Browsing by Author "Kömüroğlu, Ahmet Ufuk"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Article Deneysel Diyabetik Durumda Erkek Sıçanlarda Ferula Rigidula Ekstraktının Sperm Parametreleri, Antioksidan Parametreler ve Testis Yapısı Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi(2023) Belhan, Saadet; Çıbuk, Salıh; Değer, Yeter; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Altındağ, FikretÇalışma, deneysel diyabetik sıçanlarda Ferula rigidula ekstraktının sperm profilini, antioksidan parametreleri ve stereolojik profili nasıl etkilediğini araştırmak için yapıldı. Kırk dokuz erkek sıçan üzerinde gerçekleştirildi. Sıçanlar kontrol grubu, diyabetik grup, diyabetik + Ferula rigidula grup 1, diyabetik + Ferula rigidula grup 2, Diyabetik + glibenklamid grubu, Ferula rigidula grup 1 ve Ferula rigidula grup 2 olarak rastgele ayrıldı. Diyabetik grupta sperm sayısı, motilite, antioksidan parametreler, testosteron hormonu, germinal epitel hacmi ve germinal epitel yüksekliği azalırken, anormal sperm sayısı, malondialdehit düzeyi ve lümen hacmi arttı. Diyabetik ratlara Ferula rigidula (ekstrakt) verildiğinde stereolojik bulguları kontrol grubu ile aynı düzeye getirdi. Ayrıca biyokimyasal parametrelerde kontrol grubu değerlerine yaklaşacak şekilde iyileşmelerin olduğu tespit edildi. Özellikle, Ferula rigidula ekstresi tek başına uygulandığında, 1. grupta testosteron düzeylerinde ve stereolojik bulgularda iyileşme oldu. Bunun yanı sıra sperm parametrelerinde anlamlı olarak düzelmelerin olduğu belirlendi. Ancak, Ferula rigidula ekstraktının olumlu etkisinin düşük dozda (250 mg/kg) çok belirgin olduğu, yüksek dozlarda (500 mg/kg) ise azaldığı tespit edildi. Sonuç olarak, Ferula rigidula ekstresi antioksidan role sahiptir ve erkek üreme sisteminde diyabetin neden olduğu sorunları hafifletmek için kullanılabilir.Article Deneysel Diyabetik Ratlarda Ardıç (Juniperus Communis L.) Yağının Nefropati Üzerine Etkileri(2018) Yaman, Turan; Kömüroğlu, Ahmet UfukHiperglisemi aracılı oksidatif stres diyabetik nefropatinin (DN) patogenezinde önemli bir rol oynar. Bu çalışmada, streptozotosin (STZ) ile indüklenmiş diyabetik ratlarda ardıç (Juniper berry; JB) yağının renoprotektif etkisinin araştırılması amaçlandı. Bu amaçla, 40 adet erkek Wistar albino rat rastgele seçilerek; kontrol, diyabetes mellitus (DM), DM+akarboz, DM+ardıç yağı ve ardıç yağı olmak üzere beş gruba ayrıldı. Deneysel diyabet, tek dozluk (55 mg/kg, periton içi [i.p]) STZ enjeksiyonu ile oluşturuldu. DM+ardıç ve ardıç grubu ratların yemlerine 50 ml/kg JB yağı katılarak verildi. 28 günlük deneme süresi sonunda ratlar sakrifiye edilerek kan ve doku örnekleri alındı. Böbrek dokusunda histopatolojik değişiklikler, immunohistokimyasal olarak caspase-3 (Kaspaz-3) ekspresyonu, biyokimyasal olarak malondialdehit (MDA) ve glutasyon (GSH) konsantrasyonları ve katalaz aktiviteleri çalışıldı. Serumda ise üre ve kreatinin düzeyleri incelendi. DM grubu ratlarda, histopatolojik olarak tubulus epitel hücrelerinde dejenerasyon ve nekroz, glomerular yapıda bozulma gözlemlenirken, immunohistokimyasal olarak tubul epitel hücrelerinde caspase-3 immun reaktivitesi yüksek saptandı. Biyokimyasal olarak DM grubu ratların böbrek dokusunda, MDA konsantrasyonu kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek ve GSH konsantrasyonu ve katalaz aktivitesi anlamlı olarak düşük bulundu. Ayrıca DM grubunda serum üre ve kreatinin konsantrasyonları kontrol grubundan anlamlı olarak yüksek bulundu. DM+ardıç grubu ratlarda ise, ardıç tedavisi sonucu histopatolojik değişikliklerin düzeldiği, caspase-3 immun reaktivitesinin azaldığı ve biyokimyasal parametrelerin iyileştiği tespit edildi. Sonuç olarak, ardıç yağının denysel diyabetik ratlarda böbreği koruyucu etkileri olduğu belirlendi.Article Doğal Babesiozisli Koyunlarda Neopterin, Myeloperoksidaz ve Oksidatif Dna Hasarı Arasındaki İlişki(2024) Çetın, Sedat; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Yüksek, Veysel; Dede, Semiha; Kılınç, Ozlem Orunç; Yuksek, NazmiAmaç: Bu çalışma doğal babesiozisli koyunlarda Neopterin, MPO ve DNA ha- sarı arasında bir ilişki olup olmadığının belirlenmesi amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 1-3 yaşlarında Akkaraman 20 sağlıklı koyun (Kontrol) ve 20 doğal babesiozisli (Hasta) olmak üzere 40 koyun dahil edildi. Tüm çalışma gruplarından V. Jugularis’ten usulüne uygun biyokimya tüplerine kan örnekler alındı. Yapılan froti sonucuna göre etken belirlenen hayvanlarda ve ayrıca hastalık etkeni PCR sonucuna göre doğrulandı. Sağlıklı ve hastalıklı hayvanlardan elde edilen serumlardan Neopterin, MPO ve oksidatif DNA ha- sarı (8-OHdG) ELISA methodu kullanılarak belirlendi. Bulgular: Neopterin ve 8-OHdG seviyeleri, kontrol grubunda hasta grubuna kıyasla anlamlı derecede daha düşük tespit edildi (P<0.05). Myeloperoksidaz seviyesi, hasta grubunda daha yüksek olmasına rağmen, bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (P>0.05) Öneri: Bu çalışmada, babesiosisli koyunlarda immünolojik yanıtın gösterge- leri olan neopterin ve oksidatif DNA hasarında önemli bir artış gözlemlendi. Özellikle neopterin, babesiosis'e karşı immünolojik yanıtın önemli bir belirte- ci olarak düşünülebilir.Master Thesis Effect of Goji Berry Extract on Biochemical Parameters in Rats Fed High Fat Diyet(2018) Yıldız, Sinan; Yur, Fatmagül; Kömüroğlu, Ahmet UfukYıldız S, Yüksek Yağlı Diyetle Beslenen Ratlarda Goji Berry Eksraktının Biyokimyasal Parametreler Üzerine Etkisi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı, Veteriner Programı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2018: Lycium barbarum meyvesi olan goji berry bir çok biyoaktif metabolitler içerir ve fonksiyonel gıda ve doğal ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Obezite tedavisinde etkili olabileceği belirtilmektedir. Bu amaçla bu çalışmada yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda goji berry meyve ekstraktının serum lipidleri, alanin aminotransferaz (AST), aspartat aminotransferaz (ALT), glukoz ve insülin düzeyleri üzerine etkisi araştırıldı.40 adet erkek Wistar Albino rat her grupta 10 adet rat olacak şekilde 4 gruba ayrıldı. Birinci grup Kontrol grubu (KG) standart pelet yem ile beslendi, İkinci grup, yüksek yağlı diyet grubu (YYD), 100 gr pelet yem ile 45 gr tereyağı karıştırılarak hazırlanan yemler ile beslendi, üçüncü grup, yüksek yağlı diyet ile beslenip goji berry ekstraktı (100 mg/kg) verilen grup, dördüncü grup ise goji berry ekstraktı (100 mg/kg) ile beslenen grup. Sekiz haftalık deneyin sonunda ratlar sakrifiye edilerek kanları alındı. Alınan kanlar satrifüj edilerek serumları ayrıldı ve çalışma gününe kadar -20 °C'de saklandı. Çalışma gününde serumlardan AST, ALT, trigliserid, total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL kolesterol, insülin ve glukoz düzeyleri çalışıldı. Yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda trigliserid, kolesterol ve LDL kolesterol düzeyi kontrol grubundan anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Yüksek yağlı diyetle beslenen gruba goji berry uygulanması trigliserid, kolesterol ve LDL kolesterol seviyelerini anlamlı olarak düşürerek kontrol grubuna yaklaştırmıştır. Aynı zamanda yüksek yağlı diyet ile beslenme kilo artışı sağlarken, goji berry uygulaması kilo alımını anlamlı olarak azalttığı saptandı.Sonuç olarak goji berryekstraktının uygulanmasının serum lipidlerini azaltarak ve kilo alımını engelleyerek obezite tedavisinde etkili olabileceği sonucuna varıldı.Article Geriatrik (3 Yaşlı) Erkek Ratlarda Üreme Parametrelerinin Araştırılması(2023) Başbuğan, Yıldıray; Koşal, Volkan; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Keles, Omer FarukYaşlanmaya bağlı olarak pek çok sağlık sorunu görülmektedir. Bu sorunlardan biri de üreme sistemindeki problemlerdir. Üreme sistemi sorunlarına alt üriner sistem semptomları, prostat hastalıkları, düşük dölverimi, testis fonksiyon bozuklukları neden olur. Bu çalışmadaki amaç geriatrik (3 yaş) ve genç (3 aylık) sıçanların üreme parametrelerinin karşılaştırılması oldu. 3 yaşındaki bir rat ortalama 90-95 yaşındaki bir insana denk gelmektedir. Bu amaçla geriatrik (3 yaş) ve genç (3 aylık) ratlarda sperm analizi, testis ve prostat histopatolojisi, testiküler oksidatif stres parametreleri incelendi. Analiz sonuçlarında geriatric grupta sperm motilite oranının düştüğü (p<0.001), anormal sperm oranının arttığı (p<0.001), sperm yoğunluğunun azaldığı (p<0.001) belirlendi. İstatistiksel olarak geriatric grupta oksidatif stress parametrelerinin MDA, AOPP, T-SH seviyelerinin arttığı (p<0.05) ve CAT seviyesinin düştüğü (p<0.05) tespit edildi. Histopatolojik olarak geriatrik grupta tubulus seminiferous contortuslarda dejenerasyon, nekroz ve düzensiz dizilimler gözlendi. Geriatik grupta prostat bezinde hiperplazi ve dilatasyon tespit edildi. Bu çalışma verileri sonucunda geriatrik erkek ratlarda üreme performansının çok düşük olduğu ve üreme olasılığının çok zor olduğu düşünülmektedir.Article Geriatrik Ratlarda Bazı Böbrek Biyobelirteç Düzeyleri(2023) Başbuğan, Yıldıray; Yuksek, Nazmi; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Okman, Eda; Özdek, UğurBu çalışmada ileri yaşlı ratlarda, son yıllarda böbrek belirteci olarak sıkça kullanılan neutrophil gelatinase- associated lipocalin (NGAL), kidney ınjury molecule-1(KIM-1), sistatin C (Cyc-c) ve interleukin-18 (IL-18) düzeylerinin belirlenmesi ve bu düzeylerin genç ratlardakilerle kıyaslanması hedeflenmiştir. Bu amaçla çalışmamızda 12 Adet geriatrik Wistar albino rat (30-36 aylık) (6 erkek ve 6 dişi) ile 12 adet (2-3 aylık) (6 adet erkek ve 6 adet dişi) Wistar albino rat kullanıldı. Yaşlı ratların ortalama canlı ağırlıkları genç ratlara göre istatistiksel olarak önemli derecede yüksekti (p<0.001). Çıkartılan 24 saatlik idrar miktarı yaşlı ratlarda gençlere göre istatistiksel olarak yüksekti (p<0.01). Geriatrik ratlarda Serum Cyc-c (p<0.05), KIM-1 (p<0.01), glikoz (p<0.05), total protein (TP) (p<0.001) ve kreatinin (Crea) düzeyleri (p<0.001) istatistiksel olarak genç ratlarınkine göre daha yüksekti. Ancak IL-18, NGAL ve Üre (mg/dL) düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı. Geriatrik ratlarda, 24 saatlik idrar örneğinde Cyc-c (p<0.05), üre (p<0.01), Crea (p<0.01) ve Protein (p<0.001) düzeyleri genç ratlara göre istatistiksel olarak anlamlı olmakla birlikte; KIM-1, IL-18 ve NGAL düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sonuç olarak geriatrik ratlarda KIM-1, Cyc-C değişikliklerinin yanı sıra Crea, glucose, urea, TP düzeyleri dikkate alınarak tanı, tedavi ve prognoz değerlendirilmelidir. Ayrıca kan Crea, glukoz, üre, TP düzeylerinin yanı sıra KIM-1, Cyc-C düzeyleri ve idrar Cyc-C düzeylerinin de ileriki çalışmalarda dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.Doctoral Thesis Investigation of the Effects of Calcium Fructoborat on Histoatology and Dna Damage in Rats Created With Carbon Tetrachloride(2021) Aysal, Hatice; Atasoy, Nurhayat; Kömüroğlu, Ahmet UfukKarbon tetraklorür serbest radikal üretimi ile hücresel hasar oluşturabilme özelliğine sahip bir ksenbiyotiktir. Kalsiyum fruktoborat (CFB), bor bazlı antioksidan özelliğe sahip bir besin takviyesidir. Bu çalışmada CFB'nin CCl4'ün indüklediği toksisitede ratların karaciğer ve böbrek dokusu üzerinde antioksidan aktivite, DNA hasarı ve histopatolojik etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. 42 adet wistar albino sıçanı her grupta 7 adet olacak şekilde kontrol grubu, zeytinyağı (haftada 2 kez 0.25 ml), CFB (1 mg/gün), CFB-CCl4 (1 mg/gün-haftada 2 kez 0,5 ml), ZY-CFB (haftada 2 kez 0,25 ml-1 mg/gün) ve CCl4 (haftada 2 kez 0,5 ml) olmak üzere 6 gruba ayrılmıştır. 14 günlük deneme sonunda, serumda AST, ALT, HDL, LDH, üre, kreatinin, trigliserit, toplam protein ve albümin düzeyleri; karaciğer ve böbrek dokuları antioksidan savunma sistemi enzimleri CAT, GR, GPx, SOD aktivitesi, GSH, MDA ve (8-OHdG) düzeyleri belirlenerek değerlendirilmiştir. Ayrıca karaciğer ve böbrek dokuları hispatolojik testlerle incelenmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda, CCl4'ün böbrek ve karaciğerde bazı enzim sistemlerini bozarak antioksidan savunma mekanizmalarını bozduğunu, bor bazlı besin takviyesi olan CFB'nin (FruiteX-B) bu bozulan sisteme karşı antioksidan savunma mekanizmalarını güçlendirdiğini, diğer biyokimyasal metabolik profilleri güçlendirmede etkili olabileceğini göstermekte ve oksidasyona karşı DNA hasarı üzerinde koruyucu etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Böylece CFB'nin CCl4 kaynaklı karaciğer ve böbrek toksisitesine karşı antioksidan özellikliğe sahip olduğu kanaatine varılmıştır.Article Omega Asitleri (3, 6, 9) ve Stearik Asidin Sıçanlarda İskemi Reperfüzyon Hasarında Fizyolojik ve Histopatolojik Etkilerinin Araştırılması(2024) Gür, Tuğba; Arıhan, Okan; Oto, Gökhan; Yildirim, Serkan; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Karahan, Fatihİskemi, organ veya dokuya yetersiz kan akışı nedeniyle geri dönüşümlü veya geri dönüşümsüz hücre veya doku hasarına neden olur. Bu çalışmada 10 gruba ayrılan 70 adet dişi Wistar-albino sıçanın bacak kaslarına (kuadriseps) iskemi-reperfüzyon hasarı öncesi uygulanan omega 3, 6, 9 ve stearik asit yağ asitlerinin etkinliği araştırıldı. Çalışma 14 gün boyunca aynı dozda devam etti. Ayrıca bu yağ asitleri iskemi-reperfüzyon yapılmadan diğer gruplara da verildi. Uygulama sonrasında sıçanlarda farklı yağ asitlerinin kan biyokimyasal parametreleri, oksidatif stres parametreleri ve histopatoloji incelendi. Sonuç olarak omega 9 yağ asidinin histopatolojik özellikler ve oksidatif stres indeksi açısından diğer omega yağ asitleri ve stearik asit ile karşılaştırıldığında daha iyi koruyucu özelliklere sahip olduğu gözlendi. Ayrıca diğer yağ asitleri ve stearik asit, iskemi-reperfüzyonun zararlı etkilerine karşı bir dereceye kadar koruma sağlamıştır.Article Petrol İstasyon Çalışanlarında Saç ve Serum Metal Düzeylerinin Belirlenmesi(2019) Üçler, Rıfkı; Atasoy, Asst. Prof. Dr. Nurhayat; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Alacabey, İhsanBu çalışmanın amacı petrol istasyonunda çalışan işçilerin saç ve seumlarında bazı metalleri belirlemektir. Toplam 50 petrol istasyonu işçisi (maruziyet grubu) ve 50 ofis çalışanı (kontrol grubu) çalışmaya dahil edildi. Saç örneklerinde Li, Ni, V, Tl, Ti ve Sr serum örneklerinde Sr, Ti ve V ICP-OES kullanılarak ölçüldü. Saç örneklerinde Li, Ni, V, Tl, Ti ve Sr maruziyet grubunda kontrolden anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Serum Ti seviyesi maruziyet grubunda kontrolden anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Sr ve V serum seviyeleri iki grup arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Bu sonuçlar petrol istasyonu işçilerinin bu toksik metallere maruziyetini göstermektedir. Bu nedenle, petrol istasyonu işçilerinin düzenli biyogözlemlerinin ve sağlık taramalarının yapılması önerilir.Master Thesis Protective Effect of Silymarin and Gallic Acid Against Cisplatin-Induced Nephrotoxicity and Hepatoxicity(2021) Doğan, Duygu; Meydan, İsmet; Kömüroğlu, Ahmet UfukBu çalışmada, sisplatinin neden olduğu nefrotoksisite ve hepatotoksisiteye karşı gallik asit ve silymarin etkisinin araştırılması amaçlandı. Çalışmada 56 adet Wistar Albino rat eşit şekilde 8 gruba ayrıldı. Çalışmada kontrol grubu ve diğer gruplara 7 gün boyunca amaçlanan doğrultuda uygulamalar yapıldıktan sonra, anastezi altında intrakardial yolla kan alındı ve tüm ratlar sakrifiye edildi. Kanda AST, ALT, üre, kreatinin, albümin, globulin, total protein düzeyleri hesaplandı. Böbrek ve karaciğer dokusunda süperoksiddismutaz (SOD), katalaz (CAT), Malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH), 8-hidroksi-2′-deoksiguanozin (8-OHdG) düzeyleri ölçüldü. Ayrıca dokuların histopatolojik değerlendirmeleride yapıldı. Böbrek ve karaciğer dokusunda sisplatin, tedavi gruplarına göre MDA ve 8-OHdG seviyelerini anlamlı ölçüde arttırdı (p<0.05). Karaciğer dokusunda sisplatin uygulanan gruba göre silymarin uygulanan grubun SOD aktivitesini ve GSH miktarını anlamlı ölçüde arttırdığı belirlendi (p<0.05). Gallik asit sisplatin uygulanan gruba göre CAT aktivitesini anlamlı olarak arttırdı (p<0.05). Sisplatin uygulanan grubun kontrol grubuna göre CAT, SOD aktivitesini anlamlı olarak azalttığı belirlendi (p>0.05). Gallik asit böbrek dokusunda cisplatin uygulanan gruba göre CAT ve SOD aktivitesinde anlamlı bir artış gösterdi (p<0.05). Sonuç olarak gallik asit silymarinin sisplatin kaynaklı oluşan nefrotoksik ve hepatoksik etkiler üzerinde koruyucu etki gösterdiği gözlemlenmiştir.Master Thesis Protective Effect of Thyme Leaf on Monosodium Glutamat-Induced Metabolic Changes(2019) Dusak, Zeynep Bozkoyun; Atasoy, Nurhayat; Kömüroğlu, Ahmet UfukMONOSODYUM GLUTAMATIN İNDÜKLEDİĞİ METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE KEKİK YAPRAĞININ KORUYUCU ETKİSİ BOZKOYUN DUSAK, Zeynep Yüksek Lisans Tezi, Kimya Anabilim Dalı I. Danışman: Doç. Dr. Nurhayat ATASOY II. Danışman: Dr.Öğr. Üyesi Ahmet Ufuk KÖMÜROĞLU Ağustos 2019, 47 Sayfa Monosodyum glutamat (MSG) yaygın şekilde gıda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır ve MSG gibi eksitoksinlerin metabolik bozuklukların gelişmesinde önemli rol oynadığıyla ilgili artan bir endişe vardır. Bundan dolayı MSG ile ilgili çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada MSG'nin neden olduğu metabolik sendrom üzerine kekik bitkisin koruyucu etkisi araştırıldı. Otuz iki adet wistar albibo rat her grupta 8 adet olacak şekilde kontrol grubu, kekik grubu (250 mg/kg), MSG grubu (2g/kg) ve MSG+kekik grubu olmak üzere 4 grubu ayrıldı. 28 günlük deneme sonunda ratlar sakrifiye edilerek kanları alındı. Alınan kan santrifüj edilerek serum ayrıldı. Serumlardan AST, ALT, LDH, ALP, glukoz, insülin, üre, kretainin, total protein ve albümin düzeyleri Van YYU Tıp Fakültesi Biyokimya laboratuvarında Abott marka ticari kitler kullanılarak ölçüldü. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında MSG grubunda serum glukoz düzeyi anlamlı olarak artmıştır. MSG+kekik grubu serum glukoz düzeyi MSG grubundan anlamlı olarak azalmıştır. MSG grubu serum AST ve ALT düzeylerinde hafif bir yükselme meydana gelmiştir. Sonuç olarak MSG uygulaması serum glukoz düzeyini anlamlı olarak arttırarak karbonhidrat metabolizmasını bozmuş olabileceği kanısına varıldı. Kekik bitkisinin bu etkinin azalmasına neden olabildiği yapılan çalışmada gözlemlendi. Anahtar kelimeler: Glukoz, İnsülin, Monosodyum glutamat, Rat.Doctoral Thesis The Effects of Lycopene Neopterine and CRP and GGT and MPO Concentrations in Experimental Diabetic Rats(2013) Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Yur, Fatmagül; Ekin, İsmail HakkıBu çalışmada, deneysel diyabet oluşturulmuş ratlarda, likopen uygulamasının serum neopterin, CRP, MPO ve GGT aktivitesini araştırmak amaçlanmıştır. Çalışmada 250-300 gr ağırlığında ve 7-8 haftalık erkek WistarAlbino ratlar kullanılmıştır. Ratlar rastgele seçilerek her bir grupta 7 rat olacak şekilde, kontrol, likopen, diyabet ve DL grupları olmak üzere dört grubu ayrıldılar. Deneysel diyabet oluşturmak için 45 mg/kg düzeyinde soğuk sitrat tamponunda çözdürülmüş streptozotosin (STZ) intraperitoneal yolla uygulandı. Likopen ise mısır özü yağında çözdürülerek 10 mg/kg/gün olarak likopen ve DL gruplarına gavaj ile agız yoluyla uygulandı. 28 günlük deneme süresinin sonunda anaztezi altında ratların kalplerinden serum tüplerine kan örnekleri alındı. Kan örnekleri santrüfüj edilerek serumları elde edildi. Serum örneklerinden, neopterin, CRP, MPO ve GGT aktiviteleri tayin edildi. Analiz sonuçlarına göre, en düşük neopterin seviyesi kontrol grubunda elde edildi (p<0.001). En yüksek neopterin seviyesi diyabet grubunda elde edildi, likopen grubu neopterin seviyesi diyabet grubundan düşüktü, fakat istatistik olarak bir fark tespit edilmedi, DL grubu neopterin seviyesi diyabet ve likopen gruplarından düşük tespit edildi ve bu düşüklük istatistik olarak analamlıydı (p<0.001). MPO değeri diyabet grubunda diğer gruplara oranla en düşük gözlendi (p<0.001). Kontrol grubu MPO değeri, likopen ve DL grubuda göre istatistik olarak yüksek tespit edildi (p<0.001). CRP seviyesi bakımından bütün gruplar arasında istatistik bir fark gözlenmedi. GGT aktivitesi gruplar arası karşılaştırmada en yüksek olan grup diyabet grubuydu ve en düşük olan GGT aktivitesi DL grubunda gözlendi (p<0.001). Sonuç olarak, inflamasyon markırı olan neopterin ve GGT likopen verilen gruplarda düşük olduğu bulundu ve. Bu bulgular, likopenin diyabetin komplikasyonları ve buna bağlı inflamasyonun önlenmesinde yararlı olabileceği sonucuna varıldı.Anahtar sözcükler: Diabetes Mellitus, Rat, Likopen, Neopterin, MPO, GGT, CRP50