Browsing by Author "Hasan, Ameer Mohammed"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Kur'ân-ı Kerim'de Mali Hükümlerle İlgili Âyetler ve Bunların Fakirlik Sorununun Çözümündeki Rolü(2024) Hasan, Ameer Mohammed; Güneş, AbdulbakiÇalışmamız, Kur'ân'ın iktisat ve malî konular ile ilgili olarak belirlediği ilkelere göre yapılan ticari faaliyetler ve bu ticarî faaliyetlerin Kur'ân-ı Kerim'in belirlediği usûl ve esaslara göre yapılmasını konu edinmektedir. Bunun yanında, kalkınma, yatırım, üretim, dağıtım ve harcama konularında, Kur'ân'ın gösterdiği yolda ilerleme sağlamanın ve bu ilerlemenin fakirlik sorununa çözüm olmasını ele almaktadır. Çalışmamızın esas araştırma alanı; finansal krizler, ticarî daralmalar, üretim ve sanayi eksikliği, kalkınma ve yatırım düzeyinin düşük olması, insan kaynaklarının istihdamındaki yönetim sorunu gibi ekonomik problemlere çözüm bulup işsizlik ve toplumdaki yoksulluk oranlarının yükselmesinin önüne geçmektir. Çalışmada; mal ile ilgili zikredilen ahkâm âyetlerinin, şer'î kurallarla desteklenen çağdaş ekonomi teorilerine ve İslâm ekonomisi ilminin kendisiyle inşa edildiği bir dizi usul ve kaidelere dikkat çekilmiştir. Ayrıca zekât, miras, borç, kazanç ve finansal faaliyetlerin nasıl yürütüleceğine ilişkin davranışları düzenleme vasıtasıyla toplumdaki yoksulluk sorununun azaltılmasına yönelik mâlî ahkâm âyetleri de ele alınmıştır. Çünkü yoksulluğun etkileri ve olumsuz yönleri dinî, sosyal, düşünce, ekonomik ve sağlık hayatının çeşitli alanlarını kapsamakta olup, bu da özellikle çağımızda bireylerin ve toplumların yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Çalışmamız, Kur'ân-ı Kerîm'in mâlî konulara verdiği önemi de ele almıştır. Kur'ân-ı Kerîm, zekâtı kanunlaştırarak İslâm'ın üçüncü şartı haline getirmiştir. Aynı zamanda şeriatın makâsıtlarından beş zaruretten biri olarak kabul etmiştir. Mal, geriye kalan dört zaruretin (din, nefis, akıl ve nesil) oluşmasına vesiledir. Dolayısıyla bu zaruretler ancak Allah'ın (c.c.) insanlara geçim vesilesi kıldığı mal ile olur. projelerde, Kur'ân-ı Kerîm birçok âyette çalışmayı ve helâl rızık arayışını teşvik 1 etmiştir. Kazanmak, hayatın ihtiyaç ve gereklerinden biridir, çünkü işsizlik ve 2 başkalarından geçinmek ekonomik ve üretim bunalımına yol açtığı gibi çeşitli suç 3 türlerinin, sosyal ve ekonomik sorunların ortaya çıkmasına da sebep olmaktadır. 4 Haram kılınmış mâlî işlemler, tüm şekilleriyle Müslüman toplumlarda yoksulluğun 5 yayılmasının en önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Aynı şekilde aylık maaşlara 6 bağımlılık da, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, toplumdaki yüksek yoksulluk 7 oranının nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu çağda yoksulluk 8 oranlarındaki artışın büyük bir kısmı insanın kendisinden kaynaklanmaktadır. Bu, ister 9 yaratıcısı ile olan ilişkisindeki kanaat, şükür, rızık gibi bazı tasarruflarından; ister 10 tefecilik, dolandırıcılık, sahtecilik gibi haram satışlar, ya da hırsızlık, gasp, rüşvet gibi 11 insanların paralarını haksız yere yemek şeklinde insanlarla olan ilişkisinden, bir başka 12 ifade ile günlük eylem ve işlemlerinden kaynaklanmaktadır. 13 Bu çalışmamızda ayrıca mâlî ahkâm âyetleri doğrultusunda zekât meselesi ve 14 çeşitleri, borç ve hükümleri, mirasın taksimi ve önemi gibi yoksulluk sorununun 15 çözümüne ilişkin en önemli konulara bilimsel ve pratik yöntemlerle ışık tutmaya 16 çalıştık. 17 Zekât; birey, toplum ve devlet için en önemli finansman kaynaklarından biri olup, 18 yoksulluk, finansal dengesizlik, piyasa canlılığının, kalkınmanın ve yatırımların 19 azalması sorununun çözümünde en önemli dayanak ve araçlardan biridir. İşsizliğin, 20 yoksulluğun, karaborsacılığın ve sosyal sorunların azaltılmasına katkıda bulunur. 21 Ayrıca nefsin kibirden, cimrilikten, açgözlülükten, tamahtan ve kötü ahlaktan 22 arındırılmasına da yardımcı olur. Zekâtın harcama yerleri ve türleri toplumun temel 23 ihtiyaçlarını karşılar. Bunlar da, yurt içinde ve yurt dışında ekonomik sistemin 24 istikrarını korumak için finanse edilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması gereken 25 gruplardır. 26 Zekâtın ve uygulama mekanizmasının yönetilmesi, zekâtın hukukî ve pratik bir 27 şekilde toplanması ve dağıtılması konusunda kurum ve kuruluşların birlik içinde 28 olmayışı, zekâtın hükmü ve önemi konusunda keyfi ve geleneksel bir bakış açısına yol 29 açmıştır.Zekâtın hukukî ve pratik bir şekilde toplanması ve dağıtılması hususunda 30 zekât ve uygulama mekanizmasının yönetilmesinde kurum ve kuruluşların birlik 31 içinde zekâtın hükmü ve önemi konusunda keyfi ve geleneksel bir bakış açısına yol 2 açmıştır. Dolayısıyla yoksulluk düzeyinin azaltılmasına çare olacağına, özellikle zekât 3 harcama yerlerinden yedinci sınıf olan 'fî Sebîlillah' kavramının anlamının 4 genişletilmesi bizzat para kaybının sebeplerinden biri haline gelmiştir. 5 Çalışmamızda zekâtın önemini ve yoksulluk sorununun çözümündeki rolünü 6 açıklayarak çeşitli hükümlerini ortaya koyduk. Aynı şekilde yoksulluk sorununun 7 çözümündeki etkilerinin ortaya çıkması için İslâm milletinin bu ilâhî sistemlerden 8 gerektiği gibi yararlanamamasının nedenlerine de işaret ettik. Önem açısından zekâttan 9 sonra ikinci sırada olan sadaka, yani gönüllü yardımlaşma yer almaktadır. Toplumdaki 10 yoksulluk düzeyinin azaltılmasında büyük rol oynar. Yoksullar ve toplum için en 11 önemli finansman kaynaklarından biri olarak kabul edilir. Nefisleri tamahkârlık ve 12 cimrilikten arındıran, sevgiyi ve fedakârlığı güçlendiren, toplum bireyleri arasında 13 dayanışmayı geliştiren bir araçtır. Çalışmada; dinî bir kurul tarafından desteklenen, 14 birden fazla şubesi olan tek bir kurumun tesisi, toplumun neye ihtiyacı olduğunu 15 belirlemek için araştırma ve takip komitesi kurulması ve finansal kaynakların ticarî ve 16 yatırım projelerinde kullanılmasına yönelik mekanizmanın geliştirilmesi amacıyla 17 uzmanların ve yatırımcıların bir araya getirilmesi gibi bu çağda infak konusunun 18 uygulanmasında en önemli pratik araçlar ve bilimsel yöntemler açıklanmıştır. İnfak 19 yapanların paralarını her türlü elektronik iletişim yoluyla harcamalarını kolaylaştıracak 20 bir teknik komitenin ve çağdaş bir altyapının oluşturulmasının da gerekli olduğu 21 vurgulanmıştır. 22 Miras sistemleri, ekonomide ve finansal faaliyetlerde etkin rol oynamakta, yatırım 23 ve üretim için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Çünkü çoğu miras malı intikalden 24 sonra daha güç kazanmaktadır. Bunun yanı sıra mal tutumlu kişilerin elinden yeni 25 sahiplerin eline geçer, böylece piyasadaki canlılık ve ticaret artar, aynı anda da adalet 26 ve sosyal dayanışma gerçekleşir, bundan dolayı ekonomi, üretim ve yatırım faaliyetleri 27 olumlu yönde etkilenir. Mirasın dağıtımını ertelemek, birey ve toplum üzerinde büyük 28 etkiler bırakmakta, toplum bireyleri arasındaki ilişkiyi, yakınlığı ve sevgiyi 29 koparmakta, yoksulluk ve işsizlik oranını artırmaktadır. Böylece piyasada alım- 30 satımda durgunluğa, üretim ve geliştirme faaliyetlerinin azalmasına yol açmaktadır. 31 Özellikle ticaret ve yatırım alanında, ister büyük ister küçük ölçekli borçlanma ve borçlanmaya başvurmanın önemi, çağın bir gereği haline 1 gelmiştir. Toplum üyeleri, muâmele ve yatırımlar gibi ihtiyaç duydukları şeyleri satın 2 almak için buna ihtiyaç duyabilirler. Borçlanma, ticarî ve kalkınma projeleri sektörünü 3 güçlendirmenin, durgunluk ve daralma aşamasından canlılık ve yatırım aşamasına 4 geçmenin etkili bir aracı olarak değerlendirilmektedir. 5 İslâm'da mâlî işlemlere ilişkin hükümlerin meşruiyetinden kastedilen, bireyin 6 ve toplumun hayat bütünlüğünü sağlamak, işlerini ve geçimlerini iyileştirmek, yaşam 7 koşullarını kontrol etmek, adaletsizliği ve haddi aşmayı önlemek ve muâmelelerde 8 neyin helâl ve neyin haram olduğunu açıklığa kavuşturmaktır. Çünkü haram ve şüpheli 9 şeylere düşmemek için para kazanmaya dikkat etmek her Müslümana farzdır. Zira 10 Cenâb-ı Hak, kullarına sadece helâl şeyler yemeyi meşru kılmıştır. Belli bir plan 11 dahilinde kazanmak, malı korumanın ve artırmanın yollarından biridir. Çünkü mal, 12 Cenâb-ı Hakk'ın kullarına bir lütfudur. Bu açıdan ona gerekli ilgi ve itinanın 13 gösterilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Yüce Allah (c.c.) malı korumak, iyi 14 yönetmek, israf ve kayıplardan korumak için hükümler ve kurallar koymuştur. 15 Çalışmamızda şu sonuçlara ulaşılmıştır: 16 Mâlî ahkâm âyetleri, hükmün delâleti ister nass olan mantûk olsun, ister 17 istinbât ile mefhûm olsun, meşru mâli işlemlerdeki kural ve ilkelerden ibarettir. Bu 18 hükümler ayrıntılı veya kısa olabilir. 19 Mâlî hükümler, kolaylaştırma, insanları sıkıntıdan kurtarma ve mâlî işlemlerde 20 şer'î yöntemler ve alternatifler bulmak amacıyla meşru kılınmıştır. Amacı, mâlî 21 işlemlerde davranışsal ve organizasyonel maslahatları elde etmek, yolsuzlukları ve 22 adaletsizlikleri önlemektir. 23 Helâl ve haramın bilgisini araştırmak her Müslüman için bireysel bir farzdır. 24 Dolayısıyla ticaret ve mâlî işlemlere başlayacak kişinin alım-satım hükümlerini ve 25 bunlara ilişkin şer'î kaideleri öğrenmesi gerekir. 26 Cenâb-ı Hak, yoksulluğu bir taraftan fitne ve zulme engel olarak yaratmış, 27 diğer taraftan birey ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerine rağmen, hayat dengesi ve 28 hayatın devamlılığı için temel sebep kılmıştır. Yüce Allah, yoksulluktan üç şeyi 29 gerçekleştirmeyi murat etmiştir: Birincisi imtihan, ikincisi yaşamı kurmak ve sürdürmek, üçüncüsü de cezalandırmak ve azap etmektir. Hile ve aldatmanın pek çok türü bulunmakla beraber en kötüsü siyasi olmayışı aldatmadır. Siyasi aldatma, birey ve toplum için günümüz aldatmanın en kötü 1 ve en iğrenç türlerinden biridir. Bu; açlık, yoksulluk ve göçün başlıca nedenidir. 2 Savurganlık ve israf, yoksulluğun sebepleri arasındadır. İsraf sadece 3 zenginlerle sınırlı olmayıp fakirler de paralarını gereksiz yere harcayarak savurganlık 4 ve israf yapabilirler. Savurganlık ve israf kelimeleri eş anlamlı olmayıp Kur'an-ı 5 Kerîm'de anlamları farklı ele alınmıştır. Kur'an-ı Kerîm'de yirmi bir kez geçen israf; 6 para, eylem veya sözün -ister helâl dairede isterse haramda olsun- olması gerekenden 7 fazla sarf edilmesidir. Savurganlık ise parayı gereğinden fazla harcayıp bunu Allah'a 8 itaatsizlikte kullanmak anlamına gelir. 9 Nimete karşı şükür, her Müslüman'ın Allah'a karşı bir sorumluluğudur. 10 Nimete karşı şükür, refah ve zenginliğin nedenlerinden biridir. 11 Zekât fonlarını ekonomik yatırım projelerine veya cami, okul ve hastane inşa 12 etmek gibi topluma yönelik kamusal ve topluma fayda sağlayan hayır işlerine 13 yatırmak, Yüce Allah'ın (c.c.) zekâtın 'fî Sebilillah' sınıfındaki muradıyla bağdaşmaz. 14 Selefin yanında bu uygulama yoktu, ancak sahabe ve tâbiîn, zekâtın 'fî Sebilillah' 15 kısmının mücahidler ve sınırlarda bulunanlarla sınırlı olduğu konusunda ittifak 16 halindeydiler. 17 Zekâtın sarf yerlerinden biri olan 'fi sebillilâh' kapsamının genişletilmesi, 18 toplumda yüksek oranda yoksulluğun ve işsizliğin artmasına yol açar. 19 Kur'an-ı Kerîm, miras konusunu Nisa Suresi'nde üç ayette ayrıntılı ele 20 almaktadır. Bu ayetler, mirasın mirasçılara dağıtılmasıyla ilgili insan hakları açısından 21 en adil hükümlerini temsil eder. Her birine -şüphecilerin iddia ettiği gibi cinsiyete göre 22 değil- paraya olan ihtiyaç düzeyine göre az veya çok belirlenmiş payını verir. Çünkü 23 kadınların ve erkeklerin payı yarım veya iki kat ile sınırlı değildir. Mirasçıların 24 çocukları ve (baba tarafından) akrabaların varlığına göre değişir. Ancak çoğu durumda 25 kadınlar erkeklerden daha fazla alır. 26 İnsanlar arasındaki ticarî ve mâlî sorun ve anlaşmazlıkların çoğu, vadeli 27 satışlardan kaynaklanmaktadır. Yüce Allah (c.c.) bu sorunun çözümü için Kur'ân-ı 28 Kerîm'in en uzun suresindeki en uzun âyetini indirmiştir. Bu da borçların âyette 'yazı, 29 şahitlik ve ipotek' şeklinde belirtilen araçlarla belgelenmesiyle yapılır. 30 Borç, finansal işlemlerin düzenlenmesinde ve insanlar arasındaki ticarî 31 sözleşmelerin belgelenmesinde en büyük ticarî uygulamalardan biri olarak kabul edilmektedir. Gönümüzde borç alıp verme alım satım piyasasına hâkim olan ekonomik bir gereklilik haline gelmiştir. Müdâyene/Borçlanma ilgili ayetin kapsamına giren murabaha, taksitli satış, selem gibi işlemler, finansman ve yatırım gibi hususların gelişmesine katkı sağlamakta ve toplumdaki yoksulluk düzeyini azaltmaktadır.