Browsing by Author "Haylu, Mine"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Article Analysis of Endogenous Oxidative Damage Markers and Association With Pulmonary Involvement Severity in Patients With Sars-Cov Pneumonia(Elsevier France-editions Scientifiques Medicales Elsevier, 2021) Yildiz, Hanifi; Alp, Hamit Hakan; Ekin, Selami; Arisoy, Ahmet; Gunbatar, Hulya; Asker, Selvi; Haylu, MineIntroduction: The SARS-CoV-2 virus affects many organs, especially the lungs, with widespread inflammation. We aimed to compare the endogenous oxidative damage markers of coenzyme Q10, nicotinamide dinucleotide oxidase 4, malondialdehyde, and ischemia-modified albumin levels in patients with pneumonia caused by SARS-CoV-2 and in an healthy control group. We also aimed to compare these parameters between patients with severe and non-severe pulmonary involvement. Methods: The study included 58 adult patients with SARS-CoV-2 pneumonia and 30 healthy volunteers. CoQ10 and MDA levels were determined by high-pressure liquid chromatography. NOX4 and IMA levels were determined by ELISA assay and colorimetric method. Results: Higher levels of CoQ10, MDA, NOX4, and IMA and lower levels of COQ10H were observed inpatients with SARS-CoV-2 pneumonia than in the control group. MDA, IMA, NOX4, and CoQ10 levels were significantly higher in patients with severe pulmonary involvement than in patients with non-severe pulmonary involvement, but no significant difference was observed in CoQ10H levels. CoQ10 levels were significantly and positively correlated with both ferritin and CRP levels. Conclusion: SARS-CoV-2 pneumonia is significantly associated with increased endogenous oxidative damage. Oxidative damage seems to be associated with pulmonary involvement severity.Specialist Thesis Comparison of 25-Hydroxy Vitamin D Levels in Patients Diagnosed With Chronic Obstructive Pulmonary Disease in the Stable Period and During Acute Exacerbation(2023) Haylu, Mine; Ekin, SelamiKronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), günümüzde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı sorunu, önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Bu çalışmada Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı tanısı alan stabil dönemdeki ve akut alevlenme sırasındaki hastalarda 25-Hidroksi Vitamin D seviyelerini karşılaştırmayı planladık. Yöntem: Çalışma için, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları polikliniğine başvuran ya da servis, yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören KOAH tanılı, çalışmaya katılmayı kabul eden olgular alınmıştır. KOAH tanılı 60 stabil dönem, 60 alevlenme dönemi ve 40 kişilik sağlıklı bir kontrol grubu oluşturularak prospektif olarak yapıldı. Tüm gönüllü hasta ve sağlıklı bireylerden 25-Hidroksi Vitamin D için 1 adet biyokimya tüpüne 5 ml kan örnekleri alındı. Alınan numuneler 3500 rpm de 2 dk santrifüj edilip serum örnekleri elde edildi ve çalışma gününe kadar -40 C0 de saklandı. 25 -Hidroksi Vitamin D seviyeleri, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine bağlı Bilimsel Araştırma Projesi Koordinasyon Birimi tarafından temin edilen ve enzim bağlı immuno sorbent ölçüm (ELISA) metodu ile çalışan kitlerle ölçülmüştür. Bulgular: KOAH alevlenme dönemi (n:60), KOAH stabil dönem (n:60) ve sağlıklı kontrol grubu (n:40) olmak üzere üç gruptan oluşan toplam 160 hasta çalışmaya dahil edildi. KOAH alevlenme grubundaki 25-hidroksi vitamin D seviyeleri hem sağlıklı kontrol grubundan (p=0.001) hem de KOAH stabil grubundaki 25-hidroksi vitamin D seviyelerinden yüksekti (p= 0.001). Bununla birlikte sağlıklı kontrol grubundaki 25-hidroksi vitamin D düzeyleri, KOAH stabil gruptan istatistiksel olarak anlamlı derecede farklı değildi (p= 0.338). Yaş açısından incelendiğinde KOAH alevlenme grubunun hem sağlıklı kontrol grubundan hem de KAOH stabil gruptan istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı. (sırası ile p=0.001 ve p=0.035). Sonuç: Elde edilen bulgular ışığında son GOLD raporuna ve diğer birçok çalışmanın aksine, stabil dönem devam tedavisi alan hastaların 25-Hidroksi D vitamin seviyesinin kontrol grubu ile istatistiksel olarak farklı olmaması ve akut atak nedeni ile başvuran KOAH hastalarından anlamlı şekilde düşük saptanması, 25-Hidroksi D vitaminin KOAH' a karşı koruyuculuğunun beklendiği gibi olmadığı ve daha önce yapılan çalışmalar ve öngürülmesi beklenen hipotezimizin aksine, atak geçirme riski ile hastaların daha sık karşılaştığı sonucunu düşündürmektedir.