Browsing by Author "Köse, Onur"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Research Project Anadolu' Da Volkanizma: Köken ve Tektonikle İlişkiler (Niksar, Reşadiye ve Erzincan)(1998) Köse, Onur; Yürür, M. TekinPliyo-Kuvaterner yaşlı Erzincan havzası içinde oluşan Pliyo-Kuvaterner yaşlı ve felsik bir volkanizmanın tektonik ile olan ilişkisinin anlaşılması için, bu havzayı oluşturduğu bilinen kırıklar uydu fotoğrafları, sayısal arazi modelleri ve arazide incelenerek, bu kırıkların geometrik ve kinematik özellikleri saptanmaya çalışılmıştır. Oluşturdukları yapılarve yer şekilleri açısından yörede yeralan iki kırık sisteminden biri olan Kuzey Anadolu fayı (KAF), diğer kırık sistemini oluşturan Ovacık Fayına (OF) göre daha belirgindir. Daha önceki çalışmacıların da işaret ettiği gibi, KAF için sağ, OF içinse sol yönlü atım arazide fay aynalarının etüdünden, açılma ve sıkışmalı yapıların geometrisinden, uzay resimleri ve sayısal arazi modellerinde de dere yataklarındaki alüvyon malzemesi değişimleri ve yatay veya düşey atımlarla anlaşılmaktadır. Çalışmanın önemli sonuçlarından biri, OF'nin KAF'ın kuzeyindeki ana koluna kadar bir kaç segment halinde ulaşmasıdır. Bu segmentler üzerinde ve hemen yanındai çeşitli topoğrafik değişiklikler, havza temelini oluşturan eski kayaçlarda oluşan faylar, bunların Kuvaterner havza içinde uzanımlarınınn dere yatağı veya fan malzemesi geometrisinde yaptığı değişimler ve volkanik çıkış merkezlerinin bu segmentlerle KAF izi arakesitlerinde oluşması, Ovacık fayının (aktif) bir kırık olduğunu göstermektedir. Yörede yeralan magmatizma olasılıkla bu iki kırık sisteminin etkinliğine bağlı olarak gelişen ve derinde (litosfer ?) basınç düşmeleri yaratan bir yerel tektonik rejim altında üretilmiş olabilir. Stereoskopik uydu resimlerinde, 1992 deprem episantrının (M=6.8) yakınlarında yeralan, KAF'a paralel ve küçük ölçekte olası bir çek-ayır havzasının varlığı belirlenmiştir. Ovacık fayının havzaya ulaşan kollarından en doğuda yeralan segmentte de bir sıkışmalı (restraining bend) gözlenmiştir. Arazi verileri ile bu yapıların incelenmesi bölgenin depremselliği açısından önemli sonuçlar verebilir. Özellikle bu yapının harekete geçmesi, yörede olasılıkla 17842tenberi gelişen sismik boşluğu kapatarak, yeni bir deprem oluşumuna yol açabilir.Master Thesis Determination of the Deformations in the Vicinity of Doğubeyazit (Ağri, E Turkey) by Sar Interferometry(2008) Menekşe, Veysi; Köse, OnurDoğubeyazıt (Ağrı) çevresinde gelişen deformasyonların SAR interferometrisi tekniği ile belirlenmesine yönelik gerçekleştirilen bu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı bünyesinde Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır.Çalışmanın amacı, genç volkanik yapılar ve diri faylarla donatılı Doğubeyazıt (Ağrı) çevresinde tektonik aktivitelere bağlı olarak gelişen olası yüzey deformasyonlarının, SAR İnterferometrisi tekniği kullanarak, yüksek hassasiyetle belirlemektir.İnceleme sahası olarak seçilen Doğubeyazıt ilçesi kuzeybatısında, yerel zaman atıfıyla 2 Temmuz 2004 tarihinde saat 01:30'da orta büyüklükte (M:5.2) ancak yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Deprem dış merkezi olan Yığınçal köyünde 18 vatandaşımız depremle birlikte hayatını kaybetmiştir. ENVISAT uydusu ASAR verilerinden itibaren deprem öncesi dönemden 4 adet, deprem sonrası dönemden de 5 adet olmak üzere toplam 9 adet SAR görüntüsüyle 25 adet interefrogram oluşturulmuştur.Deprem öncesi ve deprem sonrası dönemlere yönelik deformasyonlar belirlenemezken deprem eşlikli interferogramlar üzerinde konsantrik deformasyon örgeleri belirlenmiştir. İnceleme sahasına yönelik oluşturulan interferogramlar üzerindeki örgeler, yerden uydu yönünde toplam yaklaşık 84 mm boyutunda kabarma şeklinde gelişen bir yüzey deformasyonuna işaret etmektedirler.Article Evidences of Extensional Tectonics at the Southern Boundary of the Galatean Volcanic Province, Nw Central Anatolia(2002) Yürür, M. Tekin; Temel, Abidin; Köse, OnurArazi çalışmaları, Galatya Volkanik Bölgesi (GVB) güney-doğu kesiminin KB-GD ile KKB-GGD ile KKD-GGB doğrultulu ve açılmalı (ekstansiyonel) bir tektonik rejim geçirdiğini göstermektedir.Yerel volkanotortul istifin dizilimi ve bu istifi kesen kırıkların durumu (Toprak vd., 1996), bu açılmanın Pliyosen (?) sonrası olabileceğine işaret etmektedir. Buna karşın, arazi gözlemleri, volkanizma ile eşzamanlı olduğu bilinen çökelmenin aynı zamanda faylanma ile de eşzamanlı olabileceğine dikkat çekmektedir. Belirlenen doğrultulardaki kabuk uzamalarının Ege Bölgesini de, Miyosen'de veya günümüzde etkilediği bilinmektedir. Bu yapısal benzerliğin yanı sıra, hem Ege'de (Yılmaz, 1990) hem de GVB'de (Tankut vd., 1998), erken-orta Miyosen'de kalk-alkali magmalar, geç Miyosen'de ise alkali magmalar üretilmiştir. GVB'yi etkileyen açılma, yörenin en önemli fayı olan Kuzey Anadolu fay (KAF) zonuna ilişkin güncel gerilme koşullarına aykırıdır. Diğer bir deyiş ile, bu açılmayı sağlayan yapılar, KAF'ına ait gerilmeler ile açıklanamaz. Dolayısı ile, bu açılmalı rejimin güncel KAF rejiminden önce gelişmiş ve bitmiş olması gerekir. KAF'ın olasılıkla Pliyosen'de oluştuğu bilindiğine göre, bu açılma rejiminin Pliyosen öncesinde son bulduğu ortaya çıkar. GVB'den sağlanan radyometrik yaş verileri, en genç alkali bazaltik kayaçların 9-11 milyon yıl yaşında olduğunu göstermektedir (Tankut vd.,, 1998). Yazarlar, bu kayaçların jeokimyasal olarak kıta içi rift bazaltlarına benzediklerini belirtmektedirler. Eğer bu kayacın magmatik oluşumu / püskürmesi yörede saplanan açılma ile ilişkili ise, açılma rejiminin bu devirde, yani 9 -11 My önce, varolduğu söylenebilir. Bir taraftan yapısal diğer taraftan da magmatik etkinliklerin benzerlikleri, GVB'nin Miyosen (?)'de, blok kinematiği anlamında Ege bölgesine bağlı olduğunu düşündürmektedir.Article Hasbey Ovası (Van) Topraklarının Oluşumu: Van Gölü Havzası Toprakları için Bir Model(2003) Çimrin, K. Mesut; Kapur, Selim; Köse, Onur; Şenol, Muzaffer; Üner, Tijen; Akça, ErhanGüneyden Bitlis masifi (Permiyen, Paleozoyik metamorfîtleri, Üst Kretase kireçtaşları ve ofiyolitler), doğudan Üst Kretase ve Tersiyer birimleri, kuzeyden ve batıdan Tendürek, Süphan ve Nemrut volkan kütleleri ile sınırlanmış olan Van Gölü kapalı bir havza durumundadır. Van Gölü tamamen tektonik kökenli bir havza üzerinde yer almaktadır. Yaşının en çok 100 bin yıl olabileceği önceki çalışmalarda önerilen Van Gölü'nde, gerek tektonik ve/veya volkanik aktivitelere gerekse paleoiklimlerdeki değişimlere bağlı olarak son buzul dönemi ile günümüz arasında (kabaca son 20 bin yılda) göl su seviyesinin önemli mertebelerde değişimlere uğradığı bilinmektedir. Bu dönem içersinde, güncel seviyesine (1646 m) kıyasla-340 m ile +72 m Paleoiklimin kurak olduğu dönemlerde göldeki su seviyesi göreceli olarak düşmeye başlamış, günümüzdeki su düzeyinden yaklaşık 340 m daha aşağılara inmiştir. Buna karşın iklimin yağışlı olduğu dönemlerde, göl suyu seviyesi göreceli olarak yükselmeye başlamış, aşağı yukarı günümüzden 18000 yıl öncesinde şimdiki seviyeye nazaran 72 m kadar yükseklere erişmiştir. Bu zamandan sonra oluşan iklim salmımları sonucu su seviyesinde düşmeler olmuş ve Van Gölü havzasındaki göl sekileri meydana gelmiştir. Bu sekilerin oluşumu sırasında tektonizmamn aktif olduğu zamanlarda ve bölgelerde dağ ve dağ eteklerinden göle doğru alüvyon yelpazesi-moloz ve çamur akıntısı ve akarsular aracılığı ile yakın çevredeki jeolojik birimlerden kırıntılar taşınmıştır. Hatta kuzeydeki volkanik aktivitenin olduğu zamanlarda göle volkanik kırıntılar gelmiştir. Bu malzemeler ve kırıntılar göl tarafından işlenerek göl sekisi düzlüklerini ya da göl deltası düzlüklerini oluşturmuştur. Kırıntıların olmadığı kesimlerde göl suyu metamorfikler, ofiyolitler veya Neojen birimleri gibi ana kayalan işleyerek (aşındırarak) seki şeklinde düzeltmiştir (aşınma sekisi). Daha sonra su yüzüne çıkan sekiler üzerinde ayrışma ve toprak oluşumu başlamıştır. Van Gölü havzasında bulunan sekiler üzerindeki toprakların jenezinin saptanabilmesi için gölün güneybatı kesiminde yer alan Hasbey Ovası toprakları seçilmiştir. Farklı düzeylerdeki sekilerden oluşan Hasbey Ovası topraklarının çoğunluğu alüvyal kökenli ve karbonat içeriklidir. Göl sekilerindeki toprak oluşumları genellikle Hasbey Ovası topraklarına benzerlik göstermektedir. Bu nedenle Hasbey topraklarının oluşum özelliklerinin belirlenmesi Van Gölü havzasındaki sekiler üzerinde oluşan topraklar için bir model olacaktır.Master Thesis Investigation of Crustal Surface Deformations in Muradiye Plain (Van) by Sar Interferometry(2011) Babayiğit, Sevgi; Köse, OnurMuradiye Ovası'nda (Van) gelişen yüzey deformasyonlarının SAR interferometrisi tekniği ile araştırılmasına yönelik gerçekleştirilen bu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı bünyesinde Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmanın amacı, yakın çevresi genç volkanik yapılar ve diri faylarla donatılı Muradiye Ovasında gelişen olası yüzey deformasyonlarını, SAR İnterferometrisi tekniğini kullanarak yüksek hassasiyetle belirlemek ve nedenlerini araştırmaktır.ERS-1 ve ERS-2 uydularının görüntü arşivinden, inceleme sahasını kapsayacak şekilde 1993 ve 2000 yıllarını da içeren 7 yıllık bir dönemden seçilen 6 adet SAR görüntüsüyle toplam 15 adet farksal interferogram oluşturulmuştur. İnterferogramların 6 adedinde bazı dikkat çekici konsantrik deformasyon örgeleri belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, Muradiye Ovasında 1993-1995 yılları arasında 5-6 cm'ye ulaşan boyutta kabarma şeklinde bir deformasyon ve 1995 yılının son 4 aylık periyodu içersinde 14-15 cm boyutuna varan çökme şeklinde bir deformasyon geliştiğine işaret etmiştir.Saptanan interferometrik örgelerin, herhangi bir su pompajıyla ilgisi olmadığı belirlenirken, saha gözlemleri, örgelerin jeotermal veya volkanik süreçlere bağlı gelişmediğini önermektedir. Bu örgelerin ilişkilendirilebileceği mevcut herhangi bir deprem kaydı bulunmamaktadır. Bunların, bitki örtüsü veya olası bir DEM hatası, ya da lokal atmosferik etkilerden kaynaklanan katılımlar olmadığı da anlaşılmıştır. Bununla birlikte bu örgelerin, uydusal yörüngesel açıklığın yüksek oluşuna bağlı topografik katılımlar ve kullanılan yazılım sürümünün işlem kapasitesine bağlı gelişmiş olabileceği gözönüne de alınarak, sahanın daha çok sayıda ve yeni görüntülerle SAR interferomterisi yöntemiyle izlenmesine karar verilmiştir.Master Thesis Investigation of Tectonic Features and Geothermal Potential of İşbaşi Village (erci̇ş, Van) Surroundings(2023) Tatlı, Seval; Köse, OnurBu yüksek lisans tez çalışmasında, Erciş'e (Van) kuzey yönünde karayolu ile 18 km uzaklıkta bulunan İşbaşı Köyü civarında jeotermal suların varlığına ilişkin potansiyelin incelenmesi ve olası potansiyelin yörenin tektonik yapısıyla ilişkisinin kurgulanması düşünülmüştür. Yörede jeotermal sistem ile tektonik yapı ilişkisinin kurulmasının, bölgedeki olası sıcak ve/veya mineralli suların ekonomik anlamda işletilebilir olup olmadığı hakkında çıkarımlar yapılmasını sağlaması öngörülmüştür. Yörede Zilan Çayı vadisi boyunca İşbaşı Köyü'nün daha kuzeyinde sırasıyla yaklaşık 5 ve 15 km mesafelerde bulunan Hasanabdal Köyü ve Taşkapı Köyü civarlarında termal suların varlığı bilinmektedir. Geçmiş yıllarda bazı girişimlerde bulunulmuş olsa da, söz konusu termal suların işletilmesi ve dar bir vadi boyunca Erciş merkezine 40 km'yi geçen mesafeden transfer edilmesine yönelik karşılaşılan çeşitli zorluklar nedeniyle çalışmalardan vazgeçilmiştir. Erciş yönünde vadiden çıkıldıktan sonra çalışmaların daha rahat yürütülebileceği daha geniş bir sahada yer alan İşbaşı Köyü çevresinde ise termal kökenli akışkanların varlığına yönelik bir literatür bilgisi bulunmamaktadır. Bu tez çalışması kapsamında, daha kuzeydeki Hasanabdal ve Taşkapı köyleri ile benzer sistem üzerinde olduğunu düşünülen İşbaşı Köyü'nün yakın çevresindeki su kaynakları yerinde incelenerek, termal kökenli akışkan olasılığı olan kaynaklar belirlenmiş ve bunlardan ihtiyaç duyulan su kimyası analizleri çalışılmıştır. Yürütülen literatür araştırmaları ile bölgede daha önceden yapılan çalışmalardan çeşitli veriler derlenerek çalışmamıza katkıları sağlanmıştır. Yörede daha önce jeotermal sisteme yönelik ayrıntılı bir tektonik çalışma hiç yapılmamıştır. Tez çalışması kapsamında gerçekleştirilen böyle bir tektonik yapı çözümlemesi, yöredeki jeotermal sistem için bir kavramsal model oluşturulmasına olanak vermektedir.Research Project Radyoaktivitenin Van Gölü Havzası Yüzey Sularında Jeokimyasal Dağılımını Belirleyerek Halk Sağlığı Açısından İncelenmesi(2005) Türközü, Alkım; Tolluoğlu, Ümit; Köse, Onur; Eral, Meral; Yüksel, Ayşe; Akyıl, Sema; Işık, Mehmet AkifBu çalışma Van Gölü Havzasında yüksek oranda görülen mide ve barsak kanseri vakalarıyla doğal radyoaktivite arasındaki olası ilişkileri araştırma amacıyla yürütülmüştür. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ve Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen program çerçevesinde Van Gölü Havzasındaki egemen olan kayaç tipleri, doğal radyoaktivite ve radyoaktif elementlerin yüzey sularındaki dağılımı irdeleyen saha ve laborutuvar çalışmalarını kapsayan bir program yürütülmüştür. Doğal radyoaktivitenin sulardaki dağılımı doğrudan akarsu yatağını oluşturan kayaç tipleriyle ilişkili olduğundan saha çalışmalarında, öncelikle volkanik ve metamorfîk kayaçlar olmak üzere havzada mevcut kayaç tiplerinin jeolojilerinin, yapısal ilişkilerinin, mineralojik ve petrografik özelliklerinin doğal radyoaktiviteleriyle olan ilişkilerinin konması saha çalışmalarının ana hedefi olmuştur. Laboratuvar çalışmaları ise akarsulardan toplanan örneklerin başlıca U, toplam Ra izotopları ve toplam alfa aktivitelerini ortaya koyan analizleri kapsamaktadır. Van Gölü Havzası son derece karmaşık bir jeolojik yapıya sahiptir. Kayaç birimleri dört ayrı grup altında toplanılabilir. 1-Paleozoyik-Alt Mezozoyik yaşlı metamorfik kayaçlar (Bitlis Masifi). 2-Üst Kretase yaşlı ofiyolitik kayaçlar. 3- Kireç taşlarının egemen olduğu Oligo-Miyosen yaşlı çökel kayaçlar. 4- Pliyosen-Kuvaterner yaşlı volkanikler. Saha çalışmaları sırasında yürütülen yüzey gama ve doz hızı ölçümlerinde en yüksek değerler Bitlis Masifinin metamorfik kay açlarından (11-13 p-R/h doz hızı ve 136 cps yüzey-y) ve Genç Volkanitlerden elde edilmiştir (15 jj,R/h doz hızı ve 198 cps yüzey-y). Laboratuvar çalışmaları halk sağlı bakımından araştırmanın en önemli safhasını teşkil eder. Saha çalışmalarında yüksek değerler belirlenmiş olmakla birlikte su örneklerinin analizi sonucu örneklerde U konsantrasyonunun 0.29 to 8.57 ppb. arasında değiştiği görülmektedir. Yüzey sularında U konsantrasyonunun yer küre ortalamasının 10\"2 - 10\"1 ppb arasında değiştiği gözönüne alınırsa bu değerler yüksek görülmektedir. Ancak radyoaktivitenin Uluslar arası kuruluşlar tarafından belirlenen sınır değerleri aşmadığı görülmüştür. Yapılan petrografik incelemelerde yüksek yüzey-y ve doz hızı radyoaktivite değerleri sunan metamorfiklerin ve volkanik kayaçların yüksek oranda zirkon minerali içerdiği belirlenmiştir. Zirkon kristal yapısında U elementi barındırabilir. Zirkon mineralinin fiziksel ve kimyasal bozunmalara karşı çok yüksek dirence sahip olması nedeniyle ayrışmaya uğramadığı ve yüzey sularının büyük ölçüde çevre kayaçlardan kaynaklan bir bozulmaya maruz kalmadığı görülmektedir.Master Thesis Tectonic Features and Geothermal Potential of Northern Diyadin (ağrı)(2019) Kardaş, Sara; Köse, OnurÖZET DİYADİN (AĞRI) KUZEYİNİN TEKTONİK ÖZELLİKLERİ VE JEOTERMAL POTANSİYELİ KARDAŞ, Sara Yüksek Lisans Tezi, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Onur KÖSE Ekim 2019, 67 sayfa Türkiye'nin hemen hemen her bölgesi, jeotermal kaynaklar açısından oldukça zengindir. Kentsel ısıtmadaki kullanımıyla Doğu Anadolu Bölgesinde tek örneği teşkil eden Diyadin ilçesi (Ağrı), Türkiye'deki önemli jeotermal sahalardan birisi olarak göz önünde bulundurulmaktadır. Diyadin'de bilinen jeotermal saha, Diyadin ilçe merkezinin kabaca 6 km kadar güneybatısında bulunmakta ve ilgili sıcak ve mineralli su kaynakları Davut, Dibekli ve Göğebakan köyleri arasındaki üçgen alanda yoğunlaşmaktadır. Diyadin'in yakın kuzey kesiminde ise herhangi bir jeotermal saha ve sıcak su kaynağının varlığı daha önce literatürde yer almamıştır. Bu tez çalışmasıyla, tektonik saha incelemeleri ve su kaynaklarının jeokimyasal değerlendirmeleri çerçevesinde, Diyadin ilçe merkezi yakın kuzeyinde yeni bir jeotermal potansiyel sahanın varlığı ortaya çıkarılmıştır. Daha önce yapılmış olan çalışmalar kapsamında, yöredeki sıcak ve mineralli suların varlığı, genellikle Tendürek volkanizmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bu tez kapsamında yapılan saha çalışmaları ve tektonik değerlendirmeleri Diyadin çevresindeki potansiyel jeotermal sahaların, Tendürek volkanizmasından bağımsız, kendi iç dinamiklerine sahip sistemler olduğuna işaret etmektedir. Tez çalışması, Diyadin yakın kuzeyindeki sahalara ilişkin literatür eksikliğinin giderilmesine ve Diyadin çevresindeki mevcut çalışmalara da önemli bir katkıyı sağlamıştır. Çalışmada sunulan veriler ayrıca, Diyadin ilçe merkezindeki mevcut jeotermal kentsel ısıtmacılığın çevredeki yakın ilçelere ve Ağrı il merkezine ulaştırılmasına ilişkin potansiyelin arttırılmasına katkı sağlayacağı niteliktedir. Anahtar kelimeler: Diyadin, Jeotermal potansiyel, Jeotermal sistem, Volkanizma.Master Thesis Tectonic Properties and Geothermal Potential of Southern Diyadin (ağrı)(2019) Kıyadeh, Armın Asgharnıay Hasan; Köse, OnurÖZET DİYADİN (AĞRI) GÜNEYİNİN TEKTONİK ÖZELLİKLERİ VE JEOTERMAL POTANSİYELİ ASGHARNIAY HASAN KIYADEH, Armın Yüksek Lisans Tezi, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Onur KÖSE Ekim 2019, 95 sayfa Diyadin jeotermal sistemi, Doğu Anadolu'nun önemli jeotermal alanlarından birisidir. Bu jeotermal sistemde, biri Diyadin (Ağrı) ilçe merkezinin 6 km kadar güneybatısında (Diyadin jeotermal sahası) ve diğeri de 10 km kadar daha güneybatıda (Mollakara jeotermal sahası) olan iki alt-saha bulunmaktadır. Yörede günümüze kadar yapılmış mevcut jeolojik inceleme ve araştırmalarda, Diyadin jeotermal sisteminin gelişimi çoğunlukla Tendürek volkanizmasıyla ilişkilendirilmiştir. Buna karşın, Diyadin jeotermal sahası ve sıcak su kaynakları, Diyadin'den Tendürek volkanına (güney doğuya) uzanan bir hat üzerinde değil, ağırlıklı olarak Diyadin'den güneybatıya uzanan bir tektonik hat üzerinde bulunmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye'nin mevcut aktif tektonik hatlarını gösteren haritalar üzerinde Diyadin jeotermal sahasına karşılık gelebilecek herhangi bir kırık hattı yer almamakta; önceki çalışmaların neredeyse tamamında Diyadin yöresi için ayrıntılı bir tektonik inceleme ve değerlendirme çalışması bulunmamaktadır. Bu tez kapsamında yapılan saha çalışmaları ve tektonik değerlendirmeler, Diyadin çevresindeki potansiyel jeotermal sahaların Tendürek volkanizmasından bağımsız, kendi iç dinamiklerine sahip sistemler olduğuna yönelik veri ve kanıtlar sunmaktadır. Bu tez çalışması kapsamında, sadece bilinen mevcut jeotermal sahada değil, Diyadin ilçe merkezinin güney bölgesini kapsayan tüm alanda, ayrıntılı bir tektonik haritalama çalışması ve jeotermal kaynakların tektonik unsurlarla ilişkilendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Böylece, Diyadin jeotermal sisteminin, tektonik değerlendirmelerini içeren kavramsal modelinin geliştirilmesine olanak sağlanmıştır. Anahtar kelimeler: Diyadin, Jeotermal sistem, Kavramsal model, Kimyasal analiz, Tektonik, Volkanizma.Article Van ve Bitlis İllerindeki Köpeklerde Leishmaniasis Seroprevalansı(2019) Düz, Erkan; Ünlü, Ahmet Hakan; Bılgıc, Huseyın Bılgın; Köse, Onur; Bakırcı, SerkanBu çalışmada, Van ve Bitlis illerindeki köpeklerde leishmaniasis seroprevalansının IFAT (immuno-floresan antikor testi) yöntemi ilebelirlenmesi amaçlanmıştır. Van ve Bitlis illerindeki toplam 100 köpekten yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadan venöz kan örneklerialınmıştır. Seroprevalansın belirlenmesi amacıyla antikoagülansız tüplere alınan ve santrifüj edilerek serumu çıkarılan kan örneklerinelam üzerinde IFAT uygulanmıştır. Lamlar, floresan mikroskop altında 20X objektif kullanılarak incelenmiş ve görüntüler kaydedilmiştir. Buçalışmada istatistiksel analiz için ki-kare testi kullanılmıştır. Van ilinde toplam 65 köpekten kan örneği alınmış ve IFAT sonucunda 3 köpek(%4.6) leishmaniasis yönünden seropozitif bulunmuştur. Bitlis ilinde ise toplam 35 köpekten kan alınmış ve IFAT sonucunda 1 köpek(%2.9) seropozitif olarak tespit edilmiştir. İstatistiksel olarak yaşlar ve pozitif olgular bakımından anlamlı bir ilişki bulunamamıştır(p>0.05). Van ve Bitlis illerinde yapılan bu çalışma ile bölgede bulunan köpeklerin leishmaniasis bakımından seropozitif olarakbelirlenmesi hastalığın bölgedeki insanlar için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir. Ayrıca bu çalışma, değişen iklimkoşullarına bağlı olarak hastalık varlığının araştırılmadığı diğer bölgelerde de yapılabilecek prevalans ve vektör varlıklarının belirlenmesigibi çalışmaların gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.