanılmasının Koyunlarda Bazı Döl Verim Özellikleri ve Hormon Düzeyleri Üzerine Etkileri(2017) Çakmakçı, Cihan; Sarıbey, Muammer; Erdoğan, Sibel; Güney, Mehtap; Karaca, Serhat; Kor, AşkınBu proje, DDGS (damıtık tahıl + çözünür maddeleri) içeren rasyonla yapılan yemlemenin koyunlarda bazı verim ve üreme özellikleri ile bazı metabolik hormon ve besin maddeleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında aşım öncesi dönemde DDGS içeren rasyonla normal (17 gün) ve kısa süreli (5 gün) besleme (akut besleme) yapmanın koyunlarda doğumda kuzu sayısı ve metabolik hormon salınımını etkileme düzeyi belirlenmiştir. İkinci aşamasında, gebeliğin son 6 haftalık döneminde DDGS içeren rasyonla beslemenin bu koyunlardan doğacak kuzularda büyümeye, yaşama gücüne ve metabolik hormon salınımını etkileme düzeyi belirlenmiştir. İlk aşamasında, koç katım dönemi başlangıcında ve koç katım dönemi sonunda koyunların canlı ağırlık ve vücut kondisyon puanları (VKP) bakımından farklılıklar önemsiz bulunmuştur. Östrus döngüsünün 5., 10., 15. ve aşımdan 5 gün sonraki progesteron konsantrasyonları arasındaki farklılıklar çok önemli bulunmuş, ancak progesteron konsantrasyonu ek yemleme uygulamalarından etkilenmemiştir. Ek yemleme ile östrus döngüsünün 15 gününde alınan kan örneklerinde serum insülin, leptin ve büyüme hormonu (BH) konsantrasyonu arttığı belirlenmiştir. İkinci aşamasında; gebeliğin son döneminde SFK ve DDGS diyetleri doğumda anaların ve kuzuların doğum ağırlıklarını etkilememiş ancak kuzuların sütten kesim ağırlığı DDGS tüketen koyunlardan doğan kuzularda daha yüksek bulunmuştur. Gebeliğin son döneminde serum glikoz, BUN, trigliserit ve BHBA konsnatrasynu üzerine diyet ve diyetxzamanın etkisi önemli bulunmuştur. Gebeliğin 105. gününde yüksek olan serum glikoz ve BUN konsantrasyonu gebelik ilerledikçe azalmıştır. BHBA konsantrasyonu DDGS ile karşılaştırıldığında SFK grubunda daha yüksek bulunmuştur ve gebeliğin son haftasında her iki diyette de BHBA düzeyi düşmüştür. Diyet grupları arasında serum insülin, leptin, IGF-1 ve prolaktin konsantrasyonu bakımından farklılıklar önemli bulunmamıştır. Ancak prolaktin konsantrasyonu gebeliğin 119. gününden sonra artmaya başlamış ve gebeliğin son haftasında en yüksek düzeye ulaşmıştır. Serum IgG ve kolostrum IgG konsantrasyonu diyet uygulamalarından etkilenmemiştir. Doğumdan sonra 1. saatte kuzularda serum IgG konsantrasyonu düşük iken 24 saat sonra alınan kuzu serumlarında IgG konsantrasyonları yükselmiştir. SFK diyetini tüketenlerde kolostrum yağsız kuru madde ve protein içeriği yüksek bulunurken, yağ, laktoz ve IgG konsantrasyonları arasındaki farklılık önemli bulunmamıştır. Sonuç olarak doğum öncesinde gebe koyunlara yapılan kış besleme stratejilerinde kullanılan yem kaynakları koyunların doğum öncesinde olumsuz etkilere neden olmamıştır. Ancak sütten kesime kadar olan büyüme ve gelişme düşünüldüğünde gebeliğin son döneminde DDGS?nin protein kaynağı olarak etkin bir şekilde kullanılabileceği ve toplam rasyon kuru maddesinde %15 düzeyinde SFK yerine ikame edilebileceği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis The Effect of Adding Different Levels of Vicia Faba With Sulphure and Sulphure-Free To Based on Soy Bean Meal and Barley Rations on Some Rumen Fermentation Parameters(2010) Güney, Mehtap; Demirel, MuratSoya küspesi yerine farklı düzeylerde bakla katılarak oluşturulan rasyonlara kükürt ilavesinin mikrobiyal protein sentezi, rumen fermentasyon parametreleri ve rumende ham besin maddelerinin parçalanabilirlikleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülen araştırmanın konsantre yemini arpa, soya küspesi (SK) ve bakla, kaba yemini ise buğday samanı ve kuru çayır otu (ÇKO) oluşturmuştur. Rasyonlar kuru madde üzerinden izokalorik ve izonitrojenik olarak hazırlanmıştır. Denemede soya küspesi ve arpadan gelen protein ve enerjinin (kontrol) % 25, 50 ve 75'i bakladan gelecek şekilde bakla ilave edilmiş bakla ilave edilen rasyonlara ise % 0.5 düzeyinde CaSO4 katılarak toplam 7 farklı rasyon grubu oluşturulmuştur. Denemede hayvan materyali olarak rumen fistülü ve duodenum kanülü takılmış 3 adet toklu kullanılmıştır.Mikrobiyal HP, NH3-N, by-pass protein, GHPS oranı ile GOMS miktarı tüm deneme rasyonlarında benzerlik göstermiştir. Kontrol rasyonuna ait rumende sentezlenen günlük mikrobiyal protein sentez miktarı tüm deneme rasyonlarıyla benzer olup, B3 (117.75 g/gün KM) rasyonuna ait değer B2 (61.21 g/gün KM) rasyonundan yüksek bulunmuştur (p<0.05). Duodenuma geçen toplam HP miktarı kontrol rasyonu ile diğer rasyonlar arasında benzer olmuş, ancak B3 (148.38 g/gün KM) rasyonuna ait benzer özellik B2 (77.41 g/gün KM), B1S (79.11 g/gün KM) ve B2S (88.53 g/gün KM) rasyonlarından yüksek bulunmuştur (p<0.05). Duodenuma geçen by-pass protein miktarı kontrol (14.15 g/gün KM) rasyonu ile diğer rasyon gruplarında benzer olup, B3 (28.19 g/gün KM) rasyonuna ait benzerliğin B1S (12.43 g/gün KM), B2S (11.49 g/gün KM) ve B3S (10.85 g/gün KM) rasyonlarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Kontrol ve kükürtsüz bakla rasyon grupları arasında mikrobiyal protein sentezi bakımından farklılık olmamıştır. Kükürtsüz bakla ve kükürtlü bakla gruplarında ise mikrobiyal HP, toplam HP, GOMS miktarları ile NH3-N'u ve by-pass protein oranlarının benzer olduğu belirlenmiştir. Kükürtsüz bakla rasyon gruplarında by-pass protein miktarı 21.87 g/gün olarak tespit edilmiş kükürtlü bakla rasyon gruplarında ise bu değer 11.51 g/gün'e düşmüştür (p<0.05). Kükürtsüz bakla rasyon grubunda MPSE 12.21 iken, kükürt katkısı ile 8.95'e düşmüştür (p<0.05). Kükürtsüz bakla grubunda GHPS oranı % 85.50 iken, kükürtlü bakla grubunda % 92.17'ye yükselmiştir (p<0.05).Rumen sıvısı pH, NH3, propiyonik ve bütirik asit konsantrasyonu bakımından kontrol rasyonu ile diğer deneme rasyonları arasında farklılık olmamıştır. Yemlemeden önce yüksek olan rumen sıvısı pH değeri yemlemeden sonra azalırken, NH3-N'u, asetik, propiyonik ve bütirik asit konsantrasyonu yükselmiştir (p<0.05). Kükürtsüz bakla katkısı ile rumen parametrelerinden propiyonik asit konsantrasyonu artarken, bakla+kükürt ilavesi ile bütirik asit konsantrasyonunu azaltmıştır (p<0.05).Kontrol rasyonunun KM, OM, HP, ADF ve NDF'lerine ait etkin yıkılabilirlik (a+b) ve k=0.05 değerleri, diğer rasyon grupları ile benzer bulunmuş ve tüm besin maddelerinin yıkılım özellikleri (a, b, c, a+b, k=0.05) üzerine bakla ve bakla+kükürt katkısının etkili olmadığı görülmüştür.Sonuç olarak; gerek mikrobiyal protein sentez parametreleri ile rumen sıvısı parametreleri ve gerekse rasyon besin maddelerinin rumende parçalanma parametreleri dikkate alındığında toklu rasyonlarında kullanılan SK ve arpa protein ve enerjisinin % 75'inin bakla tanesi ile karşılanabileceği rasyonlara kükürt katkısının rumen fermantasyon parametreleri üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı kanaatine varılmıştır.Master Thesis The Effect of Harvesting Stages, Lactic Acid Bacterial Inoculant and Opening Period on Sorghum Silage Quality(2003) Güney, Mehtap; Kurbal, FarukBu çalışmada, süt olum (SO) ve hamur olum (HO) olmak üzere iki farklı olgunluk dönemi hasat edilen sorgum (S) hasılına, silaj katkı maddesi olarak laktik asit bakteri inokulantının 0.5mg/kg (S+Dl) ve lmg/kg (S+D2) dozları ilave edilerek silaj kaliteleri araştırılmıştır. Mikrobiyal katkı maddesi olarak yapısında laktik asit bakterileri (Lactobacillus plantarum + Enterococcus faecium) içeren PIONEER®- 1 132 adlı ürün kullanılmıştır. Bitki materyalleri her iki biçim döneminde kontrol ve katkı maddesi grupları olmak üzere altı deneme grubuna bölünmüşlerdir. lL'lik cam kavanozlarda silolanan silajlar, fermantasyonun 5, 10, 15, 21, 31, 56. günlerinde her gruptan 3'er kavanoz olmak üzere toplam 108 adet açılarak silaj kaliteleri ve ham besin madde analizleri incelenmiştir. Süt ve hamur olum döneminde ortalama silaj pH'ları S grubunda 3.71, S+Dl grubunda 3.64, S+D2 grubunda ise 3.60 olarak tespit edilmiş olup, silaj grupları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (p<0.05). S silajının laktik asit düzeyi (%1.65), S+Dl (%0.62) ve S+D2 (%0.76) silaj larından yüksek olup, farklılık önemli bulunmuştur (p<0.01). Her iki vejetasyon döneminde silajların asetik ve propiyonik asit düzeyleri arasındaki farklılık önemli bulunmamıştır. S+Dl silajının bütirik asit düzeyi (%0.14), S (%0.08) ve S+D2 (%0.08) silajlarından yüksek olup, gruplar arasındaki farklılıklar önemsiz bulunmuştur. SO döneminde 5.gün ortalama pH düzeyleri (3.81), lO.gün (3.67), 15.gün (3.64), 21.gün (3.60), 31.gün (3.46) ve 56.gün (3.47) silajlarından yüksek olup farklılık önemli bulunmuştur (pO.01). HO döneminde ise 56.günde ortalama pH düzeyleri (3.93), 5.gün (3.84), lO.gün (3.70), 15.gün (3.57), 21.gün (3.55) ve 31.gün (3.57) silajlarından yüksek olup farklılık önemli bulunmuştur (pO.01). Sonuç olarak; süt ve hamur olum dönemlerinde sorgum yem bitkisinden elde edilen silajların fermantasyon özellikleri bakımından pekiyi derecede silajlar elde edildiği, kullanılan laktik asit bakteri inokulantının silaj kalitesi üzerine herhangi bir olumlu katkısı olmadığı saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Silaj, sorgum, inokulant, silaj kalitesi