Browsing by Author "Hamza, Bozkurt"
Now showing 1 - 20 of 32
- Results Per Page
- Sort Options
Article 1999 ve 2001 Yıllarında İzole Edilen Klebsiella Pneumoniae Suşlarının Antibiyotik Direnç Oranlarının Karşılaştırılması(2005) Hamza, Bozkurt; Kurtoğlu, M. Güzel; Guducuoglu, Huseyin; Berktaş, Mustafa; Andiç, Şafak; Yaman, GörkemAmaç: Çalışmada, 1999 ve 2001 yıllarında çeşitli klinik örneklerden izole edilen Klebsiella pneumoniae suşlarının örneklere ve kliniklere göre dağılımı ile antibiyotiklere direnç oranlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Metot: Bu yıllarda laboratuarımıza gelen klinik örneklerden K. pneumoniae suşlarının izolasyonunda klasik kültür yöntemleri kullanılmış, izole edilen suşların identifikasyonu ve antibiyotiklere duyarlılıklarının tanımlanmasında ise Şceptor (Becton Diçkinson-USA) panelleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda laboratuvarımıza gönderilen klinik örneklerden 1999 yılında 210, 2001 yılında ise 247 K. pneumoniae suşu izole edilmiştir. Antibiyotiklere direnç durumları irdelendiğinde; K. pneumoniae suşlarının aztreonam (p<0,001), sefotaksim (p<0,01) ve trimetoprim-sulfametaksazole (pArticle Beden Eğitimi Bölümü Öğrencilerinin Yüzeyel Mantar Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi(2006) Akdeniz, Necmettin; Guducuoglu, Huseyin; Hamza, Bozkurt; Aygül, Kumru; Berktaş, Mustafa; İzci, HicranDermatofitler canlılarda keratinize dokuya saldıran, deri, saç ve tırnakta enfeksiyon yapan keratinofilik mantarlardan olup Epidermophyton, Microsporum ve Trichophyton olmak üzere 3 cinse ayrılmaktadır. Bu çalışmada üniversitemizin beden eğitimi bölümünde okuyan öğrencilerin dermatofit açısından tüm vücut bölgelerinin (cilt, tırnak ve saç) değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Olguların değerlendirilmesinde; direkt bakı (%15' lik KOH kullanılarak lam-lamel arası preparatlar) ve kültür [Sabouraud Dekstroz Agar (SDA) besiyeri, Patates-Dekstroz Agar (PDA) ve Mycobiotic agar besiyerleri] yapılmıştır. Toplam 40 öğrencinin yapılan genel cilt, tırnak ve saçlı deri muayenesi sonucunda yüzeyel mantar enfeksiyonları açısından şüpheli 27'sinden yapılan incelemeye göre direkt bakıda 17 örnekte mantar elemanlarına rastlanmış olmasına rağmen, toplam 4'ünde (%10) mikroskobik olarak Malessezia furfur, kültür sonucuna göre ise 3'ünde (%7.5) Trichophyton rubrum tespit edilmiştir. Hedef kitlelerden biri olan sporcuların taranması ile onlarda olabilecek mantar enfeksiyonlarına karşı nasıl korunabileceklerinin anlatılmasının mantar infeksiyonlarından korunmada ve erken tanıda önemli olduğunu düşünmekteyiz.Article Çeşitli Örneklerden İzole Edilen Vibrio Metschnikovii Suşlarının Biyokimyasal Özellikleri ve Antibiyotiklere Duyarlılıkları(2003) Hamza, Bozkurt; Berktaş, Mustafa; Yaman, Görkem; Bayram, Yasemın; Kurtoğlu, M. Güzel; Guducuoglu, HuseyinAmaç: Çalışmada, 1999-2001 tarihleri arasındaki iki yıllık süreçte Mikrobiyoloji Laboratııvan'na gönderilen örnekler ile hastane enfeksiyonlarının önlenmesi ve kontrolü amacıyla çeşitli servislerden alınan örneklerden üretilen Vibrio ınetschnlkovii (F. metschnikovii) suşlarının biyokimyasal özellikleri ile antibiyotik hassasiyet testi sonuçları irdelenmiştir. Yöntem: Kliniklerden gönderilen 137 örnek, Kanlı ve Eozin Metilen Blue (EMB) Ağar besiyerlerine ekildikten sonra, kolonilerin tanımlanması ve antibiyotik duyarlılık testlerinde \"Sceptor Gram Negative Enterik MIC/ID Panel\" ile \"Sceptor Gram Negative Urine MIC/ID Paneller\" (Becton Dickinson-USA) kullanıldı. Bulgular: Laboratuvara gönderilen klinik örneklerinl4 (% 61)'ünde vè kontrol amaçlı olarak çeşitli servislerden alınan örneklerin 9(%39)'ıından olmak üzere toplam 23 örnekte V. metschnikovii izole edilmiştir. Antimikrobiyal ajanlara karşı yapılan duyarlılık testi sonucunda imipenem ve amoksisilin-klavulanatın %100, ampisilin-sulbaktam, gehtamisin ve amikasinin % 95, tetrasiklinin % 92, sefazolin ve tikarsilin-klavulanatın % 90 oranları ile en etkili ajanlar oldukları gözlenmiş; en yüksek direnç gelişimi saptanan ajanlar ise % 8.0 oranı ile aztreonam, % 60 oranı ile seftazidinı, % 52 oranı ile sefotaksim ve % 48 oranı ile trimetpprim-sulfametoksazol olarak saptanmıştır. V. metschnikovii suşlarının ampisilin, sefoperazon, sefotetan, seftriakson, sefuroksinı, siprofloksasin, piperasilin, tikarsilin ve tobramisine karşı % 13 ile % 45 arasında değişen oranlarda direnç geliştirdikleri tespit edilmiştir. Sonuç: V. metschnikovii'nin bir dönem hastanemiz bünyesindeki bulunan çeşitli cihaz ve ortamlarda kolonize olduğu gözlenmektedir ve çalışmada buna dikkat çekilmiştir. Giderek daha sık olarak karşımıza çıkan bu bakteri ile ilgili veriler yine de sınırlıdır ve özellikle su kaynakları başta olmak üzere, ülkemizde konu ile ilgili daha geniş çalışmalar yapılması gerekmektedirArticle Çocuk Yaş Grubu İdrar Kültürlerinin Değerlendirilmesi(2004) Hamza, Bozkurt; Guducuoglu, Huseyin; Gülmez, Selma; Berktaş, Mustafa; Bozkurt, Edibe Nurzen; Kurtoğlu, M. GüzelAmaç: Çalışmada çocuk yaş grubundaki üriner infeksiyon etkenlerinin dağılımı ve bu etkenlere karşı antimikrobiyallerin duyarlılıklarının araştırılması amaçlanmıştır. Metod: Ocak 1997 ile Nisan 2001 tarihleri arasında pediatri servisi ve polikliniğinden gönderilen toplam 22.298 idrar örneği değerlendirmeye alınmıştır. Ahnanjdrar örneklerinin % 5 Koyun Kanlı Ağar (Difco) ve Eozin Metilen Blue Ağara (Difco) ekimleri yapılmış, izole edilen patojen bakterilerin identifikasyonları ve antibiyogramları ise Sceptpr panelleri (Becton Diçkinson-USA) kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya alınan 22.298 idrar örneğinde %23.8 oranında (5311 hasta) kültür pozitifliği saptanmıştır. Bu mikroorganizmaların %41.8'inin Escherichia coli, %13.18'inin Klebsiella pneumoniae, %13.07'sinin Staphylococcus epidermidis, %9.77'sinin Proteus mirabilis, %3.65'inin Enterobacter cloacae, %3.65'inin Klebsiella oxytoca, %2.29'unun Staphylococcus aureus, %1.71'inin Enterobacter aerogenes, %1'inin Proteus vulgaris, %9.86'sının ise diğer Gram pozitif ve Gram negatif mikroorganizmalar oldukları tespit edilmiştir. İzole edilen bakterilere uygulanan antimikrobiyal hassasiyet testi sonucunda; E. coli'ye karşı siprofloksasinin %94, gentamisin, norfloksasin ve amikasinin %93, sefotaksimin %89, seftriaksonun %88 oranları ile, K. pneumoniae'ye karşı siprofloksasinin %95, norfloksasinin %94, amikasinin %82 oranları ile, P. vulgarisJe karşı norfloksasinin %100, siprofloksasinin %95, gentamişinin %91 ve amikasinin %90 oranları ile, P. mirabilis'ti karşı siprofloksasinin %95, norfloksasinin %93, sefotaksimin %84, amikasinin %83 oranları ile, E. eloacae'ye karşı norfloksasinin %97, siprofloksasinin %96, amikasinin %90 oranları ile, E. aerogenes'e karşı siprofloksasinin %97, norfloksasinin %96 oranları ile, S. epidermidis'e karşı mtrofurantoinin %93, amikasinin %88, sefuroksimin %85, tikarsilinin %83 oranları ile, S. aureus`a karşı ise amikasın ve sefuroksimin %100 oranları ile en etkili antibiyotikler oldukları saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmanın bölgemizdeki ve yurdumuzdaki çocuklarda görülen üriner sistem infeksiyonlarının ampirik tedavisinde yol gösterici olacağı düşünülmektedir.Other Eklem Yakınması Olup Romatoid Faktör Negatif Olgularda Parvovirüs B 19 Igm Seropozitifliği(2000) Hamza, Bozkurt; Kurtoğlu, M. Güzel; Andıç, Ş.; Berktaş, Mustafa; Guducuoglu, Huseyin; Dalkılıç, A. EnesEritema infeksiyozum etkeni olarak bilinen Parvovirus B19 (PVB19), sıklıkla çocukluk yaş grubunda rastlanılmakta olup erişkin yaş grubundaki kişilerde artropati, kronik hemolitik anemili hastalarda geçici aplastik kriz, AIDS' li hastalarda ise kronik anemiye neden olabileceği belirtilmiştir(l). Bu çalışma, erişkin yaş grubunda görülen romatizmal şikayetlerin, bir viral ajan olan Parvovirus B19'a bağlı olarak oluşabileceğini kanıtlamak amacıyla ele alındı. Bu amaçla erişkin yaş grubunda romatoid faktör (RF)'ü negatif 100 hasta ele alınarak Parvovirus 579-IgM ELISA (IBL-Hamburg, Almanya) kitleri kullanıldı ve %6 oranında Parvovirus B19-lgM pozitifliği saptandı. Çalışmada saptanan %6'lık pozitiflik oranın, romatizmal şikayeti olan hastalar için önemli olabileceği düşünülmüştür.Other Enterobacter'lerin Çeşitli Enfeksiyonlardaki Rolü ve Antimikrobiklere Duyarlılıkları(2000) Kurtoğlu, M. Güzel; Hamza, Bozkurt; Guducuoglu, Huseyin; Berktaş, Mustafa; Dalkılıç, A. EnesÇalışmada son yıllarda Enterobacter' ler tarafından oluşturulan enfeksiyonların öneminin giderek artması nedeniyle, 2 yıllık bir süreçte Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı laboratuvarına gönderilen çeşitli klinik materyallerden ürettiğimiz 85 Enterobacter susunun retrospektif olarak incelenmesi amaçlanmıştır. 85 Enterobacter susunun; 38(%44.7)'i Pediatri, 11(%12.9)'i Üroloji, 7(%8.2)'si Ortopedi, 6(%7.1)'sı Göğüs Hastalıkları, 5(%5.9)'i KBB, 5(%5.9)'i Genel Cerrahi, 5(%5.9)'i Dahiliye, 4(%4.7)'ü Kadın Doğum, 3(%3.5)'ü FTR ve l(%1.2)'i Çocuk Cerrahisi klinik veya polikliniklerinden gönderilen materyallerden üretilmiştir. Suşların 55(%64.7)'ini E. cloacae, 14(%16.5)'ünü E.aerogenes, 11(%12.9)'ini E.agglomerans, 4(%4.7)'ünü E. sakazakii ve l(%1.2)'ini E. asburiae oluşturduğu, sistem olarak en fazla solunum ve üriner sistemlerde, daha sonra yara, kan, kulak ve batın içi materyalde, nadir olarak da BOS, göz ve vagende bulundukları tespit edilmiştir. Antimikrobiklere olan etkileri incelendiğinde; ampicillin ile sefalosporinlerin çoğuna dirençli oldukları, amikacin, imipenem, norfloxacin ve ciprofloxacine karşı genelde duyarlı oldukları saptanmıştır.Article Erişkin Yaş Grubu İdrar Kültürlerinden İzole Edilen Escherichia Coli Suşlarının Antimikrobiyallere Duyarlılıkları(2005) Hamza, Bozkurt; İzci, Hicran; Gülmez, Selma; Aygül, Kumru; Berktaş, Mustafa; Guducuoglu, HuseyinÇalışmamızdaerişkinpopulasyondaürinerinfeksiyonetkeniolarakizoleedilenE.coli suşlarının antimikrobiyal ajanlara duyarlılıklarının araştırılması amaçlamıştır. Üriner sistem infeksiyonu ön tanılı hastaların idrar kültürlerinden izole ettiğimiz suşların identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılık testleriSceptor(BectonDickenson-USA)cihazı veidentifikasyonpanelleriile yapılmıştır. Bu yaş grubunda 2003 yılı içinde 683 adet üriner infeksiyon etkeni tespitedilmiş olup, bunların 217(%31.8)'sinde E. coli saptanmıştır. Buna göre; %5.2 direnç oranı ile amikasin en duyarlı antimikrobiyal olup bunu %10.2 ile nedimisin, %10.5 ile sefoksitin, %11.3 ile seftazidim, %11.5 ile imipenem izlemektedir. En yüksek direncin ise ampisiline (%63.50), piperasiline %52.1, trimetoprim/sulfametoksazole %46.5 ve amoksisilin-klavulanata %39.2 olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak; E. coli ile oluşan üriner sistem infeksiyonlarında ampiriktedavide, anıpisilin,trimetoprim/sulfametoksazol, amoksisilin-klavulanat,piperasilin, nitrofurantoin ve sefuroksinı gibi antimikrobiyaller tercih edilmemeli, giderek artan direnç oranları nedeniyle duyarlılık testi yapılmadan tedaviye başlanmamalı ve bu yolla tedavinin başarısız olmasına ve direnç gelişiminin artmasına engel olunmalıdır.Article Et ve Et Ürünlerinden Listeria Monocytogenes'in İzolasyonu(2006) Alişarlı, Mustafa; Berktaş, Mustafa; Hamza, Bozkurt; Guducuoglu, Huseyin; Bozkurt, Edibe N.Amaç: Çalışma, ilimizde et ve et ürünlerinde Listeria suşlarının ve bunların içinde Listeria monocytogenes suşunun bulunma oranını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu amaçla 100 adet kıyma, 50 adet parça et, 25 adet sucuk, 25 adet salam, 25 adet sosis ve 25 adet pastırma örneği alınarak, United States Department of Agriculture (USDA)-Food Safety and Inspection Service (FSIS) tarafından önerilen yöntemle çalışılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda, kıyma örneklerinin %73 (73/100)'ünde, parça et örneklerinin %74 (3750)'ünde, sucuk örneklerinin %76 (19/25)'sında, salam örneklerinin %16 (4/25)'sında, sosis örneklerinin %44 (11/25)'ünde ve pastırma örneklerinin %32 (8/25)'sinde Listeria suşu izole edilmiştir. Bu sonuçlarla; kıyma, sosis ve parça ette en sık L. innocua, sucuk ve pastırmada en sık L. monocytogenes, salamda ise en sık L. welshimeri ile kontaminasyonların oluştuğu saptanmıştır. Sonuç: Et ve et ürünlerinin çiğ olarak ya da yeteri kadar ısı işlemi görmeden tüketilmesi halinde sağlık açısından önemli bir potansiyel güç oluşturabilecekleri kanaatine varılmıştır.Article Gastrik Karsinomalı Hastalar ile Epigastrik Yakınmaları Olan Olgularda Helicobacterpylori Antijenlerine Karşı Antikor Varlığının Saptanmasında Vvestern Blot Yönteminin Değerlendirilmesi(2010) Hamza, Bozkurt; Öztürk, Öznur; Özer, Toka Türkan; Guducuoglu, Huseyin; Berktaş, Mustafa; Bulut, Gülay; İlhan, MahmutHelicobacter pylori VacA (vacuolating cytotoxin A) ve CagA (cytotoxin associated gene A) proteinleri, bakterinin virülans faktörleri arasında yer almaktadır. Özellikle CagA geni taşıyan H.pylori suşlarının gastrik adenokarsinom gelişiminde potansiyel risk faktörü olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmada, mide kanseri tanısı almış hastalarda ve malignansisi olmayan kontrol grubunda çeşitli H.pylori antijenlerine karşı özgül antikorların saptanmasında Western Blot (WB) yönteminin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya, kanserli 99 hasta (94 adenokarsinom, 2 adenoskuamöz hücreli karsinom, 3 non-Hodgkin lenfo-ma) ile kontrol olarak bulantı, kusma, ishal, regürjitasyon ve karın ağrısı gibi epigastrik şikayetleri olan 150 olgu alınmıştır. Hasta (yaş ortalaması: 56.7 ±1.2 yıl; 62'si erkek) ve kontrol (yaş ortalaması: 24.2 ± 1.3 yıl; 64'ü erkek) gruplarındaki tüm olgularda ELISA yöntemiyle H.pylori IgG pozitifliği mevcuttur. H.pylori CagA, VacA, OMP-67 (outer membrane protein), üreaz A, üreaz B, flajellin ve HSP (heat shock protein) antijenlerine karşı antikor varlığı, ticari bir test (RIDA Blot Helicobacter; R-Biopharm GmbH, Almanya) kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmamızda, ilginç olarak hasta ve kontrol bireylerin hiçbirisinde an-ti-VacA pozitifliği saptanmamış; CagA, OMP, üreaz A, üreaz B, flajellin ve HSP'ye özgül antikor pozitiflik oranları hasta grubunda sırasıyla; %78, %54, %37, %60, %53 ve %82; kontrollerde ise sırasıyla %85,%71, %55, %43, %61 ve %75 olarak tespit edilmiştir. Hasta ve kontrol grupları arasında CagA, HSP ve flajellin antikorlarının pozitiflik oranları istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermezken (p> 0.05); anti-OMP67, anti-üreaz A ve anti-üreaz B pozitiflik oranları arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p< 0.01). Sonuç olarak, H.pylori antijenlerine karşı oluşan özgül antikorların saptanması ve ayırt edilmesinde WB temelli bu testin, özellikle vacA antikorlarını saptama açısından üretici firma tarafından bir kez daha değerlendirilmesinin gerekli olduğu kanaatine varılmış ve H.pylori'nm virülansını ve enfeksiyonun prognozunu belirlemede önemi olan faktörlerin aydınlatılmasında daha ileri moleküler ve klinik çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür.Article Hamilelik Dönemindeki Kadınlarda Tetanoza Karşı Bağışıklık Durumunun Araştırılması(2004) Hamza, Bozkurt; Zeteroğlu, Şahin; Berktaş, Mustafa; Bayram, Yasemın; Andiç, Şafak; Bozkurt, Edibe Nurzen; Guducuoglu, HuseyinÇalışmada, ülkemizde ve dünyada insan sağlığını tehdit eden ve aşı ile korunulabilir bir hastalık olan tetanozun bölgemizdeki gebe kadınlar arasındaki bağışıklık durumunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Çeşitli gebelik dönemlerindeki 91 kadının kanları alınarak serumlarında ELISA yöntemiyle tetanoz toksinine karşı IgG tipi antikor düzeyleri araştırılmıştır. Çalışmada, 91 gebe kadının 48 (%53)'inin tetanoza karşı bağışık olduğu, 43 (%47) gebe kadının antikor düzeylerinin ise koruyucu düzey olarak kabul edilen 0.01 IU/ml'nin altında olduğu saptanmıştır. Çalışma ile elde edilen sonuçlara bakıldığında, bölgemizde gebe kadınların yaklaşık yarısının tetanoza karşı korunmasız oldukları ve bu grupta koruyucu amaçla yapılması gereken tetanoz aşısının daha büyük bir titizlikle uygulanması gerektiği görülmektedir.Article Kan Kültürlerindeki İzole Edilen Bakteriler ve Antimikrobiyallere Duyarlılıkları(2008) Hamza, Bozkurt; Berktaş, Mustafa; Bayram, Yasemın; Kurtoğlu, Muhammet GüzelAmaç: Çalışmada, bir yıllık bir süreçte çeşitli servislerden gönderilen kan örneklerinden izole edilen bakterilerin sıklığının ve antimikrobiyallere duyarlılıklarının araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kan kültürleri, Becton Dickinson 9120 (USA) otomatik kan kültür sistemi ile yapılmış olup, bakterilerin soyutlanmasında klasik yöntemler kullanılmıştır. Patojen bakterilerin identifikasyonunda Sceptor (Becton Dickinson-USA) cihazı ve panelleri kullanılmıştır. Brucella türlerinin identifikasyonunda Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün Brucella polivalan antiserumu kulanılmıştır. Bakterilerin antimikrobiyallere duyarlılıklarının saptanmasında ise, Sceptor (Becton Dickinson-USA) panelleri veya Müller-Hinton Agarda Disk Diffüzyon Yöntemi kullanıldı. Bulgular: Bir yılık süreçte izole edilen 565 patojenin 165’inin (%29) Koagülaz Negatif Stafilokok(KNS), 116’sının (%21) Staphylococcus aureus, 60’ının (%11) Streptokok spp, 48’inin (%8) Escherichia coli, 36’sının (%6) Brucella spp, 33’ünün (%6) Klebsiella spp ve 107’sinin (% 19) diğer bakterilerden oluştuğu saptanmıştır. Saptanan patojenlerin en fazla duyarlı oldukları antimikrobiyallerin stafilokok ve streptokok gibi Gram pozitif bakteriler için vankomisin, kloramfenikol, siproşoksasin olduğu; Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae gibi Gram negatif bakterilere en etkili antibiyotiklerin imipenem, amikasin, sefoksitin, siproşoksasin, ve sefuroksim olduğu saptanmıştır. Kan kültürlerinden izole edilen Brucella türlerine en etkili antibiyotikler olarak ise tetrasiklin, streptomisin ve seftriakson tespit edilmiştir. Sonuç: Hastanemizde yatan hastalardan alınan kan kültürlerinden en sık stafilokok ve streptokokların, daha sonra Gram negatif bakterilerin soyutlandığı saptanmıştır.Article Klinik Örneklerden İzole Edilen Anaerob Bakteriler ve Antibiyotik Duyarlılıkları(2004) Hamza, Bozkurt; Bozkurt, Edibe Nurzen; Kutulay, Nihat; Guducuoglu, Huseyin; Gülmez, Selma; Berktaş, Mustafa; Bayram, YasemınBu çalışmada; 2002 yılı içerisinde Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarına gelen örneklerden izole edilen anaerob bakterilerin türlerine, izole edildikleri bölgelere ve antibiyotik duyarlılıklarına göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu süre içerisinde laboratuvarımıza anaerob kültür amacıyla toplam 238 örnek kabul edilmiş ve bu örneklerden 67 (%28.2)'sinden anaerob bakteriler izole edilmiştir. İzole edilen 67 anaerob bakterinin 28 (%41.8)'i Ruminococcus prodııctus olarak identifiye edilmiş ve flora elemanı olarak kabul edilmiştir. Kalan 39 (%58.2) suş ise patojen olarak kabul edilmiş olup bu anaerob bakteriler; kan (11), abse (10), vajen (6), periton sıvısı (4), orta kulak (3), plevral sıvı (2), endoınetrium (2), akciğer absesi (1) örneklerinden izole edilmişlerdir. İzole edilen 39 patojen anaerob bakterilerin tür dağılımında; Actinomyces israelii (14), Propionibacterium acnes (9), Propionibacterium granulosum (1), Bacteroides ovatus (2), Bacteroides distasonis (2), Eubacterium rectale (1), Porphyromonas asaccharolyticus (1), Lactobacillus fermentans (2), Fusobacterium varium (1), Prevotella intermedia (2), Prevotella oralis (1), Prevotella ruminicola (1), Peptostreptococcus spp (2) saptandı. Anaerob bakterilerin kloramfenikole %12.8, sefoksitine %33.3, tetrasikline %35.9, sefotaksime %38.4, karbenisüine %48.7, klindamisine %56.4 ve metronidazole %94.9 oranlarında direnç gösterdikleri saptandı. Bu sonuçlara göre anaerob bakteriler arasında en sık Actinomyces israelii (% 35.9) ve Propionibacterium acnes (%23.1), en duyarlı antimikrobiyaller olarak da kloramfenikol (%87.12) ve sefoksitin (%33.3) olduğu tespit edilmiştir.Article Klinik Örneklerden İzole Edilen Proteus Mirabilis Suşlarının Antimikrobial Ajanlara Duyarlılıkları(2008) Hamza, Bozkurt; Berktaş, Mustafa; Guducuoglu, Huseyin; Kurtoğlu, Mehmet Güzel; Bayram, YasemınAmaç: Değişik klinik ve polikliniklerden laboratuvarımıza gönderilen materyallerde üretilen Proteus mirabilis suşlarının antimikrobiyal ajanlara direnç durumlarının araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Suşların izolasyonunda klasik kültür yöntemleri uygulanmış, identifikasyon ve antimikrobiyal ajanlara direncin ortaya konulmasında ise Sceptor Gram negatif ID paneller (Becton Dickinson-USA) kullanılmıştır. Bulgular: Klinik örneklerden izole edilen toplam 104 P. mirabilis suşunun 57’si idrar, 19’u kulak, 8’i yara, 6’sı abse, 5’i vagen, 3’ü aspirasyon materyali, 2’si kan, 2’si sperm, 1’i balgam ve 1’i beyin-omurilik sıvısı örneklerinden izole edilmiştir. Bu suşların antimikrobiyal ajanlara direnç seviyeleri ise; norfloksasin % 3.7, siprofloksasin % 8.4, amikasin % 9.3, imipenem % 1.6, gentamisin % 14.8, sefotaksim % 15, sefaperazon % 17.6, sefuroksim % 24.2, amoksisilin klavulanat % 28.1, sefazolin % 34.1, aztreonam % 3.3, kotrimoksazol % 45.7, ampisilin % 52.6 ve sulfisoksazol % 93.8 oranlarında saptandı. Sonuç: P. mirabilis ile oluşan infeksiyona karşı tedavide ilk seçilecek antimikrobiyallerin; kinolon veya aminoglikozid grubu olması gerektiği sonucuna varılmıştır.Article Klinik Örneklerden İzole Edilen Proteus Vulgaris Suşlarının Antimikrobiyal Ajanlara Duyarlılıkları(2005) Hamza, Bozkurt; Çiftçi, İ. Hakkı; Körkoca, Hanefi; Aygül, Kumru; Berktaş, Mustafa; Guducuoglu, Huseyin; Kurtoğlu, M. GüzelBizim çalışmamızla Van bölgesinde çeşitli klinik örneklerden izole, edilen Proteus vulgaris suşlannın antimikrobiyal ajanlara duyarlılıklarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Suşların izolasyonunda klasik kültür yöntemleri uygulanmış, identifikasyon ve antimikrobiyal alanlara duyarlılığın ortaya konulmasında ise. Sceptor Gram negatif ID paneller (Bectön Dickinson-USA) kullanılmıştır. Çalışmada klinik örneklerden izole edilen toplam 78 P. vulgaris suşunun 68'i idrar, 4'ü kulak,, 2'si yara, 2'si balgam, l'i ampiyem ve l'i umblikal örnekten izole edilmiştir. Bu suşlara karşı en etkili antimikrobiyal ajanların amikasin (%92), siprofloksasin (%92), imipenem (%92), gentamisin (%90), tobramisin (%90) ve norfloksasin (%85) olduğu belirlenmiş; nitrofrantoine %95, sefazoline o/o93, ampisiline %89 ve sefuroksime ise %86 oranlarında direnç geliştiği tespit edilmiştir.Article Klinik Örneklerden Üretilen Serratia Cinsi Bakterilerin Çeşitli İnfeksiyonlardaki Rolü ve Antimikrobiyallere Duyarlılıkları(2005) Hamza, Bozkurt; Guducuoglu, Huseyin; Kutluay, Nihat; Gülmez, Selma; Berktaş, Mustafa; Bayram, Yasemın; Bozkurt, Nurzen EdibeAmaç: Çalışmada, hastanemizin çeşitli klinik ve polikliniklerinden gönderilen örneklerden izole edilen Serratia cinsi bakterilerin tür dağılımı, kliniklere ve izole edildikleri bölgelere göre dağılımı ile bu bakterilerin antimikrobiyallere duyarlılıklarının araştırılması amaçlandı. Yöntem: Suşların izolasyonunda klasik kültür yöntemleri uygulanmış, identifikaşyon ve antimikrobiyal ajanlara duyarlılığın ortaya konulmasında işe Sceptor Gram negatif İD paneller (Becton Diçkinson-USA) kullanılnıştır. Bulgular: Üretilen 116 adet Serratia cinsi bakterinin; %43.97(51)'sinin Serratia odprifera, %.39.65(46)'inin Serratia marcescens, % 12.07(14) 'sinin Serratia liquefaciens ve %4.31(5)'inin Serratia plymutica olduğu saptandı. En yüksek oranlarda olmak üzere; S.odorifera'ların %62.75'sinin S.marcescens'lerin%41.30'unun,S Liquefaciens lerin%57.14'ünün ve S. plymutica'ların %40'ının pediatri bölüklünden gönderilen örneklerden üredikleri saptandı. Etken oldukları infeksiyonlar açısından ise S. odorifera'ların %74.52'sinin, S. marcescens'lerin %34.79'unun ve S.liquefaciens'lerin %42-86'sının idrar kültürlerinden, S. plymutica'ların ise %60'ının yara kültürlerinde üredikleri saptandı. Yapılan antimikrobiyal duyarlılık testleri sonucunda; S. odorifera'ların amikasine %96.15, norfloksasine %94.59, imipeneme %88.89 ve siprofloksasin ile gentamisine %87.27 oranlarında hassas; S. marcescens'lerin amikasine %95.74, siprolloksasine 91.49, imipeneme %88.89 ve gentamisine %82.22 oranlarında hassas, S.liquefaciens'lerin amikasın, siprofloksasin, gentamisine ve tetrasikline %100, seftriaksona %92.86 oranlarında hassas; S, plymutica'ların ise; tikarsillin ile ampisillin/sulbaktama %80, tikarsillin/klavulanat ile siprofloksasine %60 oranlarında hassas oldukları saptandı. Sonuç: Serratia'ların özellikle çocuk yaş grubunda infeksiyonları yol açtıkları, en sık idrar yolu infeksiyonları, yara infeksiyonları ve sepsise neden oldukları, antimikrobiyal duyarlılıklarının incelenmesinde ise; genelde amikacin,imipenem, siprofloxacin ve gentamycin'e duyarlı oldukları oldukları saptanmıştır.Article Kolesistektomi Yapılan Hastaların Safra Örneklerinden İzole Edilen Mikroorganizmalar ve Antibiyotiklere Duyarlılıkları(2004) Hamza, Bozkurt; Bayram, Yasemın; Yaman, Görkem; Berktaş, Mustafa; Guducuoglu, HuseyinAmaç: Safra kesesinde oluşan taşlar inflamasyon ve tıkanmaya bağlı olarak kese hidîopsuna neden olabilmekte, bunun sonucunda bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilmektedir. Çalışmada bu durumun ortaya konulması amacıyla safra kesesi taşı nedeniyle ameliyat edilen hastalarda safra örnekleri alınarak bakteriyolojik açıdan incelenmiştir. Yöntem: Alınan safra örnekleri aerobik ve anaerobik olarak değerlendirilmiş, üreyen aerob ve anaerob kültürlerdeki patojenlerin identifikasyonu ve 37 antibiyotiğe karşı duyarlılıklarının belirlenmesinde Sceptor (Becton Oickinson-USA) panelleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada 41 safra örneğinden 33'ünde'(% 80.5) bakteriyel öreme saptanmıştır. Bu örneklerden 20'sinde (% 60.6) Gram negatif aerob [Escherichia coli (5), Enterobacter ctoacae (4), Acinetobacter baumannii (3), Pseudomonas aeruginosa (3), Stenotrophomonas maltophilia (1), Enterobacter agglomerans (1), Klebsiella pneumoniae (1), Serratia odorifera (1) ve Edvvardsiella ictaluri (1)], 8'inde (% 24.2) Gram pozitif aerob bakteriler [Staphylococcus aureus (1), Koagülaz negatif stafilokoklar (KNS) (5) ve Streptococcus agalactiae (2)], 4'ünde (% 12.1) anaerob bakteriler [Ruminococcus productus (2), Bacteroides ovatus (2)], bir örnekte ise (% 3.1) Candida alblcans izole edilmiştir. Sonuç: izole edilen bakterilere karşı yapılan antibiyotik duyarlılık testi sonucunda, en etkili antibiyotiklerin Gram negatiflere karşı amikasin ve imipenem, Gram pozitif bakterilere karşı vankomisin, oksasilin ve ampisilin-sulbaktam, anaeroblara karşı ise kloramfenikol olduğu tespit edilmiştir.Article Nozokomiyal Stenotrophomonas Maltophilia Suşlarının İzolasyonu ve Antibiyotiklere Duyarlılığı(2006) Hamza, Bozkurt; Berktaş, Mustafa; Dülger, Dilek; Guducuoglu, Huseyin; Mısırlıgil, AykutAmaç: Çalışma, özellikle immun sistem defekti olan kişilerde ve nozokomiyal infeksiyonlarda giderek daha fazla önem kazanan ve antibiyotiklere çoğul direnç gelişimi ile göze çarpan Stenotrophomonas maltophilia (S. maltophilia) suşlarının bölgemizdeki nozokomiyal infeksiyonlardaki rolünün ve antibiyotik direnç paterninin ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu amaçla çeşitli kliniklerden Mikrobiyoloji Laboratuvarı'na kültür amacıyla gönderilen örnekler, klasik kültür yöntemleri uygulanarak incelenmiş ve 62 örnekten S. maltophilia izole edilmiştir. S. maltophilia izole edilen örneklerin en çok Pediatri (28 örnek, % 45), KBB (12 örnek, % 19), İç Hastalıkları (6 örnek, % 10) ve Üroloji (4 örnek, % 7) kliniklerinden gönderildiği; S. maltophilia izole edilen örneklerin dağılımında ise suşların 16 (% 25.8)'sının idrar, 11 (% 17.8)'inin kulak, 8 (% 12.9)'inin kan, 7 (% 11.3)'sinin aspirasyon sıvısı ve 20 (% 32.2)'sinin diğer klinik örneklerden izole edildikleri saptanmıştır. Bulgular: İzole edilen suşlara yapılan antibiyotik hassasiyet testi sonucunda, S. maltophilia suşlarının en çok duyarlı oldukları antibiyotiklerin başında imipenem (% 65), siprofloksasin (% 64) ve amikasinin (% 53) geldiği, S. maltophilia suşlarının % 90'ından fazlasında nitrofurantoin, sefazolin, trimetoprim, tetrasiklin, sefuroksim ve ampisiline karşı direnç geliştiği gözlenmiştir. Sonuç: Çalışmada gözlenen yüksek orandaki direnç nedeniyle, S. maltophilia suşlarının etken olduğu nozokomiyal infeksiyonların tedavisinde olabildiğince in-vitro duyarlık testlerinden yararlanılması gerektiği, bunun mümkün olmadığı ve ampirik tedavi uygulanması gereken durumlarda kinolonların yanı sıra aminoglikozidlerin iyi bir seçenek olduğu sonucuna varılmıştır.Article Pediatrik Olgulardan İzole Edilen 3 Kluyvera Suşunun Değerlendirilmesi(2008) Hamza, Bozkurt; Körkoca, Hanefi; Berktaş, Mustafa; Tuncer, Oğuz; Çıftcı, Ihsan Hakkı; Kurtoğlu, Muhammet GüzelAmaç: Enterobacteriaceae familyasında yer alan Gram negatif bir bakteri olan Kluyvera sp. çocuklarda üriner sistem infeksiyonları, enterit, yumuşak doku infeksiyonları ve sepsis gibi birçok infeksiyona sebep olabilmektedir. Kluyvera türlerinin immunsupresif hastalarda olduğu kadar immunkompetanlar için de fırsatçı bir patojen olduğu bilinmektedir. Kluyvera infeksiyonları ile ilgili bundan sonra yapılacak olan çalışmalara ışık tutacağı düşünülerek Kluyvera hakkında yapılan literatür çalışmaları da gözden geçirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Kluyvera izolat verileri klinik mikrobiyoloji kayıtlarının retrospektif analizi ile elde edilmiştir. Bulgular: Retrospektif incelemede üç izolatın birinin idrar, ikisinin umblikal apse örneklerinden soyutlandığı saptandı. Çalışmada, klinik öneme sahip Kluyvera izolatları nın antibiyotik duyarlılıkları, (birinci ve ikinci kuşak sefolosporinler ve ampisiline karşı dirençli olmaları ile amikasin, siproşoksasin, gentamisin ve trimetroprim+sulfametoksazol’e duyarlılıkları) literatürde rapor edilen paternlerle benzerlik gösterdi. Sonuç: Hem bizim verilerimiz hem de literatür bilgilerinin bir sonucu olarak Kluyvera gibi nadir ve fırsatçı organizmalar çocuklarda önemli infeksiyon etkeni olabileceği sonucuna varılmıştır.Article Pnömoni Tanılı Erişkin Hastalarda Kültür ve Floresan Antikor Yöntemleriyle Etkenlerin Araştırılması(2007) Özbay, Bülent; Çiftci, İhsan Hakkı; Andiç, Şafak; Guducuoglu, Huseyin; Hamza, Bozkurt; Berktaş, MustafaAmaç: Bu çalışmada, toplum kökenli pnömoni tanısı konulan hastalarda kültür ve indirekt floresan antikor yöntemiile etkenlerin araştırılması amaçlanmıştır.Yöntem: Klinik olarak pnömoni tanısı konmu 50 hastadanın klasik yöntemler kullanılarak balgam kültürleriyapılmış , Bactec 9120 sistemi ile kan kültürleri (Becton Dickinson- USA) alınmış , izole edilen etkenler Sceptor(Becton Dickinson- USA) panelleri ile identifıye edilmiştir. Ayrıca hastalardan alınan serum örneklerinde indirektfloresan antikor yöntemi (Pneumoslide test - Poligono Industrial Dos De Octubre) ile 9 pnömoni etkenine karşı IgMantikorları araştırılmıştır.Bulgular: Çalışma kapsamındaki 50 pnömonili hastanın 13 (% 26)’ünde kan kültürü, 6 (% 12)’sında balgamkültürü, 26 (% 52)’sında ise indirekt floresan antikor yöntemi ile tanı konulmuştur. Bu üç yöntemle yapılan çalışmasonucunda, bölgemizde erişkin yaş grubunda gözlenen toplum kökenli pnömoni vakalarının % 18’inde Streptococcuspneumoniae, % 12’sinde Legionella pneumophilia, % 12’sinde Mycoplasma pneumoniae, % 10’unda Influenza A, %8’inde Haemophilus influenzae, % 6’sında Staphylococcus aureus ve Adenovirus, % 4’ünde Klebsiella pneumoniaeve Parainfluenza, % 2’sinde Respiratory syncytial virus, Influenza B, Coxiella burnetii, Chlamydia pneumoniae veStaphylococcus epidermidis’in etken oldukları saptanmıştır. Hastaların % 10’unda ise bu yöntemlerle etkensaptanamamıştır.Sonuç: Mortalitesi ve morbiditesi yüksek bir sağlık sorunu olan pnömonilerde, hastalığın doğru ve erken tanısıaçısından birden fazla yöntemle tanıya gidilmesi önemlidir.Article Pseudomonas Aerugınosa Suşlarının Antimikrobik Direnci(2008) Hamza, Bozkurt; Bayram, Yasemın; Berktaş, Mustafa; Yaman, Görkem; Kurtoğlu, Muhammet Güzel; Aygül, KumruAmaç: Pseudomonas aeruginosa (P. aeruginosa) suşlarının antibiyotik direncinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada materyal olarak çeşitli örneklerden izole edilen 130 P. aeruginosa suşu kullanıldı. Bulgular: izole edilen suşlar sıklıkla Yoğun Bakım(%60), Pediatri(%16.2) ve Kulak Burun Boğaz (%10) servislerinden izole edilmişlerdir. P. aeruginosa suşlarına yapılan duyarlılık testleri sonucunda en sık gentamisin (%75.4), tobramisin (% 64.6) ve imipenem (%50)’e direnç saptanmıştır. Sonuç: Çalışma sonucunda P. aeruginosa suşlarının antimikrobiyal dirençleri önceki yıllara göre gentamisin dışında azalma gösterdiği saptanmıştır.